|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 05Haziran 2010 (01:53), Konuya Son Cevap : 05Haziran 2010 (01:55). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05Haziran 2010, 01:53 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Nur Suresi 60-61 Ayet'lerinden Anlamamız Gereken Ders/Mevlüt Hönül Nur Suresi 60-61 Ayet'lerinden Anlamamız Gereken Ders/Mevlüt Hönül İslam,tüm canlıların eksiksiz ve düzenli yaşayabileceği bir hayat sistemidir.İslam her konuda Bireysel,toplumsal ve evrensel olmak üzere,tavır ve davranışları hoşgörüyü bir uyum içinde düzenlemek için Temel ilkeleri vermiştir. Nur suresinin geneline baktığımızda,Aile ve toplumun uymaları gerekli olan kuralları ele almakta ve Tüm asırlar boyunca güzel örnekleri sergilemek adına,ahlaki tavır ve davranışları Allah’ın yeryüzüne hakim olma görevi vermiş olduğu,Müminleri belli kurallar etrafında davranmaya sevk eder.Kuran’i bir eğitim ile yaşam biçimini düzenlemek için esasları belirler. Ve kadınlardan nikah (evlenme) ümidi olmayan yaşlı kadınların, ziynetlerini açmaksızın dış giysilerini çıkarmalarında, bundan sonra onlara vebal (günah) yoktur. Ve iffetli olmayı istemeleri onlar için daha hayırlıdır. Ve Allah, Semi’dir (en iyi işitendir), Alim'dir (en iyi bilendir). (Nur 60) Ayeti kerimede,Yaşlı hanımların,evlenme umudu olmayanların,ziynetlerini açmadan dış giyimlerini çıkarmalarında vebal olmadığı ruhsatı verildiğini,lakin bu ruhsat verilmiş olmasına rağmen,Takvayı elden bırakmamalarının daha hayırlı olacağını buyurmaktadır.Ayeti açacak olursak Allah bu emirle Yaşlı ve Genç olanları birbirinden ayırdığı.Nur suresi 31 Ayette kadınlara ait olan ziynetlerini (el yüz ve ayak) kimlere gösterilebileceği hükümleri belirtilmiştir. Ama (kör) olana bir güçlük yoktur.Ve sakat olana, hasta olana bir güçlük yoktur.Ve size de evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz (yerlerde) veya arkadaşlarınızda yemek yemenizde bir güçlük yoktur. Topluca veya ayrı-ayrı yemeniz de size günah değildir. Evlere girdiğiniz zaman birbirinize Allah'ın katından mübarek ve tayyib bir selam ile selam verin! İşte böylece Allah, size ayetlerini açıklıyor. Umulur ki böylece siz akıl edersiniz. (Nur 61) Bu ayeti kerime tüm alternatifleri belirlemiş ve Akrabalardan kimler ile beraber olunacağı- olunamayacağı hususundaki hükümleri belirlemiştir.Helal ve Haram olanların sınırları belirlenmiştir.Ayet'i kerimede günümüzde suistimal edilmek istenen önemli nokta anahtarlarına sahip olduğunuz (yerlerde) veya arkadaşlarınızda yemek yemenizde bir güçlük yoktur.Bu ayeti kerimede Arkadaş olanların bir birlerine karşı olan muhabbetlerini arttırma amacı taşımaktadır. Arkadaş dedikleri sınırlıdır Nikah düşmeme şartı vardır.Yani şöyle anlaşılmasın bir erkek bir bayan arkadaşı ile baş başa yemek yiyebilir gibi,Helal ve Haram sınırları bellidir,evlere gidiş gelişlerimizde ziyaretlerimizde,Allah’ın adı ile birbirimize selam vermemiz emri ile uhuvveti pekiştirme amaçlanmaktadır. Ayeti kerimenin Nüzul sebebine baktığımızda birlikte veya ayrı-ayrı yemek yemenin ne demek olduğu hususunu daha iyi anlayabiliriz. Birbirinizin mallarını haksız şekilde yiyip tüketmeyin ve başkalarına ait meşru mallardan hiçbirini bilerek haksızlıkla tüketmek için hukuki hilelere başvurmayın. (Bakara 188) (Rivayete göre önceleri Müslümanlar sözü edilen evlerde izin istemeye gerek duymadan yemek yerlerdi, aralarındaki fakirlerden kör, topal ve hastalar da kendilerine eşlik ederdi. Daha sonra ayeti inince bu evlerde yemek yemekten sakındılar, kör, topal ve hasta fakirler de ev sahipleri çağırmadıkça ya da izin vermedikçe onlarla birlikte yemekten çekindiler, çünkü yüce Allah'ın emirlerine uyma konusunda son derece duyarlıydılar. Yüce Allah'ın yasakladığı bir şeyi işlemekten daima kaçınırlardı. Uzakta da olsa sakıncalı bir şeye eğilim göstermekten korkarlardı’’ Katade ve Dahhak, bu ayeti kerimenin nüzul sebebi hakkında şöyle rivayet ederler. ‘’Bu ayet, kendilerine Leys bin Amr oğulları denen Kinaneli bir kabile hakkında nazil olmuştur.Onlar bir insanın kendi başına yemek yemesini sakıncalı bulurlar, hatta günah sayarlardı.Bazen öyle olurdu ki, kişi yemeği önünde sabahtan akşama kadar durur,yemeğine iştirak edecek bir misafir beklerdi. Akşama kadar kimse gelmezse, ancak o zaman yemeğini yerdi. Bu alışkanlık üzerine Allah Teala bu ayeti indirdi.Bu ayet misafiriniz gelirse birlikte yer,gelmezse kendi başınıza da yemeğinizi yiyebilirsiniz, bunda bir sakınca yok diyerek bir rahatlama getirdi.’’ Taberi de bu görüşü tercih etmekte ve ayeti kerimeye şöyle mana vermektedir: "Kör'e, topal'a ve sizlere, kendi evlerinizde, babalarınızın evlerinde ve zikredilen diğer akraba ve dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde bir günah yoktur. Onlar size izin verdiği takdirde, evde bulunup bulunmamalarında bir fark yoktur." İbn-i Zeyd'e göre ise: Bu ayeti kerimenin baş tarafı, kör, topal ve hastaların, cihada gitmemelerinde bir mahzur olmadığını beyan etmektedir. Diğer bölümü ise,evlerin, kapılarının bulunmadığı bir anda, kişilerin, izin istemeden, ayette zikredilen akrabalarının evlerinde yemek yiyebileceklerine izin vermiştir. Daha sonra evlere kapılar takıldı ve kişinin, akrabalarının evlerinde yemek yemesi, ev sahibinin izin vermesine kaldı. Ayeti kerimede geçen:"Anahtarları emanet edilip tasarrufunuza verilen evlerde." ifadesinden neyin kastedildiği hakkında da farklı izahlar yapılmıştır. Abdullah b. Abbas'tan nakledilen bir görüşe göre : Bu ayet inmeden önce zenginler, fakirlerin hakkını yerler korkusuyla onlarla beraber yemek yemezlermiş."Biz zenginiz, siz fakirsiniz sizin yemeğinizden nasıl yiyelim?" derlermiş.Ayeti kerime nazil olmuş ve zenginle fakirin beraber yemek yemelerinin mahzuru olmadığını beyan etmiştir. Farklı görüşleri sunduktan sonra;Bizim görüşümüz,Bu ayeti kerimenin özlü söylemi yüksek bir örneği ortaya koymaktadır,farklı rivayetler olmasına rağmen,ortak görüş olarak almamız gereken güven-esirgeme ve dayanışma gibi hususlarda,gereksiz ve rahatsız edici tutum ve davranışlardan kaçınılması ve müminlerin kardeşliğine belli ölçüler dahilinde dikkat etmeleri bir birlerinin tüm haklarına riayet etmeleri hoşgörü ve dayanışma emredilmektedir. Mevlüt Hönül [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] honul@msn.com 09/12/2009
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20916 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2627 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2235 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1863 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2335 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
05Haziran 2010, 01:54 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | KARAKÖSE Günümüzde zengin izin almadan fakirin evine girebilir ve sofrasından yiyebilir. Zaten fakirde zengini gördüğünde ceketini ilikler ve kendi lokmasını ahmaklığından ona bırakır.Ancak fakir zenginin sofrasına ne izin alarak nede izin almadan oturamaz. otursa sofranın pırpırları dökülecektir, karizması zedelenecektir. hal böyle iken fakir hasbel kader bir zenginin sofrasına oturma şansı bulmuşsa bunu gurur verici bir olay olarak yıllarca anlatabilir. çok yaman bir çelişki
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
05Haziran 2010, 01:55 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Beni herzaman çok düşündüren ama her nedense genelde üstünde hiç durulmayan, ayette geçen ZİYNETLERİNİ sözlerinden acaba bizler nasıl olurda el, yüz ve ayak olarak anlarız, bunu hala anlayamıyorum. Rabbim herşeyden nice örnekleri açıkladım örnekler verdim diyorda, ziynet kelimesinden bahsederken el, yüz ve ayak diye ayrıntıya girmiyorsa, bizler nasıl olurda bu kelimeye bu anlamı veririz? Gelin bunun üzerinde kur'an bütünlüğünde hep birlikte düşünelim ne dersiniz?
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
05Haziran 2010, 01:55 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 |
(Ziynetehünne): Ziynet iki kısımdır. Biri yaratılıştan olan ziynet, diğeri de kazanılan ziynettir. Yaratılıştan olan ziynet yüz ve vücut güzelliğidir. Kazanılan ziynet ise, kadınların giydikleri ve kullandıkları süs eşyalarıdır.
|
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Insan ve mülkiyet/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 05Haziran 2010 23:05 |
Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05Haziran 2010 22:40 |
Ders Ayet-i: İbrahim Sr. syf: 260 Ayet:31-34 Kutsiyye syf: 28 | sakin | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 26 Aralık 2009 20:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|