|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 04 Eylül 2010 (14:25), Konuya Son Cevap : 22 Şubat 2012 (01:27). Konuya 21 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
04 Eylül 2010, 14:25 | Mesaj No:1 |
Kur'anın adaletini doğru anlayabilmek.... Kur'anın adaletini doğru anlayabilmek.... Bizler kıymetli bir eşya alırken kılı kırk yarar araştırır, soruşturur öyle alırız. Alacağımız eşyanın, malın en güzelini en sağlamını almak için azami çaba gösteririz bu iş içinde zaman harcarız. Peki dostlar, acaba dinimizin inancımızın temellerini oluşturan kuralların doğruluğunu, sağlamlığını aynı şekilde araştırıyor muyuz, onun içinde aynı zamanı harcıyor muyuz dersiniz? Hiç sanmıyorum, bizler ne yazık ki nefsimizin esiri olmuş, bu Dünyanın zevkine gözleri kapalı dalmış, onun zevkiyle sarhoş olmuş insanlar olarak, İslam’ın gerçek değerleriyle uğraşacak vakti, ona ayırma gereği bile duymuyoruz. Zaman ayırdığını iddia edenlerde genelde ne yazık ki Rabbin rehberine zaman ayırmak yerine, beşerin sözlerine genelde zaman ayırdığını görüyoruz. Bugün sizlere, yaptığımız yanlışlara küçük bir örnek vermek istiyorum. İşin kötüsü de kur’anı rehber almayışımız sonucu, onun adaletinden habersiz oluşumuz sonucunda, peygamberimizin adını kullanarak, kasıtlı ya da istem dışı düşünmeden iyi niyetle söylenen yanlış sözleri ayıramadığımızın, çok açık bir örneğini sizlere hatırlatmak istiyorum. Kur’an adaleti emreder bizlere. Hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını ne yaparsak karşılığının bulunacağı, hardal tanesi kadar yapılanın hesap günü karşımıza çıkacağı örneğini verir kur’an bizlere. Allah büyük günahlardan sakınmamız gerektiğini hatırlatarak, diğerlerini bana dua etmeniz benden yardım dilemeniz şartıyla affedebileceğinin müjdesini verir. Fakat ne yazıktır ki bizler genelde dinimizi Rabbin rehberinden öğrenmeyip, beşeri bilgilerle İslam ı yaşamayı seçtiğimiz için büyük hatalar yapar, gerçeklerden uzak yaşarız. Sizlere vermek istediğim şu örneği lütfen önce hiçbir etki altında kalmadan aklınızın ve mantığınızın, değer yargılarına göre değerlendirmenizi istiyorum. Acaba aşağıdaki sözleri peygamberimiz söylemiş midir, bu sözler kur’anın hükümlerine uyuyor mu? Ya da bu sözü söylemişse aslında nasıl söylemiş olabilir, gelin bunun üzerinde birlikte kur’an ışığında düşünelim. —La ilahe illallah Muhammed en Resulullah diyen kimse ateşe (cehenneme) girmez. Cehennem ona haram kılınmıştır” —La ilahe illallah diyenin günahları silinir, yerine o kadar sevap yazılır. Yukarıdaki sözleri gerçekten peygamberimiz söylemiş olabilir mi? Gelin kur’an ışığında düşünelim, eğer onay alıyorsak rehberden o zaman doğrudur diyelim. Önce akıl ve mantık süzgecinden geçirebiliyor muyuz bu sözleri, buna bakalım. Bir insan Allaha ve peygamberine inandığını söylemekle, yaptığı tüm kötülüklerden günahlardan kurtulabilir mi? Birde üstüne üstlük bunu tekrar ederek kurtulduğu günahların yerine, o kadar sevap alabilir mi? Sanırım bunun adaletle, hukukla yakından uzaktan bir ilgisinin olamayacağını mantıkla izah etmenin bir yolu asla olamaz. Mantığın ve aklın kabul etmediğini, kur’anın da onay vermeyeceğini gelin birlikte görelim. Şimdide gelin Yüce Rabbin kitabına bakalım, acaba bu kadar kolay mı yaptığımız yanlışlardan, sapkınlıklardan, günahlardan kurtulmanın yolu? Karşımızdaki insanın hakkını hukukunu hiçe sayacağız, ona elimizden gelen zulmü yaptıktan sonrada, La ilahe illallah Muhammed en Resulullah diyerek, bu yaptıklarımızın cezasından kurtulacağız? Sanırım bu cümleleri okurken bile siz böyle bir adaletin doğru olamayacağını düşündüğünüzü biliyorum. Peki, bu sözlere nasıl olurda inanan onca Müslüman kardeşimiz vardır dersiniz? Ben bunu şöyle değerlendiriyorum. Ya Rabbin kelamıyla hiç müşerref olmamış ona danışmamış, ya da okuyup tebliğ aldığı halde bunları görmezden gelenler için, hani birçok kez Rabbim şöyle söyler bu insanlar için; Ben onların gözlerine perde, kulaklarına ve gönlüne mühür vurmuşumdur diyor ya, sanırım böyle bir durum olsa gerek. Başka bir açıklamasını göremiyorum. Şimdide Rabbin kitabına bakalım ne diyor ve bizleri nasıl uyarıyor? Nahl 76: Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu? Enbiya 47: Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz. Hicr 92–93: Rabbin hakkı için, Biz onların hepsine mutlaka ve muhakkak bütün yaptıklarını soracağız. Değerli dostlar, sizce yukarıdaki sözlerden bir cümleyle kurtulacağımızı, hesap sorulmayacağını bağışlanacağımızı ve tüm günahlardan kurtulabileceğimizi mi anladınız? Allah her şeyden nice örnekler verdim dediği kitabında, bu türlü sözlerle kendilerini kandıranlara, oyalayanlara çok güzel sesleniyor ve bakın ne diyor iman eden kullarına ve dikkatlerini çekiyor. Necm 32: Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O'dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkmış göstermeyin; kimin sakındığını en iyi bilen O'dur. Gerçekten Yüce Rabbim İman edenlere büyük günahlardan sakının, benden af dileyenin affını kabul ederim der, ama kendi kendinizi temize çıkarmayın diye de uyarır. Demek ki kimin sakındığını, kimin takvaca üstün olduğunu rabbim yalnız ben bilirim diyorsa, bizler de kendimizce işin kolay yolunu bulmaya çalışmamalıyız. Allah bakın günah ve sevap konusundaki adaletini nasıl bildiriyor bizlere. Enam 160: Kim bir güzellikle gelirse ona, getirdiğinin on katı var. Kötülükle gelene ise yaptığının kadarından fazla ceza verilmez. Onlar, haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şunu asla unutmamalıyız ki hesaba çekilmeyecek hiç kimsenin olmadığını çok açık bir şekilde söylüyor Rabbim ve diyor ki, gönderilen elçileri de hesaba çekeceğiz. Allahın güvenine mazhar olmuş elçilerini bile hesaba çekeceğini söylüyor da, kendi günahları için dua etmesini istiyorsa elçisinden, sanırım bizlerin işinin bu kadar kolay olmayacağını çok iyi bilmemiz gerektiğinin artık farkına varmalıyız. Araf sur.6.ayet: Yemin olsun, kendilerine elçi gönderilenleri muhakkak hesaba çekeceğiz; gönderilen elçileri de mutlaka hesaba çekeceğiz. Yüce rabbim Allah aşkıyla iman yolunda giden, secdelerinde Alla a duada, niyazda bulunan zamanını boş geçirmeyen kulları için bakın nasıl dua ederler diyor bizlere. Furkan 65: Ve şöyle yakarırlar: "Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut! Doğrusu, onun azabı inatçı ve yapışkandır.66. Ne kötü bir durak yeridir o (KARARGÂH), ne kötü bir dinlenme( KONAKLAMA) yeri. Bizler işin kolay yolunu bulmuş kendimizi inandık, iman ettik demekle temize çıkararak, bize cehennem azabının hiç dokunmayacağını söyler dururuz. Fakat bakın Rabbim gerçek iman edenler ne diyormuş ve neye inanıyormuş ve nasıl dua ediyorlarmış, ayeti anlamaya çalışalım şimdi de. Cehennem azabının insanlar üzerine adeta yapıştığını ve kurtulmanın zor olduğunun bilinciyle Rabbine yalvarıyor ve bakın cehennem hakkında ayetin sonunda ne diyor, bence dikkatle bu sözlerin üzerinde düşünelim.(Ne kötü bir durak yeridir o(KARARGÂH), ne kötü bir dinlenme ( KONAKLAMA) yeri.) Burada anlatılmak istenen iki önemli nokta var. Birincisi durak, karargâh yeri olması, diğeri ise dinlenme, konaklama yeri. Dikkat ederseniz çok farklı iki anlamı olan sözcüklerle anlatılmak isteniyor. Birincisinde kalınacak, durulacak son nokta, diğerinde ise kötü bir dinlenme, konaklama yeri. Dinlenme yeri derken de, geçici ama bir müddet kalınacak hiç istenmeyen bir yer olduğu anlaşılıyor. Burada sorulacak bir soru var sanırım. Ne kadar kalınacak. İşte Rabbim bu konuda hiçbir açıklama yapmadığı halde bizler, yine kendimizi temize çıkarmak adına kolayını bulmuş ve ne diyoruz biliyor musunuz? İman ettiğini söyleyen Müslümanlar burada hiç kalmayıp, cehennem ateşi bizleri hiç yakmayacak ve buradan geçmek ve görmek maksadıyla geçeceğimizi söyleyebiliyoruz. Allah bizleri affetsin. İşte beşerin adaleti. Yaptıkları onca kötülüklerden nede güzel sıyrılıyoruz, kurtuluyoruz. Hâlbuki bakın yine Furkan suresi 65. ayette verdiğim örnekte olduğu gibi, Rabbim ne diyordu bizlere. Meryem 71: İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür. 72 Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız. Yukarıdaki ayeti, Rabbin sözlerini lütfen anlamaya çalışalım. Allah içinizden hiç kimse yok ki cehenneme uğramayacak olmasın diyor ve bu bilginin kesin bir hüküm olduğunu da belirtiyor. Fakat bu hükmün devamında ise yine yüce Rabbin adaletini görüyoruz ve bakın nasıl bir müjde veriyor iman edenlere.( Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız.) Demek ki iman eden, kendisini koruyan, kullarını daha sonra Rabbin kurtaracağını söylüyor. Burada ki sözcükte önemli. Dikkat ederseniz kurtarılmaktan söz ediyor Rabbim. Demek ki iman edenler bir esaret altında, zor bir durumda ki Rabbim onları kurtaracağını söylüyor bulundukları yerden, zalimleri iman etmeyenleri ise dizleri üstünde çökmüş cehennemde ebedi bırakacağını bildiriyor. Dikkat ederseniz kimin ne kadar kalacağı konusunda hiçbir bilgi vermiyor. Dikkatle düşünmemiz gereken konu iman edenlerin kurtarılacak olması. Kurtarılma sözü kimin için söylenir? Zor bir durum içinde olanlar için elbette. Bizlere düşen açıklanmayan bir konuda yorum yapmak yerine, burada en az kalmanın yolunu aramak olmalıdır. Peki, Rabbin kendi katında olan bir bilgi hakkında açıklama yapmadıysa bizler kendimizce bilmediğimiz konularda açıklama yapıp, ondan sonrada bu bilginin Allah katından olduğunu söyleyebilir miyiz? İşte yaptığımız en büyük yanlışta buradan kaynaklanıyor zaten. Rabbimin hiç açıklamadıkları bilgileri, bizler kendimizce ilaveler yaparak açıklamakla ve bunlar Allah katındandır demekle, haramın en büyüğünü işlediğimizin farkında bile değiliz. Bakın bunu yapanları Rabbim nasıl uyarıyor. Araf 33; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır. Ayeti dikkatle incelediğimizde, Allah hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi ve Allah katında bilmediğimiz şeyleri söylememizi HARAM kıldığını söylüyor. İşte yaptığımız yanlışın nerelere ulaştığının üzücü kanıtıdır. Haram sözcüğünü kur’anda geçen yine haram kıldım dediği konularla lütfen karşılaştırınız. İşte o zaman yaptığımız yanlışın farkına daha iyi varacağımıza inanıyorum. Allah oraya uğramayacak hiç kimse yoktur diye hüküm verdiyse, yine cehennemim çok kötü durak yeri ve kötü bir dinlenme yeri olduğu açıklamasını da yaptıktan sonra, iman eden korunan kullarını kurtaracağı müjdesini verdiyse rabbim, bizlere düşen açıklanmayan konularda fikir yürütmek olmamalıdır. Bizlerin yapması gereken, Rabbin rehberinden feyiz alarak onun yolundan yürümeye çalışıp, en az hata yapmanın yollarını arayıp, cehennemde O KÖTÜ DİNLENME YERİNDE, EN AZ KALMANIN YOLLARINI ARAMALIYIZ. Bizler Rabbin açıklamadığı konuların peşinde koşmak yerine, açıklanan ve apaçık hükümler verilen, örneklerle açıklama yapılarak, anlatılanlardan dersler çıkarıp, YÜCE RABBİM E YAKIŞIR BİR KUL OLMANIN, YOLUNU ARAMALIYIZ. Yukarıda örnek verdiğim La ilahe illallah Muhammed en Resulullah diyen kimse ateşe (cehenneme) girmez, Cehennem ona haram kılınmıştır sözünü, acaba peygamberimiz bu şekliyle mi söylemiştir? Yoksa La ilahe illallah Muhammed en Resulullah diyen kimse bu sözü özde, benliğinde yaşadığında cehennemde en az konaklayan ümmetim olacaktır demiş olması daha büyük ihtimal değil midir sizce? Yorum sizlerin. Doğruyu gerçek doğruyu Rabbim bilir. Bizlere düşen Rabbin rehberiyle yaşamak tüm söylenenleri onun süzgecinden geçirmek ve imanımızı onun nuruyla güçlendirmek, yön vermek olmalıdır. Dilerim Rabbimden, bizler Yüce Rabbim e yakışır bir kul olup, o kötü dinlenme yerinde en az kalan kulları arasında oluruz. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İbretlik bir kıssadan hisse. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | kamer34 | 6 | 2583 | 21 Nisan 2011 21:45 |
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. | Makale ve Köşe Yazıları | HakikaT | 10 | 5434 | 12 Nisan 2011 12:36 |
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... | Makale ve Köşe Yazıları | yakuti | 7 | 2760 | 20 Mart 2011 19:44 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | Makale ve Köşe Yazıları | kamer34 | 6 | 2662 | 16 Mart 2011 12:48 |
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? | Makale ve Köşe Yazıları | talibetün | 5 | 2306 | 11 Mart 2011 21:19 |
04 Eylül 2010, 19:19 | Mesaj No:2 |
Değerli Haluk bey kardeşim, Aşağıdaki ayeti sanırım yanlış anlayıp, yanlış yorumlamışsınız. Bu ayet ne der ? Ne anlatır ? Pek geniş açıklaması vardır ki, bu sizin anladığınız mana da değildir. Meryem 71: İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür. 72 Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız. | |
04 Eylül 2010, 20:12 | Mesaj No:3 |
Değerli arkadaşım bu konuyu daha önce sizinle konuşmuştuk sanırım. Lütfen sizde anladığınızı tekrar yazınız. Bu ayette Rabbin açıkladığı iki konu var detay vermeden. 1. İçimizde oraya uğramayacak, yani cehenneme uğramayacak kimsenin olmayacağı. 2. Diğeri ise iman edenlerin buradan kurtarılacağı. Dikkat ederseniz ben açıklanan sözleri anlamaya çalıştım, rabbin detay vermediği bir konuda da yorum asla yapmadım. Yani iman edenlerin nekadar kalacağı konusunda bir açıklama detay yok. Bizler iman ettiğimiz için azap bize dokunmayacak, ateş bizi yakmayacak, ceza görmeyeceğiz, sırf cehennemi görmek için uğradık türünden bir söz söylemedim, neden söylemedim? Çünkü Rabbim böyle bir açıklama yapmamışta ondan söylemedm. Benim anlamaya çalıştığım apaçık söylenenler üzerinedir okadar. Eğer ayette apaçık söylenen bir konu varda ben ilave etmediysem, eksik bıraktıysam yada yanlış anladıysam bizi lütfen aydınlatınız. SAYGILARIMLA halukgta | |
05 Eylül 2010, 19:17 | Mesaj No:4 |
MERYEM 71. (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir. Bu ayette ANAHTAR kelime "varidu" kelimesidir. "Varidu" ne demek arapçada hangi anlamda kullanılıyor."Dahale"yani"Girmek" anlamında mı kullanılıyor. Yoksa yaklaşmak, kenarında olmak , yakınına gelmek anlamında mıdır ? AYETİN ARAPÇA ORJİNALİ YANİ KURANDA YAZILIMI ŞÖYLEDİR. وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ | |
05 Eylül 2010, 19:17 | Mesaj No:5 |
MERYEM 71. (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir. EVET BURADAKİ HİTAP TÜM İNSANLARADIR. Yani mümin olsun olmasın peygamberler de dahil, tüm insanlar cehenneme uğrayacak, onun azametini yakınen göreceklerdir DİKKAT ! BU UĞRAYIŞ BU CEHENNEME VARMA İLE TÜM İNSANLARIN CEHENNEMDE AZAP ÇEKİP ORADA YANMASI ŞEKLİNDE ANLAŞILMAMALIDIR. Ekseri, âlimler şöyle demişlerdir. "Ayetin bu ifadesi mü'min-kâfir herkes için genel bir ifâdedir. Çünkü ayette, "Sizden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere, mutlaka oraya uğrayacaktır" buyurulmuş, istisna yapılmamıştır. Bu hitab, ayetteki evvelki hitabtan farklı, yeni bir hitabtır. Bunun böyle olduğuna, "Sonra takvaya erenleri kurtaracağız" cümlesi de delâlet eder. Bu, "Oraya uğrayanlardan takvaya erenleri kurtaracağız" demektir. Bu ayetin, "Sonra takvaya erenleri kurtarırız ve zâlimleri ise cehennemde diz üstü düşmüş bir hatde bırakacağız." Alimler bu ayette bahsedilen "vürûd" (uğrama) hususunda değişik izahlar yapmışlardır: 1) Onlardan bazıları, "Vürûd, cehenneme yaklaşmaları, cehennemin kenarlarında olmaları manasınadır. Cehennemin yakını ve kenarları, hesab meydanıdır" Demişler ve buna şöyle delil getirmişlerdir: "Hak Teâlâ'nın "Onlar, vâridlerinin (sakalannı-suculannı) yolladılar"(Yûsuf, 19) ayetinde bu kelime yaklaşma manasında kullanılmıştır. Malumdur ki bu vârid (uğrayan, sucu), suya rıirmemiş (yaklaşmıştır). Cenâb-ı Hak, "O (Musa) Medyen suyuna "vârid" olunca, onun kenarında (hayvanlarını) sulayan bir çok insan buldu"(Kasas, 23) buyurdu ve buradaki "vârid" olma ile yaklaşma manasını kastetti. Arapça'da, "Kafile, o beldeye yaklaştı" denilir. Bu, eğer kafile beldeye henüz girmemiş ise söylenir. Buna göre ayetin manası, "Bütün cinler ve insanlar cehennemin etrafında hazır olurlar" şeklindedir. ALLAH Teâlâ, "Bu, Rabbinin üzerine kati olarak aldığı, hükm ettiği birseydir" buyurur, yani "Va'id hükmünden dolayı, kesin, arttk kararlaştırılıp bitmiş birşey" demektir. Sonra ALLAH müttakiieri cehennemden kurtarır, yani uzaklaştırır, işte "Bunlar oradan (cehennemden) uzaklaştırılırlar'(En biya, 101) ayeti ile anlatılan budur | |
05 Eylül 2010, 20:43 | Mesaj No:6 |
Değerli arkadaşım bu söyledikleriniz dikkat ederseniz hepsi bir yorumdur. Rabbin asla açıkça söylemediği bir konuda yorumda bulunmaktır. Allah onlarca ayetinde hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını söylediği halde, bizler sırf Müslüman olduğumuzu söylediğimiz için, hiçbir azap ve ceza çekmeyeceğimizi söylememiz, kur’anın özüne de uymaz. Allah kendinizi temize çıkarmayın diye ikaz ediyorsa, bu tür sözler ancak bizleri oyalar ve kendimizi kandırmaktan öte gidemez. Daha doğrusu bizi doğruya iletmekten alıkoyar, rahatlatır ve rehavete kapılmamızı sağlar. Allah Enbiya 47. de ne diyordu? (Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz.) diyen Rabbimin sözlerini duymazdan gelip kendi nefsimizin arzu ettiği şeyler söylememiz, ya da Allah aslında bunu söylüyor dememiz, ne kur’ana uyar nede adalete. Allah hicr 93 de onların muhakkak bütün yaptıklarını soracağız diyorsa, herhalde hiç bir şey sözde kalacak değildir. Allah Furkan suresi 66. ayetinde (Ne kötü bir durak yeridir o (KARARGÂH), ne kötü bir dinlenme( KONAKLAMA) yeri.) diyorsa, lütfen bu sözleri doğru anlayalım. Allah cehennemde sürekli kalacakları ve kötü bir konaklama yani geçici kalacaklar diye ayırmış ise, burada geçici kalacakların hakkında da bir açıklama yapmamış ise, bizlere düşen orada çok uzun kalmamak için, nelerin yapılması gerektiğini araştırmak ve ona göre yaşamak olmalıdır. Eğer nasıl olsa biz iman ettik onun için hep beraber orada ateş bize dokunmayacak, görüp geçeceğiz diye inanırsak, en büyük hatayı yapmış oluruz. Allahın adaletini bu kadar basite almak, bana göre çok büyük bir yanlıştır, günahtır. Buna inanmak bizleri doğruya değil yanlışa götürür. Lütfen düşünün çevremizdeki insanları hayalinizde, bir hatırlayın. Yapılan onca yalanları yanlışları, ezayı, cefayı çektirenleri düşünün ve hepside ben Müslüman ım dediğini hatırlayın. Sizce hiçbir ceza almadan hepsinin cennete gideceğine sizin adaletiniz, sizin aklınız normal karşılıyor mu? Eğer hayır diyorsanız bu adaleti rabbimin yapacağını söylemenin de o kadar günah ve yanlış olduğunu bilmeliyiz. Değerli dostlarım bizler kur’anın ayetlerinin açıkça ne anlattığını anlamaya çalışalım, birilerinin geçmişte anlattıklarına takılı kalmadan, kendi aklımızla yapalım bunu önce. Çünkü rabbim de bizlere bu yolu öneriyor ve diyor ki, hala düşünmüyor musunuz? Demek ki her insan kendi aklıyla önce düşünecek, mantığına uymayan bir konuyu Allah a asla nispet etmeyecektir yakıştırmayacaktır. Ben kur’an bütünlüğünde bu ayetleri böyle anladım. Bir başka arkadaşım başka anladıysa ve bu anlayış ona daha mantıklı geliyorsa, ona da saygı duymaktan başka sözüm olamaz. Çünkü her insan yaptıklarından, söylediklerinden sorumludur. Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK | |
05 Eylül 2010, 21:45 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 |
Haluk abi Meryem suresindeki ayeti bir de şu ayetlerle birlikte değerlendirsen nasıl olur?: Yaptıklarına karşılık katımızdan kendileri için iyi şeyler yazılmış olanlar, işte onlar cehennemden uzak tutulanlardır(21/Enbiya-101) İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.Onlar Allah'a inanmış ve O'na karşı gelmekten sakınmışlardır.Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. Bu büyük başarıdır.(10/Yunus-62-64) Toplanma günü için, sizi bir araya getirdiği zaman, işte o, kimin aldandığının ortaya çıkacağı gündür; Allah'a kim inanmış ve yararlı iş işlemişse, Allah onun kötülüklerini örter, onu içinde temelli ve sonsuz kalacağı, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar; büyük kurtuluş işte budur. İnkar edip, ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da ateşliklerdir, orada temellidirler. Ne kötü bir dönüştür!(64/Tegabun-9-10) Abdulhamit Abi'nin "vurud" kelimesine yaptığı yorumlar doğrudur.Vurud ile duhul(girme) farklıdır.Zaten zahmet edip de bakarsanız bu ikisi arasındaki farkı tefsir kitaplarında görürsünüz.
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
06 Eylül 2010, 12:57 | Mesaj No:8 |
Değerli Müslümanlardan kardeşim çok haklısınız dikkat ederseniz bende bu konuyu açıklamaya çalıştım zaten. Eğer bu işi bu kadar basit görürsek gerçek imanın lezzetini, tadının almamız ve onun için uğraş vermemiz de mümkün olmayacaktır. Değerli Fecr kardeşim benim her zaman söylediğim bir şey var. Bir ayetin anlamını kur’an bütünlüğünde düşünmediğimiz takdirde yanılma payımız yüksek olur. Şimdide sizin yazdığınız ayetleri düşünelim daha sonra benim yazımda belirtmediğim ama konuyla ilgili iki ayeti yazdıklarınız ayetlerin ekseninde birlikte düşünelim inşallah. Ayetleri çevirirken gördüğüm büyük bir tehlike var ne yazık ki, anlamlarının başka yerlere çekilmesi için, özellikle çaba gösterildiğini görüyorum. Sanki inandığı beşeri bilgileri doğrulamak adına yapılmış gibi geliyor bana. Bunları neden söyledim ona bakalım. Sizin verdiğiniz meali önce yazalım. Yaptıklarına karşılık katımızdan kendileri için iyi şeyler yazılmış olanlar, işte onlar cehennemden uzak tutulanlardır(21/Enbiya-101) Bu ayete baktığınızda sanki cehenneme hiç uğramamış orada konaklamamış gibi nakledilmiş gibi anlaşılıyor. Birde şunlara bakalım. Ali Bulaç: Ama bizden kendilerine güzellik geçmiş bulunanlar; işte, onlar, ondan uzaklaştırılmışlardır. Diyanet vakfı: Şüphe yok ki, haklarında Bizden güzellik takdir edilmiş olanlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır. Dikkat ederseniz son iki mealde cehennemden uzaklaştırılmışlardır diyor, demek ki daha önce oradaymış fakat iman etmeleri ve Rabbin takdirleri sonucu uzaklaştırılıyorlar. Dikkat edin burada şu kadar kalırlar, hiç ceza çekmezler diye bir açıklama yok. Devam edelim Tegabün suresi 9. ayete bakalım şimdide. (Toplanma günü için, sizi bir araya getirdiği zaman, işte o, kimin aldandığının ortaya çıkacağı gündür; Allah'a kim inanmış ve yararlı iş işlemişse, Allah onun kötülüklerini örter, onu içinde temelli ve sonsuz kalacağı, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar; büyük kurtuluş işte budur.) Burada Yüce Rabbin bizlere kur’anda birçok yerinde affediciliğinin şefkatinin, bağışlayıcılığının olduğundan bahseder ve bizlere sınırlar koyar. İstediğinin günahlarını affeder, fakat her iman ettim diyenin affedeceğini değil adalet terazisinin kurulacağından ve bir terazinin dengenin, adaletin olduğundan bahseder. Zaten Rabbim içinizde oraya uğramayacak kimse yoktur derken, Rabbim burada adaletin yerine getirileceğini iman edenlerinde birçoğunu affedeceğini bağışlayacağını ve buradan kurtarılacağını söylüyor. Şimdi gelin birde aşağıya yazacağım ayetlere bakalım ve daha sonra bu söylediklerinizi birlikte düşünelim. Bakara 79: Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için 'Bu Allah katındandır' diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına. Bakara 80: Dediler ki: 'Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir.' De ki: 'Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz. Yukarıdaki bakara 79. ayette bahsedilen kişiler iman etmeyen değil dikkat ederseniz, iman ediyor ama Rabbin kitabında olmayan onca sözleri sanki rabbin kitabındanmış gibi söyleyerek kendilerini avutuyorlar ve bakın ne diyorlar ve daha sonra Rabbim onlara ne diyor. Bize ateş sayılı günlerin dışında asla değmeyecek diyorlar, yani çok kısa bir zaman sonra cennete gideceklerini söyleyenlere Allah ise bakın ne cevap veriyor. Deki Allah katından bir ahid bir söz mü aldınız da bunu söylüyorsunuz. Ne kadar açık ve anlamlı. Şimdi kendimize soralım bu soruyu, rabbim hepimizin cehenneme uğrayacağı konusunda hükmünü verdiğini söylüyorsa, daha sonrada buradan iman edenleri kurtaracağı müjdesini veriyorsa, acaba sormak lazım, kim Rabbimden bir ahit bir söz aldı da burada kaldığımız sürece, hiçbir eza, cefa görmeyip ateş bizi yakmayacak diyebiliyoruz? Bu konuda bir delili olan var mı? Bakın bu ayetlerin devamında ki ayette aslında dikkatle bakarsak bir açıklama görebiliriz. Bakara 81: Evet; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. Yukarıdaki ayete bakalım, Rabbim bakın ne diyor. Bir insan kötülüklerinden dolayı, yaptıkları artık affedilir derecenin üzerinde ise, anlayacağımız şekliyle beşeri sözcüklerle söylemek gerekirse, bu kişi artık adam olmaz yaftasını almış ise, rabbin tabiriyle kötülükleri, sapkınlıkları, günahı kendisine çepeçevre sarmış kuşatmış, yapışmış bırakmıyorsa artık böyle bir insan, ateşin halkıdır buradan hiç çıkmayacak olandır diyor. Peki, günahları olup ta kötülükleri bu insana çepeçevre sarmamış ama yinede günahları varsa ne olacak? Buradan bunlar hiç ceza görmeyecek anlamını nasıl çıkartırız? Demek ki Rabbim böyle insanları da elbette adaletini gösterip, belirli bir zaman sonra buradan kurtaracağını söylüyorsa, bizlere düşen burada kalış vaktimizin ne olacağı konuşmak ve tartışmak yerine, burada en az kalmanın yolunu aramak olmalıdır. Hatırlayınız birileri bize ateş çok az değecek diyenler Rabbim ne diyordu? Allah katından bir ahid mi bir söz mü aldınız diyordu. Gerçektende Allahın adaleti konusunda öyle akla ve mantığa sığmayan sözler söylüyoruz ki doğrusu kur’anın adaletine hiç uymuyor. Bu konularda açıklama yoksa bizlere düşen bunları tartışmak olmamalıdır. Çünkü rabbim, katımda açıklamadığım konular hakkında konuşmanızı HARAM kılıyorum diyorsa, sanırım biraz dikkatli olmamız gerekir diye düşünüyorum. Bu konuyu yaşadığımız Dünya yargısına göre düşünelim. Bir suç işlemiş isek, hâkim bu suça ceza verirken, birçok koşullarla birlikte düşünerek karar veriyor. Örneğin ilk defa mı suç işlemiş yoksa her zaman suç işler mi. Diyelim ceza aldık yine suçlunun durumu hakkında takip edilir. Acaba suçlu cezasını nasıl çekiyor, iyi hali var mı, eğer varsa erken salıverilir. Yok, büyük bir suç işlemiş ise, ebedi ceza evinde kalır. Hatta suçu hafif olan bir insan için bazen salıverilir fakat kimliğine yazılır, bu suçundan kâğıt üstünde kurtulamaz. Çevresinden soyutlanır toplumda gerçek yerini alamaz. Elbette verdiğim bu örnek beşeri hatalarla doludur. Teşbihte hata olmaz diyerek verdim bu örnekleri. Çünkü beşerin adaleti bazen o kadar şaşar ki hiç suçu olmayan bir insanın yıllarca hapiste yattığını görürüz. Rabbin adaletine sual olunmaz, onun adaletini tartışmak ve kendimizce değerler, sonuçlar çıkarmak bizleri doğruya değil yanlışa götürür. Rabbim bir hardal tanesi yapılan her şeyin önümüze getirileceğini söylüyorsa buradaki adaleti bizlerin anlayacağını hiç sanmıyorum. Onun içindir ki bu konuda asla söz söylemedim ve fikir yürütmedim, Rabbim şahittir. KENDİMİZİ TEMİZE ÇIKARMAK YERİNE, GELİN TEMİZ OLMAYA ÇALIŞALIM. BAKIN OZAMAN HERŞEY NASIL ÇOK DAHA FARKLI OLACAK. Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK | |
06 Eylül 2010, 19:19 | Mesaj No:9 | ||
Alıntı:
DEMİŞSİNİZ Sizce bu ayete göre muminlerin Cehenemde konaklaması mümkün müdür ? Münkünse nasıl , hangi adelete ve hangi ayete göre mümkündür ? Alıntı:
Peki Siz ne yapmaktasınız ? Allahın hiç kesin hüküm vermediği bir konuda aklınıza göre yorum mu yapıyorsunuz.. Halbuki bakın ayetin devamı ne diyor ? Enbiya 102: Onlar cehennemin hışıltısını ( En hafif sesini-uğultusunu-) bile duymazlar. Canlarının istediği nimetler içinde ebedî olarak kalırlar. Cehennemin en hafif hışıltısını-ugultusunu dahi duymayacak olanlar kimlerdir ? Önceden cehennemde yanıp çıkanlar mıdır yoksa cehenneme hiç girmeyecek olanlar mıdır ? Eğer Allah onlar için, Onlar o cehennemin gizli sesini ( Uğultusunu ) bile duymazlar" (Enbiyâ, 102) Diyorsa. Şayet sizin dediğiniz gibi onlar cehenneme girmiş olsalardı, mutlaka onun uğultusunu duymuş olmayacaklar mıydı ? MERYEM 71. (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir. DİKKAT ! BU UĞRAYIŞ BU CEHENNEME VARMA İLE TÜM İNSANLARIN CEHENNEMDE AZAP ÇEKİP ORADA YANMASI ŞEKLİNDE ANLAŞILMAMALIDIR. MERYEM 72: Sonra takvaya erenleri kurtaracağız. Zalimleri ise, orada diz üstü düşmüş bir halde bırakacağız" BURADAKİ KURTARMA SÖZCÜĞÜ SİZİN İFADE ETTİĞİNİZ GİBİ BİR TEHLİKE ANINDAN KURTARMA DEĞİLDİR. Enbiya 101 ayetiyle bağlantılı uzaklaştırma anlamındadır. Neden mi ? İşte size kanıt ayet Cenâb-ı Allah, "Onlar o gün korkudan emindirler" (Nem-, 89) buyurmuştur. Yani onlar için böyle bir tehlike söz konusu değildir. Peki Kimler için ? Takvaya erenler için demiyecek misiniz ? | |||
06 Eylül 2010, 20:46 | Mesaj No:10 |
Değerli arkadaşım sanırım siz yine sinirlendiniz sözlerime, çünkü sözlerinizden anlaşılıyor, sizi üzmek istemem. Önce sakin olalım ve söylediğiniz ayetlere bakalım Allahın izniyle. Yazdığınız ayeti hatırlayalım. Enbiya 102: Onlar cehennemin hışıltısını ( En hafif sesini-uğultusunu-) bile duymazlar. Canlarının istediği nimetler içinde ebedî olarak kalırlar. Şimdide bu ayetin bir ayet öncesine bakalım ne diyor. Enbiya 101: Tarafımızdan kendilerine güzellik hazırlananlara gelince, bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Şimdi ayeti anlamaya çalışalım. 102. ayette cennete girmiş iman edenlere Rabbim orada artık cehennemin hışırtısını bile duymayacaksınız diyor, neden çünkü orasının nasıl bir yer olduğunu gördünüz nasıl kötü bir konaklama yeri olduğunu biliyorsunuz diye hatırlatıyor, bunları artık görmeyeceksiniz diyor. Daha önceki ayette ise, iman edenlerin cehennemde belli bir müddet konakladıktan sonra, onlar için hazırlanan güzellikler içine alır onları cehennemden kurtarırız diyor. Daha sonrada burada ebedi kalacakları müjdesini veriyor. Demek ki bir ayeti tek başına değil öncesi ve sonrası ile de değerlendirmeliyiz. Değerli arkadaşım bu tür tartışmalar gerçekten çok faydalı oluyor, ayetler üzerinde hepimiz düşünüyor ve faydasını görüyoruz. Şimdide yazdığınız Nenl suresi 89. ayete bakalım acaba burada ne anlatmak istiyor Rabbim. Neml 89: Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar. Bu konu ile ilgili birçok ayet örneği verdim. Her yapılanın karşılıksız kalmayacağı, hardal tanesi kadar yapılanın önümüze geleceği, hesapların tartılacağı, her keze adaletle hükmedileceği, her yapılanın karşılığını göreceğini anlatıyordu Rabbim. Hatta kendi kendinizi temize çıkarmayın diye de uyarıyordu. Şimdi tüm bu ayetleri görmezden gelip de, yukarıdaki ayeti ben iman ettim diyenlerin hiç kuşku duymadan, yaptığı yanlışları hataları göz ardı edip, rabbin içinizde oraya uğramayacak hiç kimse yoktur hükmünü görmezden gelip, daha sonra buradan iman edenleri kurtaracağız açıklamalarını hiç düşünmeden, değerlendirmeden karşılığını görmeden cennete gideceğini anlatıyor diyebilir miyiz? Allah kim iyiliklerle dolu bir yaşam ile huzuruma gelirse, ona yaptıklarının kat be kat fazlasını veririz diyor. Zaten yaptığınız bir iyiliğe karşı on sevap yazarım demiyor muydu? Ayetin sonunda ise bakın ne diyor. (Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar.) Demek ki herkes korkuyor hesap görülüyor ama iman edenler bir şeyden emin oluyorlar, Rabbin tüm insanların cehenneme uğrayacağı hükmünden sonra, iman edenlerin kurtarılacağı müjdesiyle oraya gidiyorlar. Böylece o korkunun sonunda emin bir şekilde kurtarılacaklarını biliyorlar. Çünkü daha önce hesap görülmüş ve iman edenlerin sevapları ağır basanların defterleri sağdan verilmişti, onlar kendilerinden eminlerdi, çünkü daha sonra kötü bir konaklama yeri olan cehennemden kurtarılacaklardı. Fakat ne kadar kalacaklar o açıklanmıyor. Açıklanmıyorsa bize düşen fikir yürütüp Rabbin adaletine müdahale etmek olmamalıdır diye düşünüyorum. Defterleri soldan verilenler ise yine biliyorlardı ki cehennemden hiç çıkamayacaklar ve ebedi kalacaklardı. Sayın arkadaşım ben Rabbin kelamından Kur’anın bütünlüğünde bunları anlıyorum. Elbette sizde böyle anlayın asla demiyorum. Ben açıklanmayan bir konuda hüküm vermiyorum ve korkuyla o gün için elimden geldiğince doğru yapmaya çalışıyorum. Eğer nefsime yenik düşerde nasıl olsa ben cennete gideceğim rehavetine kapılırsam, işte o zaman şeytanın esiri olmuşum demektir. Bu düşünceler benim düşüncemdir yalnız beni bağlar. Ben kur’andan bunları anlıyorum, eğer yanlış anlıyorsam elbette sorumlu benim. Siz de anladığınız şekliyle iman etmelisiniz, ben kimseye benim söylediklerim mutlak doğrudur demiyorum, zaten böyle bir şeyde söylemem. Bu konuda benim söyleyeceklerim bu kadar sayın arkadaşım. Ben Rabbin rehberinden anladıklarımı yazdım, hatam varsa Rabbim affetsin. Benim yaptığım işi garantiye almaktır. Rehavete düşmeden, Rabbin açıkça söylemediği bir hükmün peşinden gitmeden, dikkatle itinayla yaşamımı sürdürmenin daha doğru olacağına inanıyorum. Elbette birçok hatalarımız var yaşamımızda, Yüce Rabbim affetsin ve en doğruyu yaşamımızı nasip etsin inşallah. Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK | |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bükçe (Kadın) dili, kadınları anlayabilmek | Ulu'l Emr | Videolar/Slaytlar | 5 | 19 Aralık 2013 12:26 |
Kur’an’ı anlayabilmek için Arapça bilmek şart mıdır? | FECR | Kur'ân-ı Kerim Genel | 5 | 10 Nisan 2013 20:33 |
Islamda Mut’anın Hükmü | MusabBinumeyr | İlmihal Bölümü | 0 | 21 Ocak 2012 21:53 |
Kur'anın Evrensel oluşu..... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 19 Ocak 2011 12:43 |
Allah ın resulünü doğru anlamanın yolu, kur'anın çemberinden geçer. | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 12 | 24 Eylül 2010 19:15 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|