|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KARAKÖSE,Açılış Tarihi: 29 Kasım 2010 (16:03), Konuya Son Cevap : 10 Aralık 2010 (01:39). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Kasım 2010, 16:03 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | Müslümanlarda Din Adamı Sınıfı Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Müslümanlarda Din Adamı Sınıfı Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL . İslam’da din adamı sınıfı tanımlanmamış, tam tersine diğer dinlerde olduğu gibi bir din adamı topluluğunun oluşturulmasına karşı çıkılmıştır. Çünkü kendisinde din adamı sınıfı bulunan bütün inançlarda, halkın din adamlarını yaratıcı ile aralarındaki bağ olarak görmeleri sonucu din adamları kutsallaştırılmış ve devamında dini ilkelerin Yaratıcı yerine din adamı tarafından belirlenmesine varılmış, nihayetinde din adamı tahakkümü ile karşılaşılmıştır. Kutsanan din adamları da, halkı sömürmeye yönelmiş, dini ilkeleri deforme etmişlerdir. İslam’ın ruhuna uygun olarak, ilk Müslüman toplumların eğitimini yüklenen alimler din adamı sınıfının oluşmasına karşı çıkmış, kendi yorumlarını da birer dini emir gibi ortaya koymamışlar. Hatta bu İslam âlimleri halkın kendilerini körü körüne takip etmelerini de hoş karşılamamışlar. Ta ki, herkes İslam’ın ne olduğunu öğrensin, taklidi iman ile yetinmesin istemişlerdir. Zamanla İslam mezhepleri arasındaki farklılıklar Müslümanlar arasında çatışmaya vardırılacak hale getirilip, günlük hayatın en basit konuları hakkında bile fetvalar yarıştırılınca, Müslümanlar arasında da din adamı tanımı kullanılmaya başlanmış ama şükür ki hiçbir zaman bir din adamı sınıfı oluşmamıştır. Lakin günümüze baktığımızda din adamı tanımının kapsamına girenlerin, bu tanıma uygun olarak İslami emir ve yasakların sadece kendilerine sorulması gerektiğini lisanı hal ile ortaya koyduklarına şahit olmaktayız. Özellikle çağımız teologları arasında sıkça karşılaştığımız ve din adamı tanımına tamamen uyan bazı şahıslar, medrese icazeti, cemaat müçtehitliği yada ilahiyat fakültesi diplomasına dayanarak İslam’ı yorumlama ve tebliğ görevinin sadece kendilerine has bir özellik olduğunu, başkalarının tek başına İslam’ı yorumlayacak kadar bilgi edinemeyeceklerini, kendi başına hareket edenlerin yanlışa sapıp helak olacaklarını hal ve tavırlarıyla dikte etmektedirler. Ayrıca bu tavırlarının karşılığında halktan itaat, sınırsız teslimiyet ve saygı beklemektedirler. Doğrusu istedikleri ilgiyi peşlerine takılanlardan fazlasıyla gördüklerini de söyleyebiliriz. Değişik mezheplerin din adamı sınıfına doğru yol alan Müslüman toplum, tarihin en büyük çelişkisi olan her bir dinin dinsizlikten ziyade kendisi ile savaşması durumuna düşmekte, hatta Allah adına kuran ile mücadele edebilmektedir. Din adamlarının peşine takılan ama inandırılan değerlerin anlamını bilmeyen kişi, kısa zaman içinde bu yürüyüşten sıkılacak, başka tatmin edici yollar aramaya başlayacaktır. Şayet sıkılmazsa o zaman kendisi inancı hakkında bilgi sahibi olmadığı için, inancını din adamının bilgisi, iradesi, eğilimi, düşüncesi üzerinden anlamaya çalışacaktır. Dolayısıyla Allahın düşmanları ile peşinden gittiği din adamının düşmanlarını; Allahın dostları ile peşinden gittiği din adamının dostlarını ve Allahın emirleri ile peşinden gittiği din adamının isteklerini birbirine karıştıracaktır. Her halükarda kendi inancını din adamı bilgisi üstünden yaşatmaya çalışmak hüsranla sonuçlanacaktır. Dinler iki grup insandan oluşurlar. İnananlar ve inandığını zannedenler. İşte bu iki grup sürekli bir çatışma içinde olur. Sebebi ise inandığını zannedenlerin dini araştırmak yerine din adamlarının peşine takılmalarıdır. Bir dinden olan şahıs o dinin neye niçin nasıl baktığını bilmek zorundadır. Aksi takdirde sadece O dinden olduğunu zannedenlerden olur. Yine kişi, şahsi çıkarlarını dinin ilkeleri ile karıştırmamalıdır ve yine bir dinden olan kişi, O dinin kutsadığı değerleri sevmeli ve o dinin emirlerini hayatına uygulamalıdır, sadece bir dini bilmek ile O dine ait olunmuş olunmaz. İslam din adamı sınıfını reddettiği gibi, din adamı tanımını da reddeder. Her Müslüman kendi dinin adamıdır ve İslam’ı anlatacak kadar bilmek zorundadır. KARAKÖSE www.medineweb.net |
Konu Sahibi KARAKÖSE 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Müslümanlarda Din İşleri Müdürlüğü... | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 0 | 1928 | 16 Mart 2012 16:51 |
Müslümanlarda Sahabe Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 6 | 3290 | 03 Ocak 2012 11:45 |
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 22 | 8890 | 05 Ağustos 2011 10:04 |
Müslümanlarda Kuran Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 23 | 10181 | 20 Temmuz 2011 10:29 |
Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2018 | 02 Mayıs 2011 10:36 |
10 Aralık 2010, 01:39 | Mesaj No:2 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
islamda din adamı sınıfı vardır.ama bu sınıf ruhbanlık sınıfı anlamında değil. tarihe baktığımızda başta ashabı suffe olmak üzere,muhadisler,mufesirler,siyerciler,fakihler,mü rşitler,ders halkaları,kelamcılar gibi ekoller kurumsallaşmış şekilde birer dal halini almıştır. hz peygamber sav ,isteyen kabileleri eğitmek üzere muallimler,din adamları gönderdiği tartışılmaz tarihi uygulamalardır.hicretten önce hz mus'abı medineye din adamı olarak göndermiştir. günümüzde ise din adamı sınıfı,ruhbanlık olmamak kaydıyla tartışılmaz bir gerekliliktir.islam dini gerçekleri ile toplum gerçekleri herzaman örtüşmüyor malesef.islamda her mümin alim olması lazım gerçeği dünyanın hiç bir yerinde uygulanamıyor ve başarı sağlanamıyor.bu bir gerçektir.. ülkemizde uygulanmasına gelince ,maalesef pek iç açıcı verimli olduğu söylenmesi güç.sebebleri çok uzun ve kanayan yaradır. din adamının ilim ahlak ve tatbikat anlamında yetişmesi şarttır.bizde 90 lı yıllarda biraz daha iyi idi.imam hatip 7 yıl idi.çocuk orta okul 1 de başlardı dini anlamındaki eğitimine.tefsir fıkıh siyer akaid gibi temel dersleri alabiliyordu.yetersiz de olsa 7 yıllık eğitimiyle kendisini yetiştirme kapasiteside varsa,imam hatip bittiğinde topluma faydalı olabiliyordu.donanımlı olmasa da yetiyordu. 28 şubat ile darma dağın edildi.imam hatip 4 yıla indi.lise 1 hazırlık sınıfında dini anlamında ders yok gibi.son sınıf ise üniversiteye hazırlığa kurban gittiğine göre,lise 2 ve 3 kalıyor ellerinde.söylermisiniz topluma 2 yıl eğittiklerinizi mi din adamı diye vereceksiniz ? iki yada dört yıl eğitim ile mihraba geçen bu delikanlı ne kadar verimli olabilir? eğitim eksikliği,ilimsizlik ürkekliği,ahlaka da yansır,kişiliğede yansır,topluma iticide gelmeye başlar."çocuk kuran bilmez önümüzde namaz kılar" gibi ithamlar,o genci rencide edici görevinden soğutucu psikolojiye iter.ve eğitimsiz bir din adamı değil topluma ,kendisinede faydası olmaz. hangisini saysam ki? yeterli islami eğitim almayan,kuranın içeriğinden beslenmeyen,donanımlı olmayan,islam ilimlerini yutmayan,sindirmeyen bir din adamından,bir soru sorulduğunda renkten renge giren,yarın cevap verirsem olurmu gibi çıkmazlara giren,belki hayatında bi kez kuran mealini bitirmeyen,üstelik tam ergenlik döneminde olan bu gençten ne bekliyebilirsiniz ? hangisini saysam ki? yetişmemiş bir din adamı,asıl görevini unutup,para pul peşinde koşan,fakir fukaranın hakkı olan zekatlara göz diken,mevlitten,cenazeden,iskattan,zekattan nemalanan bir din adamından ne bekliyebilirsiniz ki? hangisini saysam ki? göreve başladığından itibaren,kitap kütüphane ile alakasını kesen,hazırlıksız cemaatinin karşısında 20 dk sohbet edemiyen....ne bekliyebilirsiniz ki? tabii ki istisnalar kaideyı bozmaz.kendisini yetiştirmiş eli öpülesi meslektaşlarımın sayısı az değildir.yetersiz olan görevliler de kendisini yetiştirmek zorunda artık.ve gün geçtikçe kaliteye doğru gittiğini şükrederek izliyoruz. diyanet işleri başkanlığımız son döneminde çok güzel kalitelere imza attı.hemen hemen lise mezunu imam kalmadı.ayda en az bir-iki kitap okuma zorunluluğu getirildi.hutbelerin hazırlanması bize bırakıldı.yaz kuran kursları zorunlu kılındı.ek ders ücretleri verilerek görevlisini maddi anlamında rahatlattı.diyanetin cumhuriyet tarihi boyunca olmayan yasası meclisten geçirildi.bu yasa ile maddi manevi kariyer(baş imam ,uzman imam,aday imam vs) yükselme kendisini geliştime anlamında çok harika düzenlemeler getirildi.camiilere birer kütüphane kurulmasını teşvik etti zamanla oturacağına inanıyorum. ve inanıyorum ki bir kaç yıl içinde diyanet işleri hak ettiği, saygın, verimli konumuna kavuşacaktır.idarede,görevlide,çalışmalarda,toplum un her kesimine ulaşmada kalite artacaktır. keşke diyorum,diyanet alacağı görevlilerini beşikten itibaren kendisi eğitse.. saygılar..
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Müslümanlarda Mezhep Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | İslam/Dinler/Mezhepler | 1 | 10 Ocak 2011 21:06 |
Müslümanlarda Garibanlık Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 25 Kasım 2010 00:04 |
Müslümanlarda İbadet Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 18 Eylül 2010 22:29 |
Müslümanlarda Ecdad paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 01 Ağustos 2010 14:04 |
Müslümanlarda Kurban Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 03Haziran 2010 23:08 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|