|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 22 Temmuz 2012 (01:29), Konuya Son Cevap : 25 Temmuz 2012 (21:43). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
22 Temmuz 2012, 01:29 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Mali Temizlik: İnfak-Zekât-Sadaka’nın Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Nedir?/ Mevlüt Hönü Mali Temizlik: İnfak-Zekât-Sadaka’nın Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Nedir?/ Mevlüt Hönü ‘‘Allah için sunulan şeyler, yalnızca yoksul ve düşkünler, bu konuyla ilgilenen görevliler, kalpleri kazanılacak olan kimseler içindir ve insanları boyunduruklarından kurtarmak için; ve borçlarını ödeyemeyecek durumda olanlar için; ve Allah uğruna girişilebilecek her türlü çaba için ve yolda kalmış kimseler için: bu, Allahtan (uyulması zorunlu) bir yönergedir; çünkü Allah, doğru hüküm ve hikmetle yön gösteren mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.’’ (Tevbe-60) İmam Ali: “Ey altınlar ve gümüşler! Benden başkasını baştan çıkarttınız.” Kur’an da İnfakın müeyyideli uygulanış biçimi olarak geçen ‘’Zekât’’ kavramı ekonomik bir fedakârlık yanında elde edilen malın temizlenmesidir. Bu temizlenme Tevbe 103. ayeti kerimede günahlardan arınma vesilesini şu şekilde belirtir: ‘‘Mallarının bir bölümünü sadaka olarak al ve bu yolla onları temizle, günahlardan arındır. Onlara dua et, çünkü senin duan onlara gönül huzuru sağlar. Allah her şeyi işitir ve bilir.’’ Zekât ve sadaka aynı zamanda bir infaktır. Ama her infak sadaka ve zekât değildir. Aralarındaki fark zekât müeyyideli bir bağışlama iken İnfakta müeyyide/sınır yoktur. Kur’an bütünlüğünde: Salât kavramının geçtiği ayetlerde zekât kavramı ile birlikte anılması, Salâtın manevi arınma, psikolojik mistik anlamının yanında zekâtın ise sosyo ekonomik anlamda bir arındırma olduğu izahı; Servetin belli kesimlerin ellerinde birikmesine engel olan anlayışı… Sosyal zeminde ise insanların mutsuzluğuna sebep olabilecek adaletsizleri ortadan kaldırma amaçlıdır. Kur ’an-i Kerim’de ‘’Dule’’ دُولَةً olarak geçen ‘’yalnız zenginlerin tedavül ettirip aralarında alıp verdikleri ve hiçbir fakirin de elde edemeyeceği bir şey olmasın," anlamındaki kelime Allah’ın kelamında, insanlığa uyarı niteliğindedir. ‘‘Bu beldelerin halkından (ganimet olarak) ne alındıysa Allah, hepsini Elçisi'ne devretti, (ganimetin tümü,) Allah'a ve Elçisi'ne, (ölen müminlerin) yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir; (böyle yapıldı) ki o, içinizden (zaten) zengin olanlar arasında dolaşıp duran (bir servet) haline gelmesin. Bu nedenle, Elçi size (ondan) ne kadar verirse (gönülden) kabul edin ve size vermediği şey(i istemek)ten kaçının ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Çünkü Allah misillemesinde çetindir.’’ (Haşr-7) İnsanlık dini, servetin belli kesimlerin tekelinde birikmesini insanlığın saadeti açısından engel olarak görmektedir. Çünkü belli kesimlerin himayesinde olduğunda, bugünkü var olan çarpık gelir düzeyinin oluşmasına sebep olur. Tahakküm, sömürü kitleleri ezen bir araç haline dönüşmüştür. Kur’an böyle birikime ‘’Dule’’ diyor ki, Buna da hükmetme aracı denir. ‘‘Namazda dikkatli ve devamlı olun, karşılıksız yardımda bulunun ve namazda rükû edenlerle birlikte rükû edin.’’ (Bakara-43) ‘‘Ve bir zaman, (ey) İsrail Oğulları, (sizden) şu (konularda) kesin taahhüt almıştık: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz; akraba ve ebeveyninize, yetimlere ve fakirlere iyilik yapacaksınız; bütün insanlarla güzellikle konuşacaksınız; namazlarınızda dikkatli ve devamlı olacaksınız ve karşılıksız yardımda bulunacaksınız." Ama birkaçınız dışında bu sözünüzden döndünüz: zaten siz, inatçı, isyankâr bir topluluksunuz!’’ (Bakara-83). ‘‘ (Ve) Allah yoluna kendilerini tamamen adamış oldukları için yeryüzünde (rızık aramak niyetiyle) gezip dolaşamayan muhtaçlar(a yardım edin). (Onların durumunun) farkında olmayan, onları zengin zanneder, çünkü (istemekten) çekinirler; (ancak) sen onları (bazı) özelliklerinden tanıyabilirsin: insanlardan arsız bir şekilde istemekten kaçınırlar. Ve onlara ne iyilik yaparsanız, doğrusu Allah hepsini bilir. Servetlerini (Allah rızası için) gece ve gündüz, gizlice ve açıkça harcayanlar, mükâfatlarını Rablerinin katında göreceklerdir: onlara ne korku vardır, ne de üzülürler.’’(Bakara-273-274) Zekât, servetin topluma yayılmasında emredilen iyi yönünü temsil ederken. Riba ve benzeri Haram birikimler kötülük yönünü temsil eder ve Riba ehlini Allah Kur’an’da şöyle bildirir: ‘‘İmana ermiş olanlar, doğru ve yararlı işler yapanlar, namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar ve karşılıksız yardımda bulunanlar; işte onlar mükâfatlarını Rablerinden alacaklardır ve onlara ne korku vardır, ne de üzülürler. Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve eğer (gerçekten) müminseniz faizden doğan kazançların tümünden vazgeçin. Çünkü eğer böyle yapmazsanız, bilin ki Allah'a ve Elçisine savaş açmış olursunuz. Ama eğer Tevbe ederseniz, ana-paranız(ı geri almay)a hak kazanırsınız: Böylece ne haksızlık yapmış ne de haksızlığa uğramış olursunuz.’’ (Bakara-277-278-279) ‘Allah’a ve elçisine savaş’ olarak geçen, haksız her tür kazanç ve kazanç yolları İslam esaslarına göre ‘’Haram’’ kılınmıştır. Allah’ın haram kıldığını kimse helal kılamaz. Sözde Faizsiz kazanç adı altında şirketleşen kuruluşların, borcunu gününde ödeyemeyenlere karşı kat kat arttırarak almış olduklarına vade farkı vb. isimler ile kılıf arayan finans kurumları Yahudi bankalarından daha ileri derecede riba ile işlem yapılmakta. İşlerini insanlık dini maskesi adı altında falanca ‘Hoca Efendi’nin bankasını meşrulaştırarak, bir tür sömürü aracı olarak sunulmaktadır. Allah için verilmesi gerekenin ölçüsünü Allah Şu ayeti kerimelerde açıkça izah etmiştir. Bkz: İsra Suresi 25-26-27-28-29-30. ayetler. Kur’an, ezilen-sömürülen kitlenin haklarını, bindörtyüz sene öncesinde sunmuş iken. Sözüm ona kendi ideolojilerini yeni bir hareket tarzı imiş gibi gösteren, Marks ve benzerlerinin vadettikleri ekonomik sistemin Allah’ın kelamı karşısında geçersiz bir anlayış olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. Allah Resulü Muhammed (s.a.a) emeğin hayattaki dengesine şu hitabı ile dikkat çekmiştir. ‘’İçinizdeki zayıf ve ezilenler hürmetine rızıklanıyorsusunuz. ‘’Mallarınızda Zekât dışında da yoksul hakları vardır.’’ ‘‘İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekât böyle değildir. İşte zekât veren o kimseler, sevaplarını ve mallarını kat kat arttıranlardır.’’(Rum-39). Allah’ın insanlığa sunduğu imkânlar arasında ‘zekât’ ile riba arasındaki farklılığa vurgusunda. Servetin zulüm aracı haline dönüşmemesi için alınan tedbir. Bununla birlikte İnfak, karz-ı hasen (dinin emirlerine uygun borç, ödünç vermek) gibi diğer tedbirler, servetlerini zulüm aracına dönüştürmek gayesinde olanların; insanları sömürmesine engel olan en büyük sosyal imkânların paylaşılmasıdır. İnsanlık dininin temel kaynağı Kur’an, servetin adaletsiz dağıtımını ’zekât’ emri ile bertaraf ederken. Riba yasağı ile sefaletin belli bir zümreye yüklenmesini önlemektedir. Bununla birlikte ölçülü bir bilinçlendirme ve kontrol etme mekanizmasının oluşumunu sağlar. Kur’an’ın emrettiği toplumsal dayanışma ve kalkınma araçları, kendilerini hak gösterme anlayışında olan batıl anlayışların ifrat ve tefrit hususundaki görüşlerini vasat bir yol izlemek ile dengelemektedir. Günümüze kadar elimize ulaşan kaynaklarda ’zekât’ uygulaması hususunda belirtilen oranlar Kur’an-i bir dayanaktan uzaktır. İslam devletinin büyümesi ve sınırlarının genişlemesiyle birlikte, Muaviye (Ümeyye Oğulları) iktidarı ele geçirip Şam’a yerleştiği andan itibaren; İslam ümmetinin yaşam şekli hızlı bir değişime ve yıkıma uğramıştır. Medine İslam Devleti’nin uygulama ve prensiplerine zıt bir anlayış ile şura yoluyla belirlenen hilafeti, kraliyete (saltanata) çeviren Ümeyye Oğulları, hanedanlığı hilafetten öte, zorba bir iktidar şekline dönüştürmüşlerdir. İslam devlet modelinin hâkim olduğu, Medine İslam Devleti’nin yerine kendi zorba yönetimlerini hâkim kılan Emevi yöneticilerinden Abdülmelik, İslam’ın geniş bir çevreye yayılması ve “ortak bir pazarın” işlemesi amacıyla gerekli gördüğü ilk İslam parasını bastırır. Gözlerini mal sevdası bürümüş olan bu iktidar sahiplerine, toplumun her kesiminden maddi kazanç akmakta idi. Bunu gören Emevi ve Abbasiler, kendi dönemlerinde bu kazançlarına dinen meşruiyet kazandırma amacıyla, Peygamber efendimize (s.a.a) mal edilen uydurma hadisleri yaymaktan geri durmadılar. Örneğin: Şöyle bir rivayeti Allah Resulüne (s.a.a) mal etmekten çekinmediler (bugünkü uzantıları da çekinmemektedirler): “Malını savunurken ölenin şehittir ,” Uydurması gibi… Muaviye’nin zekât farziyetinde indirim yapmaya çalışması. Abdullah b. Abbas’ın bir hadis naklederek, ümmete bırakılacak servet miktarını üçte birden dörtte bire düşürmek istemesi. Ebu Said el-Hudri ise şöyle bir rivayet nakletmektedir: “Allah’ın Resulü (s.a.a), bize mülkiyetin çeşitli şekillerini bir bir anlattı. Nihayet biz, hiçbirimizin daha büyük bir servete sahip olmaya hiç hakkımız olmadığını anladık.’’ (Müslim, c.3, s. 702; c.4, s. 290) İşte bu tür rivayetler Ebu Zer’in yönetimlere neden karşı çıktığını sorgulayanlara açık bir cevaptır. Ebu Zer'i anlamayanlar, onun çıkışını çok iyi analiz etmelidirler. Ebu Zer, haksızlığa ve gaspa meyletmiş, servet hastalığına yakalanmaya yüz tutmuş bir topluma, peygamber öğretisini esas alarak karşı çıkma cesaretini gösteriyordu; ancak onun gösterdiği cesareti gösteremeyenler, saray mollalarının fetvaları ile o asırda şahsi olarak verilmiş olan sadakaların miktarını da zekâttan sayarak, zekâtla temizlenmemiş servette karşı laneti hafifletmenin yollarını aramışlardır. Lakin bu arayışa dayanak bulmaya çalışanlar, Kur’an-ı Kerim’de açıkça ifade edilen infakın sınırını bilmeyen kimseler değillerdi. “…sana (Allah yolunda) neyi harcayacaklarını sorarlar. De ki: “ihtiyaçtan arta kalanı.’’ (Bakara, 219). Yani O'nun için ayırabileceğimiz her şeyi… Bu Ayet-i Kerime ile yardım adına dahi olsa her türlü kumar ve sarhoşluk veren her şey haram kılınmıştır. Bu haram ile birlikte neyi infak edeceklerini soranlara, tüm zamanlar için kesinlik ifade eden emir ile infak’ın sınırının olmadığını vurgulamıştır. İmam Ali’nin şu sözü, kırkta bir (1/40) zekât sınırının kimlere ait olduğunu ispatlamaktadır: “Kırkta bir zekât, “Cimrilerin” zekâtıdır.” Günümüzde, Zekâtlarını hak eden kesimlere vermeleri gereken servet sahiplerinin vermeleri gerekenin kendilerinin hakkı olduğunu söyleyen ve bunu toplamak adına Jipler ile bölgesel turlara çıkan cemaat, tarikat, mele ve benzerlerinin bu mali temizlenmede hiçbir hakları yoktur. Mallarınızı temizlerken hak etmeyenlere verme sureti ile kirletmeyelim. Bu ve benzeri sömürgeci anlayışlara Zekât ve sadakalarımızı vermeyelim. Zekât ve Sadakalarımızı hak eden kesim olan yoksul, yetim, borçlu, dul ve benzeri Kur’an’da da açıkça belirtilen zümrelere vermeleri hususunda uyaralım, verelim. Mevlüt HÖNÜL 21.07.12/Malazgirt www.medineweb.net
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20914 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2627 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2234 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1862 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2335 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
23 Temmuz 2012, 21:46 | Mesaj No:2 |
Cevap: Mali Temizlik: İnfak-Zekât-Sadaka’nın Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Nedir?
güzel hazırlanmış bir çalışma.kanaatime göre özellikle doğru ve güneydoğuda zekatı fıtraları MAAŞLI İMAMLARIN sömürgesinden kurtarmak lazım.bazı imamlar öyle bir yerleşmişler ki,'fakir fukaranın canı cehenneme' dedirten bir pozisyondalar.hasılat onların onların onların!!!!! MEVLÜT ABİ SİZDE DE ÖYLE Mİ ACABA? | |
24 Temmuz 2012, 00:36 | Mesaj No:3 | |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Cevap: Mali Temizlik: İnfak-Zekât-Sadaka’nın Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Nedir? Alıntı:
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) | |
25 Temmuz 2012, 21:43 | Mesaj No:4 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: Mali Temizlik: İnfak-Zekât-Sadaka’nın Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Nedir?
eskiden medrese imamları var idi,talebeleri vardı.imam ve talebelerinin zekat infak dışında gelirleri yok idi.bu durumda gayet doğal olarak,maneviyatı güçlü olan müslümanlar bunlara infak ederlerdi.çok güzel ve yerinde bir infak.ilmi alimi ilim talebesini ayakta tutmak farzul ayndır. zamanla artık ilim ehli birer kadroya sahip olabildi.maaşları ödeniyor.hatta yaz kuran kurslarına emek veren görevliye ek ödenek yapılıyor.çok lüks konforlu olmasada Allaha şükür imamın maaşı iyi. maaşı olduğu halde, geçmişte mağdur olan insanların geleneğine mirasyedi gibi konmak haramzadeliktir.fakir fukara,dul yetim hakkı olan infaktan maaşlı imamın hakkı yoktur.malesef bir çok konuda dejenere olunduğu gibi,bu konuda da yüzsüzleşilerek zekat fıtra almaya devam etmektedirler. mihrap ehlinin ve her müslümanın "bu tür nesli tükenmekte olan son fosillere" yüz vermemesi lazım.zekatımızı vermek farz olduğu gibi,verdiğimiz kişinin haklı olup olmadığını incelemekde farzdır. zekat konusunu akademik anlamda bizlere sunan kardeşimize teşekkürler.
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
HAFTANIN HUTBESİ:24.06.2016-ARINMA VESİLESİ: ZEKÂT VE İNFAK | alperkara | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 23Haziran 2016 19:06 |
zekat nedir, sadaka nedir, infak etmek nedir | iblissavar | Zekat-İnfak | 3 | 31 Mart 2012 22:26 |
Çocuğu Tanımanın Eğitimdeki Yeri ve Önemi | sessiz23 | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 27 Nisan 2009 01:18 |
Zekat veya sadaka istemek | Emekdar Üye | Zekat-İnfak | 0 | 07 Kasım 2007 13:05 |
Kuran'ın hayatımızdaki yeri | TufeyL | Kur'ân-ı Kerim Genel | 2 | 05 Eylül 2007 16:18 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|