|
Konu Kimliği: Konu Sahibi günışığı,Açılış Tarihi: 26 Ağustos 2007 (04:16), Konuya Son Cevap : 20 Mayıs 2015 (01:09). Konuya 54 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Ekim 2008, 10:40 | Mesaj No:21 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Size 'selam' diyenin selamı alınır mı?
[BLOCKQUOTE][JUSTIFY]Selamlaşma Âdabı[/JUSTIFY][JUSTIFY][SIZE=3]Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Ümmetine "selâmı yaymayı", "bol bol selâm vermeyi" tavsiye etmiş, "selâmın kelamdan önce geldiğini" beyan buyurmuştur. Rabbimiz selâmla ilgili meâlen şöyle buyurmaktadır: "Bir selâm ile selâmlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selâm verin, yahut aynı şekilde karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını arayandır." (Nisa, 86) "Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin. İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye size âyetlerini böyle açıklar." (Nur, 61) Şimdi selâm vermenin ve selâm almanın, ehemmiyeti, selamlaşma âdabı ve selâmın faziletiyle ilgili hadis-i şeriflerden bazılarına bakalım: Abdullah b. Amr b. As (r.a.) anlattı: Bir adam Resûlullah'a: "İslâm'ın hangi ameli daha üstündür" dedi. Resûlullah (s.a.v.) da: "Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selâm vermendir" buyurdu. (Tergib ve Terhib, c.5/288-1) Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Mü'min olmadıkça sizler cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de mü'min olamazsınız. Birbirinizi sevdirecek şeyi size haber vereyim. Selâmı aranızda yayınız." (a.g.e., c.5/288-2) Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Müslümanın Müslümanda beş hakkı vardır. Selâmını almak, hastalandığında ziyaret etmek, cenazelerinde bulunmak, davet edince gitmek, aksırınca, Allah sana merhamet etsin, demek." (a.g.e., 5/291-10) Câbir (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Binekli olan yürüyene, yürüyen oturana selâm verir. Yürüyerek karşılaşan iki kişiden önce selâm verenin sevabı ve derecesi daha üstün olur." (a.g.e.,5/293-14) Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Ayrılırken de selâm versin. İkinci selâm da birincisi kadar mühimdir." (a.g.e.,5/294-17) Hz. Câbir'in (r.a.) rivayetine göre Peygamberimizi (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: "Selâm kelamdan [sözden] öncedir." (Tirmizî, İstizan: 11) Hz. Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: "Resûlullah (a.s.m.) bana, 'Evladım, evine girdiğin zaman selâm ver. Senin ve ev halkın için berekete sebep olur' buyurdu." (Tirmizî, İsti'zan: 10) Ali bin Ebû Talib'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: "Bir topluluk diğer bir topluluğa uğradığında, içlerinden birinin selâm vermesi kafidir. Aynı şekilde, oturanlardan da birinin selâmı alması kafidir." (Ebû Dâvud, Edeb: 141) Gerek selâm verirken, gerekse selâmı alırken, muhataba duyuracak bir sesle söylemek lazımdır. Selam veren kişinin işitilmeyecek bir şekilde selam vermesi, selamı alanın da işitilmeyecek bir sesle alması, selamlaşma âdabına aykırıdır. Muaviye b. Kure, Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Selam verdiğiniz zaman, selâmınızı duyurunuz. Selama karşılık verdiğiniz zaman da duyurunuz." (Tenbihü'l-Gafilin. C.2/816) Selâm verme şekli - sözü Selâm verirken işaretle vermek caiz değildir. Selâmdaki lafzı söylemek lazımdır. Câbir (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Kişinin bir parmağı ile işaret ederek selâm vermesi, Yahudi işidir." (Tergib ve Terhib, c.5/308-16) Arada mesafe uzak ise, yahut araba ile gidiliyorsa; uzaktaki şahsa veya bir diğer arabadakilere elle işaret edilirken veya korna çalınırken, selâmdaki lafzı da söylemek lazımdır. Peki selâm verilirken ve alınırken ne demek lazımdır? Bunu da Peygamber Efendimizden (s.a.v.) öğrenmekteyiz. Ebû Hüreyre (r.a.)'nin naklettiği şu hadis-i şerifte "en güzel selâm verme şekillerini" görmekteyiz: "Bir adam Resûlullah'ın (s.a.v.) bulunduğu bir meclisten geçerken: "Selâmun aleyküm" dedi Resûlullah (s.a.v.) "On basene kazandı" buyurdu. Sonra başka biri geçerken: "Selâmün aleyküm ve rahmetullah" dedi. Bu defa Resûlullah (s.a.v.): "Yirmi hasene kazandı" buyurdu. Daha sonra da başka bir kişi geçerken: "Selâmün aleyküm ve rahmetullabi ve berakatuhu" deyince, Resûlullah (s.a.v.): "Otuz hasene kazandı" buyurdu. Derken adamın biri Resûlullah'ın meclisinden selâm vermeden ayrılınca Resûlullah (s.a.v.): "Arkadaşınız ne de çabuk unuttu" dedi ve: "Sizden biriniz bir topluluğa geldiğinde selâm versin. Oturmak isterse otursun, ayrılırken de selâm versin. Birincisi ikincisinden daha ehemmiyetli değil" buyurdu. (Tergib ve Terhib, c;5/297-22) Selâm veren, bir kişiye bile selâm verse, çokluk edatı ile vermelidir. Selâma karşılık veren de aynı şekilde çokluk edatı ile vermelidir. Çünkü selâm veren de alan da yalnız değildir. Orada melekler vardır. En güzel selâm şekli şöyledir; "Esselâmü aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekâtühü" (Size selâm, Allah'ın rahmeti ve bereketi de üzerinize olsun) Selâmı alan da aynı şekilde söyler, yalnız başa "ve" ilâve eder: "Ve aleykümü'sselâm" veya "Ve alaykümü's-selâmü ve rahmetu'llahi ve berekâtühu" şeklinde... Eve girerken ve çıkarken de selâmı ihmâl etmemeliyiz. Çocuklarımızı da buna alıştırmalıyız. Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurmaktadır: "...Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir sağlık (dilemiş) olmak üzere, kendinizden olanlara selâm verin..." (Nur sûresi/61) Şayet evde kimse yoksa o vakit; "Esselâmü aleynâ ve âlâ İbâdillâhissâlihîn" (Bize ve Allah'ın salih kullarına selâm olsun) diye selâm, vermeliyiz. Müslümanlar arasında, bir dostluk ve iyi niyet işareti olan selâmı vermek sünnet; almak ise farzdır. Hz. Peygamber (s.a.s)'in selâm ile ilgili hüküm ve talimatı şöyledir: Küçükler büyüklere, binekli atlı veya arabalı olanlar yayalara, yürüyenler, oturanlara; arkadan gelenler yetişince öndekilere; iki grup karşılaştığı zaman, az olanlar çok olanlara önce selam verirler" (Buhârî, İsti'zân, 4-7; Müslim, Selâm, I). Bir kimseden selam getiren birisine: "Aleyhi ve aleyke's-selam!" şeklinde cevap verilir. Bir mektuba yazılmış bir selâm için ise: "Ve aleyke's-selam" denilir yahut; cevabı mektupta bu ifade yazılır. Selâm verirken veya alırken, eğilmek doğru değildir. Selâm verildiği takdirde alamayacak durumda olanlara ise, selam vermek doğru değildir. Meselâ, namaz kılanlara, Kur'an-ı Kerîm okuyanlara, hutbe dinleyenlere, ilimle meşgul olanlara, yemek yiyenlere selam verilmez. Dolayısıyla bu durumda iken verilen selâmı almamanın bir sorumluluğu yoktur.
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
31 Ekim 2008, 00:05 | Mesaj No:22 |
Cvp: Size 'selam' diyenin selamı alınır mı? Size 'Selam' diyen kişinin selamı alınır mı? Biri yanıznıza gelir ve size 'selam' seklinde selam verirse 'aleyküm selam' demek doğru olur mu? Peygamberimiz nasıl selamlaşmış? Doğrusu nedir Selam Allahın adı sevmediğim birinden de olsa alırım Alrykümessalam derim | |
28 Ocak 2009, 16:33 | Mesaj No:23 |
selam nedir? nasıl verilir? hükmü nedir? kimlere verilmez? Müslümanlar arasında selam vermek sünnettir, Bir dostluk ve hayır severlik alametidir. Selam almakta Farz'dır.(Farzı kifaye) Bir Hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur. Siz İman etmedikçe cennete giremezsiniz.Birbirinizi sevmedikçede gerkeç mümin olamazsınız size bir şey göstereyim mi ki, onu yapmadığınız zaman birbirinizi sevmiş olalamzsınız: Aranızda selamı yayın'Buhari. Selam vermenin bazı edepleri vardır. Bunlardan bir kısmı: Bir topluluğun yayına girilirken konuşulmadan önce 'Esselamü aleyküm" yada "selamun aleykum" içinde insan olmayan bir yere girildiği zaman "Esselamu aleyna ve ala ibadillahissalihin'' diye selam verilir . Gençler yaşlılara, süvariler yayalara, yürüyenler oturanlara, arkadan gelenler önde gidenlere selam verilir. Bir topluma verilen selamı 've aleykümüsselam' diye içlerinden birisi karşılık verirse, diğerlerinden selam alma görevi düşmüş olur. Bir toplantıdan ayrılırkende selam vermek iyidir/sünnete uygundur. Kendisine selam verilen kimse, daha güzel karşılıkta bulunarak şöyle der: 'Ve aleykümüsselam Verahmetullahi Veberakatüh' Bunu söylemek yerine göre pek güzeldir Bir kimsenin selamını getirip tebliğ edene 'VE ALEYKE VE ALEYHİSSELAM' diye karşılık verilir. Bir mektupla selam yazılmış olursa ya dil ile ve ya yazı ile 'Ve aleykumüsselam' denilir. Selama karşılık veremeyecek durumda olanlara selam vermek mekruhtur. Onun için yemek yiyene, Kur'an Okuyana Hutbe dinleyene, namaz kılana selam verilmemelidir. Verilirse, cevaplanması mutlaka gerekmez. İşlediği günahı açıkçatan çekinmeden yapan kimselere (fasık) lara selam vermek mekruhtur. Sonuç: Selam verip almak, bir dostluk belirtisidir, sevgi alametidir. Fakat selam verirken aşağı doğru bükülmek mekruhtur öyle ki, bazı alimlere göre, selam verirkek rukü haline yakın eğilmek, secde etmek etmek gibidir. Yaratıklara saygı için yapılacak bir secde ise imana aykırıdır. | |
14 Şubat 2009, 14:17 | Mesaj No:24 |
Yüz'lerce Salat ve Güllerce Selam Zayi olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su" -Fuzuli Gül yüzü buluşma yeridir, En temel kavuşmalar gül yüzünde gerçekleşir. Çünkü gül yüzler bakışı aşka dönüştürür. Bakış ki, aşıkın maşuka dönüşüdür; İlk tanışma ve son ayrılıktır. Sonra mayelenir bakış; Bakış aşk olur, bakış vuslat olur. Aşık ve maşuk tanışmaktan öte geçerler, Geri döner ve sanki birbirlerini hatırlamış olurlar. İlk bakışma sonsuz beklemelerin durulduğu bir göl olur. Güzellik gül yaprağında beklemiştir aşkı. Aşk gül yüzünde güzelle buluşur. Aşk gül tenlerde görünür kılar kendini. Ve güzellik aşkın bakışında seyre dalar kendini. *** O yüzden, gülden yüz çeviremeyiz. Güle uzak duramayız. Aşk ateşi örseler yüreğimizi. Kızıl kanlar gibi dolaşır tenimizi aşk. Ve kızıl utançlarla alevlenir yüzümüz Güle döneriz, Sevgili'ye döneriz. Sevgili yüzü olmadan edemeyiz. *** Meğer gül, yüzüne Nazar Eden olduğu için gül'müş. Herşeyi ve herkesi Varedenin teveccühüyle gülmüş. Önce Teveccüh Eden varmış. Yokluğa yönelmiş Ebedi Güzellik Sahibi. Bilinmek dilemiş, sevilmek irade etmiş. Gizliden açığa çıkmış "Mahfi Hazine" Hiçlik şafağı kızıla boyanmış. Varlık güzel yüzlü bir gül olmuş. Varedilen her şey bir gül yüzünde taçlanmış. *** Yoksa biz dikenler idik, Yalnız bir gül hatırına bu bahçeye vardık. Varlık gülşeninde bir gül yüzünde ihyalandık. Ab-ı hayat öylece dolandı yüreğimizi, Tenimizde öylece kızıl utanç gülleri açtı. Edebi, iffeti gül yüzünde belledik, Tebessümü gül yaprağından dudağımıza devşirdik. Gülün son yaprağının sonrasına hayranlığımızı ekledik. Beğenimizle kuşattık gülü; Aşklarımızı gül yanağına devirdik. Gülün yüzünde güldük, güle baktık güle yazdık. Güller olduk, güldük. Güller açıldı, güle döndük. Gül yüzünde varedilen herşeyle yüzleştik. Varedilmişler gül yüzünden gün yüzüne çıktı. Öylece, gülün yüzünde buluştuk. Gül yüzünden tanış olduk. Sonra herkesi ve herşeyi oraya çağırdık. Herşeyi elimize aldık, herkese elimizi verdik. Gülün yüzüne vardık. Bildik ki, Aslında biz sadece gül yüzünden vardık. *** Ebedî Sevgili'nin teveccühüdür gülü güldüren. Kalbimize aşkı salan Sevgili'nin nazarıdır. Ki bu kalb Sevgili'nin vechesinden başkasına dönmez. "Batan şeyleri sevmez" Yitip gidenlere gönül vermez. O'nun vechinden başkasına kanmaz aşk. Aşk O'nun teveccühü ile var oldu. Güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği O halkeyledi. Aşıkların bakışlarında sevgiyi O tasvir eyledi. *** Ve güzellerin en güzelini Mahbubu eyledi. O'na muhabbet eyledi, O'nu Muhammed eyledi. Ebedi teveccühünü O'nun vechinde kristalleştirdi. Cümle halka O'nun yüzünü gül eyledi. Değil mi ki, önceleri hiçbirşey yoktu Ve illâ O'nun ebedi teveccühü vardı. Değil mi ki, varedilmişler O'nun yönelmesiyle Varlığa yüz buldu. Öyleyse bu varlık gülşenine önce O Mahbub'un gül yüzü düştü. *** Biz dikenlerdik aslında. Yalnız bir gül hatırına bu bahçeye vardık. Gül-ü Muhammed'in (sav) yüzünde buluştuk. Gül-ü Muhammed (sav) yüzünde tanış olduk. Sonra herkesi ve herşeyi yüreğimize çağırdık. Herşeyi elimize aldık. Herkese elimizi verdik. Gülün yüzüne vardık Gül yüzünden var olduk. *** Sevgili'nin teveccühünü yüzüne devşiren Gül'e, Yüzümüzü Sevgili'nin vechine çeviren Gül'e Güllerce salât, yüz'lerce selâm ettik. | |
19 Şubat 2009, 19:25 | Mesaj No:25 |
Selam olsun aşkın sırrına erenlere Selam olsun aşk sırrına talip olanlara!... İçi hep kaynar Aşığın Hasret der kaynar, Mevla der kaynar, Yâr der kaynar!... Benliği buhar olur da bulut misali yükselir başının üstüne... Ateşe vermiştir her şeyi Gönül Ocağına atmıştır dünyayı ve dünyevî şehvetleri... Yanan yüreğinden buharlaşan feyizle; başının üzerinde oluşan Muhabbet Bulutu korur Aşığı Nefsinin Cehennem Sıcağından!... Gönlünden taşan buhar; bulut bulut dolanır üstünde, Dolanır ki; Rahmet yağsın üstüne... Her gittiği yere bulutu (aşkı) ile gider Aşık.... Her gittiği yere Muhabbetini taşır... Çorak araziler, susuz topraklar Onunla suya kanar... Bir beldede, bir toplulukta başı dumanlı bir Aşık varsa, orada Muhabbet, orada Feyiz, orada Rahmet, orada Bereket vardır!... Mekke çölünü hayat membaına dönüştüren bulut Muhammed'imin bulutuydu... Meclisleri, Dergahları, Toplulukları, Sohbet ortamlarını Beşeriyet Hararetinden Aşığın gönlüdür koruyan!.. Yanmayı göze almıştır Aşık... Hem de öyle bir göze alış ki; Cebrail'e (Aklına) "SEN ÇEKİL ARADAN" demiş ve atlamıştır ateşe...İzleyenlerin korku dolu bakışları arasında ATEŞ SERİN VE SELAMET "olur Aşığa. Aşık; "HASBUNALLAH" demiştir... VE NİMEL VEKİL, VE NİMENNASIYR Sırrını görmüştür... Ve Alemlerin Rabbi; "EY ATEŞ (EY BENLİK-EY BEŞERİ BOYUT) İBRAHİM'E (Rabbine Teslim Olan Aşığa) SERİN VE SELAMET OL! " demiştir... Her Aşığın başında bir bulut gezer!... Muhammed'in bulutunu herkes görüyordu ama fark eden çok azdı. Manasını sadece Süt Anne Halime, Rahip Bahira ve Hadice-i Kübra fark etti!... Aşıkta; bulut görmeye Göz gerek!...Aşıkta; Rahmet sezmeye Öz gerek!... [COLOR=darkred]*** Aşık; bulutun şimşekler saldığını, yıldırımlar boşalttığını çok geç fark etmiştir& Ve aşık; yıldırımın can aldığını, Azrail''nin buluttan gülümseyeceğini çok geç anlar!.. Anladığında aşık hiçliğe kanat açarken, aşk; yeni arazileri sulamak, taze fidanları yakmak üzere beka yoluna devam edecektir Aşkın Beka sırrı olduğunu aşıka dost olan bilir Onun için Ebubekir şöyle demiştir Muhammedimiz irtihal ettiğinde: Muhammede tapan varsa bilsin ki O ölmüştür!...Ama Bakidir!.. Aşık; Ölür, Aşk; Bakidir! Selam olsun aşk sırrına talip olanlara!... Selam olsun Muhammedi Muhabbetten koku alanlara!.. | |
25 Şubat 2009, 10:32 | Mesaj No:26 |
Cvp: SELAM OLSUN AŞKIN SIRRINA ERENLERE Aşık; Ölür, Aşk; Bakidir! Selam olsun aşk sırrına talip olanlara!... Selam olsun Muhammedi Muhabbetten koku alanlara!.. başka söze ne hacet...
__________________ her şeyin bir zamanı vardır sadece sabret.... | |
27 Nisan 2009, 01:19 | Mesaj No:27 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | SELAM OLSUN !..
Hamdolsun alemlerin Rabbi olan Allah'a! Hamdolsun Rahman olana, Rahim olana! Hamdolsun kendisinden başka ilah olmayana Hamdolsun hakimiyette ortağı bulunmayana Hamdolsun, bizleri yoktan var edene, yeryüzünde halife kılana Hamdolsun Rasûller gönderene, kitaplar indirene! Ve... Selam olsun gönderilen bütün Rasûllere! Selam olsun, bizlere Allah'ın âyetlerini okuyan, kitabı ve hikmeti öğreten kutlu elçilere! Selam olsun, kalplerimizi, beyinlerimizi her türlü pislikten arındıranlara! Selam olsun, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için çırpınıp duranlara! Selam olsun, insanları insanlara kulluktan kurtarıp, Allah'a kul yapanlara! Selam olsun, nemrudların, firavunların yakasından yapışanlara! Selam olsun, tağutlarla nasıl mücadele edileceğini bizzat gösterenlere! Selam olsun, Rablığa kalkışan, İlahlığa yeltenenlere haddini bildirenlere! Selam olsun Adem'e, Selam olsun Nuh'a Selamun ala Nuhin fil alemîn Selamün ala İbrahim Selamün ala Musa ve Harun Selamün ala İlyasîn Selam olsun İshak'a, Ya'kub'a, Selam olsun güzel yüzlü Yusuf'a Selam olsun Davud'a ve Süleyman'a Selam olsun aziz şehid Yahya'ya, Zekeriyya'ya! Selam olsun Meryem oğlu İsa'ya Ve... Selam olsun Allah'ın son Rasulüne! Selam olsun dünya kuruldu kurulalı beklenene! Selam olsun ümmetten ümmete anlatılan, anlatılan ve yolu gözlenene! Selam olsun İbrahim'in duasına, Selam olsun İsa'nın müjdesine, Selam olsun Amine'nin rüyasına! Selam olsun mazlumların sahibine, Selam olsun kimsesizlerin kimsesine, Selam olsun garipleri, mustazafları kanatları altında toplayana! Selam olsun Bilal'in arkadaşına, Selam olsun Ammar'ın arkadaşına, Selam olsun Selman'ın arkadaşına! Selam olsun, bir yere giderken yerine İbn Ümmü Mektum'u vekil bırakana Selam olsun evinde peş peşe iki gün doyasıya buğday ekmeği yenmeyene! Selam olsun vücudunda dalga dalga hasır izleri olana! Selam olsun, elinde veya evinde bulunanı dağıtmadan gözüne bir türlü uyku girmeyene! Selam olsun Allah davetçisine, Selam olsun ışıl ışıl aydınlık saçan 'Sirac-ı Münîr'e!' Selam olsun, hüzünlenince "vela yahzünke-üzülme!" diye Allah'ın teselli buyurduğuna! Selam olsun Rabbin terbiye ettiğine, hem de öylesine güzel terbiye ettiğine! Selam olsun güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilene! Selam olsun ahlâkı Kur'an olana, hayatı Kur'an olana! Selam olsun, yüzü bir genç kızdan daha çabuk kızarana! Selam olsun kendisine uyulmaktan başka çıkar yol olmayana! Selam olsun kendisine yaklaşıldıkça Allah'a yaklaşılmış olana! Selam olsun yeryüzünde en çok sevilene! Selam olsun aşkın ve muhabbetin kaynağına! Selam olsun, hayatın kendisiyle anlam kazandığına! Selam olsun Medine'nin bağrına bastığına! Selam olsun Hatice'nin, Aişe'nin yârine. Selam olsun Zeyneb'in, Ümmügülsüm'ün ve Rukiyye'nin babasına. Ve selam olsun Fatıma'nın babasına! Selam olsun Hasan'ın dedesine, Hüseyin'in dedesine! Selam olsun …….'yi bunlardan hiç ayırmayana! Selam olsun yeryüzü kendisine mescid kılınana! Selam olsun, korkusu düşmanlarının kalbine bir aylık yoldan salınana! Selam olsun, öfkelenince alnının ortasında bir damar kabarana Selam olsun, gördüğü bir haksızlıktan dolayı derhal ayağa kalkana ve o haksızlığı gidermeden oturmayana Selam olsun, kıyamete yakın elinde kılıcıyla gönderilene! Selam olsun, rızkı mızrağının ucunda kılınana! Selam olsun, seyyidel evvelin vel ahirîn olana! Ve selam olsun o Rasûlün günümüzdeki sevdalılarına! Selam olsun o Rasûlün günümüzdeki şahitlerine, vahyin şahitlerine, Hakkın şahitlerine! Selam olsun, peygambersiz geçecek bütün zamanların Allah'ın yeryüzündeki şahitlerine! Selam olsun, Muhammed Aleyhisselam ile gönderilen nûru bugüne yansıtanlara! Selam olsun, yurtlarını, yuvalarını Muhammedî nur ile aydınlatanlara! Selam olsun hayatın bütün alanlarına, zamanın bütün dilimlerine Muhammedî nuru taşıyanlara! Selam olsun, gündemleri her daim İslam olanlara, İslamsız edemeyenlere! Selam olsun, hep İslam'ın sancısıyla kıvranıp, Müslümanların derdiyle dertlenenlere! Selam olsun hep ümit taşıyanlara, ümit dağıtanlara... Pervane... |
27 Nisan 2009, 09:48 | Mesaj No:28 |
RE: SELAM OLSUN !..
Rabbim selam adı ile selam olsun Gönlü imanla selamet bulanlara Rabbimin selam adı ile selam olsun Muhammedi muhabbetle dolanlara Selam olsun O'nun aşkı ile yananlara Selam olsun Ensar gönüllü aşıklara Selam ve dua ile | |
27 Nisan 2009, 18:11 | Mesaj No:29 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: SELAM OLSUN !..
selam olsun mekke beytullah da girdab misali dönenlere selam olsun şu anda zemzem icenlere. selam olsun şu anda sefa ile mervede yalın ayak baş acık koşanlara selam olsun ALLAH cc diyen DİN İMAN İSLAM AŞIKLARINA. |
05 Mayıs 2009, 13:11 | Mesaj No:30 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | RE: SELAM OLSUN !.. SELAM OLSUN Selam olsun Allah'ın ayetlerine inanalara (6/Enam-54) Selam olsun Cennetliklere (7/Araf-46) Selam olsun iman edip salih amel işleyenlere (9/Tevbe-9-10) Selam olsun Nuh a.s ile birlikte olan,gemiye binenlere (11/Hud-48) Selam olsun putları kıran İbrahim'e (11/Hud-69) Selam olsun sabredenlere,direnenlere (13/Rad-24) Selam olsun takva sahiplerine-Allah'ın sınırları koruyanlara(15/Hicr-45-46) Selam olsun ölümü güzel olanlara (16/Nahl-32) Selam olsun dünyada iken Allah'a asi olmayan kullara (19/Meryem-14-15) Selam olsun anne ve babasına güzel davrananlara (19/Meryem-32-33) Selam olsun hidayete-Kur'an'a tabi olanlara (20/Taha-47) Selam olsun Allah'ın seçtiği kullara(Peygamberlere)(27/Neml-59) Selam olsun boş işlerden yüz çevirenlere (28/Kasas-55) Selam olsun cahillerden yüz çevirenlere (28/Kasas-55) Selam olsun Ahirette Rahmana kavuşacaklara (33/Ahzap-44) Selam olsun Ahirette Allah'ın selam verdiği müminlere (36/Yasin-58) Selam olsun Nuh a.s'a (37/Saffat-79) Selam olsun Musa a.s ve Harun a.s'a (37/Saffat-120) Selam olsun İlyas a.s'a (37/Saffat-130) Selam olsun gönderilen tüm peygamberlere (37/Saffat-181) Selam olsun imana gelmez kimselerden yüz çevirenlere (43/Zuhruf-89) Selam olsun hesabı sağdan verilenlere (56/Vakıa-91) |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Salat u Selam ın Manası | taha/ | MultiMedya-İzleme Vb | 0 | 24 Mayıs 2016 22:34 |
Salâvat-ı Şerife, Salât u Selam, Peygambere Salâvatın Önemi, Faziletleri/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 15 Ekim 2015 12:22 |
Ben Niçin Peygambere İnanayım?/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 17Haziran 2014 10:49 |
Vaaz: Selam ve Selamın Önemi | iklimya | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 3 | 25 Ocak 2014 19:43 |
Sahabelerden Bazılarının Faziletleri - Abdullah İbnu Selam (ra) | Belgin | Hadis-i Şerif | 0 | 01 Aralık 2008 09:10 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|