|
Konu Kimliği: Konu Sahibi gökçen0421,Açılış Tarihi: 09 Ağustos 2014 (14:09), Konuya Son Cevap : 09 Ağustos 2014 (14:09). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Ağustos 2014, 14:09 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 44096 Üyelik T.:
07Haziran 2014 | hakikat üzerine... hakikat üzerine... Yola çıkılacaksa, başka bir şey için değil; sadece, ama sadece "hakikate ermek için" yola çıkmalı. Yola çıkmanın sebebine işaret etmek bakımından böyle bir açıklama ne denli parlak ve etkileyici bir gerekçe gibi görünüyor değil mi: "hakikate ermek için"?!? Gerekçenin sıhhatini sınamak için soruşturmamıza önce 'için'den başlayalım: Her 'için'in öncesinde bir 'niçin' vardır. Çünkü 'Niçin?' sorusu, herhangibir fiilin amacını öğrenmek maksadıyla sorulur: Niçin (Ne-için), yani ne'den dolayı, ne amaçla? Şunun için, yani şu şey'den, şu amaçla.... yani hakikate ermek amacıyla... Hakikate ermek, yola düşmenin amacı; bizzat hakikat ise, ermenin amacı... Hakikate ermek için yola düşüyorum; hakikate ise, hakikat için ermeye çalışıyorum. İmkânlarımı bilmek isteseydim, 'Niçin?' diye sormazdım; bilâkis bu durumda 'Neden?' ve 'Nasıl?' soruları, imkânlarımı öğrenmek bakımından yeterli olurdu. Çünkü doğru cevapları aldığım takdirde, kendimi, ilkinde 'maddî' (material), ikincisindeyse 'sûrî' (formel) sebeple karşılaşmış sayardım. Oysa eylemimin asıl sebebi (=amaç), eylemin arkasında değil, önünde... Demek ki her 'için' kaydıyla bir 'niçin'e cevap vermiş ve böylelikle farklı türden bir sebebi açıklığa getirmiş oluyorum. 'Ermek' fiili, en kaba hatlarıyla "varmak, ulaşmak, kavuşmak" mânâlarına gelir. 'Eren' ve/veya 'ermiş' ise, amacına varan, ulaşan, kavuşan kişinin sıfatı... "Er, erkek, ergen" de kezâ niçin bu kökten türediğini kolayca tahmin edebileceğimiz sözcüklerden. Unutulmamalı ki bu sözcüğün kökeninde, bir de 'olgunlaşmak' (kemâle varmak) mânâsı bulunuyor; yani amacına ulaşmış, varmış olmak... Acaba 'ermek' fiili ile "varmak, ulaşmak, kavuşmak, olgunlaşmak" fiillerinin anlamı arasında ne tür bir alâka var? 'Varmak' fiili, aslında var(lık) sözcüğünün kökenidir. Çağatayca'da 'barmak' şeklinde telâffuz edilir. Nitekim 'barış-mak' (=varışmak) sözcüğü de "iki şeyin birbirine varması, kavuşması" anlamında buradan türer. 'Ulaşmak' ve 'olgunlaşmak' sözcüklerindeki 'ol-mak' anlamını görmek içinse, sanırım çok çabalamak gerekmez. Bu bağlamda belirtmemiz gerekirse, 'ol-mak' sözcüğünün Çağatayca'daki karşılığı da 'bul-mak'tır. Bu kelimenin "varmak, ulaşmak, kavuşmak" anlamına geldiğini göstermek için çok gezinmemize lüzum yok. Dileyenler, "Yaş yetmişi buldu' cümlesini, kolaylıkla "Yaş yetmişe vardı/erdi/ulaştı/kavuştu" veya "Yaş yetmiş oldu" formlarına dönüştürebilirler. Hakikat'in 'ermek' ve 'bulmak' fiilleriyle bağlantısı -hiç değilse bir nebze- açıklık kazanmış olmalı. Bu noktaya kadar yanılmıyorsam, şu önermemde de yanılmıyorum demektir: - "Hakikati bulmak"la, "hakikat olmak" (hakikat haline gelmek) aynı şeydir. Adı üstünde, bu, benim önermem; yani soruşturmamın henüz başındayken erdiğim (vardığım, bulduğum, ulaştığım) bir yargı ifadesi. [Önerme'nin, proposition'a karşılık türetilmiş kifayetsiz (uyduruk) bir sözcük olduğunu biliyorum. Güya 'kaziyye' (müstakil "yargı cümlesi') karşılığında kullanılıyor; oysa 'mukaddeme' (=öncül) karşılığında kullanılması gerekirdi. Bu bakımdan bu sözcüğün, her defasında 'öneri' (teklif) sözcüğüyle karıştırılması kaçınılmaz!] Şu 'hakikat' de ne ki? Evet, bugün Batı dillerinde "truth, wahrheit, vérité" sözcükleriyle karşılanan 'hakikat' ile ne kastedilmektedir; ki bazıları "kendisine ermek için" yola çıktıklarını bu kadar gururla (!) ifade edebiliyorlar?!? Acaba bu 'hakikat' sözcüğüyle ile kastedilen, 'gerçek' mi, yoksa 'doğru' mu? İkisi de değil; zira 'gerçek' veya 'doğru'nun karşılığı, en azından ilk elde, 'hakikat' değil, 'hakk'! Kimbilir belki de bu durumda kastedilen, 'gerçeklik' veya "doğruluk'tur! Gerçek'e veya doğru'ya varmadan, gerçeklik ve doğruluk hakkında sağlıklı ve güvenilir bir açıklamaya ulaşacağımdan emin değilim. Çünkü ya biri çıkıp da "Hangi gerçeklik gerçek ki?" diye sorarsa, işte o zaman ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Doğrusu, hakkı bilmeden hakikati bilebilir miyim, onu da bilmiyorum. Sözcük analizlerinden hareketle hakikat'e baracağını sanan, bu çabaları sonucunda hakikatin de kendisine baracağını sanır. Oysa sözde barışlarla hakikat bulunmuş olmayacağından, sizi bilmem ama, ben kendi hesabıma yeniden yolun başına dönmek zorundayım. "Hakikat benim!" deseydim, elbette gocunurdum; dediğim sadece şu: "ben Hakikatim!" Ey tâlib, sakın ha, Hakikat'e dahil olmaktan korkma, bilâkis Hakikat'e sahip olduğunu vehmetmekten kork! Dücane Cündioğlu
__________________ Melikin atıyyelerini ancak matıyyeleri taşır. |
Konu Sahibi gökçen0421 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Tarık suresini sorularla tanıyalım | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 8 | 2965 | 02 Temmuz 2015 22:26 |
Buruc suresini sorularla tanıyalım | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 13 | 6892 | 29Haziran 2015 19:28 |
Mürselat suresini sorularla tanıyalım... | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 15 | 6940 | 12 Mayıs 2015 19:19 |
Teğabün suresini tanıyalım | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 14 | 7161 | 17 Mart 2015 11:44 |
Mücadele Suresini sorularla tanıyalım... | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 14 | 7267 | 12 Ocak 2015 19:24 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Hakikat Chm-Pdf-3D E-Kitap | kurt26 | Programlar//İstekler | 0 | 09 Kasım 2018 22:39 |
Hakikat-i Ahmediye | Esadullah | Tasavvuf-Tarikat | 6 | 08 Ekim 2012 14:23 |
Hakikat söylenmeli mi ya da... | veraz | Soru Cevap Arşivi | 1 | 08 Aralık 2010 14:08 |
42.Haftanın Misafiri HakikaT | Yitiksevda | Hafta'nın Misafiri | 27 | 26 Ekim 2009 22:00 |
***Dosdoğru Hakikat... | karlofca61 | Serbest Kürsü | 3 | 07 Mayıs 2009 18:00 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|