|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 26 Ocak 2016 (23:38), Konuya Son Cevap : 26 Ocak 2016 (23:38). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
26 Ocak 2016, 23:38 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL Mü’min, Arapça “E-M-N”den ism-i fail olarak türetilmiştir. Aynı kökten türetilen diğer kelimeler “emin, iman, emniyet, emanet” gibi kelimelerdir. İman, “E-M-N” kökünün mastarı, mü’min de bu kökün fail (özne) ismidir. Mü’min, Şeriat dilinde Allah’tan peygamberler aracılığıyla tebliğ edilen vahye mutlak olarak inanan ve onun doğru olduğunu kabul eden kimsedir. İman etmek/Mü’min olmak; kalp ile tasdik, dil ile ikrar, amel ile yaşamaktır. Küfrün zıddı imandır. Emn, havf’ın (korku), emanet de hıyanetin (hainliğin) karşıtıdır. Zıddı yalanlama olan tasdik (doğrulama) anlamına da gelmektedir (İbn-i Manzur, XIII, 21). Tevhid, İslam dininin temelidir, Allah’ın birliğini ifade eder. İman esasları birçok ayette tek tek veya birkaç tanesi birlikte belirtilirken, -kader hariç beşi- bir arada Bakara Suresi’nin 177. ve Nisa Suresi’nin 136. Ayetlerinde bildirilmektedir. “Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki, Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Nisa: 58) Özellikle Güneydoğu’da halk arasında “Emanet kıyamettir” sözü çokça kullanılmaktadır. Bu söz, emaneti ehline verme, emanete sahip çıkma anlamında emanetin kıyamete kadar korunması kastı ile zikredilmekte, böylece emanetin değerinin ne denli yüksek olduğu ifade edilmektedir. İslam/Müslim/teslimiyet kavramları “S-L-M” kökünden gelmektedir. Bu kök üzerinden değerlendirme yaptığımızda, yeryüzünde İslam dinini benimseyenleri sıfat olarak Müslüman görmekle mükellefiz. Tekfirci zihniyetin bela olduğu Ortadoğu coğrafyası kavram karmaşası yaşamakta, tekfirciler “bizden olmayan kâfirdir” mantığı ile hareket etmekte ve bölgede tefrikayı yaygın hale getirmekte, İslam dinine ve Müslümanlara en büyük zararı IŞİD mantığı vermektedir. Müslüman iken büyük günah işleyen kimse tekfir edilemez ancak bir görüşe göre bu kimse mü’min de değildir. Mutezile’ye göre böyle biri iki menzil arasında bir yerdedir ve bulunduğu mertebe “fısk” olarak adlandırılır. Büyük günah işleyenlerin tevbe etmeden öldükleri takdirde ebedi olarak cehennemde kalacakları Kur’an’da belirtilmiştir. “Mü’min olan hiç fasık gibi olur mu? Onlar elbette bir olamazlar.” (Secde: 18) “Kim bir mü’mini kasten öldürürse cezası ebedi kalmak üzere cehennemdir.” (Nisâ:93) Mü’min, övgüye lâyık bir kimsedir. Oysa büyük günah işleyen kişi, Kur’an’da kötülenmekte ve aşağılanmaktadır. Ancak bu durumda olan kişi kâfir de değildir (Kadı Abdulcebbar, Şerh-u Usûli’l-Hamse, Kahire, 1965, 712). Kalp ile tasdik ve dil ile ikrar kişiyi küfürden çıkarıp iman dairesine sokar. Buradaki iman, küfrün karşıtı olan imandır, kâmil bir iman değildir. Kâmil iman, Allah’ın emirlerine riayet ve yasaklarından sakınmakla gerçekleşir. Küfür nasıl kademe kademe ise, iman da öyledir. Her ne kadar bu derecelerin tamamı tek isim altında, “iman” ismi altında toplanıyorsa da dereceler birbirlerinden farklıdır. Günah işleyen kimsenin kâfir olmayacağı ayetlerle de sabittir. “Mü’minlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa, aralarını bulunuz” (Hucurat: 9). Bu ayette, birbirleriyle savaşan iki grup da mü’min olarak nitelendirilmektedir. İdeal anlamda Mü’min olmak; emanete sahip çıkmak, adaleti tesis etmek, sefihlikten ve sefihlerden uzak durmak, Allah’a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp Salih amel işlemek, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak, kendisi için istediğini başkası için de istemek ve bilumum emir ve yasaklara riayet ederek yaşam sürmektir. Buna kısaca Allah’a hakkı ile kul olmak da denebilir. Günümüzde Mü’min/Müslüman sıfatını sadece kendilerine has görenler gerçekte zandan başka bir şeye tabi olmamaktadırlar. Bu ve benzeri yaklaşımlar, birtakım kişi ve grupların hakikatin tekelini ellerine alma girişimlerinden ibarettir. Daha da kötüsü bu yaklaşım içinde olanlar çoğunlukla sözden öteye geçememekte, söylemlerinin yaşam içinde karşılığı bulunmamaktadır. Kimi malı mülkü, kimi efendisini, kitabını, cemaatini yahut ailesini, çocuklarını vs. ilah edinmekte, ahireti dünya hayatına feda etmektedir. İrfan ekolü mü’min olmanın yolunu veciz bir biçimde ifade eder: Eline, diline, beline hâkim ol! Hiç şüphesiz bu ifade, her mü’minin riayet etmesi gereken temel ahlaki ilkeleri ortaya koymaktadır. Eline hâkim olmak; haram kazançtan, haram işlerden uzak durmaktır. İnsanoğlunun hem kendisini hem de yaşadığı dünyayı kendi eliyle inşa yahut imha eder. Kendi eliyle işlediği şer onu Firavun ve Nemrut kadar alçak bir konuma düşürebilir, kendi eliyle işlediği hayır da onu Allah katında derecelerle yükseltebilir. Diline hâkim olmak; yalandan, iftiradan, gıybetten, edepsiz sözlerden, küfür sözlerinden uzak durmak, dilin kirlenmesine engel olmak, dilin afetlerine set çekmektir. Beline hâkim olmak; “Ve lâ tekrabu-z-zinâ/Zinaya yaklaşmayın” emr-i ilahîsi mucibince gayri meşru ilişkilerden korunmaktır. Hayvanî duyguların kontrol alınması, şehvetin dizginlenmesi… İrfan ekolünün temel aldığı bu söz insan olmak için tek başına yeterli gibi gözükse de, bununla birlikte kulluk/ibadet mesuliyeti asla unutulmamalı, bütün bunlar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Şerden korunmak ve huzura ermek için Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmek icap eder. Sorgulanması gereken asıl konu, iman ettiklerini söylemelerine karşın -Yahya b. Muaz’ın ifadesiyle- evleri Rum Kayser’inin evine, lükse hayranlıkları Kisra’nın tutumuna, servet peşinde koşmaları Karun’un anlayışına, saltanatları Firavun’un saltanatına, nefsleri Ebu Cehil’in nefsine, gururları Ebrehe’nin gururuna, yaşayışları sefihlerin yaşayışına benzeyenlerin imanın neresinde olduklarıdır. Mevlüt Hönül [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20916 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2628 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2235 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1863 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2336 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Din Pazarında Tesbihat/Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 30 Mart 2015 22:53 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Kim Hakkaniyetle Konuşacak /Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 17 Eylül 2014 20:37 |
Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05Haziran 2010 22:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|