|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Nebevi Sevda,Açılış Tarihi: 05 Temmuz 2018 (12:47), Konuya Son Cevap : 05 Temmuz 2018 (12:47). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Temmuz 2018, 12:47 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 | Asım'ın Yolunda Olmak Asım'ın Yolunda Olmak 976.6 KB (Kilobyte) Bu davada yiğit olmak ve yiğitçe kalmak her insanın harcı olmasa gerek. Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilerek; geleneğin dogmatik olgularından sıyrılıp, asrı saadetin nurundan istifade etmeli. Müşriklere karşı izzetli, bakışıyla ferasetli olmalı. Müminlerin canlarına, mallarına, namuslarına karşı emin olunan kişiliği(şahsiyeti) kuşanmalıyız. Yıldızlarımız, mihmandarlarımız bize örnek olmalı. Sözlerimizin değil eylemimizin adamı olmalıyız. Sohbetlerde o güzide insanları anarken ahu figanla değil, kutup yıldızı karşımda/ kılavuzumdur. Karanlıkları yaran bir sestir. Kirden ve kalbi marazdan arındıran bir nidadır. Diyerek hareket etmeli. O güzide sahabeleri düşünelim. Şirk bataklığından kurtulup İslâm nûruna kavuştuklarında, tamamen ruhlarında ve bedenlerinde değişiklik oluyor ve eski hayatlarıyla alâkalı her şeyi terk ediyorlardı. Müslüman olmadan önceki hayatlarını hatırlatan bir hâdise onlara büyük bir ızdırap veriyordu. Bu durum Akabe bî´atından önce Müslüman olan Medîneli Âsım bin Sâbit´te de kendini göstermişti. Âsım bin Sâbit Bedir savaşına katılmış, büyük kahramanlık göstermişti. Peygamber efendimiz, Bedir gazâsının gecesinde Eshâb-ı kirâma nasıl harp edileceğini, harpte hangi usûlü takip edeceklerini sordu. Asım bin Sâbit eline yayı ve oku alarak dedi ki: - Yâ Resûlallah, Kureyş kavmi 100 metre veya daha yaklaştıkları zaman yayla okları kullanırız. Kureyşliler, bize taş yetişecek kadar yakınımıza geldikleri zaman taşla mücâdele ederiz. Mızrak yetişecek kadar yakınımıza geldikleri zaman, mızrak kırılıp parçalanıncaya kadar mızrakla mücâdele ederiz. Kırılınca mızrağı bırakır, kılıçlarımızı sıyırır ve kılıçla çarpışmaya tutuşuruz. Peygamber efendimiz bunu beğendiler ve buyurdular ki: - Harbin îcâbı budur. Bu tarzda çarpışılması lâzımdır. Çarpışan ve vuruşan Âsım´ın çarpışması gibi çarpışşın! Bu yiğidin savaştaki azmine baktığımızda; canını, malını ve kendine ait ne varsa ortaya koymuş, diğer kardeşlerinden bir adım öne çıkarak, efendimizin övgüsüne mazhar olmuştur. İnanıyorum ki bu dönemde asıma tabii olmuş nice yiğidiler var. Kılıçları kırılana kadar, şarjöründeki son mermi bittiğinde dipçikle savaşacak kadar cesur ve atılgandırlar. Bedir sevdalısı gençlerimiz nubüveti iyi okumuş, beyaz gömleğini kefenle bezemişlerdir. Kendi dertlerini bırakıp ümmetin derdini kendine mutluluk addeder, Candaşların problemini çözdüm mü? Kendi sıkıntısını çözmüş gibi huzurlu olur. Mehmed Göktaş hocanın anısını aktarmadan geçemeyeceğiz. Fakültede okurken sınıfımızdaki arkadaşlardan birinin adını “Derman Ağa koymuştuk, çünkü derdi olan herkes ona koşardı. Halbuki bu kardeşleri çok yakinen bilinler bilir, kendilerinin durumları, gelirleri diğerlerinden hiç de iyi değil. Onların en büyük özellikleri, kendi dertlerini, kendi problemlerini hep arka plana atmış olmalarıdır. Haşr Sûresinde buyrulduğu üzere; “Kendileri fakru zaruret içerisinde bulundukları halde, Müslüman kardeşlerini kendilerine tercih ederler” (Haşr 9) Bizler cennete götürecek öyle bir amel işlemeliyiz ki, o amelle Rabbim hoşnut kalsın. Elimizi duaya açtığımızda, eller yere inmeden duamız makbul olsun. Düşmanımız bile ölümümüzden ibret alıp kendine çekidüzen versin. Adel ve karenin ihanetinde aziz kahramana mızrak atan adamı hatırlayalım. Mızrak kahramanımızın göğsünü parçalayıp kanı fışkırdığında, müşrik o kanları suratına sürüyordu..Sahabe ise’’ Ben kazandım. Ben kazandım.’’ Diyerek şahadet şerbetini içiyor. Tarihin kayıtlarına düşecek bu kutlu söz o adamın bağrını çoktan delip geçmiş ve onun iman etmesine vesile olmuştur. Âsım bin Sâbit (r.a)ın kahramanca mücadelesini aktararak ibret almamızı umarız. Âsım bin Sâbit mükemmel ok kullanan bir adamdı. Uhudda Resûlullahın yanından bir an bile ayrılmayan, O´nunla beraber sebât eden bahtiyarlardandı. Bu gazâda müşriklerin sancaktarlarından Müsâfi bin Talhâ ile kardeşi Hâris bin Talhâ´yı ok ile öldürdü. Bunların anneleri Sülâfe binti Sa´d, Hz. Âsım´ın kafatasından şarap içmeyi nezrederek yemîn etti ve Onun başını kendisine getirene yüz deve vermeyi vaad etti. Uhud savaşında ba´zı yakınları ölen müşrikler de, Müslümanlardan bunların intikamını almak istediler. Alçakça bir plân hazırladılar. Hemen de plânı tatbike koydular. Bu maksatla bir heyet Medîne´ye giderek Resûlullahın huzuruna çıkıp ricada bulundular: - Yâ Resûlallah! Bizim kabîlelerimiz, İslâmiyeti kabûl ettiler. Yalnız Kur´ân-ı kerîm öğretmenine ihtiyâcımız var. Lütfen bize; İslâmiyeti, Kur´ân-ı kerîmi öğretecek kimseler yollar mısınız Sevgili Peygamberimiz kendilerine, 10 kişilik bir öğretmenler heyeti yolladılar. Başlarında, Âsım bin Sâbit hazretlerinin bulunduğu bu heyette, Mersed bin Ebî Mersed, Hâlid bin Ebî Bükeyr, Hubeyb bin Adiy, Zeyd bin Desinne, Abdullah bin Târık, Muattib bin Ubeyd de bulunuyordu. Bu öğretmenler kâfilesi, geceleri yürüyerek, gündüzleri gizlenerek Hüzeyl kabîlesi topraklarında, Reci´ suyu başında, seher vakti konakladılar... Bu sırada yanlarında bulunan Adal ve Kare kabîlesi heyetinden biri, bir bahane ile yanlarından ayrıldı. Hemen Lıhyanoğularına gidip haber verdi. Çok geçmeden kâfilenin etrâfı sarıldı. 200´den fazla silâhlı eşkıyâ oradaydı. "Bize öğretmen lâzım!" diyenler, çekip gittiler. O güzîde Müslümanları, eşkiyâ ile karşı karşıya bıraktılar... Lıhyanoğulları mensupları, esir ticâreti ile geçinirlerdi. Bu sebeple, "Teslim olun! Canınızı kurtarın!" teklifinde bulunuyorlardı. Asıl niyetleri onları Mekke´de köle olarak satmaktı. Böylece çok para kazanacaklardı. Çünkü Mekkeli müşrikler kendilerine demişlerdi ki: - Yakaladığınız her Müslüman için, değerinden fazla para öderiz! Bunu Müslümanlar da duymuşlardı. Âsım bin Sâbit, Mersed bin Ebî Mersed ve Hâlid bin Ebî Bükeyr: - Hiç bir zaman müşriklerin ne sözlerini, ne de akidlerini kabûl ederiz, diyerek müşriklerin tekliflerini reddettiler. Âsım bin Sâbit dedi ki: - Ben hiçbir zaman müşriklere el sürmemeye ve müşriklerden hiçbirini de kendime dokundurmamaya karar vermiştim. Onların sözlerine kanarak kâfirlere teslim olmam. Sonra ellerini açarak şöyle duâ etti: - Allahım! Peygamberini durumumuzdan haberdâr et! Allahü teâlâ, Hz. Âsım´ın duâsını kabûl buyurdu ve Resûlullah efendimiz onlardan haberdar oldu. Âsım bin Sâbit müşriklere haykırdı: - Biz ölmekten korkmayız! Çünkü dînimizde basiretliyiz. Ölünce şehîd olur Cennete gideriz! Müşriklerin ileri gelenlerinden Süfyân bağırdı: - Ey Âsım, kendini ve arkadaşlarını zâyi etme, teslim ol! Âsım bin Sâbit ok atmak suretiyle cevap verdi. Ok atarken: - Ben güçlüyüm hiç eksiğim yok. Yayımın kalın teli gerilmiştir. Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir. Mukadderâtın hepsi başa gelicidir. İnsanlar er-geç Allaha rücû edicidir. Eğer ben sizinle çarpışmazsam anam üzüntüsünden aklını kaybeder, ma´nâsında şiirler söylüyordu. Hz. Âsım´ın sadağında yedi ok vardı. Attığı her ok ile bir müşriki öldürdü. Oku bitince birçok müşriği mızrağıyla delik deşik etti. Öyle bir an oldu ki mızrağı da kırıldı. Hemen kılıcını sıyırdı, kınını kırıp attı. Bu, "ölünceye kadar döğüşeceğim, teslim olmayacığım" ma´nâsına gelirdi. Sonra da şöyle duâ etti: - Allahım! Ben bugüne kadar senin dînini koruyup hıfzettim, sakladım. Senden bu günün sonunda, benim etimi, vücudumu koruyup, hıfzetmeni niyâz ediyorum. Çünkü Uhud´da öldürdüğü iki kardeş olan Hâris ve Müsâfi´ bin Talhâ´nın anneleri Hz. Âsım´ın kafatasından şarap içmeye yemîn etmiş ve kafasını getirene yüz deve vermeyi vaad etmişti. Müşrikler bunu biliyorlardı. Âsım bin Sâbit´in ve diğer Eshâbın Allah Allah nidâları, dağları inletiyordu. İkiyüz kişiye karşı on mücâhid ölesiye çarpışıyor, yanlarına yaklaşanlar yaptıklarının cezâsını görüyorlardı. Âsım bin Sâbit en sonunda iki ayağından yaralanıp yere düştü. Kâfirler, Âsım bin Sâbit´ten o kadar korkmuşlardı ki yere düşünce bile yaklaşamadıkları için uzaktan ok atarak şehîd ettiler. O gün orada mevcut bulunan on sahâbîden yedisi şehîd oldu, üçü esir edildi. Lıhyanoğulları Sülâfe binti Sa´d´a satmak için Âsım bin Sâbit´in başını kesmek istediler. Fakat Allahü teâlâ, Hz. Âsım bin Sâbit´in duâsını kabûl buyurdu ve mübârek cesedine müşrikler el süremediler. Allahü teâlâ bir arı sürüsü gönderdi. Bulut gibi Âsım bin Sâbit´in üzerinde durdular. Hiç bir müşrik yanına yaklaşamadı. - Bırakın akşam olunca arılar onun üzerinden dağılır, biz de başını alırız, dediler. Akşam olunca Allahü teâlâ hiç bulut yok iken bir yağmur gönderdi. Görülmemiş bir yağmur yağdı. Sel geldi ve Âsım bin Sâbit´in cesedini alıp götürdü. Cesedin nerede olduğu bilinemedi. Ne kadar aradılarsa da bulunamadı. Bunun için müşrikler Âsım bin Sâbit´in hiçbir yerini kesmeye muvaffak olamadılar. Lıhyanoğulları O´nu taşa tuttular. Sonunda O´nu da şehîd ettiler. Hubeyb bin Adî ile Zeyd bin Desinne´yi Mekkelilere sattılar. Onlar da bu iki sahâbîyi asarak şehîd ettiler. Allah kulunu korur Arıların, Âsım´ı korudukları hâdisesi zikredildiği zaman Hz. Ömer buyurdu ki: - Allahü teâlâ elbette mü´min kulunu muhâfaza eder. Âsım bin Sâbit, sağlığında müşriklerden nasıl korundu ise Allahü teâlâ da ölümünden sonra onun cesedini muhâfaza edip müşriklere dokundurmadı. Bunun için Âsım bin Sâbit anılırken, "Arıların koruduğu kimse" diye anılırdı. BU güzel sahabeden ibret almamız gerekiyor kardeşlerim. Allah’a yalvaran munib bir kul olmalı. Bu davanın yaralı sevdalısı olarak hayatımızın son anına kadar direnmeli. Kınamalardan, yermelerden sıkılmadan istikrar ve istikamet üzere olmalıyız. Sahabenin hayatını okurken kendimizde taçlandıracak faziletlere sahip olmalıyız.. Rabbim kendi yolundan bir adım dahi ayırmasın..Huneyn de güzide rehberimizin duası gibi dua ederek’’ Rabbim ayaklarımı gerisim geriye kaydırma’’ [1] Buharî (R-Ebu Hureyre'den); Beyhakî, IX/145; Hilye, I/112 [2] İbn İshak (âsım bin Ömer bin Katada'den) |
Konu Sahibi Nebevi Sevda 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ev Halkaları | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 0 | 32 | 17 Aralık 2024 23:10 |
Ey İNSANLIK! | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 0 | 55 | 05 Aralık 2024 22:23 |
Sen sesini çıkarmadıkca | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 0 | 59 | 02 Aralık 2024 20:00 |
Bazen iyidir | Nebevi Sevda/Kişisel | Nebevi Sevda | 8 | 128 | 28 Kasım 2024 18:51 |
Bu işler hep böyledir | Nebevi Sevda/Kişisel | Vasat | 3 | 79 | 27 Kasım 2024 13:42 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Âsım bin Sabit(r.a) | 9Esra | Ashab-Kiram(r.a) | 0 | 05 Temmuz 2015 14:00 |
Keloğlan Medrese Yolunda... | Esma_Nur | Videolar/Slaytlar | 1 | 19 Aralık 2013 13:05 |
iki melek & asım yıldırım | seb-i aruz | Videolar/Slaytlar | 2 | 18 Şubat 2013 19:19 |
Asım bin Sabit (Dinleyin arkadaşlar tavsiyemdir)4.25sn | enderhafızım | İlahiler/Ezgiler | 0 | 07 Kasım 2012 18:17 |
İSLAM Yolunda CİHAD | kurtmehmet | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 02 Kasım 2009 21:24 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|