|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TÜRKcan,Açılış Tarihi: 02 Ağustos 2008 (00:00), Konuya Son Cevap : 02 Ağustos 2008 (00:00). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
02 Ağustos 2008, 00:00 | Mesaj No:1 |
Tevafukkk.. Tevafukkk.. BİR ADAM DÜŞÜN…Her tüfek atışında hedefi onikiden vuruyor.Yüzde bir, iki, üç değil, yüzde yüz isabet kaydediyor.”Bu bir tesadüf” diyebilir miyiz?Asla! Dünyada her olay nasıl olması gerekiyorsa öyle oluyor.Sayısız ihtimal var oysa.Tam bir uyum, eksiksiz bir düzen görünüyor her yerde. Tesadüfen olsaydı herşey karmakarışık olurdu. Tesadüfen bir kelime, bir resim, bir kulübe meydana gelemezken, incelenmesi için bile ileri düzeyde bilim gereken şu bitki, şu hayvan, şu insan nasıl meydana gelir! İşte bu gerçekleri bilen insan, ilahi iradenin planını kabul eder, “tevafuk” der böylece kader inancını dile getirir. “Risale-i Nur’larda kainatın bir Halıkı, bir sahibi, bir mutasaraffı olduğunu, başıboş ve tesadüfi olmadığını ders vermek için çok yerde denilmiş: “Bu işler tesadüfi olamaz.” Sözler:21 “…Demek tesadüf yok, hadisat başıboş gelmiyor, intizamsız değiller” Mektubat:198 “Alemde tesadüf yoktur.” Mesnevi-i Nuriye:218 Bütün bunlar hadiselerin başıboş, plansız, rastgele olmadığını; bir plan dahilinde ilim ve kudretle, irade ve takdirle meydana geldiğini ders verir. Kainatta ve hadiselerde hayretengiz ve harikulade bir tevafuk olduğunu anlatır. Yani tesadüf yok tevafuk var. Yine bunu ders alan bazı arkadaşlar “tesadüf” kelimesi hiç kullanılmaz gibi, insanların bazı ahval ve harekatında kullanılması çok sakıncalı gibi “tesadüf” kelimesi yerine hatalı olarak “tevafuk” kelimesini kullanmayı tercih ediyorlar. Belki “tesadüf” kelimesini kullanmayı tehlikeli de görüyorlar. 13.11.2004 tarihli Vakit Gazetesinde Şerife KATIRCI TURHAL da buna dikkat çekmiş. “Dikkat! Gizli Şirk Kokan Kavramlar Küçük Beyinlerde” başlığı altında: “…tesadüf… Ne tesadüf! Tesadüfen buradan geçiyordum. Tesadüf etmeseydim,kim bilir ne olurdu? Bu kelime, Allah’ın izni olmadan hiçbir olayın, hiçbir fiilin gerçekleşmeyeceğine inanmanın tam zıddı bir kavram. Tamamen şirk kokan bir kelime, ama bu kelimeyi o kadar sık kullanır olduk ki, neredeyse hayatımızın tamamını tesadüflere bağladık. Dünya üzerinde hangi şey tesadüfen olmuş ki, biz bu kelimeyi her fırsatta kullanıyoruz.?! Inanan müslümanın lügatında tesadüf kelimesinin yeri olmaması gerekir. Dünyada hiçbir şey tesadüfen olmadığına göre. Nasıl tesadüf kelimesini her yerde ve her fırsatta kullanabiliriz!... Tevafuk kelimesi hem Allah’ın izni haricinda hiçbir şeyin olamayacağı inancını pekiştirir, hem de her an rabbimizi anmış oluruz. Rabbimiz bir ayetinda “Şu işi yapacağım demeden önce Allah’a bir pay bırakmaları gerekmez miydi?” diye soruyor.” Böyle yazmış…. A.Muhsin Meriç de 26.12.2004 tarihli Vakit gazetesinde “tevafuk” başlığı altındaki uzunca yazısında “Lisanımızdan tesadüf kelimesini bile silip atamıyoruz…” demiş. Haklı olduğu yerler, haksız olduğu yerler var. Yani tesadüf kelimesini kullanamayacağımız yerler var, kullanabileceğimiz yerler var. Anlamak ve anlaşılmak için önce kelimeleri yerli yerine oturtmak lazım. Kelimelere yüklenen manaları bilmek ve mutabık kalmak elzem. Bu manalara bir bakalım: Kamus-u Türki’de: Tesadüf: Rastgelme ve aramaksızın bulma Tevafuk: Birbirine uyma, uygun gelme , muvafık olma. Büyük Türkçe Sözlük (D.Mehmet DOĞAN) : Tesadüf : [A.I] 1. önceden bilinmeyen, hesaplanmayan karşılaşma, rastlama, rastgelme. 2. olabileceği tahmin edilmeyen olay. Tevafuk : [A.I] muvafık olma, uygun gelme Ilaveli Müntehabat-ı Lügat-ı Osmaniye : Tesadüf : Aramaksızın rastgelmek ve bilatedbir vuku’bulmak. Tevafuk : Birbirine uymak. Şimdi bunları biraz açalım: Anlaşılıyor ki, tesadüf kelimesi, Türkçe’de çok defa kullandığımız (rastgelme, rastlama, karşılaşma) kelimelerinin yüklendiği manaların karşılığında Arapça kelime. Bunu bilinen manalarda kendimiz için herhangi bir şeye rastlama, bir şeyle karşılaşma manasında kullanılmakta ne gibi bir sakınca ve şirk tehlikesi olabilir? Zaten bunu iddia edenler de kullanmıyorlar mı? Yani bizim ahvalimiz için, önceden düşünmeden, planlamadan, kasıt olmadan meydana gelen karşılaşma, rastlama… “Gelirken yolda Ahmet’e tesadüf ettim veya rastladım” “Aradığım kitaba Süleymaniye kütüphanesinde tesadüf ettim yani rastladım” diyebiliriz. Ve ekleyebiliriz “tevafuk oldu”. Hiçbir mahzuru yok. Ancak kâinatta cereyan eden, Cenab-ı Hakk’ın meşiyetine bakan, Halık-ı Kainatın tasarruf dairesindeki hadiseler için asla ve kat’a (tesadüf) kelimesini kullanamayız. Çünkü; Kainatta tesadüfe yer yok! Her şey önceden planlanarak, ilim ve idare tahtında meydana geliyor. Rastgele olmuyor. Başıboş değil. Işte burada bu iki kelimenin farkını iyice anlamak lazım. Baş tarafta dediğimiz gibi: “Alemde tesadüf yoktur” diyen hayatını küfürle, şirkle mücahede ile kainatı ve hadisatı tesadüfe verenlerle mücadele ederek geçiren Bediüzzaman Hazretleri, yeri geldiğinde “tesadüf” kelimesini kullanmakta beis görmez. Herhalde bu bir gaflet ve zuhül eseri değildir, olamaz. (Kur’an harflerine verilen cevaplar için) “…Leyle-i Berat’ta okunan ayetler ve makbul vakitlere tesadüf edenler gibi…” sözler; 135 (mirac’da) “…kulağına tesadüf eden ayat-ı rabbaniyyeyi ve acaib-i san’at-ı ilahiyyeyi işitmiş, görmüştür.” Sözler,238 “…azm-i kat’i ile maksadımın yoluna tesadüf eden her bir mehalike gireceğim.” Mektubat; 380 “Hem taşların tesadüfi olan bazı halat-ı tabiiyyesini ehemmiyetle beyan etmekte ne hidayet var?” Zülfikar; 76 (Zülkarneyn yolculuğunda) “…güneşin gurub avanına ve volkanlı bir dağın fışkırması vaktine tesadüf ettiğini beyan etmekle…” Zülfikar;102 “Pek çok belalara ve düşmanlara tesadüf ettim…” Mesnevi-i Nuriye; 43 “Diyarbakır’da Van Valisi Cevdet Bey’in evinde 19 Şubat 1330 tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk arabi nüshasını tebyiz ederken şu şekl-i garib tesadüfen vaki olmuştur.” Işarat’ül I’caz; 173 “Sonra bir inayet-i ilahiye imdadıma yetişip gafleti dağıttığı bir zamanda Hazret-i Şeyhin “Fütuh’ul Gayb” namındaki kitabı hüsn-ü tesadüf elime geçmişti.” Sikke-i Tasdik-i Gaybi; 145 “93 Rus harbinin şiddet-i tarihine tesadüf ediyor” Sikke-i Tasdik-i Gaybi;163 “Yolda bedevi eşkiyalarına tesadüf eder…Yoluna devam ederken ikinci çeteye tesadüf eder….Bu esnada, Mardin’e gelen iki talebeye tesadüf etti.” Tarihçe-i Hayat; 26,42 “Acaib bir tesadüfle işittim ki…” Emirdağ Lahikası;71 Bedre’nin civarında birbirimize tesadüf ettik.” Barla Lahikası;136 “Hayatta tesadüf edeceğimiz binlerle musibet.” Barla Lahikası; 30 “… sergüzeşt-i hayatımda geçen ve çoğunu gizlediğim çok hârika vâkıalar var. Kendimi hiç bir vecihle keramete lâyık görmediğim için onları bazen tesadüfe, bazen da başka esbaba isnad ediyordum. Şimdi kanaatım geliyor ki, o hârikalar, Gavs-ı A'zamın bir silsile-i kerametini teşkil ediyorlar.” Sikke-i Tasdik-i Gaybi;160 Her şeyi tesadüfe vermek ifrat, tesadüfü silip atmak tefrit, her kelimeyi yerli yerinde kullanmak vasat yoldur.” Yazı bu kadar. Tesâdüf kelimesinin Risâle-i Nûr’da kullanılması ve kullanılış tarzı bizi şaşırtmasın! Tesâdüf kelimesi kullanılmış ve kullanılabilir de. Ancak çok istisnâ ve çok dikkatle. Risâle-i Nûr dikkatli bir taramadan geçirilirse Hazret-i Üstad’ın çok hassas ve bize göre rastgele ve tesadüfen gibi gelen pek çok hadisede tevâfuk kelimesini kullandığını görürürüz. M.Ali Çelik beyefendinin dediği gibi vasatı yakalamalıyız. Ancak zaman o kadar şiddetli bir ifrat asrı ki maalesef bazen vasatı yakalayalım derken inkâr ve tereddüt fırtınasına kapılabiliyoruz. Ahmet Muhsin Meric | |
Konu Sahibi TÜRKcan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Şahitliği Allah katında Makbul Peygamber.. | Hz.Muhammed(s.a.v) | TÜRKcan | 0 | 2023 | 14 Şubat 2009 14:25 |
Aşkın ve İktidarın Sembolü:Kutsal Emanetler.. | Hz.Muhammed(s.a.v) | TÜRKcan | 0 | 2206 | 14 Şubat 2009 14:13 |
Mutluluk formülünden birkaçı.. | Bilgi Dağarcığı | dua dilencisi | 3 | 2472 | 11 Kasım 2008 14:16 |
Aşkı kimseye sorma ...Aşkı kendine sor... | Makale ve Köşe Yazıları | TÜRKcan | 0 | 1946 | 01 Kasım 2008 00:21 |
mükemmellik mi?:):):) | Komik Paylaşımlar | Mihrinaz | 7 | 2257 | 04 Ekim 2008 22:25 |