Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > MALATYA İNÖNÜ İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi:  11 Ocak 2014 (15:49), Konuya Son Cevap : 11 Ocak 2014 (15:49). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 11 Ocak 2014, 15:49   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mantık 1. Hafta ÖZET (malatya ilitam)

Mantık 1. Hafta ÖZET (malatya ilitam)

Konu: Mantık İlminin Mahiyeti

1.Terim Olarak Mantık : Mantık Yunanca Logike kelimesinin Arapça karşılığıdır.Logike’nin Arapça karşılığı olan mantık kelimesinin kökü olan nutk da batın (iç)ve zahir (dış) olarak iki anlama gelmektedir.Nutk-ı batın, düşünmek; nutk-ı zahir, konuşmak demektir. Mantık ilmi getirdiği ölçülerle insanın hem düşüncesini, hem de konuşmasını düzenler ölçülü hale getirir.

Fârâbî, İhsau’l-Ulum adlı eserinde mantık terimini şöyle açıklamaktadır.
“Bu sanata isim olan mantık terimi, nutk kelimesinden türemiştir. Bu terim üç şeye
delalet eder:

1. İnsanın makulleri idrak edebileceği, (zihni) kuvvete delalet eder.İnsanın nesneleri olguları anlama gücüdür.Bu kuvvetle ilim ve sanatlar elde edilir. Böylece hareketlerin güzel ve çirkini ayırt edilir.

2. İnsanın nefsinde anlayış yoluyla hâsıl olan makullerdir. Diğer bir ifadeyle, anlama
gücü sonucu insan ruhunda oluşan düşünme ya da iç konuşmadır. Bunlara içten
konuşma denir.



3. İçerde (nefiste)” bulunan şeyi dil ile söylemektir. Yani düşünme ya da iç
konuşmanın dile getirilmesidir. Buna da dış konuşma denir.

Örneklerde görüldüğü gibiMantık kelimesinin hem dış nutuk/konuşma/söz hem iç nutk/ düşünmeye
delalet ettiği söylenebilir. İç nutk (düşünme) makulatın idrakidir. Makulatın idraki,
bilgi teorisinin ve psikoloji ilminin de ilgi alanına girmektedir. Mantık, konuşmayı
kuvvetlendirir ve ilmi bir düzleme oturtur. Düşünmeyi ise insan zihninde doğru yola sevk eder. Düşünmenin zihinsel oluşumunu sağlar ve düşünme esaslarını kurallar olarak ortaya çıkarır. Düzgün düşünme gündelik dilde mantıklı ol, mantıklı düşünmelisin, gibi pratikte bir gerçekliğe işaret ederken,mantık ilminin düzgün düşünmenin kurallarının ortaya konulmasını gerektirir.



*İbn Rüşd, ağızdan çıkan (nutk), sözcükler (elfaz)’in öncelikle nefiste bulunan anlamlara (meani) [sözün yerinde kullanılması]delalet ettiğini belirtir.

*Sözcükler yazı ile seslendirilmeye dönüşmüştür.Her milletin dili farklı olduğu için obje ve nesnelerin isimleri ve anlamları da farklıdır..İşte bu yüzden söz ve yazının delaleti doğal (bittabi) değil, uzlaşma (tevati) iledir.
Nefiste (zihinde) bulunan anlamlara gelince, bunlar herkes için birdir.



*Mantık teriminin işaret ettiği iç konuşma zihinde kavramların sürecine işaret eder. Zihin dış dünyada algılar vasıtasıyla elde ettiği bilgi malzemesini sınıflama, bölme ve genelleme gibi işlemler sonucunda kavramlara dönüştürür. Zihinde dış dünyadaki şeyleri temsil makamında dil vasıtasıyla söze ve ifadeye dökülür. Böylece iç konuşma dış konuşmaya dönüşerek mantık ilminin malzemesini oluşturan kavramlar, hükümler ve akıl yürütmeler meydana gelir ve dil vasıtasıyla söz şeklinde dış dünyada temsil imkânı kazanır.

2. İlim Olma Bakımından Klasik Mantık Tabiri
*Klasik mantık, Aristoteles’in sistematiğini hazırlayıp ortaya koyduğu çalışmaları esas

alan ilmi geleneğin adıdır.


*Aristoteles
,
mantık ilmini ilimler sınıflamasında herhangi bir guruba dâhil etmemiştir.Ona göre ;
Mantık bir ilim değil, “ilimlerin girişi”, “ilimlerin aleti”, “ilimlerin şekli”, veya bütün ilimlerin kendisine muhtaç olduğu “ilimlerin ilmi”dir.

*Aristoteles’ten sonra İslam dünyasında ciddiyetle ele alınan mantık konuları önem kazanarak ilimlere giriş/alet /anahtar rolü üstlenmiş, bilimsel zihniyetin gelişmesinde ilk müracaat edilen konulardan biri ve ilmi
disiplin olmuştur.

*Klasik mantık konuları; İslami ilimlerde delil getirme ve tanımın doğru olanını yanlış olanından ayırma gibi konuları izah ve delillendirmede yöntemsel kolaylık sağladığı için kaçınılmaz olarak başvuru kaynağı olmuştur.
Mantık ilminin tarihsel süreçte, İslam dünyasında, eğitim sistemi içinde oldukça
önemli bir yeri ve ağırlığı söz konusudur. İslami ilimlerin tedrisi ve sistematiğinin
oluşturulmasında, usul ilmi olarak ortaya çıkan ilimlerin metodolojisinde(Yöntem biliminde), hep,
mantığın dili ve yöntemi kullanılmıştır. Bu yüzden kaçınılmaz olarak mantık ilmi
eğitim süreci boyunca müfredatta kalmış ve basitten karmaşığa doğru tedris (Ders olarak verilmiştir.)

*“Doğru düşünmeyi” konu edinen mantık, doğru düşünmede ve tutarlı (doğru) akıl
yürütmelerde olması gereken koşulları inceleyen bir ilimdir.

*Doğru ya da tutarlı düşünmek, dış dünyanın gerçekliğine, olgusal durumlara, vakalara uygun düşen, sağduyu (common sense) sahibi insanlar tarafından kabul gören düşünme biçimidir.




*Zihnin tabiat ve olaylara yani dış dünyanın gerçekliğine uygun düşüncelerine gerçek (hakikat/truth) denir.
*Zihnin dış dünyadan bağımsız salt kendi içyapısındaki işleyişinden kaynaklanan akıl yürütmenin, zihin formatına uygunluğuna geçerli (sahih/valid) denir.


*Gerçeklik ve geçerlilik ile ilgili tanımlama mantığın mahiyeti ve işleyişini anlamada önemli bir ayrıntıdır. Çünkü mantıksal geçerlilik bağlamındaki her düşünce ve akıl yürütme, dış dünyanın hakikatine uymayabilir.
Yani zihnin kendine ait işleyişi içinde bir akıl yürütme,salt biçimsel (formal) bağlamda olduğu için bu akıl yürütmenin maddesi, dış dünyanın gerçekliğine uygun düşmeyebilir. Oysa doğru düşünce ya da tutarlı düşünce, zihnin dış dünyadaki gerçekliğe uygun düşünme biçimidir. Böylesi bir düşüncede akıl yürütmenin maddesi yani akıl yürütmeyi mümkün kılan önermenin içerikleri ile dış dünyadaki olgusal gerçeklik aynı şeye işaret eder ve gösterir. Örneğin,



*Her canlı kanatlıdır; (bu ilk önermede canlı orta terimi ifade eder)

*Ahmet canlıdır; (ikinci önermede canlı orta terim olarak ilk önermeyle illet birliğini
oluşturur)



*O halde Ahmet kanatlıdır. [Sonuç önermesi: küçük terim (Ahmet) ve büyük
terim(kanatlı)den oluşur.]



*Bu argüman/delil/çıkarım mantıksal olarak geçerlidir. Çünkü burada çıkarımın kurallarına uyulmuştur. Orta terim büyük ve küçük önermede illet birliği sağlamıştır. Sonuç önermesi ise (küçük) ve (büyük) terimden oluşmuştur. Yani, her canlının kanatlı olduğunu kabul ediyorsam, Ahmet’in canlı olduğunu ve bu yüzden her canlıya atfedilen kanatlılık niteliğinin sonuçta Ahmet’e de atfedilmesi gerektiğini zihinsel çıkarım olarak kabul etmem gerekecektir.Zihin öncülleri doğru olarak kabul ederse, sonuç bu kabul edilen öncüllere bağlı olarak zorunluluk içinde büyük ve küçük terimden oluşur. İşte bu bağlamda, zihnin kendi işleyiş kuralları çerçevesinde bu akıl yürütme geçerli görünmektedir. Ancak Ahmet’in bir insan olarak kanatlı olması realiteye uygun değildir. Dolayısıyla bu akıl yürütme doğru yani tutarlı değildir.

*O halde akıl/mantık doğrusu ile bilgi/olgu doğrusu arasındaki farka dikkat etmek
gerekir.

*Mantık ilminin kurallarına uyulduğunda, zihni yanlışa düşmekten koruyan bir sanat
olduğu gerçeğinden hareketle, yanlış’ın tespitinin bu ilimde önemli bir yer tuttuğu
görülür.Zihni yanlışa düşmekten korumak için mantıkta yanlışı oluşturan nedenleri
incelemek gerekir. Bu bağlamda mantık yanlışlarının biçim, içerik yönünden yapılan
yanlışlar olduğu görülmektedir. Yukarıda verilen örnekteki yanlış akıl yürütme, içerik yönünden
yanlış bilgiye dayalı, bir yanlış/tutarsız akıl yürütmedir.

* Normal şartlarda akıl/mantık doğrusu, olgusal gerçeklikle de örtüşür. Örneğin:

(1) Hiçbir insan dört ayaklı değildir
;

Ahmet de insandır;


O halde Ahmet de dört ayaklı değildir.

*Bu akıl yürütme bir mantık/akıl doğrusudur.

(2) Son yıllarda Türkiye’de yıllık enflasyon oranı, ekonomi politikalarında
disiplinli uygulama ve denetim sonucu bir’li haneye düşmüştür.



( 1) ve (2) Akıl yürütmeleri doğru olmakla birlikte her iki akıl yürütmenin aynı türden
olmadığı görülmektedir.

*Birinci akıl yürütme mantıksal doğruluğa örnektir
ve bu akıl
yürütme mantık (akıl) doğrusudur.

*İkinci akıl yürütme ise olgu ya da bilgi doğrusudur.
Olgu doğruluğu önermenin / hükmün içeriğiyle ilgilidir. Burada bir hüküm ile onun ifade ettiği obje arasındaki uygunluk söz konusudur.


*Akıl/mantık doğrusu, aklın kurallarına göre yapılan ve mantıksal biçime uygun sıralanan önermelerden oluşan akıl yürütme sonucu elde edilir. Aklın kurallarına uyan ve biçimsel yönden de akıl yürütme formuna uygun her akıl yürütme doğru/tutarlı ve geçerlidir.Aklın kurallarına uymayan ama akıl yürütme formuna uygun yapılan argümantasyonlartutarlı olmayan ama geçerli olan akıl yürütmelerdir. Aklın kurallarına uymayan ama mantıksal biçime göre düzenlenen akıl yürütmelerin yanlış içerikten dolayı geçerli olan ama tutarlı ya da doğru olmayan sonuçlar veren çıkarımlar oluşturmasına örnek:

(1) Bütün insanlar kuştur;
Ahmet İnsandır
O halde, Ahmet Kuştur.

(2) Bütün hayvanlar cansızdır;

Bütün atlar hayvandır
O halde, bütün atlar cansızdır.


*Bütün bunlardan sonra akıl ve olgu doğruluğuyla ilgili şu değerlendirmede
bulunabiliriz: Mantığın asıl işlevi, öncül olarak ele aldıklarımızdan zorunlu olarak
neyin çıkacağını araştırmaktır. Eğer ele aldığımız ve dayandığımız öncüller doğru
ise, tutarlı ve geçerli bir çıkarım ile ancak doğru sonuçlar elde ederiz.

*Yanlış öncüllerden mantıksal doğrulukta ve geçerlilikte doğru sonuçlar elde edemeyiz. Zihne malzeme olarak ne sunarsak zihin kendi formel yasaları gereği o sunulana uygun sonuçlar çıkarır. Zihne sunulan bilginin yanlış, bozuk, olup olmadığını tespit etme, o malzemeyi inceleyen bilgi dalının alanıdır. Yanlış ve bozuk bilgiyi mantıksal süreçte kullanma insanın iradesi dâhilinde olmakla birlikte, mantık ancak mevcut malzemedensağlam olanını seçme gerekliliğini işler. Mantığın bu işlerliğine informel (içeriksel/maddi) mantık,özel mantık ve metodoloji gibi adlar verilir. Bu yüzden mantıkformel ve informel olmak üzere iki yönüyle karşımıza çıkar.



Klasik Mantığın Formel Yönü (Biçimsel Surî Mantık)

*Surî (formel) Aristoteles’in ilk kez sistematize ettiği, günümüze kadar işlevselliğini yitirmeyen hem doğu İslam hem de batı Hıristiyan dünyasında mantık, formel mantıktır.

*Surî (formel mantık) insan zihninin işleyiş kanunları ile ilgilenir. Ancak formel mantık, bunu
yaparken, düşünmenin konusunu ve mahiyetini dikkate almadan soyut olarak sadece zihnin kendisini ele alır ve onun kendisiyle uygunluğunu sağlamak ister. Diğer bir ifadeyle, düşünülen nesneyi/şeyi değil; salt düşünen zihnin kendisini dikkate alır.

*Surî (formel mantık) zihnin işleyiş kanunlarını, doğru işlemesi için gerekli kural ve şartları gösterip, doğru hükümler vermeyi ve geçerli çıkarımlarda bulunmayı öğretir. Bir hükümden diğer hükümlerin nasıl çıkarılması gerektiğini düşünmeyi öğretir. Düzgün düşünme formları veya mantıksal düşünme formlarından söz edildiğinde, bununla aynı zamanda akıl yürütme, usavurma, argümantasyon formları kastedilir.

*Mantık düşünmenin oluşumundan ve düşüncenin içeriğinden bağımsız olarak düşünceler arasındaki formel akıl yürütme ilişkisini ele alır. Buna ilaveten akıl yürütmeleri de kendi içlerinde geçerlilik ve geçersizlik yönünden inceler ve geçerli akıl yürütme formlarının bilgisine ulaşmaya gayret eder. Burada gaye, zihnin doğru düşünmek ve yanlışlara maruz kalmamak için uyması gereken kuralları göstermektir. Bu zihni faaliyete “Genel Mantık” denir.

Formel mantık: zihin işlemlerini üç unsurdan ibaret sayar. Bu unsurların belirlenen kurallara göre düzenlenmesiyle zihnin doğru düşüneceğini ve yanlışa düşmeyeceğini varsayar. Bunlar:

1. Terimler:lafızlar, kavramlar fikirler;
2. Önermeler: kâzâyâ, hükümler;

3. Akıl yürütmeler: istidlâller, muhakemelerden oluşur.

*Formel mantığın özünü bu konular oluşturur. Bununla birlikte formel mantığın ağırlıklı konusunu özellikle
istidlâlin bölümü ve dolaylı bir dedüksiyon olan “Kıyas” teşkil eder


Dedüksiyon anlamı:
kesin sonuç veren akıl yürütmeye çıkarım, tümdengelim (dedüksiyon) denir.)
ISTIDLAL ANLAMI: BIR KONUDA KANITLARA DAYANARAK SONUÇ ÇIKARMA.



20. yüzyılın başlarında klasik mantığın formel yapısı sembolik dile indirgenerek
lojistik adını almıştır. Sembolik mantık da denilen bu mantık türü, cebir ilminde
olduğu gibi kavramları ve hükümleri harflerle ve sembollerle gösterip mantığı adeta
bir matematik –cebir haline getirir. Lojistik, dedüktif (tümdengelim) türünden akıl
yürütmelerle uğraşır.

Lojistiğin ilgi alanı,; hükümler / önermeler ve bunlar arasında konusunu doğrulayan ya da doğrulamayan yüklemler vb gibi türlü ilişkilerdir. Lojistiğin bu bölümüne önermeler mantığı denir. Lojistik mantık önermeler bazında mantığın alanını genişletme iddiasındadır ancak diğer taraftan klasik mantıkta ele alınan kavram ve ona bağlı olarak tanım, sınıflandırma gibi klasik konuları büyük ölçüde bilim felsefesine ve metodolojiye terk etmiştir. Bilim alanında yöntem araştırmak ve yeni yöntemler yaratmak için ilkeler geliştiren bilime,metodoloji.denir.
İnformel Mantık
1) Özel mantık veya metodoloji de denilen bu mantık, zihnin konusu

olan maddelere uygulanması bakımından işleyiş kanunlarını inceler.

2) Zihnin konusunu, bilinç ve idrakin objesi olan her türlü tabiat, ruh ve toplum olayları teşkil eder. Yine bu mantık, günlük dilde yahut ilmi alanda ortaya çıkan belirsiz ifadelere nasıl açıklık ve netlik kazandırılacağını inceler.

Bu bağlamda, önermelerin içerik yönünden:
* Doğru-yanlış, kesin-olasılı vb durumlarının ne şekilde araştırılacağı;


*Tümdengelim (dedüksiyon) metodunun işleyişi ve değerinin ne olduğu;
*Analojilerin gücünün nasıl belirleneceği;
*Delillerin doğruluğu-yanlışlılığı, tamlığı-eksikliği, sağlamlığı-bozukluğu veya çeldiriciliği / mugalâta gibi mantık yanlışlarının ne olduğu ve bunlardan sakınmanın yoları; çeşitli ilimlere konu olan olguların nasıl inceleneceği ve bu incelemelerin hangi metodla takip edileceği gibi konular üzerinde durur.

*Metodoloji, ilimlerin dayandıkları prensipleri ve bunların kullanılış yollarını ortaya
koyar. ilimler sadece olayları inceler, fakat bu incelemeyi sağlayan prensipleri
metodik olarak araştırmazlar.

*Özel mantık ilimlerin inceleme yöntemlerinin nasıl teşekkül ettiğini araştırır. O haldeinformel mantığın mantıkta aktif üretken bir alanı oluşturduğu görülmektedir. Bu yüzden mantığın bu bölümü uygulamalı mantık olarak da adlandırılır.

*Mantık ilminin hem bilim hem de yöntem (alet, sanat, teknik) olma tarafı ele
alındığında, onun teorik ve pratik olmak üzere iki özelliğe sahip olduğu görülecektir.


*Mantık bilginin zihinde nasıl oluştuğunun ve zihnin bilgiyi hangi biçimde
şekillendirdiğinin bilimidir.

*Bilgi tasavvur(kavram) ve tasdik (doğru yargı) diye ikiye
ayrılınca, Mantık, bize tasavvur ve tasdiki kazanmanın yollarını gösteren bir bilim
olmaktadır. Tasavvur ve tasdiki elde etmenin yolları aynı zamanda düşünme
süreçleridir. Tasavvur, gerçeklik, tasdik, doğrulukla ilgili bilgi olduğuna göre, mantık, gerçeklik ve
doğruluğun ölçütünün ne olduğunu inceleyen bir ilimdir.

*Mantık sadece bilginin suretini incelemez. Bu suretin hangi maddelerden meydana
geldiğini de bildirir. Bilgiyi bala benzeterek düşünürsek, balın peteğini, bilginin suretine, sıvı kısmını da bilginin
maddesine benzetebiliriz. Balsız petek, peteksiz bal olamayacağı gibi, tek başına
bilgi ne suretsiz ne de maddesiz olabilir. Tıpkı peteğin sabit kalıp içindeki sıvı balın
türlerinin değişmesi gibi, bilginin sureti olan mantık sabit kalır ama onun maddesi
olan bilimler değişebilir. Petek olmaksızın bal tasavvur edilemeyeceği gibi, mantık olmaksızın
bilimden söz edilemez.
-Aritmetik biliminde (ilmu’l-aded)sayılar;
-Geometri biliminde (ilmul hendese) şekiller ve ölçüler;-Dilbilimindesözcükler (lafızlar) ne ise, mantıkta da bilgi odur.

Mantık İlminin Teşekkülü


*Mantık, akıllı varlık olan insanın düşünen, konuşan özelliğinin yansıması olduğu için
insanın tarihiyle irtibatlandırılmış ve bir sanat olarak değerlendirilmiştir. Bu yüzden mantıkçılar, “insan düşünen hayvandır (canlıdır)” hükmünü insanın en genel tanımı olarak öne çıkarırlar.

*Mantık ilk insandan beri faaliyet gösteren bir bilimdir. Düşünen insanın olduğu yerde mantık vardır.
Mantık ilminin başlı başına bir ilgi alanı olarak ortaya çıkışı antik yunan felsefi düşüncesine dayanır. Mantığın müstakil bir ilim olması ilk kez Aristoteles’in çalışmalarıyla gerçekleşmiştir.





*Aristoteles’in mantık çalışmaları en genel anlamda diğer ilimlere bir giriş ve ilimlerde oluşturulacak
yöntem/metod’un evrensel akli zemininin yapısını ortaya koymaya yöneliktir. O,
mantık çalışmalarını Organon (ilimlere giriş) adıyla adlandırılan bir külliyat içinde ele
almıştır. Bu altı kitapta:

1. Kategoriler (Ma’kulât-ı Aşere)
2. Peri Hermeneias (İbare, Külliler ve Önermeler)^
3. Birinci Analitikler (Tahlilü’l-Kıyas)
4. İkinci Analitikler (Burhan)
5. Topikler (Cedel)
6. Sofistika (Sofistik Deliller/ Mugalata), olmak üzere mantığın temel
konularını ele almıştır.


*Sonraki yüzyıllarda Organon üzerine çalışan şarihlerden Ammonios Saccas, altı kitaptan oluşan külliyata Aristoteles’in Retorika (Hitabet) ve Poetika’sını ve ayrıcaPorphyrius’un İsagoge’sini (İsagoci: medhal, küliyat-ı hamse) ilave ederek, mantık külliyatını oluşturan eserleri dokuza çıkarmışlardır. Bu sayı ayrıca mantıkta incelenendokuz ana bölümü de temsil etmektedir.


*Aristoteles’ten sonra Müslüman düşünürlerin çabaları ve çalışmaları önemli bir ağırlık merkezi oluşturur. Aristoteles Muallim-i Evvel olarak bilinirken, bu ilme katkıları ve çabaları yüzünden Fârâbî, Muallim-i Sânî olarak adlandırılır. İslam Mantıkçıları, mantık kitaplarını tedvin ve düzenlemede Aristoteles’ten daha farklı bir yöntem izlemişlerdir. Onlar mantık kitaplarını düzenlerken, Aristoteles’in kategorilerini, mantığın ilk konusu olarak almazlar ve doğrudan lafız (isagoci/külliyatla başlarlar. Sonraki dönemlerdeki mantıkçılar, mantık ilminin ilk konusu olan lafız,/isagoci/külliyata, delalet konularını eklemişlerdir.

Fârâbî, genel olarak, Aristoteles mantığına bağlı kalan çalışmalarını dokuz bölümde
ele alır. Bunlar:
1. El-Medhal (isagoci);
2. El-Ma’kulât (kategoriler);
3. El-İbare (Peri hermenias);
4. El-Kıyas (Analitika el-Ulâ);
5. El-Burhan (Analitika es-Saniye);
6. El-Hitabe (Retorika);
7. Cedel (Topika);
8. Mugalata (Sofistika/Sofistik Deliller)
9. Eş-Şiir (Poetika)




Müslüman bilim adamlarından İbn Hazm et-Takrib li-Haddi’l-Mantık; Gazalî, Mi’yâr ul-Ulûm , Mihakkü’n-Nazar vb gibi eserleriyle mantık ilmiyle ciddi biçimde uğraşmış ve eser vermiştir.
Gazalî’nin el-Kıstasu’l Mustakîm’i, mantığın kıyas bölümünü Kur’an’la temellendirme çalışmasıdır.Gazalî bu eserinde kıyastaki ispat sistemi için Kur’an’dan bolca örnekler getirir.

*İslam düşünce dünyasında Gazalî’den başka Fahreddin Râzî, İbn Rüşd, Esirüddin Ebherî, Kazvinî, Urmevî, Kutbeddin Şirazî, Tafatazanî, Cürcanî, Gelenbevî sonraki dönemin büyük mantıkçılarıdır.

*Bu mantıkçılardan Esirüddin Ebherî’nin İsagoci’si ile Kazvinî’nin Şemsiye’si kısa ve
tertipli olması bakımından eğitim ortamında en çok takip edilen ve okutulan eserler
olmuşlardır. Urmevî’nin Metalî adlı eseri ise ileri düzeyde mantık eğitimi için uygun görülmüştür.
Bu eser üzerine çok sayıda haşiye ve şerh yapılmıştır. Osmanlı medreselerinde
özellikle Kul Ahmed haşiyesiyle birlikte Molla Fenarî’nin İsagoci Şerhi öne çıkan
eserler olmuşlardır.

*Tanzimat sonrasında, Ahmet Cevdet Paşa’nın Mi’yar-ı Sedâd’ı son dönem kaleme alınan klasik mantık kitaplarındandır. Bu eseri takiben mantık felsefesini merkeze alan eserler yazılmıştır. Bunlardan Ali Sedad’ın Mizanu’l-Ukûl fi’l-Mantık ve’l-Usulile İzmirli İsmail Hakkı’nın Felsefe Dersleri adlı eserinde değindiği Mantık ve Fenni Menahic bu anlayışa göre yazılmıştır.

Mantık İlminin Önemi

*Mantık ilmi, Aristoteles’in düzenlemesi esas alınarak teorik ilimlerden kabul edilir. İslam düşünce dünyasında felsefeye gösterilen tepkiye paralel olarak kimi çevreler, mantık ilmine de tenkitçi bir bakış oluşturmuşlardır. Bunlardan İbn Salah, İbn Teymiye veSuyutî’nin mantık eleştirileri meşhurdur. Ancak mantık ilmine karşı bu olumsuz ve eleştirel tutum İslam düşünce dünyasında yaygınlık kazanmamıştır. Bu gurubun eleştirisindeki temel hareket noktası:

*Her dilin kendi içinde mündemiç bir mantığının olduğu, konuşma ve ifade esnasında bu mantığın doğal olarak işlev gördüğü fikri üzerinedir. Onlara göre Aristoteles mantığına ihtiyaç duyulmamaktadır. Çünkü bu mantık farklı bir dil üzerinde geliştirilmiş bir ilmi çerçevedir. Oysa Arapça’nın kendine ait bir ifade gücü ve semantik (anlamlandırma, anlam evreni) alanı zaten mevcuttur, bu semantik çerçeveyi formelleştiren mantık bu dilde içkindir.






*Bu eleştirel tutuma karşı başını Gazalî’nin çektiği geniş bir entelektüel kesim, mantık ilminin meşruiyetini tartışmak bir yana onun tahsilinin farzı kifaye olduğu görüşünü yaymışlardır. Gazalî, el Mustasfa’nın başında “mantık bilmeyenin ilmine itibar edilmeyeceğini” belirtmiş ve mantığın “ilimlerin ilmi” olduğunu savunmuştur.

* Klasik İslami ilimlerin, özellikle kelam ve usulu fıkıh ilminin dili bütünüyle mantıksal beyana göre tanzim edilmiştir. Bu ilimlerdeki tanımlar, bölmeler, ispat ve redd’lermantık sistematiğine göre yapılmıştır. Bu yüzden klasik İslami metinleri sağlıklı biçimde anlamak için iyi derecede mantık bilgisi gereklidir.

*İbn Sina mantığın faydasının, doğru tanım ile doğru kıyas ve bunların çeşitlerini;
yanlış tanım ve yanlış kıyas ve bunların çeşitlerini bize öğretmek olarak kabul eder.

* Farabi, “mantığın hataya düşmenin mümkün olduğu bütün hususlarda düşünce kuvvetini doğru yöne sevk ettiğini” ifade eder ve onu, bilgilerimizin doğruluğunu ölçen teraziye benzetir.



*Gazali, mantıktan başka kesin bilgiyi elde etmenin yolu olmadığı için, mantığın bir faydasının da bilgiden yararlanmak olduğunu belirtir.

*Ebedi mutluluk bilgiyle elde edilir, bilgi mutluluğu sağlar, nefsin tezkiyesi, kemali ve arındırılması için kişinin

kendisiyle muhasebesi gereklidir. Bu muhasebe, aklı doğru kullanma yöntemini
sağlayan mantık ilmiyle mümkün olmaktadır.

* Gazali, mantık ilminin, duyuların yanıltmasına karşı, aklın güvenilirliğini gösterdiğini ifade eder.

* Akıl, bilinenlerden bilinmeyenleri elde etmeyi sağladığı gibi, kişiyi, çelişkiye düşmekten de alıkoyar. Mantığın doğruyu yanlıştan ayırt etmesinde dini olan ve dini olmayan ilimler açısından fark yoktur. Bu yüzden mantık bütün ilimlerde doğru ve yanlışın sınırını belirler.

Hazırlayan:L&Y
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar nurşen35 87 33474 23 Mayıs 2015 21:53
Gülmek isteyenler tıklasın :))) Videolar/Slaytlar Kara Kartal 3 4075 10 Mayıs 2015 16:16
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar İslami Haberler Medineweb 0 2730 10 Mayıs 2015 16:13
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' Ayın Üyesi 9Esra 13 8956 30 Nisan 2015 14:29
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor Tefsir Çalışmaları Medineweb 0 3329 19 Nisan 2015 15:45

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
FIKIH USULÜ DERS NOTLARI (ÖZET) malatya ilitam Medineweb MALATYA İNÖNÜ İlitam 4 20 Şubat 2014 00:08
Fıkıh Usulü 1. Hafta Konusundan Sorular (malatya ilitam) Medineweb MALATYA İNÖNÜ İlitam 0 11 Ocak 2014 15:48
SİSTEMATİK KELAM ÖZET (malatya ilitam) Medineweb MALATYA İNÖNÜ İlitam 0 11 Ocak 2014 15:46
sakarya ilitam din eğitimi 1-4.hafta özet Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 14:46
sakarya ilitam İSLAM FELSEFESİ 13. hafta-özet Medineweb İslam Felsefesi 0 27 Aralık 2013 14:35

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.