|
Konu Kimliği: Konu Sahibi seydanur,Açılış Tarihi: 23 Ekim 2008 (00:20), Konuya Son Cevap : 05 Eylül 2011 (21:54). Konuya 39 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
23 Ekim 2008, 00:20 | Mesaj No:1 |
Doğru iman ve amel İman – Sâlih Amel İlişkisi Doğru iman ve amel Bazıları ’ainanan herkesin Cennete gideceğini sanıyor. Bu çok yanlıştır.Amentüdeki altı esastan birine inanmayanın imanı geçersizdir. Bununiçin inanmak değil, doğru inanmak önemlidir. Ahirette kurtulmak,ibadetin çok olmasına değil, doğru imana bağlıdır. İhlaslı ameli az daolsa, hatta hiç ameli olmasa, zerre kadar doğru imanı olsa yine Cennetegirer. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Kalbinde zerre kadar imanı olan Cehennemde kalmaz.) [Buhari, Müslim] Dünyadanherkes ahirete yolculuk yapıyor. Herkes bir vasıtaya binip gidiyor. Birvasıtaya binmek değil, doğru vasıtaya binmek önemlidir. Yanlış vasıtayabinen, istediği yere değil, vasıtanın gittiği yere gider. Kâbe’yegitmek için niyet edip Paris’e giden uçağa binen, niyeti halis olsa daKâbe’ye varamaz. Allah üteâlâ, doğruyu azcık merak edene, doğruyu arayana doğru yolu yanihakiki İslamiyet’i nasip edeceğine söz vermiştir. [Ankebut 69, Şûra13], Allah sözünden dönmez. (Al-i imran 9) Demek ki bâtıl yollardaki insanlar istemek bir yana merak bile etmiyorlar. Allah üteâlâ rızka kefildir ama imana kefil değildir. Doğru iman sahibi olmayaçalışmalıdır. İtikadı düzeltmeden önce ibadet etmenin faydası olmaz.Doğru itikad, ehl-i sünnet itikadıdır. Doğru itikad 1 rakamı gibidir.İhlaslı ibadetler sağına konan sıfır rakamı gibidir. Bir sıfır konunca10, iki sıfır konunca 100 olur. Sağına ne kadar 0 konursa değeri artar.1 çekilirse hepsi 0 olur. İhlassız, yani riya ile yapılan ameller de,soldaki sıfır gibi yani 1 rakamının soluna konan sıfır gibideğersizdir. İtikad doğru olunca ibadetleri arttırmak, insanıngayretine, ihlasına, ilmine bağlıdır. İstediği kadar artırır. Ancak,doğru itikadı, yani ehli sünnet itikadı yoksa ibadetlerinin hiç faydasıolmaz, soldaki sıfır gibi değersizdir. Mutezileve benzeri akılcı gruplara göre ibadetler imandan bir parçadır. Onlaragöre günah işleyen ve farzları yapmayan kâfir olur, yani iman x ameldiyorlar. Bunlardan birisi sıfır olursa netice de sıfır olur diyorlar.Yani imansız amel de amelsiz iman da makbul değil diyorlar. Ehl-isünnette ise, amelsiz iman makbul, imansız amel makbul değildir. Ehl-isünnete göre amel x ihlas denebilir. Ancak amel işlemeden,(Param olsaydı şu fakire yardım ederdim diye ihlasla düşünen de,vermediği halde, amel işlemediği halde ihlaslı niyetinden dolayı sevabakavuşur. Bir kimsenin ihlası ne kadar çoksa, amel ile çarpılınca neticebüyük olur. Bizim ihlasımız 1 ise, bin fakire birer ekmek versek,1x1000=bin sevap eder. Eshab-ı kiramın ihlası çok kuvvetli olduğu için,mesela onların ihlası 1 milyon olsun, bir fakire bir ekmek verse birmilyon sevap alır. Nitekim hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Yeminederim ki, bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, eshabımdanbirinin bir avuç kadar arpa sadakasının sevabına kavuşamaz.) [Buhari] Eshab-ıkiramın imanları çok kuvvetli ve ihlasları çok fazla olduğu için böylesevaplara kavuşuyorlar. Eshab-ı kiramdan biri diğerinden daha yüksekidi. Bunun için Hz. Ebu Bekir’in verdiği bir avuç hurmanın sevabı,diğer sahabeden birinin vereceği sevap arasında dağlar kadar farkvardır. Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki: (Bendensonra, Eshabımın ihtilaf edecekleri meseleler hakkında sual ettim.Rabbim bana “Senin eshabın benim yanımda gökteki yıldızlar gibidir.Bazısı diğerinden daha parlaktır. Onlardan birisine uyan hidayetüzerindedir” buyurdu.) [Deylemi] | |
Konu Sahibi seydanur 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Efendimiz ve GAYB | Hz.Muhammed(s.a.v) | seydanur | 4 | 1969 | 11 Ocak 2009 23:56 |
Ey Filistinli Çocukların Rabbi! | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Seyyid | 3 | 1791 | 07 Ocak 2009 10:34 |
Çok komiksin İsrail! | Makale ve Köşe Yazıları | seydanur | 0 | 2063 | 05 Ocak 2009 19:57 |
Peygamberimizin en sevdiği yiyecek ve içecekler | Hz.Muhammed(s.a.v) | seydanur | 0 | 1773 | 30 Aralık 2008 20:33 |
Ey masum ve güzel evladım! | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | seydanur | 1 | 1915 | 18 Kasım 2008 18:22 |
08 Kasım 2008, 00:06 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 9 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | ~AmeL DeFTeRi~ ~AmeL DeFTeRi~ Kuran-i Kerim`de "sizi bosuna yarattigimizi ve bize tekrar döndürülmeyeceginizi mi sandiniz?" (Mü`minun,23/115), "insan, kendisinin basibos birakilacagini mi zanneder" (Kiyame,75/36) buyurlmakta ve insanlarin sorumlu olduklari vurgulanmaktadir.. insanlar, inanc, ibadet ve yaptiklari bütün islerden sorumludurlar.. "Amel defteri" , insanlarin isledikleri her seyin yazildigi, hesap gününde her kisinin eline verilecegi bildirilen defterin /kitabin adidir... bu defterin nitelikleri, ayet-i kerimede, "kitap ortaya konur.. suclulari, kitabin icindekilerden korkuya kapilmis görürsün... "eyvah bize! bu nasil bir kitaptir ki kücük, büyük hicbir sey birakmadan hepsini sayip dökmüs!" derler.. Onlar bütün yaptiklarini karsilarinda bulurlar. Senin Rabbin hic kimseye zulmetmez" ...(Kehf,18/49) seklinde anlatilmaktadir... insanlarin bu dünyada yaptiklarinin yazili bulundugu kitap, kiyamet gününde onlarin ellerine verilecek ve her birinden o kitabi okumalari, istenecektir. (isra,17/13-14) kiramen katibin ve hafaza isimleriyle anilan meleklerin yazdigi (Enbiya,21/94; Kaf,50/18; Zuhruf43/80) bu kitap/ Amel defteri, insanin hak-batil, dogru-yalan, iyi-kötü bütün inanc, söz, düsünce ve eylemlerini icermektedir... Amel defterleri cennetliklere sagdan, cehennemliklere de soldan veya arka tarafindan verilecektir. defterleri sagdan verilmesi bir müjde, soldan veya arkadan verilmesi ise bir kkorku ve azap isaretidir... Kuran'da sadece fertlerin degil, millet ve toplumlarin da "kitap" diye anilan amel defterlerinin oldugu ve hesap gününde her milletin kendi kitabini okumaya cagiralacagi belirtmektedir...(Casiye,45/28-29) |
08 Kasım 2008, 00:07 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | Cvp: ~AmeL DeFTeRi~ "sizi bosuna yarattigimizi ve bize tekrar döndürülmeyeceginizi mi sandiniz?" (Mü`minun,23/115),
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
26 Ocak 2009, 21:34 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | İlim, amel ve ihlâs Sual: (İslamiyet’e tam uyabilmek, ilim, amel ve ihlâsla olur) deniyor. Bunlardan biri noksan olursa İslamiyet olmaz mı? CEVAP Üçünü ayrı ayrı açıklayalım: İlim, dinimizin emirlerini ve yasaklarını öğrenmektir. Amel, öğrendiklerini tatbik etmektir İhlâs, bunları yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu üçünü yapan İslamiyet’e uymuş olur. İlim ve ihlâs var; fakat o ilimle amel etmiyorsa ne kıymeti olur? Mesela ilacın hastalığına şifa verdiğini biliyor; ama ilacı kullanmıyor. O ilacın ne faydası olur? Amel yoksa, ilmin o kimseye faydası olmaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Amelsiz âlim, mum gibidir, kendini yakar, insanları aydınlatır.) [Bezzar] İlim ve amel var; fakat ihlâs yoksa yani Allah rızası için değilse, gösteriş içinse yine kıymeti olmaz. İhlâslı olması şarttır. İhlâssız amel sahte para gibidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Allahü teâlâ, ancak ihlâsla yapılan ameli kabul eder.) [Dâre Kutni] İhlâs ve amel var; fakat ilim yoksa bid’at işler, hurafelere dalar, yaptığı amel işe yaramaz. Onun için, (Amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır) buyurulmuştur. İki hadis-i şerif meali şöyledir: (Allahü teâlâ, ilimsiz ameli kabul etmez.) [B. Arifin] (İlimle az amel faydalı olur, ilimsiz çok amelin kıymeti olmaz.) [Deylemi] Şair de diyor ki: İlimsiz ve ihlâssız Cennet bulunur mu hiç? Amelsiz ilim ile âlim olunur mu hiç?
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
09 Nisan 2009, 13:21 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | Amel-i salih nedir?
Amel-i salih nedir? Amel-i salih; “iyi, güzel ve faydalı iş,” “Allah’ın rızasına uygun amel” demektir “Asra yemin olsun ki, hiç şüphesiz, insan hüsrandadır Ancak, iman edip, salih amel işleyenler, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna” (Asr Sûresi, 1-3) Kuran-ı Kerimde, imandan sonra hemen amel-i salihin zikredildiği pek çok âyet vardır Bu bir irşattır, bir dikkat çekmedir Allah’a iman eden bir insanın, bu imanını, kulluk şuuruyla ve ibadet hayatıyla desteklemesi gerektiği konusunda bir İlâhî ikazdır İmanla salih amelin birlikte zikredildiği bir başka âyet: “İman eden ve salih amel işleyen mü’minleri müjdele ki, altından nehirler akan cennetler onlarındır” (Bakara Sûresi, 25) Amelin salih olması büyük önem taşır Amelin salih olmasının en önemli şartı, ihlastır, yani o işten, o ibadetten, o hayırdan sadece Allah rızasının beklenmesi, başka bir gaye gözetilmemesidir Nur Müellifi, “salih amelin ruhunun ihlas olduğunu” beyan etmekle ihlas şartından yoksun amelleri ruhsuz varlıklara, heykellere benzetmiş oluyor Yüzlerce insan heykelini bir araya getirseniz bir insan etmezler, çünkü hayatları yoktur, ruhları yoktur Riya için, maddî menfaat için, desinler yahut demesinler için yapılan bütün ibadetler bu guruba girer Şu var ki, salih amel için, ruh yanında bedenin de ayrı bir önemi vardır İhlas ile yapılan ibadetlerde, şekil şartı beden vazifesi görür Akşam namazının farzı üç rekattır ve bunun dört kılınması halinde, şekil yönünden, amel batıl olur O dört rekatlık namazın şekillendiğini, tecessüm ettiğini düşününüz; ona kimse akşam namazı demez Aynı şekilde, ramazan orucunun şekil şartı, imsakla başlayıp, güneşin batışıyla son bulmasıdır İmsaktan sonra başlayıp, yatsıya kadar devam eden bir açlığa “oruç” denmez Şekil yönünden o, oruçtan başka bir şeydir Demek ki, amellerde şekil şartı da önemle dikkate alınacak, Allah’ın razı olduğu tarz nasılsa ameller ona uygun olarak yapılacaktır Şekil şartının yerine getirildiği ibadetlerde, kişi sorumluluktan kurtulabilir Ancak o ibadetten alacağı feyz ve onunla kazanacağı manevî kemal, amelin ruhu olan ihlas nispetindedir Salih amel için Nur Külliyatında yapılan çok önemli bir tarif şöyledir: “İmana ait bilgilerden sonra en lâzım ve en mühim a’mal-i sâlihadır Sâlih amel ise, maddî ve manevî hukuk-u ibada tecavüz etmemekle, hukukullahı da bihakkın îfa etmekten ibarettir” Mesnevî-i Nuriye İnsanların maddî ve manevî hukuklarına tecavüz etmemek “salih amel” tarifi içine girmiştir İlk bakışta bunun, daha çok, takva mânâsına geldiği sanılırsa da, takva ile salih amel arasında kuvvetli bir ilgi olduğu düşünüldüğünde, bu ifadelerin salih amel için de geçerli olduğu hemen anlaşılır İnsanların ne maddî ne de manevî hukuklarına tecavüz etmeden geçen bir ömür, salih bir ömürdür Yalan söylememek takva, doğru söylemek salih ameldir İbadet etmemeyi büyük bir suç görmek takva, ibadet etmek ise salih ameldir İnsanlar Allah’ın kullarıdırlar Onların haklarını çiğnemekten Hakkın razı olmadığı açıktır Kafire bile zulüm edilmesine Rabbimiz razı değildir O halde, Hakkın kullarını incitmemek, onların gıybetlerini yapmamak, onlara iftirada bulunmamak, haset etmemek, canlarına, mallarına kıymamak Hakkın razı olduğu fiiller ve haller olup, salih amelin tarifi içinde yer alırlar “Hukukullah” denilince, daha çok kişinin itikat ve ibadet hayatı anlaşılır İtikadı yanlış olan bir insan, Hakkın hukukuna tecavüz etmiş olacağı gibi, inancına göre yaşamayan ve Hakkın emirlerine uymayan bir insan da hukukullaha riayet etmemiş olur Yaptığı isyanlarla başkalarına kötü örnek olmak ise hem hukukullaha riayetsizliktir, hem de kul hakkına tecavüzdür Alaaddin Başar (ProfDr)
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
09 Nisan 2009, 13:22 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Amel-i salih nedir?
AMELİ SALİH NEDİR? Ahmet Tomor Hoca Efendi Sözlükte; yararlı, yararsız her çeşit iş ve davranışa amel denir Fesadın zıddı olan güzel ve doğru şeylere de sâlih denir İslam'a göre ise; gösterişten uzak, yalnızca Allah rızası için ihlâsla yapılan ve aynı zamanda Allah'ın emir ve rızasına uygun olan her çeşit güzel, hayırlı iş ve sözlere AMELİ SALİH denir Allah'ın emir ve rızasına ters düşen her çeşit çirkin, hayırsız iş ve sözlere de AMEL'İ SEYYİ'E denir Ameli sâlih işleyen sevaba kavuşurken, amel'i seyyi'e işleyen de günaha girer Ameli sâlih denilince, öncelikli olarak Allah'ın emirleri olan farzlar gelir ve bu farzların başında da yine öncelikle beş vakit namaz gelir Nedenine gelince! İmâna en yakın ibâdet namaz olduğu gibi, Mahşer'de imândan sonra ilk sorgulama beş vakit namazdan olacaktır Sevgili Peygamberimiz buyuruyor: "Namaz, dinin direğidir Kim ki namazını dosdoğru güzelce kılarsa dinini dikmiş (ayakta tutmuş), kim de namazını terk ederse (kılmazsa) dinini yıkmış olur" Bu hadisi şerifin içeriğini düşündüğümüzde, tüyler ürpertici korkunç bir gerçek ortaya çıkıyor ki, Beş vakit namazı kılmayan kişi, kendi eli ile DİNİ'ni yıkmış oluyor Sevgili kardeşlerim! Beş vakit namazı kılmayan ve elleri ile dinini yıkan, tahrip eden kişinin ufak tefek hayırlar yaptım diye övünmesi, gerçekten anlamsızdır Diğer yandan, yapılan her çeşit hayırlı işlerin, hayırlı sözlerin ve hayırlı davranışların ameli sâlih olması için, Güzel bir niyetle, bilinçli, ihlâslı yapılması ve özellikle Allah'ın emir ve rızasına uygun olması şarttır Örneğin; Güzel bir niyetle, bilinçli, ihlâslı ve Allah'ın emri doğrultusunda kılınan namaz, ameli sâlih olup, karşılığında hem Allah'ın rızasına ve hem çok büyük sevaplara kavuşulurken Bilinçsiz, ihlâssız ve Allah'ın emirleri gözetilmeksizin çok acele baştan savarcasına kılınan namazlar, ameli sâlih olmaktan çıkar ve karşılığında sevap alınamaz Çocukların sünnet olmaları ve bekârların evlenmeleri sünnettir Yani ibâdettir ve ameli sâlihtir Ancak, sünnet ve evlenme cemiyetleri, Allah'ın emir ve rızasının dışına çıkılarak sazlı, cazlı ve içkili bir ortamda yapılırsa, ibâdet ve ameli sâlih olmaktan çıkar, ameli seyyi'e olur ve bunları yapanlar korkunç günahlara girer Bir örnekte parasal ibâdetten verelim! Dinimizde zekât farzdır ve İslâm'ın beş temel ilkesinden biridir Ancak, gerek zekâtın ve gerekse zekât dışında yapılan diğer hayırların, helal ve meşru kazançtan olması şarttır Helal ve meşru kazançla elde edilen mal ve paralarla yapılan hayırlar ameli sâlih olup, karşılığında çok büyük sevaplar kazanılırken Allah'ın kesinlikle yasakladığı başta alkollü içkiler olmak üzere yenilmesi, içilmesi ve giyilmesi haram olan şeyleri satanların, rüşvet alanların, parasını çalıştırmayıp faize yatıranların, uyuşturucu ticareti yapanların, barlarda, pavyonlarda ve içkili gazinolarda çalışanların yaptıkları hayırlar(!) ameli sâlih olmayıp, amel'i seyyi'e'dir ve karşılığı yine günahtır Namaz, oruç gibi bedensel ibâdetler; zekat, kurban ve nafile sadakalar gibi parasal ibâdetler; Kur'an okuma, zikir yapma ve emr'i bil ma'ruf gibi sözlü ibâdetler amel'i sâlih olup, karşılığında sevaplar kazanıldığı gibi Allah korkusu ile bir günah'ı terk etmek de, amel'i sâlih'tir ve karşılığında çok büyük sevaplar vardır Örneğin; alkol, uyuşturucu kullanan, kumar oynayan bir kişinin Allah korkusu ile bunları terk etmesi, amel'i sâlih'tir Açık saçık gezen bir bayanın, Allah korkusu ile örtünmesi amel'i sâlih'tir Bir kişinin Allah korkusu ile sazlı, cazlı düğüne gitmemesi amel'i sâlih'tir Kötü yola ya da geneleve düşen bir kadının, Allah korkusu ile o işi terk etmesi amel'i sâlih'tir Aşırı öfkelenen, aşırı sinirlenen kişinin, Allah korkusundan dolayı sabır etmesi amel'i sâlih'tir Örnekleri çoğaltabiliriz ama bunlarla yetinelim ve bir hususu özellikle belirtelim! Her amel'i sâlih'in karşılığında hayal edemeyeceğimiz kadar büyük sevaplar vardır ve bunlar amel defterimize yazılmaktadır Allaha emanet olun
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
09 Nisan 2009, 13:23 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: Amel-i salih nedir?
Amel-i salih; “iyi, güzel ve faydalı iş,” “Allah’ın rızasına uygun amel” demektir “Asra yemin olsun ki, hiç şüphesiz, insan hüsrandadır Ancak, iman edip, salih amel işleyenler, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna” (Asr Sûresi, 1-3) Kuran-ı Kerimde, imandan sonra hemen amel-i salihin zikredildiği pek çok âyet vardır Bu bir irşattır, bir dikkat çekmedir Allah’a iman eden bir insanın, bu imanını, kulluk şuuruyla ve ibadet hayatıyla desteklemesi gerektiği konusunda bir İlâhî ikazdır İmanla salih amelin birlikte zikredildiği bir başka âyet: “İman eden ve salih amel işleyen mü’minleri müjdele ki, altından nehirler akan cennetler onlarındır” (Bakara Sûresi, 25) Amelin salih olması büyük önem taşır Amelin salih olmasının en önemli şartı, ihlastır, yani o işten, o ibadetten, o hayırdan sadece Allah rızasının beklenmesi, başka bir gaye gözetilmemesidir Nur Müellifi, “salih amelin ruhunun ihlas olduğunu” beyan etmekle ihlas şartından yoksun amelleri ruhsuz varlıklara, heykellere benzetmiş oluyor Yüzlerce insan heykelini bir araya getirseniz bir insan etmezler, çünkü hayatları yoktur, ruhları yoktur Riya için, maddî menfaat için, desinler yahut demesinler için yapılan bütün ibadetler bu guruba girer Şu var ki, salih amel için, ruh yanında bedenin de ayrı bir önemi vardır İhlas ile yapılan ibadetlerde, şekil şartı beden vazifesi görür Akşam namazının farzı üç rekattır ve bunun dört kılınması halinde, şekil yönünden, amel batıl olur O dört rekatlık namazın şekillendiğini, tecessüm ettiğini düşününüz; ona kimse akşam namazı demez Aynı şekilde, ramazan orucunun şekil şartı, imsakla başlayıp, güneşin batışıyla son bulmasıdır İmsaktan sonra başlayıp, yatsıya kadar devam eden bir açlığa “oruç” denmez Şekil yönünden o, oruçtan başka bir şeydir Demek ki, amellerde şekil şartı da önemle dikkate alınacak, Allah’ın razı olduğu tarz nasılsa ameller ona uygun olarak yapılacaktır Şekil şartının yerine getirildiği ibadetlerde, kişi sorumluluktan kurtulabilir Ancak o ibadetten alacağı feyz ve onunla kazanacağı manevî kemal, amelin ruhu olan ihlas nispetindedir Salih amel için Nur Külliyatında yapılan çok önemli bir tarif şöyledir: “İmana ait bilgilerden sonra en lâzım ve en mühim a’mal-i sâlihadır Sâlih amel ise, maddî ve manevî hukuk-u ibada tecavüz etmemekle, hukukullahı da bihakkın îfa etmekten ibarettir” Mesnevî-i Nuriye İnsanların maddî ve manevî hukuklarına tecavüz etmemek “salih amel” tarifi içine girmiştir İlk bakışta bunun, daha çok, takva mânâsına geldiği sanılırsa da, takva ile salih amel arasında kuvvetli bir ilgi olduğu düşünüldüğünde, bu ifadelerin salih amel için de geçerli olduğu hemen anlaşılır İnsanların ne maddî ne de manevî hukuklarına tecavüz etmeden geçen bir ömür, salih bir ömürdür Yalan söylememek takva, doğru söylemek salih ameldir İbadet etmemeyi büyük bir suç görmek takva, ibadet etmek ise salih ameldir İnsanlar Allah’ın kullarıdırlar Onların haklarını çiğnemekten Hakkın razı olmadığı açıktır Kafire bile zulüm edilmesine Rabbimiz razı değildir O halde, Hakkın kullarını incitmemek, onların gıybetlerini yapmamak, onlara iftirada bulunmamak, haset etmemek, canlarına, mallarına kıymamak Hakkın razı olduğu fiiller ve haller olup, salih amelin tarifi içinde yer alırlar “Hukukullah” denilince, daha çok kişinin itikat ve ibadet hayatı anlaşılır İtikadı yanlış olan bir insan, Hakkın hukukuna tecavüz etmiş olacağı gibi, inancına göre yaşamayan ve Hakkın emirlerine uymayan bir insan da hukukullaha riayet etmemiş olur Yaptığı isyanlarla başkalarına kötü örnek olmak ise hem hukukullaha riayetsizliktir, hem de kul hakkına tecavüzdür
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
09 Nisan 2009, 18:20 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | Imansiz amel olur mu?
iman kisinin Yaraticisini tanimasi ve O`nun kulu oldugunu bilincine varmasidir amel ise ,Yaraticisinin kendisine yükledigi sorumlulugu yerine getirmesidir bu sorumluluk Yaraticisi olan Allah`in emirlerini yerine getirmeyi, yasaklarindan da uzak durmayi gerektirir cünkü iman gönülde olandir, amel ise gönülde olanin disari yansimasidir Yaraticisini tanimayan, O`nun kulu oldugunu bilmeyen veya kullugu reddeden bir kisinin, sorumlu oldugu amelleri yerine getirmesi beklenmez zira küp icinde olani sizdirir bu kisi, inanmadigi halde amel yapiyorsa, bu ya bir maddi kazanc elde etmek veya inananlar nezdinde itibar kazanmak icindir bu ise cikar ugurna inaniyormus gibi görünmektir Bakara suresinin basinda inanc bakimindan insanlar üce ayrilir 1 inanan ve salih amel isleyen muttaki mü`minler 2 inanmayan ve ameli de olmayan kafirler 3 inanmamakla birlikte inaniyormus gibi görünen münafiklar iste inanmadigi halde amel yapan kisinin durumu münafigin durumudur bunlar Allah`a ve ahirete inandik derler ama gercekte inanmamislardir iclerinde sürekli bir fesat vardir inananlara tepeden bakarlar, onlari kücük görürler müminlerin yanina geldiklerinde inandik derler, yandaslarinin yanina varinca onlarla alay ediyoruz derler (bakin Bakara suresi 1-16)halbuki iman kisinin ibadetlerine ve ahlaki davranislarina temel teskil eder cünkü iman, yapilan amellerin makbul olmasinin sarti ve ayni zamanda tutarli, ölcülü ve saglam bir kisilige sahip olmanin geregidir
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
12 Eylül 2010, 00:39 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Iman Salih Amel İlişkisi اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ’'Amenu Ve Amilus Salihati’’ İman Edip Salih Amel İşlemek birçok ayette geçer. Bu kavramın ana özelliği başta İman etmesi daha sonrasında Yararlı ve Hayırlı İşler yapması. Birkaç ayeti kerimede ise Tevbe edip İnananlar sözünden sonra Salih Amel gelmektedir. اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَالَّذٖينَ هَادُوا وَالنَّصَارٰى وَالصَّابِپٖينَ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. Kuşkusuz, (bu ilahi kelama) iman edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü Rablerinden hak ettikleri mükâfatları alacaklardır ve onlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.(Bakara-62) Eski asırlardan bugüne kadar, Cahil/Âlim, Okuma yazma Bilen/Bilmeyen tüm kesimler arasında tartışılan gelen ‘’Salih Amel ve İman İlişkisi’’ni Kur’an penceresinden inceleme ve araştırmadır.Bu konuya ‘’Adli İlahi’’ (Allah’ın Adaleti) üzerinden bakmaya çalışalım Doğrular Kur’an’dan yanlışlar bizden: Öncelikle Kur’anda hangi sure ve ayetlerde geçer: Doğru ve yararlı şeyler (AHKAF/15)(SEBE'/11)-(SECDE/12) İman edip Salih amel’ler (iyi işler) yapanlar (ÂLİ IMRÂN/57) (ANKEBÛT/7)-(ANKEBÛT/9)- (ANKEBÛT/58)- (A'RAF/42)- (ASR/3)- (BAKARA/25)- (BAKARA/62)-(FETİH/29)- (FUSSİLET/8)-(BAKARA/82)- (BAKARA/277)- (BEYYİNE/7)-(BÜRÛC/11)- (CÂSİYE/21)- (CÂSİYE/30)-(HAC/14)- (HAC/23) -(HAC/50) -(HAC/56) -(HÛD/23)-(FATIR/7)(İBRÂHİM/23)-(İNŞIKAK/25)- (KEHF/30)-(KEHF/88)- (KEHF/107)- (LOKMAN/8)- (MÂİDE/9)-(MÂİDE/69)- (MÂİDE/93)- (MERYEM/60) (MERYEM/76)- (MERYEM/96)- (MERYEM/96)- (MUHAMMED/12)- (MÜ'MİN/58)- (NİSA/57)- (NİSA/122)- (NİSA/124)(NİSA/173)- (NÛR/55)- (RA'D/29)- (RÛM/15)- (RÛM/44)- (RÛM/45)- (SÂD/24)- (SÂD/28)- (SEBE'/4)- (SEBE'/37)- (ŞUARA/227)- (ŞÛRÂ/23)- (ŞÛRÂ/26)- (TÂHÂ/75)- (TÂHÂ/82)-(TÂHÂ/112)- (TALÂK/11)- (TÎN/6)- (YÛNUS/4)- (YÛNUS/9) Hem inanmış, hem de dürüst ve erdemli davranışlardan (bir şeyler) ortaya koymuşsa(ENBİYÂ/94)-(TEĞÂBÜN/9) Bütün güzel sözler O'na yükselir; bütün doğru ve yararlı işleri O yüceltir. (FATIR/10)-iyi işler yapalım-(FATIR/37) Yalnız Tevbe edip iyi ameller işleyenler hariç-(FURKÂN/70)- (FURKÂN/71) İnsanları Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben Müslümanlardanım» diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?-(FUSSİLET/33) Yalnız sıkıntılı günlerde sabreden ve iyi ameller işleyenler (HÛD/11) Kuran o dosdoğru olan yolu göstermekte; dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan-(İSRÂ/9)- (KEHF/46) Ama buna karşılık, pişman olup doğru yola dönen ve dolayısıyla, inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya (KASAS/67) İyi amel işleyen mü'minlere-(KEHF/2) İman: Güvenmek, Emin Olmak, İnanmak, Korkmamak, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duymak, Dil ile tekrar, Kalp ile Tasdik, Amel (Eylem, İbadet) ile yaşama aktarmanın adıdır. Ayeti kerime’lerde İman’ın Şartları: Siz ey imana ermiş olanlar! Sımsıkı sarılın Allaha ve Peygambere olan inancınıza ve Onun Peygamberine safha-safha indirdiği vahye: Zira Allah’ı, meleklerini, vahiyleri, peygamberleri ve Ahiret Gününü inkâr eden, gerçekten şiddetli bir sapıklığa düşmüştür. (Nisa-136) …ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan… (Bakara-177) Ameli Salih: Amel (iş) Salih Doğru olmak, Arabuluculuk, Sulhu sağlama, Düzeltmek, Islah ediciler. Allah’ın rızasına nail olmak adına yapılan insanlığa, topluma yararlı ve hayırlı işlerin tümü Salih amel kapsamına girer. İnsanlığa fayda sağlayacak bir evlat yetiştirme Ameli Salih kapsamında görülmüştür.İman ve Ameli Salih, birbirinden ayrı düşünülemez. Nasıl ki İnsan ve gölgesi bir bütün ise İman ve Ameli Salih’te bir bütündür. Amelleri iki kategoriye ayırabiliriz biri ‘’Salih Amel’’ iken diğeri ‘’Kötü Ameller’’. İman kavramının zıddı Küfr’dür "fısk" kavramı ise "iman ve itaat"in zıddıdır. "Küfr ve fısk" kavramları, "inkar ve isyan"ı ifade eder. İnsanları şu iki sınıfta değerlendirelim öncelikle. İman etmeyip Mümin fiillerini yapanlar ve İman ettiğini iddia edip küfür fiillerini yapanlar. Olarak ayırdığımızda karşımıza çok farklı bir sonuç çıkmaktadır. Şöyle ki İman her ne kadar dil ile ikrar kalp ile tasdik eylem ile yaşam ise de asl olan Kalben tasdiktir. Çünkü ayeti kerimede dil ile ikrarı zahiren teslimiyet olarak anlatır kalplere girmeyen bir teslimiyetin boş olduğunu vurgular. Bedeviler, "Biz imana erdik" derler. De ki (onlara, ey Muhammed!): "Siz (daha) imana ermediniz. 'Biz (zahiren) teslim olduk' demeniz daha doğrudur; çünkü (gerçek) inanç henüz kalplerinize girmiş değil".(Hucurat-14) Günümüz dünyasında ‘’Ameli Salih’’ hususunda dile getirilen şu söylemleri inceleyelim: 1:İman esas değil önemli olan Hayırlı amel işlemesidir? 2:İman’a erdik demesine karşın İman’dan eser olmayan Müslüman ismi taşıyanlar? 3:Allah’a ve Ahiret gününe iman ettiği halde, diğer İman esaslarını kabul etmeyenler? 4:Özellikle bazı ‘’Kaşif’’ ve ‘’Mucitlerin’’ insanlık namına yapmış oldukları buluş ve icatlara karşın ‘’İman’’ etmedikleri göz önünde bulundurularak Amellerinin boşa gittiği söylemi? 5:Vicdanın sesini dinleyerek ‘’Öz’e Fıtrat’’ın emrettiği yaşama adım atma adına her tür sıkıntıya katlanmak ile birlikte, İmanın şartlarını belirtilen kurallara uygun olarak dillendirmemesinin neticesi ne olur? Geleneksel İslam anlayışına göre, İman etmeyen kişinin yapmış olduğu Amellerin boşa gittiği söylenir. Yalnız Allah her şeyi ölçülü ve Adil olarak hesaba çekeceği hakikati ve Zilzal suresinin ilk ayetleri gereğince ‘’Zerre iyilik ve Zerre Kötülüğün ‘’ Karşılığının olacağı hakikatine rağmen Allah adına amelleri yok saymak, Allah’ın sınırlarına müdahale değilmidir? İnsanlığa faideli olacak buluşları yapan, Edison, Pasteur, Isaac Newton, Edward Jenner, Alexander Graham Bell vb birçok bilim adamı bu amellerinin insanlığa olan faidesi karşılığında ‘’Cehenneme’’ gidecek ise? Boş, faidesiz, sefahat içinde, nifak ehli olan, gıybet, riya, zina, katliam, sömürü vb fiilleri işleyip Müslüman ismi taşıyanlar ise ‘’Cennet’e’’ gidecek olması Allah’ın ‘’El Adl’’ İsmine ters düşmezmi? Vermiş olduğum örneklemeler ile ‘’Cennet veya Cehennem’’ ehli oldukları hususu bizim ilmimiz dışında olup, Yalnızca Allah’ın indinde (İlminde) olan bir husustur. Hiç kimseyi Cennet veya Cehennem’e göndermek insanların işi değildir‘’La yeğlemu ğaybe illallah’’ ‘’Gaybı Allah’tan başka Hiç bir kimse bilemez’’ Ayeti kerimede bu husus çok net şekilde açıklanmaktadır. De ki: "Ben (Allah'ın) elçilerin(in) ilki değilim ve (onların tümü gibi) ben de, bana ve size ne olacağını bilemem, sadece bana vahyolunana uyuyorum çünkü ben sadece açık bir uyarıcıyım".(Ahkaf-9) Konumuz içerisinde sormuş olduğumuz soruları açıklamaya çalışalım:Öncelikle Allah katında makbul olan tek dini ele alalım: Kim Allah'a teslimiyetten başka bir din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır. (A’li İmran-85) Hak din her dönemde tektir ve insanların ona inanması gereklidir. Aynı zamanda birkaç hakk din olamaz. Çünkü bütün Peygamberlerin ve Vahiy kaynaklarının esası yalnızca Allah’a teslimiyettir. Hiç biri bir birine ters düşmez. Günümüzde ortaya çıkan şu anlayış Kur’an ayetlerine ters düşmekte ve kabul görmesi imkansızdır. Allah’ı bilir, Ona tapar, önceki peygamberlerden birisine inanır, haftada bir kilise ya da havraya gidip ibadet eder ve Ameli Salih’te bulunursa, İman etmiş sayılır. Amma işin özünde şu hakikati unutmaktadırlar. Her Peygamber bir önceki tasdik ettiği gibi, kendi şeriatı ile hükmeder. Önceki Şeriatın hükmü kalkar ve de en önemlisi Allah resulü Hz Muhammed’in son peygamber olarak itaat edilmesi gerekliliği gözden kaçırılmakta, elbette tüm peygamberlere inanmamız İmanın gereğidir. Ama bir daha peygamber gelmeyeceğine göre, esas itaat edilmesi ve şeraitinin uygulanması gerekli olan Peygamber Hz Muhammed olması gerekir. |
13 Eylül 2010, 01:02 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Iman salih amel ilişkisi (2) Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytani güçlere ve düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. (Bakara-256) İnsanların belli bir dine mensup olmaları hususunda (La ikrahe fid dini).Dinde zorlama yoktur. Ayetini delil alarak olaya bakanlara cevabımız. Elbette dinde zorlama yoktur. Lakin hakk olan din tektir(İslam’dır) ve diğerleri kabul görmeyecektir hakikati, istediğimiz herhangi bir dine uyamayacağımızı açıkça izah etmektedir. İslam kelimesinin kökeni S.L.M ‘den gelmektedir. Teslimiyettir, kelime itibari ile teslimiyet, Allah’ın emir ve yasaklarını kabul etmek ve yaşamaktır. Teslimiyetin esası, Tevhid, Adalet, Sıdk, Doğruluk, Emin olmak, Hayırlarda bulunmak, Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker ile insanlara faydalı ve iyilikler yaparak ihsanda bulunmaktır. Bu vasıflara uygun hareket etmeyenlerin durumu ile ilgili açıklamada bulunan bazı aydınlar ‘’Salih Amel’’ kavramını şöyle açıklamaktadırlar. Müslüman olsun/olmasın tevhid’i bir inanca sahip bir amel yapar ise, muvahhid olsun/olmasın Allah katında mükafatının olacağını söylemektedirler. Bu söylemlerini Allah’ın adil olduğu, kulları arasında ayrım yapmadığı, Allah’ı tanır iyi işler yapar ama İmanın gerektirdiği diğer farzları yerine getirmiyor olması, Allah’ın amellerini hiçe saymasına sebep değildir. Doğrusu, «Rabbimiz Allah'tır» deyip, sonra da dosdoğru gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. İşte onlar cennetliklerdir; yaptıklarına karşılık olarak, içinde temelli kalacaklardır. (Ahkaf-13-14) Ayeti incelediğimizde, Kurtuluşa erenleri bire indirgeyen bazı rivayetlere cevap vermektedir. Şöyle ki Sünni kendini (Fırka-i Naciye) sayarken Şia kendini diğer fırkalarda kendilerini saymaktadırlar, Lakin hiç birinin sözü Kuran’ın kelamı üzere olamaz Kur’an kimin neyi hak edeceğini belirtmiştir. Allah adına Rahmet ya da Kahhar isminin tecellilerini paylaştırma fikirleri geçersiz ve tutarsız davranışlardır. Ey insanlar! Bakın, Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, O'na karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip olanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır. (Hucurat-13) Kur’an insanlar arasında ayrım yaparak, Yahudileşenleri şiddetle uyarmakta ve her amelin karşılığının olacağını belirtmek ile birlikte ‘’Cennet’’ müjdesini İman edip Salih amel işleyen Mümin/Muvahhid bir inançla kulluk yapanlara olduğunu ayeti kerimelerde beyan etmektedir. İmana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, sürekli içinde kalmak üzere cenneti hak edenler de işte bunlardır. (Bakara-82) Çünkü onlar, "Ateş bize birkaç günden fazla dokunmayacak" diye iddia ederler: böylece, uydurdukları batıl inançlar, onların (zamanla) itikatlarına ihanet etmelerine yol açmıştır. O halde, (geleceği) şüphesiz olan Gün'e tanıklık etmeleri için hepsini bir araya topladığımız, her insana yaptıklarının karşılığının tamamen ödeneceği ve kimseye haksızlık yapılmayacağı zaman ne olacak (onların hali)? (A’li İmran-24-25) Onlar: "Yahudi ve Hıristiyan olmadıkça hiç kimse cennete giremez!" diye iddia ederler. Bu onların kuruntusudur! De ki: "Eğer söylediklerinizde samimi iseniz, iddianızı kanıtlayın!" Evet, gerçekten her kim tüm benliğini Allah'a teslim eder ve iyilik yapanlardan olursa, Rabbi katında mükafatını görecektir ve böyleleri ne korkacak, ne de üzülecekler. (Bakara 111-112) Allah kimsenin iyi veya kötü amelinin karşılıksız kalmayacağını buyurmaktadır. Ve kim zerre kadar iyilik yapmışsa, onu(n karşılığını) görecek, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu(n karşılığını) görecektir. (Zilzal 7-8) (Ama) imana erip de dürüst ve erdemli davrananlara gelince: iyi ve güzel olanı yapmakta sebat gösterenlerin emeğini elbette zayi etmeyiz: (Kehf-30) Rabbimiz başka ayeti kerimede ise şöyle buyurmaktadır: Şüphesiz (bu ilahi kelama) iman edenler ve Yahudi itikadına uyanlar ile Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allaha ve Ahiret Gününe inanıp, doğru ve yararlı fiillerde bulunanlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir. (Maide-69) İlahi kelama iman esası ile birlikte, Allah’a ve ahiret gününe inanıp Salih amel işleyenlere verilen müjdeyi. Allah’a inanmak nedir hususu üzerinden değerlendirelim: Allah’a iman: Kayıtsız ve şartsız Allah’ın emrettiği tüm emirleri kabul etmek ve yaşama aktarmak Allah’a iman etmektir. Bunun olması ise Teslimiyete bağlıdır. Zaten bu esaslara uyularak inanılan bir Allah inancı sağlam bir kulp olan ‘’Hablullaha’’ sarılmadır. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
MEDİNEWEB HAFTANIN HUTBESi-27.07.2018-İMAN-AMEL İLİŞKİSİ | alperkara | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 26 Temmuz 2018 11:54 |
Iman-salih amel-ibadet | alperkara | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 09 Mayıs 2015 23:37 |
Salih Amel İşlemeye ve Günahtan Kaçınmaya Teşvik Eden Ayetler | YASEMİN ATAMAN | Konular İle İlgili Ayetler | 4 | 27 Nisan 2014 14:32 |
Ey İman Edenler! İman Edilmesi Gerektiği Gibi İman Edin! | Yitiksevda | Şiirler ve Şairler | 7 | 03 Ocak 2013 02:14 |
Vaaz: Günahlardan sakınma, Salih amel işlemek | Belgin | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 0 | 23 Mayıs 2008 08:48 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|