|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 29 Ocak 2011 (14:11), Konuya Son Cevap : 31 Ocak 2011 (23:25). Konuya 31 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Ocak 2011, 14:11 | Mesaj No:1 |
Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Bizler ne yazık ki, kur’anın özünü, onu anlamanın yolunu, yöntemini tam olarak kavrayamadığımız içindir ki, bizlere anlatılanlar ile kur’an arasındaki bağıda doğru kuramıyoruz. Elbette bu yanlışı yapmamızdaki neden, bizlerin çoğunlukla kur’anın etkisinden çok, beşeri bilgilerin etkisinde kaldığımız içindir. Allah çok açık işaretlerini bizlere kur’an da verdiği halde, bizler o işaretlerin farkında olamamanın yanılgısıyla, inancımızı yanlış yerlerde arıyoruz. Bu yazımın konusu, yine bir arkadaşımızın, bir yazıma binaen, aşağıda yazdığım sorunun cevabını, kur’an dan birlikte araştıralım. Arkadaşımız bana şöyle bir soru soruyor. (Erkeğin Evlendiği veya evleneceği kadının halası ve teyzesi ile aynı anda evlenebilmenin hükmü kuranda yok. Varsa siz gösterin BİZE. Ama peygamber böyle hüküm koymuş. Şimdi siz peygamberin bu hükmü yok ve olamaz mı diyorsunuz? Mademki kuranda yok.) Arkadaşımın sorduğu bu soruyu birçok kez okudum. Her okuyuşumda rabbin onlarca ayeti geldi aklıma. Bu ayetleri düşündüğümde, acaba bizler Rabbimin hiç bahsetmediği, hüküm vermediği, yasaklamadığı bir konularda, bakın Allah bu konudan kur’an da bahsetmemiş ama bunları da peygamberimiz haram kılmıştır denip, onun adı kullanılarak nakledilen bilgilerin, fikirlerin ardı sıra gitmemiz, kur’an ile karşılaştırmadan inanmamız doğrumudur? Böyle bir hükümden sorumlu olabilir miyiz? Yoksa Rabbin verdiği hükümlerimi anlamaya çalışmalıyız, işte kendimize sormamız gereken asıl sorular. Önce kur’anı düşünelim ve Rabbimin birden fazla evlenme konusunda yasak koymadığını, ama hiç önerilecek bir durum olmadığını söylediğini hatırlayalım. Hatta birden fazla evlenmenin adaletsiz oluşunu bakın şu cümleler de, nasıl Nisa 129. ayette bizlere anlatmak istediğini görelim. (Tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz.) Yine Nisa suresi 3. ayetinde aynı adalet konusunu gündeme getirip, nasıl bir yolu öneriyor. (Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın.) ayetin sonunda da bakın yine ne diyor Rabbim? (Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.) Allah bizlere adaletten şaşmayın, adaletli olun diyorsa birçok ayetinde, zaten bir eşten fazla eş almanın, yanlış olacağının önce bilincinde olmalıyız. Gelelim arkadaşımızın sorduğu konuya. Allah her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle sizlere sundum der kur’an da. Elbette bunu söyleyen Rahman, kimlerle evlenmemizi istemediğini, eksiksiz yazmış olmalı değil mi? İçinizden eksik bırakmış olabilir diye, aklından geçireniniz oldu mu? Hiç sanmıyorum. Gelin şimdide ona bakalım. Allah iman etmemiş müşrik kadınlarla iman edinceye kadar evlenmemizi yasaklar. Geçmişte yapılan hariç, babalarınızın nikâhladığı kadınlarla da evlenmeyin der. Birde yakın akrabalarımızı sayar ve tek tek bizlere anlatır, izah eder. Şimdide bu saydıklarına bakalım. Nisa 23: Size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir. Arkadaşımın sorduğu soruyu hatırlayınız ve Rabbimin evlenme yasağı getirdiği kişiler üzerinde birlikte düşünelim. Allah analarımız, kızlarımız, kız kardeşlerimiz ile evlenmenin haram olduğunu açıkça söylüyor. Devamına bakalım. Halalarımız ve teyzelerimiz ile de evlenmemizi yasaklıyor Allah. Peki, neden yasaklıyor? Dikkat edin hala ve teyze çocuğundan bahsetmiyor ve yasaklamıyor, peki neden olabilir? İşte burası çok önemli. Hala ve teyzen ile annen ve babandan dolayı direk arada kimsenin olmadığı, kan bağın var. Fakat onlardan doğan çocukların arasına başka bir kişi girerek, bu kan bağı kısmen bozuluyor. Onun içindir ki Allah hala ve teyzesiyle evlenme yasağını koyduğu halde, onların çocuklarıyla evlenme yasağı koymuyor. Aramızdan birisi çıkıp ta, Rabbin haram demediği halde, hala ve teyze çocuklarıyla da evlenmeyi, peygamberimiz haram kılmıştır diyen olsa, ona da inanacak mıyız? Ayeti anlamaya devam edelim. Erkek ve kız kardeş kızlarıyla, yani yeğenlerinizle evlenmemizi de yasaklıyor. Neden yasaklıyor, birinci derece kardeşinizden kan bağı olduğu için. Allah şunu anlatıyor bizlere. Aynı Anne babadan doğan kardeşlerin çocukları arasında, en yakın kan bağı vardır. Hala, teyze anne ve baba dan kan bağı olup, onlarla evlenmenin haram olduğunu söylediği halde, onun çocuklarından doğacaklar için, bu bağ demek ki daha farklı hale geliyor ki, yasak koymuyor Rabbim. Allah daha sonraki açıklamalarında daha da detaya giriyor, hatta bu detay belki de yüzlerce yıl anlaşılmayan, nedeni bilinemeyen, ama günümüzde anlaşılabilecek bir sebeple yasaklanıyor. Aynı anneden süt emmiş sütkardeşlerin de, biri biriyle evlenmesini yasaklıyor Allah. Demek ki emilen o sütten, neler neler geçiyor ki, rabbim bizleri uyarıyor. Bu kadar detaylı açıklamaları yapan Rabbim, eğer bahsedilen konu hakkında da yasak koysaydı, bizlere açıklama yapmaz mıydı? Evlendiğimiz eşlerimizin anneleri ile de evlenmemizi yasaklıyor. Anneleri ile birleştiğiniz üvey kızlarınızla da evlenme yasağını açıkça söylüyor rabbim. Daha da detaya girip, soyunuzdan gelen oğullarınızın karılarıyla da evlenemezsiniz diyor. Hatta hatırlayınız rabbim peygamberimizin üvey evlatlığının boşadığı eşiyle evlenmesinde, aslında ibret verici şeyler vardır, tabi anlayana anlamak isteyene. Tüm bu örnekler birer masal değil, ibret abidesidir, derstir bizler için. Bizlere düşen bunlara karşı sorular sormak değil, verilen hükümlerin ne anlama geldiğini anlamaya çalışmak olmalıdır. Allah daha da detaya girip, iki kız kardeşi aynı kişinin aynı anda evlenmesini de yasaklıyor. Bunun nedenleri de çok açıktır, bilemediğimiz o kadar neden var ki. Bizler bazı şeylerin farkına varamadığımız halde, nefsimizin etkisiyle öyle sorular sorup, adeta eksik tamamlarcasına fikirler üretiyoruz ki, Allah bizleri affetsin. Bir erkeğin aynı anda iki kardeşi almasını yasaklayan Rahman, acaba yine bir erkeğin eşinin hala ve teyzesini birlikte almasını yasaklamış olsa, bizlere açıklamaz mıydı? Şimdide arkadaşımızın sorduğu soruyu düşünmeye devam edelim, bu bilgiler ışığında. Bir erkek bir kadınla evli, daha sonrada yine erkek, kadının hala ve teyzesiyle evlenmesinin hükmü kur’an da yok, bunu da peygamberimizi haram kılmıştır diyor arkadaşımız. Önce şöyle düşünelim, bir erkek kendi hala ve teyzesiyle neden evlenemiyordu, yakın kan bağı olduğu için, demek ki doğacak çocuklarda bir sorun var ki yasaklanıyor. Devam edecek nesildeki bozulma riskinden dolayı olsa gerek, elbette başka nedenleri Rabbim bilir. Fakat sorulan soruda, dikkat edin erkeğin kadının hala ve teyzesiyle hiçbir kan bağı yok, doğacak çocuklarda da olmayacaktır. Buradan yola çıkarak, daha önce verilen yasak örneklerine de benzemiyor. İki kız kardeşi aynı anda almayın diyen Rabbim, bir sakıncası olsaydı buna da yasak koymaz mıydı? Böyle bir hüküm olmadığı halde, verilmeyen bir hükmün peşi sıra gitmemiz sizce doğru olur mu? Allah sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyorsa, bizlere düşen verilmeyen hükümlerin peşinde gitmek değil, verilen hükümlere uymak olmalıdır. Bu konuya kur’an dan bir örnekle anlamaya çalışalım. Bildiğimiz gibi evladımızın eşiyle boşansa bile evlenmemiz yasaklanmıştır. Fakat Allah kur’an da öyle bir örnek verir ki bizlere, kan bağı olmadığında, işin çok daha farklı olduğunu anlatmaya çalışır bizlere. Hatırlayınız peygamberimiz, evlatlığının yani Zeyt in boşadığı eşiyle evlenmiştir. Çünkü arada kan bağı yoktur. Bunun anlaşılması içinde Rabbim bizlere bu örneği, hayata geçirerek vermiştir. Hala ve teyze kızlarıyla da evlenme yasağı yoktur, peki neden yoktur? Çünkü araya başka bir soy girmiştir. Örneğin bazı insanlar peygamberimizin evlatlığının eşi ile evlenmesini anlayamaz, hatta normal karşılayamaz, fakat burada bizler günü birlik anlayışıyla ayete bakarsak yanılırız. Allah burada çok önemli bir örneği vermek istiyor bizlere. Evleneceğiniz kadınlarla çok yakın, birinci derece kan bağınız olmamalıdır. Zaten daha öncede ayet örneklerini verdiğim gibi, Allah bir tek eşliliğe bizleri özendirmiş ve adaletli, huzurlu yaşamak istiyorsanız, buna uyun demiştir. Bizler kur’an da açıklanmayanların peşine düşmek yerine, açıklananları anlamanın yollarını bulmalıyız. Bakın peygamberimiz bir hadisinde ne söylüyor bizlere. Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın. Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403 Peygamberimizin ümmeti olan, bu sözleri çok iyi anlayacak ve kur’an a sarılacaktır. Gerçekten Allah çok affedici ve merhametlidir ama biz kulları buna layık mıyız, işte onu bilemiyorum. Şimdi tüm bu açıklamalardan sonra, arkadaşımızın söylediklerini tekrar hatırlayalım ve yine kur’an bütünlüğünde düşünmeye devam edelim. (Erkeğin Evlendiği veya evleneceği kadının halası ve teyzesi ile aynı anda evlenebilmenin hükmü kuranda yok. Varsa siz gösterin BİZE.) Bu soruyu ilk okuduğumda, şöyle bir soru geldi aklıma. Acaba bizler böyle bir soruyu kendimize sorabilir miyiz? Ya da böyle bir soru sorulduğunda Rabbin onlarca, hatta yüzlerce ayetini, hiç göz önünde bulundurmadan sorduğumuzun farkında mıyız? Allah onca açıklamaların içinde, bizlere haram kıldığı bazı şeyleri eksik bıraktığını, onları da elçisinin tamamlamasına izin verdiğini düşündüğümüzde, doğrumu yapıyoruz dersiniz? Sizlere bazı ayetler hatırlatacağım. Bu ayetler ışığında, acaba Rabbin vermediği bir hükmü, yasağı, haram ve helali Allahın elçisi verebilir mi, onu anlamaya çalışalım şimdide, Allahın izniyle. Kamer 4: Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice önemli haberler gelmiştir. 5: (Ki her biri) Doruğunda-olgunlaşmış bir hikmettir. Fakat uyarmalar bir yarar sağlamıyor. Casiye 20: Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o. Ankebut 18: "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir. Ahzap 2: Rabbinden sana vahyedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır. Önce yukarıdaki ayetleri anlamaya çalışalım. Allah kamer suresi 4. ayetinde, bizleri kötülükten sakındıracak, nice önemli haberleri verdiğini, kur’anın doruğunda yani en olgun haliyle bizlere geldiğini söylüyor. Sonu da çok acı verici sözlerle bitiyor. (Fakat uyarmalar bir yarar sağlamıyor.) Evet, rabbim ne yazık ki yarar sağlamıyor. Sen en olgun, doruğunda bizler için ibret dolu bir rehber indirdiğini söylüyorsun, ama hala bu kitapta eksik arayanlar var. İşin kötüsü de peygamberimizin tamamladığını söyleyenlerin sözleri. Olgunlaşmış, yani en güzel bilgilerin sunulduğunu söylediği bir kitapta, acaba verilmeyen, izah edilmeyen bir hüküm olabilir mi? Casiye suresi 20. ayette Allah, bu kur’anın okuyanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluştuğunu, iman endenler için, kılavuz ve rahmet olduğunu söylüyor. Fakat bu ışık saçan kitapta bazı şeylerin olmadığını bizler hala söyleyerek, nasıl bir yanlış yaptığımızın farkın damıyız? Ankebut 18. ayette Rabbim daha önceki inkârcıları da hatırlatıp, elçisinin görev ve sorumluluğunu açıkça hatırlatıyor bizlere ve bakın ne diyor? (Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.) Fakat bizler bu ve buna benzer onlarca ayetin üstünü örtüp, görmezden gelip, hala peygamberimize rabbin vermediği yetkileri verip, neler söylüyoruz, ne haramları peygamberimizin üstünden topluma anlatıyoruz, bunun farkın damıyız? Acaba peygamberimiz bu ümmetinden memnun olur mu hesap günü? Hesabın görüleceği gün, rabbine bu ümmeti adına, bağışlanmaları için duacı olur mu dersiniz? Allah Ahzap suresi 2. ayetinde bakın ne diyor elçisine.( Rabbinden sana vah yedilene uy.) Allah bu sözleri kur’an da, açıkça onlarca kez söylediği halde, bizler elçisini kur’an da olmayan eksik tamamlayıcısı konumuna getirmemiz, ne kadar büyük bir yanılgı olduğunun, farkına varmamızın zamanı geldi diye düşünüyorum. Bakın Allah nasıl uyarıyor bizleri. Bu sözleri söyleyen Rabbim, evlenme yasağı konusunda eksik bırakmış (HÂŞÂ) bunu da peygamberimiz tamamlamıştır diyebilir miyiz, yorum sizlerin. Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik. Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. Araf 174: Belki inkârdan dönerler diye ayetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz. Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar. Doğrusu bu ayetleri okuduktan sonra, hala kur’an da eksik aramak, ne derece doğrudur bilemiyorum. Allah Nur suresi 34. ayetinde, biz sizlere gerekeni açık açık bildiren ayetler indirdik ki, öğüt alasınız diyor. Ama bizler hala Rabbin verdiği öğütler, örnekler dışında, beşerin örneklerini de sanki rabbin kitabının, (HÂŞÂ) tamamlayıcısı gibi kabul etmemiz, akla ve mantığa uygun mudur sizce? Kur’ana uymadığı çok açık. Araf suresi 3. ayetinde Allah, Rabbinizden size indirilene uyun dediği halde, bizler hala Rabbimizden indirilen rehber de olmayan bir hükmün peşinden gidiyoruz, bunu düşünüyor muyuz? Araf 174, ayet bakın ne diyor ve uyarıyor bizleri. (Belki inkârdan dönerler diye, ayetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz.) Bizler tüm bu ayetleri gördüğümüz halde, hala açıklananları yeterli bulmadığımızı, rabbin huzurunda nasıl açıklarız? Ondan sonrada peygamberimiz üzerinden söylenen hurafelere nasıl inandığımızı söyleriz de, Allah resulünden duacı olmasını dileriz. Araf 185. ayet, peygamberimiz devrinde kur’anı yeterli görmeyip, atalarından gelen rivayetlere de iman etmek isteyenlere karşı, rabbin ibret verici cevabıdır. Eğer bizler bu cevaptan nasiplenmeyip, bu sözler o devrin insanlarına söylenmiştir, bize değil dersek, bizlerde imanımızı o derece eksik yaşıyoruz demektir. (O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar.) Bakın Allah elçisini nasıl uyarıyor, anlayana yalnız bu ayet yeter. Maide 67: Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. Ne dersiniz bu ayet her şeyi açıklamıyor mu? Allah elçisine sana indirdiğimi tebliğ et diyor, hatta bunu yapmazsan görevini yapmamış sayarım diye de ikaz ediyor, ama bizler Rabbin indirdiğine, elçisinin ilaveler yaptığını söylemekten, hiç ama hiç çekinmiyoruz. Bakın bu konuda da açıklık getiriyor Rabbim, ama gözlerde perde olunca, görmek elbette imkânsız. Hakka 44; Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. İşte kur’an, işte bizlerin yanlış inançları. Birileri çıkıyor, bakın bunu da peygamberimiz haram yapmıştır, bu kur’an da yoktur, bunlara da iman etmeliyiz diyecek, ama Allah açıkça bizim sözlerimize elçimiz ilave yapıp, bunlarda Allah katındandır deseydi, onun canını alırdık diyen rabbim e inatla, bunların tersine iman edeceğiz, öylemi dostlar? Allah o kadar açık söylediği halde, bizlerin kur’anı devre dışı bırakarak, beşerin sözlerini görmemize, doğrusu hiç akıl erdiremiyorum. Peygamberimizi adeta kur’anın eksiğini tamamlayan konumuna getirmekle, İslam dininden uzaklaştığımızın, artık farkına varalım. Allah Meryem suresi 64. ayetinde bizlere; (Senin Rabbin kesinlikle unutkan değildir.) dediği halde, her şey kur’an da yazmıyormuş demenin, büyük bir yanlış olduğunu artık fark edelim. Allah İsra suresinde bizleri nasıl uyarıyor. İsra 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır Bizleri emin olmadığımız bilgilerin ardına düşmekten alıkoymaya çalışan, Rabbim e kulak verelim. Şunu asla unutmayalım ki, Allahın elçisi, Rabbinden gelen kur’anı bizlere tebliğ etmiş, asla ona ilaveler yapmamıştır. Çünkü Rabbim böyle emir verdiğini bizlere söylüyor. Kur’anın vermediği bir hükmü, asla peygamberimiz vermez. Peygamberimiz o günün toplumuna yalnız kur’an ile hükmetme görevi almıştı. Ona ne ilave yaptı, nede eksiltti. Eğer kur’an dışından da bir hükümden sorumlu olsak, rabbim aşağıdaki kesin hükmünü bizlere söyler miydi? Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız. Allah sizleri kur’an dan sorumlu tutacağım diyorsa, O Yüce Rabbim sözünde durandır, bunu asla unutmayalım. Bizlere düşen kur’an da olmayanların peşine düşmek yerine, Rabbin sorumlu tutacağı kur’anın hükümlerini anlamaya çalışalım. Allah bir konuda haram koymamışsa, şunu unutmayalım ki ona hiç kimse haram diyemez. Bizleri peygamberimizin üzerinden, Allah ile aldatmak isteyenlere karşı uyanık olalım, yoksa hesap günü çok ama çokkkkk pişman oluruz. Bu tür sözleri söyleyenlere karşı; Ne yani peygamberimiz postacımıydı dediğimizde, peygamberimizin rabbin kitabının tamamlayıcı konumuna getirerek, çok büyük günah işlediğimizin artık farkında olalım. Hesabın görüleceği gün, geriye dönüp hatalarımızı düzeltme imkânımız olmayacağına göre, gelin bugünden Rabbin rehberine sarılıp, hurafelerden uzak kalarak, en az hata yapan kullarından olalım. Dilerim Rabbimden mahşer günü yüzü gülen kullarından oluruz. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK | |
Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İbretlik bir kıssadan hisse. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | kamer34 | 6 | 2581 | 21 Nisan 2011 21:45 |
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. | Makale ve Köşe Yazıları | HakikaT | 10 | 5416 | 12 Nisan 2011 12:36 |
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... | Makale ve Köşe Yazıları | yakuti | 7 | 2752 | 20 Mart 2011 19:44 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | Makale ve Köşe Yazıları | kamer34 | 6 | 2641 | 16 Mart 2011 12:48 |
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? | Makale ve Köşe Yazıları | talibetün | 5 | 2280 | 11 Mart 2011 21:19 |
29 Ocak 2011, 14:39 | Mesaj No:2 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur?
hiç kimse peygamber hüküm koydu demedi,demez de.peygamber kurandan hüküm çıkarmıştır ve buna birinci derecede en ehliyetli yetkisi var dedik.yani yeni bir hüküm değil,var olan muğlak kapalı hükümlerin açılımını yapmıştır. örneğin; 1-kuranda namaz kılınız,namaz size farzdır,namazını huşu kılın,namazınızda daim olun,namazınız sizi fuhşiyat ve münkerden korumalı gibi ayetlerin açılımını Resulullah yapmıştır. nasıl mı ? namaz nedir,nasıl kılınır,rukusu-sucudu,kıyamı -kıraatı,tertibi -zamanı,farzı-vacibi-sünneti-erkanları............ 2-kuranda temiz ve helal olan etleri,yiyecekleri iyiyin açılımını Resulullah yapmıştır. nasıl mı ? sizinle olan müzakerelerimizde sorduğum sorulara yuvarlak-kaçamak cevap vererek geçiştiremezsiniz.kuranda at,it,arslan,fare,çakal vs etleri haramdır diye bir hüküm yok.Resulullah bunun açılımını yapıp yol göstermiştir.aksi takdirde biri çıksa deseki,fare helaldir,midem alıyor,fare eti severim,kuranda yasak değil.ona verilecek kurani cevap delil yok.ptt memuru sıfatını Resulullaha yakıştıranlar bunalımı başlar. 3-islam hukukunun yüzde 90 ı Resulullaha muhtaçtır.eğer Resulullah yetkili değildir derseniz(haşa),islam ilimlerinin,hukukunun yüzde doksanını çöpe atmış olursunuz.bu büyük bir cesaret ister.sanırım bu cesaret ilimin değil cehaletin cesareti olur. bir yazarın dediği gibi,küpü küpün üstüne koysalar,dağ gibi yığsalar,altından birini çekseler,seyreyleyın gümbütüyü!
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
29 Ocak 2011, 14:55 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Nisa suresinde geçen yasaklamaların dışında Allah resulünün hadisi şeriflerinde sahih olarak bizlere ulaşan "Karı ile hala ve teyzesi bir nikah altında toplanamaz." (Buharî, Nikah, 27; Müslim, Nikah, 33, 34, 36, 40.) Bu işin asıl nedeni AHLAKİ boyutudur.Gönüllerde bulunan karşılıklı sevgi ve saygının o kişilerin aynı anda erkeğin nikahının altında bulunması kıskançlık ve hasede yol açar.Sılai rahimi yok eder... Ahlaki boyutu ile bakmaz isek emin olun işin içinden çıkılmaz...Yok eğer illaki 3 ünü bir arada nikahımda bulunduracam diyen varsada buyursun yapsın kimse onlara engel çıkarmıyor .... Allah resulünün tebliğ etmesi ile görevi bitmemiş bilakis onları açıklayıp AHLAKİ yönde var olabilecek hükümleride belirlemiştir...Bu Hükümler Allah resulünün nübüvvet makamında ortaya koymuş olduklarıdır... Günümüz çarpık rejimlerinin Allah'ın kelamına rağmen ortaya koymuş oldukları ŞİRK hükümlerini görmek istemeyenler neden se Allah resulünün Kurandan beslenerek ortaya koymuş olduğu hükümlere hemen çok kolay çizgi çekebilmektedirler... Eğer gerçek Manada Kuran ile yaşamak gayesinde isek öncelikle İTİKADİ hususta Tüm Zalim Otoritelere ''LA'' diyebilmeyi başarabilmeliyiz.Sistemin şirk çarklarını masum gösterip Laikliği vb uygulamaları meşruu göstermeye çalışmaktansa Öncelikle Kuran bu güruhlara nasıl bakıyor ona bakmak lazım... Allah Resulü herhangi bir konuda Kurandan beslenerek hüküm koymuş ise bizlerin o hükümlere ''İtaat ettik'' demekten başka alternatifimiz olamaz... Yok eğer biz kendi aklımız ile Allah resulünden dahi iyi bildiğimize inanıyor isek o zaman ne gerek vardı da Allah bizlere Peygamber gönderiyor Direk Kelamını kalplerimize indirir elçiye gerek bırakmazdı....
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
29 Ocak 2011, 15:02 | Mesaj No:4 |
Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Aslında sorduğunuz tüm sorulara, yazdığım yazılarda cevap vermiştim. Allah temiz olan her şey sizlere helaldir diyorsa, bunu kendi nefsimizde değerlendirip ben ondan tiksiniyorum demekle inancımızı yönlendiremeyiz. Allah sizlere açıklananların haricinde her temiz şey helal kılınmıştır diyorsa, sizin saydıklarınız ancak sizi bağlar. Bundan yüz yada yüzelli yıl sonra acaba o saydıklarınıza muhtaç olmayacağınızdan eminmisinizde günü birlik düşünüyorsunuz? (ptt memuru sıfatını Resulullaha yakıştıranlar bunalımı başlar.) demişsiniz. Acaba sizin sözünüzden şunu anlayanlar çıkmazmı? peygamberimizi Rabbin vermediği eksik hükümlerin tamamlayıcısıdır diyenlere bu durumda ne söylememiz gerekir? Bakın her ikisinde de yanlış sorular soruluyor. Bu konular daha önce konuştuğumuz konular, çok fazla konuşmak istemiyorum. Tüm bunların doğruluğunu Rabbin huzurunda göreceğiz. İkimizden birisi doğru söylüyor acaba hangimiz? Saygılarımla Halukgta | |
29 Ocak 2011, 15:23 | Mesaj No:5 |
Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Değerli Yitiksevda arkadaşım. Şu sözleriniz üzerine düşünelim. (Bu işin asıl nedeni AHLAKİ boyutudur. Gönüllerde bulunan karşılıklı sevgi ve saygının o kişilerin aynı anda erkeğin nikahının altında bulunması kıskançlık ve hasede yol açar.Sılai rahimi yok eder... Ahlaki boyutu ile bakmaz isek emin olun işin içinden çıkılmaz...Yok eğer illaki 3 ünü bir arada nikahımda bulunduracam diyen varsa da buyursun yapsın kimse onlara engel çıkarmıyor ....) Değerli arkadaşım ahlak anlayışı toplumlarda bazen farklılık arz edebilir. Önemli olan rabbin hükümlerine ters düşüp düşmediğidir. Allah birden fazla evlenmenin zaten adaletsiz olduğunu söyleyip, tek eşliliğe yönlendirmiştir bizleri. Birden fazla evliliği önermemesinin nedeni, zaten eşler arasında kıskançlığın çok yoğun olmasıdır. Tabi bunun haset, düşmanlık getirmesi kaçınılmazdır. Örneğin birçok insan peygamberimizin evlatlığının boşadığı eşi ile evlenmesini kabullenemez kendi ahlaki anlayışına göre, ama burada anlatılmak istenen gözden kaçırılmış, duygularımızın esiri olarak ayete bakıyoruzdur da, onun için anlayamamışızdır ayeti. Üçünü bir arada alacağım diyen varsa buyursun alsın, kimse onlara engel çıkarmıyor dediğinizde, aynı şeyi düşündüğümü ama farklı anlattığımızı gördüm, memnun oldum. Ben zaten yazımın başında birden fazla evlenmenin Allahın istemediği bir durum olduğunu söylemiştim. Onun içindir ki bu yazıyı yazmama neden, bahsedilen konuda evlenmesinin normal olduğunu anlatmak değildir amacım. Amacım konmayan bir yasak hakkında peygamberimizi hüküm verip, bizleri bağlarcasına hiç bir şey söylemeyeceğini anlatmaya çalışmamdır. Yoksa birden fazla evlenmenin de ne adalete nede huzura yol açmayacağını zaten rabbim söylüyor. Bizlere düşen kur’anın hükümlerinin bizlere nasıl bir yön çizdiğine bakmaktır. Allah birden fazla evliliği doğru bulmadığını anlatmasına rağmen, bizlerin sorduğu yazımın konusundaki soruları gündeme getirmemiz dahi, bana göre normal değildir. Çünkü bu sorular kafa karıştırır. Peygamberimiz bizlere, kendisiyle ilgili ulaşan sözlerin, kendisine ait olup olmadığını anlamamız için kur’an ile karşılaştırınız diyorsa, bizlere düşen onun ışığında yürümek olmalıdır. Emin olmadığınız bilgilerin ardı sıra gitmeyin diye uyaran rabbimin, bu ayetin üzerinde çok düşünmeliyiz. Gerçek doğruyu rabbim bilir. Bizlere kur’ana sarılın sizi bana ulaştıracak, çünkü sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyorsa, bu sözleri yabana atmadan, bizlere ulaşan rivayetleri çok iyi kur’an ile değerlendirmeliyiz. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK | |
29 Ocak 2011, 17:32 | Mesaj No:6 | |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Alıntı:
SELAM: Benim fikirlerimi az çok yazılarımdam çıkarmışınızdır.Allah'ın hükümlerini uygulamada isimleri ne kadar büyük olursa olsun bir an bile tereddüt etmeden uyguladığıma şahit olmuşunuzdur.Haluk gümüştabak arkadaşım. Şahsen diyorum ki siz çok önemli bir hususu gözden kaçırıyorsunuz.Peygamberi tanımlarken adeta Atatürke tanıdığınız yetkileri Hz. Muhammed (sav) e tanımıyorsunuz.Sizinle şu konuda hem fikirim. Peygamberin Allah'ın ortağı olmadığı kesin,peygamberde alahın koyduğu hükümler gibi hüküm koyar demek şirktir,şefaat rasulüllah demek şirktir,bunlar kesin ayetler çok açık,buraya kadar tamam. Fakat peygamberi tanımlarken yine kurandan yola çıkarak peygamberin tanımını yapmamız gerekmektedir.Size daha evel yazmıştım nisa/60 ayeti ben kardeşimle ihtilafa düşüğümde Allah bana Allah ve rasülüne git diyor.Bu ayette Allah'tan kasıt kuran olduğu hükmü tamam peki rasüle nasıl götürecem.Yoksa bu ayet nasihmi oldu diyeceksiniz nasih mensuh konusundaki fkrinizide biliyorum.Birde şu ayete bakalım 59- Ey müminler, Allah'a itaat ediniz; Peygambere ve sizden olan devlet yetkililerine de itaat ediniz. Eğer gerçekten Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız herhangi bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüzde o meselenin çözümünü Allah'a ve Peygamber'e havale ediniz. Bu sizin hesabınıza en hayırlı ve en iyi akıbet vaad eden bir tutumdur. Şimdi bana diyebilirmisiniz ki ben anlaşmazlığımı ahirete bıraktım orada Allah ve rasülü bu işe hüküm verecek.Bu anlayışta başka bir şirke yol açmazmı.Beni ahirette yargılayacak Allah'mı yoksa Allah'ın rasülümü hangisi. Ben anlaşmazlığımı Allah'a rasülüne nasıl havale edecem bana bunu biri anlatsın lütfen. Yine nisa suresinde olması lazım bir ayet daha var o ayeti bulamadım.O ayet mealen şöyle idi Allah ve rasülünün arasını ayıralnarın kafir olduğunu ayen beyan açıklamtaydı.Şimdi sayın haluk arkadaşımız günümüzde kuran ve peygamber doğru tanımlanmadığı konusunda hem fikiriz.Evliya adı altında insanların kendilerini peygamberden daha üstün gördükleri ve bu fikirlerin büyük insan kitleleri tarafından benimsendiğidir bir gerçek. Bundan yüz yada yüzelli yıl sonra acaba o saydıklarınıza muhtaç olmayacağınızdan eminmisinizde günü birlik düşünüyorsunuz? alıntı Bu cümleyi bir kaç kezdir kullanıyorsunuz bunu bir türlü anlamıyorum,elbetteki zaruriyet dahilinde bana açıkca haram olan domuz eti bile helaldir.Yüz yüzelli sene sonra bu zaruret meydana geldiğinde bende bana tanılmış olan bu imtiyazı kullancağım.Bunun konumuz ile hiç bir bağlantısı yok. İnsan fıtratına ters olan ilişkiler ve helal haramlar Allah'ın rasülü tarafından bunlarda bu ayetin hükmüne girer demek kadar doğal bir şey olamaz.Şunu çok iyi biliyoruz Allah'ın rasülünün bazı içtihatları Allah tarafından derhal düzeltilmiş o içtahatların yerine yeni hükümler konulmuştur.Bunun anında düzeltilmesi peygamberin ismet sıfatının olduğuna delildir. Allah rasülü helal haram koyma konusunda ilah olmadığna göre o halde o ayetleri nasıl anlamalıyız mealen""peygamber size iyi şeyleri helal kötü şeyleri haram kılarlar""kilit nokta burası. Muhsin arkadaşımız bunu güzel açıklamış,ben bu ayetin başka bir boyutuna dikkat çekmek istiyorum.Şimdi diyelimki peygamber bir konu hakkında hüküm verdi bu bu konuyu Allah tekzip etmedi bu konu islamda helaldir anlamı çıkarmı? çıkmazı? Bunu cevpalayın devam edelim inşallah bende Allah ve rasülünün arasını ayıranlar ayetini bulmaya çalışayım. ALLAH'a emanet ol ve olnuz. | |
29 Ocak 2011, 18:41 | Mesaj No:7 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur?
Haluk bey kamer ve mevlüt hocalarımız gibi düşünseniz sizi bi şekilde anlarım.onların görüşleri bana göre tutarlı,kabul edilebirliği mümkündür ve haklı delilleride mevcuttur kuranda.ama sizi anlamak için kendimi zorluyorum,hırpalıyorum...sizi haklı çıkaracak delil kırıntısı bulamıyorum. Bundan yüz yada yüzelli yıl sonra acaba o saydıklarınıza muhtaç olmayacağınızdan eminmisinizde günü birlik düşünüyorsunuz? demişsiniz.el insaf yani yüz elli yıl sonra fare böcek kurt çakal eti helal olabilir.insanın kimyasını bozuyorsunuz cidden . sizi anlamıyorum ve anlamak istesemde kabul edilecek tutarlı deliliniz yok. ben size 3 madeden oluşan soru yöneltmiştim.ilk ikisine gene yuvarlak cevap yetiştirmişsiniz ama içi boş anlamsız.çünkü beni tatmin edecek cevap değil. size yine soruyorum 3.madede geçen soruyu cevaplarmısınız ? fıkıh,kelam,islam hukuku,muamelat Allah Resulunun sünnetinin eseridir. sizin mantığınızla hepsi yersiz anlamsız işe yaramaz. Allahım böyle düşünmekten,inanmaktan sana sığınırım. İman ettiğim Kurana göre,Allah resulu yeni hüküm çıkaramaz,ama Muğlak olan ayetlerden hüküm çıkarır,çıkarmak zorunda ve çıkarmıştır.bunu ümmet-icma ile kabul eden alimlerin hepsi sorunlu ise,tek seçenek kalıyor,"yegane tartışılmaz Alim Haluk Gümüştabak." Ve bu Haluk güöüş tabak kuran ayetlerinde ben böyle anlarım diyor.ve anladıklarınıda yazıyor üşenmeden.ve bunu kendisine de layık görüyor,hiç bir sorun olmuyor.Ama kuran görevlisi, Allah peygamberi ; "ben bu ayetten cebrail kontrolunda şunu anladım,yanılırsam zaten beni uyarır.benim namaz kıldığım gibi kılın,oruç,hac,ahlak,helal ,haram bilimum tüm vahyi ilgilendiren yaşantım sizlere örnektir" derse yakıştırmıyorsun. haluk yaparsa isabet,Allah resulu yaparsa şirk. Allahım Sana sığınırım! :((
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
29 Ocak 2011, 19:40 | Mesaj No:8 |
Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Sayın Andulmelik, keşke hitap şekliniz Kamer kardeşimiz gibi olsa ve kendinizden başka fikirleri alaysı anlatmaktan, davranmaktan vazgeçseniz ne güzel olacak. Bakın siz benim gibi düşünmediğiniz için, ben sizi alaya alıyor muyum? Hâlbuki siz bana böyle davranıyorsanız, benimde aynı şekilde size hitap etme hakkım doğmuş oluyor. Değerli Kamer kardeşim size cevap vermek isterim. Siz kilit noktası olarak şu ayeti göstermişsiniz. (peygamber size iyi şeyleri helal kötü şeyleri haram kılarlar…) Allah bu sözüyle, benim açıkça söylediklerimden başka şeyleri de sizlere söylediğinde alın diye anlamamız mı normal, yoksa onlarca ayetinde rabbin saydığı ve sizlere gönderdiğim, elçinin sizlere kur’anı tebliğ edecek onları anlatacak, benim söylediklerimden başka asla hiçbir şey ilave etmeyecek sözlerini bir kenara bırakıp tamı ayeti anlamaya çalışmalıyız? Burası çok önemli. Eğer onlarca ayeti gör ardı ederse anlamaya çalışırsak doğru yapmış olur muyuz? Şöyle düşünelim. Okullarda çocuklarımız okuyor. Herhangi bir dersi düşünün. Acaba öğretmenler, çocuklarımıza ellerindeki kitaplarının haricinde konuları da işleyebiliyorlar mı? Yoksa Milli Eğitimin önlerine sunduğu konularımı anlatıp öğretiyor? Hiç birimiz başka konuları da öğretiyor diyemiyoruz, çünkü onlara emir böyle verilmiş, uymak zorundalar. Milli Eğitim Bakanlığı biz velilere aynen şu sözü söylüyor. Sizler evlatlarınızı bizim öğretmenlerimize teslim ediniz. O öğretmenler evlatlarınıza en güzel bir şekilde eğitim verecek, gerekenleri öğretecektir diyor. Allah ta aynısını yapıyor, çünkü elçisine gereken tembihleri vermiş ve onun ona öğretilenden başka hiç bir şeyi öğretmeyeceğini rabbim biliyor. Bizlerde bu ayeti aynen böyle anlamalıyız. Eğer bizlerin anlamayacağı bir konu kur’an da muhkem ayetler içinde olsaydı, acaba Allah elçisi bizlere naklederken kur’an da açıkça yazmaz mıydı, bunu da düşünelim. Hatırlayalım eğer kur’an dışından hükümlerde olsaydı, Allah elçisi hadis yazımını neden yasaklasın? Bu yasak dört halife devrinde neden devam etsin? Önce izin verdiği ama gördüğü yanlışlıklardan, kendi sözlerinin nasıl değiştirilerek karşısına geldiğini fark eden peygamberimiz, daha o devirde kur’anın devre dışı kalacağının farkına varmasından dolayı yasak getirmiştir. Bu yasağı harfiyen dört halife devri titizlikle devam ettirmiştir. Bu konuda birçok hadisler vardır biliyorsunuz. Şunu da düşünün, aynı konuda mezheplerdeki peygamberimizin sözlerinin hangisinin gerçek, onun sözleri olduğunu bilecek var mı aramızda? Cevabınızın sonunda çok güzel bir soru sormuşsunuz ve şöyle yazmışsınız. (Şimdi diyelim ki peygamber bir konu hakkında hüküm verdi bu konuyu Allah tekzip etmedi bu konu İslam da helaldir anlamı çıkar mı? Çıkmaz mı?) Eğer peygamberimiz bir konuda hüküm veripte, rabbim herhangi bir ikazda bulunmamışsa, kesinlikle helaldir yani doğru bir karardır diye anlamalıyız, bunda hiçbir şüphe yok. İşte sorunda burada zaten. Acaba peygamberimiz böyle bir karar verdimi? Hangi konuda karar verdide o karar o hüküm kur’an da hiç bahsedilmemiştir? Bunun detayı, ya da kesin bilgisi, kur’an gibi emin olacağımız bir kitap var mı? Buna hangimiz, kesinlikle ben yüzde yüz eminim peygamberimiz bunu söylemiştir, böyle karar vermiştir diyebilir? Var mı bunu söyleyebilecek kişi? Gerçi bunu yazanlar, savunanlar sanırım kesin emin ki bunu söylüyor. Onlara sözüm olamaz. Ama ben böyle bir şey söyleyemem ve söylenenlere de inanmam. Çünkü Rabbim böyle bir yoldan gitmememiz için bizleri uyarıyor. Emin olmadığın bilginin ardına düşme diyor. Bu durumda kendimize hemen soralım. Rabbim emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin, sorumlu olursunuz diyorsa bizlere kur’an da olmayan bir hükümden de sorumlusunuz diyenlere karşı tavrımız ne olmalıdır? Madem peygamberimiz kur’an da hükmedilmemiş bir konuda hüküm veriyor, ya da daha birçok konularda hükümler veriyor, bu durumda Rabbimin onlarca ayetinde, sizler bu kitaptan sorumlusunuz, kur’anın ipine sarılın sizi doğru yola iletecek, bizim gönderdiklerimize elçimiz ilaveler yapsaydı onun canını alırdık, türünden ayetleri ne yapacağız? Bunların hiç mi bir hükmü ikazı, anlatmak istediği yok bizlere? Sizde inşallah Rabbim e emanet olunuz. Saygılarımla Halukgta | |
29 Ocak 2011, 19:55 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur? Peygamber tanımları SAYIN MUHSİN ABİM VE SAYIN HALUK ABİM Sanırım biz yanlış bir noktada mülaza etmekteyiz Ben peygamberin tanımları ile ilgili üç görüşü aşağıya aldım,siz bu görüşlerinin hangisine sahip olduğunuzu belirtirseniz sanırım mülaza ettğimiz konu daha çok aydınlanmış olur,sizden ricam bu üç görüşün hangisini taşıpyosrunuz yada sizin peygamber tanımız nedir. Saygılarımla kamer34 Herhangi bir peygamberin insan olması bakımından itaat edilmesi ve örnek alınmasının şart olmadığı kesindir.Hz.Musa (a.s.) İmran oğlu Musa olması bakımınından itaat edilmiyor.Hz İsa (a.s) Meryem oğlu İsa olduğu için örnek alınması gerekmez.Aynı şekilde Hz.Muhammed (a.s.) Abdullah oğlu muhammed olarak itaat etmek şart değildir.Onlara itaat ediliyor onlaraın hayatı örnek alınıyorsa,bu onların Allah'ın peygamberleri olmalarından ileri geliyor.Allah'u teala onlara,alelade insanlara verilen bir ilim vermemiştir,sıradan insanlara bahş edilen hidayeti bahş etmemiştir; Aksine diğer insanların kendi akıl gücüyle veya peygamberleri yol göstermedikçe başaramyacakları seviyede yetenek bilgi ve güç vermiştir.Şimdi gelelim sorumuzun daha sonraki bölümüne; Bir peygambere hangi işlerde itaat etmek zorunlu,hangi işlerde zorunlu değildir.Yani peygamberlere itaatin sınırı nelerdir,varsa ne kadardır? 1. Görüş Bu gruba göre,kitabı tebliğ ettikten sonra peygamberin peygamberlik hüvviyeti de sona ermiş olur.Kitabullah insanlara indikten sonra peygamber rast gele bir insana dönüşür.Bu görüşe göre,diğer bazı düşünceler şunlardır: Hükümdar hakim lider ve önderlere itaat yalnızca düzenin korunması ve otoritenin sağlanması için lazım olup,dini bir zorunluluk değildir.Alim düşünür ve hukukçulara kabiliyet ve bilgi dereclerine göre saygı gösterilmelidir. Bu itaat ve bağlılık da seçmeli olup bağlayıcı bir tarafı yoktur.Aynı durum Allah'ın peygamberi içinde geçerlidir.Allahın kitabını dünyaya insanlara getirdikten sonra peygamber peygamberlik niteliğini kaybedip sıradan herhangi bir insan haline dönüşür.Bir hakim ve hükümdara da bağlılık onun iktidar sahibi olmasından ileri gelir ve iktirdan düşer düşmez bu kimlğini yitirir.Bir şahsın hakim olarak etkinliği sadece karar alanının sınırları dahilindedir.Bir hakim karar ve yetki alanın dışında gerçek bir hakim değil,bir hukukçu olarak kabul edilecek ve verdiği karar ancak benzeri şartlarda örnek alarak kullanılabilecektir. Eğer biri mütefekkir veya filozof ise sözleri ve ve fiilleri kendi değerlerine göre gözönüne alınmalıdır.Aynı şekilde iyi ve dürüst bir insan ise onun söz ve davranışları ancak gönllü olarak örnek alınabilir.Bu görüşe göre peygamber sırasıyla bir hükümdar,hakim,mütefekkir ve iyi bir insan ise bu hüvviyetteki bütün söz ve hareketlerini benimsemek veya benimsememekte serbestiz. 2.Görüş Bu görüşe göre peygamberin görevi sadece Allah'ın kıtabını dünyaya getirmek değildir.O kitapta yer alan emir talimat ve kanunları şahsen uygulamak suretiyle ümmetine uymalıdır.Bu bakımdan peygamberin ibadet ve diğer dini vecibeler ile ilgili gösterdiği örneğe uymak aslında kitabullaha uymak demektir.Ve bu dini bir görevdir.Ancak peygamberin bir insan olarak işgal ettiği hükümdar hakim ve kadı gibi mevkiler ve taşıdığı ıslahatçı,düşünür vatandaş ve cemiyetin bir ferdi gibi sıfatlarla yaptığı işler ve söylediği sözlerin kalıcı ve evrensel bir nizamname teşkil etmediği dolayısıyla bunun dinen farz olmadığı kesindir. 3.Görüş Bu görüş peygamberin peygamberlik hüvviyetini hayatının büyük bir bölümünü kapsadığnı,ahlaki,toplumsal ilişkiler,resmi uygulama ve hukukta veya bazı diğer alanlarda onun söz ve ugulamalarına uymanın Allah'ın talimatına uymak olduğunu kabul eder.Fakat aynı zamanda peygamberin peygamberlik ve insanlık halleri arasında ayırım yapar bu görüşe göre,Hz. Peygamberin belli bazı söz ve fiillerinin örnek alınmaası gerekli değildir.Ama bu görüş,nebinin peygamberlik ile insanlık durumları arasında ayırım yapmakta hayli güçlük çekerler. |
29 Ocak 2011, 20:15 | Mesaj No:10 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur?
hayri abi, birinci gurup olmaktan Allaha sığınırım.ikinci guruba kısmen,üçüncü guruba tamamen katılıyorum.ama üçüncü gurubun peygamberlik ile insan tarafını karıştırmam,burası nettir. haluk bey, alaya almak gibi bir derdim yok amacımda yok.eğer burada islami anlamda muzakere ediyorsak,delillinizi getirmek zorundasınız.sorduğum sorulara alakasız ayetlerle cevap verirseniz,size göre alaya alınmak ,bana göre müzakerenin bitişi demektir. biz burda futbol maçı yorumlarını yapmıyoruz.size açıkça soruyorum. siz ayetleri istediğiniz,kapasiteniz kadar,anlayışınız kadar açmakta ,yorumlamakta serbest davranıyor ve bunda haklı olduğunuzu,hakketiğinizi iddia ediyrosunuz,sorunda yapmıyorsunuz, DAAAAAAAAAAA bu dinin peygamberi,yorum yapsa,açıklasa hemen şirk diyorsunuz. Allah aşkına azcık feraset! sorularıma cevap vermek yerine ,olayı dramatikleştirip zeytinyağı hesabını kabul etmem. bana delil ile cevap verecekseniz buyurun,cevap yok geçiştirme varsa,bu muzakere ahlakına aykırı olur ve ben yokum.
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
kadir gecesini aramak imandadır | Esma_Nur | Cuma-Bayram-Kandiller | 9 | 18 Ağustos 2013 22:54 |
Hayatın kaynağı elementlerde diyorlar doğrumudur? | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 07 Nisan 2009 21:38 |
Aşkın vav halini aramak | Ağlama_Karanfil | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 19 Aralık 2008 15:24 |
kader utansın demek doğrumudur | Seyyid | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 2 | 09 Ekim 2008 00:40 |
Mezhebin içinden mi,dışından mı konuşmalı? | ukba yolcusu | İslam/Dinler/Mezhepler | 1 | 09 Eylül 2008 16:14 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|