|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi: 04Haziran 2011 (18:20), Konuya Son Cevap : 04Haziran 2011 (18:20). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
04Haziran 2011, 18:20 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Yola kurulan tuzaklara dikkat etmek lazım! Yola kurulan tuzaklara dikkat etmek lazım! Yola kurulan tuzaklara dikkat etmek lazım! Bir kâmil mürşide intisap etmeden, seyr–i sülük görmeden, Şeyh'lik taslayan kişiler yok mu? "İşi leylü Nehar fıskiyle isyan" İşi gücü, gece gündüz fasıklık yapmaktır. ALLAH'a ası olmakta yarış halindedir. Sürekli nefsinin peşinde koşar. Fasık nedir? Hak yoldan çıkandır. ALLAH'ın rızasını kazanmak, ALLAH'ın emirlerini yerine getirmekle, emredileni yapmak, yasak edilenden de uzak durmakla olur. Bu yolda yürürken ALLAH'ın bir emrini terk ederseniz, ası olmuş olursunuz. Unutmayın ki; Şeyh olan kişi, ALLAH'ın dinine hizmet eder. Fasıklık etmez, isyan etmez. Rabbim bizleri isyan etmekten muhafaza buyursun. Ne kadar acayip bir durum değil mi? ALLAH–u Teala kullarını kendisine ibadet, kulluk etsinle diye yaratıyor, peki kullar ne yapıyor. Nefislerine kulluk ve ibadet ediyorlar. ALLAH–u Teala'nın değil de nefsimizin isteklerini yerine getiriyoruz. Bu işler gayret ve çalışmak ister. Birde Mevla Teala'nın kulunun elinden tutmasını, ona yardım etmesini ister. * * * "Külah ve hırkaya eyler ancak iman" Zannederler ki külah ve hırka insanı şeyh yapar. Seyr–i sülüke inanacaksın, ona çalışacaksın. Bu Şeyh'lik taslayan kimse zannediyor ki külah ve hırka onu mürşid makamına ulaştıracak. Şeyh'in külah ve hırkası elbette ki olacak ama Şeyh'i Şeyh yapan onlar değildir. "Necaset içredir, terfiki şeytan" Bu Şeyh'lik taslayan adam manevi pislik içindedir, onun arkadaşı da Şeytan'dır. Böyle olduğu halde yalancılıkta ısrar eder: "Yine der biz var esrar–ı Sübhan" Bizde Sübhan olan ALLAH'ın sırları vardır, der. "Şeriat'tir bize huccet gidelim, Cemali ba kemale seyridelim." Hak ve hakikatin arasını ayırmada delilimiz şeriat'tır. * * * Bir zaman Abdülkadir Geylanı Hazretlerinin müritlerinden biri, rüyasında kendini cennete köşk ve saraylar içinde, görüp duymadığı nimetler içinde gördü. Mürit, aynı rüyayı üst üste birkaç defa görünce durumunda değişiklik olmaya başladı. Ulaşacağı makama ulaştığını, bundan böyle mürşide ihtiyacı kalmadı zannına kapılarak sohbetleri de terk etti. Epeyce zaman Abdülkadir Geylanı Hazretleri ile müridi görüşmedi. Bir gün sokakta karşılaşırlar. Geylanı hazretleri nerede olduğunu, sohbetlere niçin katılmasını sorar. Mürit'te, ulaşacağı yere ulaştığını, bundan sonra kendisinin sohbete ihtiyacı olmadığını söyledikten sonra gördüğü rüyayı anlatır. Abdülkadir Geylanı: –Bir daha aynı rüyayı gördüğün zaman; "Bismillah ya Abdülkadir Geylanı" söylemesini tembih eder. Aradan birkaç gün geçer. Mürit aynı rüyayı görünce, Şeyh'inin söylediklerini hatırlar. Hemen o kelimeleri tekrarlar. Kelimeler ağzından çıkar çıkmaz, o cennet, bağlar, bahçeler, saraylar bir anda gözünün önünden silinir, karşısında çöplük haline gelir. Mürit rüyadan uyanınca gördüğünün rahmanı değil, şeytanı bir rüya olduğunu anladı ve hemen tövbe istiğfarda bulundu. Şeytan'ın yaptığını görüyor musunuz? Pisliği, çöplüğü insana cennet olarak gösteriyor. Sen Kur'an'a iman etsene... Rüyaya inanıyorsun... Sakın unutmayın, kişi kendini zuhuratlarda, rüyalarda çok iyi durumlarda görebilir. Eğer şeriata muhalif bir durumunuz varsa, bu gördükleriniz istidraçtan başka bir şey değildir. İstidraç; ALLAH–u Teala'nın ası bir kulunu aşama aşama helake doğru yaklaştırması demektir. Kesilmek için hazırlanan koyun kaçar. Koyun kaçtıkça, kesicisi peşinden koşar. Onu yakalamak için, önüne ot, saman gibi şeyler atar ki, yakalayıp keseyim. İşte kasabın koyun için yaptığı bu hareketler istidraçtir. Maksat kerâmet değil, istikamettir! Hiç dünyaya iki defa gelen insan gördünüz mü, yâda duydunuz mu? İnsan dünyaya bir defa gelir. Mademki dünya ticaret hanesine bir defa geliyoruz, buradan en iyisi alarak asıl yurdumuza dönmemiz lazım. Ucuz ve basit şeylere kanıp ta, gelişimizi heba etmeyelim. Rabbimiz, cümlemizi âlı himmet eylesin. "Muhakkak ALLAH himmeti yüksek olanları sever. Alçak himmetli olanları ise kerih görür." Burada anlatılmak istenen himmet, kalbin isteği ile ortaya konan ciddi gayret, dava, ve davası için mücadele etmektir. Bu manadan hareketle kimin himmeti dünya için ise, yanı dünyayı kendine dava etmiş, dünya için gayret edip, mücadele ediyorsa, onun himmeti alçaktır. Eğer insanın himmeti cennetse, alçak diyemeyiz ama yüksek de değildir. Ne zamanki insanın himmeti sadece Mevla Teala'nın rızasını kazanmak olur, işte yüksek himmet budur. Müminler cennete girdiklerinde, gördükleri karşısında şaşıracaklar. O kadar şaşkına dönecekler ki; gördüklerinden daha büyük, yüce bir nimetin olamayacağını zannedecekler. Fakat ne zamanki Mevla Teala'nın cemalini görecekler, o zamanda diyecekler ki; Rabbimizin cemalinin karşısında, cennet nimeti, nimetten sayılmaz. Buradan hareketle, müminin ibadeti, zikri, tesbihatı bütün amelleri Cemalullah için olmalıdır. * * * Konumuzla alakalı beyitlere bakalım. "Dahi var bir bölük kalmış cefada." Bir bölük insan var ki, onlar eziyet ve meşakkat içinde kalmışlardır. Peki niçin? "Riyazatla uçup gider havada." Bu kimseler, az yer, az içer, bu sebeple de elde ettikleri hafiflikler havada uçarlar. Onlarda havada uçmak gibi bir takım olağan üstü haller görünür. "Kimisi ehli keşf olmuş arada." Kimisinde de riyazat yaparken ehli keşif olur, kendisinden keşifler zuhur eder. "Keşif" açığa çıkarmak demektir. Örtülü, gizli olanı, bilinmeyeni sezme, tahmin etme gibi manalara gelir. Burada "keşif" bir şeyi örten perdenin kalkması manasınadır. "Makasıd zan idüp kalur verada." Riyazat esnasında kendisine zuhur eden keşifleri, kerametleri maksat gaye zanneder. Asıl olması gereken ALLAH rızasından uzak, ona ulaşamamış olur. Tesbıhatımızda, zikir derslerimizde ne diyoruz? "İlahim! Senden benim maksadım, senin rızandır." Bu ne demektir? "Ya Rabbi! Seni zikrediyorum, bu zikrimden ve diğer ibadetlerimden kastım senin cemaline kavuşmak, tek istediğim senin rızandır, başka bir şey istemiyorum" demektir. * * * Anlatılmak isteneni sakın yanlış anlamayalım. Bizler cennete girmek istemeyecek miyiz? Elbette isteyeceğiz. İsteyeceğiz çünkü cennet bize rabbimizin verdiği bir mükafattır. Orada Cemalullah'ı göreceğiz. Yaptığım ibadetlerin hepsini, Rabbimize hediye etmiş olarak görelim. Bütün ibadet ve taatlarımızı, halis bir niyetle Rabbimize hediye etmiş olarak görenler, ALLAH Teala'yı gerçek manada bilmiş olurlar. İmam–i Rabbani Kuddıse Sırruhu Hazretleri şöyle buyurdular: Vuslat; kurbu ilahiden ibarettir. Bazı kimselere keşif keramet verilir, kurbu ilahi verilmez. İşte bu onlar için istidraçtır. Rabbimiz bunu şu ayet–i kerime ile bize haber veriyor. "...Kendilerinin bir şey, hakikat üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar." (58/18) “Makasıd bu değil gel gidelim, Cemali ba kemale seyridelim." Maksat hiçbir zaman keşif, keramet olmamalıdır. Maksat istikamet olmalıdır. Doğrularla beraber olun! Evliyanın büyüklerinden, Mevla'mızın dostlarından Es– Seyyid Mustafa İsmet Garibullah Kuddıse Sırruhu Hazretleri, birçok beytinde bize kötü insanları haber veriyor. Sadece haber vermekle kalmıyor, onlarla münasebetlerimizde bizleri uyarıyor. "Onların yanından uzaklaşın" ve “onların bulunduğu yerlere gitmeyin" diyor. Kardeşlerim! Kur'an'a muhalif hal ve hareket içinde olanlar beğenilmiyor. Beğenilmeyen insanla birlikte olunur mu? Elbette olunmaz, beğenilmeyen insanlardan uzak olmakta, müminler için hayırlar vardır. ALLAH korusun! Onlarla beraber olursanız, gün gelir sizde beğenilmeyenler listesine yazılırsınız. Bizim için ölçü, Rabbimizin ölçüsüdür. Rabbimizi, Kur'an'a sarılan ve tatbik eden, imanlı, itaatli, iyi kimseleri beğeniyor. Ve bize de beğendiği insanlarla birlikte olmayı emrediyor. İşte şu ayet–i kerime bize bunu haber veriyor: "Ey iman edenler! ALLAH'tan korkun ve doğrularla beraber olun." (09/119) Bu ayet–i kerime, ilim ehlinin sohbetlerine bulunmaya işaret ettiği gibi, rabıtaya da delildir. Ayet–i Kerimede bahsi geçen sadıkların lideri Resulullah SallALLAHu Aleyhi ve Sellem Efendimizdir. Ondan sonra sırasıyla Ashab–ı Kiram efendilerimiz gelmektedir. Onlardan sonra da kıyamete kadar gelecek olan mürşit–i kâmil efendilerimizdir. Her an onlarla birlikte olmamız mümkün değildir. Murşid–i Kamil'in kendisine göre meşguliyetleri, işleri vardır. Müridinde kendine gör meşguliyet ve işleri vardır. Rabbimiz, imkân dairesinin dışındaki bir şeyi kullarına yapmalarını emretmez. O halde ayet–i kerimede "beraber olun" dan maksat rabıtadır, gönül beraberliğidir. Şöyle düşünün, bir ilim sohbetinde bulunmak istemsine rağmen, herhangi bir sebepten dolayı bulunamayan kardeşimiz, o sohbeti hatırlar ve orada bulunanları hatırlaması rabıtadır. Bu rabıtanın genel manasıdır. Rabıtanın daha özel manası; kardeşlerimizin mürşidini hatırlamasıdır. "Bu zat benim Rabbimin dostudur" diye hayal etmesidir. Tarikatta mürşidini hatırına getirmeyen müridin hatırına şeytan neler getirir neler. Artistleri, zinayı, fuhşu ve daha ne rezillikleri... * * * "Tarikat hem hakikat bil hakikat" Tarikat malum, bir de Hakikat vardır. Tarikat ve Hakikat bizi şeriatın suretinden hakikatine ulaştırır. Tarikat nedir? "Mümini ALLAH'ın cemaline ulaştıran yoldur.” Bu yolda insanın vazifesi, masiva tozlarını, çalı çırpıları temizlemektir. Bunları yapan müminin kalbinde Mevla'nın Cemali parlar, işte hakikat budur. "Aziz! Bil cümleden maksat şeriat." Ey Aziz kardeşim! Bil ki tarikat ve hakikatin peşinden maksat; şeraiti hakikatine kavuşmaktır. Surete yaşanılan şeriat, mümini kemal derecesine eriştirmez. "Şeriat kenzi Hak miftah Tarikat." Şeriat Hak Teala'nın hazinesi, tarikat ise o hazinenin anahtarıdır. Tarikat velâyetin mukaddimesidir. "Kemal ehli bilür ancak şeriat." Şeriatın hakikatini ancak kemal ehli yanı manevi olgunluğa erişenler bilebilir. Mevla Teala'nın cemaline kavuşmadıkça, ondan kuvvet almadıkça şeriat tam anlaşılamaz. "Şeriat huccet oldu gel gidelim, Cemali ba kemale seyridelim." Şeriat delil oldu gel gidelim, Cemali ba kemale seyredelim. Hüccet delil demektir. Delil de Arapçadır. Hüccet, delil yanı şeriat olmadıkça Mevla Teala'nın huzurunda hesap veremeyiz, O'nun kontrolünden geçer not alamayız. Mademki durum budur, bize düşen şeriatı yaşamaktır. Yaşayalım ki; şeriat bize hüccet olsun ve işimiz de kolay olsun...inşaAllah |
Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Aile Edep demekti | Şiirler ve Şairler | YaŞuHa | 2 | 2296 | 04 Mayıs 2014 21:47 |
Kardeşimize dua lütfen | Dua Bölümü | MusabBinumeyr | 4 | 2570 | 04 Aralık 2013 19:38 |
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb | Diyet | gün ışığı | 4 | 3007 | 27 Kasım 2013 21:45 |
Üzüm çekirdeği mucizesi | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | YaŞuHa | 2 | 2498 | 27 Kasım 2013 21:34 |
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 3357 | 26 Kasım 2013 20:23 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
KUZEY IRAKTA KURULAN KÜRDiSTAN ÜZERİNE.... | bilinmez | Muhtelif Konular | 0 | 01 Ekim 2017 22:57 |
Ülkemizde kurulan iğren tezgahlar ve perde arkası dikkatle izleyiniz | vertyucek | Videolar/Slaytlar | 1 | 19 Temmuz 2013 02:27 |
Azıksız yola çıkma | MusabBinumeyr | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 2 | 06Haziran 2012 23:29 |
Rabbimizin öz geçmişe bakmıyor olmasına dikkat etmek. | YaŞuHa | Muhtelif Konular | 0 | 17 Kasım 2011 14:30 |
İkram etmek ve ikramı kabul etmek sünnet mi? | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 11:10 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|