|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Esadullah,Açılış Tarihi: 02 Ocak 2012 (01:22), Konuya Son Cevap : 10 Ocak 2012 (00:52). Konuya 44 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
03 Ocak 2012, 03:02 | Mesaj No:31 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T Selamun aleykum Esadullah bey Öncelikle Sizin avatarınızın altına hz. Hamza ile ilgili yazılmış kahramanlık destanına bir kaç söz söylemeden geçemiyecem Birgün bir arkadaşım Samandırada dursun ali erzincanlı ve başka sanatçılarda gelmiş gidip izleyelim demişti merak ediyordum gittim. Muazam bir sahne yukarıda bir tarafta türk bayrağı diğer tarafta ataputun dev posteri vardı çokta yakışıklı bir posterdi. Derken bizim papyonlu yakışıklı güzel traj olmuş sanatçılarımız sahne aldı. Bu zatlardan biri başladı bedir savaşını anlatmaya öyle anlatıyorki salonda herkes nerdeyse baygınlık geçiriyordu. Ben bir müslüman olarak bu anlatımı dinledikten sonra şunu bir kes daha gördümkü geleneksel din anlayışı islam diye isimlenidirilen dinin neden bu kadar dejenere olduğunu çok daha iyi anladım. Elbetteki hz. Hamza şehitlerin efendisidir ve o bir müslümandır fakat şunu unutmayalım oda bizim gibi etten kemikten yaratılmış ademoğluydu. Onunda bizler gibi zaafları hataları ve kahramanlıkları vardı. Bir vuruşta dağı ikiye yarmıyordu hatta vahşinin attığı mızrakın farkına bile varmadı o mızraka karşı ölümüde kendinden savamadı. İslam dinini böyle ucuz abuk subuk hikayelerle basitleştirerek sahabileri insan üstü göstermeye çalışanlar şüphesiz yalancıdırlar. Bazen islamcı tvilerdede görürüm sözüm ona klip yapmışlar ve uhudları bedirleri şiirleştirip anlatıp asıl anlaşılması gereken tevhidi mücadeleyi perdelemeye çalışırlar. Bu işi yapanlar günü geldiğinde Allah’ın hükümleri ile hüküm vermeyen batı kuklası rejimleride (tağutlarıda) müslümanların başına musallat etmek için sandığa ilk koşanlarda bunlardır. Neyse biz konumuza geri dönelim. Bakın arkadaşlar bizler aylarca peygamberlik makamının ve peygamberin nasıl anlaşılması gerektiği ile ile çok makaleler yazdık çok tartıştık. Medineweb forumda bu konuyla ilgili çok sayıda mülaza vardır. Şimdi öncelikle sünnet ve hadis dediğimiz kavramları bir kere birbirinden ayıralım. Size şöye birşey teklif ediyorum. Bu konuya merakı olanlar esadullah beyin asmış olduğu yazının tamamını okusunlar sonra onara sorum şu. Yazıya bakmadan esadullah beyin yazdıklarını bena harfiyen aktarsınlar. İçinizde kim bu kadar uzun bir yazıyı bakmadan tam olarak aktarabilecek? Tabiki hiç kimse, bunu şunun için örnek verdim. Bazı sahabilere atfen binlerce hadis isnat ederlerler. Bu sahabilerin beyni kayıt makinası olsa yine o nakilleri Allah rasulunun (sav) ağzından çıktığı gibi aktarmaları imkansızdır. Fakat sünnet öyle değil bir örnek verelim. 100 tane sahabi ben rasulullah (sav) i namaz kılarken gördüm demesi asla ezber gerektirmeyen pratik bir uygulamadır. Bu sebeple sünnet kuranın pratiğe aktarılmış şeklidir. Fakat hadis öyle değildir. Her bir Muhadis hadisleri toplarken kendince belirlemiş olduğu kriterleri vardır. Kimi muhadisler ravi zincirine önem verirken kimi muhadislerde isnat edilen sözün (hadisin) kurana uygun olmadığına önem vermiştir. Sahih hadis kaynaklarının en muteberleri olan kaynaklara baktığımızda buhari dahil olmak öyle şeyler varki bunları kuran ile karşılaştırdığımız takdirde ne kadar uydurma oldukları peygamberin böyle birşeyi demediği, dediği takdirde şah damarının kesileceği açıkça anlaşılmaktadır. Bu sebepten dolayı peygamberin söylediği söylenen sözlerin dinin özünü teşkil etmez. Bu konuyla ilgili forumda çok çalışmalar vardır. Dileyen bakabilir. Esadullah bey bu astığınız yazı amacını çok aşmış müslüman insanlara iftira dolu zehir zemberek güyya birilerine reddiye olmuştur. Diyaceksinizki siz Muhammed bin Abdulvahabın avukatımısınız evet ben tüm tevhid ehli müslümanların avukatayım. Mezarlara kümbetler inşa ederek oraları şirk batağı haline getiren osmanlı furyasının ciğerlerini adeta söken onların şeyhulislamlarının DELİLLERİYLE fikirlerini paramparça eden Muvvahid müslümanların avukatlığını yapmak bir şereftir. Bugün bile yok terlik baba, yok koyun baba, yok telli baba, yok oruç baba vs. Lerin manevitlarına sığınıp onları Allah’a ortak koşanlar tabiki müslüman alimleride ingiliz ajanı olarak lanse etmekten geri durmazlar. Çünkü yeryüzünde en büyük zulüm şirktir. Allah’a karşı şirk işleyen bir zihniyet elbetteki müslümanlarada çamur atmaktan geri durmyacaktır. Muhammed bin Abdulvahabın günümüze ulaşmış kendi yazdıklarından islama aykırı bir fikir bir düşünce veya yaşantısından islama aykırı bir amel bilen varsa onu buraya aktarsın birlikte eleştirelim. Eğer bunu yapamzasanızki ki yalancılar asla sözlerini yerine getiremezler o halde Allah’ın laneti müslüman alimlere iftira atanların üzerine olsun. Muhmammed bin Abdulvahahabları eleştirenlerin hayatlarına baktığımızda kendi tağuti rejimleri ile nasıl barışık olduklarını görebiliyoruz. Dertleri sadece müslüman alimler olan zihniyetler her nedense Allah’ın hükümleri üstüne hüküm koyan tağutlarla hiçbir sorunları yoktur. Ben Muhammed bin Abdulvahabın tüm kitaplarını okudum Seyyid kutubun İbn-i Teymeyyenin ibn-i Kesirin ibn-i Kayyımın imamların imamı Ahmed bin Hanbelin imam Şafiinin daha doğrusu birçok müslüman alimin kitaplarını okudum bu kitaplarda ne şirk gördüm nede küfür. Esadullah bey eğer siz benim bilmediğim bir kaynaktan Muhammed bin Abdulvahhabın kitaplarını okuduysanız o okuduğunuz islama aykırı olan görüşlerini lütfen yazında bizde bilelim. Ama bazı insanların hocalarının şirk küfür dolu fikirlerini bu sitede çok yazdım yazmayada devam edeceğim inşallah. 4- Mekke, Medine ve diğer şehirlerde Müslümanların ziyaret ettikleri türbeleri, mezarları putperestlik işareti ve Allah’a şirk olduğu, Hz. Muhammed (s.a.v) ve halifelere ve islam’ın seçkin şahsiyetlerine ihanet olduğu gerekçesiyle tahrip etmek.(Nitekim bunu da yaptılar Vehhabi olan Abdülaziz bin Suud hicri 1215 yılında Mekke, Medine ve Taifi ele geçirerek yakıp yıkmış, kadın, çocuk, ihtiyar demeden işkencelerde bulunmuş ve bu maddeleri aynen uygulamıştır. Geniş bilgi edinmek isteyenler Eyüp Sabri Paşanın Tarihi Vehhabiyyan adlı eserine bakabilirler) Alıntı Öncelikle bilmeyen arkadaşlara şunu hatırlatayım Muhammed bin Abdulvahhab 1700lü yılının başında doğmuş 1700 lü yılı sonlarına doğruda müslüman olarak vefat etmiştir zahirine göre. 1-Şimdi sizin osmanlıdan miras aldığınız halen mevcut olan şu türbeleriniz islamın hangi emrinde mevcuttur delillendirimisiniz? 2- Bu türbelerde namaz kılmak hangi hadise uygundur bunu delillendirmisiniz? 3- Bu türbelerde yattığı söylenen zatların ruhlarından yardım istemek islamın hangi emridir bunun deillerini yazarmsınız? 4- Medine ve taifi ele geçirerek insanlara işkence yaptılar diyorsunuz Allah’tan korkun hiçbir müslüman başka bir insana işkence etmez bunu bilemeyecek kadar aciz olan insanlar bu sözlerinide delillendirmek zorundadırlar. 5- Eyüp Sabri Paşa dedeğin zat ikinci abdülhamid zamanında yani 1800lü yıllarda yaşamış bir denizcidir. Bu zat osmanlının bir askeri olduğundan dolayı osmanlının borusunu ötmüş yalan yanlış iftira dolu şeyler yazmıştır. Şimdi bize delil olarak bu zatın yazdıklarınımı gösteriyorsunuz. Daha evvelde söyledim Muhammed bin Abdulvahhab osmanlı islam! Ulemasını getirmiş olduğu delilleri ile alt etmiştir. Irakın üzerine yürümüş tüm şirk kümbetlerini yerle bir etmiştir. Eline sağlık diyorum her müslümanın imkanları yettiği takdirde yapması gerekeni bundan asırlar önce o müslüman yapmıştır. Bu islama uygun bir ameldir. Muhammed bin Abdulvahhab ile savaşan ister islamcı ister gayri islamcı olsun osmanlı uleması tarafından yüksek mevkiler verilerek ödüllendirilmişlerdir. Eğer zahmet edip Muhammed bin Abdulvahhabın kitaplarını okumuş olsa idiniz onunla osmanlı uleması arasındaki ihtilafları daha iyi analiz eder onada iftira atmazdınız. Sadece şunu söylüyorum Allah’tan korkun, Allah’tan korkun ,Allah’tan korkun Allah sizlere hidayet nasip etsin inşallah.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
04 Ocak 2012, 16:42 | Mesaj No:32 |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T @yitiksevda Kardeşime şunu izah edeyim Hiçbir mezhebe bağlı değilim ...Lakin fıkıhta bilmediğim hususlarda Şiayı taklit ederim.İtikadi Hususlarda Başta Mutezile ekolünü benimser Şirk Hususunda ise Vahhabiyi örnek alırım Muhammed Bin Abdulvahhab hakkında yazılanlar iftiradan başka bir şey değil daha öncesinde Kamer34 abim bu konuda tüm iftiralara cevap niteliğinde ele almış olduğu yazıları sitede mevcut Muhammed Ebu Reyye hususunda yazılanlar çok çirkin iftiralar ..Reddiye olarak yazılmış olan bu araştırmanın ilmi hiçbir değeri olmayıp yıllarca taassubi anlayışı savunanların fikirlerinin temcid pilavı gibi yeniden sunulmasıdır... Esselamu aleyküm Başlamadan evvel demek isteriz ki aslında bu konuyu açma amacımız az da olsa bizi anlayabilmenizdir. Bizim savunduğumuzu ve size karşı nasıl göründüğümüzü anlayıp inançlara ters paylaşımlar olduğunda neden savunma ihtiyacı duyulmasıdır. Evvela sizin Ehli Sünnet inancı taşımadığınızı ve bu inancı şirklere bürünmüş olarak gördüğünüzü, Sünnetin ehemmiyeti olmadığını, kula sadece Kuranın yeteceğini ve Peygamberin s.a.v sadece bir elçi ve insan olduğunu savunduğunuzu ve Tarikatlarında şirk yerleri olduğunu savunduğunuzu bilmekteyiz, Yanlış anlaşılmasın sakın, bu sizi yermek için yazılmış bir yazı değil aksine Aile ve Akrabalarımızda da sizin görüşlerinizde olan ve sık sık Münazara ettiğimiz dostlarımız olduğundandır…. Şimdi yukarıdaki alıntıda hiçbir mezhebe bağlı olmadığınızı bildirmiş fakat peşinden üç mezhepten yararlandığınızı dile getirmişsiniz sevgili kardeşim O zaman demek değimlidir ki sizinde mezhebiniz var? Ve hem de üç ayrı mezhep ve bu mezheplerin kurucuları , Fikir adamları da sizin imamınız Mürşidiniz olmuyor mu? Kuranı ve içindekileri ve görüşlerinizi bu şahıslardan elde etmiş olmuyor musunuz? Fıkh-i konuları siz Şiaya bende Ehli Sünnete göre yapıyorsam sizin ben hiçbir mezhebe bağlı değilim demeniz abes olmamış mı acaba ? Şimdi bakalım bu mezhepler hangi görüşleri benimsemişler ; Şia ; Komple bir tarihi ele almıyacağım Şia dan faydalandığınızı söylediniz , Bugün Tarikatlar Şirk batağından diyirsunuz Şeyhler kendilerini İlah ilan etmiş diyorsunuz bakın fıkıhta taklit ettiğiniz Şia mezhebinin 22 grubu aynı kaynaktan ve farklı düşüncelerden kendi içlerinde bile ayrılmışlar , Şimdi şirksiz bir yol isteyen size Şia kaynaklarından bazı akatarmalar yapmak isterim ; 1. Hz. Peygamberin (sav) vefatından sonra üç kişi hariç herkes İslam’ı reddetti: Mikdad, Ebu Zer ve Selman-ı Farisi! (Kur’an-ı Mecid, Makbul Hüseyin Dehlevi, Sayfa 134) 2.Tüm imamlar makam ve mertebe olarak Hz. Muhammed (sav)’e denktirler. (Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa: 270) 3. Gerçek Kur’an-ı Kerim’de 17.000 ayet vardır! (el Şafi, Cilt 2, Sayfa 616) 6. Bizler Allah’ın nazarında kullarının gözleriyiz ve tüm insanlık için nihai otoriteyiz. (Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa 145) 7. Kur’an-ı Kerim’in tam bilgisine İmamlar hariç kimse sahip değildir. (Usûl-u Kâfi, 1, Sayfa 228) 8. “Bidat”; Allah (cc) haşa yalan söylüyor. (Türkiye’deki Şii Caferiler de dahil tüm Şiilerin en temel eseri olan Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa 148) 9. Hz. Ebubekir (ra) öldüğü sırada kelimeyi (şehadet) söyleyemedi! (Israr-ı Muhammed, Sayfa 211) 10. Ali İlahtır! (Cila’ul-Uyûn, Cilt 2, Sayfa 66) 11. İmamlar İlahtır. (Cila’ul-Uyûn, Cilt 2, Sayfa 85) 12. Pakistan hakiki Kur’an-ı Kerim’de bahsedilmiştir, şimdiki Kur’an anlamsızdır. (Hazar Tümhari Das Hamari, Sayfa 554) 13. Hz. Ömer (ra)’in kafirliği hakkında şüpheye düşmek küfürdür! (Cila’ul-Uyûn, Sayfa 63) 14. Abdullah İbni Sebe İmamet’in zorunlu olduğunu savundu ve Hz. Ali (ra)’nin gerçek ilah olduğunu iddia etti. (Envar-ı Nu’maniye, Cilt 2, Sayfa 234) 15. Hz. Ali (ra)’in ilk halife olduğunu inkar edenler kafirlerdir. (Envar-ı Nu’maniye, Cilt 3, Sayfa 264) 16. Hz. Ayşe (ra) kafir bir kadındı. (Hayat’ul Kulûb, Cilt 2, Sayfa 726) 17. Bizler halifesi Ebubekir olan ne Allah’ı ne de Peygamberi kabul etmeyiz! (Envâr-ı Nu’maniye, Cilt 2, Sayfa 278) 18. İmam Peygamberin (as) sahip olduğundan daha fazlasına sahiptir. (Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa 388) Şimdi bu denli açık ve seçik bir Şirk işleyen mezhebi nasıl taklit edebiliriz ki sevgili kardeşim? Fıkıh konusuna gelince; Evvela şunu bildirmek isterim konu “Hakkı konuşmaksa utanmak olmaz” şimdi size şunu soruyorum Şia Mezhebinde Bakara – 222 ayeti gerek gösterilerek kişi hanımı ile ters ilişki kurabilir. Buna kanıtları da ayette gecen “haysu” kelimesidir oysa bu kelime tamamen mekana baktığından hayız olarak adlandırılamaz. Şimdi bu denli sapık bir fıkhi görüşe mensup olan mezhebe nasıl bağlı olur bir insan yada benimser? Bu ayet ve hadisle sabitken hemde, bu sapıklık değimlidir?Ve şia da bu hüküm hala mevcuttur……. Böyle bir iananışın fıkhi hükümleri nasıl güvenilir olurki ? Şimdi Mutezile itikatına bakalım ; Beş temel inanış şekilleri vardır tarihte ve Mutezile hakkında ki görüşler zaten ortadadır.Ehli Sünnetle ayrıştığı noktalarda zaten kendilerine cevap verilmiştir.Mutezile mensupları Hz Osman ve Hz Ömer zamanın da da bir çok savaştan uzak durmuş ve Müslümanları yalnız bırakmışlardır.Bu da kaynaklarda geçmektedir.Elbette bu böyle olmadı diyen yazılarıda sunacaksınızdır…..Ayrıca bir dönem Emevi ve Abbasilerde bu görüş benimsenmiş ve Ehli Sünnet inancını savunan bir çok Alim şiddete maruz kalmış ki İmam Hambel bunlardan birisidir.Bu da Kurana ve İslama nasıl bağdaşlaştırılır şaşmak lazım … Ayrıca Vasıl bin Ata nın sahabeler ve Günahkarlar hakkındaki Kurana ters görüşleri ,Cad bin Dirhemin Allahın c.c. Kuranda açıkça belirtmesine karşı sıfatlarını yok sayması gibi bir çok ihtilaf sebeplerinden Mutezileninde nasıl yanlışlıklar içinde olduğunu görmekteyiz… Konuda yüzler eser olduğundan bir sürü kaynak eklemeye ihtiyaç duymadım zaten … Vahhabilik; Bu konuda tek bir soru soracağım Vahhabiliğin Fikir babası olan İbn Teymiyyenin bana Allah dostları ve Mürşidler hakkında olumsuz tek bir yazsısını gösterin ,Oysa biz biliyoruzki Allah dostlarını öven bir çok yazısı mevcuttur.Şirk olsaydı zaten kendisi bunu dile getirmezmiydi? Şimdi gelelim Vahhabilikteki “İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn” anlayışına madem bu ayete bu vahhabiler gibi inanmak lazım o zaman sizde şirk ehli olmuyormusunuz ? Nedenmi? El cevap; eğer sadece Allah c.c. tan yardım isteyeceksek , hastalanınca doktora gitmek Şirktir.Şafii olan Allahtır c.c doktordan medet ummak ve hastalanınca doktora gitmek Şirk olur. Herhangi hukuki bir durumda avukata başvurmak Şirktir.Çünki Hükmü Allah verir başkasından medet ummak Şirktir. Çalışıyorsanız Şirk işliyorsunuz çünkü Rezzak olan Allahtır siz çalışmadanda Allahtan istemeli ve almalısınız aksi takdirde Yalnız Senden İsteriz sözüne ters düşersiniz ve Şirk ehli olursunuz… O zaman bu ayete göre bunları yapmanız birer Şirktir çünki yalnız Allahtan c.c. istemeniz lazım araya kimseyi sokmadan doğru değimli? Şimdi bu denli tutarsız davranışları olan üç ayrı görüşü benimsiyorsanız ki bu üç ayrı görüşte her şeyi Şirk görürken nedense kendilerinin hükümlerini hiç görmemekteler …Buda bir muamma zaten Son olarak bu makale ve reddiye başından sonuna kadar ilmi deliller ile doludur lütfen bunu görmemezlikten gelmeyin sayın yitiksevda zaten öyle olmasaydı cevap vermeye dahi deymezdi bizde kalkıp paylaşmazdık emin olun emeğe saygı duymak lazım inşaallah.. @Yitiksevda………Bu yaşam şartları oluşturulmadan İslam adına ‘’Şeriat’’ı uygulanamaz.Sosyal adalet ve tevhid inancını tesis etmek ile ancak hayata hakim kılınabilir. İslam tarihinde Kur’an’i bir emir olan hırsızlık yapanın elini kesme hakikati Hz Ömer döneminde sosyal adalet sağlanamadığı ve kıtlık olduğu için uygulanmamıştır. İslamda Adaletin en üst sevyede olduğu dönem Hz Ömer zamanıdır bu Tarih kitaplarında büyük puntalarla yazılı iken siz nasıl olurda “Hz Ömer döneminde sosyal adalet sağlanamadığı ve kıtlık olduğu için uygulanmamıştır.” Bu şekilde bir idda da bulunursunuz şaştım doğrusu …… @Yitiksevda……Sahabe hususunda delil olarak sunduğunuz Allah onlardan onlarda Allah'tan razı olmuşturlar ayetleri hayatları boyunca onlara hata yapmama lüksü yada hayatları boyunca yapacakları hatalardan muaf tutarmı? Çok basit bir yaklaşım Sahabelerin hayatları ortada açıp okumak lazım ki Hülafa-i Raşidin olan Sahabeler Hz Ebubekirler, Hz Ömerler, Hz Osmanlar, Hz Aliler, Allah bu kişilerin ağzından çıkan kelimeleri , bazende onları temize çıkarmak için onlarca Ayet indirmiştir.Hal böyleyken kalkıp sahabeyi nasıl basit görebiliriz…?Allah c.c “ben razı oldum” diyen bir kişiye nasıl bu kadar basit yaklaşabiliriz anlamıyorum , aslında normaldir benimsediğiniz görüşler zaten bu konuda fikirleri katı olan guruplardır.Ehli Sünnet sahabeyi sever ve gıbta eder … Bazı kişiler cihad cihad cihad nidaları atmakta çok merak ediyorum şu an bir savaş olsa kaçtanesi bu şevkini koruyacak ? Korkmadan saldıracak , Ali İmran 172 de ve devamında Allahın c.c. övdüğü kendileri yara bere içindeyken kalkıp tekrar cihada çıkan bir Mücahid gibi olabilecek kaç nefis var şimdi ki? Kalkıpta sahabeleri bu kadar basit eleştirebilelim …. @Yitiksevda….İnsanların emeğini gasp eden hakkını tam olarak vermeyen mülkü kendi tekellerine alarak Mülk yalnızca Allah'ındır ayetini görmezden gelen anlayış sahibi Müslümanlar sayesinde insanlar dinden uzaklaşmış ve sapkın yollara düşmüşlerdir eğer amacımız Hakka şahidlik ise gelin sosyal sorunlar üzerinde konuşup insanlara faydalı olabilmek için yek vücut olmayı deneyelim Allaha emanet olunuz..... Bizim amacımız ve duamız İTTİHAT-I İSLAMDIR başka bir amacımızda olamaz zaten ama bakın günlerce de yazsak fikirlerimiz değişmeyecek , daha evvel dedimya çevremde de bu şakilde münazara ettiğim dostlarım var.Ama duamız belli Allah c.c. bizleri Hak yolundan ayırmasın inşaallah … Ayrıca hocanız demişsiniz ben hocam diye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum , ama evet bizimde dizinin dibinde acizane oturup Allah c.c. için ilim öğrendiğimiz bir hocamız var.Devetiniz içinde Allah razı olsun, yalnız kendisi sanal ortamda tatışmayı pek sevmez eğer arzu ederseniz sizi yada isteyen her kimse Hocamla Zahiren görüştürebilirim hemde Kuran dan yada herhangi bir ilimden istediğiniz kadar konuşabilir , Münazaralarda bulunabilirsiniz delil , ispat ve kaynakları ile ….vesselam |
04 Ocak 2012, 16:43 | Mesaj No:33 |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T Sevgili Kamer evvela şunu söylemek isterim ki Allah c.c. sizlerede hidayet ihsan etsin ve Kendisinden Korkanlardan eylesin inşallah… Şimdi Abdulvahhab ile ilgili konuda geçen bir yer var sanırım okumadnız ; İşte bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere Vehhabiliğin fikirlerinin bu maddeler üzerine oturduğu görülmektedir. Abdulvehhab Keşfüş-Şübuhat adlı eserinde Kelime-i Tevhidi de kendine göre açıklamış ve kendi yolundan gitmeyen, fikirlerini tasdik etmeyen bütün Müslümanları kafir ilan etmiştir. Özellikle Peygambere tevessül ve kabir ziyaretleri hususunda aksini iddia edenlerin katlinin vacip olduğu fetvasını vermiştir. Ehli sünnet alimlerinin bunlara yazdıkları reddiyeleri ve cevaplarla alakalı daha geniş bilgi edinmek isteyenler Tarihi Cevdet Paşanın 7 cildi- Eyüp Sabri Paşanın Tarihi Vehhabiyyun- Hamher İslamı Nasıl Yok Edelim Nehir yay.- Dinde Reformcular ve Din adamının din düşmanlığı H.Hilmi ışık Vehhabiliğin iç yüzü Muhammed Fadlurrasul-Vehbi Zuhayli Mezhepler tarihi –Ahmed Davutoğlu Din tahribcileri – Vehhabiliğe Reddiye Zeyni Dahlan – Sadreddin Yüksel Teymiyecilik ve Vehhabilik adlı eserlere baka bilirler. Buradan olaya bakablirsiniz inşallah şimdi elbette savunduğunuz bir kişinin hitabı size göre yanlış olmayabilir kardeşim, siz nasıl ki Mürşidler ve Velilere isnatlarda bulunuyor ve delil sunuyorsanız elbette bunu yapmak herkesin de hakkıdır.Sonuçta Tarih ortada ve yazılı deliller de ortada bu yazılanlar uydurulupta yazılmadı buna emin olun ….Öyle olsaydı gine konunun başında şu şekilde bir giriş yapılmazdı ; Evet Tarih boyunca her dönem de hadisleri ve İslam’ı tahrife yönelik çalışmaların bulunduğunu ve günümüzde bile bu tür faaliyetlerin Kuranda ki İslam bu veya dini hurafeler den, Bidatlar dan temizleme bahanesiyle gücünü ve fikirlerini batılı oryantalistlerden alan bir takım dinde reformistler hala var ve ümmetin içine fitne sokmaktalar. Bizde samimi mümin kardeşlerimizin bu tür fikirlere kendilerini kaptırmamaları, onlara inanıp kanmamaları amacı ile emri bil maruf nehyi anil münker noktasında tarih boyunca süregelen bu sünnet inkarcılığını örneklerle göstermek ve Müslüman kardeşlerimize fayda sağlamak amacıyla kısaca bu konuya değinerek bu küçük risaleyi hazırlıyoruz. Yoksa bizim hiç kimsenin şahsiyetiyle işimiz yoktur.Allah’tan istiyorum ki; bizi bu risaleyi hazırlarken nefsani davranış ve yaklaşımlardan korusun ve bu Risaleyi faydalı kılsın. Amin. Hidayet, Güç, Kuvvet ve Tevfik Alemlerin yegane Sahibi Allah’tandır. Şunuda unutmayın biz Muhammet Abdulvahhab yada başka hiç kimseyi Şirk ehli yada Kafir ilan etmeyiz ama biz ve yolumuzda olan herkes Şirk ehli Küfür ehli olarak nitelendirilir . Oysa İnanan insan ve Müslüman olduğunu söyleyen bir insana Kafir yada Şirk ehli denemez …. Hem siz nasıl böyle bir savunma yaparak az da olsa hiddetinizi ortaya koyuyorsanız demekki savunduğumuz değerlerde bu şekilde olmalıyız, Sizde hakkı savunuyorsunuz bizde nasılki siz hakkı savunmak için kükremeye hazırsanız bizde buna hazırız, Allahın c.c. yolu bir olduğundan neden bu çekişme içinde oluruz biz Müslümanlar bunuda anlamıyorum, sanırım hırs ve ihtiras yüzünden olsa gerek…. Alim bir şahsa hakaret ve küçümseme bu acize ters olan bir davranıştır.İbni Teymiyye olsun , Abdulvahhab olsun elbetteki İslam adına başarılı eserler vermişlerdir.Ama Kurana ve Şerita ters bir hareket varsa Kırbaşoğlunun yaptığı gibi bunada susup oturmak yerine Hak için cevap vermek Müslümanın vazifesidir.Bu Kırbaşoğlunun her şeyi ile yanlış olduğu anlamına gelmez zaten…. Sahebe konusuna ve İmzama yazdığınız eleştiriye gelince bu konuda çok hassasım ve yazmak istemiyorum kalp kırıcı olmamak için , ama emin olun siz Abdulvahhabı nasıl bu denli kükreyerek savunuyorsanız ki “yukarda sahabelere karşı verdiğiniz tutuma ters düşsenizde bu hareketinizle” , sükut etmeyi yeğelerim ki daha fazla hiddetlenip te Öfkeye kapı açmıyayım çünki sahabeler ve hayatları benim için kılavuzdur ve çok değerlidir…… |
04 Ocak 2012, 18:39 | Mesaj No:34 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T
Esadullah kardeşim yine taasup önyargı ile yaklaşmış bilakis yazmış olduğunuz reddiyediki hatalara vermiş olduğum delillere değilde Şia Sünni ayrımı ile mezhepçilik sunumu yapmışsınız sizin bu konuda itirazlarınıza cevapları sunacam sabır kardeş...
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
04 Ocak 2012, 18:57 | Mesaj No:35 | |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T Alıntı:
İnşaallah sizden ricam benim sorularıma cevap vermeniz sorularım zaten belli yukarda mavi renkte olanlar... İşlerim dolayısı ile herzaman bulunamıyorum ama takipteyim inşaallah ... vesselam | |
05 Ocak 2012, 02:58 | Mesaj No:36 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T Esadullah Kardeşim: Esselamu aleyküm Başlamadan evvel demek isteriz ki aslında bu konuyu açma amacımız az da olsa bizi anlayabilmenizdir. Bizim savunduğumuzu ve size karşı nasıl göründüğümüzü anlayıp inançlara ters paylaşımlar olduğunda neden savunma ihtiyacı duyulmasıdır. Evvela sizin Ehli Sünnet inancı taşımadığınızı ve bu inancı şirklere bürünmüş olarak gördüğünüzü, Sünnetin ehemmiyeti olmadığını, kula sadece Kuranın yeteceğini ve Peygamberin s.a.v sadece bir elçi ve insan olduğunu savunduğunuzu ve Tarikatlarında şirk yerleri olduğunu savunduğunuzu bilmekteyiz, Yanlış anlaşılmasın sakın, bu sizi yermek için yazılmış bir yazı değil aksine Aile ve Akrabalarımızda da sizin görüşlerinizde olan ve sık sık Münazara ettiğimiz dostlarımız olduğundandır…. Cevap: Başta şunu belirteyim Ehli Sünnet veya başka isimlendirmeler yapaydır İslamın özünden olmayıp daha sonradan türemiş kavramlardır.Hiçbir ehemmiyeti olmayıp fırkalaşmalar neticesinde ortaya çıkmış isimlerdir...Kendilerini kutsamak isteyen hemen her ekol Allah resulüne ait olmayıp onun sözüymüş gibi uydurmalar ile kendilerini aklamayı başarmışlardır..Hadisler ile konuyu ele alır isek istediğiniz kadar aynı düşünceleri red eden ve kabul eden rivayetleri bulmak hiçte zor değil çünkü herkes kendi düşünce sistemini kabullendirmek için Allah resulüne kendilerini yaslamış ve onun adına sözler üretmişlerdir.. Sünnet'i kabul etmediğimi düşünmeniz bile çok büyük bir hatadır...Kur'an'ı Sünnet olmadan anlayabiliriz mantığına her daim karşı durmuşumdur Sünnetsiz Kuran Kuransız Sünnet olmaz anlaşılamaz.... Namaz,Zekat,Hac,Oruç vb ibadetlerden tutunda ceza,miras,evlenme, gibi hukuki konular gibi pek çok konuda Kuran'i Kerimde temel ilkeler verilmiştir, Lakin bir çoğunda tafsilata girilmemiştir.Böyle bir durum söz konusu iken Kuran dışında başka hiç bir bilgiye gerek kalmaksızın yeterlidir demek kendi kanımca her şeyden önce Hakikatlere ters düşer.Çünkü Peygamber efendimiz kendi döneminde,Kuran'ın anlaşılması ve uygulanması bazında teferruatlar ile ilgili hususları belirtmiştir. Kuran'i kerimi bir ansiklopedi kitabı gibi görmek ve her konu ve hususta en ince ayrıntıya kadar,beşer hayatının her alanını düzenleyici nitelikte olduğunu iddia etmek yanlış bir yaklaşımdır.Çünkü İnsanların yaşamları boyunca karşılaşacakları Bireysel toplumsal evrensel problemler sınırsızdır bu hususlarda Kuran bizlere TEMEL ilkeleri vermiştir.Dinin tamamlanması hususu TEMEL ilkeler bazındadır demek doğru bir görüştür. Bu görüşe dayanarak Peygamber efendimizin SÜNNETİ ile bizlere ulaşmış olan açıklamaları reddetmek için yeterli bir sebep teşkil etmez. Hadislerin ve Sünnetin İslam dininde delil olmadığını savunanların dayandığı Ayeti kerimeyi verip öyle devam edelim: Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz. (Hicr 9) Bu ayeti kerimede Kuran'ın korunacağı garantisi verilmiştir. Ve Bu ayeti kerimeyi deli olarak alanlar Allah'ın Kuran'ı koruyacağı garantisini verdiğini . Şöyle bir yaklaşım sergiliyorlar ''Şayet'' Sünnette Kuran gibi korunmuş olsa idi Allah onuda korurdu şeklinde bir mantık ile yaklaşmaktadırlar. Lakin Ayetin nüzuluna siyak ve sibakına baktığımızda burada anlatılmak istenen konunun Sünnetin korunup korunmadığı meselesi değildir.Bilakis ayeti kerime Kuran’ın gerçekliği ile alakalı tartışmalara cevap niteliğindedir. Ayeti kerimeye birde şöyle bakalım? Ayeti kerime’de ‘’Biz sadece Kuran’ı Koruyacağız’’ ifadesi geçmediği için,Kuran dışındakiler (Sünnet) korunmamıştır sonucu çıkarılamaz.Düşünen insanlar olarak Kuran indirilmeye başlandığı günden bugüne kadar bizlere İnsanlar aracılığı ile ulaşmıştır.Vahyin iniş sürecinde Peygamber efendimizin onu yazdırması,Ezberletmesi ve nesilden nesile aynı metod ile bizlere kadar ulaşması ‘’Tevatüren’’ suretiyle gerçekleşmiştir. Aynı metod ile bizlere ulaşan ‘’SÜNNET’’ tevatüren olduğuna göre,Kuran’ın özü ile mütevatir olması arasında fazlaca fark yoktur..Mutezilenin deyimiyle ‘’Yaşayan Sünnetler ‘’.Yalnız şu noktayı belirtelim.Mütevatir olmayan ve Ahad hadisler aracılığı ile bize gelen ‘’SÜNNET’LERİN’’ Kesinlik ifade etmediği,sadece görüş olarak ileri sürülebilir, Bu görüşü mesnetsiz olarak değilde Birçok İslam Ulemasının aynı görüşte olduğu bellidir. Yalnız ‘’Ahad’’ hadisler yolu ile bizlere ulaşmış olan,Sünnet’lerin Kuran gibi korunduğu söylenemez.Bu söylenemeyeceği gibi Sünnet’in Müslümanların bilgi kaynağı olduğu ve bu durumunda olan Hadislerin tümünün uydurma ve asılsız olduğu anlamınada gelmemelidir.Böyle bir düşünce sistemi kesinlikle kabul edilemez bir olgudur. ‘’SÜNNET’İ’’ Delil olmaktan çıkarma amacında olanların başvurdukları Ayeti kerimelerden biride şudur: "Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." (Yusuf 40) Bu ayeti kerime’de ‘’HÜKÜM YALNIZCA ALLAH’INDIR’’ kısmı bir dönemler Haricilerin ayaklanmalarında kullandıkları ‘’Sloganları’’ idi.Bu ayeti kerime Kuran’i Kerim’de 3 yerde geçmektedir. De ki: "Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz (azab) yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O, doğru haberi verir ve O, ayırd edenlerin en hayırlısıdır." (EN'AM/57) Ve dedi ki: "Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah'tan hiç bir şeyi sağlayamam (gideremem). Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler." (YUSUF/67) (Enam suresi 57 )Bu ayeti kerimeye bakarak, ‘’HÜKÜM’’ verme yetkisinin Allah’a ait olduğu .’’Onun’’ dışında kimsenin dinde Hüküm verme yetkisinin olmadığı ve Peygamber efendimizin ‘’KURAN’’ dışında hüküm koyamayacağı öne sürülmektedir ve Bu ayeti kerimeler ile ‘’Sünnet’in ‘’ delil olamayacağı sonucu çıkartmaktadırlar. Bu sonucun doğru veya yanlış olduğu kanısına varmak için Ayetleri incelemeye tabii tutalım: Ayeti kerimelerde açıkça Yasama yetkisine kimin sahip olduğu ve kiminde olmadığı hususu ile ilgili değildir. Konu ‘’Müşriklerin’’ Peygamber efendimizi susturmak için ortaya attıkları ‘’Kendilerine azabın gelmesi ‘’ İsteğinin gerçekleşmesinin. Peygamber efendimizin elinde olmadığının, Allah’ın yetkisinde olduğu ile ilgilidir. Bu ayetlerin ‘’Sünnetin’’ delil olmadığını ispat etmek için kullanılması apaçık Ayetleri saptırmaktan başka bir şey değildir. (Yusuf suresi 40.) Ayeti kerimesinin ‘’Sünnet’in otoritesi ile alakalı olmadığını ispatlayalım: Ayeti kerimede Yusuf (a.s) tarafından Zindan’da bulunan arkadaşlarını ‘’ŞİRK’TEN’’ kurtarmak amacıyla söylenmiştir.Ayeti incelemeye tabii tuttuğumuzda ‘’SÜNNET ‘’ile alakalı olmadığı bizzat ‘’ŞİRK’İN ‘’ yanlışlığı ve ‘ULUHİYET’İN ‘’ sadece Allah’a ait olduğu hususudur.Bu ayetin de siyak ve sibakını gözardı ederek ‘’Sünnet’in’’ otorite olamayacağını söylemek Ayet’i kerimeyi saptırmaktan başka bir gaye taşımamaktadır. (Yusuf suresi 67) Bu ayeti kerimede’de Yakup (a.s) evlatlarına yaptığı nasihatler ile alakalıdır.Yakup (a.s) Mısır melikin huzuruna vardıklarında onlara nasıl gireceklerini ve şayet bir sorun ile karşılaştıklarında , Bunun ‘’ALLAH’IN TAKDİRİ ‘’ olduğunu ve bu konuda hiç bir şey yapamayacağını anlatmak bazında Ayeti kerimedeki sözleri söylemiştir.Önceki ayeti kerimelerde değindiğimiz gibi Bu ayetinde ‘’SÜNNET’İN ‘’ otoritesi ile alakalı bir durum söz konusu değildir. Vermiş olduğumuz ayeti kerimelerde zikredilen Ayetlere dayanarak ‘’SÜNNET’İN ‘’otorite olmadığını çıkarmak mümkün değildir. Bizim anlayacağımız ‘’Hüküm ancak Allah’ındır’’ demek, Allah ihtiyaç duyduğumuz ve karşılaşabileceğimiz her konuda detaylı hükümleri tek tek göndermiştir, demek değildir. Bilakis ‘’Hüküm Vermede’’ başvurulması gereken ‘TEMEL’’ ilkeleri ve değerleri vazetmek sadece ‘’ALLAH’A ‘’ ait olduğudur.Peygamber efendimizin bu esasları göz önünde bulundurarak ‘KURAN’DA’’ açıkça çözüm olmayan konulara çözüm getirmesi ‘’HÜKÜM ANCAK ALLAH’INDIR’’ ilkesine aykırı değildir..KURAN’SIZ bir SÜNNET anlayış olamaz. Zaten Peygamber efendimizin yaşamı KURAN ile bire bir di..Konu çok uzun yazmaya çalışsam günlerce sürer eğer takıldığınız hususlar olursa Allah’ın bahşetmiş olduğu ve gayret ile geliştirmeye çalıştığım bu tür konularda her tür kafa karışıklığını giderme hususunda buradayız. Bu güne kadar Klasik ''Sünneti'' reddetme eğiliminde olan kesimler, Yalnızca KURAN'IN yeterli olduğunu savunanlar,Peygamber efendimizin Görevini sadece ''Kuran'ın'' Tebliğcisi konumunda görerek, adete Peygamber efendimizi bir ''Postacı'' konumuna getirmeye çalışmakla Kurandaki Peygamber tasavvuru dışında bir olguya doğru hızla kaymaktadırlar.Bu tür görüşlerin İslam ümmetine zarar vermekten başka yanı yoktur. Bizim ''SÜNNET'' anlayışımız şu ilkeler kapsamındadır. 1:Kuransız bir sünnet anlayışı Kuran'ı anlayamamaktır. 2:Sünnet İslamın esas gerçeklerindendir. 3:Bu islam gerçekliği Peygamber efendimizin tabiatı gereği olduğu gibi, Kuranın bir çok ayetinde açıkça beyan edilmektedir. 4:Sünnet Peygamber efendimizin bizzat Kuran'ı yorumlayarak uygulama biçimidir.Sünneti sünnet yapan ana esas Şekilcilikten ziyade ihtiva ettiği mana yönü hiç bir zaman unutulmamalıdır. 5:Sünnetin günümüzde anlayışın aksine hem lafzi hemde manası ile çoğu zaman da şekilden ziyade o şeklin altında yatan ilkesi kavranarak bizlere rehberlik edebilmelidir.Yoksa Şekil ile anlamadan uymak rehberliği anlayamamaktır. 6:Günümüz Sünnet anlayışlarına doğru bir bakış açısı ortaya koymak adına Kuran'ın pratik hayattaki yaşama biçimi olarak tanımlanan bir Sünnet anlayışı sayesinde Sünnet'i anlamayan kesimlere net bir cevap Kuran'ı ve sünneti beraber ele almakla sonuçlandırılabilir. 7:Sünnetin getirmiş olduğu hükümleri Kuran ile karşılaştırma yapmak ve bu karşılaştırma ile Sünnet'in getirmiş olduklarını temellendirmek sağlıklı bir yaklaşım ile sonuçlanır. 8:Bir hadisin Sünnet konusunda bizlere bilgi verebilmesi için, Onun sağlam olmasını anlayabilmek adına ''KURAN'' ile uyumu ve Peygamber efendimizin yaşamına ve Kuran'ın Ruhuna ters düşmemesi gereklidir. Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır. (Ahzab 21) Sonuç olarak:Peygamber efendimizin en zor durumlarda bile hiç bir zaman dik duruşunu bozmadığını,Alemlere rahmet olabilmenin,Bütün İnsanlığa örnek Model olmanın adı,duruşu,yaşantısı,modeli bizlere ''SÜNNET'' olarak uymamız hususunda bu ayeti kerime ve daha bir çok ayetle emredilmiştir. O zaman demek değimlidir ki sizinde mezhebiniz var? Cevap: Mezhepli olmak ayrı Mezhepçilik Mezhep holiganlığı ayrıdır... Ve hem de üç ayrı mezhep ve bu mezheplerin kurucuları , Fikir adamları da sizin imamınız Mürşidiniz olmuyor mu? Cevap: Üç İmam yada daha fazlası Kur'an ve Sünnete uygun fikirleri açıklamış iseler Alimdirler ...''Ayeti kerimede ''Sizden olan Otorite/Ulul Emr (Emir Sahiplerine) '' Uyma emri gereği uyulur .Bu uymada yine Esas ölçü Kur'an ve Canlı Örneği Allah resulü ve Sapmadan onu takip edenlerdir...Burda Mürşid edinme mevzuuna gelince ... يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَسٖيلَةَ وَجَاهِدُوا فٖى سَبٖيلِهٖ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ Ya eyyuhellezine amenuttekullahe vebteğu ileyhil vesilete ve cahidu fi sebilihi leallekum tuflihûn. Ey müminler, Allah'tan korkunuz, sizi ona yakınlaştırabilecek her yolu arayınız, onun yolunda cihad ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. (Maide-35) Değerli kardeşim Ayeti kerimede Allah'a ulaşma/yakın olmak için yollar/vesileler aranması emrini Yine Allah açıkça İbadetlerimiz takvamız olarak belirlemiş iken ne yazık ki Bu ayet üzerinden kendilerini vesile/aracı gösterme mantığına sahip olanlar ayeti kendi heva ve hevesleri amacında yormakta ve insanlarada o şekil anlatmaktadırlar... Mezhep:(Arapça: مذهب mazhab, çoğ. مذاهب mazahib), bir dinin çeşitli görüş ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından herbirine verilen isimdir. İslam dininde Sünnilik, Şiilik ve Haricilik olmak üzere 3 ana mezhep vardır. Bu mezhepler de çeşitli açılarından kendi içinde alt mezheplere sahiptir. Sünniler günümüzde inanç açısından Maturidilik ve Eşarilik, fıkhi açıdan da sırayla Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine bağlıdırlar. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefi mezhebi Maturidilik'e diğer üç mezhep (Şafii, Maliki ve Hanbeli) ise Eşarilik'e bağlıdır. Bu mezhepler dışında, Sünnilik'te icma-i ümmete, kıyasa ve reye başvurulmasını kabul etmeyen, her sorunun çözümünü Kur'an'da, sünnette, sahabe ve tabiunun görüş ve uygulamalarında arayan bir grup daha vardır. Bunlar; Selefiyye veya Selefiyyun (geçmişe bağlılar) olarak anılır. Hanbeli mezhebi, Selefiyye anlayışına en yakın sünni mezhep olarak tanınır. Ayrıca günümüz Sünni alimleri tarafından Selefiler Sünni olarak görülmezler, Mücessime olarak görülürler.Bu alimlerin onları farklı görmesi onların yanlış olduğu anlamı taşımaz.. Şiilerin günümüzde bağlı olduğu en büyük fırka ise İmamiye (Caferiyye) dir. Bunun dışında sayıları az olmakla birlikte Zeydiyye ve İsmailiyye fırkaları da günümüze ulaşmıştır. Peygamber'in zamanında ‘mezhep’ var mıydı? Mezhepler ayet ve hadisleri farklı anlamaktan kaynaklandığına göre, Peygamberin zamanında mezhep olması düşünülemez.Çünkü Peygamber zamanında bir mesele olduğunda, sahabiler Peygambere geliyor, soruyordu. Peygamber hüküm veriyor, muhakeme için gelenlerin davalarını neticeye bağlıyordu. Şayet sorulan şey yeni ve hakkında ayet bulunmayan bir konu ise bekliyordu. Bu soru üzerine o konuda Allah (cc) tarafından bir ayet indiriliyor, konu hakkında hüküm bildiriyordu. Eğer ayet açıklamaya muhtaçsa, Peygamber o ayeti izah ediyordu. Peygamber bir meselede ne diyorsa, Sahabiler onu yapıyorlardı. Çünkü bununla ilgili Allah’ın emri vardı: De ki (ey Peygamber): "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin; zira Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır." (Ali İmran 31) Başka bir ayet de şu anlamdaydı: “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir.…” (Haşr 7) Böyle olunca, Peygamber hayatta iken farklı mezheplere ihtiyaç yoktu. İtikadi Açıdan Mezhepler İtikadi açıdan mezhepler iki tanedir. • Maturidi mezhebi; İmam Maturidi tarafından kurulmuştur. • Eş'ari mezhebi; İmam Eş'ari tarafından kurulmuştur. Bu iki mezhep temelde birdir. Ancak teferruata ait kırka yakın konuda fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Fikir ayrılığına düştükleri konular sadece ayrıntılardan ibarettir. Ameli Açıdan Mezhepler Ehl-i Sünnet itikatında, ameli konularda dört mezhep vardır: • Hanefi mezhebi; İmam-ı Azam Ebu Hanefi'ın adını taşıyan mezheptir. • Şafii mezhebi; İmam-ı Şafii'ın adını taşıyan mezheptir. • Maliki mezhebi; İmam-ı Malik'ın adını taşıyan mezheptir. • Hanbeli mezhebi; İmam-ı Hanbel'ın adını taşıyan mezheptir. Şiilik • Caferilik; İmam Cafer-i Sadık'ın adını taşıyan mezheptir. • Zeydilik; İmam-ı Zeynel Abidin'in oğlu Zeyd bin Ali'nin adını taşıyan mezheptir. • İsmaililik; İmam Cafer-i Sadık'ın büyük oğlu imam İsmail'in adını taşıyan mezhep. Kur'an’i Kerim'de Ayrılık ve Çekişme ”Sakın kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra parçalanıp çatışmaya düşenler gibi olmayınız. Böyleleri için büyük bir azap vardır..” (Ali İmran 105) ”Birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız, gücünüz parçalanıp gider.” (Enfal 46) ”Dinlerini parça parça edip, fırka fırka ayıranlar var ya senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.” (En’am159) ”O dini dosdoğru tutun, onda ayrılığa düşmeyin diye dinden Nuh’a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimizi İbrahim, Musa ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi size de şeriat yaptı.” (Şura 13) İslam dininde, fıkıh yani İslam hukuku konusunda anlayış, metod ve uygulama açısından farklı düşüncelere sahip mezhepler bulunur.Bu mezheplerin başlıcaları şunlardır: Sünni mezhebinin takip ettiği dört büyük fıkıh mezhebi: • Hanefi mezhebi (Hanefilik) • Şafii mezhebi (Şafiilik) • Maliki mezhebi (Malikililik) • Hanbeli mezhebi (Hanbelilik) Şia mezhebinin takip ettiği fıkıh mezhepleri: • Zeydiyye mezhebi (Zeydiyye) • Caferi fıkhı (Caferiyye) (İmamiye) • İsmailiyye mezhebi Ayrıca diğer bağımsız fıkıh mezhepleri ve alimleri mevcuttur; • Zahiri mezhebi (Zahirilik) Mezhepler hakkında bu bilgiler ışığında Mezhepli olmak ve Mezhep Holiganlığı yapmak arasındaki farkı birbirinden ayıralım,Mezhepli olmak vardır yalnız Mezhepçi olmak Holiganlıktır. Mezheplerin çıkış noktasında farklı bakış açılarından yapılan yorumlardır,Hiç bir mezhep Kuran ve sünnet ile belirlenmiş itikadi konularda İmani hususlarda ayrılığa düşmemiştir sadece uygulamalardaki Farklılıklarda ayrılığa düşmüşlerdir. Mezhep imamları hiç bir zaman diğer mezhep imamlarının görüşlerine küçük düşürücü vs bir tutum sergilememişlerdir,aksine bunu yapanlar Mezhepleri dinleştiren ve İslamın olmazsa olmazı gösteren zihniyetlerdir. Bakın İmam Malik kendi yorumları hakkında şu görüşü beyan etmiştir: “Ben bir beşerim. Bazen hata, bazen de isabet ederim. Bu sebeple benim rey ve içtihadımı inceleyiniz. Kitap veya sünnete uygun bulursanız, kabul ediniz, bulmazsanız reddediniz.” demiştir. Bu üstünlüğü gösteren İmamlar kendilerinin de bizler gibi birer beşer olduğunu beyan ederek asıl baz almamız gerekeni Yani Öncelikle Kuran’ı ve Kuran’ın pratize edilmiş olan yaşam biçimi Sünneti esas almamızı belirtmiştirler. Buna rağmen halen birileri Mezhepsizlik dinsizliğe gider söylemleri ile mezhep holiganlığı ile sözde tutuculukları ile koruma yaptıklarını zannederek Müslümanları ayrılığa itmekten başka bir işe yaramıyorlar. Evet bugün İslam aleminde bu sunni gündem ile Müslümanı Müslümana kırdırma çabasında olan Tutucu ve Cahil kesimler,Şiiyi,vahabiyi,Mutezileyi vs Müslüman kabul etmeyerek sözde İslama hizmet ettiklerini zannediyorlar,İsimlerini zikretmiş olduğum vb Mezhep mensuplarının tümü Aynı Allah’a ve Aynı İmani konulara inanmış iken kimin işine geliyor bu tür suni gündemler ile Müslümanları meşkul etmek düşünür isek cevabı açıktır.Tabiki İslam düşmanlarının ve Bu düşmanlara hizmet eden zihniyetlerin... Bu kadar ortak noktamız var iken birilerini sapık vs ilan etmek ve ikilem oluşturmak isteyenler,ayrıntılar üzerinden Müslümanları bir birine kırdırmaktan başka gaye taşımamaktadırlar.Dikkat etmemiz gereken husus hiç kimse kimseyi ne cennete ne de cehenneme göndermeye hakkı ve hükmü yoktur,Kişi ancak hesabını Allah’a verir bizler beşer olarak kimseden hesap sorup hüküm vermek durumunda değiliz bunu iyice anlayalım. Mezhep Holiganlarına şunu açıkça ifade ediyorum,Günümüz İslam aleminde Mezhep holiganlığı yaparak,Müslümanların gücünü kırmaya çalışanlara Akli selim olan Müslümanlar alet olmayacaktır.Bizler birbirimiz ile varız çünkü KÜFÜR tek millet iken bizler bölünmelere asla izin vermeyeceğiz,Müslümanlara Mezhep HOLİGANLIĞI yakışmaz bize düşen İman kardeşliğidir bizler bir birimize sıkıca bağlanmadıkça Mazlumlar gün geçtikçe çoğalacaktır. Şunu iyice kavrayalım,Müslüman hangi Mezhepten olursa olsun Mezhepli de olmayabilir bunlar bizler için ayrılık meselesi olmamalıdır ve bu tür farklılıklar ile içimize ekilmek istenen FİTNE tohumlarına müsaade etmeyelim,Hepimizin ortak yönü olan TEVHİD inancı ile bir birimizi destekleyelim. Bizler bir birimiz içinde ayrılığa düşersek bizleri bölmeye ve parçalamaya çalışanların ekmeğine yağ sürmüş oluruz . İslamda MEZHEPLİ olmak vardır Ama Mezhepçi,Mezhep Holiganlığı yoktur. Asırlardan bu yana bu tür sapkınlıklar her daim İslam Ümmetini bölmüştür bizler bu tür oyunlara gelmeyelim.. Temel kaynak Kuran gibi bir cevher var iken Sünnet gibi bir hayat biçimi bizlere sunulmuş iken a veya b olmak o kadar sorun olmamalı Allah bizlere Akletmezmisiniz dediği halde Taklidi bir İman ile İnanmak Allah’ın mesajını anlayamamaktır. İnşaallah Tahkiki bir İman ile dinimizi yaşayanlardan oluruz .İslam tevhid ve Vahdet dinidir ayrılıklara düşmeyelim Allah’ın bizleri hesaba çekeçeği yegane kaynak KURAN’DIR Allah kimseye hangi mezhepten idin diye hesaba çekmeyeceğine göre Mezhep Holiganlarına karşı uyanık olalım:
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
05 Ocak 2012, 03:25 | Mesaj No:37 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T Şimdi Mutezile itikatına bakalım ; Beş temel inanış şekilleri vardır tarihte ve Mutezile hakkında ki görüşler zaten ortadadır.Ehli Sünnetle ayrıştığı noktalarda zaten kendilerine cevap verilmiştir.Mutezile mensupları Hz Osman ve Hz Ömer zamanın da da bir çok savaştan uzak durmuş ve Müslümanları yalnız bırakmışlardır.Bu da kaynaklarda geçmektedir.Elbette bu böyle olmadı diyen yazılarıda sunacaksınızdır…..Ayrıca bir dönem Emevi ve Abbasilerde bu görüş benimsenmiş ve Ehli Sünnet inancını savunan bir çok Alim şiddete maruz kalmış ki İmam Hambel bunlardan birisidir.Bu da Kurana ve İslama nasıl bağdaşlaştırılır şaşmak lazım … CEVAP: Bizler emevi dönemini konuştuğumuz için Abbasi dönemi memnun zamanına binaen eleştiri yapmışsınız haklı olarak lakin o dönemde yapılan zulüm ve haksızlıkları aklayacak kadar adaletsiz davranamam Zincire vurularak yargılanmak üzere götürülen Ahmed bin Hanbelin direnişi takdire şayandır… Memnun ve etrafındakilerin Müslümanlara zorla fikirleri empoze etmeye çalışması buna karşı çıkan kesimlere zulmedilmesine sebep olanlara sevgi ve muhabbet besleyeceğimi aklınızdan dahi geçirmeyin… Sizinle Muaviye Fasık/Zaliminin yapmış olduğu tüm cürümler hakkında deliller ile konuşmamıza rağmen o kadar delil sunmama rağmen bir türlü Zalime zalim diyemediniz bu taassup değilmi? Sizinle İslam tarihinde yaşanan zulümlerin asıl müsebbibi olan Beni Ümeyye hanedanlığının zorbalıklarını deliller ile konuştuk lakin siz Mutezile fırkasına kendi pencerenizden hatalı ve yanlış olduğunu izah ettiniz... Mutezile Fırkasının Kuran ve Sünnete uyan birçok fikrini benimsediğim gibi Şianın da taassuptan uzak birçok fikrini benimsemekteyim bu Sünni kesime karşı olduğumu ifade etmez. Çünkü Allah'ın rahmeti üzerlerine Olsun Sünni ekolün âlimlerinden İmam Ebu Hanife İmam Şafi İmam Malik İmam Ahmed B hanbel gibi şahıslar bu Zalim yöneticiler ile kıyasıya mücadele etmiş ve ŞEHİD olmuşlardır eğer çok oturaklı insanlar olsa idi Beni Ümeyye soyu bu saymış olduğum imamlar onlara biat eder ve onlar ile beraber hizmet ederdiler Ebu Hanife’nin şahadetinin sebebini siz daha iyi bilirsiniz? Allah Resulünün ''Ali'yyun minni ve ene minhu'' ''Ali bendendir ve ben de Ali'denim'' ve daha birçok sözüne rağmen Hutbelerde 80 yıl Lanetleyen Zalime nasıl saygı sözcüğü kullanılabilir? İmam Ahmet Bin Hanbelin Muhammed Ebu zehranın Mezhepler tarihinde nakli ile sabit olan bu zulmün neresi adilane bir davranış... Ehlibeyte yapılan kıyım Arapçı emevi zalimlerinin işi değilmi... Bizlere ulaşmış olan Kur'anın korunmuşluğu dışında kalan tüm bilgi ve belgeler Emevi zorbalarının saltanat dinciliği üzerinden gelmemişmidir... Size sunacağım şu tarihi vesika ile sonuca varalım: Dehşet Katliamı (Harre) Emevi zorbalarına karşı çıktıkları için medinede 80 kusuru sahabe olmak üzere yaklaşık on bin kişi katledildi. Cinayetlere ödül olarak Emevi katillerine üç gün boyunca yağma ve her tür ahlaksızlık serbest kılınması: Bu canilere verilen serbestiyet sayısı 1000 yakın Müslüman kadının ırzına geçmeye kadar varmıştır. Meskeni yağmalanan Sahabelerden Ebu Said el Hudri’nin sakallarının tek-tek yolunması gibi zulümlerin işlenmesine sebep olan Yezit (Lanetullahi aleyhi) İslam ümmetinin başına kral olarak atayan babası ne kadar masum olabilir ve bu yapılan zulüm, talan, ırza geçme gibi fiillere oğlunu bildiği halde zorla biat toplayan muaviye ye Hz denilirmi? (İbn Kuteybe El İmame ve’s siyase 1-180-190) Yezit in ordu komutanlarından olan Müslimin yapmış oldu katliamlardan sonra zorla biat yeniletmede kullanmış olduğu metod üzere biat etmeyenlerin katli ve Abdullah bin zübeyrin kabeye sığındığını bahane ederek Beytullahı mancınıkla tahrip etmesi ve Harre olayında Medineli Müslümanlara komutanlık eden Abdullah bin hanzala Allah’ın rahmeti babası üzere olsun Uhud savaşında Şehid olan ve Allah resulü tarafından ‘’Meleklerin yıkadığı şehit’’ diye anılan hanzalanın oğlunu öldüren gruha en büyük ödülü vermesi (Tarihçi İbn Sad) ve emevi taktiği olarak sonradan bu askerleri öldürtmesi Küfrüne kafi gelmiyor ise sözün bittiği yerdeyim… Harre olayını daha detaylı incelemek isteyen kardeşlerimiz İbn sad’ın tabakat İbni Kuteybenin El imame ve’s siyase İbn Abd Rabbih’in el ikdul ferid kaynalarına bakabilirler… Mevlüt Hönül Malazgirt (Esadullah kardeşim tüm sorularınıza cevapları vereceğim inşaallah hatalı veya yanlış gördüğünüz bölümleri lütfen belirtin bizde doğrumu yanlışmı olduğunu açıklayalım : )
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
05 Ocak 2012, 04:04 | Mesaj No:38 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T Şia ; Komple bir tarihi ele almıyacağım Şia dan faydalandığınızı söylediniz , Bugün Tarikatlar Şirk batağından diyirsunuz Şeyhler kendilerini İlah ilan etmiş diyorsunuz. Cevap: (Halende diyorum Hepsi birer ilah'a dönüştürülmüş ve Şirk Bataklığındadırlar) Bakın fıkıhta taklit ettiğiniz Şia mezhebinin 22 grubu aynı kaynaktan ve farklı düşüncelerden kendi içlerinde bile ayrılmışlar , Şimdi şirksiz bir yol isteyen size Şia kaynaklarından bazı akatarmalar yapmak isterim ... Cevap: Bu fikirleri kabul edenlerde Şirk bataklığındadır...Fıkhi bağlayıcılığı yoktur...Şimdi değerli kardeşim siz Şianın bazı fırkalarında var olan sapkınlıkları sundunuz amenna kabul ediyorum asla ve asla benimsemiyorum ve karşıyımda...Bende kalkıp burda Sünni ekole ait hataları ifşa etsem bize ne faydası olacak bundan kimler nemalanacak ...Sünni alimler olarak isimlendirilen 4 İmam başımın tacıdır saygı duyarım ve ortaya koymuş oldukları görüşleri sizin deyiminiz ile Ehli sünnet diye adlandırmam Hakikat olarak alırım Kur'an ve Sünnete uygun olmayan görüşlerini ise benimsemem almam bu kadar rahatım... 1. Hz. Peygamberin (sav) vefatından sonra üç kişi hariç herkes İslam’ı reddetti: Mikdad, Ebu Zer ve Selman-ı Farisi! (Kur’an-ı Mecid, Makbul Hüseyin Dehlevi, Sayfa 134) 2.Tüm imamlar makam ve mertebe olarak Hz. Muhammed (sav)’e denktirler. (Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa: 270) 3. Gerçek Kur’an-ı Kerim’de 17.000 ayet vardır! (el Şafi, Cilt 2, Sayfa 616) 6. Bizler Allah’ın nazarında kullarının gözleriyiz ve tüm insanlık için nihai otoriteyiz. (Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa 145) 7. Kur’an-ı Kerim’in tam bilgisine İmamlar hariç kimse sahip değildir. (Usûl-u Kâfi, 1, Sayfa 228) 8. “Bidat”; Allah (cc) haşa yalan söylüyor. (Türkiye’deki Şii Caferiler de dahil tüm Şiilerin en temel eseri olan Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa 148) 9. Hz. Ebubekir (ra) öldüğü sırada kelimeyi (şehadet) söyleyemedi! (Israr-ı Muhammed, Sayfa 211) 10. Ali İlahtır! (Cila’ul-Uyûn, Cilt 2, Sayfa 66) 11. İmamlar İlahtır. (Cila’ul-Uyûn, Cilt 2, Sayfa 85) 12. Pakistan hakiki Kur’an-ı Kerim’de bahsedilmiştir, şimdiki Kur’an anlamsızdır. (Hazar Tümhari Das Hamari, Sayfa 554) 13. Hz. Ömer (ra)’in kafirliği hakkında şüpheye düşmek küfürdür! (Cila’ul-Uyûn, Sayfa 63) 14. Abdullah İbni Sebe İmamet’in zorunlu olduğunu savundu ve Hz. Ali (ra)’nin gerçek ilah olduğunu iddia etti. (Envar-ı Nu’maniye, Cilt 2, Sayfa 234) 15. Hz. Ali (ra)’in ilk halife olduğunu inkar edenler kafirlerdir. (Envar-ı Nu’maniye, Cilt 3, Sayfa 264) 16. Hz. Ayşe (ra) kafir bir kadındı. (Hayat’ul Kulûb, Cilt 2, Sayfa 726) 17. Bizler halifesi Ebubekir olan ne Allah’ı ne de Peygamberi kabul etmeyiz! (Envâr-ı Nu’maniye, Cilt 2, Sayfa 278) 18. İmam Peygamberin (as) sahip olduğundan daha fazlasına sahiptir. (Usûl-u Kâfi, Cilt 1, Sayfa 388) Şimdi bu denli açık ve seçik bir Şirk işleyen mezhebi nasıl taklit edebiliriz ki sevgili kardeşim? Bu tür anlayışı kabul etmek ve bunları Şia'nın tümüne mal etmek bana şu sözü hatırlattı: ''Kişi Bilmediğinin Düşmanıdır'' Allah aşkına bu görüşler hangi Müslümana yakışır akli selim birinin bu görüşleri benimsemesi aptallıktan/sapkınlıktan başka bir şey değildir...Hz Aişe Annemizdir Son asrın Alimlerinden Allah'ın rahmeti üzerine olsun Muhammed Hüseyin Fadlullahın Hz Aişe Annemiz hakkındaki fetvası: İmam Cafer-i Sadık buyuruyor ki: ‘’Müminlerin annesine lanet etmek ,onlar hakkında kötü söz söylemek haramdır.her ne kadar Cemel savaşında yanılmış olsa da.Onlara ikramda bulunmak.Allah resulü Muhammed (s.a.a)’e ikramda bulunmaktır. Kaynak: Ayetullah Muhammed Hüseyin Fadlullah. Allah resulünün eşleri hususunda Kuran açıkça hükmü vermiştir bu hüküm üzerine kimse kalkıp hüküm veremez aşikardır...Annelerimizdir hepsi... Usuli Kafi hususunda haklılık yönleriniz var lakin Sizin vermiş olduğunuz kısımları bende olan Farsça Usuli Kafiden bakacam böyle bir şey var ise Adil olma anlayışı ile sunacam yoksa eğer bu iftiraları atanları Allah'a şikayet ediyorum: Fıkıh konusuna gelince; Evvela şunu bildirmek isterim konu “Hakkı konuşmaksa utanmak olmaz” şimdi size şunu soruyorum Şia Mezhebinde Bakara – 222 ayeti gerek gösterilerek kişi hanımı ile ters ilişki kurabilir. Buna kanıtları da ayette gecen “haysu” kelimesidir oysa bu kelime tamamen mekana baktığından hayız olarak adlandırılamaz. Şimdi bu denli sapık bir fıkhi görüşe mensup olan mezhebe nasıl bağlı olur bir insan yada benimser? Bu ayet ve hadisle sabitken hemde, bu sapıklık değimlidir?Ve şia da bu hüküm hala mevcuttur……. Böyle bir iananışın fıkhi hükümleri nasıl güvenilir olurki ? Bakara 222 Ayeti Kerime'de geçen ''Haysu'' Kelimesi Kur'anda 31 yerde geçer : Mübhem mekan zarfı olup kendisinden sonraki kelime yahut cümle kendisini açıklar.Mücerred olarak من harfi cerriyle birlikte getirilir....yerde...yerden manasını ifade eder.... Tefsir kaynaklarına bakmanızı rica edecem size burda bu konuyu sunmak isterdim lakin İmam Humeyninin bu iftiralara cevap niteliğinde 40 sayfalık bir yazısını buraya aktaramayacam Hiçbir Şia alim bu görüşü benimsememkte lakin Kur'anın bu ayetini açıklarken sarf nahiv gramer usullerine göre yorumlar mevcuttu ama kimse cevaz vermemiştir bu konuyu burda tartışmak dahi abestir ama siz isterseniz bu husustaki iftiralara cevap niteliğinde El Mizan tefsirinden ve İmam Humeyniden cevapları sizin mail adresinize atabilirim.... Baştada söylediğim gibi Kur'an ve Sünnete uygun fetvaları benimserim kimden geldiğine bakmam yeterki hakikat olsun Allah'ın kelamına Resulünün yaşamına sünnetine uygun olsun ....
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
05 Ocak 2012, 04:08 | Mesaj No:39 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Kur'anı anlamak ve yaşamak zorundayız burda Sünnet hususunda görüşlerim açıktır bakmanızı rica edecem....
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
05 Ocak 2012, 06:11 | Mesaj No:40 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T Esadullah bey şianın içerisinde şirk ve küfrün olduğu su götürmez bir gerçektir. Tasavvuf dinin birçok bozuk fikirlerinden diğer mezhepler gibi şiada gerekli kadar nasibini almıştır. Bu konu mevlüt abimin vereceği cevaptır. Muhammed bin Abdulvehhab Keşfüş-Şübuhat adlı eserinde Kelime-i Tevhidi de kendine göre açıklamış ve kendi yolundan gitmeyen, fikirlerini tasdik etmeyen bütün Müslümanları kafir ilan etmiştir. Cevap:Sayın güzel abim tevhidin elli türlü açıklaması yokki Muhammed bin Abdulvahhab kendi anlayışına göre tevhidi açıklmaış olsun. Bilemiyorum siz o kitabı okudunuzmu. Osmanlı ulemasının kişi ne yaparsa yapsın diliyle “lailaheillAllah” dediği müddetçe dinden çıkmaz müslüman olarak vasıflandırılır,işte bu mantığa muhammed bin abdulvahhab konuyu ele alır sözünü ettiğiniz kitabında ve diğer kitaplarında geniş şekilde delilleri ile bu mantığı çürütür. Muhammed bin abdulvahhabın bu fikirleri farklı birşeydir ingiliz ajanı olduğu ithamı farklı birşeydir. Tabiki insanların fikirleri tartşılabilinir red yada kabulde edilebilinir. Bu başka birşey iftira atıp bunu kanıtlayamamk başka birşeydir. Bugün medineweb forumda fecr hocamın ahmet kalkandan tevhidi bozan haller başlıklı bir yazısını gördüm. Tehvidi bozan hallerin başında da helal haram yetkisinin bazı insanlara yada mercilere tanılmasıdır. Mevcut olan günümüz cahilliye toplumları bu yetkiyi oy kullanmak suretiyle gerçekleştirmiyorlarmı? O halde açıkça şirk olan bu ameli işlyen toplumların olmayan tevhid akidesini bozduğunu söylemek sahibini dinin dışına ittiğini söylemek tevhidi kendi kafasına göre yorumlamak demekmidir? Melaen : Biz tevratı incili indirdik yahudi alimleri yada hakimleri onunla insanlara adaletle hüküm versinler diye maide/ sanada bu kuranı indirdik onunla hüküm veresin diye buyuran yüce rabbimizin bu buyruğu dururken bugünki mevcut yargı hangi dinin esaslarına göre hüküm vermektedir. “Ve enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı musaddıkan limâ beyne yedeyhi minel kitâbi ve muheyminen aleyhi fahkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum ammâ câeke minel hakk(hakkı) li kullin cealnâ minkum şir’aten ve minhâcâ(minhâcen) ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhıdeten ve lâkin li yebluvekum fî mâ âtâkum festebikûl hayrât(hayrâti) ilâllâhi merciukum cemîan fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).” ““Ve (Ey Muhammed) sana ellerindeki kitapları tasdik edici (doğrulayıcı) ve onu koruyucu olarak bu Kitab'ı hakk ile indirdik. Artık onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana Hakk'tan gelenden ayrılıp da onların hevâlarına uyma. Sizden hepiniz için (tek) bir şeriat, ve açık bir yol belirlemiştik. Ve Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak bu sizi, verdikleri ile denemek içindir. O halde” hayırlarda yarışın! Sizin hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri, size haber verecek.””MAİDE/48 "Ve enıhkum beynehum bimâ enzelallâhu ve lâ tettebi’ ehvâehum vahzerhum en yeftinûke an ba’dı mâ enzelallâhu ileyk(ileyke) fe in tevellev fa’lem ennemâ yurîdullâhu en yusîbehum bi ba’dı zunûbihim ve inne kesîran minen nâsi le fâsıkûn(fâsıkûne)." “”Ve onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, onların hevâlarına uyma. Allah'ın sana indirdiği şeylerin bir kısmından seni fitneye düşürmelerinden sakın. Bundan sonra eğer (Hakk'tan) yüz çevirirlerse, o taktirde bil ki artık Allah, bazı günahları sebebiyle, onları bir musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu gerçekten fâsıklardır. “”Maide/ 49 Kişi bu amelleri işlediği müddetçe istediği kadar diliyle “lailaheillAllah” desin birşey ifade etmez. İşte bu Muhammed bin Abdulvahhab tüm kitaplarında vurgulamak istediği ana tema bu. Bunun nersi yanlış. Tevessül ile ilgili dün bir makale yayınladım tasavvuf dinindeki tevessül anlayışı bile tevhidi bozan hallerdendir. Sonuç: insnaların fikirlerini tartışmak farklı birşeydir onlara iftira atmak farklı birşeydir. Buradan olaya bakablirsiniz inşallah şimdi elbette savunduğunuz bir kişinin hitabı size göre yanlış olmayabilir kardeşim, siz nasıl ki Mürşidler ve Velilere isnatlarda bulunuyor ve delil sunuyorsanız elbette bunu yapmak herkesin de hakkıdır.Sonuçta Tarih ortada ve yazılı deliller de ortada bu yazılanlar uydurulupta yazılmadı buna emin olun ….Öyle olsaydı gine konunun başında şu şekilde bir giriş yapılmazdı ; Alıntı Bakın sayın abim benim kimseyi falan savunduğum yok . hak kimden gelirse gelsin doğrudur batıl ise kimden gelirse gelsin batıldır savunulamaz. Sizlerin içerisine düştüğü vahim hata kanımca şu olsa gerek. Alimler veliler ilim ehli insanlar ancak şu ayetin hükmü gereğini yerine getirdikleri takdirde itaat edilmeyi hak ederler. Ayete bakalım. “”Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini (Allah’a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitab’ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi).Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. “”MAİDE 44. Allah'ın kitabını korumaları gerekirken kalkıp panteizmi kavram değişikliği yaparak tasavvuf adı altında islam diye lanse etmek Allah'ın kitabını korumak olmadığı gibi veli yada mürşit olmayıda hak ettirmez. İnsanlara itaat ancak Allah'ın belirlemiş olduğu sınırlar çerçevesinde gerçekleşebilir. Tağuti rejimlerlerle gönül bağı kurarak onları rey vermek suretiyle destekleyenler Allah'ın hükümleri ile hüküm etmeyen kafirlere velayet vermek, mürşitlik değil, düpedüz müşrikliktir. Bunu söylemek kuranın özünün ta kendisidir.Bunu söylemek ingiliz ajanlığı değildir. Kim bir hokkabazlık yaparsa cahil toplumlar tarafından hemen ya mürşit yada veli ilan edilirler. Maneviyatlarıyla bilmem kaçbin kilometre uzaktaki sözde bir müride yardım edebileceiğini iddia etmek Allah'a şerik koşmak anlamına gelmekten başka birşey değildir. Şimdi size daha evvelde astığım tevhidi bozan 40 maddeden meydana gelen ve islam dininin olmazsa olmazları olan hükümleri kurandan ve sahhih sünnetten delil getirerek yanlış olduğunu ispat etmeye davet ediyorum inşallah. Bu 40 maddeye uygun bir hayat tarzı seçen insanlar inşallah müslümandırlar. Tevhidin gereklerini yerine getirmeyen insanlar ise namaz kılasalar, oruç tutsalar, hacca gitseler bile onlar asla islam dairesi içerisinde yer alamazlar. Dinin aslını oluşturan konularda iman edenler ve imanlarına şirk küfür bulaştırmadıkları müddetçe zina etseler, hırsızlık yapsalar, üçkağıtçı olsalar yine dinden çıkmaz müslüman statüsünde değerlendirilerler. Şunuda unutmayın biz Muhammet Abdulvahhab yada başka hiç kimseyi Şirk ehli yada Kafir ilan etmeyiz ama biz ve yolumuzda olan herkes Şirk ehli Küfür ehli olarak nitelendirilir . Oysa İnanan insan ve Müslüman olduğunu söyleyen bir insana Kafir yada Şirk ehli denemez …. Alıntı Esadullah bey kusura bakmayın ama sizin hiç kimseyi şirk ve küfürle itham ettiğiniz tarih boyunca vaki olmuşmudur. Tasavvuf dinine göre hz. Musa ile firavunun mücadelesi bile boş bir mücadeledir. Hatta mevlana dahada ileri giderek “firavun ve musanın mücadelesinde firavun haklıydı”diyecek kadar sapıtmıştır. Müslüman olmak taraf olmak demekir. Müslüman olmak kafirlerin saflarından çıkıp müslümanların saflarına katılmak demektir. Müslüman olmak hakka teslim olmak demektir. Müslüman olmak önce red sonra kabulu gerektirir Müslüman olmak firavunlara karşı hz. Musa (a.s) ların saflarında yer almaktır. Daha düne kadar demirellere ecevitlere özallara rey verilmesi gerektiğinin fetvasını veren güyya mürş-it-ler nasıl Allah'ın dostları oluyorlar doğrusu anlamak mümkün değil Allah’a emanet olunuz
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
Konuyu Toplam 9 Kişi okuyor. (0 Üye ve 9 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
AMERİKA’YI ’’TEKÂSÜR’’ KRİZİ HELAKE SÜRÜKLEYECEK Mustafa İslamoğlu | sevginin_bedeli | Serbest Kürsü | 1 | 19 Nisan 2014 01:34 |
Mülâ’ane, mübâhele, la’net ve Bediüzzaman’ın tesbitleri | EyMeN&TaLhA | Risale_i Nur (Said Nursi) | 0 | 17 Ocak 2014 11:56 |
‘’ Evladı-Ekrâd’’ Değerlerini Batılılaşma Adına Yitiriyor. | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 18 Şubat 2013 15:37 |
Kur’an’da Şirke Açılan Kapı: “Allah’ı Hakkıyla Takdir Edememe” | bilinmez | Tevhid Ve Şirk Konuları | 0 | 20 Ekim 2012 14:54 |
Hiçbir İnsan Köleleştirilemez ‘’ La Yüsteraqu İnsanun ’’ | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 12 Nisan 2011 14:21 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|