|
Konu Kimliği: Konu Sahibi neslihan,Açılış Tarihi: 16Haziran 2007 (17:50), Konuya Son Cevap : 28 Mayıs 2012 (13:44). Konuya 40 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
11 Ağustos 2008, 22:34 | Mesaj No:21 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: "sabır direniştir " ''Asra yemin olsun ki insanlık hüsrandadır! Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna!'' asır süresi.. |
28 Ağustos 2008, 22:27 | Mesaj No:22 |
Rabb'imiz insanlardan nasıl bir sabır istiyor???? Rabbimiz İnsanlardan Nasıl bir Sabır İstiyor? İnsanları karanlıklardan nura çıkaracağı bildirilen Kuran’da (İbrahim Suresi,1), emredilen tavırlardan biri “sabretmek”tir. Kuran’da öğretilen gerçek sabır, sadece zorluklar karşısında değil, aksine hayatın her anında yaşanan bir ahlak özelliğidir. Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar rahatlık ve nimet içindeyken de güzel ahlakta kararlılık ve istikrar göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek bir ömür süresince bu ahlakla yaşamayı gerektirir. Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret. (Mearic Suresi, 5) Sabır, Allahın Rızasını Kazanmak İçin Bir Anahtardır Müminler yalnızca Allah için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında mutlaka somut bir karşılık beklentisi içine girmezler. Gösterdikleri üstün ahlak neticesinde Rabbimiz’in rızasını kazanacaklarını ummak, onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir. “… Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara Suresi, 155) Allah Kur’an’da “sabredenlerle beraber” olduğunu (Bakara Suresi, 153) bildirerek, sabrın müminlere pek çok güzelliğin kapısını açan eşsiz bir anahtar olduğunu bildirmektedir. Sabır, Ancak Allah Rızası İçin Gösterilir Bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah’a olan imanlarıdır. İman eden bir mümin tüm olayların ardında Allah’ın yarattığı binlerce hayır ve hikmetin gizli olduğunu bilir. Rabbimizin kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir. Bu nedenle sabır mümin için zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil, tüm ibadetler gibi gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir nimettir. “Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel.” (Rad Suresi, 24) Toplumda yaşanan yanlış sabır anlayışı: Tahammül etmek Kuran’da öğretilen sabır anlayışını bilmeyen kimseler sabrı, hiçbir çaba göstermeden, sadece “söylenerek” bekleme şeklinde algılarlar. Hatta bu şekilde aciz bir tavır sergilemenin son derece erdemli bir davranış olduğuna da inanırlar. Oysa Allah Katında makbul olan sabır aklın, vicdanın ve maddi manevi tüm imkanların kullanılarak zorlukların ortadan kaldırılmasını teşvik eder. “… sürekli olan ’salih davranışlar’ ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır.” (Kehf Suresi, 46) Tahammül Göstermek dünyada azap kaynağı olur Dünyada imtihan gereği Allah kullarını güzelliklerle deneyebileceği gibi zorluklarla da deneyebilir. Andolsun Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155) Allah’ın zorlukları sabretmek için kaderde yarattığını düşünmeden hoşa gitmeyen durumlara ‘katlanmak’, ‘tahammül etmek’ dünyada da bir azaptır. Çünkü tahammülün karşılığında bir beklenti içine giren insan, dünyada her zaman bir karşılık bulamayabilir. Bu durumda hem zorluk içinde geçirdiği zamanı kaybeder hem de karşılığında dünyevi bir mükafat elde edemez. Dünyevi Çıkarlar uğruna sabredenler, Allah’ın hoşnutluğundan mahrum kalırlar Yüce Allah zorlukları, sabır gösterenleri ortaya çıkarmak için yaratmaktadır. Rabbimiz “Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmran Suresi,142) ayetiyle bu sırrı kullarına bildirmiştir. Dünyevi çıkarlar uğruna bir olay karşısında tahammül edenler Allah’ın hoşnutluğundan ve vaat ettiği cennetten mahrum kalabilirler, ancak Allah’ın rızasını kazanmayı amaçlayarak sabır gösterenler Allah’ın izni ile cennete girmeyi umabilirler. Kaynak: İlmi Mercek | |
12 Kasım 2008, 00:35 | Mesaj No:23 |
Sabır Yokuşu..
[SIZE=18]Gerçeği görüp bildikten sonra her faniye sırt çevirmek, ebediyyen ebedi nağmeyi terennüm etme azmi içinde olmak ve yakin gelip çatıncaya kadar her işkenceye katlanmak… İşte sabır yokuşu…! En sarp sabır yokuşu içimizdedir. Nefsimizin terennüm ettiği nağmelere kulak tıkamak, ondan gelen isteklere kıymet vermemektir. Nefis, günde bin defa önümüze zehirli ballardan sofralar sürerken, cemiyet içimize isyan tohumları saçarken ve şeytan her köşebaşında yolumuzda pusu kurmuş beklerken, yol ve yön değiştirmemek ve mutlu sona doğru emin ve kararlı adımlarla yürümektir. Gözün görüşüne, dilin söyleyişine, kulağın duyuşuna bir ölçü tayin etmek, daha doğrusu, tayin edilen ölçü çerçevesinde bir sınır çizmektir. Binbir çirkef ve labirentin içinde sabredebilmek ve kurtuluşa doğru azimle didinmek en büyük yokuştur. Ve iman aştığı bu yokuşlara göre kıymet kazanır. En büyük insan en sarp yokuşları aşmıştır. Aşılmazları aşmış ve akılların anlamaktan aciz kaldığı makamlara ulaşmışken, en sarp yokuşu aşarak, yoluna diken serpenlerin, kendisini yurt ve yuvasından kovanların, kadir bilmezlerin arasına dönmüş ve böylece bize yokuşların nasıl aşılması gerektiğini öğretmiştir. Her sabır yokuşu çileli ve ızdıraplı olduğu kadar zevkli ve tatlıdır. Çünkü mutlu son sabır yokuşunun zirvesindedir. Fedakârlık bekleyen her iş bir sabır yokuşudur. Ve ona el uzatan her fedakar da iç âlemindeki binbir yokuşu tırmanan insandır. Her muhasebe bir yokuştur. Her sabır yokuşu ümitle aşılır. Ümitsiz insan sabır yokuşunu aşmak için gereken enerjisini kaybetmiş bir iradesizdir. Sabır yokuşunda en sarp geçit sürçmemektir. Fakat bir kere sürçüp düştükten sonra yeniden doğrulup sabır yokuşunu tırmanmak, hatta yeni bir güç ve enerji kazanmış olarak tırmanmak da mümkündür. Sabır yokuşunu tırmanmak için Bilal’i tanımak gerek. Bilal sabır yokuşunun muzaffer bir kahramanı, kızgın çölün bağrına döktüğü her damla ter ve kan ise zafer narasıdır. Aslında, saadet asrının her ferdi bir Bilal olmuş ve yokuşlar hep böyle aşılmıştır. Hicret sarplardan sarp bir yokuştur. Çoluk-çocuk cıvıldaşırken, at kişnemeleri kuzu melemelerine karışırken ve dünya her şeyiyle tebessüm ederken, Elveda diyerek sonsuzluk kervanına, ebed yolculuğuna katılmak ve Pişdarın işaret ettiği beldeye doğru yol almak… İşte bir başka sabır yokuşu! Bedir sarp bir yokuştur. Fakat sabır yokuşunu aşmış erlerin cengidir. Uhud, sabır yokuşunu aşanlarla aşamayanları ayıran bir ibret tablosudur. Her gönül eri nefsiyle yaptığı çetin mücadeleler neticesinde, ebed yolcusu olmaya karar vermişse, kendisi için gayri yolların yokuş olduğunu da bilmelidir. Fakat unutulmamalıdır ki mutlu son sabır yokuşunun zirvesindedir. Akabe böyle bir yokuştur. Gerçeği bütün çıplaklığıyla gören insanların, bunu dünyanın dört bir bucağına ulaştırmak için bir araya gelerek and içmesi, sabır yokuşunu aşmaya azmetmeleridir. Bugün dostlar şaşkın, düşmanlar çetindir. Dert büyük, yol yokuştur. Ve çeşitli taarruz ve tahriklere kapılmadan, sağa sola toslamadan Hak istikametinde yol almak en sarp yokuş halini almıştır… Herşeye rağmen bilmeliyiz ki en sarp yokuş içimizdedir. Ve mutlu son bu yokuşun zirvesindedir. Gözlerin hayata kapandığı son demde sabır yokuşunu aşmış olan insan, mutlu sona ulaşmış insandır… RABBİM (c.c.) cümlemizi sabır yokuşunu aşıp, mutlu sona ulaşan müminlerden eylesin..Amin.. Alıntı.. | |
12 Kasım 2008, 00:56 | Mesaj No:24 |
Cvp: Sabır Yokuşu.. Fedakârlık bekleyen her iş bir sabır yokuşudur. Ve ona el uzatan her fedakar da iç âlemindeki binbir yokuşu tırmanan insandır. Her muhasebe bir yokuştur. Gözlerin hayata kapandığı son demde sabır yokuşunu aşmış olan insan, mutlu sona ulaşmış insandır… RABBİM (c.c.) cümlemizi sabır yokuşunu aşıp, mutlu sona ulaşan müminlerden eylesin..Amin.. amin amin amin | |
02 Aralık 2008, 09:34 | Mesaj No:25 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Sabır Hakkında
Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Enes Hadis:Resulullah (sav), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı: "Allah`tan kork ve sabret" buyurdu. Kadın (izdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan): "Benim başıma gelenden sana ne?" dedi. Resulullah (sav) uzaklaşınca,kadına: "Bu Resulullah idi!" dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru Aleyhissalatu vesselamın kapısına koştu. Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve: "Ey Allah`ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu.HadisNo:3232 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Ümmü Seleme Hadis:Resullah (sav)`ı şunları söylerken işittim: "Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah`ın emrettiği: "İnnalillahi ve inna ileyhi raci`un, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minha: "Biz Allah`ınız ve ancak O`na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver" derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir." Ümmü Seleme der ki: "Ebu Seleme (ra) vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme`den daha hayırlı olan hangi müslümar var? Resulullah (sav)`la ilk hicret eden hane, onun hanesiydi" dedim. Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resullah (sav)`ı verdi. Şöyle ki: Resulullah (sav), bana Hatib İbnu Ebi Belte`a`yı göndererek kendisi için beni istetti. Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resulullah`ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)" diye cevap verdim. Resullah (sav): "Kız çocuğuna gelince, Allah`a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah`a gidermesini dua ederim" buyurdular.HadisNo:3233 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Ebu Sinan Hadis:Oğlum Sinan`ı defnettiğimde kabrin kenarında Ebu Talha el-Havlani oturuyordu. Defin işinden çıkınca bana: "Sana müjde vermeyeyim mi?" dedi. Ben: "Tabii, söyle!" dedim. "Ebu Musa el-Eş`ari (ra) bana anlattı" diye söze başlayıp Resulullah`ın şu sözlerini nakletti: "Bir kulun çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler: "Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?" "Evet" derler. "Yani kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?" Melekler yine: "Evet" derler. Allah tekrar sorar: "Kulum (bu esnada) ne dedi?" "Sana hamdetti ve istircada bulundu" derler. Bunun üzerine Allah Teala hazretleri şöyle emreder: "Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa edin ve bunu Beytu`l-Hamd (hamd evi) diye isimlendirin."HadisNo:3234 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Ebu Hüreyre Hadis:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle demiştir: "Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam." [Buhari`deki ibare şöyle: "Hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav)`ın şöyle söylediğini işittim: "Allah Teala hazretleri buyurdu ki: "Ben kulumu iki sevdiğiyle imtihan edersem o da sabır gösterir (ve sevap umarsa) onlara bedel cenneti veririm." (Buradaki "iki sevdiği" ile gözlerini kastediyor. Doğruyu Allah bilir.")]HadisNo:3235 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Abdullah İbnu Amr İbnu`l-As Hadis:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mü`min kul, arz ahalisi içindeki has sevdiği (evladı) dinden alındığı zaman sabreder ve mükafaat umarsa Allah o kulu için cennetten aşağı bir mükafaata razı olmaz."HadisNo:3236 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Ata İbnu Ebi Rabah Hadis:İbnu Abbas (ra) bana: "Sana cennet ehlinden bir kadın göstereyim mi?" dedi. Ben de; "Evet göster" dedim. "İşte" dedi, "şu siyah kadın var ya, o, Resulullah`a gelip: "Ben saralıyım, (nöbet gelince) üstümü başımı açıyorum, Allah`a benim için dua ediver (hastalıktan kurtulayım) dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana şifa vermesi için Allah`a dua edivereyim" dedi. Kadın: "Öyleyse sabredeceğim, ancak üstümü başımı açmamam için dua ediver" dedi. Resulullah da ona öyle dua etti."HadisNo:3237 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Ata İbnu Yesar Hadis:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kul hastalandığı zaman Allah Teala hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara: "Gidin bakın, kulum yardımcılarına ne diyor bir dinleyin!" der. Eğer o kul, melekler geldiği zaman Allah`a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah`a yükseltirler. Allah Teala hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur: "Kulumun ruhunu kabzedersem, onu cennete koymam kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şayet şifa verirsem, onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem üzerimdeki hakkı olmuştur."HadisNo:3238 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Habbab İbnu`l-Eret Hadis:Resulullah (sav) Ka`be`nin gölgesinde bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikayette bulunduk: "Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?" dedik. Şu cevabı verdi: "Sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu. Allah`a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindi mi San`a`dan kalkıp Hadramevt`e kadar gidecek, Allah`tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz."HadisNo:3239 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Üsame İbnu Zeyd Hadis:Resulullah (sav)`ın kızı (Zeyneb), babasına birisini göndererek "Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken yanında hazır ol" diye rica etti. Resulullah (sav), adamı geri çevirirken: "Selamımı söyle ve şunu hatırla!: Alan da Allah`tır, veren de Allah`tır. Her şeyin O`nun yanında muayyen bir eceli vardır.Sabretsin ve Allah`ın (sabredenlere vereceği) mükafaatı düşünsün!"HadisNo:3240 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Enes Hadis:Ebu Talha`nın bir oğlu hastalandı. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti. Çocuğun öldüğünü bilmiyordu. Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce (çocuğun defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu. Ebu Talha (akşam olup) eve gelince: "Çocuk nasıl oldu?" diye sordu. Hanımı, "Sükunete erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım" (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti. Sonra hanımı, akşam yemeğini getirdi. Yatağını hazırladı. (Sonra kocası için süslendi. Ebu Talha temasta bulundu.) Sabah olunca Ebu Talha gusletti. Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi. Ebu Talha, Resulullah (sav)`la sabah namazı kıldı. Sonra kadının yaptığını bir bir anlattı. Resulullah (sav): "Allah gecenizi hakkınızda mübarek kılmış olsun" buyurdular. Sonra onlara (Allah Teala Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur`an`ı okudular.HadisNo:3241
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
02 Aralık 2008, 09:35 | Mesaj No:26 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Sabır Hakkında
Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Kasım İbnu Muhammed Hadis:Hanımım vefat etmişti. Bana, Muhammed İbnu Ka`b el-Kurazi, ta`ziye (baş sağlığı dilemek) maksadıyla uğradı. Ve şunu anlattı: "Beni İsrail`de fakih, alim, abid, gayretli bir adam vardı. Onun çok sevdiği bir karısı vefat etmişti. Onun ölümüne adam çok üzüldü, öyle ki, bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa çekildi, kimse yanına giremedi. Onun bu halini, Beni İsrail`den bir kadın işitti. Yanına gelip: "Benim onunla bir meselem var, kendisine bizzat sormam lazım" dedi. Halk oradan çekildi. Kadın kapıda kalıp: "Mutlaka görüşmem lazım" dedi. Birisi adama seslendi: "Burada bir kadın var, senden bir şeyler sormak istiyor, "mutlaka bizzat görüşmem lazım, bizzat sormam lazım" diyor. Herkes gitti kapıda sadece o kadın var ve ayrılmıyor." İçerdeki adam: "O`na müsaade edin gelsin" dedi. Kadın yanına girdi. Ve: "Sana birşey sormak için geldim" dedi. Adam: Nedir o? deyince kadın anlattı: "Ben komşumdan iareten bir gerdanlık almıştım. Onu bir müddet takındım ve iareten kullandım. Sonra onu benden geri istediler. Bunu onlara geri vereyim mi?" Adam: "Evet, vallahi vermelisin!" dedi. Kadın: "Ama o epey bir zaman benim yanımda kaldı. (Onu çok da sevdim)" dedi. Adam: "Bu hal senin, kolyeyi onlara iade etmeni daha çok haklı kılıyor, zira onu iare edeli çok zaman olmuş" demişti(ki, bu cevabı bekleyen kadın) atıldı: "Allah iyiliğini versin! Sen Allah`ın sana önce iare edip, sonra senden geri aldığı şeye mi üzülüyorsun? O, verdiği şeye senden daha çok hak sahibi değil mi?" dedi. Adam bu nasihat üzerine içinde bulunduğu duruma baktı (ve kendine geldi). Böylece Allah, kadının sözlerinden adamın istifade etmesini sağladı."HadisNo:3242 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Ebu Musa Hadis:Resulullah (sav) buyurdular ki: "İşittiği şeyin verdiği ezaya aziz ve celil olan Allah`tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O`na şirk koşulur, evladlar nisbet edilir. O, yine de onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder."HadisNo:3243 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:İbnu Mes`ud Hadis:Ben, peygamberlerden (as) birinin acıklı bir hikayesini anlatmış olan Resulullah (sav)`ı şu anda sanki tekrar seyrediyor gibiyim. Demişti ki: "Kavmi ona şiddetle vurup yaralamıştı. O hem akan kanlarını siliyor, hem de: "Allah`ım, kavmimi mağfiret et, çünkü onlar bilmiyorlar" demişti."HadisNo:3244 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Abdurrahman İbnu`l-Kasım Hadis:Resulullah (sav) buyurdular ki: "Benim (yokluğumdan hasıl olan) musibet, müslümanları musibetlerinde teselli etmelidir." (Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın. Çünkü bu, en büyük musibettir.")HadisNo:3245 Fasil:SABIR BÖLÜMÜ Konu:Sabır Hakkında Ravi:Yahya İbnu Vessab Hadis:Yahya İbnu Vessab, Resulullah (sav)`ın Ashabından bir yaşlıdan naklediyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "İnsanlara karışıp onların ezalarına katlanan müslüman, onlara karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır."HadisNo:3246
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
09 Şubat 2009, 16:17 | Mesaj No:27 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | Sabır Çiçeği
[CENTER] Sabır güldür zamanda,sabır özlenen gerçek; [COLOR=black]Gizlenmek avuçlara ümit ile beklemek. Terk edilmiş yanlızlık düşerken aynalara, [COLOR=black]Sabır güzel te'vildir korkulu rüyalara. Sabır ruha kıvılcım,sabır kalbi bilemek, [COLOR=black]Ebedi bir dergahta,sonsuzluğu dilemek Uslanmaz karanlığın,aydınlık şafağıdır [COLOR=black]Sabır varlık ağacının solmaz yaprağıdır. Sabır umut güneşi,sabır kalbde gül bahçe [COLOR=black]Hüsrandan kurtulmaya ezelden gelen hece. Hüzünlü nağmelere yürekten gelen beste, Sabır,çıkmaz sokaktan kurtuluş deste deste. Her baharın kalbine esen o güzel rüzgar, Sabır her şeyin kalbi,sabır gül,sabır gülzar. Elbet gecedir,gelir,gündüze ermek de hak! Sabır büyük fazilet,onunla birlikte hak. Her sevdanın kaderi,sabrın bağrında büyür, Visalin adımları,sabrın elinde yürür. Gizlenmek avuçlara ümit ile beklemek, Sabır güldür zamanda,sabrın özlenen gerçek
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
16 Mart 2009, 16:04 | Mesaj No:28 |
Sabır
[size=large][align=center]SABIR Belki Sen şu Anda çok Dertlisin.. Belki Artık Yeter Diyorsun... Belki Kendinden Geçmişsin... Belkide Ağlıyorsun... Belki Bu Musibetlerin Sonunda Eline Bir şey Geçip Geçmeyeceğini Düşünmektesin... Duy!!! Rabbin Sana Söylüyor.. "Sabredenlere Felaketlere Karşı Dişlerini Sıkıp Göğüs Gerenlere Mükafatları Hesapsız ödnecektir.." Belki De Onca Insanın Arasında Neden Senin Seçildiğini Soruyorsun... Oysa Rabbinin Seçtikleri Kıymetlilerdir... "içinizden Mücahidlerle Sabredenleri Ortaya çıkarıncaya Kadar Elbette Sizi Deneyeceğiz" Hayat Bir Imtihan Değil Mi ? Her Soru Ebedi Hayatında Yer Alan Bir Tuğla... Nefes Alıp Verdiğin Her An Yeni Bir Soruya Gebe... Onlar Olmasaydı Sonsuzluk Yurdunda Sana Ait Hiçbirşey Olmayacaktı... Derdin Yoksa üzül asıl! Dertliysen Bil Ki... O Seni Seviyor.... Bak ! Sevdiğin Ne Diyor ? Alah Hayrını Dilediği Kişiyi Sıkıntıya Sokar!" Belki Sen Ashab-uhdud Kadar Acı çekmedin... Hani Kralları Onları Iman Ettikleri Için Ateş Dolu Hendeklere Atmıştı Ya... Belki Sen Ebu Zer (r.a) Kadar Acı çekmedin... Amcası Inandığı Için Onu Hasıra Sarıp Yakmıştı Ya... Belki Sen Vahşi Kadar Acı çekmedin... Sevgilisi Ona "bana Görünme!" Demiştiya... Belki Sen Yakup (a.s) Kadar Acı çekmedin... Yusuf'u (a.s) Elinden Alınmıştı Ya... Belki Sen Hatice(r. Anha) Kadar Acı çekmedin... Muhammed (s.a.s) Yurdundan Kovulmuştuya.... Unutma! Rabbin Kimseye Dayanabileceğinden Fazlasını Yüklemez... Belki Kalbindir Acıyan... Belki Bedenin... Bekki De Ruhundur Kıvranan.... Belki Yokluktur Seni Saran.... Belkide Bin Bir Türlü Muamma... Her Ne Durumda Olursan Ol Diline Yakışır Bu Dua... La Ilahe Ente Subhaneke Inni Küntü Minezzalimin... Senden Başka Ilah Yoktur! Sen Bütün Noksanlıklardan Münezzehsin... şüphesiz Ben Nefsime Zulmedenlerden Oldum... alıntı[/align][/size]
__________________ Şu an yaptığınız hiçbirrr iş, Kılınmayı bekleyen vakit namazından daha önemli değildir!! | |
08 Nisan 2009, 09:58 | Mesaj No:29 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Sabır hakkında bilgi verirmisiniz
Rabbimiz İnsanlardan Nasıl bir Sabır İstiyor?İnsanları karanlıklardan nura çıkaracağı bildirilen Kuran’da (İbrahim Suresi,1), emredilen tavırlardan biri “sabretmek”tir Kuran’da öğretilen gerçek sabır, sadece zorluklar karşısında değil, aksine hayatın her anında yaşanan bir ahlak özelliğidir Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar rahatlık ve nimet içindeyken de güzel ahlakta kararlılık ve istikrar göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek bir ömür süresince bu ahlakla yaşamayı gerektirir Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret (Mearic Suresi, 5) Sabır, Allahın Rızasını Kazanmak İçin Bir Anahtardır Müminler yalnızca Allah için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında mutlaka somut bir karşılık beklentisi içine girmezler Gösterdikleri üstün ahlak neticesinde Rabbimiz’in rızasını kazanacaklarını ummak, onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir “… Sabır gösterenleri müjdele” (Bakara Suresi, 155) Allah Kur’an’da “sabredenlerle beraber” olduğunu (Bakara Suresi, 153) bildirerek, sabrın müminlere pek çok güzelliğin kapısını açan eşsiz bir anahtar olduğunu bildirmektedir Sabır, Ancak Allah Rızası İçin Gösterilir Bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah’a olan imanlarıdır İman eden bir mümin tüm olayların ardında Allah’ın yarattığı binlerce hayır ve hikmetin gizli olduğunu bilir Rabbimizin kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir Bu nedenle sabır mümin için zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil, tüm ibadetler gibi gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir nimettir “Sabrettiğinize karşılık selam size (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel” (Rad Suresi, 24) Toplumda yaşanan yanlış sabır anlayışı: Tahammül etmek Kuran’da öğretilen sabır anlayışını bilmeyen kimseler sabrı, hiçbir çaba göstermeden, sadece “söylenerek” bekleme şeklinde algılarlar Hatta bu şekilde aciz bir tavır sergilemenin son derece erdemli bir davranış olduğuna da inanırlar Oysa Allah Katında makbul olan sabır aklın, vicdanın ve maddi manevi tüm imkanların kullanılarak zorlukların ortadan kaldırılmasını teşvik eder “… sürekli olan ’salih davranışlar’ ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır” (Kehf Suresi, 46) Tahammül Göstermek dünyada azap kaynağı olur Dünyada imtihan gereği Allah kullarını güzelliklerle deneyebileceği gibi zorluklarla da deneyebilir Andolsun Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz Sabır gösterenleri müjdele (Bakara Suresi, 155) Allah’ın zorlukları sabretmek için kaderde yarattığını düşünmeden hoşa gitmeyen durumlara ‘katlanmak’, ‘tahammül etmek’ dünyada da bir azaptır Çünkü tahammülün karşılığında bir beklenti içine giren insan, dünyada her zaman bir karşılık bulamayabilir Bu durumda hem zorluk içinde geçirdiği zamanı kaybeder hem de karşılığında dünyevi bir mükafat elde edemez Dünyevi Çıkarlar uğruna sabredenler, Allah’ın hoşnutluğundan mahrum kalırlar Yüce Allah zorlukları, sabır gösterenleri ortaya çıkarmak için yaratmaktadır Rabbimiz “Yoksa siz, Allah, içinizden cehd edenleri (çaba harcayanları) belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmran Suresi,142) ayetiyle bu sırrı kullarına bildirmiştir Dünyevi çıkarlar uğruna bir olay karşısında tahammül edenler Allah’ın hoşnutluğundan ve vaat ettiği cennetten mahrum kalabilirler, ancak Allah’ın rızasını kazanmayı amaçlayarak sabır gösterenler Allah’ın izni ile cennete girmeyi umabilirler Kaynak: İlmi Mercek |
12 Mayıs 2009, 09:11 | Mesaj No:30 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Sabır ve Namaz
Ey iman edenler... Sabır ve namazla (Allah'tan) yardım isteyin; muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir. Allah yo*lunda öldürülenlere «ölüler» demeyin: Aksine onlar diridirler ama siz (bunun) farkında değilsiniz. Andolsun sizi korku, aç*lık, (mallar(ınız)dan, canlar(ınız)dan ve ürünler(iniz)den eksiltmek gibi şeylerle imtihan edeceğiz; kendilerine bir bela eriştiğinde: «Inna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun - Biz Allah'a aitiz ve (sonunda) muhakkak O'na döneceğiz» diyerek sabredenleri müjdele. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır ve (doğru yolu bulup) hidayete erenler de onlardır. »(Bakara: 153-157) Bu ayetlerin genel içeriği ve üslubu, Müslüman insanın, hayatını etkisi altına alarak onu bir kuşku ve sarsıntı dairesinde sarsıp sallayan çeşitli engeller, sorunlar ve facialara karşı koyan gerçeğe ilişkin derin manaların hareketi içersindeki derinliklerinde gizli olan imani birikimine yönelten, Kur'ani bir yaklaşıma işaret etmektedir. Bu gerçeğe sahip olan Müslüman insan, bütün bunların karşısında, Allah'ın koymuş olduğu ilahi sünnetler (kanunlar) temeli üzerine kurulu olan hayatın hikayesini, bilen kapsamlı ve kapasiteli bir iman duruşuyla durur. Bu hikayenin başından sonuna tamamı zorluk ya da tamamı kolaylık değildir. Aksine bu hikaye kolaylık yolunda zorluklar, zorlukların sonunda ve sonucunda kolaylıklar*dan ibarettir. İşte insan Allah'a giden bu yolda bazı zorluklarla karşılaştığında veya hedeflere ulaşmak yolundaki yükümlülükler ve bunların getirdiği sıkıntılar kendisine ağır geldiğinde, bu yoldaki iradesini destekleyip güçlendirmesi ve ona bağlılık ve sarsılmazlık ruhunu verebilmesi için, sarsılmaz bir konuma ve bağlı bir şahsiyete ulaşabilmesi için sabırla Allah'tan yardım istemesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Yine aynı bağlamda, namaz ile Allah'tan yardım istemesi de aynı kaçınılmazlıkla zorunludur. Çünkü namaz, kalbe hikmeti insanın hayatını yine kendisi için maslahat (faydayarar) ve hikmet temeli üzerinde yükselten ve rahmeti insanın ruhunu hoşnutluk, lütuf ve sıcak bir ilişki ile sarıp sarmalayan, (her şeye gücü yeten) Kadir, Hâkim ve Rahim olan Allah'a yönelik pencereleri açar. Böylece insanın başına gelecek imtihanlar, insanın kaldırmaya gücü yetmeyeceği bir düzeyde ağır gelmez. Aksine insan başındaki imtihanla beraber namaz ile alabildiğine bir uzay genişliği içersinde tecrübeleri ve ümit ufukları ile yaşar. Sahip olduğu güç, bütün güçlükleri sarsacak ve bütün karşı güçleri kahredecek bir düzeye gelir ve hayatı, bütün içersindekilerle kavrar. İnsan, bütün bu güçlüklerin içinden, ruhunun sorunlar ve güçlükler ile daralmadığı, engeller ve karşı saldırılar karşısında yenilmediği ve güçlükler karşısında zayıf düşmediği bir uzay genişliğine çıkar. İradeyi hayat ile hareketi kuvvet ve iman ile dolduran patlama derecesinde canlı bir ümit içersinde olur. Böylece sabır gibi ruhi değerler, namaz gibi ibadet amelleri faal güçlere dönüşür. İnsan üzerine, düşman kuvvetleri saldırdığında, kendi dışındaki güçlerden yardım aldığı gibi, zayıf noktalarını güçlendirmede bu faal güçlerden yardım alır. Sabır ve namaz, bazı kimselerin zannettiği gibi bir zayıflık ve gerilik unsuru değildir. İnsanı dondurup geriletmez. Yine bazılarının düşündüğü gibi, sabır insanı hareketten alıkoyan, onu yaşanan gerçeklerin gereğini yapmak noktasında donduran bir şey değildir. Yine bazılarının düşündüğü gibi namaz yumuşak başlı sofuca bir yokluğun içersine gömmez. İnsana yaşanan gerçekler içersindeki hareketi noktasındaki rolünü ve sorumluluğunu unutturmaz. Duyarlığını köreltip hayat yolundaki atılımlarını zayıflatmaz. Bütün bu anlamları ayetteki hitaptan, bütün kapasiteleri insanın emrine veren imanın canlı içeriğinden, insan hayatı için güç oluşturmak yolunda ahlaki değerlerin ve pratik ilahi ilkelerin canlı tabiatına dikkat çekmek üzere Allah'tan sabır ve namaz ile yardım istenmesine yönelik açık ilahi çağrıdan ilham alıyoruz. Fakat insanlardan birçoğu, inandıkları değerlerde ve yapıp ettikleri amellerde bulunan gizli, ruhi güçlerden gafil olabilmektedirler. Böylece de hayat, çevrelerinden güçle dağılıp yittiğinde onu bir zekâ kıvraklığı ile toparlayabilecekleri halde, zayıflık hallerine teslim olabilmektedirler. Allah’u Teala’nın Ayeti Kerimeyi «Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir» sözü ile bitirmesi, Allah'ın sabredenleri engeller, karşı saldırılar, kötü haller ve zorlu durumlarda tek başlarına bırakmayacağını, aksine onlara kendi ruhundan «iyi ruhu» kendi gücünden «büyük kuvveti» rahmetinden de lütuf, hoşnutluk, sevgi ve selameti (esenliği) bağışlamak üzere hep onlarla beraber olacağını . |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Musibetlere Sabır | nurşen35 | Serbest Kürsü | 1 | 05 Ekim 2020 20:53 |
Sabır,,,,, | Sükutu-Ezber | Sükutu-Ezber | 9 | 26 Temmuz 2019 20:17 |
Hak'sız sabır olur mu? | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 02 Ekim 2014 10:19 |
Boşanmak mı, sabır mı? | Belgin | Evlilik-Nikah Konuları | 14 | 21 Temmuz 2014 13:47 |
Sabır, Hoş Bir Buluttur.. | İslaminesil | Serbest Kürsü | 1 | 28 Nisan 2014 18:44 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|