|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MuntazarElZeydi,Açılış Tarihi: 31 Ocak 2013 (23:29), Konuya Son Cevap : 31 Ocak 2013 (23:29). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
31 Ocak 2013, 23:29 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 25257 Üyelik T.:
30 Ocak 2013 | Namazın yokluğu güneşin yokluğu gibidir Namazın yokluğu güneşin yokluğu gibidir “Gecelerini teheccüd feneriyle gündüz gibi aydınlatmış olanlar, berzah hayatlarını da aydınlatmış sayılırlar. Teheccüd, berzah karanlığına karşı bir zırh, bir silah, bir meş’ale ve kişiyi berzah azabından koruyan bir emniyet yamacıdır. Her namaz, insanın öbür âlemdeki hayatına âit bir parçayı aydınlatmayı tekeffül etmiştir; teheccüd ise ötelerin zâdı, zâhiresi, azığı ve aydınlatıcısıdır. Kur’ân’da birkaç yerde teheccüde işâret edilmiştir. (İsrâ, 17/79; Secde, 32/16; İnsan, 76/26) İki rek’at kılınabileceği gibi, sekiz rek’at da kılınabilir. Şu uzun kış geceleri, özellikle teheccüdün ihmal edilmemesi ve hayatımızın değişmez bir parçası haline gelmesi için çok büyük bir fırsattır. Buhârî ve Müslim’in rivayetine göre İbn Ömer, rüyasında, iki dehşetli kimsenin gelip, onu kollarından tutarak derin alevli bir kuyunun başına getirdiklerini ve atacaklar diye korkunca da; “Korkma, senin için endişe yok.” dediklerini, ablası vasıtasıyla Efendimiz’e anlatır. Allah Resûlü (aleyhi’s-salâtü ve’s-selam), “İbn Ömer ne güzel insandır; keşke, teheccüd namazını da kılsa.” şeklinde tabir ve tevcihte bulunurlar... Allah, böylece rüyasında İbn Ömer’e cehenneme âit bir berzah levhasını göstermiş ve ona bir eksiğini hatırlatarak, Efendimiz’in tavsiyeleriyle o eksiğin kapatılmasını sağlamıştır. Ülfetin dağılmasında, kalplerin yumuşamasında, şeytan ve günahların te’sirlerinden korunmada; Allah korkusu, Allah haşyeti ve muhabbetinden, gecenin zülüfleri üzerinde bırakılan birkaç damla gözyaşı ve herkesin uyuduğu saatlerde uyumayan gözlerle eda edilen zikirler, tesbihler, kılınan namazlar ve mütalâa edilen derslerin kalplere ne kazandırdığı, ancak tatbikatla ve tadıp bilmekle anlaşılır... Geceleri aydın olan insanların, gündüzleri hiç aydın olmaz mı? Gündüz hizmet hayatında yaşadığımız zikzaklar, sıkıntılar geceleri ihmal edişimizin tezahürleridir. Namaz, namaz ve namaz... Namaz, öyle dünyevî işlerimiz arasında geçiştiriliverecek kadar önemsiz bir iş değildir. O bizim için en mühim bir meşgaledir. Bu itibarla da o, her zaman ciddiyetle ele alınmalı ve öyle eda edilmelidir. Değil başka bir iş yüzünden onun ihmale veya aceleye getirilmesi, gerektiğinde her türlü işimiz ona feda edilmelidir. Her meselenin başı ve esası iman olduğu gibi, namaza da öncelikli olarak bu çerçeveden yaklaşmak gerekir. Şöyle ki, imanın şartları arasında sayılan esaslar, ferdin dünyaya bakış açısını şekillendirmektedir. Buna göre Allah’a iman, kalbî huzurun yegâne esası ve teminatıdır. Allah’a imandan nasibi olmayan kalbler, bu boşluğu kat’iyyen başka bir şeyle kapatamazlar. “Dikkat edin. Kalbler başka değil; ancak Allah’ı zikir ile tatmin olur.” (Râd, 13/28) âyeti bu hakikati hatırlatır. Peygamberlere iman; maziyi karanlık, geleceği ise endişeler içinde görme bahtsızlığından kurtaran önemli bir faktördür. Biz, onlara ve hususiyle de Nebiler Sultanı’na iman sayesinde, dünya ve ukbanın en tehlikeli yerlerini berk-i hâtif gibi geçeceğimize inanır, O’nun şefaat-i uzmâsı ile hayal ufuklarımızı aşan nimetlerle serfiraz olacağımıza iman ederiz. Meleklerine iman; bize, en yalnız kaldığımız anlarda dahi onlarla beraber olduğumuz, onların kontrol ve gözetimi altında bulunduğumuz hissini verir. Bu mülâhaza ile davranışlarımızı kontrol altına alır ve hayatımızı duyarak, hissederek yaşarız. Kadere iman; musibet veya meserret televvünlü başa gelen her şeyin O’ndan olduğuna, aksine ihtimal vermeyecek kat’iyyette inanma demektir. Âhirete iman; iman esasları içinde yer alan ve davranışlarımızı murakabe altına almamızı sağlayan en büyük unsur olmanın yanında, hadd ü hesaba gelmeyen nice dünyevî faydalar da sağlamaktadır. Ayrıca her bir mü’minin gaye-i hayâli olan, Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ile vicahî görüşmek, ancak ahirette olacaktır. Enbiyâ-yı izâm, selef-i salihin, evliya-yı kiram, asfiya-yı fihâm hazerâtının hemen hepsi ahirettedir. Dolayısıyla bunlarla kavuşma aşk-u şevki içinde bulunan mü’minlerin, ahirete imanı ve o imanın kazandırdıkları bir başkadır. Namaz, aczin ve fakrın itirafıdır İşte namaz, yukarıda kısaca üzerinde durduğumuz iman esaslarını teker teker hatırlatan bir ibadettir. Namazda her zaman, potansiyel bir hatırlatma ve derin bir zevk vardır. O, insana, Rabb karşısındaki acz ve fakrını hatırlatır. Üstesinden gelinmesi mümkün olmayan ya da öyle gözüken problemleri çözme yollarını gösterir ki, bunun aslı ve esası da her şeye gücü yeten bir Kadîr-i Mutlak’a imandır. Namazın her rekâtında okumakla mükellef olduğumuz Fatiha Sûresi’nde “Yalnız Sana kullukta bulunur ve yardımı da sadece Sen’den dileriz!” ilanında bulunuyoruz. Şimdi, bu kulluğun arz edilmesi ve yardım dileme aslında Allah’ın lütuf ve ihsanları karşısında yapılması gerekli olan şükrün, ibadetin tam yapılamadığının bir itirafıdır. Hâlık-mahlûk münasebetini kavramış olmanın esprisi içinde âciz ve fakir olunduğunun beyanıdır. Bu duygu ve düşüncelerle namaz kılmaya muvaffak olabilen bir insanın, dünyevî işlerini bahane ederek namaz kılmaması düşünülemez. Dünyalık hiçbir iş namaz kılmaya mani değildir, olmamalıdır. İnsan, namaz ibadeti ile tıpkı günebakan çiçeklerinin güneşe bakarak gelişimlerini tamamlamaları gibi gelişmesini tamamlayabilir. Günde 5 defa Rabb’isine teveccüh ederek, pörsüyen duygularını, solan şuurunu yeniden canlandırabilir... ve tekrar zindelik kazanabilir... kazanabilir ve böylece Rabb’isine olan ahd ü peymanını yeniler. Bu yönüyle namaz, Allah’ın bizlere en büyük bir lütfudur. İnsan hayatından namazın yokluğu, güneşin yokluğu gibidir. Nasıl güneş olmadığında -sebepler planında- günebakan çiçekleri de yoktur; öyle de ibadet olmadığında, bir anlamda insan da yoktur. Öyleyse ibadete gerçek anlamda muhtaç olan bizleriz. Namaz kılan ve Rabb’isinin huzurunda olan bir insan, atılacağı ticarî hayatında haramlardan, mekruhlardan olabildiğine kaçınır. Özellikle gün ortasında kıldığı öğle, ikindi namazları, insanın murakabe ve muhasebe hislerini coşturur. O mekanizmayı harekete geçirir ve insanı yanlışlar içine düşmekten kurtarır. Akşam, yatsı, teheccüd ve sabah namazları ise “Nâçar kaldığı yerde, nâgah açar ol perde; derman olur her derde” dizeleriyle anlatılmak istenen esrarın tecelli merkezleridir. Ve namaz Müslüman’ın günlük hayatını düzen ve nizam altına alan cebrî bir faktördür. Günde 5 defa Rabb’in huzuruna çıkan insan, ister-istemez, hayatını bir düzen içine sokar. Sabah namazından sonra işine başlar. 6-7 saatlik bir yoğun mesai ile yorulunca, öğle namazı ile yeniden zindelik kazanır. Döner ikindiye kadar tekrar çalışır. İkindi namazı ile bir kere daha zihnî ve bedenî dinlenme faslı yaşar. Zaten böyle bir mesai tanzimi olmasa, o işyerinden netice almak, adeta imkânsız denecek ölçüde azalır. Namazdaki bu esasları bilemeyen, sezemeyen insanlar huzursuzluk girdabına kapılır ve bunalımdan bunalıma sürüklenir giderler. İşlerinin çokluğundan namaza vakit bulamadığını söyleyenler, İlâhî gerçeklere gözleri kapalı olanlardır. Buna göre imandaki zafiyet, iman esaslarına inanılması gerektiği ölçüde inanmama ve bir-iki noktasına temas ettiğimiz namaz hakikatini kavrayamama, maalesef insanımızı bu türlü düşünceler içine sokabilmektedir. Bunlardan kurtuluş yolu ise yukarıda kısmen izah etmeye çalıştığımız gibi, yakîn derecesinde bir iman ve onun hayata yansıtılmasıdır.” SÜLEYMAN SARGIN ZAMAN
__________________ Gülüşlerim; Acılarımı örtmeye çalışan ağır işçilerdir.... |
Konu Sahibi MuntazarElZeydi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Şeker ve Kansere Karşı Havuç Yiyin.. | Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp | muuskem | 2 | 1796 | 05 Şubat 2013 23:44 |
Misvağın makbulü taze ve yaş olanıdır | Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp | MuntazarElZeydi | 0 | 1491 | 05 Şubat 2013 17:49 |
‘Allah yakar’ ifadesi, çocuğun hayatında derin... | Çocuk ve Aile Sağlığı | Nesli_Nur | 4 | 1621 | 05 Şubat 2013 17:47 |
Evladıma Nasihat | Şiirler ve Şairler | MuntazarElZeydi | 0 | 2023 | 04 Şubat 2013 23:53 |
2 Yaş Sendromu, Çözümler ve Öneriler | Çocuk ve Aile Sağlığı | MuntazarElZeydi | 2 | 1831 | 03 Şubat 2013 16:10 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Kadınlar sardunya gibidir | Sükutu-Ezber | Satır Arası Birkaç Kelam | 1 | 22 Ekim 2019 22:50 |
Yağmurun Olsun O Senin, Güneşin Olmasın | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 11Haziran 2015 15:06 |
Mü’min, Arı Gibidir | YaŞuHa | Muhtelif Konular | 0 | 08Haziran 2011 00:49 |
Güneşin batıdan doğması | YaŞuHa | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 0 | 08Haziran 2011 00:03 |
Güneşin Batıdan Doğması | Huzurİslam | Hadis-i Şerif | 0 | 24 Kasım 2008 02:02 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|