|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Fatıma-i Zehra,Açılış Tarihi: 10 Ocak 2015 (22:43), Konuya Son Cevap : 10 Ocak 2015 (22:43). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Ocak 2015, 22:43 | Mesaj No:1 |
Ahireti Yaratmak Allah İçin Çok Kolaydır ! Ahireti Yaratmak Allah İçin Çok Kolaydır ! AHİRETİ YARATMAK ALLAH İÇİN ÇOK KOLAYDIR Ahiretin varlığının delilleri pek çoktur. İçimizde var olan daima var olma isteği, hiç yok olmama isteği de ahiretin varlığının delilidir. Allah susama hissi verince karşılığında su vermiş, acıkma hissini yaratınca karşılığında yiyeceğimiz rızıkları da yaratmıştır. İnsanın bu hayatla tatmin olmamasını, sürekli yaşama isteğini, yani ahirete olan muhtaçlığı da yaratan Allah'tır. Susama hissine karşı su imkanını, acıkma hissine karşı yeme imkanını yaratan Allah, elbette sürekli yaşama hissimize karşılık ahireti yaratacaktır. Allah eğer bunları vermek istemeseydi, bize istemeyi vermezdi. Madem ki Allah bize her şeyden daha şiddetli şekilde ahireti istetiyor, elbette verecektir. Her gece, ölümün küçük kardeşi olan uykuya dalan ve her sabah yeniden dirilircesine dünyaya gözünü açan insan, kıyametin ve haşrin alâmetlerini her gün seyrediyor demektir. “Bu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar makûl ve lâzım ve kat’i ise haşrin sabahı da berzahın baharı da o kat’iyettedir.” (Sözler) O hayatın huzmeleri bize daima el ediyorlar. Ama önemli olan, oraya varmadan orasını kabullenmek; ilk ağartılarda güneşi seyredebilmek. Güneş doğduktan sonra, artık onu kabullenmenin bir değeri mi kalır? O güneşin bir nuru da kendi ruh dünyamızda!.. Ebed arzusu. Söz sultanı büyük Üstad bu arzunun âhiretin varlığına ayrı bir delil olduğunu şu harika vecizeyle ifade buyurur: “(Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi.) Evet, bizi yaratan zât, şu âlemi seyretmemizi istemeseydi, ana rahminde bize göz takar mıydı? Bu güzelim sesleri işittirmek dilemeseydi bize kulak verir miydi? İşte, âhiretin varlığına en büyük bir delil insan ruhuna konulan bu “ebedî yaşama” arzusudur." “Allah’ın sana verdiği şeylerde âhiret yurdunu gözet. Dünyadan da nasibini unutma...” (Kasas, 28/77) Bütün ömrü boyunca aşağı olanı isteyen, aşağılığa alışan, aşağı işler peşinde koşan insan, artık âhiret yurdunu gözetemez olur. Yüksek idealler, ulvî sıfatlar, güzel ahlâklar ruhundan gitgide silinir. Bir de bunun zıddı var. İnsan imanda terakki ettikçe, rabbine kavuşmağa daha fazla iştiyak gösterir. Âhirete bol sermaye gönderdikçe, oraya kavuşmayı daha çok istemeye başlar. İstikbalini düşünen ve ileride kavuşacağı mevkileri dikkate alan çalışkan bir öğrencinin artık okulun bahçesine, sınıfına, kantinine, sırasına rağbet etmemesi gibi, onun kalbinde de dünya sevgisi gitgide azalır. Bozulmamış hiçbir akıl, hayatın bu dünyada başlayıp yine bu dünyada biteceğine ihtimal veremez. “Onlar kendi kendilerine düşünmediler mi ki, Allah gökleri ve yeri ve onların arasında bulunanları ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yarattı. İnsanların birçoğu rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr edicidirler.” (Rum, 30/8) Miraçtan sonra, şanlı Peygamberimiz (a.s.m.), âhiret âlemini ashabına şöyle anlatmıştı: “Ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ve ne de beşerin kalbine, hatırına gelmiştir.” Cennet bundan daha iyi anlatılamaz. Çünkü bu tarif cenneti görenin tarifidir. Üstad Bediüzzaman’ın: “Bize gösterdiğin numunelerin, gölgelerin asıllarını, membalarını göster.” duasını şöyle anlayamaz mıyız? Dünya ancak sûretler ve gölgeler âlemi. İnsanın fotoğrafı kendisinden ne kadar geri ise, cennetteki hâli de bu dünyadakinden o kadar ileri. Ağacı söz dinleyen cennetin, insanı lâf anlamayan bu dünyadan ne kadar ileri olduğu az çok hissediliyor. Kaldı ki, akıl da “bunun böyle olması lâzım” diyor. Ahiretin varlığının en önemli ve tek başına yeterli olan delili, Allah'ın bu konudaki vaadi, Kur'an'ın mucizeleri ahiretin varlığı için de delildir. Kendi vaadine inanan, ahireti yaratmanın Allah'a çok kolay olduğuna inanan, Allah'a yönelen ve Allah'tan ahireti isteyen kullarını yalancı çıkarsın, hüsrana uğratsın; buna karşılık Allah'ın vaadine inanmayanları, Allah'ın ahireti yaratmasını mümkün görmeyenleri, Allah'a aldırmayanları, Allah'ı inkâr edenleri ve Allah'a yönelenlerle alay edenleri haklı çıkarsın, onaylasın. Elbette ki mümkün değildir! Her görünen Allah'ın doğru sözlü olduğunu, Allah'ın vaadinden caymayacağını gösterir. Yalan eksiklikten, zayıflıktan doğar. Allah'la beraber ise ne bir eksiklik, ne bir zayıflık düşünülebilir. Peygamberimizin (asm) döneminde ve sonraki dönemlerde de ahiretin varlığı ile ilgili kuşkuların temelini "Acaba Allah ahiret yaratabilir mi?" sorusu oluşturmuştur. Ahiretin varlığı ile ilgili düğümün düğümlendiği soru budur. Kur'an çok kısa, çok net ve tamamen çözümleyici şekilde bu soruyu yanıtlar, cevabı harika bir şekilde verir. "İnsan kendisini çok az bir sıvıdan yarattığımızı görmez mi? Şimdi o apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir de örnek veriyor. Dedi ki "Çürüdükten sonra kemikleri, kim diriltecek?" De ki: "Kim onları ilk başta yarattıysa, onları yine O diriltecek. O, her türlü yaratmayı bilendir." (Yasin, 36/77-79) İlk defa yaratan! Allah'ın bizi yarattığını bilmek, ahiretin varlığını, Allah için ahireti yaratmanın ne kadar kolay olduğunu anlamaya yeterli delildir. Evren'i incelememiz; Allah'ın, Evren'i ne kadar mükemmel, ne kadar incelikle ve tüm ayrıntıları planlayarak yarattığını anlamamız, ahireti, Allah'ın ne kadar kolay yaratacağını kavramamız için yeterli olacaktır. "Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak haline gelip ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" De ki: "İsterseniz taş olun, isterseniz demir." "Ya da gönlünüzde büyüyen herhangi bir yaratık olun." Diyecekler ki: "Bizi kim geri döndürecek?" De ki: "Sizi ilk kez yaratan kimse, O…" (İsra, 17/49-51) Ahireti yaratmak Allah'a çok kolaydır. Hem bu Allah'ın vaadidir, hem bu hepimizin en büyük ihtiyacıdır, hem Kur'an'ın yüzlerce ayeti ısrarla ahireti müjdelemektedir. Yaratmanın Allah için ne kadar kolay olduğu belliyken inkâr, gerçekten de şaşırılacak bir davranıştır. Allah insanın yaratıcısıdır ve toprağın insan bedenini nasıl bozduğunu bilir. Allah, toprağın insan bedenini bozmasından ötürü, insanın ilk yaratılışını unutmaz. "Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı? Bu uzak bir dönüş. Doğrusu biz yerin onlardan neyi eksilttiğini biliriz. Katımızda her şeyin korunduğu bir kitap vardır." (Kaf, 50/ 3-4) Allah tek bir DNA molekülü içinde bile insan bedenine ait tüm bilgiyi saklamaktadır. Kur'an yaratılışımıza bakıp ahiretin varlığını anlayabileceğimizi söylerken, birçok ayetinde de Allah'ın nasıl yarattığına gözlerimizi çevirmektedir. Kur'an'ın mucizelerini incelediğimiz bölümlerde, bu mucizelerin çoğu Allah'ın Evren'deki yaratışının mükemmelliklerine de değinmektedir. Vücudumuzun hücreleri her an ölmekte, yeni hücreler her an yaratılmaktadır. Hiçbirimizin doğduğu günkü vücudundaki hücreleriyle, bugünkü bir hücresi bile aynı değildir. Yediğimiz yiyecekler sürekli vücudumuzdan bir parçaya dönüşür ve eski ölen parçalarımızın yerini alır. Vücudumuzun temel taşı olan karbon, hidrojen, azot, oksijen, fosfor, kükürt gibi atomlar biz yaşadıkça sürekli vücudumuza girer ve çıkarlar, sonunda ise toprağa karışırlar. Fakat "nefs, ruh" dediğimiz maddi olmayan esas özümüz, bütün bu değişimlerde sürekli aynı kalan özümüzdür. Allah daha biz yaşarken bile maddi vücudumuzu sürekli yenileyerek yaratmaktadır. Toprağın vücudumuzu nasıl tahrip ettiğini, vücudumuzun aslının nasıl olduğunu bilen Allah, bizi yeniden yaratmayı vaad etmiştir. Madem ki bu vaad çok kolaydır ve Allah'ın vaadidir, elbette gerçekleşecektir. Evren'in ve yeryüzünün yaratılışına birçok Kur'an ayeti gözlerimizi çevirir ve bunların yaratılışı ahiretin yaratılışı, ölülerin diriltilişi için delil olarak gösterilir. "Görmüyorlar mı ki, gökleri ve yeryüzünü yaratan ve bunları yaratmakla yorulmayan Allah'ın ölüleri de diriltmeye gücü yetmektedir. Evet, O her şeye gücü yetendir." (Ahkaf, 46/33) Evren'deki çok uzun mesafeli yaratılışlar, canlıların adedindeki, türlerindeki çok büyük sayılar, Allah için bir adedin de, çok büyük sayılardaki yaratışların da eşit olduğunu, Allah için hiçbir zorluk olmadığını ortaya koyar. "Sizin yaratılmanız da diriltilmeniz de bir tek kişininki gibidir. Allah işitendir, görendir." (Lokman, 31/28) alıntıdır... | |
Konu Sahibi Fatıma-i Zehra 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
O daha çocuk... | Çocuk ve Aile Sağlığı | su damlası | 2 | 1941 | 09Haziran 2015 22:35 |
Nureddin Yıldız'ın Kaleminden: Mücahide Kadın | İslamda Kadın ve Erkek | Mihrinaz | 16 | 11794 | 29 Ocak 2015 10:04 |
Kek mi Tesettür mü ? | Tesettür Konuları | Mihrinaz | 2 | 2340 | 14 Ocak 2015 21:28 |
Ahireti Yaratmak Allah İçin Çok Kolaydır ! | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | Fatıma-i Zehra | 0 | 2244 | 10 Ocak 2015 22:43 |
Gel, bugün sana anladığın dilden konuşmaya... | Serbest Kürsü | su damlası | 2 | 1869 | 24 Ağustos 2014 00:05 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Yaratmak da hükmetmek de Allah a aittir | aybarsburak | Genel Konular | 1 | 21 Eylül 2018 17:43 |
Allah İçin Örtün,Nefsin İçin Değil | FECR | Tesettür Konuları | 7 | 08 Şubat 2016 00:02 |
Yetişkinler İçin Kur'an Kursu Tavsiyesi Allah Rızası İçin | dosdogru | Soru Cevap Arşivi | 4 | 27 Temmuz 2013 10:32 |
Eleştirmek Kolaydır, Düzeltmek Zordur | FECR | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 3 | 30 Nisan 2013 11:47 |
Allah'ın Elçileri İman Edenler İçin Rahmet, İnkar Edenler İçin Bir Yıkımdır | MusabBinumeyr | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 29 Aralık 2011 23:46 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|