Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Risale_i Nur (Said Nursi)

Konu Kimliği: Konu Sahibi YOLCUYUM,Açılış Tarihi:  26 Temmuz 2008 (22:39), Konuya Son Cevap : 10 Temmuz 2015 (02:28). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 26 Temmuz 2008, 22:39   Mesaj No:1
Medineweb Üyesi
YOLCUYUM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YOLCUYUM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1568
Üyelik T.: 28 Nisan 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 147
Konular: 39
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Risâle-i Nur'da Ramazan ve Oruç

Risâle-i Nur'da Ramazan ve Oruç

[CENTER]Risâle-iNur'da Ramazan ayı ve bu ayda tutulan orucun şeair-i İslâmiye'nin enazamlarından olduğu belirtilmekted ir. Bediüzzaman'ın şeair-i İslâm'ınen büyüklerinden şeklinde nitelendirdiği Ramazan ve oruç gözdenkaçırılamayacak bir şekilde sosyal hayata damgasını vurmaktadır.Ramazan ayı, oruç ve Ramazan ayı boyunca yerine getirilen ibadetlerinşeair-i İslâmiye'ye dahil edilmesi bu ayın ve oruç sembolik ve simgeselanlatım gücüne de sahiptirler. Ramazan ayının toplumsal hayat içinde negibi etkileri bulunduğunu anlayabilmek için modern hayatın ve popüleryaşam tarzının Ramazan ayındaki manevi atmosfer ile kıyaslamasınabakmak gerekmektedir.

Öncelikle Bediüzzaman, "şükür" ibadetini varlığın en temelgereklerinden birisi olarak görmektedir. Bu yüzden Bediüzzaman Ramazanayının ve orucun şükre vasıta oluşu, nefsi terbiye edişi, sosyal veekonomik hayatta diğergamlık gibi duyguları pekiştirici yönüne dikkatçekmektedir. İnsanın yeme, içme gibi bedene ait en temel gereksinimlerine Ramazan ayıyla birlikte iradi bir sınırlama getirmesi öncelikleinsanın yüzleşmiş olduğu kâinatın "ni'met-i İlâhîye" ile dolu olduğunuhatırlatmaktadır. Bediüzzaman gaflet perdesi altında unutulan bumananın oruç ibadetiyle ihtar edildiğini belirtmektedir . Bu yönüylebakıldığı zaman karmaşık ilişkiler bütünü olan sosyal ve ekonomik hayatiçinde orucun insanları şükre sevk eden bir ibadet, İlâhî bir terbiyeolduğu muhakkaktır. En zaruri gereksinimleri n imsak ve iftarvakitleriyle sınırlandırılması, bu vakitler arasında İlâhî biryasaklama getirilmesi, insanı, madden ve manen şükre sevk etmekte vegünlük hayatını bu İlâhî emre göre ayarlamasını netice vermektedir.

Bediüzzaman, Ramazan ayı boyunca Müslümanların aynı duyarlılıkla vekurallarla kendilerini sınırlamalarının, orucu bireysel bir ibadetalanına hapsetmeyip, doğrudan tüm Müslümanların yerine getirdiği küllibir ibadete dönüştürdüğünü söyler.

Ramazan ayının ve orucun bu özelliğine bakıldığı zaman Bediüzzaman'ınRamazan ayını ve orucu niçin şeair-i İslâmiye içinde ifade ettiğinianlamak mümkündür. Her şeyden önce Ramazan ayında Müslümanların -illaaynı yörede olması şart değil- bir bütün olarak yerine getirdiklerioruç, teravih namazı gibi ibadetler Müslümanların cemaatler halindeYaratıcıya yönelmesine vesile olmakta ve bu zaman dilimine Allah'ınemir ve yasakları doğrultusunda bir mana kazandırmaktadır. Cemaatlerhalinde yerine getirilen ibadetlerle hem toplumsal hayatta temsilfonksiyonu icra edilmekte, hem de Müslümanların birlik ve beraberliğisergilenmekted ir. Ramazanın ve orucun bu simgesel anlatım gücügözönüne alındığı takdirde meşru dairede yapılan Ramazaneğlencelerinin, etkinliklerin ve diğer kültürel faaliyetlerin İslâm'ıve Allah'ın emir ve yasaklarını hatırlattığı muhakkaktır. Helâl haramdengesini gözeten kültürel etkinliklerin toplumsal hayatta Ramazanayının ihtar edici, şükre sevkedici, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerivasata çekici işlevini sergileyecek niteliğe kavuşturulması, bu ayın veoruç ibadetinin ruhuna uygun şekilde yerine getirilmesinisağlayacaktır. Ramazanın ruhuna uygun olarak yapılan eğlenceler, kendiniteliklerinde n ziyade, Ramazan ayının özelliklerini hatırlatacakşekilde yapıldığı müddetçe Ramazan İslâm'ın en büyük simgelerindenbirisi olacaktır.

Bediüzzaman orucun vermiş olduğu açlık hissinin vicdanda arınmaya vekemalata neden olabileceğini belirtmektedir . Şüphesiz Bediüzzaman'ınbu tespiti oruçlu bir insanın sık sık nefis muhasebesi yapmasınıistemesinden de kaynaklanmakta dır. Açlık hissinin nefis muhasebesi vezihni egzersizle bir araya geldiği zaman insanların yeryüzü sofrasındabaşıboş olmadığını, tam aksine muhatap olunan bütün nimetlerinarkasında bir Yaratıcının olduğunu hatırlattığını belirten Bediüzzaman,ekonomik statüsü ne olursa olsun herkesin açlık vasıtasıyla "şükür"neticesine ulaşabileceğini belirtmektedir . Ancak zengin insanlarınaçlık hissi çekmediğinden ötürü bu neticeye ulaşmasını engelleyebilecek sosyal ve ekonomik sebeplerin olduğunu belirtir. Orucun ise zenginve fakiri eşit seviyeye getirerek hem nefsi kemalata hem de zenginifakirin halini düşünmeye yönelttiğini ifade eder. Oruç bu yönüyledeğerlendirildiğinde ve bu anlamlarla ifa edildiğinde tüketim ahlâkının"şükür" ve "sadaka" ölçülerine uygun şekillenmesini de neticeverebilecektir .

Bediüzzaman'ın oruç ibadetinde dikkat çektiği bir diğer nokta orucunahlâk anlayışında yaptığı köklü değişikliklerdir. İnsanınyaratılışından kaynaklanan sınırsız özgürlük, her istediğini yapma, hertürlü sınırlama altına girmekten kaçınma gibi olguların ahlâkidejenerasyona da neden olabileceğini belirtir. Hz. Peygamber'insünnetinden anlaşıldığı gibi İslâm beşeri özelliklerin mana ve amacınauygun kullanılmasını, yani yok edilmeyip istikametinin düzeltilmesiniöngörmektedir. Orucun beraberinde getirdiği çile, açlık, susuzluk gibihislerin insanı bir Yaratıcının mülkünde olduğunu hatırlatmaktadır. Entemel ihtiyaçlar bile izin olmadan yerine getirilmemekte ve bu dainsanı şükre, sabra ve nefis muhasebesine itmektedir. AncakBediüzzaman'ın anlattığı orucun şuur ve akılla bir arada yerinegetirildiği zaman bu sayılan neticeleri vereceği belirtilmelidi r. Oruçher ne kadar zihni faaliyetleri yavaşlatsa, bedeni güçsüz düşürmüş olsada, yapılacak bir nefis muhasebesi bu sayılanların bireysel vicdanda vesosyal hayatın içinde nasıl yer aldığı kolaylıkla anlaşılabilecektir.Bediüzzaman'ın orucu özellikle nefis muhakemesine atıf yaparak işlemesive orucun kişinin vicdanında yaptığı etkileri ön plana çıkarması,orucun hem kişisel ahlâkla, hem de sosyal ahlâkla ilişkili olduğunugöstermektedir. Kişisel ahlâkla ilişkilidir çünkü, oruç İslâmiyet'egöre en temel şartlardan birisi olan "şükür"e sevk eder. Sosyal ahlâklailişkilidir çünkü, oruç zengini fakirin yardımına itecek bedeni vemanevi unsurları bünyesinde taşıdığı ve ayrıca zekat müessesiyleRamazan'ın manasını tamamladığı için diğergamlık duygusunugüçlendirmekte ve sosyal yardım anlayışını diriltmektedir .

Modern hayatın sosyo-kültürel ve ekonomik şartları, beraberinde yenibir yaşam tarzı da getirmiştir. Bu yüzden tüketim ahlâkı, eğlencekültürü, beden terbiyesi gibi alanlarda popülerliğin etkisi artmakta veinsanlar ister istemez popüler kültürün etkisi altına girmektedirler .Modernliğin eskiyi reddedip kendi kurallarını koyduğu bir toplumuntüketim ahlâkı incelendiği zaman, dini hükümler dışında bu ahlâkısınırlayan bir anlayışın olmadığı kolaylıkla görülebilecektir. Süreklideğişen sosyal ve ekonomik şartlar insanları daha fazla, bedenin kölesihaline getirmektedir. Üstelik bu ilişki, insanı hem bedeninin kölesihem de efendisi haline getirerek ne olduğu belli olmayan bir tüketim vebeden anlayışı ortaya çıkarmıştır. Modern hayatın inkâr edilemeyeceközelliklerinden birisidir bedenin her istediğini yerine getirmek,sürekli tüketmek ve bu faaliyetleri kişisel menfaat üzerine kurmak.Ramazan ayıyla birlikte tutulan oruç ise bu yerleşik ve zorlayıcıkalıpları fazlasıyla reddetmektedir . Öncelikle yeme-içme belli biradaba kavuşturulmakta, insanlar ancak belli vakitlerde yiyebilmektedir. Bu, orucun ilk etkisidir. Bunun dışında oruç Bediüzzaman'ın ısrarlaifade ettiği gibi nefis terbiyesi ve muhakemesiyle birlikte yerinegetirildiği takdirde insanı şükre ve güzel ahlâka sevk etmektedir. Yemeve içme alışkanlıklarının, tüketim kültürünün insanın varlık ve ahlâkanlayışından bağımsız olmadığı kesindir. Oruç ibadeti de tüketim veyeme-içme ahlâkına getirmiş olduğu sınırlamalarla nefsi terbiye edenİlâhî terbiye metodudur. En bayağı ve rutin görünen bedeni ihtiyaçlarakoyulan bir sınırlama ile insan ahlâkında arınmaya neden olan oruç,bedeninin kölesi olan, helal ve haram dengesini yitiren, tüketimahlâkını menfaat üzerine kuran bireyin ve toplumun kurtuluşreçetesidir.

Hz. Peygamber'in hadis-i şerifinde belirttiği gibi: "Oruç, birinizinsavaştan koruyucu kalkanı gibi Cehennem ateşinden koruyucu birkalkandır."
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi YOLCUYUM 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Risale-i Nur'da Esma-i Ilahi Risale_i Nur (Said Nursi) medineci 11 6615 19 Şubat 2009 21:24
Orucun Faydaları... Oruç-Ramazan su damlası 4 2627 21 Ağustos 2008 14:51
medineweb ayetli resimler Kur'ân-ı Kerim Genel NUR 13 7877 20 Ağustos 2008 13:25
MevLana'da aŞk.. Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler YOLCUYUM 0 1760 28 Temmuz 2008 22:24
Bel'am Ibn Bâûra İslami Kavramlar YOLCUYUM 0 1780 27 Temmuz 2008 21:59

Alt 11 Temmuz 2013, 11:46   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Risâle-i Nur'da Ramazan ve Oruç

Bismillahirrahmanirrahim

İKİNCİ NÜKTE
Ramazan-ı Mübareğin savmı, Cenâb-ı Hakkın nimetlerinin şükrüne baktığı cihetle, çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Birinci Sözde denildiği gibi, bir padişahın matbahından bir tablacının getirdiği taamlar bir fiyat ister. Tablacıya bahşiş verildiği halde, çok kıymettar olan o nimetleri kıymetsiz zannedip onu in’âm edeni tanımamak nihayet derecede bir belâhet olduğu gibi; Cenâb-ı Hak, hadsiz envâ-ı nimetini nev-i beşere zemin yüzünde neşretmiş, ona mukàbil, o nimetlerin fiyatı olarak şükür istiyor.

O nimetlerin zâhirî esbabı ve ashabı, tablacı hükmündedirler. O tablacılara bir fiyat veriyoruz, onlara minnettar oluyoruz. Hattâ, müstehak olmadıkları pek çok fazla hürmet ve teşekkürü ediyoruz. Halbuki, Mün’im-i Hakikî, o esbabdan hadsiz derecede, o nimet vasıtasıyla şükre lâyıktır.

İşte Ona teşekkür etmek, o nimetleri doğrudan doğruya Ondan bilmek, o nimetlerin kıymetini takdir etmek ve o nimetlere kendi ihtiyacını hissetmekle olur.
İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakikî ve hâlis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarıdır. Çünkü, sair vakitlerde mecburiyet tahtında olmayan insanların çoğu, hakikî açlık hissetmedikleri zaman, çok nimetlerin kıymetini derk edemiyor. Kuru bir parça ekmek, tok olan adamlara, hususan zengin olsa, ondaki derece-i nimet anlaşılmıyor.
Halbuki, iftar vaktinde, o kuru ekmek, bir mü’minin nazarında çok kıymettar bir nimet-i İlâhiye olduğuna kuvve-i zâikası şehadet eder. Padişahtan tâ en fukaraya kadar herkes, Ramazan-ı Şerifte o nimetlerin kıymetlerini anlamakla bir şükr-ü mânevîye mazhar olur.

Hem gündüzdeki yemekten memnûiyeti cihetiyle, “O nimetler benim mülküm değil. Ben bunların tenâvülünde hür değilim. Demek başkasının malıdır ve in’âmıdır; Onun emrini bekliyorum” diye, nimeti nimet bilir, bir şükr-ü mânevî eder.
İşte, bu suretle oruç çok cihetlerle hakikî vazife-i insaniye olan şükrün anahtarı hükmüne geçer.
(Yirmi Dokuzuncu Mektup,İkinci Risale olan İkinci Kısım)

alıntıdır
risale haber
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 Temmuz 2015, 02:26   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Risâle-i Nur'da Ramazan ve Oruç

Ve o orucun ekmeli ise: Mide gibi bütün duyguları; gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani: Muharremattan, malayaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevketmektir. Meselâ: Dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak. Ve o lisanı, tilavet-i Kur'an ve zikir ve tesbih ve salavat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek... Meselâ: Gözünü nâmahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men'edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur'an dinlemeğe sarfetmek gibi sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır. Zâten mide en büyük bir fabrika olduğu için, oruç ile ona ta'til-i eşgal ettirilse, başka küçük tezgâhlar kolayca ona ittiba ettirilebilir.

Bedîüzzaman Said Nursî / Mektubat
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 Temmuz 2015, 02:28   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Risâle-i Nur'da Ramazan ve Oruç

"Ramazan-ı Şerif âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılât için, gayet münbit bir zemindir."

Bediüzzaman Said Nursi - Mektubat
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları EyMeN&TaLhA Çocuk ve Aile Sağlığı 2 05 Mayıs 2019 22:42
MEDİNEWEB HAFTANIN HUTBESi:25.05.2018 ORUÇ VE KUR’ÂN AYI RAMAZAN alperkara Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 0 24 Mayıs 2018 10:05
Ramazan’da Oruç tutan çocuklarımızı sırtımızda taşıyalım… KardelenGül Oruç-Ramazan 1 09 Temmuz 2015 18:53
Oruç, Niçin Ramazan Ayında Tutulur? Belgin Oruç-Ramazan 3 01 Temmuz 2014 18:16
Hutbe:Ramazan ve Oruç Arasat Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 0 20 Mart 2009 22:14

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.