Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > SAKARYA İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi Medine-web,Açılış Tarihi:  22 Aralık 2013 (20:51), Konuya Son Cevap : 22 Aralık 2013 (20:51). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 22 Aralık 2013, 20:51   Mesaj No:1
Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:8
Cinsiyet:Erkek
Yaş:50
Mesaj: 3.071
Konular: 340
Beğenildi:1382
Beğendi:464
Takdirleri:10171
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Ankara İlitam -Kuranı Kerim 2-özet

Ankara İlitam -Kuranı Kerim 2-özet







ANKARA ÜNİVERSİTESİ


İLAHİYAT FAKÜLTESİ






kuran-I KERİM-II








İDĞAM ve TÜRLERİ

· Sözlükte bir şeyi başka bir şeye katmak anlamına gelen idğâm, Tecvid’de önceki sâkin sonraki harekeli iki harfin birbirine katılarak şeddeli okunmasıdır. İdğamda iki harfin seslerinin aynı olması veya birbirine bir biçimde karışması söz konusu olur.
· İki harfin sesleri tek sese dönüşmüşse buna tam idğâm; sâkin olan birincinin sesi ikinciye tam olarak dönüşmezse buna da nakısidğâm denir.
· Nakısİdğamda birinci harfin sesinin bir ölçüde hissedilmesi gerekir. Misallerinde nakıs idğâm vardır.
· Tenvin veya sâkin nûn’unharflerinden önce gelmesi ve bunların ayrı kelimelerde olması durumunda kıraat imamlarının hepsi ğunnesiz idğâm ile okumuşlardır (Dağdeviren, 2009, s.98).
· Ğunneli İdğâm(İdğâm-ı meal ğunne)’ın harfleriharfleridir. Kelime tenvinle veya sâkin nûn’la biter, bir sonraki kelime de yukarıdaki harflerden biriyle başlarsa bu kelimeler arasında Ğunneliidğâm olur (Suyûtî, I, 299; Zihnî, s.70).

· Ğunne, gizli nûn demektir ve genizden seslendirilir. Bu ses, küçük dil genze doğru çekilerek çıkarılır. Ğunneli İdğâm(İdğâm-ı mealğunne)’da idğâm iki biçimde gerçekleşir:Ğunneli Tam İdğâm: Sâkin nûn veya tenvinden sonrageldiğinde, Ğunneli tam idğâm olur (Mekkî, I,163). Çünkü sâkin nûn ve tenvin harfleriyle şeddeliymiş gibi bütünleşir ve Ğunneli olarak telaffuz edilirler. Ğunneli Nakısİdğâm:Sâkin nûn veya tenvinden sonragelirse Ğunnelinakısidğâm olur.
· Ğunneli İdğâm(İdğâm-ı meal ğunne) icra edilirken süre ğunnesiz idğamın icra süresinden daha uzundur. Çünkü ğunnenin de gösterilmesi süreyi uzatır. Kaynaklarda iki harfin telaffuz süresine yakın bir süreden söz edilir (Dağdeviren, s.97).
· Tenvin ve sâkin nûn’un neden olduğu idğamlar ğunnesiz ve ğunneli idğamlardır.
· Ğunne, gizli nûn demektir ve genizden seslendirilir.Ğunne sesi, küçük dil genze doğru çekilerek çıkarılır.Ğunneli İdğâm (İdğâm-ı mealğunne)’da idğâm ğunneli tam idğâmve ğunnelinakısidğâm olmak üzere iki biçimde gerçekleşir.
· Ğunneli Tam İdğâm: Sâkin nûn veya tenvinden sonra(Nun)veya (Mim)geldiğinde, ğunneli tam idğâm olur (Mekkî, I,163).
· Ğunneli Nakısİdğâm:Sâkin nûn veya tenvinden sonra (vav)veya(ya)gelirse ğunneli nakısidğâm olur. Sâkin nûn ile bu iki harf aynı kelimede yan yana gelirse idğâm yapılmaz, İzhâr yapılır.nakıs idğamdır.
· Harflerin İdğamı: Tenvin ve sâkin nûn’un yer almadığı idğamlardır. Kelimenin ortasında veya iki kelime arasında bazı harfler idğâm edilir. Sâkin olan önceki harf, harekeli olan sonrakine idğâm edilir. Bu durumda harekeli olan sonraki harfin sesi telaffuz edilir. Sâkin harfin sesi tamamıyla veya büyük ölçüde kaybolur
· İdğâm-ı Misleyn: Mahreçleri ve sıfatları aynı olan iki harften sâkin olanın harekeli olan ikincisine idğâm edilmesine İdğâm-ı Misleyn denir. Bu İdğamda sâkin olan birinci harf ikinciye katılır ve iki harf şeddeli olarak okunur (Ebû Şâme, I,274).

· İdğâm-ı Misleyn, Ğunneli ve ğunnesiz olarak gerçekleşir. Sâkin nûn’dan sonra harekeli nûn ve sâkin mimden sonra harekeli mim gelirse idğâmĞunneli yapılır. Buna idğâm-ı misleyn meal ğunne denir. Bu harflerinin dışındaki harfler birbirine idğâm edildiğinde ğunnesiz idğâm yapılır. Buna da İdğâm-ı misleyn bilâğunne denir (Dağdeviren, s.99).

· İdğâm-ı Mutecâniseyn: Mutecâniseyn kelimesi, benzer veya aynı türden iki şey anlamındadır.İdğâm-ı mütecâniseyn’deki benzerlik ve türdeşlik, harflerin çıkış yerlerine göre ortaya çıkar (Albayrak, Serinsu, s.33). Mahreçleri aynı,sıfatları farklı iki harften, sâkin olanın harekeli olana idğâm edilmesine idğâm-ı Mutecâniseyn denir (Zihnî, s.61).

· İdğâm-ı Mutecâniseyn mahreçlerine göre üç grupta inceleyebiliriz
1. mahreci

Örneğinde tam idğâm gerçekleşmez.
2. Mahreci
Asım kıraatine göre son misaldeki (A’raf, 7/176) bu iki kelimenin idğamlı veya izhârlı olarak iki şekilde de okunması caizdir (Dağdeviren, s.77).
3. Mahreci
Kur’an-ı Kerîm’debunun tek (Hûd, 11/42) ayetidir. Asım kıraatinde hem idğamlı hem de izhârlı okunuşu caizdir (İbn Cezerî, I, 202). Ancak idğamlı okunuşu tercih edilmiştir (Dağdeviren, s.77).

· İdğâm-ı Mutekâribeyn:Mutekâribeyn, sözlükte birbirine yakın iki şey anlamındadır. Çıkış yerleri ve sıfatları birbirine yakın olan harflerin idğamına idğâm-ı mütekâribeyn denir (Mekkî, I,134-135).
İdğâm-ı mütekâribeynmahreçlerinegöre iki grupta ele almak gerekir.
1. Bu durumda tam bir idğâm gerçekleşir.

2. Bu harflerin idğamının Kur’ân ’daki tek geçtiği yer (Murselât, 77/20) ifadesidir.
· (Tı),(Dal)ve(Te)harfleri, dilin ucunun iki üst ön dişin üst yarısına dokundurulmasıyla çıkar.(Be) ve(Mim)harfleri, dudakların kapanmasıyla seslendirilir. (Lam)ve (Ra)harfleri dilin uç kısmından çıkar. (Gaf)ve(Kef)harflerinin mahreçleri dilin köküdür.
· İdğâm-ı Şemsiyye: Lâm-ı ta’rif ’in kendisinden sonra gelen 14 şemsî harfe idğâm edilerek okunmasına idğâm-ı şemsiyye denir.
Yukarıdaki misallerde lâm-ı ta’rif okunmaz şemsî harfler şeddeli olarak okunur.idğâm-ı şemsiyye olan bu Kelimelerinin hiç birisinde ğunne yapılmaz.
· Lâm-ı ta’rif’ten sonra(Nun) harfi geldiğinde idğâm-ı şemsiyye maalğunne olur (Karabaşî, s.16).
· Tenvin ve sâkin nûn’un neden olduğu idğamlar ğunnesiz ve ğunneli idğamlardır.


İHFÂ, İKLÂB, İZHÂR VE SEKTE

· İHFA:Sözlük anlamı gizlemek olan İhfâ, sâkin nûn vetenvinin ihfâsı ve sâkin mimin ihfâsı olmak üzere ikiye ayrılır.
· 1. Sâkin Nûn ve Tenvin ‘in İhfâsı: Tenvin veya sâkin nûn’dan sonra aşağıdaki on beş harf geldiğinde İhfâ söz konusu olur:

·

· İhfâ ’da önemli bir husus, bu gizli nûn sesinin yaklaşık bir-bir buçuk elif arası yayılarak çıkarılmasıdır.

· 2.Dudak İhfâsı: Sâkin mimden sonra (Be)harfi bulunursa dudak İhfâsı (İhfâ-i şefevî) olur.

· Dudak İhfâtürünün uygulanmasında dudaklar olabildiğince hafif ve sıkmadan kapatılır. İhfâ icra edilirken yaklaşık bir harfin telaffuz süresinden daha çok tutulur (Karakılıç, s.59).

· İZHAR:Sözlük anlamı, açığa çıkarmak olan izhâr sâkin nûn ve tenvinin izhârı, sâkin mimin izhârı, kamerî izhâr ve kelime izhârı olmak üzere dört çeşittir:
· 1.Sâkin Nûn ve Tenvin ’in İzhârı: Tenvin ve sâkin nûn dan sonra aşağıdaki altı harften biri bulunursa izhâr olur:

· Kıraat imamları harflerinde izhâr yapma konusunda ittifak halindedir. Veharflerinde görüş ayrılığı vardır. Örneğin İmam Ebu Cafer bu iki harfte İhfâ yapar.
· 2.Sâkin Mimin İzhârı: Sâkin mimden sonra harfinin dışındaki harflerden biri gelirse izhâr olur ve bu İzhara İzhâr-ı şefevî (dudak izhârı) de denir (İbn Cezerî, I,222). Bu harflerin hepsi boğaz harfidir.İzhâr’ın icrasında tenvin ve sâkin nûn, açık nûn sesiyle okunur ve iki harfin arası açılır. İdğâm ve ğunneye benzer hiçbir sese yer olmaz.



· 3.İzhâr-ı Kameriyye: Kamerî bir harften öncekilâm-ı ta’rif’in sükûnunun açık biçimde okunmasına kamerî izhâr denir (İbn Cezerî, I,222). Kamerî harfler aşağıdaki 14 harftir:

· Asım kıraatinde bu izharın bir istisnası vardır. Hucurat Suresi’nin 11.âyetindeki ifadesindeki kelimesindeki harekeli hemze, harekesini kendinden önceki harfe bırakır ve bu ifadebi’se lismu’l-fusûkuşeklinde nakil ile okunur (Dağdeviren, s.91).
· 4.Kelime İzhârı: Sâkin nûn’dan sonra (vav) veya (Ya) harflerinden biri gelir ve bunlar aynı kelimede bulunursaizhârolur (Zihnî, s.70). Bu İzhara kelime izhârı denir.Kur’an’da dört kelimede bu tür bir izhârsöz konusu olur.
· İKLÂB:Sözlük anlamı, çevirmek ve döndürmektir. Tenvin veya sâkin nûn dan sonra(Be) harfi geldiğinde tenvin veya sâkin nûn ’u tam bir mime çevirmek ve(be) harfinden önce oluşan mim’i ğunne ileİhfâetmektir. İklâb, bir kelimede olduğu gibi iki ayrı kelime arasında da olur.

· İklâb ’dasâkin nûn ve tenvinin tam bir mime dönüşümü söz konusu olduğundan dudakların kapanması gerekir. Dolayısıyla dudaklar, İhfâ yapar gibi açık bırakılmaz.
· SEKTE:Sözlükte susmak ve sözü kesmek gibi anlamları olan sekte,tecvid terimi olarak tilavet sırasında nefes almadan sesi kesmek demektir.Sekte vasl halinde uygulanır (Aliyyulkârî, s.48). Sese ara verme süresi yaklaşık bir elif miktarıdır. İmam Asım Kur’ân ’da dört yerde sekte yapar. Bunlardan ikisi elif, ikisi de sükûn üzere icra edilir.
· Kehf Sûresi 1-2.Âyet:ve kelimeleri arasında sekte yapmanın,ayetin manasını doğru yansıtma kaygısından kaynaklandığı söylenebilir. Sekte yapılmazsa bu kelimelerin sıfat mevsuf gibi algılanma ihtimali söz konusu olabileceğinden sesin kesilmesi ile bu yanlışın önüne geçilmek istenmektedir (Ebu Şâme, III,327). Burada sekte yapmak caiz olmakla birlikte (Muhaysin, II,105) âyet sonu olduğu için vakıf yapmanın daha uygun olacağı belirtilir.
· Yâsîn Sûresi 52.Âyet: ve ifadeleri arasında sekte yapılarak tilavete devam edilir. Burada da anlam kaygısı vardır. Sekte yapılmazsabu kelimelerin sıfat mevsuf gibi algılanma ihtimali söz konusu olabileceğinden sekteyapmak gerekir. Burada ikinci kelimede yeni bir cümleye başlanmaktadır. Dolayısıyla ayette yer alan bu sekte ile kâfirlerle meleklerin sözü birbirinden ayrılmış olmaktadır (Mekkî, I,179). Buayette sekte yapmak caiz olmakla birlikte vakıf yapmak daha uygundur.
· Kıyâme Sûresi 27.Âyetkelimeleri arasında sekte sükûn üzere yapılır. Aslında sâkin nûn’dan sonra(Ra)harfi geldiğinde idğâm yapılması söz konusudur. Bu durumda iki kelimenin okunuşu ‘merrâk’ şeklinde olacaktır. Bu tarz bir telaffuz, ifadenin anlamını tamamen değiştirir. Merrâk kelimesi çorbacı demektir. Oysa buradaki men kelimesi soru edatıdır. Bu yüzden burada idğâm değil sekte yapılmalıdır. Bu âyette sekte yapmak evladır.
· Mutaffifin Sûresi 14.Âyet:kelimeleri arasında da sükûn üzere sekte yapılır (Aliyyulkârî, s.48). Anlamın doğru algılanması için burada da sekte yapılmaktadır. Normalde sâkin (Lam)dan sonra(Ra) harfi geldiğinde idğâm yapılır. Ancak idğâm okuyuşuyla(Berraane) mana değişeceği için idğâm yapılmaz, sekte yapılır. Bu âyette sekte yapmak evladır.
· Asım kıraatinde bu dört yerin dışında bazı yerlerde(He)harfi üzerinde sekte yapılmaktadır. Bu sekteye hâ-i sekte adı verilir. Söz konusu(he)harflerinin üzerinde cezim vardır. Bu bakımdan zamir olmadığı anlaşılmaktadır. Kelimelerin son harfinin harekesini korumak için yapılır (Karaçam, s.400)

· Asım kıraatine göre yukarıda yedi kelimedeki (he) harfleri vasl halinde sekte ile okunur (Karabaşî, s.21). Bu kelimelerde vakf yapılırsa sekte söz konusu olmaz.Hâ-i sektedeki he harfleri zamir değildir ve cezimli yazılır.


(RA) HARFİNİN OKUNUŞU

· (RA)Harfi bulunduğu duruma göre kalın, ince ve hem kalın hem ince olmak üzere üç şekilde okunur.
· (Ra)Harfinin Kalın Okunuşubeş durumda kalın okunur:1. (Ra) Harfi, üstünlü veya ötreli olduğunda kalın okunur (Aliyyulkârî, 29-30).
· 2. (Ra) Harfi, sâkin, önceki harfin harekesi üstün veya ötre olduğunda kalın okunur.

· 3. Sâkin (Ra) Harfinden, önceki harf de sâkin olduğunda eğer daha önceki harf, üstünlü veya ötreliyse (Ra) Harfi, kalın okunur.

· 4.(Ra) Harfi, sâkin olup, kendisinden önce ârızî kesreli bir harf veya hemze-i vasl bulunduğunda (Ra) Harfi, kalın okunur.

· 5. Sâkin(Ra) Harfinden önceki harf esreli, sonraki harf isti’lâ harflerinden üstünlü veya ötreliharflerinden biri olursa(Ra) Harfi, kalın okunur (Mekkî, I,210; Zihnî)

· (Ra) Harfi, İnce okunuşu: (Ra) Harfi, Asım kıraatine göre dört yerde ince okunur:1. (Ra) Harfi, esreli olduğunda ince okunur.

· 2. (Ra) Harfi,sâkin, önceki harf esreli olduğunda ince okunur.

· 3. (Ra) Harfinden, önceki harf de sâkin olduğunda, daha önceki harf esreliyse(Ra) Harfi,ince okunur.

· 4. Sâkin (Ra) Harfinden önceki harf, lîn harflerinden (YE) harfi olursa (Ra) Harfi, ince okunur.

· Hem İnce Hem Kalın Okunuşu:1.(Ra) Harfi, sâkin olup önceki harf esreli, (Ra) Harfinden sonraki harf de esreli bir isti’la harfi olursa hem ince hem kalın okunabilir (Aliyyulkârî, s.31). Bunun tek örneği(Şuarâ, 26/63) kelimesidir. Ancak bu kelimedeki RA harfinin ince okunması tercih edilir (Mekkî, I,210).
· 2.(Ra) Harfi, sâkin olup, önceki harfطolur, daha önceki harf de esreli olursa hem kalın hem ince okunabilir (Aliyyulkârî, s.31).
· 3. (Ra) Harfi, bazı durumlarda kelimelerin aslına bakılarak ince, vakıf hali gözetilerek kalın okunabilir. Ancak kalın okumak tercih edilmiştir (Muhammed Mekkî, s.99).


ALLAH LAFZI(LAFZA-İ CELÂL)’NIN OKUNUŞU

· لharfi istifal sıfatına sahip bir harf olduğu için aslında ince sesli harflerdendir. Bu bakımdan her durumda ince bir sesle okunur.لharfi üstünlü haliyle uzatılırken ince bir (â) sesiyle okunmalıdır.
· Allah Lafzındaki ل harfi bazı durumlarda kalın bir (â) sesiyle uzatılarak okunur. Allah Lafzının başındaki hemze hemze-i vasl ’dır. Bu bakımdan ل harfinden önceki harfin harekesine göre لharfinin okunuşu değişir.
· 1. Söz Allah lafzı ile başlar veya Allah lafzı cümlenin devamında olup kendinden önceki kelimenin son harekesi üstün ve ötreli olursa bu durumda Lafzatullah’ın ل’ı kalın bir (â) sesiyle okunur.
· Lafzatullah’ınل’ının kalın okunuşunun ta’zim ifadesi olduğu belirtilir (Mekkî, I,219).
· 2. Allah lafzından önceki harf esreli olduğunda لharfi ince bir (â) sesiyle okunur (Zihnî, s.41).


KALKALE

· Kalkale, sarsmak, sallamak ve kımıldatmak anlamlarına gelir. Terim olarak Kalkale, kuvvetli bir ses işitilinceye kadar mahrecin sarsılmasıdır. Kalkale sıfatına sahip harfler beş tane olup bunlarقطبج دharfleridir. Kalkale, bu harfler sâkin iken söz konusu olur.
· Kalkale-i Suğrâ: Kalkale harflerinden biri kelime ortasında sâkin olarak bulunursa buna Kalkale-i Suğrâ denir.
· Kalkale-i Kübra: Kalkale harflerinden biri kelimenin sonunda sâkin olarak bulunursa Kalkale-i Kübra olur. Bu sükûn genellikle arızidir (Dağdeviren, s.125).
· Kalkale harflerinde cehr sıfatı bulunduğu için harfin sesine okuyanın yanındakinin işiteceği tonda vurgu yapılır. Bu vurguda aşırılığa gidilmemeli ve vurguda gevşeklik de olmamalıdır.Kalkale şeddeli olduğunda vakf halinde durumu yansıtacak şekilde Kalkale yapılmalıdır.


İSTİÂZE VE BESMELE

· Kur’ân okumaya istiâze, cümlesini okumakla başlamak sünnet olarak görülmüştür. Bu uygulamanın dayanağı(Nahl, 16/98) ayetidir.
· Besmele lafzı da‘dir. Sureye başlarken besmeleçekilmesi sünnettir. Birkişi Kur’ân okumaya başlarken eûzu ve besmeleyi birlikte çeker.
· Sure Başlarında İstiâze ve Besmele: Kıraat imamlarına göre sure başlarına dört şekilde başlanabilir:1.İstiâzede ve besmelede vakıf yaptıktan sonra surenin ilk ayetine geçiş yapmak (Kat’ı Kull). 2. İstiâzeyi besmeleye, besmeleyi de surenin ilk ayetine vaslederek okumak (Vasl-ı Kull).3.İstiâzeyi besmeleye vaslettikten sonra durmak, sonra surenin ilk ayetini okumak (Vasl-ı Evvel, Kat’ı Sânî).4.İstiazede vakf yapıp, besmeleyi ilk âyette vaslederek okumak (Kat’ı Evvel, Vasl-ı Sânî) (Muhaysin, I,32).
· Tevbe Suresi’ne başlarken uygulama farklılaşır. Bu durumda ya istiâzede vakıf yapılır ve besmele çekmeden sureye başlanır ya da istiâze surenin ilk ayetine vasledilir.
· İki Sure Arasında Besmele:İki sure arasında besmele üç şekilde okunabilir: 1.Sûrenin sonunda ve besmelede vakıf yapmak, sonra diğersureye başlamak(Kat’ı Kull).2.Sûrenin sonunu besmeleye, besmeleyi de diğer surenin başına vasletmek (Vasl-ı Kull).3.Sûrenin sonunda vakıf yapıp, besmeleyisureye vasletmek(Kat’ı Evvel, Vasl-ı Sânî) Surenin sonayetini besmeleye vaslettikten sonra vakıf yapıp diğersureye başlamak câiz görülmemiştir.
· Enfâl ve Tevbe sûreleri arasında vakf, vasl ve sekte olmak üzere üç şekilde okumak caizdir. Vakıf yapıldığındakelimesinin sonundaki harfi sükûn ile okunur yeni bir nefes alınır ve Tevbe Sûresinin ilk ayetinin okunmasına geçilir.Vasledilirken tecvid kuralları gereği iklâb yapılarak okunur.Sektede iseEnfâlSûresison harfi olan mim sükûn ile okunduktan sonra bir süre ses kesilir ve yeniden nefes almadan Tevbe Suresi’ne geçiş yapılır. Tanımlanan bu üç okuyuşta da ne istiâze ne de besmele çekilir.
· Herhangi bir surenin ortasından bir âyetten başlayarak aşr-ı şerif okunduğunda iki vecih öngörülmüştür: 1.İstiâzede ve besmelede vakıf yapmak ve sonra âyette başlamak (Kat’ı Kull). 2.İstiâzeyi besmeleye vaslettikten sonra durmak ve sonra okunacak âyette başlamak (Vasl-ı Evvel, Kat’ı Sânî). Bu durumda besmeleyi aşr-ı şerifin ilk ayetine vaslederek okumak caiz değildir.

· TEKBİR, saygı göstermek demektir. Tecvid terimi olarak tekbir, Duha Suresi’nden Nâs Suresi’ne kadar her surenin sonunda söylenen lafzıdır.
· Tekbirden sonra diğer sureyi de okumak isterse iki şekilde devam edebilir. Bu durumda ya son kelimeyi tekbire vasledip durur, besmelede de vakıf yaptıktan sonra diğer surenin ilk ayetini okur yada son ayeti tekbire vaslederek tekbiri tamamladıktan sonra durur, sonra da besmeleyi diğer surenin ilk ayetine vaslederek okur.
· Sonu sükûnla biten sureyi tekbire vaslederken surenin son harfi esre ile harekelenerek okunur. Tenvinli harfle biten sure sonu tekbire vasledilirken tenvinin esreli bir نharfi şeklinde okunması gerekir.

· TİLAVET SECDESİ:Kur’ân-ı Kerîm ’de 14 secde ayeti vardır. İlgili ayetler aşağıda kaydedilmiştir:1. (A’râf, 7/206) 2. (Ra’d, 13/15) 3.(Nahl, 16/49) 4.(İsrâ, 17/109) 5. (Meryem, 19/58) 6. (Hac, 22/18) 7.(Furkân, 25/60)8(Neml, 27/25) 9. (Secde, 32/15)10.(Sâd, 38/24) 11. (Fussilet, 41/37) 12. (Necm, 53/62) 13. (İnşikâk, 84/21) 14.(Alak, 96/19)
· Hanefilere göre secde ayetini okuyan ve dinleyen kimseye tilavet secdesi vacip olur. Aynı secde ayetinin aynı mecliste tekrarlanması secdenin tekrarlanmasını gerektirmez.


VAKF, İBTİDÂ, VASL

· Durmak, durdurmak, alıkoymak gibi anlamları olan vakf, terim olarak tilavet sırasında herhangi bir kelimenin sonunda nefes almak için durmak demektir.
· Vakfve ibtida konusunda eser vermiş alimlerden metodu benimsenen alimlerin başında İbnu’l-Enbârî (ö.328/939), en-Nehhâs (ö.338/953), Muhammed b. Tayfur es-Secâvendî (ö.560/1165) ve Ebu Yahya Zekeriyya el-Ensârî (ö.926/1520) gibi isimler gelir (Temel, s.25-37).
· Elimizde mevcutmushaflardaki vakf işaretleri Secâvendî tarafından konulmuştur. Bu yüzden mushaflardaki vakf işaretlerinesecâvenddenmiştir. Secâvendî’nin sistemi İslam dünyasında yaygın biçimde benimsenmiştir (Karaçam, s.368-369).Secâvendî’ye göre vakfın beş derecesi vardır. O bunları beş vakf işaretiyle göstermiştir:
· 1.Vakf-ı Lâzım: Vakf yapılmasının gerekli olduğunu gösterir. Vakf yapılmadığında mana değişir. Bu vakfın işaretiم’dir (Dağdeviren, s.146).
· 2.Vakf-ı Mutlak:Cümle ve söz başlangıcı olduğunu gösterir. İşaretiط’dır. Bu işaretin bulunduğu yerde vakf yapılması daha uygundur (Suyutî, I,262).
· 3.Vakf-ı Câiz: Vakf ve vasl yapılabilir; ancak vakf yapmak tercih edilir. İşaretiج’ dir.
· 4.Vakf-ı Mucevvez: Vakf ve vasl yapılabilir; ancak vasl yapmak daha uygundur. İşaretiز dir.
· 5.Vakf-ı Murahhas:Aslında durulması uygun olmayan, ancak âyetin uzun olması ve nefesin yetmemesi nedeniyle vakf yapılmasına ruhsat verilmiş vakf’dır. Vakfın yapıldığı yerden sonraki kısmın anlaşılması mümkün olduğu için vakf yapıldığında geriden almaya gerek yoktur. İşaretiص’ dır (Suyutî, I,263).
· قharfi vaslın evlâ, vakfın câiz olduğunu gösterir (Z ihnî, s.28). Bu işarette durulduğunda geriden almaya gerek yoktur.قفArapça ‘dur’ demektir. Bu işarette vakıf evlâ, vasl câizdir. لَişareti vakfedilmesi uygun olmayan yerleri gösterir (İbn Cezerî, I,334).لَişaretinin bulunduğu yerde vakf yapmak anlamın bozulmasına sebep olur. Vakfyapılırsa daha önceki bir noktadan başlanması gerekir.
· صلي işareti vasletmenin evlâ, vakf yapmanın caiz olduğuna işaret eder. Üç nokta işaretleri bir veya birkaç kelime ara ile art arda geldiğinde ikisinde de durmak veya ikisinde de vasletmek doğru değildir. Birinci üç noktada durulmuşsa ikincide vasledilir (İbn Cezerî, I,237-238). Bu vakf işaretinevakf-ı muânekaveyavakf-ı murâkabedenir.
· Vakf işaretlerinin bulunmadığı yerlerde bir sebeple durma zorunluluğu ile karşılaşıldığında Arapça kuralları çerçevesinde aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi uygun olur:Mübtedâ ile haberin, muzaf ile muzafunileyhin, sıfat ile mevsufun, matuf ile matufun aleyhin, kavl ile mekulünün, fiil ile fâilin, fiil ile mef’ûlün, şart ile cezanın, sıla ile mevsûlün arasını ayırmamaya özen gösterilmelidir (Dağdeviren, s.149).
· Zorunlu olarak vakf işaretlerinin bulunmadığı yerlerde durulduğunda uygun bir yerden geriden alarak okumayı sürdürmek gerekir.
· Vakıf Kuralları: 1. Son harfi sâkin olan bir kelimede vakf yapıldığında ilgili kelime olduğu gibi okunur. 2. Vakf yapılacak kelimenin son harfi üstünlü, esreli veya ötreli ise arızî bir sükûnla sâkin olarak okunur. 3. Vakf yapılacak kelimenin son harfi şeddeli ise sükûn üzere vakf yapılır. Ancak harfin şeddeli olduğunu göstermek için vakf edildiğinde sükûn biraz tutulur. 4.İki esre ve iki ötre ile sonlanan kelimelerde cezimle vakfedilir. 5. Son harfi, öncesi ötreliوveya öncesi esreli يolan kelimenin sonunda medd-i tabiî yapılarak vakfedilir. Bu durumda her iki harf med harfine dönüşür. 6. Sonu tenvinli yuvarlak ة ile biten kelimede vakfedilirken هye dönüştürülerek sâkin kılınır. 7. Müfredmüzekker ğâib zamiri olan ه zamiri kelimenin sonunda esreli ve ötreli iken sâkin kılınarak vakıf yapılır. 8. Yuvarlakةler dışında sonu iki üstünlü biten kelimelerin sonunda tenvin elife dönüştürülerek medli okunur. 9. Sonu elif ile biten kelimelerde vakıf yapılırken yine medd üzere durulur. 10. Birinci tekil şahıs zamiri olanانا vasl halinde uzatılmadan ‘ene’ şeklinde okunur. Ancak vakfedilirken uzatılarak ‘enâ’ diye okunur.
· (Kehf 18/38) âyetindeki kelimesinin sonu vasl halinde meddsiz, yani ‘lâkinne’ şeklinde, vakf halinde ise meddli (lâkinnâ) olarak okunur.
· İBTİDA, Kur’ân okumaya başlamak veya vakf yaptıktan sonra okumaya devam etmek için tekrar başlamak demektir. Vakf yaptıktan sonra okumaya devam etmek için yeniden başlanacak kelimeyi doğru seçmek önemlidir.
· İbtidâ yaparken,-Fiiller-Atıf edatları -Te’kid edatları Teşbih edatı gibi başlangıç olabilecek kelimeler tercih edilmelidir (Dağdeviren, s.154).
· Ayrıca sıfatları mevsuflarından ayırmamak, harf-i cerlerden başlamamak, muzafunileyhten başlamamak gibi noktalara da dikkat etmek gerekir.
· Başında elif-lam (marifelik takısı) bulunan isimden ibtidâ yapılacaksa hemze-i vaslüstünlü okunur. Sülasî fiillerin emr -i hâzır sıygalarının başındaki hemze-i vasl’lar ya esreli ya da ötreli olarak okunur. Muzarî sıygasının ortasındaki harf esre veya üstünlü ise hemze esre ile ötreli ise ötre ile okunur.İf’al babı hariç diğer ziyadeli fiillerin mazi, masdar ve emr-i hâzırlarının başındaki hemzeler kesre ile harekelenir.
· VASL: Bir şeyin başka bir şeye bitişmesi anlamına gelen vasl, tecvitte, Kur’ân okurken bir kelimeyi, sesi ve nefesi kesmeden sonraki kelimeye bağlayarak okumak demektir (Karaçam, s.401).
· 1.Vasl yapılacak iki kelimeden birinin veya her ikisinin harekeli olması durumunda bu harfler taşıdıkları harekelerle okunurlar.
· 2.Vasl yapılacak iki kelimenin de sâkin olması durumunda birincinin sonharfi med harfi ise med yapılmadan ikinci kelimeye geçilir.Bununla birlikte Kur’ân da bazı yerlerdeki mütekellim zamiri olan(ye)harfleri üstünlü olarak okunur.
· 3.Vasl yapılacak kelimenin sonu tenvinli olduğunda esreli bir نolarak okunur.
· 1.Besmelenin sûre başlarındaki hemzelere vaslı: Besmele vasl hemzesi bulunansûrenin ilkâyetinevasledilerek okunduğunda hemze okunmaz. Besmelenin son harfi olan mim’in esresi ile ilk âyetegeçilir.Hemze-i kat’ ile başlayansûrelerde hem vakf hem de vasl halinde hemze okunur. Örneğin Tekâsür, Nasr ve Kevsersûrelerinin başında hemze-i kat’ vardır. Busûrelere besmeleyle başlarken hemze-i kat’ hem vakf hem de vasl halinde okunur.
· 2.Hurûfu Mukattaa’da vakf ve vasl:- Âli İmrânSûresinin başındaki sonraki âyetevasledildiğinde lafza-i celale tazim içinmim üstünlü okunarak geçiş yapılır.
· kelimesi vakf halinde uzatılarak okunur. Nur-31;Zuhruf-49 ve RahmanSûresi’nin 31.âyetlerinde bu kelimeler elif olmadan yazılmıştır. İmam Âsım bu üç yerde kelimelerini vakf halinde med yapmadan okur.
· Sad harfi ile yazılan bazı yerlerde sad harfi sin olarak okunur.(Bakara 2/245) (A'râf 7/69) (Tûr 52/37) ayetlerinde geçen kelimeler buna örnektir.,ve kelimeleri.
· (En’âm6/143,144),(Yunus 10/51,91) ve(Yunus 10/59, Neml 27/59) kelimeleri medd-i lâzım yapılarak okunduğu gibiteshîlile de okunabilirler. Ancak medd-i lâzım yapılarak okunması tercih edilmektedir.
· (Rûm 30/54) kelimesi(du’fin) şeklinde ötreli olarak da okunur. Ancak bu kelimenin üstünlü okunuşu tercih edilmektedir (Dağdeviren, s.185-188).

TEMSİLİ TİLAVET

· 1.Ses Tonunu Yükseltmek (Raf’u’s-Savt):Kur’ân okurken bazı kelime, cümle ve âyetlerde sesi yükseltmek ve coşkulu okumak gerekir.
· Yüksek bir ses tonu ile coşkulu okunacak yerler: a.Gerçeklerin vurgulandığı âyetler.b.Emir içeren ifadeler. c.Yasakların yer aldığı âyetler. d.Müjde ve rahmet âyetlerie.Hafdu’s-savt ile okunan cümlelerden sonra okunacaklar (Dağdeviren, s.168-172, Yaylı, s.109-113).
· 2.Ses Tonunu Alçaltmak (Hafdu’s-Savt) Kur’ân okurken bazı kelime, cümle ve âyetlerde sesi alçaltmak gerekir. Alçak bir ses tonu ile okunacak yerler: a.Dua, yalvarış ve yakarış ifadeleri. b.İnkarcıların pişmanlık içindeki yakarışları.c.Dua dışındaki talep ve sorular.d.İnkarcıların bâtıl sözleri
· 3.Vurgu yapmak: Kur’ân okurken bazı harflerde vurgu yapılmalıdır. Vurgu temelde iki sebebe bağlı olarak yapılır. Biri kelimelerin bütünlüğünü korumak, diğeri de anlama dikkat çekmektir.a.Kelime başlarında vurgu yapılır. Ancak kelimelerin başında harf-i cer varsa ve özellikle harf-i cer tek harfli ise vurgu harf-i cerde yapılır.İki kelimeden birincisinin ilk harfi aynı cinsten ve harekeli ise, ikinci kelimenin ilk harfi normal düzeyde vurgulu okunur. İki kelimeden birincisinin son harfi ile ikincinin ilk harfi aynı cinsten olmayıp ikisi de harekeli ise ikinci kelimenin ilk harfinde normalden çok vurgu yapılır. Çünkü burada birinci kelimenin bütünlüğünün kaybolması riski vardır. b.Harf-i cerlerde vurgu yapılır. Birden daha çok harften oluşan harf-i cerlerde vurgu ilk harfte olur. c.Te’kidEdatlarıTe’kid lâmı, te’kidnunları (sâkin ve harekeli) ve mazi fiilin başındaki (Gad)edatının manayı güçlendirişini vurguyla göstermek istenen bir durumdur.d.Olumsuzluk ifade eden edatlara vurgu yapılır. (Lâ-i nâfiye, Mâ-i nâfiye ve mâ-i istifhamiyye, (Lem) edatı, (Lemmâ) edatı, (Len) edatı, Nâfiye olan (in), Soru edatları, İstisna edatları, Nida edatları, Emir kipleri, İstifham-Nâfiye ve tenbih edatı olan (Elâ), Merfû munfasıl zamirlerin ilk harfleri
· Kur’ân okuma, okuma hızı ve kuralların uygulanmasındaki ölçüler bakımından üç tarzda gerçekleşir. Bunlar, tertîl/tahkîk, tedvîr ve hadr’dir.
· a.Tertîl: Tertîl, sözü yerinde, güzel ve uygun bir biçimde söylemek demektir. Terim olarak Kur’ân’ı tane tane, açık açık, aheste bir biçimde (Zihnî, s.21) acele etmeksizin okumaya tertîl denir. Tertîle tahkik de denir.
· Tertîl tarzındaki tilavette medd -i tabiî bir elif, medd-i ârız 1-4 elif, medd-i lîn 1-3 elif, diğer fer’îmedler dört elif uzatılır. İhfâ, iklâb ve ğunneli idğamlar ise bir buçuk elif miktarı tutularak icra edilir (Dağdeviren, s.129).
· Tahkîk, tertilden biraz daha yavaş okuma şeklidir. Tahkîk’in öğretim ve alıştırma yapmak için, tertîlin ise tefekkür için daha uygun olduğu söylenmiştir (Suyutî, I,313-314).
· b.Tedvîr:Tedvîr döndürmek demektir. Terim olarak orta tempoda tilâvet etmek anlamına gelir. Hız bakımından tertîl ile hadr arasındadır. Bu tarz Kur’ân tilavetinde okuyuş ne çok süratli ne de yavaştır.
· Tedvîr ile okuyuşta medd-i muttasıl ve medd-i munfasıl üç elif, medd-i ârız ve medd-i lîn 1-3 elif, medd-i lâzım dört elif uzatılır. İhfâ, iklâb ve ğunneli idğamlar da bir elife yakın bir sürede icra edilirler (Sağman, s.11).
· c.Hadr: Hadr, çabuk iş yapmak, süratli olmak demektir. Terim olarak Kur’ân tilavetinde süratli olmaktır. Hadrkıraatında da okuyucunun kurallara uyması gerekir.
· Hadr okuyuş biçiminde med, ğunne vb. kurallar asgari hız süresi içinde icra edilirler. Örneğin medd-i munfasıl, medd-i ârız ve medd-i lîn birer elif, medd-i muttasıl iki elif, medd-i lâzım ise iki buçuk-üç elif miktarı uzatılır. İhfâ, iklâb ve ğunneli idğamlar ise yarım elife yakın bir süre alır (Dağdeviren, s.131).
· Vurgu yapılırken dikkat edilmesi gerekenler:
· -Sesin tonunu abartılı bir biçimde icra etmemeli
· -Sekteyi andıracak kadar duraklama yapmamalı
· -Kelimelerin ilk harflerinde olmalı
· -Vurgunun gerektirdiğinin ötesinde aşırıya kaçan mimikler olmamalı
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Medine-web 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Medineweb Görsel ve Slayt arşivi( kaybolmaması... Medineweb.net Videolar Medine-web 4 147 23 Eylül 2024 20:24
Mustafa İslamoğlu Sözler Medineweb.net Videolar Mihrinaz 2 343 30 Nisan 2023 16:51
Şirk Hakkında Kuran Ne Diyor? Medineweb.net Videolar Medine-web 0 250 29 Nisan 2023 18:52
DÜNYA KABE'NİN NERESİNDE Hacc-Umre-Kurban Medine-web 0 1092 27 Nisan 2020 21:40

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Kuranı Kerim KardelenGül Kurân-ı Kerîm 0 25Haziran 2015 17:09
Ankara İlitam Kuranı Kerim 1( Ünite özetleri) Medine-web ANKARA İlitam 2 06 Ocak 2015 19:48
ANKARA İLİTAM 1. SINIF Kuranı Kerim 1 özetleri Medine-web ANKARA İlitam 0 22 Aralık 2013 21:17
Kuranı Kerim II & Ünite 1 ve 2(EROL 71) enderhafızım SAKARYA İlitam 1 27 Kasım 2013 16:43
Kuranı Kerim İle İlgili Önsöz MERVE DEMİR Kur'ân-ı Kerim Genel 2 07 Şubat 2010 17:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.