Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > SAKARYA İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi:  27 Aralık 2013 (14:44), Konuya Son Cevap : 27 Aralık 2013 (15:04). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 27 Aralık 2013, 14:44   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart sakarya ilitam din eğitimi 9-13.hft özet

sakarya ilitam din eğitimi 9-13.hft özet

9. HAFTA - CAMİ VE TÜRKİYE’DE CAMİLER
* Bir araya getiren, toplayan" anlamına gelen, >içinde Cuma namazı kılınan yere cami veya "mescid-i cuma" denir.
* Mescit: "secde edilen yer" anlamına gelen, Cuma namazı kılınmayan, hatibin hutbe okuması için minber olmayan küçük mabetlerdir.
* Büyük ibadet yerleri >cami, küçük olanları ise mescit olarak adlandırılır.
* Osmanlı padişahları tarafından yaptırılan büyük camilere >"selâtin camileri" adı verilir.
* ALLAH'a kulluk edilen yer" anlamına gelen >Mabet de, toplu olarak ibadet etmek için yapılan yere verilen isimdir.
* Kur'an'da mescit kelimesi, >Ehl-i kitabın mabetleriyle birlikte zikredilmiştir.
* İlk büyük camilerin yapımına >Emeviler döneminde başlandı. Örn: Şam'daki Ümeyye (Emeviyye) Camii…
* Cami mimarisi, Osmanlılar döneminde >zirveye ulaşarak külliye tarzında camiler inşa edildi.
* Cami ve etrafındaki külliyenin giderlerini karşılamak için >vakfiyeler kuruldu.
Caminin İç Bölümleri
1)Ana İbadet Alanı ve Son Cemaat Mahalli (Harîm veya Sahın): Namaz kılmaya tahsis edilen mekânlardır.
* Camilerin ana ibadet alanlarına, >sahın veya "korunan", ve "saygı duyulan" anlamlarına gelen "Harîm" de denir.
* Son cemaat mahalli, cemaatle >namaza yetişemeyen Müslümanların namazlarını kılmaları için ana ibadet alanı olan harim'in dışında, ana girişin iki tarafında yer alan bölümdür.
2)Mihrap: Kıble duvarının ortasındaki >imamın namaz kıldırdığı bölümdür.
3)Minber: Hatibin hutbe okumak için çıktığı ve mihrabın sağındaki basamaklı yerdir. HZ. Peygamber zamanında minberler 3 basamaklı idi.
4)Kürsü: “Namazdan önce veya sonra vaizin üzerine oturup konuştuğu yüksek mekândır.
5)Müezzin Mahfili: Müezzinlerin kamet getirdikleri parmaklıklı, sütunlar üzerine yapılmış yüksekçe bölmelerdir.
6)Hünkâr Mahfili: Selâtin camilerinde sultanların ve beraberindekilerin namaz kıldıkları, zeminden yüksekte yapılmış olan yerdir.
Caminin Dış Bölümleri
1)Minare: Camilerin bitişiğinde ezan okunması için yapılan ve şerefesi bulanan yapılardır.
2)Avlu: Ortasında şadırvanın olduğu, camilerin girişinde ve etrafı duvarla çevrili üstü açık mahallerdir.
3)Bahçe: Etrafı caminin ihata duvarıyla çevrili, içerisi yeşillendirilip ağaçlandırılan alanlarıdır.
4)Şadırvan veya abdest alma yeri: Abdest almak için avlu ortasındaki kare veya daire planlı birden fazla musluğu olan yapılardır.
5)Tuvalet: Tuvalet ihtiyacını karşılamak üzere hizmet yerleridir.
CAMİLERLE İLGİLİ MEVZUAT
* Camilerin yapımı hususu, ilk defa >1998 yılında açık bir şekilde İmar Kanununda yer almıştır.
* 1998 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren >633 sayılı Kanun'un 35'inci maddesinde; "Cami ve mescitler Diyanet İşleri Başkanlığının izni ile ibadete açılır ve Başkanlıkça yönetilir." denilmiştir.
CAMİLERİN SAYISI VE DAĞILIMI
* 2002 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı onayıyla >Ahmet Onay tarafından araştırma yapılmıştır. Buna göre;
> Türkiye'de >76,922 cami ve mescidin bulunmaktadır.
> En çok cami >Karadeniz Bölgesinde bulunur. En az cami >Güneydoğu Anadolu’dadır.
> İller itibariyle nüfusa göre en çok olduğu 5 il: Konya-İstanbul-Ankara-Samsun-Kastamonu'dur.
> En az camisi bulunan 5 il: Tunceli, Yalova, Iğdır, Kilis ve Bayburt'tur. (19)
> Cami başına düşen kişi sayısı en az olan il >Kastamonu'dur.
HUTBELER
* Hutbe, cami merkezli yaygın din eğitiminin unsurlarından olup >içerik yönünden iyi organize edilmiş olması ve geniş dinleyici kitlesine ulaşması açısından önem arz eder.
* Arapça kökenli olan hutbe: “bir topluluğa konuşma yapma” anlamına gelir.
* Terim olarak hutbe, >Cuma namazlarından önce ve bayram namazlarından sonra imamların minbere çıkarak yaptığı dini içerikli konuşmalardır.
* 2006 yılından itibaren hutbelerin >Diyanet tarafından merkezi olarak hazırlanmasına son verildi. Hutbe hazırlama görevi il müftülüklerine bırakılmıştır.
VAAZLAR
* Cami merkezli yaygın din eğitiminin çeşidi olarak vaazlar, >cuma, bayram, teravih namazları öncesinde verilir.
* Vaaz: “öğüt vermek, nasihat etmek, birisinin kalbini yumuşatacak şeyleri söylemek, kötü sonuçları hatırlatmak uyarmak ve sakındırmak anlamlarına gelir.
* Vaaz, >mev’iza, nasihat eş anlamlı olarak da kullanılır.
* Vaaz veren kişilere >vaiz denir. Bayan görevlilere de vaize denmektedir.
* Hz. Peygamber döneminde ve geçmişte >namaz sonrası vaaz uygulaması yaygındı.
* Camideki vaazlarda tek yöntem olarak >Anlatım (takrir) metodu kullanılır.
* Anlatım metodu, >eğitimde ve din eğitiminde kullanılan yaygın yöntemlerdendir. Ekonomik olması, plan dâhilinde konuların sunumuna imkân vermesi vb. nedenlerle avantajlı yönleri vardır.
* Vaaz formatında din eğitiminde anlatım metodunu tamamlamaya >en yatkın öğretim metot olarak soru-cevap metodu gelmektedir.
* Ekim 2009’da gerçekleştirilen >4. Din Şurasında kararlarında merkezi vaaz konusuna da yer verilmiş ve tedrici olarak yüz yüze vaazın gerçekleştirilmesinin altı çizilmiştir.
* Hutbe ve vaazlar dışında >cami merkezli yürütülen yaygın din eğitim faaliyetlerinden biri de cemaatten yetişkinlere yönelik açılan akşam kursları ve yaz aylarındaki öğrencilere yönelik yaz kurslarıdır.
10. HAFTA - YAYGIN DİN EĞİTİM KURUMLARI OLARAK KURAN KURSLARI
* Türkiye'de yaygın din eğitimi hizmetleri resmi olarak >Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülür.
* Diyanet, din eğitimi faaliyetlerini >camiler ve Kuran Kursları aracılığıyla yürütür.
* Kuran Kursları, Cumhuriyet döneminin kendi şartları içinde oluşan >yaygın din eğitimi kurumlarıdır.
TÜRKİYE’DE KURAN KURSLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ
* Kuran öğretimi İslam’ın genişlemesinden sonra, >Dar’ül Kurra, Dar’ül Kurân, Dar’ül Huffaz gibi kurumlarda Kurân’ın ezberletilmesi, kıraat ilminin öğretimi gibi, sadece Kurân ilimlerinin öğretildiği kurumlar oluşturulmuştur.
* 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile >bütün eğitim kurumları MEB’e bağlandı.
> Aynı kanunla >Şeriye ve Evkaf vekaleti kaldırılarak Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Aynı yılın Mayıs ayında yayınlanan genelgeyle medreseler kapatılmış, bunların yerine Darulfünun’da İlahiyat Fakültesi ve İmam Hatip mektepleri açıldı.
* Cumhuriyet döneminde resmi olarak Kuran Kursları ilk olarak >1925 yılında bütçe görüşmelerinde 50 milletvekilinin önergesiyle gündeme gelmiştir. Buna göre Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde hafız yetiştirmek üzere 10 kişilik kadro için tahsisat yapılmıştır.
* MEB, Tevhid-i Tedrisat kanununu gerekçe göstererek >Kuran Kurslarını bünyesine almak istemişse de Diyanet Başkanı Rıfat Börekçi kursların meslek okulu olduğunu ileri sürerek buna engel olmuştur.
* 1928 yılında harf inkılâbıyla birlikte Arap harfleriyle >Türkçe yazma yasaklandığından 1929'da Kuran Kursları kapatılmıştır.
* 1930 yılında yeni bir değişiklikle sadece >12 yaşından büyüklere Kuran-ı Kerim, namaz sureleri ve duaların öğretilmesi için izin verildi.
* 1930 yılında öğrenci azlığı gerekçesiyle >İmam Hatip mekteplerinin kapatılması yine 1933’de Darulfünun’un İstanbul Üniversitesine dönüşümü sırasında İlahiyat Fakültesine yer verilmemesi ve okullardan din derslerinin kaldırılmasıyla 1949 yılına kadar Kuran öğretiminin resmi olarak yapıldığı tek kurum Kuran Kursları olmuştur.
* 1946 yılında çok partili sisteme geçilmesi ve 1950’den sonra >Demokrat Partinin iktidar olmasıyla yerini olumlu gelişmelere bıraktı.
* 1965 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki >633 sayılı kanunun ve 1971 yılında da Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları Yönetmeliğinin çıkarılmasıyla Kuran Kurslarının amaçları belirginlik kazanarak gelişme sürecine girmiştir.
* Kuran Kurslarıyla ilgili açık hükümler içeren düzenleme >MEB ile işbirliği yapılarak hazırlanan 1971 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları Yönetmeliği ile sağlanmıştır.
* Camilerdeki din görevlisi açığı sebebiyle >1977 yılına kadar Kuran Kursları meslek okulu gibi çalışmış, mezunlarından müftülüklerce yapılan yeterlik sınavını kazananlar din görevliliğine tayin edilmişlerdir. Bu tarihten itibaren din görevlisi ihtiyacı İmam-Hatip Lisesi mezunları ile karşılanmaya başlanmıştır.
* 1990 yılındaki yönetmelik Kuran Kurslarının eğitim öğretim faaliyetlerinde >köklü bir değişiklik getirmemiş, daha ziyade yönetim ve denetim uygulamalarına biraz daha açıklık kazandırmıştır. (20)
* 1995 de yapılan değişiklik esnasında yüzünden okuma çalışmaları >yapılan kurslarda ilk defa seçmeli ders uygulamasına yer verildi.
* 18.08.1997 tarihinde yürürlüğe giren kanunla >ilköğretimin zorunlu ve sekiz yıla çıkarılması Kuran Kurslarında azalma görüldü.
* Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki kanuna, >22 Temmuz 1999 tarihli 4415 sayılı Kuran Kurslarıyla ilgili ek kanun maddesi ilave edildi.
* 3 Mart 2000 de >“Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları Yönetmeliği” hazırlanmıştır. Halen yürürlüktedir.
* 1995’ten beri uzun süreli Kuran Kursu programlarında yer verilen >seçmeli ders uygulamasına 2000 deki yönetmelikte yer verilmedi.
* 2004 de hazırlanan Kuran Kursları Öğretim Programında > kurslara ilişkin hedef ve temel ilkeler belirlendi.
GÜNÜMÜZDE KURAN KURSU ÇEŞİTLERİ (3)
a)Ağırlıklı olarak ilköğretimi bitirenlere yüzünden Kuran okuma usullerinin öğretildiği Uzun Süreli Kuran Kursları,
b)Uzun sureli kursları başarıyla tamamlayan ve Kuran’ı ezberlemek isteyenlere Hafızlık Eğitimi Veren Kuran Kursları,
c)İlköğretim 5. sınıfı tamamlayan öğrencilere tatilde Kuran’ı öğreten ve dini bilgiler veren Yaz Kuran Kursları
Uzun Süreli Kuran Kursları
* Uzun süreli Kuran Kursları, >Kuran’ı doğru okumayı öğrenme imkânı veren, ibadetleri yerine getirebilecek yeterlikte Kuran ezberlemelerine yardımcı olan ve dini bilgiler eğitimi veren 32 hafta süreli kurslardır.
* 3 Mart 2000 de çıkarılan Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları ile >Öğrenci Yurt ve Pansiyonları yönetmeliğine göre bu kurslar Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, ilköğretimi bitirmiş, en az 15 öğrenci müracaatı sonrasında, Milli Eğitim Müdürlükleri, Sağlık Müdürlükleri ve Başkanlık Müfettişlerinin yaptıkları inceleme sonunda verdikleri raporlara göre açılır.
* Öğretim, haftada >5 gün, yılda 32 haftadır.
* Bu kurslarda Kuran’ı Yüzünden Okuma Programı ve >Hafızlık olmak üzere 2 program vardır. Kuran-ı Yüzünden Okuma Programında 18 saat Kuran-ı Kerim, 3 saat ibadet, 1'er saat itikat, siyer ve ahlak dersleri olmak üzere haftada toplam 24 saat ders yapılır. Bu programın süresi bir yıldır. Bu süre gerektiğinde en fazla 1 yıl daha uzatılabilir.
Hafızlık Eğitimi
* Günümüzde hafızlık eğitimi, Diyanet’e bağlı >32 haftalık uzun süreli Kuran Kursları bünyesinde bir program olarak devam etmektedir.
* Hafızlık eğitimi, Kuran Kursları ile ilgili >03 Mart 2000 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliğinde Kuran kurslarının amaçları arasında zikredilir.
* Hafızlık süresi >2 yıldır. Öğrenci hafızlığını tamamlayamamışsa bu süre en fazla 1 yıl uzatılabilir.
* Hafızlık çalışması yapılan kurslarda, haftalık ders programı >24 saat üzerinden düzenlenir.
Yaz Kuran Kursları
* Yaz Kuran Kursları, en az ilköğretim >5. sınıfı bitirmiş öğrencilere yönelik Kuran-ı mealini ve dini bilgilerini geliştirebilmeleri amacıyla, yaz aylarında camiler, Kuran Kurslarında açılan kurslardır.
* Bu kurslara kayıtlar, >ilk ve orta öğretim kurumlarının yılsonu tatiline girdiği ilk hafta yapılmakta, 2. haftadan itibaren de öğretime başlanır.
* Bu kurslar, Diyanet İşleri Başkanlığının >2000 yılında çıkardığı Kuran Kursları ile ilgili Yönetmeliğinde Yaz Kursu şeklinde belirlendi.
* Yaz kursları için >bitirme sınavı yapılmaz ve herhangi bir belge verilmez.
* Son yıllarda yaz Kuran Kursları ile ilgili önemli gelişmelerden birisi >“kurlu sistem”e geçilmesidir. Bu sistem sayesinde kurslarda yapılan eğitim-öğretim bir düzene kavuşmuştur.
* Yaz Kursundaki personele >Bakanlar Kurulu Kararı ile 01.07.2005 tarihinden itibaren ek ders ücreti ödendi.
KURAN KURSU ÖĞRETİCİLERİ, ÖĞRETİM PROGRAMLARI VE DERS MATERYALLERİ
* Diyanet İşleri Başkanlığı 2004 yılında din görevlilerinin yeterlilikleri >temel ve özel alan olarak 2 kısma ayrıldı.
* Temel alan yeterlilikleri olarak >alan yeterlilikleri, genel kültür yeterlilikleri ve eğitme-öğretme yeterlilikleri olmak üzere 3 başlık altında toplanmış ve bunlar bütün görevliler için asgari yeterlilikler olarak düşünülmüştür.
* Özel yeterlilikler ise temel yeterliliklere ilave olarak >Kuran Kursu öğreticilerinin de yeterlilikleri sözü edilen çerçevede belirlendi.
* 2000 yılında hazırlanan ve halen yürürlükte olan >Kuran Kursları yönetmeliğinin 15. maddesine göre Başkanlıkça hazırlanan ders kitapları ile diğer eğitim araçları kullanılmaktadır.
* Diyanet İşleri Başkanlığı, 2004 de çıkarılan >yaz Kuran Kursları programını geliştirerek 2005 de kur sistemine göre yeniden düzenledi.
* Yaz Kuran kursları için 2005 deki >öğretim programına uygun olarak “Dinimizi Öğreniyoruz 1-2-3” adlı bir seri hazırlanmış ve yaz Kur’ an kurslarında bu seri ders kitabı olarak belirlenmiştir.


11. HAFTA - ÖĞRETMENLİK VE DKAB ÖĞRETMENİ YETİŞTİRME (21)
* Öğretmenlik, 1789 sayılı Milli Eğitim Kanunu’nun 43. maddesinde, >“Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.
* Genel kültür, meslek bilgisi ve alan bilgisi, >öğretmenliğin üç temel boyutunu oluşturur.
* Türkiye’de öğretmen yetiştirme de 1848’de >Darülmuallim adıyla İstanbul’da öğretmen okulu kuruldu.
* 1923-1946 döneminde Cumhuriyetten öncesinden kalan >“Öğretmen Okulları” ve “Yüksek Öğretmen Okulları” yeniden yapılandırılmıştır.
* Ortaokullara öğretmen yetiştirmek üzere kurulan >“Gazi Eğitim Enstitüsü” sonraki “Eğitim Enstitüleri” için model oluşturmuştur.
* Köy okullarına öğretmen yetiştirilmesi kapsamında >“Köy Öğretmen Enstitüleri” modeli denenmiştir.
* 1982 YÖK Kanunu ile birlikte öğretmen yetiştirmenin >üniversite çatısı altında ele alındı. Önceden öğretmen yetiştirme üniversite dışında Milli Eğitim bakanlığına bağlı yüksek öğretmen okulları tarafından karşılanırdı.
* 1982’den günümüze kadar öğretmen yetiştirmede en kayda değer değişim ise >1997 yılındaki “Eğitim Fakültelerinin Yeniden Yapılandırılması”dır.
TÜRKİYE’DE DKAB DERSİ ÖĞRETMENLERİ
* Cumhuriyet döneminde ilkokullar için >1924 de hazırlanmış ilk programda dine haftada iki saat olmak üzere “Kur'an-ı Kerim ve Din Dersleri” adıyla yer verilen ders diğer dersleri de okutan ilkokul öğretmenleri tarafından verilmiştir. Bu öğretmenler ise adı 1924-25 de muallim mektebi, 1935’te ise öğretmen okulu olarak değiştirilen Darulmuallimin ile 1927’de açılan Köy Öğretmen Okulları ve 1940’da açılan Köy Enstitülerinde yetiştirildi.
* 1924-25 de 5 yıllık Darulmuallimat ve Darulmuallimin programları ile >1926-27 yılında eğitime başlayan üç yıllık köy muallim mekteplerinin programlarında 1.ve 2. sınıflarda ikişer saat din dersleri adıyla derse yer verildi.
* Öğretmen okullarının 1931 yılına ait programından >din dersleri çıkartılmıştır.
* İlköğretim 2. kademe (ortaokul) ve liseye öğretmen yetiştirmek için 1924 de >Dârü’l-Fünûn’da İlahiyat Fakültesi açılmış ancak ilk mezunlarını 1927 yılında veren bu fakülte mezunları öğretmen olarak atanamadılar.
* 1931 de din dersleri > kaldırıldı.
* 1949 da ilkokul 4.ve 5. sınıflara >seçmeli din dersi koyuldu.
* İlköğretimde din derslerini okutan sınıf öğretmenlerini yetiştirmek amacıyla 1951’de >ilk öğretmen okullarının lise 1. ve 2. sınıflarının programlarına haftada bir saat seçmeli din dersi konmuş,
* 1953’te ise Beşinci Milli Eğitim Şurası’nın teklifiyle bu ders >zorunlu hale getirilmiştir.
* İlköğretmen Okulları Cumhuriyetin başlangıcından 1974’e kadar >ilkokullara öğretmen yetiştirdiler.
* 14 Haziran 1973 tarihindeki 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile > bu okullar öğretmen yetiştirme görevini yüksek öğretim kurumlarına devretmişlerdir.
* 1974-75 de >2 Yıllık Eğitim Enstitüleri açılmış, 20 Temmuz 1982 tarihinde ise bu enstitüler Eğitim Yüksek Okulu adıyla üniversite çatısı altına alınmıştır.
* 1983’te Eğitim Yüksek Okullarına dönüşünce dersin adı> “Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi” şeklinde değişti.
* 1989-1990 da Eğitim Yüksek Okullarının süresi >4 yıla çıkartılmış ve “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” adıyla bir derse yer verildi.
* 1949 da din dersi öğretmeni yetiştirme yolunda >önemli bir adım atıldı.
* Ortaöğretime din dersi öğretmeni yetiştirmek için Ankara Üniversitesi’ne bağlı >İlahiyat Fakültesi açıldı.
* 1951’de İmam Hatip Okulunun açılmaya başlaması, 1956 yılında ise >ortaokul ve dengi okulların 1. ve 2. Sınıflarına Din Bilgisi dersinin konulması din dersi öğretmenine duyulan ihtiyacı gündeme getirdi.
* İmam Hatiplerin meslek dersi ve orta dereceli okulların >din dersi öğretmenini yetiştirmek için 1959-1960 da
İstanbul’da 4 yıllık Yüksek İslam Enstitüsünün açılmasına karar verildi. İstanbul’dan sonra sırasıyla Konya, Kayseri, İzmir, Erzurum Bursa, Samsun ve Yozgat Yüksek İslam Enstitüleri açılmıştır.
* Bu enstitüler 23.05.1980 tarih ve 70 sayılı Talim Terbiye Kurulu kararıyla >yönetmelik çıkarıldı.
* İlahiyat Fakültesi, Yüksek İslam Enstitüleri ve İslami İlimler Fakültesi 1982 de > İlahiyat Fakültesine çevrildi.
* 1989 yılında İlahiyat Fakülteleri resmen >“öğretmen ve eğitim uzmanı yetiştiren yükseköğretim kurumları” olarak kabul edildi.
İLAHİYAT FAKÜLTELERİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
* 1997 deki düzenleme ile zorunlu eğitim >8 yıla çıkarıldı.
* 20 Mart 1997 de yapılan Eğitim Fakültesi Dekanları toplantısında >öğretmen yetiştirmede Fen-Edebiyat Fakültesi ile Eğitim Fakültesi arasındaki görev duplikasyonunu önleyecek şekilde yeniden yapılandırılması kararlaştırıldı.
* YÖK, 11.07.1997 tarihinde aldığı 97.23.1660 sayılı kararla >İlahiyat’ların programlarını yeniden düzenledi.
* Bu düzenleme ile İlahiyat Fakültelerindeki hazırlık sınıfı >kaldırıldı. İlahiyat Fakültelerinde normal ilahiyat programına ek olarak lisans düzeyinde eğitim veren 4 yıllık İlköğretim DKAB Öğretmenliği programı açılmış ve 1998-1999 eğitim öğretim yılından itibaren bu programa öğrenci alınarak İlköğretim DKAB öğretmenlerinin bu bölümlerde yetiştirilmesine başlanmıştır.
* İlahiyat Lisans Programı, İlahiyat Fakültelerinde bulunmasına rağmen >İlköğretim DKAB Öğretmenliği Programı ise bünyesinde güçlü Eğitim Fakülteleri bulunan Ankara, Çukurova, Dicle, Dokuz Eylül, Erciyes, İstanbul, Marmara, Ondokuz Mayıs, Selçuk ve Uludağ Üniversitelerine bağlı İlahiyat Fakültelerinde açılmıştır.
* Bu yeni programa göre ortaöğretime DKAB öğretmeni yetiştirmek üzere >Ankara Üniv. İlahiyat Fakültesinde 3 yarıyıl süreli Tezsiz Yüksek Lisans Programı açıldı. (22)
* 2008 yılına kadar DKAB Tezsiz Yüksek Lisans programı yalnızca >Ankara Üniv. İlahiyat Fakültesi tarafından verilmiştir. Öğrenim süresi 3 yarıyıldan 2 yarıyıla indirilmiştir.
* 2006 yılında eğitim fakültelerinde 3 dönem olan tezsiz yüksek lisans >2 döneme indirilmiştir.
* 26.05.2006 YÖK Toplantısındaki karar gereğince İlköğretim DKAB Öğretmenliği Bölümü >2006-2007 eğitim-öğretim yılında Eğitim Fakültesi bünyesine alındı.
* YÖK, 2009 da 5 üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesi bölümleriyle birlikte >İlahiyat Fakültesi lisans öğrenimi esnasında da pedagojik formasyon alarak öğretmenlik hakkını elde etmesine izin vermiştir.
* DKAB dersi öğretmenlerinin tamamına yakını >MEB tarafından istihdam edilmektedir. Özel okullarda da DKAB öğretmeni görev yapmaktadır. KPSS sınav sonuçlarına göre DKAB öğretmeni atanır.
12. HAFTA - İNGİLTERE’DE DİN EĞİTİMİ
* İngiltere’nin çoğunluğunu Anglikan kilisesine bağlı >Hıristiyanlar oluşturur.
* Ülkede resmi İngiliz kilisesi bulunmaktadır ve >Lordlar kamarasında bu kilise temsil edilir.
* Sembolik olarak siyasî otoriteyi temsil eden kraliçe, >İngiliz Kilise’sinin de başıdır.
* Müslüman nüfusu ile İslamiyet >ülkedeki 2. dindir.
* İngiltere, okullarda din dersi konusunda çoğulcu yaklaşımları >Avrupa’da ilk deneyen ülkelerdendir.
İNGİLTERE’DE DİN EĞİTİMİNİN TARİHİ SÜRECİ VE HUKUKİ DURUMU
1870 Eğitim Yasası:
* Devlet okullarında din eğitimi konusundaki >ilk hukukî düzenleme kabul edilen 1870 Eğitim Yasası çıkarılmadan 1 yıl önce ilkokul eğitimi zorunlu hale getirilmiştir.
* 1870 öncesi eğitimde kilise okullarının etkin olduğu >dönemden devletin etkinliğinin hızla arttığı bir döneme doğru geçiş başlamıştır.
* 1870 Eğitim Yasası ile sayıları hızla artan devlet okullarında >din eğitimi verilmesi kabul edilmiştir. Fakat din eğitimi dersi okutulup okutulmaması konusunda karar verme yetkisi okul idaresine bırakılmıştır. Ayrıca devlet okullarındaki din eğitiminde hiçbir mezhebin görüşünün esas alınamayacağı hükme bağlanmıştır.
1944 Eğitim Yasası:
* İngiltere’de devlet okullarındaki din eğitiminin durumu >2. Dünya Savaşı sonrasındaki 1944 yasasıyla daha iyi bir konuma getirildi.
* Kilise ile devlet arasındaki anlaşmalar sonucunda kilise, >devletin eğitime ve kendi okullarına müdahalesine izin vermiş devlet de tüm okullarda din eğitimini zorunlu hale getirmiştir. 1944 eğitim yasasının din eğitimiyle ilgili 25 ve 26. maddeleri vardır.
* 1944 yasası, din öğretiminin okullarda zorunlu olarak okutulmasını getirmekle birlikte >içeriği hususunda bir görüş belirtmemiştir.
* 1870 yasasından beri devlet okullarındaki din öğretiminde >bir mezhebe göre din öğretiminin yapılması yasaklandı.
* 1944 eğitim yasasıyla din eğitiminin müfredatının >kimler tarafından hazırlanacağı belirlenmiştir. Buna göre din eğitimi müfredatının yerel eğitim otoriteleri tarafından hazırlanmasına, bu amaçla toplanacak komisyona İngiliz kilisesinin, diğer dini grupların, yerel idare ve öğretmenler birliğinden temsilcilerin katılması kararlaştırılmıştır.
1988 Eğitim Yasası:
* Amacı, 1990’lı yıllardaki eğitim sisteminin oluşmasını sağlamak olan bu reformla, >özel okullara ve ebeveynlere olduğu gibi merkezi eğitim otoritelerine yeni yetkiler verilmiştir.
* Mahalli eğitim idarelerinin eğitimde >karar verme yetkisi sınırlandırılmıştır.
* Bu yasanın getirdiği en büyük yenilik >din eğitimi dışındaki derslerin programının hazırlanmasını yerel idarelerden alarak merkezi eğitim otoritesine bırakmasıdır. Böylelikle okuldaki dersler için ulusal düzeyde müfredat hazırlanmasına geçilmiştir.
1988 Eğitim Reformu Yasası, 3 önemli değişiklik getirmiştir:
1-Uygulayıcılar tarafından benimsenmemiş olan dersin din öğretimi ismi, >din eğitimi şeklinde değiştirilmiştir. Yeni değişiklikle birlikte toplu ibadet din eğitiminden ayrılmıştır. Artık din eğitimi denilince yalnızca sınıfta dinlerin öğretimi anlaşılmaktadır.
2-1944 yasasında muğlâk olan din dersi müfredatında yer alması öngörülen >“diğer dini gruplar” ifadesinden ne anlaşılacağı açıklığa kavuşturulmasıdır. 1988 Eğitim Yasası ise, diğer dinî gruplar ifadesi üzerindeki kapalılığı ortadan kaldırmıştır.
3-Din eğitimi dersi müfredatının içeriğinde olmuştur. 1988 Eğitim Yasası, din dersi öğretim programının “Büyük Britanya’nın dinî geleneği olan Hıristiyanlıkla birlikte ülkedeki diğer dinlerin öğreti ve uygulamalarının dikkate alınmasını” öngörmüştür.
* 1988 eğitim yasası, din eğitimi konusunda derslerin süreleri ile ilgili >bir açıklama getirmemiştir. Bu belirsizlik 1994 de yayımlanan yönetmelikle giderilmiş, buna göre devlet okullarında öğrenciler zorunlu eğitime başlama çağı olan 5 yaşından itibaren din dersi almaya başlamaktadır.
İNGİLTERE’DE DİN EĞİTİMİ YAKLAŞIMLARI
* 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gelen işçilerle birlikte >nüfusun demografik yapısında değişiklikler oldu.
* Yeni yorumda din öğretimi Hıristiyanlık dininin öğretimi şeklinde değil >dünya dinlerinin de öğretilmesi şeklinde anlaşılmıştır. (23)
* Fenomenolojik yaklaşım geliştirilmiş ve bu yaklaşım >1970’lerden itibaren özellikle devlet okullarında uygulama imkânı bulmuştur.
* Fenomenolojik yaklaşım, din eğitiminin Hıristiyanlık öğretimi ile sınırlandırılmayıp >diğer dinlerinin de günümüz seküler ve çoğulcu okullarda öğretilen din eğitimi müfredatına dâhil edilmesini savunmuştur.
* Fenomenolojik yaklaşım, dinler öğretilirken >göreceliliğe ve öğrencilerin zihninde dinler arasında fark yokmuş gibi bir izlenimin oluşmasına neden olabileceği endişesi dile getirilerek eleştirilmiştir.
* Fenomenolojik yaklaşıma yöneltilen eleştirilerden yola çıkılarak >1995’ten sonra okullardaki din eğitiminde etkili olan yorumlayıcı yaklaşım geliştirilmiştir. Bu yaklaşım bir din öğretilirken o din mensubu bakış açısı ile o din mensubu olmayanın bakış açısının bir arada sunulması ilkesini savunmaktadır.
DİN DERSİ PROGRAMI, DERS KİTAPLARI VE ÖĞRETMENLER
* İngiltere’de ulusal düzeyde din eğitimi programı >olmayıp, her il kendi din dersi programını hazırlar.
Program hazırlama komisyonu 4 gruptan oluşur:
* İngiliz Kilisesi, öğretmenler sendikası, yerel yönetim ve diğer Hıristiyan mezhepleri ve din mensuplarıdır.
* Din eğitimi programı için her bir grubun veto yetkisi vardır ve programda >komisyon üyeleri uzlaşmalıdır.
* Eğitim Bakanlığı tarafından 1994 de >model din eğitimi programı hazırlanmıştır. Bu tarihten itibaren genellikle yerel idarelerin bu modellerden esinlenerek programları oluşturdukları ve böylece din eğitimi program hazırlama işinin de yerellikten ulusallığa doğru ilerlediği görülür.
* İngiltere’de hangi kitapların ders kitabı olacağını belirleyen >resmi bir otorite bulunmaz. Ders kitaplarının belirlenmesi okul idareleri ile öğretmenlere bırakılır.
* Kitap ücretleri >okul tarafından karşılanır.
* İngiltere’de ilkokul seviyesinde (5-11 yaşlar arası) din eğitimi derslerine >sınıf öğretmenleri girer.
* Orta dereceli okullarda ise çoğunlukla din eğitimi derslerine >branş öğretmenleri girer.
* İlahiyat bölümlerinden mezun olan öğrencilerin, din dersi öğretmeni olmak için >eğitim fakültelerindeki ilahiyatla işbirliği yapılarak yürütülen 1 yıl süreli öğretmen yetiştirme programını başarı ile tamamlamaları gerekir.
* Din dersi öğretmeni olmak için >kilise ile irtibatlı olma ve onların onayını alma gibi bir durum söz konusu değildir.
* İngiltere’de, Türkiye ve Fransa’da olduğu gibi merkezî eğitimin >öğretmen atamalarında rolü olmayıp okullar bir anlamda Türkiye’de üniversitelerde olduğu gibi öğretmenlerini seçerler.
* Eğitim Bakanlığı tarafından 1996 yılından itibaren >din eğitimi öğretmen temininde sıkıntı çekilen branşlar arasına dâhil edilmiştir.
İNGİLTERE’DE KİLİSE OKULLARI
* Devlet okullarından farklı olarak >daha dini ve mezhebe bağlı din dersi verme hakkına sahip kurumlardır.
* Kilise okulları dini eğitim vermek ve din adamı yetiştirmek için kurulan okullar olmayıp >devlet okulları gibi genel eğitim vermektedir.
Kilise okulları devlet yardımı alan ve devlet kontrolünde olan okullar olmak üzere 2 gruba ayılır:
* Her iki okul çeşidi de devlet tarafından 1944 eğitim yasası ile >kiliselere kabul etmesi için sunulan seçeneklerdir. * Devlet yardımı alan kilise okullarına öğretmen atamaları >kilise tarafından yapılır.
* Devlet kontrolündeki kilise okulları ise >masrafların tamamının yerel idarelerce karşılandığı okullardır.
* Bu okullarda öğretmen atamasını >yerel idareler yapar. Müfredat da yerel idarenin hazırladığı müfredattır.
İNGİLTERE OKULLARINDA TOPLU İBADET UYGULAMALARI
* 1944 Eğitim Yasası ile devlet ve kilise okullarında toplu ibadet >zorunlu hale getirildi.
* 1988 Eğitim Reformu Yasası toplu ibadetin yerini >korumuş ve pekiştirmiştir. İngiltere okullarında Öğrenci velilerinin okul idaresine yapacağı başvuru ile öğrenciler toplu ibadetten muaf tutulabilmektedir.
* Yasalara göre devlet okullarında toplu ibadetin >bir Hıristiyan mezhebine göre yapılması öngörülür. Bu kuralın getirilmesinin altında yatan sebep ise, 2. Dünya Savaşı öncesine kadar devam eden Hıristiyan mezhepleri arasındaki mücadelenin devlet okullarındaki toplu ibadete taşınmasını önlemeye yöneliktir.
* Kilise okullarında ise toplu ibadetin >mezheplere göre yapılması mümkündür.
13.HAFTA - ALMANYA’DA DİN EĞİTİMİ
* Almanya, 3 Ekim 1990’da Doğu ve Batı Almanyaların birleşerek oluşturduğu >federal bir Avrupa ülkesidir.
* Resmi adı >“Federal Almanya Cumhuriyeti”dir. Almanya, 16 eyaletten oluşur. federal bir yapıya sahiptir.
* Her eyaletin >anayasası, başkenti, hükümeti ve yasama organları vardır. Federal başkent ise Berlin’dir.
* Genelde dış ilişkiler, savunma, ekonomi ve iletişim merkezi >hükümetin yetki alanına girerken; eğitim, bilim ve kültür ile ilgili yetkiler yerel hükümetlerdedir.
ALMANYA’DA DİN-DEVLET İLİŞKİLERİ
* Alman anayasasına göre resmi statüye sahip resmen tanınan dini cemaatler >Katolikler, Protestanlar, Yahudilerdir. Bunun dışındaki dini cemaatler medeni kanun çerçevesinde haklarını kullanırlar.
> Almanya’da resmi dini cemaat olarak tanınmak >büyük avantajlar sağlar. Bu avantajların başında mensuplarının oranına göre toplanan vergilerden pay almak; din adamı ve öğretmenlerin maşlarının devlet tarafından ödenmesi; eğitim, sağlık ve sosyal hizmet işlerinde aktif rol üstlenebilmek gelir.
* Müslüman nüfusun resmi tanınma ile ilgili ilk başvuruların >1950’li yıllarda yapılmasına rağmen henüz bir sonuç alınamaması Müslümanları temsil edecek ortak bir birliğin kurulamamış olmasına bağlanmaktadır. (24)
> Resmi cemaat statüsünün verilmesinde gözetilen şartlar olarak; ilgili topluluğun söz konusu dini inancın mensuplarının büyük çoğunluğunu temsil ediyor olması ve süreklilik arz etmesi görülür.
DİN DERSLERİNİN STATÜSÜ
* Almanya’ da eyaletlerde okul sistemini düzenleyen kanunlarla ilgili düzenlemeler > 1968’den itibaren devletin kontrolü artırıldı ancak din eğitimi bu sistem içinde mecburi hale getirildi.
> Bu tarihten önce Almanya’da >mezheplere ve idareye bağlı olmak üzere 2 tür okul bulunmaktaydı.
> Ayrıca din derslerinin, kiliseler veya dini cemaatlerin görüşleri doğrultusunda >resmi öğretmenler veya kilise görevlileri tarafından verilebileceği anayasayla belirtildi.
Federal anayasaya göre anayasanın amacı vatandaşların;
1)ALLAH indinde ve insanlar karşısında mesuliyetlerini bilecek, millet ve vatan birliğini bilecek, aynı haklara sahip olacak, Avrupa’ da barışa ve dünyaya hizmet edecek, eyaletlerdeki düzeni koruyacak >tarzda yetişmelerini sağlayacak bir güç olarak tanımlanmıştır.
Din ve dini cemaatlerin tanınması ve hakların kullanımı ile ilgili maddeler >anayasada yer alır:
* medeni ve siyasi haklar, din hürriyetinin icrası dolayısıyla >ne ortadan kaldırılabilir ne de kısıtlanabilir. Medeni ve siyasi haklardan yararlanma ve kamu memuriyetine giriş, dini inanca bağlı değildir.” (Madde 136)
* Devlet kilisesi yoktur. Dini topluluk oluşturma hakkı >teminat altındadır. Her topluluk kendi işlerini herkes için geçerli olan kanunların çerçevesinde bağımsız olarak düzenler ve yönetir. Görevlilerini devlet veya belediyelerin iştiraki olmaksızın tayin eder.”M. 137)
* Pazar ve devletçe kabul edilmiş diğer tatil günleri, >bedeni ve ruhi dinlenme günleri olarak kanunen himaye edilmeye devam edecektir.” (Madde 139)
* Orduda, hastanelerde, cezaevlerinde ve diğer kuruluşlarda >ibadet ve maneviyat takviyesine ihtiyaç mevcut olursa dini topluluklara dini işlemlerin yapılması hususunda izin verilmelidir. (Madde 141)
* Federal Almanya’da anayasanın 7. maddesine göre din dersleri resmi okullarda >mecburi ve düzenli derslerdendir. Dersin düzenli olması sınıf geçme, ölçme değerlendirme ve okuldan mezun olabilmek için girilmesi gereken sınavlarda sorumlu tutulan derslerden bir tanesi olması anlamına gelir. Eğitimden eyaletler kendileri sorumludurlar.
* Almanya’da eğitim ve öğretim vazifesinden >devlet sorumludur. Ancak dini cemaat ve kiliselere de yetki tanınmıştır. Devlet din eğitimini kilise ve cemaatler eliyle yapar.
> Kilise, din derslerinde muhteva ve eğitim metotları çerçevesinde >tamamen serbesttir. Din dersinin saatleri eyaletlere ve hatta sınıflara göre farklılık gösterir.
* Bir okulda aynı dini topluluğa mensup öğrenci sayısı belirli bir toplama ulaştığı zaman >onlar için din dersi sınıfı açılması yükümlülüğünü devlet kendi üzerine alır. Bu sayı genelde 6 ile 8 arasında değişir.
* Devlet okullarında din eğitimi müfredatını, > cemaatlerle Eğitim bakanlığı birlikte hazırlar.
DİN DERSİNE KATILMA DURUMU VE ALTERNATİF EĞİTİM
* Devlet okullarında din dersine katılma mecburiyeti >mutlak değildir. 10 yaşından itibaren o yaşa kadar gördüğü din eğitiminin dışında başka bir dinin eğitimini alıp almak istemediği konusunda öğrenciden görüş alınır.
> 12 yaşına kadar veliler öğrencinin >din dersine katılıp katılmayacağına karar verirler. 12 yaşından sonra ise katılma kararı öğrencinin onayına bırakılmıştır.
> 14 yaşından sonra çocuk dine bağlılık açısından >reşit konumundadır. Bavyera Eyaletinde bu durum, 18 yaştan sonra geçerlidir.
* Din dersinden muafiyet, >vicdanî bir gerekçe ile sağlanabilir.
* Din dersinden kötü not alan kişiler, >sınıfı geçmemeyi de göz önünde bulundurmalıdırlar.
* Özel okullardaki dinî okullarda öğrencilerin din dersine katılması >zorunludur.
* Bir öğrenci, kendi dininin dışındaki din derslerine de >katılma hakkına sahiptir.
* Terbiye alabilmesi için okullarda >etik dersi geliştirilmiştir. Bazı Eyaletlerde etik yerine felsefe dersi verilir.
DERS KİTAPLARININ HAZIRLANMASI
* Kiliseler, Din Pedagojisi bölümleri ve devletin görevlendirdiği eğitimciler ile >programları ve kitapların muhteviyatını hazırlarlar.
* Kilise, ders kitaplarının yazarlarını >belirleme yetkisine de sahiptir.
* Tüm eyaletlerde din eğitimi kitaplarının muhtevası için >İncil ilk kaynaktır.
DİN DERSİ ÖĞRETMENLERİ
* Din dersi öğretmenlerinin de yetişmesi için ilahiyat fakülteleri, >Pedagoji yüksek okulları ve üniversite bünyesinde din pedagojisi bölümleri açmıştır.
* İlahiyat fakülteleri >kilisenin elinde bulunmaktadır.
* İlahiyat fakülteleri ve Pedagoji yüksek okullarını bitiren >ilk ve ortaokullarda, üniversitenin pedagoji mezunları ise liselerde din dersine girmeye hak kazanır. Kilisenin yetki vermediği öğretmenler ders okutamazlar.
* Öğretmenlerin ücretleri >devlet tarafından ödenir.
* Anayasanın 7. maddesinin 3. fıkrası, öğretmenlere >din dersine girmeme hususunda da hak tanır.
OKUL SİSTEMİ İÇİNDE DİN EĞİTİMİ
* Almanya’da zorunlu eğitim >10 yılıdır. İlk 4 yıl ilkokuldur. (25)
* Orta öğretim okulları ilkokulların üzerine dayalı >4 tip okuldan oluşur. Bunlar orta öğretimle eşdeğerli olan temel eğitim okulu (Hauptschule) teknik orta öğretim olan orta öğretim okulu (Realschule) lise eğitimini içeren (Gymnasium) ve çok amaçlı (Gesamtschule) okuludur. İlkokulu bitirenin bu okullardan birine devamlılığı zorunludur.
> 4 tip okulun ilk iki yılında 5 ve 6’ncı sınıflarda >deneme basamağı oluşturulur.
> Orta öğretim okuluna veya liseye gidemeyecek olan öğrenciler >temel eğitim okuluna gider.
> Deneme basamağının sonunda başarılı öğrenciler >orta öğretim okuluna veya lisenin 7. sınıfına geçebilirler.
* 9. sınıftan itibaren >İş Bilgisi ve Fen Bilgisi derslerine ağırlık verilir.
> 9. sınıfı başarıyla tamamlayan öğrenciler >“Temel Eğitim Okulu Bitirme Derecesi” alırlar.
> Temel eğitim okulunun 10. sınıfı >A tipi ve B tipi olmak üzere ikiye ayrılır. A tipini bitirenler meslek okullarına B tipini iyi derece ile bitirenler lisenin veya çok amaçlı okulun olgunluk sınıflarına (11, 12, 13. sınıflar) devam etme hakkını elde ederler.
* Yıllık eğitim iş günü >188-200 gündür
* Eğitim yılı >Ağustos ayında başlayıp bir sonraki yılın Temmuz ayında sona erer. Toplam75 günülük sömestr ve yaz tatilleri dışında dini bayramlara ait tatiller de bulunur.
Anaokullarında Din Eğitimi
* Bu okullar genellikle >dini kurumlar (kilise) tarafından açılır.
* Çocuk yuvaları, resmi okul sistemi içerisinde yer almayan, ancak >okul öncesi 3-6 yaş arası çocukların çoğunun devam ettiği özel eğitim kuruluşlarıdır.
* Avrupa ‘da çocukların aile dışında müesseselerle tanışmaları >XVI. Ve XVII. Yüzyıllarda başlanmıştır.
* Almanya ‘da 2 çeşit çocuk yuvası vardır: Resmi çocuk yuvaları ve serbest ( kilise ve vakıflara bağlı) çocuk yuvaları.
* Kiliseye bağlılık ilk doğan çocuğun >vaftiz edilmesiyle başlar.
* Protestan kiliseler, anaokulları sosyal alanlar ile ilgili hizmetleri sürdüren kurumlar >(wohlfahrtsvenbönde) vasıtasıyla ellerinde bulundurur.
* Çocuk yuvalarının sorumlu ve yükümlüsü >kiliselerdir.
* Protestan veya devlete ait çocuk yuvalarında >dini hava sezinlenmez. Ancak dini günlere katılmak, kiliseyi ziyaret ve ibadetlere iştirak etmek, İncil’ den hikâyeler okumak gibi dini tatbikatlar yapılır.
* Resmi çocuk yuvalarında >Dini eğitim yapılmayacağı hakkında bir kısıtlama yoktur.
* Protestan bir çocuk yuvasındaki planlarda: Noelden önce Hz. İsa’nın doğduğu yer kabul edilen yemlikte, otlar içinde bebek halini gösteren maketi yapma, kilisede nimet ve şükür bayramı, Nikolaus gününü ( noel baba) hediyeler vererek ve tiyatrolar yaparak kutlama, İncil’den hikâyeler okumak gibi etkinlikler vardır.
İlkokullarda Din Dersleri
* İlkokullar, süresi >4 yıl olan temel eğitim okuludur. Çoğunlukla resmi mezhepler tarafından kurulmuşlardır.
* İlkokullarda haftalık >18-20 saatlik ders yapılmakta ve bu derslerden 2-3 saati din derslerine ayrılır.
* Protestanlar için din eğitiminin amacı, >İncil’in insanlar üzerindeki etkinliği öyle anlatılmalı ve öğretilmelidir ki çocuklar için İncil gelecekteki hayatlarını düzenlemede ve istikametlerini belirlemede karar verici bir unsur olmalıdır. Bunun için Eski ve Yeni ahitteki mesajlar iyice öğretilmelidir.
* 1. sınıfta eğitimin konusu hüküm verme şeklinde değil, >duygu ve pratik kabiliyetlerin gelişmesini sağlamak için teşvik edici mahiyette olmalıdır.
* 2. sınıfta, Hıristiyanlık dininin mesajı >genişletilerek anlatılmalıdır.
Ortaokullarda Din Dersleri
* İlkokuldan sonra >6 yıllık bir öğrenim süresi olan okuldur. Bu okulu başarıyla bitiren bir öğrenci, meslek liselerine, teknik liseye, meslek okullarına ve meslek kolejlerine gidebilir.
* Ortaokulun 6. 7. ve 8. sınıfları sonunda başarılı olanlar >normal liseye gidebilir.
Liselerde Din Dersleri
* Hauptschule, Realschule ve Gymnasium dışında her eyalette >Gesamtchulen vardır. 1991-92 eğitim yılından itibaren bazı eyaletlerde adları değişen ve Hauptschule ve Realschule'de verilen derslerin bir çatı altında toplandığı yeni okullar açılmıştır.
* Bu okullar şunlardır: Mittelschule, Sekundarschule, Regelschule, Erweiterte Realschule, Verbundene Haupt-und Realschule, Integrierte Haupt-und Realschule ve Regionale Schule.
* Gelişimleri normal okullarda desteklenemeyen ve özel eğitsel gereksinimleri olanlar için >özel okullar açılmıştır. (Sonderschule, bazı eyaletlerdeki adıyla Förderschule ya da Schulle für Behinderle).
* Almanya ‘da lise tahsili akademik mesleklere yönelik olarak >üniversitenin başlangıcı sayılır.
> Bu okulu bitiren öğrenci >bütün üniversitelere girmeye hak kazanır. Bu okullara seçilen öğrenciler, zeka ve yetenek yönünden diğer okullara seçilen öğrencilerden daha üstündürler.
* Lise öğrenimi, doğrudan >teorik öğrenime yönelik olup öğrencileri sistemli ve pratik çalışmaya sevk ederek, onların görüşlerini ve düşünce kapasitelerini geliştirir.
* Liseler, özel yetenek gerektiren çeşitli bilim dallarına insan yetiştirmek için, >lisan, matematik ve fen ağırlıklı olmak üzere gruplara ayrılırlar.
* Liselerin Gymnasium kısımlarını bitiren öğrenciler de >başarı derecelerine göre üniversitelere yerleşirler.
* Liselerde, öğrencilere >İncil ayetlerinin öğrenciler tarafından çizilip boyanması yolu denenir. (26)
ALMANYA’DA İSLAM DİN DERSLERİ
* Almanya’da din dersleri >anayasal statüye sahiptir.
* Tanınmış cemaat olma özelliğine sahip gruplar; >Katolik, Protestan ve Yahudilerdir.
* Din dersi meselesi, Müslüman çocuklar için >1970’li yılların sonlarından itibaren din, eğitim ve siyaset gündemine girmeye başlamıştır.
* Berlin, Saarland gibi eyaletlerde öğretmenleri >Türkiye’den getirilen ve Türkçe ile Türk Kültürü dersleri dâhilinde sadece Türk öğrencilere verilen Türkiye Büyükelçiliği kanalıyla yürütülen dersler vardır.
* Bayern, Hessen gibi eyaletlerde >Türk öğretmenlerce sunulan Ana Dili Dersi dâhilinde İslam Din dersi verilir.
* Kuzey Ren Wesfalya eyaletinde 1999 yılından itibaren >İslamiyet hakkında Almanca İslam Din Dersi vardır.
* Hamburg eyaletinde ise “Herkes İçin Din Dersi” adıyla >Protestanların İslami kuruluşlara danışarak hazırladığı ve papazlar tarafından Almanca verilen Hıristiyan ve Müslümanların katıldıkları ortak din dersleri vardır.
* 2003–2004 yılından bu yana yeni İslam Din Dersi >eğitim programları hazırlanır.
ALMANYA’DA UYGULANAN DİN DERSİ MODELİ VE DEĞERLENDİRMESİ
* Mezhebe Dayalı (doktriner-confessional) >din eğitimi vardır.
* 1996 yılında Brandenburg Bölge Parlementosu >“ Yaşam Biçimi-Ahlak-Din” isimli bir dersi yasalaştırmıştır. Dersin verilişinde dinler arası bir yaklaşım benimsenmiştir.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar nurşen35 87 33541 23 Mayıs 2015 21:53
Gülmek isteyenler tıklasın :))) Videolar/Slaytlar Kara Kartal 3 4078 10 Mayıs 2015 16:16
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar İslami Haberler Medineweb 0 2732 10 Mayıs 2015 16:13
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' Ayın Üyesi 9Esra 13 8970 30 Nisan 2015 14:29
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor Tefsir Çalışmaları Medineweb 0 3334 19 Nisan 2015 15:45

Alt 27 Aralık 2013, 15:00   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: sakarya ilitam din eğitimi 9-13.hft özet

DİN EĞİTİMİ 9.HAFTA

CAMİLER VE DİN EĞİTİMİ

Camiler ibadet edilen kutsal mekanlardır. Temel fonksiyonu ibadet olan camiler aynı zamanda din eğitiminin yapıldığı yerlerdir. Geçmişte camilerin eğitim fonksiyonu daha fazla idi. Eğitimin kurumsallaşması ile birlikte eğitim fonksiyonunda bir azalma gözükse de yaygın din eğitimi açısından camiler önemli bir merkez olma fonksiyonunu devam ettirmektedir.

CAMİ VE TÜRKİYE’DE CAMİLER

"Bir araya getiren, toplayan" anlamına gelen, içerisinde Cuma namazı kılınan yerlere cami veya "mescid-i cuma"; "secde edilen yer" anlamına gelen, içinde Cuma namazı kılınmayan, hatibin hutbe okuması için minber olmayan küçük mabetlere de mescit denir.

Esasen cami, mescit, mabet ve musalla kelimeleri, ALLAH'a kulluk amacıyla yapılan mekanlar olmaları bakımından aynı anlama gelmektedirler. "Namaz kılınan yer" anlamına gelen musalla kelimesinin fazla kullanılmadığı ülkemizde, büyük ibadet yerleri cami, küçük olanları ise mescit olarak adlandırılmaktadır.

Osmanlı padişahları veya devlet adamları tarafından yaptırılan büyük camilere de "selâtin camileri" adı verilmektedir.



Sahabiler döneminde fethedilen yerlere cami yapımına önem verilmiş olup, ilk büyük camilerin yapımına Emeviler döneminde başlanmıştır. Şam'daki Ümeyye (Emeviyye) Camii bu dönemde yapılmıştır. Abbasiler döneminde cami mimarisi gelişmiş, Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçuklular dönemlerinde de cami mimarisindeki gelişmeler devam etmiştir. Cami mimarisinin Osmanlılar döneminde zirveye ulaşarak külliye tarzında camilerin inşa edildiği görülmektedir. Özellikle Osmanlı döneminde yapılan merkezi camilerin etrafında eğitim ve sağlık kurumları yanında, ihtiyaç sahiplerinin iaşe ve ibatelerini karşılamak üzere kurulan sosyal müesseselerin de içinde bulunduğu külliyeler yer almıştır.

İlk dönemlerde mescitler, sade bir biçim yapılırken zamanla mimarî ve iç mekan açısından gelişme göstermiştir. Bu gelişme süreci içinde minber ve mihrap haricinde caminin iç bölümlerindeki çeşitlilik artarken, aynı gelişme dış bölümlerinde de ortaya çıkmıştır.

Caminin İç Bölümleri

1) Ana İbadet Alanı ve Son Cemaat Mahalli (Harîm veya Sahın): Camilerin ana ibadet alanlarına, sahın veya "korunan", ve "saygı duyulan" anlamlarına gelen "Harîm" de denir.

2)Mihrap 3)Minber 4)Kürsü 5)Müezzin Mahfili 6)Hünkâr Mahfili:Selâtin camilerinde sultanların ve beraberindekilerin namaz kıldıkları, zeminden yüksekte yapılmış olan özel ve korunaklı bölmelerdir.



Caminin Dış Bölümleri

1)Minare 2)Avlu 3)Bahçe 4)Şadırvan veya abdest alma yeri 5)Tuvalet(ler):



2. CAMİLERLE İLGİLİ GENEL MEVZUAT

Camilerin ihtiyaca uygun yapımı ilk defa 2.8.1998 tarih, 23421 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan 4380 sayılı Kanunun ek ikinci maddesine göre: “İmar planlarının tanziminde, planlanan beldenin ve bölgenin şartları ile müstakbel ihtiyaçları göz önünde tutularak lüzumlu cami yerleri ayrılır. İl, ilçe ve kasabalarda müftünün izni alınmak ve imar mevzuatına uygun olmak şartıyla cami yapılabilir. Cami yeri, imar mevzuatına aykırı olarak başka maksatlara tahsis edilemez." denilmektedir.

633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 35'inci maddesini değiştiren 4379 sayılı Kanun çıkarılmıştır. 1998 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren 633 sayılı Kanun'un 35'inci maddesinde; "Cami ve mescitler Diyanet İşleri Başkanlığının izni ile ibadete açılır ve Başkanlıkça yönetilir.Hakiki ve hükmi şahıslar tarafından yapıldığı halde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış bulunan cami ve mescitlerin yönetimi üç ay içinde Diyanet İşleri Başkanlığına devredilir" denilmiştir.

3. CAMİLERİN SAYISI VE DAĞILIMI

2002 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Türkiye’deki bütün camileri kapsayan bir araştırma yapılarak bilgi bankası oluşturulmuştur. Cami bilgi bankası verilerini kullanarak kapsamlı bir araştırma Ahmet Onay tarafından yapılmıştır. “Türkiye’nin Cami Profili” başlığını taşıyan araştırma verilerine göre Türkiye’deki camileri sayısal yönden anlatmaya çalışalım.

2002 yılı Haziran ayı itibariyle, Türkiye'de toplam 76,922 cami ve mescidin bulunmaktadır.Türkiye'de ortalama 882 kişiye bir cami veya mescit düşmektedir. 1989 yılında yapılan bir araştırma Türkiye'de, ortalama 857 kişiye bir cami düştüğü belirtilmektedir.

2008 yılı Ocak ayı itibariyle, Türkiye'de 67,624'ü kadrolu, 12,008'i kadrosuz, toplam 79,632 caminin bulunmaktadır. 2002 yılıyla karşılaştırıldığında, cami sayısında 2,710 artış olduğu görülmektedir.

Türkiye'nin yüzölçümü dikkate alınarak bakıldığında, alan olarak ortalama 10 km2'ye bir cami, ortalama 882 kişiye bir cami veya mescit düşmektedir.

En çok cami Karadeniz Bölgesinde bulunmaktadır. Türkiye'deki camilerin yaklaşık %27'si Karadeniz Bölgesinde olup, onu % 17 ile İç Anadolu Bölgesi takip etmektedir. Buna karşılık, en az cami %9 oranıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve % 10 oranıyla da Akdeniz Bölgesinde yer almaktadır. Nüfus yoğunluğu açısından bakıldığında da, Karadeniz bölgesinde 400 kişiye bir cami, Marmara Bölgesinde ise 1,652 kişiye bir cami düştüğü görülmektedir. Dola¬yısıyla, Karadeniz Bölgesinde cami başına düşen nüfus Türkiye ortalamasından % 55 daha az iken, Marmara Bölgesinde cami başına düşen kişi sayısı ülke ortalamasından % 87 daha fazladır.

İller itibariyle nüfusa göre en çok ve en az cami sayısının olduğu 5 ili şöyle sıralayabiliriz:

Konya (2,831), İstanbul (2,791), Ankara (2,599), Samsun (2,545) ve Kastamonu'dur (2,454). Türkiye'deki camilerin % 17.2'si sayılan beş ilde bulunmaktadır.

Buna karşılık, ilçeleri ile birlikte en az camisi bulunan beş il sırasıyla, Tunceli (92), Yalova (125), Iğdır (174), Kilis (178) ve Bayburt'tur (223).

Nüfus yoğunluğu açısından bakıldığında, İstanbul'da 3,595 kişiye bir cami düşerken, İzmir'de 2,035 kişiye, Adana ile Gaziantep'te 1,544 kişiye ve Ankara'da da 1,542 kişiye birer cami düşmektedir.

Cami başına düşen kişi sayısı en az olan il ise Kastamonu'dur. Bu ilde 154 kişiye bir cami düşmektedir. Cami başına düşen kişi sayısı, ortalama olarak, Sinop'ta 229, Bolu'da 235, Bartın'da 252 ve Karabük'te 259'dur.



Kadınlar Açısından Camiler

Abdest alma yeri açısından camilerin % 10'unda kadınlar için ve % 84'ünde erkekler için ve abdest alma yeri bulunurken, Diğer taraftan, camilerin % 16'sında kadınlar için ve % 82'sinde erkekler için tuvalet bulunur.

Diyanet Güncel Dinî Meseleler İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesinin 21. maddesinde aynen "Kadınlar günlük namazlara, bayram, Cuma ve cenaze namazlarında cemaate iştirak edebilirler. Hz. Peygamber dönemindeki uygulama dikkate alarak, Cuma ve bayram namazlarının kadın ve çocuklar için özendirilmesi gerekir” denilmiştir. Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, kadınların ve engellilerin camilere gelerek ibadet etmelerini sağlamak amacıyla, tedbirler alınacağını açıklamıştır.



HUTBELER

Arapça kökenli bir kelime olan hutbe “bir topluluğa konuşma yapma” anlamına gelmektedir. Terim olarak hutbe, Cuma namazlarından önce ve bayram namazlarından sonra imamların minbere çıkarak yaptığı dini içerikli konuşmalara hutbe denilmektedir.İmam tarafından okunması gereken hutbelerin dinleyenlerin anlayacağı bir dilde olması, dini konular ile cemaati ilgilendiren sosyal meselelerde bilgi, öğüt ve dualar içermesi gerekmektedir.

2006 yılından itibaren hutbelerin Diyanet tarafından merkezi olarak hazırlanıp bütün Türkiye’de aynı hutbelerin okunması uygulamasına sonverilmiştir. Hutbe hazırlama görevi il müftülüklerine bırakılmıştır. İl müftülükleri bünyesinde komisyonlar kurulmuştur. Hutbeler bu komisyon tarafından değerlendirilmektedir. Din görevlilerine hutbe hazırlayıp komisyona verme imkanı sunulmuştur. Müftülük bünyesindeki hutbe komisyonun onayını alan hutbeler camilerde okunmaktadır.

1999 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından merkezi olarak camilerde okunmak üzere hazırlanan 54 hutbeyi kavramsal çerçeve, bağlam ve tarz özellikleri yönünden analiz eden Onay`ın yaptığı araştırmaya göre konular bakımından hutbelerin yaklaşık % 30’u itikat, ibadet ve ahlak ile ilgili konulara ayrılırken, % 30’u dini-milli gün ve gecelerin anlam ve önemini anlatmaya ayrılmıştır. İbadetlerden en çok oruç ve namaz temaları üzerinde durulmuştur. Hac, zekat ve kurban konuları daha az olmak üzere belirli dönemlerde ele alınmıştır. Büyük günahlar arasında en çok içki ve yalan söyleme üzerinde durulmaktadır. Kumar, zina ve hırsızlık en az vurgu yapılan temalar iken faiz ve tesettür hiç değinilmeyen konular arasındadır.

Hutbelerde yöntem olarak önceden hazırlanan bir metnin imam tarafından aynen okunması kullanılmaktadır. Bu yöntemin imamın cemaatle etkileşiminde etkinliği en az olan bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

Hutbelerin icra ve sunumu konusunda din görevlilerinin dikkat etmesi gereken bazı hususlar

1.Din görevlisi hazırlanan hutbe metnini önceden tekrar tekrar okumalıdır. Böylece nerelerde vurgu yapacağını, ses tonunu hangi cümlelerde nasıl ayarlayacağını bilir ve ona göre hareket ederek hutbeyi okur.

2.Hutbe irad ederken sakin, akıcı ve yapıcı bir uslup benimsenmelidir. Cemaati azarlar gibi bağırıp çağırmamalı ve öfkelenmemelidir.

3.Cuma hutbesinde din görevlisinin giyim kuşamına özen göstermesi, ayrıca jest ve mimiklerde de dikkat edilmesi gerekir. Hatip el-kol hareketlerine gerektikçe başvurmalıdır. Peygamber Efendimiz hutbe irad ederken az el-kol hareketininde bulunmuştur.



VAAZLAR

Arapça bir kelime olan vaaz, öğüt vermek, nasihat etmek, birisinin kalbini yumuşatacak şeyleri söylemek, kötü sonuçları hatırlatmak uyarmak ve sakındırmak anlamlarına gelmektedir. Vaaz, mev’iza, nasihat eş anlamlı olarakta kullanılmaktadır.

DİB’in ilgili mevzuatına göre vaaz konularının her il müftülüğü tarafından üçer aylık programlar dahilinde yerel ihtiyaçlar dikkate alınarak hazırlanması ve uygulamaya yönelik değerlendirmelerin yapılarak Başkanlığa ulaştırılması öngörülmektedir.Vaaz veren kişilere vaiz denmektedir. Bayan görevlilere de vaize denmektedir.



Vaazlar ülkemizde neredeyse tamamen namazlardan önce verilmektedir. Hz. Peygamber döneminde ve geçmişte namaz sonrası vaaz uygulaması yaygındı. Vaazın namaz öncesi verilmesi bazı pedagojik ve metodik problemleri de beraberinde getirmektedir. Bazıları vaazı başından itibaren dinlerken diğerleri vaazın sonuna yetişmektedir. Vaaz verenin planlamasında bu durum ciddi problemlere yol açmaktadır.Cuma namazı öncesi verilen vaazlar en çok dinlenen vaazlardır. Çalışanlar çoğunlukla cuma namazı kılmak için ancak vakti bulabilmektedir.



Son yıllarda bayan vaizlerin Diyanet tarafından istihdamında önemli gelişmeler yaşanmıştır.Kadınlara yönelik vaizeler tarafındna yapılan irşad faaliyetleri erkekler tarafından yapılanlardan şekil olarak farklı olmaktadır. Kadınlara vaazda Cuma öncesi yapılan vaazdan farklı olarak cemaatın tamamı hazır bulunmaktadır. Ayrıca vaaz sonrası bayanların vaizelere soru sorma fırsatı olmaktadır.

Camide yapılan vaazlarda belki de yegane yöntem olarak anlatım (takrir) metodu kullanılmaktadır. Anlatım metodu, eğitimde ve özellikle de din eğitiminde kullanılan yaygın yöntemlerden biridir. Diğer metodlarla desteklenmediği takdirde öğrenme ve iletişim açısından yetersiz olmaktadır. Vaaz formatında din eğitiminde anlatım metodunu tamamlamaya en yatkın öğretim metot olarak soru-cevap metodu gelmektedir. Bazen vaizler sunumlarındaki sıkıcılığı gidermek ve cemaatle iletişimi sağlamak için anlatılan konuyla ilgili kendileri soru sormakta ve cevabını da akabinde vermektedirler. Bu yöntem Peygamberimiz Hz. Muhammed’inde camide vaaz ederken başvurduğu tekniklerden biridir.

Bizzat cemaatin vaaz konusuyla ilgili soru sorması uygulaması ülkemizde bulunmamaktadır. Bilindiği kadarıyla böyle bir metodu kullanmanın dini yönden bir sakıncası olmamasına rağmen soru cevap metodunun kullanılmasına genellikle itiraz edilmektedir. İtiraz gerekçeleri arasında cami içerisinde kargaşaya neden olabileceği, camiler aynı zamanda ibadet yerleri olması nedeniyle huzuru bozabileceği, cemaatin eğitim ve kültür düzeyindeki farklılığının problem olabileceği, vaizlerin sorulan sorulara cevap verememesi durumunda zorda kalacağı, cami ortamıyla çok bağdaşmayan politik amaçlı soruların gündeme gelmesi bulunmaktadır.



Camilerdeki vaaz uygulamasıyla ilgili problematik konulardan birisi de merkezi sistemle vaaz edilmesidir.Yapılan alan araştırmaları merkezi sistemle sunulan vaazdan cemaatin memnun olmadığını ve bu tarz vaazın kendileri üzerinde tesirli olmadığını ifade etmektedirler. Bilindiği gibi iletişimde sözden daha çok beden dili etkili olmaktadır. Ayrıca imamlar merkezi sistemle vaaz ve hutbelerinde hazır olarak Diyanet tarafından verilmesinin kendilerini mesleki yönden geliştirme konusunda olumsuz etkilediğinden söz etmektedirler.

Ekim 2009’da gerçekleştirilen 4. Din Şurasının 9 nolu ilgili kararı şöyledir:

“Merkezi vaaz ve ezan uygulaması, kadro imkanları da dikkate alınarak tekrar değerlendirilmeli, irşad faaliyetlerinin daha etkili olabilmesi için tedrici olarak yüz yüze vaaz uygulamasına geçilmeli, hutbelerin hazırlanmasında din görevlilerinin daha aktif rol alması sağlanmalı, uygun görülecek bazı camilerdeki vaaz ve hutbelerin naklen yayınlanması hususunda gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.”
Alıntı ile Cevapla
Alt 27 Aralık 2013, 15:04   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: sakarya ilitam din eğitimi 9-13.hft özet

DİN EĞİTİMİ 10.HAFTA

YAYGIN DİN EĞİTİM KURUMLARI OLARAK KURAN KURSLARI



1- TÜRKİYE’DE KURAN KURSLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Cumhuriyet döneminde 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ülkedeki bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Aynı kanunla Şeriye ve Evkaf vekaleti kaldırılarak Başbakanlığa bağı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Aynı yılın Mayıs ayında yayınlanan genelgeyle medreseler kapatılmış, medreselerle birlikte Osmanlı döneminde yüksek seviyede Kuran öğretimi yapılan Dar’ül Kurra’lar da kapatılmıştır.Bunların yerine Darulfünun’da bir İlahiyat Fakültesi ve İmam Hatip mektepleri açılmıştır.



Cumhuriyet döneminde resmi olarak Kuran Kursları ilk olarak 1925 yılında bütçe görüşmelerinde 50 milletvekilinin önergesiyle gündeme gelmiştir. Buna göre Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde hafız yetiştirmek üzere 10 kişilik kadro için tahsisat yapılmıştır. Aynı yıl 9 Kuran Kursu açılarak resmen eğitime başlamışlardır.

1928 yılında harf inkılâbıyla birlikte Arap harfleriyle Türkçe yazma yasaklandığından 1929'da mevcut Kuran Kursları kapatılmıştır. 1930 yılında ise yapılan yeni bir değişiklikle sadece 12 yaşından büyüklere Kuran-ı Kerim, namaz sureleri ve duaların öğretilmesi için izin verilmiştir. 1932 ile 1946 yılları arasında başlangıçta 9 olan Kuran Kursu sayısı 61'e çıkmış ve öğrenci sayıları ise 232'den 2765'e yükselmiştir. Bu dönemde 1930 yılında öğrenci azlığı gerekçesiyle İmam Hatip mekteplerinin kapatılmasıyla 1949 yılına kadar Kuran öğretiminin ve temel dini bilgilerin öğretiminin resmi olarak yapıldığı tek kurum Kuran Kursları olmuştur. 1950 yılında Kuran Kursu sayısı 127’ye öğrenci sayısı ise 8706’ya yükselmiştir.



1965 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 633 sayılı kanunun ve 1971 yılında da Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları Yönetmeliği çıkarılmıştır.1977 yılına kadar Kuran Kursları birer meslek okulu gibi çalışmış, din görevlisi ihtiyacı İmam-Hatip Lisesi mezunları ile karşılanmaya başlanınca Kuran Kursları sadece Kuran’ı yüzünden okumanın, namaz sure ve dualarının ve ilmihal bilgilerinin öğretildiği, hafızlık yaptırıldığı yerler haline gelmiştir. Değişen koşullara ve ihtiyaçlara göre 1990 yılında yeni bir Kuran Kursları Yönetmeliği hazırlanmıştır.

18.08.1997 tarihinde yürürlüğe giren kanunla ilköğretimin zorunlu ve kesintisiz sekiz yıla çıkarılması Kuran Kurslarında önemli değişikliklere neden olmuştur.



Sekiz yıllık kesintisiz ve zorunlu ilköğretim kanunundan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki kanuna, 22 Temmuz 1999 tarihli 4415 sayılı Kuran Kurslarıyla ilgili ek kanun maddesi ilave edilmiştir.

3 Mart 2000 tarihinde “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği”hazırlanmıştır.Söz konusu yönetmelikle Kuran Kurslarının açılışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının koordineli çalışması; kurslara kayıt yaptırabilmek için ilköğretimin tamamlanmış olması; Diyanet İşleri Başkanlığı dışında vakıf ve dernekler dâhil hiçbir gerçek ve tüzel kişinin kurs açamayacağı belirlenmiştir.



2- KURAN KURSU EĞİTİMİNDE TEMEL İLKE VE HEDEFLER

Kuran Kurslarının gayesi; Öğrencilerin; Kuran-ı Kerim’i doğru ve usulüne uygun okuyabilmelerini sağlamak, İbadetleri yerine getirebilecek yeterlikte Kuran ezberine sahip olabilmelerini sağlamak, Ezber yeteneği bulunanların hafızlık yapmalarına yardımcı olmak, İbadetler ile ilgili bilgilerini davranışa dönüştürmek, Kuran-ı Kerim’i mealinden okuma alışkanlığı kazandırmak

Hz. Peygamber’in yaşantısından değerler üretebilmelerine yardımcı olmaktır.



Kuran Kurslarına ilişkin temel ilkeler ise şu şekilde sıralanmaktadır:

- Kuran Kurslarını sevgi merkezli anlayışa sahip, öğrenci merkezli yöntemleri izleyen bir anlayışa kavuşturmak,

- Eğitim-öğretim süresince din, vicdan, düşünce ve ifade özgürlüğü ile çelişen etkinliklere yer vermemek,

- Kuran kurslarını yalnızca Kuran okumayı öğreten değil, topluma gerçek anlamda “din eğitimi” veren işlevsel ve çağdaş kurumlar haline getirmek,

- Kuran kurslarında bilimsel din eğitimi kriterlerini esas almak,

- Eğitim birimlerimizi fizikî şartlar ve eğitim süreçleri bakımından yeniden yapılandırarak işlevselliğini artırmak,

- Eğitim ve kültür seviyeleri yüksek, kendisiyle ve toplumla barışık, söz ve davranışlarıyla örnek bir hayat sergileyebilen Kuran kursu öğreticilerine sahip olmak,

- Öğrencilere İslam Dini’nin değerlerini, insan hayatına anlam kazandıran unsurlar olarak fark ettirmek,

- Öğrencilerin öğrendiği değerlerden yardım alarak kendi çözümlerini üretebilmelerine yardımcı olmak,

- Öğrencilere İslam Dini’nin ALLAH-insan, İnsan-İnsan ve İnsan-Tabiat ilişkilerini düzenleyen boyutunu fark ettirmek,

- Hoşgörü ortamının oluşturulmasında İslam Dini’nin değerlerini yorumlayarak katkıda bulunabilmelerine yardımcı olmaktır.



GÜNÜMÜZDE KURAN KURSU ÇEŞİTLERİ VE MEVCUT DURUM

Uzun Süreli Kuran Kursları

3 Mart 2000 tarihinde çıkarılan Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları yönetmeliğine göre bu kurslar Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, ilköğretimi bitirmiş, en az 15 öğrenci müracaatı sonrasında, Milli Eğitim Müdürlükleri, Sağlık Müdürlükleri ve Başkanlık Müfettişlerinin yerinde yaptıkları inceleme sonunda verdikleri raporlara göre açılmaktadır. Diyanet

Uzun süreli Kuran Kurslarında eğitim-öğretim haftada 5 gün, yılda 32 haftadır. Kuran-ı Kerim’i Yüzünden Okuma Programında 18 saat Kuran-ı Kerim, 3 saat ibadet, 1'er saat itikat, siyer ve ahlak dersleri olmak üzere haftada toplam 24 saat ders yapılmaktadır. Bu programın süresi bir yıldır. Bu süre gerektiğinde en fazla bir yıl daha uzatılabilmektedir. 2000 yılında Kuran Kursu sayısı 3368 iken, 2008- 2009 dönemi itibariyle bu sayı 7657’ye yükselmiştir.2008-2009 yılı verisine göre öğrencilerin yaklaşık % 95 i bayanlardan oluşmaktadır.

Hafızlık Eğitimi

Kuran Kursunda bir yıl Kuran’ı yüzünden okumayı öğrenenlerden hafız olmak isteyenler, eğitim-öğretim yılı sonunda yapılacak bir sınavla seçilmektedir.Hafızlık süresi iki yıl olup bu süre en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hafızlık çalışması yapılan kurslarda, haftalık ders programı 24 saat üzerinden düzenlenmektedir Bu sürenin 20 saati Kuran-ı Kerim, 1 saati itikat, 1 saati ibadet, 1 saati siyer, 1 saati de ahlak dersi için ayrılmaktadır.Hafızlık belgesi alan öğrenci sayısında 2001 yılından sonra önemli bir düşüş görülürken, son yıllarda ise hafif bir artış gözlenmektedir. Ayrıca 2000’li yılların başında hafızlık belgesini alan erkek öğrenci sayısı bayan öğrenci sayısından çok iken, bu durum son yıllarda özellikle bayanlar lehine değişmiştir.

Yaz Kuran Kursları

“Milli Eğitim Bakanlığının denetim ve gözetiminde açılan bu kurslardan ancak ilköğretimin 5. sınıfını bitiren öğrenciler yararlanır.Kursların süresi iki ayı ve haftada beş günü geçemez. Kurslar camiler, kurs binaları ve müftülüklerce uygun görülecek diğer yerlerde açılır.Kurslarda iki saati Kuran-ı Kerim ve meali, bir saati ise itikat, ibadet, siyer ve ahlak dersi olmak üzere günde üç saat eğitimöğretim yapılır. Yaz kursları için bitirme sınavı yapılmaz ve herhangi bir belge verilmez”.

Son yıllarda öğrencilerin eğitim ihtiyaçları, eğitimin süresi, öğrenci velilerinin tatil programları, eğitimin etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi vb. etkenler dikkate alınarak “kurlu sistem”e geçilmiştir.Bu kurslarda görev alan din hizmetleri personeline Bakanlar Kurulu Kararı ile 01.07.2005 tarihinden itibaren ek ders ücreti ödenmeye başlanmasıdır. Öğrenci sayısı 2000 yılı rakamlarına oranla 2008 yılında iki katından daha fazla artmışır.



KURAN KURSU ÖĞRETİCİLERİ, ÖĞRETİM PROGRAMLARI VE DERS MATERYALLERİ



Diyanet İşleri Başkanlığı 2008 yılı istatistiklerine göre 4388'i kadrolu, 5387 kişi ise sözleşmeli ve geçici olmak üzere 9775 öğretici görev yapmaktadır.Bu kişilerin 8693'ü bayan 1082’si ise erkektir. Buna göre yaklaşık olarak Kuran Kursu öğreticilerinin % 88'i bayanlardan, % 11 erkek öğreticiden oluşmaktadır.
2000 yılında hazırlanan ve halen yürürlükte olan Kuran Kursları yönetmeliğinin 15. maddesine göre kurslarda Başkanlıkça hazırlanan öğretim programları uygulanmakta yine Başkanlıkça hazırlanan ders kitapları ile diğer eğitim araçları kullanılmaktadır.Yine 50 yılı aşkın bir zamandan beri görev yapan yaz Kuran Kursları için de ancak 2004 yılında ayrıntılı bir program hazırlanmıştır. Başkanlık 2004 yılında çıkarılan yaz Kuran Kursları öğretim programını daha da geliştirerek 2005 yılında kur sistemine göre yeniden düzenlemiştir

Muallim kardeşimize teşekkür ediyoruz...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
sakarya ilitam Din Eğitimi 6.Hafta Medineweb SAKARYA İlitam 0 28 Aralık 2013 14:32
sakarya ilitam din eğitimi 5.hafta Medineweb SAKARYA İlitam 0 28 Aralık 2013 14:28
sakarya ilitam din eğitimi 1.2. hafta Medineweb SAKARYA İlitam 0 28 Aralık 2013 14:26
sakarya ilitam Din Eğitimi 11.Hafta Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 14:52
sakarya ilitam din eğitimi 1-4.hafta özet Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 14:46

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.