|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi: 28 Aralık 2013 (14:34), Konuya Son Cevap : 28 Aralık 2013 (14:34). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Aralık 2013, 14:34 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | sakarya ilitam tefsir tarihi 2.hafta özeti sakarya ilitam tefsir tarihi 2.hafta özeti 2.HAFTA - TEFSiR, TE’ViL, TERCÜME, MEÂL 1 A) TEFSİR “fesr” kökünden türemiş, “tef’îl” vezninde mastardır. Fesr: örtülü bir şeyi açmak, açıklamak ve ortaya çıkarmak mânâlarına gelir. Doktorun, hastalığı teşhis etmek maksadıyla hastanın şişedeki idrarına bakmasına “fesr” denildiği gibi, yine hastalığı teşhis maksadıyla tetkîk ettiği suya bakmasına ve bu suyun konulduğu şişeye de “fesr” denir. “fesr”in duyu organlarıyla kavranabilecek bir kapalılığı açmak değil, akıl ile kavranabilecek bir mânâyı açıklığa kavuşturmak mânâsına geldiği de kabul edilir. Tefsire” de >doktorun hastalığı teşhis için, hastanın şişedeki idrarına bakması manasına geldiği gibi, yine teşhis için tetkîk edilen idrar mânâsına da gelir. Tefsir” de >kapalı bir şeyi açmak ve ortaya çıkarmak mânâlarına gelir. Ancak bu kelime çokluk mânâsına delâlet eden tef’îl kalıbından geldiği için “fesr”in kuvvetlisidir ki, iyice açmak, açıklığa çıkarmak ve izah etmek demektir. Kur’ân-ı Kerim’de “Onların sana getirdiği her misale karşı biz sana mutlaka gerçeği en güzel açıklamayı getiririz.” Türkçe’de tefsir: “yorum ve Kur’ân tefsirine dâir yazılmış kitap” mânâlarında kullanılmaktadır. Ayrıca “Şerh” kelimesiyle eş anlamlı olarak “ilmî ve felsefî eserleri izah etmek” mânâsında da kullanılmıştır. Tefsir:> “O, ALLAH kelâmının açıklamasıdır”, yahut “O, Kur’ân lafızlarının ve mefhumlarının açıklayıcısıdır”. Tefsir: insan gücü ve Arapça dil bilgisinin verdiği imkân nispetinde Kur’ân metninin mânâsını konu edinen bir ilimdir”. Tefsir, “mânâya açık bir şekilde delâlet edecek bir lafızla âyetin mânâsı, durumu, kıssası ve sebebini açıklamaktır”. Yaygın anlamı: “Kur’ân’ın mânâlarını keşfetmek, ondaki müşkül ve garîb lâfızlardan kastedilen şeyi açıklamak” Beyân ehline göre: kapalı ve anlaşılmaz sözün kapalılığını giderip açıklayacak şekilde sözü uzatıp fazlalaştırmaktır. Tefsir; insan gücünün yettiği kadarıyla Kur’ânda ALLAH’ın murâdını araştıran ilimdir”. Tefsir: “Âyetlerin inişlerini, durumlarını ve kıssalarını, nüzûl sebeplerini, sonra Mekkî ve Medenî, muhkem ve müteşâbih, nâsih ve mensûh, hass ve âmm, mutlak ve mukayyed, mücmel ve müfesser oluşlarını, helâlı haramı, va’di ve vaîdi, emri ve nehyi, ibret ve emsâli gösteren ilimdir.” B) TE’VİL Te’vîl” kelimesi, “evlun” kökünden tef’îl vezninde, “geri dönmek” (rücû’) mânâsınadır. Tef’îl bâbında ise, “açıklamak, beyân, tefsir, keşf, îzâh, tercüme, netice gibi anlamlarda kullanılır. Istılâh olarak, “zâhirî birbirine uygun olan mânâyı iki ihtimalden birine reddetmektir”. Ez-Zerkeşi’ye göre ise; âyetin muhtemel olduğu mânâlardan birine rücû ettirilmesidir. Te’vîl; “ister zâhirine uygun düşsün ister düşmesin, bir sözün tefsir ve beyanıdır. İbn Cerîr eserlerinde >te’vil kelimesini tefsir anlamında kullanmıştır. El-Begavî, “Te’vil: Ayet-i öncesi ve sonrasına uygun olan muhtemel mânâsına, Kitap ve Sünnet’e ters düşmeksizin, istinbat yoluyla hamletmektir. Tefsir ise: Ayeti, nüzûl sebepleri, diğer durumları ve kıssası itibariyle açıklamaktır.” Mâturîdî “Tefsir: Ayetten murat olunan mânânın öyle olduğunu kesin olarak söylemek ve o mânânın kastedildiğine ALLAH’ı şahit tutmaktır. Bu şekilde yapılan tefsir, şayet kesin bir delile dayanıyorsa sahihtir; dayanmıyorsa, yasaklanmış olan re’y tefsiridir. >Te’vil ise: Kesin kaydıyla söylemeden ve ALLAH’ı şahit tutmadan, ayetin muhtemel olduğu mânâlardan birini tercih etmektir.” TEFSİRLE TE’VİL ARASINDAKİ FARKLAR 1) Te’vil’de, tefsir lafzında olduğu gibi, anlamın doğruluğunda>kesinlik yoktur. Tefsirde, “ALLAH Teâlâ şu ibareden şu hükmü, şu mânâyı murat etmiştir” diye kesin hüküm vardır. Bu cihetle tefsir kat’î bir delile ve şâri’in beyanına tevakkuf eder. Böyle kat’î bir delile istinat etmezse >re’y ile tefsir olur ki, bu şer’an menedilmiştir. Te’vil ise, lafızdan murad-ı ilâhiyyeyi beyanda kat’iyet bulunmayarak lafzın ihtimallerinden birini tercihten ibarettir. İlk devirde bir ihtiyat tedbiri olarak te’vil lafzı, tefsir lafzından daha çok kullanılmıştır. Yine bundan hareketle İbn Kuteybe>(Te’vilü Müşkili’l- Kur’ân), Taberî>(Câmiu’l- Beyân an Te’vili Âyi’l- Kur’ân) ve Mâturîdî>(Te’vilât) gibi ilk müfessirler, tefsirlerine tefsir yerine >te’vil adını vermişlerdir. 2) Te’vil’de, ALLAH’ı şâhit göstermek yoktur. Zira te’vil eden, murat edilen şeyden haber vermemekte ve “ALLAH bununla şunu murat veya kastetmiştir” dememekte, fakat, “bu söz insanların konuşmalarında şu vecihlere yönelir ve ALLAH da en iyi bilir” demektedir. 3) Tefsirde sadece>bir vecih vardır, te’vil ise>birçok vecihleri içerir. 4) er-Râgıb el-Isfahânî’ye göre; tefsir, te’vîl’den>daha geneldir, tefsir umumiyetle>lafızlarda, te’vil ise>mânâlarda kullanılır. Meselâ, rüya te’vili gibi. Te’vil ekseriya>ilâhiyat konularında yazılmış kitaplarda, tefsir ise>bu kitaplarda kullanıldığı gibi, bunların dışında yazılan eserlerde de kullanılır. 5) Tefsirde dâima doğruya isâbet bahis konusu olduğundan, o>makbuldür. Te’vil ise makbul olma veya olmama bakımından iki kısma ayrılır. Makbûl olmayan te’vil kendisine bakıldığı zaman hoş olmayan, âyetin ileri ve gerisi ile mutabakat etmeyen ve delilleri eksik olandır 6) Tefsir, lâfzın taşıdığı>zâhirî mânâyı, te’vil ise>bâtınî mânâyı beyan eder. 7) Yaygın görüşe göre tefsir>rivâyete, te’vil de>dirâyete dayanmaktadır. Karizmatik Tefsir, kelimenin >kesin anlamı, te’vil ise, >kesinlik olmadan kelimenin taşıdığı anlamlardan birini tercih etmektir. 9) Tefsir, >kelimelerin açıklaması için, te’vîl de >cümlelerin açıklamasında kullanılır. 10) Tefsir ve Te’vil, >Kur’ân’ı anlamada birbirini takip eden iki merhaledir. Bu görüşe göre; Tefsir: Kur’ân âyetlerini anlama ve mânâlarını açıklama demektir. Te’vil ise: Âyetlerdeki kapalılık ve müşkülü giderme, âyetten hükümler, incelikler, hakîkatler ve işâretler çıkarmak demektir. Öyleyse Kur’ân’ı doğru bir şekilde anlamak için, bu iki merhaleye riâyet etmek gerekir ki, birinci merhale; >Kur’ân’ın tefsiri, ikinci merhale ise;> Kur’ân’ın te’vilidir. Tefsir; sebeb-i nüzûl, nesih, kırâat ve rivâyet ilimleri gibi bazı ilimleri bilmeye bağlıdır. Te’vil ise; îlâhî mevhibeye, bu husustaki meleke, tedebbür ve birikime bağlıdır. Onun için bunlar her müfessire nasip olmayabilir. Dolayısıyla te’vil yapan kimsenin te’vilinin sahih olabilmesi için>tefsiri bilmesi gerekir, fakat bu her müfessir te’vil yapabilir demek değildir. Çünkü bu ALLAH’ın bir lütfudur ve onu istediğine verir. İbn Abbâs dedi ki: “Hz. Ömer beni, Bedir savaşına katılmış Sahâbenin ileri gelenleri ile birlikte (sohbet meclislerine) alıyordu. Bu hâl, sanki birilerinin zoruna gitmişti: “Bunu niye bizimle birlikte cemaate alıyorsun, bizim onun kadar çocuklarımız var?” diye Hz. Ömer’e târizde bulunanlar oldu. Bu rivâyette, Bedir ashâbı olan yaşlı Sahâbeler, Nasr sûresini zâhirî mânâsı üzerine sahih bir şekilde tefsir etmişlerdir. İbn Abbas da bu tefsiri bilmekle beraber, tefsirin bir adım ötesine geçerek âyetleri te’vil etmiştir. TERCÜME Kök itibariyle, “terceme” veya “receme” fiilinden türemiştir. Sözlükte; “bir kelâmı, bir dilden başka dile çevirmek”, “bir sözü diğer bir dilde tefsir ve beyân etmek”, “bir lafzı, kendisinin yerini tutacak bir lafızla değiştirmek” 1) Tercüme: “bâb” başlığı, yani bir kitapta yer alan bölüm adı anlamına gelir. 2) Bir kimsenin hayatını anlatması mânâsında kullanılır. 3) Kendisine ulaşılmayan kişiye bir sözü tebliğ etmek, ulaştırmak demektir. 4) Bir sözü, söylendiği dilde tefsir etmeye de tercüme denir. 5) Bir sözü, kendi dilinden başka bir dile tefsir edip açıklamaya da tercüme denir. 6) Sözün bir dilden diğer bir dile nakletmeye >tercüme, bu sözü nakledene de >tercümân denir. Tercüme ıstılahen: “bir kelâmın mânâsını diğer bir lisanda dengi bir tabir ile aynen ifade etmektir.” *TERCÜME İKİ KISIMDIR: 1) Harfî veya Lâfzî Tercüme: “Nazmında ve tertibinde aslına benzetilmesi gözetilen veya mürâdifi mürâdifinin yerine koymayı esas alan tercümedir. Bu şekildeki tercüme, tercüme edilecek metindeki her kelimenin alınıp, yerlerine geçecek diğer dildeki lafızların her yönden gözden geçirilerek yerine konulması şeklindeki tercümedir. Asıl metnin anlamını aksettirmesi bakımından bu tercüme tarzı, edebî eserlerde özellikle Kur’ân-ı Kerim’de kullanımı son derece güç, hatta bazen imkânsız görülen bir yöntemdir. 2) Tefsirî Tercüme: “Asıl dildeki kelimelerin tertibine ve nazmına bağlı kalmaksızın bir sözün anlamını bazı şerh ve izahlarla başka dile nakletmektir. Bu tercümede önemli olan, >tercüme edilecek metindeki gaye ve maksatların güzel bir şekilde ifade edilebilmesidir. tefsirî tercüme, harfî tercüme gibi zor bir tercüme olarak >görülmemektedir. İşte bu özelliği sebebiyledir ki, günümüz tercümelerinde daha çok>tefsirî tercümeye itimat edilmektedir. Tercümenin, Elmalılı’nın dediği gibi; “aslının anlamına tamamen uygun olması için açıklıkta, delâlet ettiği mânâda, özetlemede, etraflıca açıklamada, umûmî mânâda, özel mânâda, kayıtsız ve şartsız olmada anlatım tarzına uygun olması gerekir. Aksi halde tam bir tercüme değil, eksik bir anlatım olur. KUR’AN’IN TERCÜMESİ YAPILABİLİR Mİ? Kur’ân’ın harfî tercümesinin yapılamayacağı hususunda > icmâ vardır. Çünkü O’nun lafız, edebî özellikleri ve i’câzı buna imkân vermez. Ayrıca bu, harfî tercümenin aslının yerine geçme iddiası taşıması sebebiyle Kur’ân’ın yerine konması ihtimalini de taşır. **Fakat tefsirî tercüme için böyle bir durum söz konusu değildir. Bir de tefsirî tercümeden doğan hatalar, eksiklik ve noksanlıklar Kur’ân’ın metnine değil, >tercüme eden kişiye izâfe edilir. **Bu gerçeği hem İslâm âlimleri, hem de Avrupalı müsteşrikler itiraf etmişlerdir. Kur’ân tercümesini ölçü kabul ederek Kur’ân hakkında hüküm vermek yanlıştır. MEAL Te’vil kelimesi gibi “evl” kökünden türemiş “mimli masdar”, ya da bir şeyin varacağı yer ve gâye mânâsında “ism-i mekân”dır. “Te’vilden meydana gelen (elde edilen) ürün demektir. Ayrıca, “bir Şeyi eksiltmek” mânâsını da taşır. Kur’ânın lâfzî olarak tam tercümesi yapılamayacağına göre, O’nu sadece aslına yakın bir şekilde ifâde etmeye çalışılmış ve buna >Kur’ân’ın tercümesi denmekten kaçınılmış, tercüme yerine >meâl kullanılmıştır. >Meâl Istılahta: “bir sözün mânâsının her yönü ile aynen değil de, biraz noksanı ile ifade edilmesidir |
Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... | İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar | nurşen35 | 87 | 33541 | 23 Mayıs 2015 21:53 |
Gülmek isteyenler tıklasın :))) | Videolar/Slaytlar | Kara Kartal | 3 | 4078 | 10 Mayıs 2015 16:16 |
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar | İslami Haberler | Medineweb | 0 | 2732 | 10 Mayıs 2015 16:13 |
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' | Ayın Üyesi | 9Esra | 13 | 8970 | 30 Nisan 2015 14:29 |
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor | Tefsir Çalışmaları | Medineweb | 0 | 3334 | 19 Nisan 2015 15:45 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
sakarya ilitam tefsir tarihi 3.hafta özeti | Medineweb | SAKARYA İlitam | 0 | 28 Aralık 2013 14:33 |
sakarya ilitam Tefsir 5.Hafta | Medineweb | SAKARYA İlitam | 0 | 28 Aralık 2013 14:31 |
sakarya ilitam Tefsir Tarihi 4.hafta | Medineweb | SAKARYA İlitam | 0 | 28 Aralık 2013 14:26 |
sakarya ilitam Tefsir Tarihi 9.Hafta | Medineweb | SAKARYA İlitam | 0 | 27 Aralık 2013 15:02 |
sakarya ilitam Tefsir Tarihi 8.Hafta | Medineweb | SAKARYA İlitam | 0 | 27 Aralık 2013 14:59 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|