Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > SAMSUN OMÜ İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi:  12Haziran 2015 (09:33), Konuya Son Cevap : 12Haziran 2015 (09:33). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 12Haziran 2015, 09:33   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:35
Cinsiyet:
Mesaj: 3.297
Konular: 784
Beğenildi:132
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart OMÜ İLİTAM felsefe tarihi 8.ünite özetİ

OMÜ İLİTAM felsefe tarihi 8.ünite özetİ

8.ünite



Hıristiyan Ortaçağ felsefesi:

1- Patristik
2- Skolastik (okul) felsefesi


Skolastik (okul) felsefesi Patristik dönemden sonraki ikinci ve birinciye kıyasla, çok daha önemli olan dönemi, Skolastik felsefedir. 8. yüzyılla 15. yüzyıl arasında kalan dönemin felsefesi olarak tanımlanır. Kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Skolastik düşüncenin gelişimi üzerinde etkili olan esas etmen, bu felsefenin eğitim alanında kurumsallaşması, yani üniversitelerin kuruluşu olmuştur

Tarihsel ve Felsefi Çerçeve :

Patristik felsefede Platon ve Platonizm öne çıkmaktaydı, buna karşılık skolastik felsefede Aristotelizmin ilham kaynağı olduğu görülür.

-Erken Dönem Skolastik (800-1200’lü yıllar)
-Yükseliş Döneminde Skolastik (1200-1300’lü yıllar)
-Geç Dönem Skolastik (1300-1500’lü yıllar)


Skolastik felsefe yeni bir şeyler bulmak ya da düşünceler üretmek arayışında değildir, aksine zaten mevcut olanlar içerisinde skolastik felsefe uygun olanları temellendirmek ve uygun olmayanları çürütmek çabasında olmuştur.
Bu dönemin özlü sözü ve düşüncesi, Augustinus’un: “Anlamak için inanıyorum.” düşüncesidir
Skolastik felsefenin mantık ve felsefeyle teoloji, akıl ile dini öğreti arasındaki en önemli kesişme noktası ve dolayısıyla en önemli konusu meşhur tümeller problemidir Skolastik felsefenin genel ahlaki tutumu konusunda iki öğenin altını çizmek gerekir. Skolastik emir ahlakı ve değer ahlakı Tanrı bizzat tüm iyiliğin kendisidir. Skolastik felsefe, başlangıcında ve gelişiminde inanç ile bilgiyi uzlaştırmaya çalışmış ve bu temelde dinsel dogmalara felsefi bir temel bulmaya ve bunları sistemleştirmeye yönelmiştir Ancak son dönemlerinde bu projenin başarılamayacağı kesinlik kazanmış, tam aksi yönde bizzat iç tartışmaları sebebiyle bilgi ile inanç ayrışması kesinlik kazanmıştır.

Erken Dönem Skolastik felsefe(800-1200)

İlk skolastik düşünür olarak Johannes Scottus’u (810-887). Çevirileriyle ve dersleriyle ortaçağ düşüncesine mistisizmi getirmiştir. Platon’un idea kuramına benzeyen bir kavram realizmini kullanmıştır, bir tür Yeni-Plantonculuğun geliştiricisi olmuştur. Tanrı’nın gerçekte varlığının bilinemez olduğunu öne sürmüştür, Tanrı ancak kısmen simgeler aracılığıyla bilinebilir. Simgeler ise Tanrı’nın kendisi değildir. skolastik felsefenin en etkili düşünürlerinden sayılan Anselmus’tur.
Aziz Anselmus (1033 - 1109): Augustinus’un “anlamak için inanıyorum” önermesini almış, inancı akıl ile temellendirmeye çalışmıştır. Skolastiğin “ikinci Augustinus” diye anılan en önemli filozofudur. Anselmus’a bu yaygın şöhreti kazandıran şey onun Tanrının varoluşuyla ilgili ünlü “ontolojik argümanı” veya “delili” bulan kişi olmasıdır.

Ontolojik Kanıt :

Anselmus’un ünlü ontolojik delili, dünyaya ilişkin bir gözlemden yola çıkmayan, deneyimsel bir yönü bulunmayan fakat doğrudan doğruya “Tanrı” kavramının analizinden hareket edip, Tanrının varoluşunu bu analizden çıkarmaya çalışan bir kanıttır.
Eğer tanımı gereği tanrı en yetkin varlıksa, varolduğunun kanıtı bizzat burada ortaya çıkmaktadır. Tanrının yalnızca zihnimizde, bir ide ya da kavram olarak var olduğunu kabul edelim. Bu durumda, ona göre, tam bir çıkmaza düşeriz çünkü hem ideal ve hem de reel olarak, yani hem zihinde ve hem de zihnin dışında var olan bir şey, yalnızca zihinde, bir kavram olarak var olandan kesinlikle daha yetkin olacaktır. Oysa Tanrı, “kendisinden daha yetkini [büyüğü] düşünülemeyen varlık” olarak tanımlanmıştır. Burada, Tanrıya zihinden bağımsız, zihin dışında bir varlık izafe etmezsek, bu tanıma kesinlikle ters düşeriz, yani mantıksal bir çelişki içinde kalırız. Bundan dolayı, “Tanrı hem zihinde bir kavram olarak ve hem de zihin dışında vardır” demek zorundayız.

Anselmus’a göre, insan önce inanmalı, iman etmeli, kendisini Tanrıya teslim etmeli; sonra da bilgi yolunda, Tanrının tuttuğu ışık altında, ilerlemeye çalışmalıdır Anselmus, ilk günahın bütün nesiller boyu sürdüğü düşüncesini kabul eder. Ona göre Tanrı insanları bu ilk günahtan kurtarmak için insan biçimine girmiş (İsa) ve bütün insanları ilk günahtan kurtarmak için çarmıha gerilmiştir

Yükseliş Döneminde Skolastik Felsefesi (1200-1300)

Aristotelesizm, skolastiğin yükseliş döneminin dinamiği olmuştur. İbn-i Sina, özellikle Aristoteles felsefesinin Tümeller sorunu üzerinde önemle durmuş düşünürlerden birisidir ve bu düşünceleri yükseliş dönemi skolastiğinde etkili olacaktır. Skolastiğin bu dönem felsefe çalışması, bütün bilgi alanlarını kapsayacak şekilde bir bilgi sistemi kurmaya yöneliktir. Ortaçağın ve skolastiğin en önemli filozoflarından biri Albertus Magnus, Aristoteles felsefesini, Arap ve Yahudi yorumlarını derleyip toparlamış, bunların tanınıp anlaşılmasında önemli rol oynamıştır Aquinolu Thomas, Albertus Magnus’un öğrencisidir



Aquinalı Thomas (1225 - 1274) :


tutarlı bir teoloji geliştirmek, Kilisenin veya Kilise Babalarının öğretisindeki kimi çelişik unsurları ortadan kaldırmak ve Hıristiyan inancını sistemleştirmek işiyle meşgul olmuştur. teolojiyle felsefenin, iman ile aklın, Hıristiyan dünya görüşüyle klasik dünya görüşünün, çağının ihtiyaçlarına uygun düşen yeni ve sağlam bir sentezini yapmıştır. Thomas’a bu sentezinde en büyük yardımı, hiç kuşku yok ki Aristoteles ve felsefesi sağlamıştır. Aquinah Thomas iman karşısında aklı, teoloji karşısında da felsefeyi ön plana çıkartmış değildir. insanın Tanrının inayeti olmadan kurtuluşa ermesinin imkânsız olduğu gösterilerek asla kanıtlanamaz. Teslis dogmasını, ne yaparsanız yapın aklın ışığıyla aydınlığa hiçbir zaman kavuşturamazsınız.

Tanrının Varoluşuyla İlgili Kanıtları : O Tanrının varolduğunu Augustinus’un yaptığı gibi yalnızca bir Tanrı tanımına dayanarak kanıtlayamayacağımızı iddia eder. Tanrının varoluşunu, nedenden sonuca giderek kanıtlamak mümkün olamaz “Beş Yol” olarak ünlenmiş, beş ayrı delil ya da argümanda, dünya ile ilgili ampirik bir olgudan yola çıkar.

Beş yol / Beş Kanıt

1. Kozmoloji: Hareket eden varlığın bir başka varlık tarafından hareket ettirilmesi gerkir. Dolaysıyla bir ilk hareket ettiriciye ihtiyaç vardır. O da tanrıdır. (ilk muharrik)

2. Kozmolojik delilin, Aristoteles’in Metafizik adlı eserine dayanan, başka bir versiyonu : Şeylerin fail nedenleri olması ve fail bir nedenin sonucundan önce gelme zorunluluğu bulunmasından dolayı, hiçbir eylem ya da sonucun kendi kendisinin nedeni olamayacağı gözlemine dayandırır

3. Kozmolojik delil’in başka bir versiyonu “imkân kanıtı”: Nesnelerin var olmaları kadar var olmamaları da mümkündür o halde hiçbirşeyin var olmadığı bir zamndan bahsetmek mümkündür. Bütün nesneler mümkün varlıktan meydana gelemez dolaysıyla mümkün varlıkların dışında birde zorunlu varlık vardır.

4. Varlık derecelerinden hareket eden argüman: bazı şeylerin diğerlerinden daha iyi olduklarını söyleyebilmek için mutlak bir ölçütün, bir en iyinin var olma zorunluluğu bulunmaktadır.

5. Düzen ve amaç kanıtı: Evrendeki düzen de en yüksek derecede akıllı bir varlık, bilgisi mutlak olan bir varlık olarak Tanrının eseridir.

Devlet Anlayışı ve Siyaset Felsefesi :

Aquinalı Thomas, siyaset felsefesi alanında da Aristoteles gibi düşünür. Thomas, insanın doğal amacına ek olarak, onun Tanrı’ya olan yönelimini de dikkate almıştır. Siyasal örgütlenmenin nihai amacının refah değil, erdem olduğu görüşünü benimser. Devlet, vatandaşlarının erdeme ulaşmasına yardım edebilir Devlet Thomas için Tanrı’nın istediği bir kurum niteliğindedir; amacı, erdemli bir yaşam için insanların yetiştirilmesi ve insanın sonunda Tanrı’yla birleşmeye hazırlanmasıdır Bu bakımdan devleti doğal bir zorunluluk olarak ele alır. Augustine’den ayrıldığı bir nokta, devleti ya da siyasal otoriteyi günah karşısında bir düzeltici veya güç arzusunun bir sonucu olarak görmemesidir. devletin başındakilere itaat edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte Augustine’den farklı olarak Thomas, Kilise’yi dünya devletinden üstün görür Çünkü ona göre ahlaki değerlerin kaynağı veya birincil koruyucusu devlet değildir Thomas’a göre, yasa erdeme yönelten değil ortak iyiye hizmet eden eylemleri emreder. Bütün kötülükleri değil diğer insanlara zarar veren kötülükleri cezalandırır. Dolayısıyla hukuk ortak iyi üzerinden işlemektedir Thomas Kilise’nin sivil hükümetten üstün olduğu görüşündedir. Hoşgörü izlerini taşır. Hıristiyanlığı açıkça duymamış ve onan inanmayanlar, itaat etmeye zorlanmamalıdır inananlar ise Hıristiyanca yaşama zorlanabilirler. Thomas’ın üzerinde durduğu diğer bir konu ise inanmayanların inananları asla yönetemeyeceğidir. Sonuçta devlet Tanrı’nın buyruğunu yerine getirmek üzere vardır.

-Geç Dönem Skolastik (1300-1500’lü yıllar)

Skolastiğin son döneminde felsefe daha da özerkleşecek ve dinden ayrılacaktır, akıl ve inancın birleştirilmesi çabasından vazgeçilecektir. Başlangıç ve yükseliş döneminde görülen kavramsal realizm bu dönemde gerilemiştir. Bu gelişmede ve felsefenin özerkleşmesinde nominalizmin belirleyici bir rolü olacaktır Rönesansı hazırlayan kültürel gelişmeler bu anlamda skolastiğin son döneminde gerçekleşir Ockham’lı William geç dönem skolastiğin önemli filozofu olmakla kalmaz, nominalizmin sistemleştirilmesi ve geliştirilmesinde kesin bir rol oynar. Ona göre bütün gerçek, tikel nesnelerden meydana gelmektedir, tümeller ise uydurma şeylerdir. Tanrı ve sonsuzluk hakkında deneyime sahip olmadığımızdan, bu alanlara yönelik bilgi, inanç bilgisidir. Bu tür bilgilere gerçek anlamda bilgi denilemez, onlara ancak inanılabilir. Böylece inanç ve bilgi arasına kesin bir ayrım konulmuş olunmaktadır. Bu yöndeki gelişim Rönesans’ı meydana getirecektir. Roger Bacon geç dönem skolastiğin anılması gereken bir başka ismidir. Deney ve deneyim kavramları onun yaklaşımında daha da kesin bir görünüm kazanır. Doğa araştırmalarında ortaya koyduğu bulgular ve matematik dehası ünlü bir bilgin olmasını sağlamıştır. Mistisizm ile ampirizmin karışımı olan düşünceleri Bacon’ı ortaçağdan Rönesans’a geçişin hazırlayıcılarından biri yapmıştır

Ockhamlı William (1225 - 1274)

En basit açıklama, gerçekliği olduğu şekliyle tarif eden en muhtemel açıklama olma durumundadır. Bu ilke sayesinde “zihnimizde ve dilimizde var olanlar” ile “gerçekte var olanları” ayırt etmeyi önerir, gereksiz ve yararsız izahlarla uğraşmaktan korunuruz.


Tümeller Tartışması


1.Birinci grup, tümellerin, nesnelerden bağımsız olarak varolduğunu ve onların dışında veya üstünde bulunduğunu savunur. Bu görüşe mensup olanlar, Platon’un yolundan giden Augustinus ve Anselmus gibi düşünürlerdir

2. İkinci grup, tümellerin varolduğunu ama nesnelerin dışında veya üstünde değil, içinde bulunduğunu ve onlara bağımlı olduğunu savunur; yani nesnelerle ilişkileri bakımından, tümeller aşkın olmayıp, içkindirler. Bu görüşe mensup olanlar, Aristoteles’in yolundan giden Abaelardus, Albertus Magnus ve Thomas Aquinas gibi düşünürlerdir.
Bu ilk iki grup, kavram gerçekçi bir yaklaşım sergiler. Yani tümellerin şu veya bu biçimde gerçekten varolduğuna inanırlar. Ancak birinci grup aşırı gerçekçi, ikinci grup ise ılımlı gerçekçi olarak nitelendirilir

3. Üçüncü grup ise sadece nesnelerin varolduğunu, tümellerin ise benzer nesnelere vermiş olduğumuz adlardan ibaret bulunduğunu savunur. Bu görüşe mensup olanlar, Roscelinus ve Occamlı William gibi düşünürlerdir
Tümeller çatışması bütün Ortaçağ boyunca sürmüş ve bu çağın sonlarına doğru önde gelen İngiliz nominalistlerden Occamlı William’ın etkisiyle daha kabul gören bir görüş olmuştur Bilgi arayışı tikellere, tek tek bireylere yönelmeli ve onlardan yola çıkarak geliştirilmelidir. Tikellerin bilgisine ulaşmanın tek yolu ise gözlem ve deney yapmaktır. Böylece gözlem ve deney yöntemi adcılar sayesinde güvenilir bilginin bir aracı haline getirilmiş veya başka bir deyişle sağlam bir felsefi zemine oturtulmuştur



ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 6358 14 Temmuz 2015 13:14
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4215 14 Temmuz 2015 13:06
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 5100 14 Temmuz 2015 13:00
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları Çocuk ve Aile Sağlığı Mihrinaz 2 2844 14 Temmuz 2015 12:23
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? Çocuk ve Aile Sağlığı EyMeN&TaLhA 0 2540 14 Temmuz 2015 12:03

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
OMÜ İLİTAM felsefe tarihi 14.ünite özeti EyMeN&TaLhA SAMSUN OMÜ İlitam 2 15Haziran 2015 19:22
OMÜ İLİTAM felsefe tarihi 12.ünite özeti EyMeN&TaLhA SAMSUN OMÜ İlitam 0 12Haziran 2015 09:53
OMÜ İLİTAM felsefe tarihi 9.ünite özetİ EyMeN&TaLhA SAMSUN OMÜ İlitam 0 12Haziran 2015 09:41
OMÜ İLİTAM felsefe tarihi 7.ünite özeti EyMeN&TaLhA SAMSUN OMÜ İlitam 0 11Haziran 2015 12:06
OMÜ İLİTAM felsefe tarihi 1-6.ünite özetleri EyMeN&TaLhA SAMSUN OMÜ İlitam 5 11Haziran 2015 11:54

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.