|
Konu Kimliği: Konu Sahibi ÂlâLeyl,Açılış Tarihi: 16 Ağustos 2021 (03:57), Konuya Son Cevap : 11 Eylül 2022 (21:13). Konuya 12 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16 Ağustos 2021, 03:57 | Mesaj No:1 |
Arafatlar Arafatlar Rabbimiz! Kalbimizde ki kabukları kır. Hakikati kalbimize nüfuz ettir. Sensin Erhamürrâhimîn! Rabbimiz! Kalbimizi rahmet olarak indirdigin 114 surla sar. Bâtıl kalbimize yaklaşamasın! Hakîkat sırâtel müstakim kalbimize nüfuz etsin. Sensin Hayrurrâhimîn! Rabbimiz! Kalbimizdeki hastalıklara şifa ver. Kur'an'la şifalanalım. Çünkü nerede bir yalan görsek sarılıyor, işimize gelmeyen hakikatleri çarpıtıyoruz. Bizi Kur'an ile şifalandır. Şifâ senden ya Rahmân Ya Rahîm! Rabbimiz! Arının karnından çeşitli renklerde bal çıkardın. Şifâdır dedin insanlara. Hayvanların karnından bembeyaz süt çıkaran yine sensin! "Ve Allah sizi, analarınızın karnından çıkardı," dedin! Bizi şifa kıl âlemlere. Sen Sübhansın! Kalplerimiz senin kudret elinde. Sana kalb edileceğiz. Mağfiret et ve rahmet et ya Rabbil âlemîn! | |
Konu Sahibi ÂlâLeyl 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
SEÇİM 2023 | Gündem/ Manşetler | Kara Kartal | 1 | 240 | 13 Mayıs 2023 20:47 |
Arafatlar | Serbest Kürsü | ÂlâLeyl | 12 | 2220 | 16 Ağustos 2021 03:57 |
Davet | Serbest Kürsü | ÂlâLeyl | 0 | 390 | 31 Temmuz 2021 18:57 |
Hicr Suresi Ortak Çalışmamız | Tefsir Çalışmaları | Mihrinaz | 23 | 5102 | 09 Mayıs 2021 22:56 |
HİCR - Genel/Davet | Tefsir Çalışmaları | ÂlâLeyl | 4 | 610 | 08 Mayıs 2021 06:57 |
17 Ağustos 2021, 09:39 | Mesaj No:2 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
Rabbim rahmetinle tecelli et! hakikati arat hakikatle buluştur bizi! Arayan, anlayan, kavrayan ve tesis edenlerden olalım. Marifetle donat bizi! Kaybettiğimiz; kendi nefsimizle olan bağ "İrade", Seninle kurmamız gereken bağ "İhsan", hem cinslerimiz, başka insanlarla kurmamız gereken bağ "İsar", kainatla, evren ile eşya ile kurmamız gereken "İkram" bağlarını bu eksende tekrar buldur ve tekrar kurdur Rabbim! Değişimi, gelişimi başlatacak şuur ve bilinç istiyoruz Rabbim!
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
17 Ağustos 2021, 15:50 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 |
Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sen’sin Sen.” ali imran suresi 8.ayet
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
10 Eylül 2021, 03:14 | Mesaj No:4 |
Onların adalet dedikleri örümcek ağından ibaret. Delik deşik. Zalimler kanunlardaki o deliklerden o açıklardan girip kendilerine çıkar sağlıyor. Ağın nasıl örüldüğünü bilen küçük örümcekler o adaletteki boşluklarda dans ediyor. Ve yeterince büyükse, güçlüyse zalim o ağı parçalayıp geçiyor, ağ güçlüyü yakalamıyor! Bize 114 sur verdi Allâh. Delinemez, aşılamaz en ufak bir açığı en ufak bir çatlağı bulunmayan surlar. Ne kadar büyük ne kadar güçlü olursa olsun suçluyu kıskıvrak kuşatacak surlar! Suçlu ile suçsuzu bal arısı ile kan emiciyi ayırt edebilen surlar! Velakin biz ayetleri birer birer söktük. Bu ayete gerek yok istediğinizi yiyip içebilirsiniz istediğiniz gibi gezebilir istediğiniz ile istediğinizi yapabilirsiniz dedik. Ayetleri birer birer söktük. Gedikler açtık surlarda. Batıya kulak verdik. Dediler ki "Şu ayet çok sıkı duruyor gevşetin!" derhal gevşettik. Sonra o gediklerden girdiler ülkemize. O gevşek ayetlerin arasından süzüldüler. Bizleri paramparça ettiler. Düşman bizim kendi ellerimizle açtığımız gediklerden geldi! Sonra şaşırdık. Sonra "Allah biz müslümanları neden korumadı," dedik. Oysa Allâh korunmamız için bize 114 sur vermişti. Biz kendi ellerimizle o surları delik deşik etmiştik. Oysa Allâh bize rahmet etmişti ama biz Allâh'ın rahmetine ihanet etmiştik. Sonra bizi koruyacak yeni bir sistem kurmak istedik. (Haşa) Allâh'ın surları bizi koruyamıyor, dedik. Batı yükseltti sesini: "Bizim kanunlarımız yüksek medeniyetimizin eseri. Bizim kanunlarımızı alın ve bizim kanunlarımızla koruyun kendinizi." Allâh'ın surlarını terk ettik ve batının kanunlarını aldık. Allâh'ı koruyucu velî edinmek yerine onları veli edindik ve kendi sistemimizi ördük. Ankebût 41: Allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. Halbuki, evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi. Şimdi delik deşik kanunlarımızla övünüyoruz. Hem kan emiciyi hem bal arısını ayırt etmeden yakalayan kanunlarımıza bakıp şaşırmıyoruz. Güçlünün kanunları yırtıp geçmesi normalimiz olmuş. Güçlü birini parmaklıklar ardında görünce asıl şaşırıyoruz. Aratın Google'dan ve dünyanın en büyük kurumu Birleşmiş Milletler'in sembolüne bakın. İki dal arasında ne var? Ve taşıyın peygamberin bir başına tek tek taşıyıp inşa ettiği taşları. İnşa edilmeyi bekleyen 114 sur var. | |
31 Ocak 2022, 15:36 | Mesaj No:5 |
Mahşer! Herkes orada, herkes! Kitaplar birer birer okunuyor. Herkes ferdî olarak Rabbinin huzuruna sevk ediliyor. Düşünsene, tüm insanlık orada ve senin sıran gelmiş ve kollarına girilmiş bir misafir gibi ya da suçlu gibi sürüklene sürüklene, bacak bacağa dolaşırken Rabbinin huzuruna götürülüyorsun. Ve okuyan kişi kitabını okumaya başlıyor. Ferdî olarak, bizzat oradasin, herkesin ve RABBİNİN huzurunda tek başınasın. Kıyamet 27-35 "Denir:Kim okuyacak?"(27) "Anlar ayrılık vaktinin geldiğini."(28) "Ve bacak bacağa dolaşır"(29) "O gün sevk Rabbin huzurunadır."(30) Huzura sevk edilmiştir. Kitabı okunmaya başlanır: Salih amelde bulundu mu? "Ne sadaka verdi ne de..." (31) Sadaka bile vermedi öyle mi? Üç kuruş sadaka bile? Peki, dünya malını çok sevdi diyelim. Ama ibadet etti değil mi? İbadetlerini layıkıyla yerine getirdi? "Ne sadaka verdi, ne namaz kıldı."(31) Namaz da kılmadı demek. Ama îman etmiştir en azından. Îman etti mi? Hakikati doğruladı mi? "Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti."(32) Ama en en en azından kötü hissetmiştir bunları yaparken. Vicdâni sızlamıştır. Zerre miktarınca kalbi bir cız etmiştir. Bir pişmanlık hissetmiştir? Boynunu bükmüştür. "Sonra da çalım sata sata ailesine gitti."(33) Evlâ leke fe-evlâ(34) Śumme evlâ leke fe-evlâ(35) | |
03 Şubat 2022, 00:30 | Mesaj No:6 |
Ölçülebilen, ilm edilebilen ÂLEM Çift yarık deneyi. "O mu? Tabii canım çoooook dürüsttür! Biz biliriz onun nasıl da dürüst olduğunu!" İki mana kapısı. Ölçümün yapıldığı mahkemede: "Ben kötü bir şey demedim ki hakim bey, çok dürüsttür dedim." لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْۜ فَاِذَٓا اَفَضْتُمْ مِنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِۖ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدٰيكُمْۚ وَاِنْ كُنْتُمْ مِنْ قَبْلِه۪ لَمِنَ الضَّٓالّ۪ينَ Âraf | |
21 Şubat 2022, 21:40 | Mesaj No:7 |
Kendi anne babası hakkında delili olmadığı halde ileri geri konuşanı gördün mü? Şecere ağaç demektir. Yetmez mi? Herkes kendi kalbine göre okur Kur'ân'ı. Hastalıklı kalp ile diğeri bir olur mu? Araf 26-29: Ey ademoğulları! Cesetlerinizi örtecek ve sizi süsleyecek elbise indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır. İşte bu Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar. Ey ademoğulları! Şeytan kötülüklerini onlara göstermek için, elbiselerini soyarak, ana babanızı cennetten çıkardığı gibi sizi de bir fitneye düşürmesin. O ve taraftarları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları iman etmeyenlere evliya kıldık. Onlar bir fuhuş yaptıkları zaman, "Atalarımızdan böyle gördük ve Allah bize böyle emretti." derler. De ki: "Allah fuhşu emretmez. Hakkında bilginiz olmayan şeyleri mi Allah'a yakıştırıyorsunuz?" De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz." Onlara anne babanız hakkında niye böyle çirkin şeyler söylüyorsunuz neyi ifşa ettiginizi sanıyorsunuz! desen, onlar "Anne babamızı bunun üzre bulduk. Allah bize Kur'an'ı tebliğ etmemizi emretti," derler. Allah fahşayı mi emrediyor? İfşa edecekler öyle mi? De ki: "Allah fuhşu emretmez. Hakkında bilginiz olmayan şeyleri mi Allah'a yakıştırıyorsunuz?" De ki: "Rabbim bana adaleti emretti! Dört şahit getir desen getiremezler. Kendi eşleri için şecereye yaklaştı desen akıllarına hemen başka şeyler mi gelir? Onlar kendi anne babalarına bile iftira etmiş olmaktan çekinmezler. Onlar mı hakkı gösterecek? Onlar mı yeryüzünde adaleti sağlayacak? Müteşabih ayetlerin peşinden koşarak mi? Dese ki "Hakikat bu! Ben buna iman ettim" Be irfansız vicdansız! Hakikati Allah BİLİR! Ve hakikat dediğin şeyler doğru olsaydı bile, Allah'ın teşbihat ile örttüğünü sen mi fâş edeceksin!? Hiç mi kalpleri fkh etmez yoksa kalplerinde kflar mı var? Bütün melâikat secde ettiğinde mi dedi şu şecereye yaklaşma diye, yoksa cennette ağaçlarla çevriliyken mi dedi şu şecereye yaklaşma diye, hiç mi düşünmezler? Bir çocuğa şu çikolatayı yeme dediğinde yiyip yakalandığında ağzını burnunu o çikolatanın kağıdı ile örtmeye çalışmasını ayıp yerlerini kapatmak olarak görmezler mi? Hep mi akılları başka yerde? Zina ediyorsan elbisenle örtersin kendini/ayıbını, çikolata kağıdıyla, ağaç yaprağıyla değil!!!! Çikolata yersen çikolatanın kağıdı ile örtersin ağzını. Meyve yersen yaprağıyla dalıyla. TaHa-121: Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı. Şecereyi diğer manada alan kişi, neden Allah söylediği halde elbiselerini soydu kısmını "takva elbisesi" olarak almaz! Anne babalarına iftira atmış olmaktan korkmayanlara mı tâbi olacağım? Asla! Yesinler içsinler, biraz eğlensinler, mahşer meydanında Âdem babamız ve annemizin karşısında cevap verecekler. Saffat 62-73: Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa zakkum ağacı mı? Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptık. O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar Tomurcukları şeytanların başları gibidir Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklardır. Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır. Sonra da dönümleri şüphesiz ki cehennemedir Çünkü onlar, atalarını sapıklıkta buldular. Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar Andolsun ki, onlardan öncekilerin çoğu sapıklıkta idiler. Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak | |
10 Mart 2022, 18:02 | Mesaj No:8 |
"O'dur beni yediren ve içiren." "Hastalandığım zaman, O'dur bana şifa veren." "Beni öldürecek ve tekrar diriltecek olan O'dur." Ey insanlar! Verilen örneği dikkatle dinleyin: Allah'ın yanı sıra kulluk ettikleriniz bir araya gelseler, kesinlikle bir sineği bile yaratamazlar. Değil yaratmak, sinek onlardan bir şey kapsa, onu bile kurtaramazlar. İsteyen de kendisinden istenen de ne kadar acizdir. | |
27 Mart 2022, 19:11 | Mesaj No:9 |
İnkar edene Arapçada münkir denir. İnanmayanlara "Ellezîne la yu'minûne" denir. Örtene ise "kâfir" denir. Örneğin: -Biliyor musunuz Reşat büyük bir iyilik yapıp bütün servetini fakirlere dağıtmış. (İnkâr eden/münkir) Hayır öyle bir şey yapmadı. Yalan haber. (İnanmayan/la yu'minûn) Hayatta inanmam! (Örten/kâfir) Birincisi servetini nereden edindiği şaibeli, anlıyorsunuz dimi. İkincisi Reşat kimseye iyilik yapmaz, belediye seçimlerinde oy toplamak için şov yapar. Şu muhakkak ki örtenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar iman etmezler. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için azim azap vardır. Örtenler örtülmüştür. | |
02 Nisan 2022, 21:27 | Mesaj No:10 |
Bakara 249-250 Talut, askerleriyle yola çıkınca onlara: "Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Bir avuç kadar tatmakla yetinirse o bendendir." dedi. Çok azı hariç, ondan doyasıya içtiler. O ve yanında yer alan inananlar, nehri geçince: "Bugün Calut'a ve askerlerine karşı savaşacak gücümüz kalmadı." dediler. Allah'a kavuşacaklarına inananlar ise: "Nice az topluluklar, Allah'ın izni ile nice çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir." dediler. Onlar, Calut ve askerleriyle karşı karşıya geldikleri zaman: "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve ayaklarımızı sabit kıl, kafir kavme karşı bize yardım et." dediler. | |