|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mihrinaz,Açılış Tarihi: 21 Aralık 2020 (21:28), Konuya Son Cevap : 21 Aralık 2020 (22:14). Konuya 8 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
21 Aralık 2020, 21:28 | Mesaj No:1 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | 4.Sınıf Güz İSLAM TARİHİ ÖZET 4.Sınıf Güz İSLAM TARİHİ ÖZET İSLAM TARİHİ ÖZET ÇALIŞMASI ÜNİTE 1: TÜRKLERİN İSLAMLAŞMA SÜRECİ VE İDİL (VOLGA) BULGAR DEVLETİ 1 TÜRKLERİN İSLAMLAŞMA SÜRECİ Din milletlerin tarihindeki en önemli olgudur. Din değiştirme ise milletin kaderini etkiliyen varlık ve yokluk hadisesi olabilecek bir olaydır. Türklerin bulundukları coğrafya itibariyle bir çok dinle münasebetleri olsa da Gök Tanrı inancı Şamanilik belirleyici olmuştur.Yerleşik Türler farklı dinlere geçerken, göçebe Türkler milli dini Şamani inancını korumuştur. Türklerin İslam`a girmesi milli tarihimiz ve İslam medeniyeti açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Göktürklerden sonra İslaşma sürecine kadar Türkler arasında çeşitli dinlerin yayılmasında, siyasi bütünlüğün bozulması ,geniş bir coğrafyada yaşamaları,dinlerle ayrı ayrı münasebete geçmeleri ve sahip oldukları dini hoşgörü doğrudan etkilidir. Sasanilerin Göktürklerle girdiği mücadelede ordusunda Arapların da bulunmasından dolayı her iki milletin birbirinden haberdar olduğu düşünülmektedir. Cahiliye Arapların sosyal ve edebiyat alanında bilgilerine bakılınca Türklerden haberdar olduğu görülür. Hz. Ömer döneminde ki fetih dalgası ile Türkler le mücadeleye girilmiş fakat Araplar ile Türkler arasında asıl münasebet Emeviler döneminde Muaviyenin fetih hareketi ile başlamıştır.Emeviler Maveraünnehir`e girdiklerinde Göktürkler 2. kuruluş dönemini yaşıyordu. Irak valisi Haccac`ın Horasan valisi olarak tayin ettiği Kuteybe b. Müslim zamanında BEYKEND ,BUHARA ,SEMARKAND Müslümanların hakimiyetine girdi. Emeviler döneminde Ömer b. Abdulaziz dönemi hariç yanlış uygulanan Mevali politikası yüzünden Türkler İslama mesafeli durmuşlardır. 2. Göktürk Devletinin yıkılışı zamanında Türkler ,İranlı unsurlarla birlikte, daha adil ve eşitlikçi söylemle ortaya çıkan Abbasi ihtilaline destek verdiler.Arap Türk münasebeti açısından TALAS Savaşı 751 çok önemlidir. Abbasilerin tarafını tutan Türkler, Çinin hezimetiyle sonuçlanan bu savaş sonrası İslamlaşma sürecine girmiştir. Türkler ve Araplar arasında yarım asırdır süren kanlı mücadele yerini dostça münasebetlere bırakmıştır.Bunun neticesi olarak Türkler Abbasi Devletinde askeri alanda önemli yer tutmaya başlamıştır. Türkler önce MEMUN döneminde sonra MUTASIM döneminde en etkili askeri güç haline geldiler. Mutasım ,Türkleri SAMARRA ya naklederek burayı başkent edindi. Babek isyanını bastıran AFŞİN ,AŞNAS, İNAK, VASİF meşhur Türk kumandanlarındandır. Türkler arasında İslamın yayılmasında ilmi ve ticari faaliyetlerin büyük etkisi olmuştur. Türklerin Müslüman olmasında, İslam Dininin hak din olması,getirdiği emirlerle insana dünya ve ahiret mutluluğu sağlamasının büyük etkisi vardır.Ayrıca Türklerin tek tanrı inancı, kitap ve peygamberlerinin olmayışı,İslama girdiklerinde maddi bir kayıp yaşamayacak olmaları, Cihan hakimiyeti mefkuresi ile bütün dünyaya hakim olma hakkı ve gücüne sahip olduklarını düşünen Türklerin, İslam`a girdiklerinde dini olarak bu hakkı devam ettirebileceklerini görmesi, Türklerin İslam`a girmelerinde etkili olmuştur. 2 İDİL [VOLGA] BULGAR DEVLETİ İlk bağımsız Türk-İslam devleti İDİL [VOLGA] Bulgarlarıdır.Abbasilerle irtibatı Hazarlar tarafından kesilmesine rağmen bölgeye gelen Samani tüccarlar vasıtasıyla İslam`ı tanımışlar ve samimi bir şekilde Abbasi halifelerine itaat etmişlerdir. İTİL [Volga] nehrinin orta havzasında bulunmaları nedeniyle İdil [Volga] Bulgar Hanlığı adını almışlardır. Başkenti BULGAR şehridir. Arkeolojik bilgilere dayanarak Türk asıllı oldukları kabul edilir. Bulgarlar Oğuzların akraba boyu OGURlardan gelir. 5. Asırda, Avrupa Hun İmparatorluğunun yıklmasından sonra Atillanın oğlu İRNEK idaresindeki Hunlar Avrupayı terk edip Karadeniz`in kuzeyinde Ogur Türkleri ile karışınca ,karışma anlamına gelen ``BULGAR`` ismi ortaya çıktı. Bulgar Hanlarının atası olarak İRNEK Han gösterilir. 6. Asırda, Volga ile Tuna arasındaki Bulgar toprakları üzerinde 10 yıl kadar hakimiyet kuran Avarlar, Göktürklerin Volga nehrini geçmesiyle buradan Orta Avrupaya kayarken yanlarında Bulgarları da götürdüler. Göktürklerin zayıflamasıyla eski dostları Avarları karşılarına alan Bulgarlar bağımsızlık hareketi başlattı. Bulgarların başında bulunan Kobrat , Kafkasların kuzeyi ve Azak denizi havalisinde BÜYÜK BULGARYA Devletini kurdu. 665 yılında Hazarların baskısıyla Büyük Bulgarya dağıldı. Bulgarların bir kısmı Tuna boylarına göç ederek Avarlara tabi oldu. Diğer bir kısmı Tuna`yı aşarak Balkanlara inip burda TUNA BULGAR Devletini kurdu. Bizans ve Avar tehtidine karşı Slavları teşkilatlandırdı. Ardından Bizansla aralarında sınır anlaşması yaptı. 717 yılında MESLEME B. ABDÜLMELİK`in İstanbul kuşatmasında Bulgarlar Müslümanlara karşı Bizans ile birlikte savaştı. Tuna Bulgarları KURUM Han zamanında zirve dönemini yaşadı. Tuna Bulgar Devleti, Slavlarla yapılan evlilikler ve Bizanslı misyonerlerin çabaları sonucu Hıristiyanlaşıp Türklüklerini unuttular.Bizansın hakimiyetini tanıyıp bir eyaleti haline geldiler. Kobrat`ın büyük oğlu BATBAYAN Han etrafında toplanan Bulgarlar [Kara Bulgarları] Hazarların hakimiyetini tanıdı. Diğer oğlu KOTRAK idaresinde ekseri Otuz Oğuzlarından oluşan Bulgarlar ise İDİL [VOLGA] ve KAMA [ÇULMAN] Nehirlerinin birleştiği noktada, buranın yerli halkı Fin Ogurları, Bulgarları ve Türkleri birleştirerek İDİL [VOLGA] BULGAR Devletini kurdular. İdil Bulgarları kuruldukları andan itibaren Hazarlara bağlı olup vergi veriyordu. Bu onları tüm tehtitlerden koruyordu. Çünkü tarım ve ticaret toplumu olmaları sebebiyle savaşı tercih etmediler.900 lü yılların başında Samanili tüccarlar vasıtasıyla İslamiyet Bulgarların arasında yayılmaya başladı. Hazarların baskısından bıkmış olaan Bulgar Hakanı ŞİLKİ OĞLU ALMIŞ HAN, Abbasi Halifesi MUKTEDİR BİLLAH `tan kendilerine İslamı öğretecek kişi ve savunma amaçlı yardım istedi. Halife, Sevsen er RASİ reisliğinde bir heyeti Bulgar ülkesine gönderdi. Halifenin mektubu Almış Han a okundu ve Şilki Oğlu ALMIŞ HAN, 922 de törenle İslamiyeti kabul ederek adını EMİR CAFER B. ABDULLAH olarak değiştirdi. Böylece İdil [Volga] Bulgar Devleti İslamiyeti resmen kabul eden İLK TÜRK İSLAM DEVLETİ oldu. Samimi bir şekilde İslamı benimsemişler ve Sünni [Hanefi] olmuşlardır. BULGAR Şehri 12. asrın başında en tanınmış İslam şehirlerinden biriydi. Bulgar Hanı EBU İBRAHİM B. İSHAK, BEYHAK`da cami inşası için vakıf kurdurdu. Ayrıca bir Bulgar elçilik heyeti Gazne sarayına gelerek Sultan MAHMUD ile görüştü. Bulgarların ticaret ve tarım toplumu olmaları sebebiyle hiç bir zaman çok sayıda askerleri olmamıştır ve zenginlikleri nedeniyle sürekli komşularının istilasına maruz kaldılar. Rus Kiev Prensliği iki kez saldırdı. 13.asrın ortalarında MOĞOLLAR Bulgarlara saldırarak Bulgar şehrini tahrif etti. Bu baskın ve dağılma döneminden sonra Bulgarların Kama [Çulman] ın kuzeyinde Kazan Nehri boylarına yerleştikleri ve buradaki Türk Kıpraçlar ile birleşip kaynaştığı görülmektedir. 1437 yılında kurulan KAZAN Hanlığının etnik unsuru Bulgar Kıpraç karışımı Müslüman halktan oluşmaktadır. Böylece İslamiyet`i resmen kabul eden İlk Türk İslam Devleti olan İdil [Volga] Bulgar Devleti tarihe mal olmuştur. İdil Bulgar hükümdarı başlangıçta İLTEBER ünvanı taşıyordu. İslamiyetin kabulünden sonra EMİR ve ULU EMİR ünvanı tercih edildi. Bulgarlar, kıtlıt dönemlerinde komşularına tahıl ihraç ediyorlardı. İslam dünyasında KÜRKÇÜLÜK ve DERİCİLİK ile bilinmekteydiler. İslam dünyasına, deri ,kürk, ayakkabı, at ,koyun, sığır ,doğan, ceviz, bal, Slav esiri ihraç ederken, dokuma kumaş ,silah ,çanak çömlek ve lüks eşyalar ithal etmekteydiler. Bulgarların en meşhur şehri Bulgar dışında, Suvar, Biler, Göke Tav Erteç, Tokşın, Kermencük ve İşbol şehirleri vardır. Mimari eserler arasında , Han Cami ,Doğu türbesi, Ak Saray, Kara Saray ,Küçük Minare,Büyük Minare, Han Kabri ve Han sarayları sayılabilir. ÜNİTE 1 DEĞERLENDİRME SORULARI 1-Türklerin İslamlaşmasına katkı sağlayan önemli olay nedir? C 1- TALAS SAVAŞI 2- İlk Müslüman Türk Devleti hangisidir? C 2- İDİL BULGARLARI 3- İdil [Volga] Bulgarlarının en önemli kenti hangisidir? C 3- BULGAR 4- İslam fetihleri esnasında Bulgar-Bizans ittifakıyla mücadele eden komutan kimdir? C 4 MESLEME B. ABDÜLMELİK 5- İdil Bulgarlar hükümdarlarının başlangıçta ünvanı ne idi? C 5- İLTEBER 6- Bulgar hanlarının ortak atası olarak kim kabul edilir? C 6- İRNEK 7- İdil Bulgarları hangi hükümdar döneminde Müslüman olmuştur? C 7- ALMIŞ 8- İdil Bulgarları hangi yıl müslüman olmuştur? C 8-922 9- İdil [Volga] Bulgarlarının yakın ve amansız düşmanı hangissidir? C 9- HAZARLAR 10- İdil Bulgarlarının bir elçilik heyeti göndererek görüştüğü İslam devlet başkanı kimdir? C 10- GAZNELİ MAHMUD 11-İslam öncesi Türkler bir çok dinle münasebet etmişse de belirleyici dini hangisi? olmuştur C 11- GÖK-TANRI İNANCI [ŞAMANİLİK] 12- Abbasi Halifesinden hangisi Türkler için Samarra şehrini kurup burayı başkent yaptı? C 12- MU`TASIM 13-Abbasi Devletinde ki ünlü Türk kumandanları sayınız? C 13-AFŞİN, AŞNAS, İNAK, VASİF 14-Tuna Bulgarları ,zirve dönemini kim döneminde yaşadı? C 14- KURUM HAN 15-Bulgar hakanı Almış Han ,İslamı öğretecek kişiler göndermesi için, hangi Abbasi halifesinden yardım istedi? C 15-MUKTEDİR BİLLAH 16-İdil Bulgar Hakanı Şilki Oğlu Almış Han ,İslamiyeti kabulüyle ismini ne olarak değiştirdi? C 16- EMİR CAFER B. ABDULLAH 17-Beyhak`a cami inşaatı için vakıf kuran Bulgar Han`ı kimdir? C 17-EBU İBRAHİM B. İSHAK 18-İdil Bulgar hükümdarları İslamiyeti kabulünden sonra hangi ünvanı kullandılar? C 18-EMİR veya ULU EMİR 19-İdil Bulgarlarının niçin hiçbir zaman çok sayıda askeri olmamıştır? C 19-TİCARET ve TARIM TOPLUMU oldukları için 20-İdil Bulgarları İslam Dünyasında hangi ürünleri ile iyi bilinmekteydiler? C 20-KÜRKÇÜLÜK ve DERİCİLİK 21- Bulgarlar kıtlık dönemi komşularına hangi gıda maddesi ihraç etmiştir? C 21-TAHIL 22-Bulgar şehri, hangi nehirlerin birleşim yerinin yakınında kurulmuştur? C 22-İDİL [VOLGA] ve KAMA [ÇULMAN] 23-İdil Bularları Moğolların istilasından sonra dağılıp neriye yerleştiler ve hangi milletle birleşip kaynaşmışlardır? C 23-KAZAN nehri boylarına , TÜRK KIPÇAKLAR`ı ile 24-Bulgarlar İslamiyeti kim aracılığı ile tanıdı? C 24-SAMANİLİ TÜCCARLAR vasıtası ile 25-Abbasiler den önce Türkler İslama niçin mesafeli durmuştur? C 25- EMEVİLERİN MEVALİ POLİTİKASI yüzünden 26-Türkler Abbasilerle birlikte Talas savaşında kime karşı mücadele etmiştir? C 26- ÇİN
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Dedesi Ruhunun Yanında | Serbest Kürsü | Mihrinaz | 1 | 25 | 17 Aralık 2024 19:46 |
Peygamberler Neden Sadece Ortadoğu'ya Geldi? | Peygamberler(a.s) | Esma_Nur | 1 | 40 | 16 Aralık 2024 08:47 |
Namaz Hep Vardı | Namaz-Abdest-Teyemmüm | Mihrinaz | 0 | 28 | 16 Aralık 2024 08:36 |
Esad Ailesinin Keyfi Tutuklamaları | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 3 | 82 | 09 Aralık 2024 17:02 |
53 Yıllık Esad Rejimi Çöktü | Gündem/ Manşetler | Vasat | 8 | 112 | 08 Aralık 2024 09:59 |
21 Aralık 2020, 21:33 | Mesaj No:2 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | 2. ÜNİTE KARAHANLILAR Hanedanın aslı karluklara dayanmaktadır.840 yılında Uygurların zafiyetinden yararlanarak Balasagun ve Taraz ı işgal edip, Uygurların Kırgızlar tarafından yıkılmasından sonra bagımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Balasagun merkez olarak seçildi. Devlet altay sistemine göre 2 ye ayrıldı. Dogu kısmının hakimi Balasagun da Arslan Hakan dı. Batı kısmında ise Talas başşehir olarak seçildi ve Bugra Han idaresine verildi. KARAHANLI devleti 840 yılında Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulmuştur.Bilge Kül Kadir Han dan sonra oglu Arslan Han Bezir ve Oğulçak hüküm sürdü.Samanilerden İsmail bin Ahmed Talas ı zapt edince buradaki türk emirler ve dihkanlar müslüman oldu.Bu olaydan sonra Oğulçak başşehri Kaşgar a taşıdı.Samani topraklarına saldıran Oğulçak kendine sıgınan şehzadeyi kabul etti. Bu müslüman şehzade ve sofilerle karşılaşan Oğulçak yeğeni Karahakan Satuk b. Bezir müslüman olarak Abdülkerim adını aldı. Tahta geçti ve Balasagun a hakim oldu.Türkler arasında islam yayıldı. Karahanlılar 944-945 yılları arasında islamiyeti kabul etmiş oldular. SamaniKarahanlı mücadelesi yerini dostluk ve iş birligine bıraktı.955 yılında vefat eden Satuk Buğra Han ın yerine oğlu Musa geçti.Mektep,medrese,mescit açarak ulema ya imkanlar sağladı.Kardeşi Arslan Han Baytaş süleyman Musa nın ardından tahta geçti.Doğu Karahanlı koluna son verdi.Karahanlı devletine islamı hakim kıldı. Baytaş Süleyman ın yerine geçen oğlu Ebu l Hasan Ali Arslan Han, Ebu Ali Simcuri ile bersber Samaniler in topraklatını paylaştı.Horasan Simcurilerin,Maveraünnehir ise Ebu l Hasan Ali Han ın kardeşi Harun Buğra Han ın hakimiyetine verildi.İslamiyetin yayılmasında büyük gayretleri olan Ebu l Hasan Ali 998 yılında vefat etti. Mavraunnehir i fetheden ve adınapara basılan ilk Karahnlı Kılıç Buğra Han dır.998 yılından sonra Karahanlılar Ali ve Hasan koluna ayrıldılar.İlig Han Nasr batıda hüküm sürdü ve Samanilerle mücadele etti.İlig Han o tarihte Abbasi Halifesi Kadir-Billah ı tanıyan ilk Karahanlı hükümdardır.İlig Han Nasr,Samani topraklarına yürüdü ve başşehir Buhara yı ele geçirdi.Abbasi halifesi onun hakimiyetini tasdik etti.Bölgeye kendi valilerini atayan İlig Han Özkent te döndü. Samaniler böylece fiilen sona erdi.1003 yılında Karahanlılardan kaçmayı başaran Ebu İbrahim İsmail b.Nuh Buhara da tahta geçti fakat bir süre sonra öldürüldü ve Samani devleti sona erdi.İlig Han Nasr Belh savaşında Gaznelilere yenildi.1012-1013 yılları arasında İlig Han Nasr vefat etti ve yerine Arslan İlig Han lakabıyla Mansur b. Ali geçti ve hanedanın en meşhur hükümdarı oldu. Talas, Şaş,Fergana,Özkent,Hocend, Buhara yı ele geçirdi. Ebu Nasr Ahmed in ölümünden sonra en güçlü hükümdar adayı Mansur Karahanlı tahtını Yusuf Kadır Han a bıraktı. Orta Asya da islam ın yayılması için büyük gayret sarfeden Yusuf Kadır Han zamnında Karahanlılar Hotenden Ceyhun a kadarki bölgeye hakim oldular.Yusuf Kadır han ın vefatından sonra Karahanlı devleti doğu ve batı olmak üzere 2 ye ayrıldı.(1042) BATI KARAHANLI DEVLETİ Devletin merkezi Özkent tir. Asıl hakimiyet İbrahim Tomgaç Han a aittir.İbrahim tomgaç Han dirhem bastırmış,fiyat istikrarı sağlamış dindar biriydi.İlerleyen zamanlarda devlet Semerkant tan idare edilmiştir. Doğu Karahanlılar dan,Şaş,İlak,Tünhas,Fergana gibi yerleri almıştır.Kendisinden sonra tahta Şemsülmülk Nasr b. İbrahim geçmiştir.Şemsülmülk kendi döneminde en çok imara önem vermiştir.Daha sonra tahta Ebu Şuca Hızır b. İbrahim geçti.Bu dönemde Batı Karahanlılar buhran dönemine girdi.Selçuklu sultanı Melikşah,Ahmed’i esir alarak batı karahanlıları Selçuklululara bağladı.Kısa zaman sonra tahta iade edilen Ahmed ,Selçuklulara bağlı kaldı fakat ulema ile girdiği ihtilaftan sonra idam edildi.Daha sonra Selçuklu- Karahnlı ittifakı Karluk-Karahıtay ordusu karşısında yenilgiye uğradı.Karahıtaylar Maveraünnehir i işğal etti.Batı Krahanlılar Karahıtay kentine ggirdi.Batı Karahanlıların son hükümdarı Osman oldu.Harzemşah Muhammed’in Semerkant’ı fethi ile Osman idam edildi ve Batı Karahanlılar son buldu. DOĞU KARAHANLILAR İlk hükümdarı Süleyman Arslan Han b.Yusuf.Onun zamanında 1043 yılında yaklaşık 10 bin çadırdan oluşan Türk topluluğu müslüman oldu.Taht kavgaları yüzünden devletin gücü zayıfladı.Doğu Karahanlılar arasında en meşhuru Tavgaç Buğra Kara Hakan alimleri destekledi.Yusuf Has Hacib meşhur eseri Kutadgu Bilig i ona ithaf etmiştir.Kaşgarlı Mahmud’un önemli eseri olan Divan-ı Lügati’t-Türk aynı döeneme aittir.Daha sonra tahta Ahmed geçti.Karahıtayları yenerek Nuruddevle lakabını almıştır.Daha sonra II. İbrahim Han geçti.Karahıtaylardan yardım isteyen II.İbrahimKarahıtaylara kendilerini bağlamış oldu.1210 yılında Doğu Karahanlıla son buldu. DEVLET TEŞKİLATI Karanlılarda devlet hanedanın ortak ortak mülkü sayılır.Devletin başı hakandır.Hanedan üyeleri kendilerine bırakılan yerlerde yarı bağımsız hareket ederler. Hakan bir baba gibi halkını doyurmakla mükelleftir.Bu sebeple halka bayramlarda umumi ziyefet verilir.ŞÖLEN veya acemlerin HAN-I YAĞMA dedikleri gibi yemek yendikten sonra sofradaki bütün kap kacaklar yağma edilirdi.Hükümdarın başında daima ‘çetr’ denilen şemsiye tutulur,karşısında eski Türk devletlerinde olduğu gibi kös,davul çalınırdı.Bürokraside hem Türkçe hem Arapça kullanılmıştır.Hanedan arasındaki mücadeleler, devlet adamları arasındaki çekişmeler devletin zayıflamasına neden olmuştur.Bölge Harezm ve Moğollar tarafından yağma edilmiştir. İLMİ HAYAT Karahanlı devri kültür,sanat ve islami ilimler açısından önemlidir.Buhara ve Semerkant önemli iki merkezdir. Hanefi mezhebi bu bölğede ilerlemiştir.Türkİslam edebiyatınaait ilk örnekler bu dönemde çıkmıştır. Hakani Türkçesi Türk lehçesi olarak kabul edilmiştir.Kutadgu Bilig , mesnevi tarzında kaleme alınmış 6645 beyitlik bir siyasetnamedir.Türk devlet teşkilatını anlatan en önemli kaynaktır.Eser Allah’a hamd , Peygamber’e salatu selam ile başlar.baharın güzelliklerini tasvir ile hükümdarın medhine geçer.Kitap bilgi,dil,iyilik konuları üzerinde durur.Eserin ismi ‘Saadet Veren İlim’ anlamına gelir. Kaşgarlı Mahmud’un eseri Divan-ı Lügati’t Türk ise o devir Türk dil ve medeniyetini temsil eder.Abbasi halifesi Muktedi Billah a ithaf edilmiştir.Türkçe den Arapçaya sözlük olarak düzenlenmiştir. Atabetü’l Hakayık Edip Ahmed tarafından ele alınmış manzum bir ahlak kitabıdır.Bu eser ‘bir ahlak ve öğüt’ kitabıdır.Karahanlılar döneminden günümüze ulaşan mimari yapılar;Hazara cami,Muğak Attari cami,Arap Ata türbesi,Ayşe Bibi türbesi,Baltacı türbesi,Ribatı Melik. Bu binalar tuğla kerpiç karışımından yapılmıştır. DEĞERLENDİRME SORULARI 1)Karahanlı ailesinin biline ilk hükümdarı? cvp)d-Bilge Kül Kadir Han 2)Yusuf Has Hacib Kutadgu Bilig adlı eserini nerede yazmaya başlamış ve nerede tamamlamıştır? cvp)b- Balasagun-Kaşgar 3)Kaşgarlı Mahmud Divanı Lügati’t Türk adlı eserini hangi tarihte yazmıştır? cvp)c-1072-1077 4)lak Doğu Karahanlı devleti ‘nin kurucusu kimdir? cvp)d-Süleyman b. Yusuf 5)Edip Ahmed Yukneki’nin Atabetül Hakayık adlı eserinin içeriği esas olarak neden müteşekkildir? cvp)e-Ahlak ve öğüt kitabıdır
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Aralık 2020, 21:41 | Mesaj No:3 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | ÜNİTE3- GAZNELİLER(986-1186) Gazneliler , Sâmânî devletkadrolar ında önemli görevler yapan,Türk Memlûklerinden Alptegin tarafından kurulmuştur. Alptegin’den sonra oğlu Ebu İshak zamanında kısa süre Sâmânîler Gazne’ye hâkim oldular. Ebu İshak’ın oğlu olmadığı için yerine önce Bilgetegin sonra Böritegin geçti. Böritegin’den sonra 977 yılında Gazne idaresine Alptegin’in en güvendiği adamlarından ve damadı olan Sebüktegin geçti. Sebüktegin’den sonra hükümdarlık babadan oğula geçmeye başladı. Görüntüde Sâmânîlerin Gazne valisi konumundaki Sebüktegin, Gaznelilerin kurucusu konumundadır. Sebüktegin Gazne devletinin topraklarını genişletti . Bust, Kusdar (Belucistan), Toharistan, Zebulistan, Zemindaver ’i ele geçirdi. Daha sonra Hindistan’a yöneldi. Kuzey Hindistan’da İslâmiyetin yayılmasına engel olan Vayhand hükümdarlığını mağlup ederek Kabil nehri boyunca Peşâver ’e kadar ilerledi ve bölgede İslâm’ın tohumlarını atmaya muvaffak oldu(986). Sebüktegin 997 yılında öldü ve yerine küçük oğlu İsmail tahta çıktı. Ancak büyük oğlu ve Horasan valisi Mahmud bunu kabul etmeyerek isyan etti ve İsmail’i tahttan uzaklaştırarak Gazne hükümdarı oldu(998). Gazneli Mahmud Sâmânîler tarafından tanınmayan Abbâsî Halifesi Kâdirbillâh’ ı tanıyıp elçiler göndererek adına hutbe okuttu. Abbâsî halifesi ona “Yemînuddevle veEmînulmille”lakabını verdi(999). Müslüman Türk devletleri içinde ilk defa “ Sultan” unvanını kullanan ve Halifeden“Yemînü’dDevle”lakabını alan o dur. 1000 yılından sonra yıkılan Sâmânî devletine ait Sistan, Cüzcan, Çağaniyan, Huttal ve Harezm bölgelerini devletine kattı. 1011,1020 yıllarında ise Gurlular üzerine sefer düzenleyerek onların topraklarının bir kısmını ele geçirdi .O nun en önemli siyasi faaliyeti Hindistan’a 17 sefer yapmasıdır. Yaptığı seferler nedeniyle Mahmud’a Gazne Fatihi de denir. Hindistan seferlerinin en önemlisi 1025-1026 yıllarında yapılan Somna tseferidir. Bu sefer onun İslâm dünyasında kahraman olarak tanınmasına neden oldu. Sultan Mahmud 1001-1027yılları arasında yaptığı seferler sonucunda; Pencap, İndus boyları, Und, Multan, Tanisar, Lokho, Gwalior, Somnat bölgeleri dâhil olmak üzere bütün kuzey Hindistanı Türk idaresine aldı. Buraları İslâmlaş ırarak bugünkü Pakistan Devletinin temelini atmış oldu. Gazneli Mahmud’un Hindistan seferlerine katılan tarihçi el-Bîrûnî bu bölgede gördükleri inanç ve adetlerle ilgili Tahkîku Mâlil-Hind adlı eserini yazdı. Karahanl ılar 999 yılında Sâmânîlere son verince Gazneliler ile Karahanlılar Sâmânî topraklarını paylaş tılar. Gazneli Mahmud’un 1030 yılında ölmesi ile taht kavgası başladı. Gazneli Mahmud’un yerine küçük oğlu Muhammed geçirildi. Ancak ordunun desteğini elinde bulunduran ve babasının ölümü sırasında İran’da fetihlerle meşgul olan Mesud kardeşini mağlup ederek 1030 yılında Gazneli sultanı oldu. Selçuklular 1035 yılında Gaznelilere ait Horasan’a göçederek Merv ,Serahs ve Ferave arasındaki topraklara yerleştiler. Gazneli Mesud son olarak Tuğrul Bey ile Dandanakan’da karşılaştı. 1040 yılında Dandanakan savaşında Selçuklular karşısında ağır bir hezimete uğradı. Behramşah zamanında Gurlular Gazne’ye saldırarak şehri yaktılar (1150). Behramşah Gazne’ye yeniden hâkim olsa da çöküş başladı. Hüsrev şah’ ın yerine geçen Hüsrev Melik’in Gurlular tarafından esir alınmasıyla birlikte 1186 yılında Gazneliler yıkıldı. Gazneli hükümdar ailesi Kalaç Türklerinden oluşuyordu. Gaznelilerin Hindistan Yolunu açmasıyla İslâm Medeniyeti Afganistan ve Hindistan’ın batı kısmında yayılma imkânı buldu. DEVLET TEŞKİLATI Gaznelilerin devlet teşkilatı, Sâmânîler vasıtasıyla Abbasîlere varan İslâm ve Türk geleneğinin birleşimidir. Devlet teşkilatı ve Dîvânlar Sâmânî izlerini taşımaktadır. Gulâm teşkilatı devam ettirilmiş ve 4000-6000 civarında bir gulâm gücüne ulaşılmıştır. Gûlamların çoğunluğunu ise Türkler oluşturmaktadır. Sultanın; Gulâmân-ı Saray, Gulâmânı Hâssa veya Gulâmân-ı Sultanî denilen şahsî muhafız kuvveti de bunlardan oluşturulmuştu. Devletin en üst noktasında kendisine Emir veya Sultan denilen hükümdar bulunurdu. Hükümdardan sonra devletin en yetkili kişisi Hâcei Buzurg unvanını taşıyan veziridi . Vezir Büyük Dîvân’ın başıdır. Merkez teşkilatındaki önemli Dîvânlardan bazıları şöyledir : Dîvân-ı Vezâret , vezirin idaresinde malî ve genel idar î işlerle ilgilenirdi. Dîvân-ıRisâlet , başında Sahib-i Dîvân-ı Risâlet bulunur,haberleşmeyi sağlardı. Dîvân-ı Arz; başkanına Âriz veya Sahibi Dîvân-ı Arz denilen bu Dîvân, asker toplama, teçhiz ve teşkilâtlandırma, maaşlarını ödeme gibi günümüzde Milli Savunma Bakanlığı benzeri bir görev üstlenmişti. Dîvânı İşrâf, Müşrifin idaresinde olup haberleşme ve gizli haber alma işlerini yerine getirirdi.Dîvâ –ı Vekâlet, hükümdara ait emlaki idare ederdi. Gazneliler döneminde Dîvân kayıtları Arapça idi. Merkezdeki bu Dîvânlar ın eyaletlerde şubeleri vardı. Valiler tarafından idare edilen eyaletlerin en önemlisi Horasan idi . Başkadı (Kadı ’ l -Kudât ) adaletten sorumluydu. Edebiyat dili Farsça’ydı. Gazneli Mahmud’un sarayında 400 şair olduğu belirtilmiştir. Bunlar arasında Unsur î( ö . 1040), Ferr ûhî( ö .1038), Menûçehrî ve Firdevsî Fars edebiyatının öne çıkan şairleri olmuşlardır. Dönemin en önemli şairi Firdevsî,390/999 yılında Sâmânî emirine sunduğu Şehname adlı eserini bazı değişikliklerle 400/1009 yılında Mahmud’a takdim etmiştir. Taşrada mülkî idarenin başında olan ve doğrudan vezire bağlı olarak çalışan Sahib –i Dîvan idarî ve mali işleri yapardı.Eyaletteki en yüksek askeri görevli ordu komutanı sâlâr (sipehsâlâr ) ve adlî görevli ise Kâdi’l -Kudâd’dır. Gazne ordusunda bölgenin bir etkisi olarak fillerden de istifade ediliyordu. Kale komutanına Kutval denirdi. Şehrin en önde gelen kişisi Şahne olup, düzeni koruma ve inzibat işleriyle meşgul olurdu. Emir–iHâres ,suçluların tutuklanması ve mahkemeye çıkıncaya kadar korunmasına bakardı. Bunlar haricinde Muhtesib, Hatib ve Reisler bulunurdu. Medrese ve vakıf işlerine bakan daireye de İşrâf-ı Evkâf denirdi. İLMİ HAYAT Sarayda konuşulan dil Türkçe idi. Mahmud, resmi dil olarak Arapçayı kabul etmişti. Bu zamanda ilmî eserler genel olarak Arapça yazılmıştır. Dîvânu’lİnşâ başkanlarından Ebu’ l –Feth el -Büstî ve Ebu Nasr el-Utbî Arap edipleriydiler. Mahmud devri olaylarını anlatan Tarihçi Utbî’nin Tarîhû’ l-Yemînî adlı Arapça eseri yüksek edebi bir uslupla yazılmıştır.Utb î eserini Gazne Sultanı Mahmud’un lakabına nispetle Tar î hû’ l -Yemînî diye isimlendirmiştir. Gazneli devri için en önemli kaynaklardan biridir. Ebu’ l –Fazl Beyhakî ’ nin yazmış olduğu Farsça tarih kitabı 1018-1059 yılları arasını anlatan Gazneli Selçuklu tarihidir. Gerdiz î ’nin Zeynu’l –Ahbâr adlı eseri ise 104 1yılına kadar Horasan ve Orta Asya tarihidir. Harezm bölgesinden Gazne sarayına gelen Ebu Reyhanel -Birûnîde Sultan Mahmud’da nbüyük itibar görmüş eserlerini Arapça yazmış tır. Dinle rtarihçilerine göre kendi inandığı dinden başka dinleri ilmî bir şekilde ele alan ilk âlim Birûnî ’dir. Birûnî’nin 180 eserinden günümüze ancak 32 tanesi gelmiştir. el -Âs âr ü’ l -Bâkiye, Kitabu’ t -Tahkikmâli ’ l -Hind,el -Kanûnu’ l -Mes ’ ûdî ,Kitabu’ 1-Cemâhirfî Ma’rifeti ’ l -CevahirveKitabu’ s -Saydalafi ’ t -Tıbadl ıeserleri önemlidir. Gazne’deki Arus –i Felek ve LeşkeriBazar ’ dak iUlu Camii Gazneli döneminin önemli mimari eserleridir. Gazneli Mahmud ve Mesud devrine ait zafer kuleleri olduğu tahmin edilen yapıların ise kalıntıları vardır. III.Mesud tarafından yaptırılan Gazne’deki minare önemli bir kalıntıdır.Sultan Mahmud döneminde Beyhakiyye ve Saidiyye medreseleri inşa edilmiştir. Ticaretin gelişmesine katkı sağlayan kervansaraylar inşa edilmiştir. Bunların en güzel örneklerinden biri Firdevsî anısına Tus –Serahs yolu arasında 1019-1020 yılları arasında inşa edilen Ribatı Mahî kervansarayıdır. DEĞERLENDİRMESORULARI 1-GazneliDevletinin kurucusu AlpTegin’ in ölümü üzerine yerine hangi hükümdar geçmiştir? a)Ebu İshak İbrahim b )Bilgetegin c )Piritegin d)Sebüktegin e)SultanMahmud 2-Sultan Mahmud’un ilk defa adına hutbe okuttuğu halife aşağıdakilerden hangisidir ? a)Halife Kaim Biemrillah b )Halife Kadir Billah c)HalifeEbuCaferel -Mansur d)Halife Harun Reşid e)HalifeMütevekkilAlellah 3-Gazneli devleti hangi hanedanın ortadan kaldırılmasıyla kurulmuştur ? a-Ziyâr î ler b -Büveyhîler c -Hamdânîler d-Levik eMirdâs î ler 4-Gaznelile rdöneminde yetişmiş dünyaca ünlü bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir ? a)İbnSina b )Bîrûnî c )Farabi d)Utb î e)Harezmî 5-“ Şehnâme”adl ımeşhur eser, aşağıdaki yazarlardan hangisine aittir ? a)Firdevs î b )Bî r ûnî c )Farabi d)Utbi e)Harezmî CEVAPLAR:1)A2)B3)D4)B5) A SORULAR 1)Gaznelilerde Arapça hangi Sultan döneminde resmi dil olarak ilan edilmiştir ? a)Seb üktegin b ) SultanMahmud c ) Ebuİshakİbrahim d)Bilgetegin 2)Abbas iHalifesi Kadirbillah’ın ‘’YeminuddevleveEminulmille’’ lakabını verdiği Gazneli Devleti Sultanı kimdir ? a)GazneliMahmud b )Ebuİshak c )Böritegin d)Seb üktegin 3)Gazneli Devletinde askeri işlerden sorumlu olan Divan Teşkilatı aşağıdakilerden hangisidir ? a)Divan-ıRisalet b )Divan-ıİşraf c )Divan-ıArz d)Divan-ıVezaret 4)Tarihu’lYemini aşağıdakilerden hangisine aittir ? a)EbuReyhanel -Biruni b )Ebu’lFethel -Büsti c )Ebu’lFazlBeyhaki d)EbuNasrel -Utbi 5)Türk tarihinde ‘’Sultan’’ unvanını kullanan ilk hükümdar aşağıdakilerden hangisidir ? a)Metehan b )OrhanGazi c )Alparslan d)GazneliMahmud 1)B2)A3)C4)D5) D
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Aralık 2020, 21:44 | Mesaj No:4 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | ÜNİTE 4: BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157) Selçuklular Oğuzların yirmi dört kabilesinden Üçok kolunun Kınık boyuna mensupturlar. Uzun bir geçmişe sahip Oğuzlar X. Asırda Sır-Derya (Seyhun) ile HazarDenizi’nin doğusu ve Aral Gölü arasında yaşıyorlardı. Kınık boyu da Seyhun nehrine yakın bir yerde oturuyordu. Bu yüzyılda Oğuz Devletini yabgu unvanını taşıyan hükümdar idare ediyordu. Selçukluların atası Demiryaylı lakaplı Dukak bu Oğuz devletinde askeri yönü ile önemli bir yere sahipti. Selçukluların doğduğu bu zamanda bölgede üç büyük siyasi güç vardı; doğuda Karahanlılar (840-1212), güneyde Afganistan toprakları üzerinde Gazneliler (963- 1186), batıda Mâverâunnehir ve Horasan’da Sâmânîler (819-1005). Dini alanın temsilcisi olarak Abbâsî Halifeliğinin ise maddi gücü olmayıp isimden ibaretti ve idare Büveyhî (932-1055) tasallutu altındaydı. Selçuklu-Sâmânî Münasebetleri Mâverâunnehir’de üstünlüğü ele geçirmek isteyen Sâmânîler Selçuk ile anlaşarak, sınırların Karahanlı ve diğer Türk akınlarına karşı korunmasına karşılık Oğuzlara Buhara civarındaki Nur kasabasını verdi (985-986). Karahanlı hükümdarı Buğra Han 992 yılında Buhara’yı ele geçirince Sâmânî Emiri II. Nuh buradan uzaklaşmak zorunda kaldı. II. Nuh Selçuk’tan yardım istedi. Selçuk oğlu Arslan kumandasında yardım gönderdi. Selçuklu yardımı ile Sâmânîler Buhara’yı yeniden ele geçirdiler. Ancak Sâmânîlerin hâkimiyeti fazla sürmedi. Karahanlı İlig Han Nasr’ın Sâmânîleri yenmesi üzerine 999’da Buhara tekrar Karahanlı hâkimiyetine girdi. 1004 yılında Sâmânî ve Oğuz gücü Semerkant’ta Karahanlıları yendiler. Bu savaş sonucunda bol ganimet elde eden Oğuzlar Sâmânîlerden ayrılıp yurtlarına döndüler. Yardımsız kalan ve vurucu bir güçten mahrum kalan İsmail el-Muntasır 1005 yılında Karahanlılar karşısında hayatını kaybedince Sâmânîler yıkıldı. Selçuk 1007 yılında Cend’de öldü. Onun Mikail , Arslan (İsrail),Yunus, Yusuf ve Musa adında oğulları vardı. Mikail babası hayatta iken ölmüş onun çocukları Tuğrul ve Çağrı dedeleri Selçuk’un himayesinde büyümüşlerdi. Selçuk’tan sonra ailenin başına zaten uzun süredir yabgu unvanını kullanan Arslan geçti. Sâmânîlerin yıkılmasından sonra Mâverâunnehir’e Karahanlıların hâkim olması ile Selçuklular onlarla karşı karşıya kaldılar. Gazneli Mahmud’un ölümünden sonra yerine Sultan Mesud geçti. Hindistan seferinden dönen Sultan Mesud Subaşı’ya Selçuklular üzerine yürüme emrini verdi.Selçuklular Gazneli ordusunu Talihab’da yenilgiye uğrattılar (1038). Bu zaferden sonra Selçuklular bağımsızlıklarını ilan ederek ülkeyi paylaştılar. Tuğrul Bey hükümdar sıfatıyla Nişabur’u, Çağrı Bey Merv’i Musa Yabgu Serahs’ı aldı. Nişabur’da Tuğrul Bey adında hutbe okundu. Üç bin civarında askerle Nişabur’a gelen Tuğrul Bey Sultan Mesud’un tahtına oturdu ve Nişabur’u devletinin merkezi yaptı. Bu başarıdan sonra Selçukluların ortadan kaldırılması gerektiğini anlayan Sultan Mesud saldırıya geçti. Ulyaabad yakınlarında Sultan Mesud, Çağrı Bey idaresindeki Türkmenleri yendi (1039). Bu galibiyet üzerine Sultan Mesud yüz bin kişilik bir orduyla Serahs’a gitmek üzere Belh’ten ayrıldı. Tuğrul Bey ve Musa Yabgu Serahs’a gelerek ne yapacaklarını görüştüler. Sonunda Çağrı Bey’in görüşüne uyarak mücadele kararı alındı. Haziran 1039 tarihinde Gazneliler Selçukluları tekrar yendiler. Dandanakan Zaferi ve Selçukluların Devlet Oluşu Gazne ordusu, Merv yakınlarındaki Dandanakan Kalesinde Selçuklu ordusu tarafından yenilgiye uğratıldı. (24 Mayıs 1040) Dandanakan Zaferi Selçukluların bağımsızlıklarını ilan ederek devlet olduklarının göstergesi oldu. Zaferden sonra Tuğrul Bey Horasan emiri olarak ilan edilerek civardaki hükümdarlara bildirildi. Tuğrul Bey Sultan ilan edilerek Nişabur’a, Çağrı Bey melik ilan edilerek Merv’e ve Musa Yabgu ise Herat’a sahip oluyordu. Hasankale Savaşı 18 Eylül 1048 (Pasinler Savaşı) Bizans ile Selçuklular arasındaki bu ilk çatışma Gence yakınlarında meydana geldi. Kutalmış, Diyarbakır ve Musul civarındaki Türkmenlerinde desteği ile Liparit’i yendi. Kutalmış idaresinde bulunan hanedandan Hasan Bey bu başarıdan sonra yirmi bin kişi ile Van’a kadar ilerledi. Ancak Büyük Zap suyu yakınında pusuya düşürülerek öldürüldü. Bunun üzerine İbrahim Yınal Anadolu fethi için görevlendirildi. İbrahim Yınal Erzen’den hareket ederek daha sonra Hasankale denilen yere geldi. Bizans takviyesi ile güçlenen Liparit, 18 Eylül 1048 tarihinde ağır bir yenilgiye uğradı ve esir düştü. Böylece Hasan Bey’in intikamı alınmış oldu. Bu zaferden sonra Bizans Peçenek istilasının da etkisiyle Selçuklularla anlaşma yaptı. İmparator esirleri ve Liparit’i kurtarmak için fidye vermeyi kabul etti. Anlaşma maddelerinden biri de Bizans’ın Abbâsî Halifeliğini tanımasıydı. Hasankale zaferinden sonra İbrahim Yınal Tuğrul Bey’den Hemedan’ı istedi. Tuğrul Bey bu isteği kabul etmedi isyana kalkışmadan önce İbrahim Yınal üzerine giderek onu esir etti. Anadolu Seferi Gürcüler saldırıya devam ederek Tiflis’i işgal etmiş ve buradaki Oğuzların Azerbaycan’a geri çekilmelerine neden olmuşlardı. Bu sebeplerden dolayı Tuğrul Bey düzeni sağlamak adına Anadolu seferine çıktı. Malazgirt ovasından karargâh kurdu (1054). Ancak sevk ettiği orduların Bizans ve Gürcülerden darbeler alması, mevsimin kış olması ve neticenin uzaması nedeniyle sultan muhasarayı kaldırdı. Bağdat Seferi Uzun zamandan beri Bağdat şehrine Şiî Büveyhîler hâkim durumdaydı. Selçukluların her geçen gün büyümesi bu iktidarı ciddi olarak rahatsız ediyordu. Çünkü siyasal alanın dışında Selçuklular, mensup oldukları Sünnî inancın güçlendirilmesini de düşünüyorlardı. Büveyhîlerin elinde baskı gören Abbâsî Halifesi Kâim Biemrillâh Tuğrul Bey’den yardım istedi. Büveyhî hükümdarı Hüsrev Firuz Şiraz’da Tuğrul Bey adına okunan hutbeyi kendi adına okutmaya başladı ve şehri işgal etti. Bunun üzerine Tuğrul Bey Bağdat seferine çıktı 19 Aralık 1055. Sultan Tuğrul, Büveyhî hazinesine ve topraklarına el koydu. Halifeyi sadece dini temsil alanla sınırlandırdı, devlet idaresini kendi eline almış oldu. Arslan Besâsîrî Mısır’a kaçtı. Tuğrul Bey’in Bağdat’ta yaptıkları Sünnî anlayışın yeniden itibar kazanması anlamına geliyordu.Abbâsî halifesi bu hizmetleri karşılıksız bırakmadı ona “Meliku’l-Mağrib ve Maşrik” (doğunun ve batının sultanı), “Kasîmu Emiri’l-Mü’minîn”, “Rukneddin” lakaplarını verdi. Hil’at ve kılıç takdim etti. İbrahim Yınal İsyanı İbrahim Yınal kendisini destekleyen bir gurup askerle Hemedan’a çekildi. Etrafına hem hanedana hem de Fâtımîlere kırgın veya muhalif olanlar toplanmaya başladı. Tuğrul Bey ordusunun bir kısmını Arslan Besâsîrî üzerine, bir kısmını Amidülmülk ve karısı ile birlikte halifeyi korumak üzere Bağdat’a gönderirken kendisi üvey kardeşi İbrahim Yınal üzerine yürümek zorunda kaldı. 1058 yılında Hemedan’a geldiğinde Tuğrul Bey’in yanında az sayıda asker vardı, buna karşılık İbrahim Yınal idaresinde katılımlarla birlikte otuz bin civarında asker vardı. Bu yüzden Tuğrul Bey Hemedan kalesine sığındı ve kardeşi Çağrı’dan ve Bağdat’dan yardım istedi. İbrahim Yınal ile Çağrı Bey’in oğulları arasındaki Rey civarındaki çarpışmada İbrahim Yınal mağlup ve esir edildi (3 Ağustos 1059). Ancak bu defa sultan onu affetmedi ve yayının kirişi ile boğdurdu. II. Bağdat Seferi Arslan Besâsîrî 27 Aralık 1058’de Bağdat’a girdi. Fâtımî halifesi Mustansır adına hutbe okuttu, ezanı Şiî ezanına çevirdi ve ona destek veren Kureyş b. Bedran, Abbâsî Halifesi Kâim Biemrillâh’ı tutuklayarak hapsetti. Tuğrul Bey, Arslan Besâsîrî ve Kureyş’e yaptıklarından vaz geçmeleri teklifini kabul ettiremeyince Bağdat üzerine ikinci defa yürümek zorunda kaldı. Sultanın hareket ettiğini öğrenen Arslan Besâsîrî Bağdat’tan kaçtı. Tuğrul Bey bu hengâmede Bağdat’a girdi. Fâtımîler lehine yapılan düzenlemeleri ve izleri sildi. Halife tutsak edildiği yerden Bağdat’taki sarayına getirildi. Bundan sonra Tuğrul Bey Arslan Besâsîrî’yi takip ederek yakaladı ve öldürttü (4 Ocak 1060). Böylece Sünnî inancın temsilcisi Abbâsî Halifeliği Şiî baskısından kurtarılmış oldu. Tuğrul Bey, Emir Porsuk’u Bağdat şahnesi tayin etti ve devlet işlerini düzenledi. Tuğrul Bey’in Evliliği ve Ölümü Tuğrul Bey, Hz. Peygamber’in ailesinden bir hanımla evlenmek suretiyle manevi itibar kazanmak için Abbâsî halifesinin kızını istedi. Halife bu isteği kabul etmedi. Ancak sultan çok ısrar edince meselenin ciddi olduğunu anlayan Halife, Vasıt şehri ve üç yüz bin dinar vermesi karşılığında nikâha razı olabileceğini söylemek zorunda kaldı. 18 Şubat 1063 tarihinde gerçekleşen düğünden sonra Tuğrul Bey hanımı Seyyide Hatun’u alarak Rey’e geldi. Ancak kısa zaman sonra hastalanarak 4 Eylül 1063 tarihinde yetmiş yaşında iken vefat etti.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Aralık 2020, 21:48 | Mesaj No:5 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
Devam... SULTAN ALPARSLAN DÖNEMİ Tuğrul Bey çocuğu olmadığı için kendisinden sonra Çağrı Bey’in oğlu Süleyman’ı veliaht ilan etmişti. Kazvin’de Alparslan adına hutbe okunmasının ardından Vezir Kündüri de hutbeyi önce Alparslan sonra Süleyman adına okutmaya başladı. Alparslan Rey’e hareket ederek Kutalmış’tan isyandan ve taht iddiasından vazgeçmesini istedi. Damgan yakınlarında meydana gelen savaşta Kutalmış hayatını kaybetti. Alparslan Rey’de amcası Tuğrul’un tahtına oturdu ve adına hutbe okuttu. Ayrıca Alparslan, Amidülmülk Kündürî yerine Nizamülmülk’ü vezir tayin etti. Azerbaycan ve Kafkasya seferi Alparslan çıktığı Azerbaycan seferinde Arran’da bulunan Lori Ermeni prensliğini itaate aldıktan sonra Gürcüler üzerine yürüdü. Sultanın oğlu Melikşah, Nizamülmülk’le beraber Surmari ve Meryemnişin kalelerini ele geçirirken Alparslan da Sepidşehri’ni ele geçirip Ani kalesini 16 Ağustos 1064 tarihinde fethetti. Gürcü kralı cizye şartını kabul edince Alparslan Rey’e döndü. Kavurd isyanını büyümeden halleden Sultan Alparslan 1065’de doğu seferine çıkarak Hazar denizi kenarında Kıpçak reisini itaate aldı. Aral gölü ve çevresinde yaşayan Türklere hâkimiyetini kabul ettirdi. Cend şehrini ziyaret edip Merv’e gelen Alparslan burada oğlu Melikşah’ı Karahanlı İlig Han’ın oğlu İbrahim Tamgaç Han’ın kızı Terken Hatun ile evlendirdi. Diğer oğlu Arslanşah’ı ise Gazneli İbrahim’in kızı ile evlendirdi, kendi kızını da İbrahim’in oğlu ile evlendirerek akrabalık bağı kurdu. Ardından Melikşah’ı veliaht tayin etti ve İsfahan ve Şiraz idaresinden sorumlu kıldı. Anadolu Akınları Alparslan, Afşin, Gümüştegin ve Ahmedşah gibi Türkmen beylerini Anadolu topraklarını fethe yönlendiriyordu. Dicle ve Fırat arasındaki Bizans topraklarında büyük başarı kazanıldı. Afşin Malatya’da Bizans ordusunu yenerek Kayseri’yi ele geçirdi. Diğer tarafta ise Eskişehir Akşehir arasındaki Amuriyye ele geçirildi. 1069 yılında Konya ele geçirildi. Alparslan asıl hedef olarak Mısır Fâtımî Devletini ortadan kaldırmayı benimsemişti. Suriye Seferi Fâtımî veziri Nasruddevle Hamdan devletin geleceğinden endişeli olduğundan Selçuklu sultanına haber göndererek Mısır'ı ona teslim edeceğini bildirdi. Aldığı bu davet üzerine Sultan Alparslan, Temmuz 1070 tarihinde Suriye seferine çıktı. Yol üzerinde Erciş ve Malazgird’i fethetti. Ekim ayında Urfa’yı kuşattı. Fakat iki ay muhasaraya rağmen şehir düşmeyince elli bin dinar karşılığında muhasaradan vazgeçti. MALAZGİRT MEYDAN SAVAŞI Diogenes Türkleri kesin olarak Anadolu’dan atmak için Bulgar, Slav, Alman, Gürcü, Hazar, Peçenek gibi birçok milletten oluşan büyük bir ordu ile Anadolu’ya geçti. Erzurum’da yirmi bin kişilik bir orduyu Gürcistan’a, otuz bin kişilik bir orduyu Malazgirt ve Ahlat üzerine gönderdi. Alparslan Halep’ten ayrılarak Ahlat’a doğru yöneldi. Selçuklu askeri gücünün on üç bin ile yirmi bin arasında olduğu belirtilir. Ahlat’tan ailesini Hemedan’a gönderen Alparslan keşif için gönderdiği birlikten Bizans askerlerinin Ahlat civarına kadar geldiğini öğrendi. Bizans’ın öncü birlikleri 24 Ağustos’ta mağlup edildi. Bizans ordusu Malazgirt yakınında Zahva sahrasında karargâh kurdu. 26 Ağustos 1071 Cuma sabahı Sultan Alparslan yaptığı konuşmada, burada herkesin asker olduğunu, bütün Müslümanların duada bulunduğunu, bu bilinçle şehit olanların cennete ulaşacaklarını belirtti. Selçuklu ordusu dört kısma ayrıldı. İki kısım meydanın iki yanındaki tepelere gizlendi. İlk olarak Selçuklular saldırdı. İmparator az bir kuvvetle onları püskürterek taarruza ve takibe başladı. Bizans’ın ilerleyişi karşısında Alparslan geri çekilmeye başladı. Bu sahte ricat Bizans askerlerini iyice pusuya çekti. Tehlike hattına giren Bizans’a saldırmak için dönen Selçuklu askerleriyle birlikte tepelerde pusuya yatmış askerler de saldırı ateşine başladılar. (Turan taktiği) Bizans ordusundaki Peçenek ve Uzlarında Türklere katılmasıyla Bizans bu ateş hattında ağır bir yenilgi yaşadı. Yaralı kurtulan Diogenes, Sultan Alparslan’ın huzuruna getirildi ve affedildi. Yapılan anlaşmada bir buçuk milyon altın fidye, yıllık üç yüz altmış bin altın vergi, esirlerin karşılıklı serbest bırakılması Urfa, Menbiç’in Selçuklulara terki, Bizans’ın Selçuklulara savaş durumunda asker takviyesi gibi maddeler kabul edildi. Malazgirt Zaferi Anadolu’nun kapılarının açılarak Türk yurdu olmasının dönüm noktası olmuştur.(önemli) Türkistan Seferi ve Sultan Alparslan’ın Ölümü Karahanlı hükümdarı Şemsülmülk Nasr Han, Sultan Alparslan’ın damadı olmasına rağmen Sultan’ın oğlu Ayaz ile sürtüşme halindeydi. Ayaz, Buhara ve Semerkant’a saldırıda bulunurken Nasr buna sert bir karşılık vermiş Ayaz’ın adamlarını esir almıştı. Ayrıca Nasr Han Sultanın kızı olan hanımını döverek ölümüne sebep olmuştu. Sultan bunun üzerine 1072 yılında iki yüz bin askerle Türkistan seferine çıktı. Alparslan, Karahanlı ülkesinde ilerlerken Barzam kalesini kuşatmıştı. Kale muhafızı Yusuf huzuruna çıktı ve Alparslan’a saldırarak ağır şekilde yaraladı. Yusuf’a cezası hemen orada verildi fakat Sultan Alparslan dört gün sonra 25 Kasım 1072 tarihinde kırk üç yaşında öldü. Merv şehrine defnedildi. MELİKŞAH DEVRİ Melikşah 1066 yılında Radgan’da veliaht tayin edilmişti. Sultan Alparslan 1072 yılında ölünce devlet adamları tarafından Melikşah sultan ilan edildi. Kavurd’un İsyanı Selçuklu tahtını ele geçirmek için isyan eden Kavurd, Rey şehrine doğru yürüyüşe geçti.16 Mayıs 1073 tarihinde Kerec’de yapılan savaşta Kavurd yenilgiye uğradı ve bu kez Sultan Melikşah amcası Kavurd Bey’i affetmedi ve yayının kirişi ile boğduruldu. Bu isyan hareketini bastırdıktan sonra Melikşah’ın isteği üzerine Abbâsî halifesi onun saltanatını tasdik etti ve “Celâlü’d-Dünya ve’d-Dîn” lakabını verdi. Mâverâunnehir Seferi Melikşah doğudaki gelişmelere eğilerek Semerkand hanı II. Nasr’ın işgal ettiği Tirmiz üzerine yürüdü ve şehri ele geçirdi. Semerkand’a gelince Karahanlı II. Nasr, Melikşah’a itaat etti. Gazneli İbrahim de elinde esir olarak tuttuğu Sultan’ın amcası Osman’ı serbest bıraktı. Doğu Arabistan Seferi Sultan Melikşah Artuk Beyi Doğu Arabistan bölgesinde görevlendirildi. Artuk burada bulunan Karmatîleri tedip etti. Onun gayretleri ile Doğu Arabistan, Selçuklu hâkimiyetine girdi. Diyarbakır Fethi Diyarbakır emiri Mansur’un itaatsiz tutumları ve Şam’ı ele geçirme niyeti ile saldırıya geçen Musul emiri Şerefüddevle Müslim sebebiyle Melikşah bölgeye asker sevketti. 1085 yılında Mervanîler yıkıldı ve Diyarbakır Selçuklu toprağı haline geldi. Harput Çubuk Bey’e verilerek Çubukoğulları Beyliği kuruldu. Musul’un Zaptı Sultan, emrini çiğneyerek Diyarbakır Mervanîlerine destek veren Şerefüddevle Müslim’e çok kızdı. Onun elindeki toprakları Fahruddevle’nin oğlu Amidüddevle’ye vererek Musul üzerine gönderdi. Musul kolayca ele geçirildi. Karahanlılar ile Münasebetler Batı Karahanlı hanı Ahmed b. Hızır’ın ulema ile anlaşmazlığa düşmesi ve halkın malına el uzatması ile buradaki ulema Sultan Melikşah’ı müdahaleye çağırdı. 1089 yılında Buhara ardından Semerkand ele geçirildikten sonra Ahmed b. Hızır’ın eşi İsfahan’a götürüldü. Böylece Batı Karahanlı Devleti Selçuklu hâkimiyetine girmiş oldu. Bâtınîler ve Karmatîler ile Mücadele 1090 yılında Melikşah Emir Kızılsarığ’ı Bâtınîlerle mücadelede görevlendirdi. Ancak Sultan Melikşah’ın ani ölümü üzerine bu saldırıdan bir sonuç alınamadı Sultan Melikşah ile Vezir Nizamülmülk Arasındaki Gerilim Sultan Melikşah’ın eşi Terken Hatun Melikşah’tan sonra tahta dört yaşındaki oğlu Mahmud’un geçmesini, Nizamülmülk ise resmi veliaht olan Berkyaruk’un geçmesini istiyordu. Buna tepki gösteren Terken Hatun Nizamülmülk’ün itibarını düşürmek için vezir aleyhine çalışmaya başladı. Terken Hatun’un tahriklerine rağmen Melikşah, Nizamülmülk’ü görevden almadı. İkinci defa Bağdat seferine giderken Nizamülmülk de onu takip ediyordu. Ancak Suhne mevkiine geldiklerinde bir Bâtınî fedaisi Nizamülmülk’ü katletti (14 Ekim 1092). Nizamülmülk’ten sonra Selçuklu vezirliğine Tacülmülk Ebu’l-Ganâim getirildi Sultan Melikşah’ın Ölümü Selçuklu Sultanı Melikşah zehirlenerek Bağdat’ta öldü. Sultanın ölümünde Halifelik merkezinin, Nizamülmülk taraftarlarının ve Terken Hatun’un parmağı olduğu düşünülmektedir. Otuz sekiz yaşında ölen Melikşah Kaşgar’dan Boğaziçi’ne Kafkaslardan Yemen’e kadar uzanan büyük bir devlet kurmuştu. Cenazesi Isfahan’a götürülmüştü
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Aralık 2020, 21:52 | Mesaj No:6 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | SULTAN BERKYARUK DÖNEMİ Sultan Melikşah’ın ölümü ile Selçuklu devleti duraklama dönemine girdi. Duraklama dönemini tetikleyen en önemli sebep taht kavgasıdır. Çok küçük yaştaki oğlunun sultanlığından vazgeçmeyen Terken Hatun Melikşah’ın ölümünün ardından oğlu Mahmud’u sultan ilan etti. Bunu kabullenmeleri için askere yirmi milyon dinar dağıttı. Nizamülmülk taraftarları Berkyaruk’u Rey’e kaçırarak burada sultan ilan ettiler. İki taraf arasında yapılan savaşı Berkyaruk kazandı. Bağdat’a gidip sultanlığını ilan ederek adına hutbe okuttu. Antakya Haçlılar tarafından işgal edildi. Emir Kürboğa ve Suriye melikleri Antakya’yı kuşattılar. Fakat aralarındaki güvensizlikler nedeniyle Haçlılara yenildiler. Haçlılar daha önemli bir şehir olan Kudüs’ü 1099 yılında işgal ettiler Muhammed Tapar veziri Müeyyedülmülk b. Nizamülmülk’ün tahrikleriyle isyan ederek Rey şehrini ele geçirdi. Hutbe Muhammed Tapar adına okundu ve Berkyaruk’un annesi boğduruldu. Hemedan’daki savaşta Berkyaruk yenilgiye uğradı (1100). Muhammed Tapar yeni bir savaşa hazırlanırken Berkyaruk savaşlar nedeniyle devletin büyük zarar gördüğünü belirterek anlaşma teklif etti. Ülke Azerbaycan’ın Sefidrud nehrinden ikiye bölündü. Irak-ı Arap, Irak-ı Acem, Fars, Cibal, Rey, Huzistan, Hemedan, Bağdat Berkyaruk’un, Azebaycan, Anadolu, elCezire, Musul Muhammed Tapar’ın ve Horasan Sencer’in oluyordu. Hutbe Berkyaruk adına okutulacaktı. Anlaşmanın sağlanmış olmasına rağmen devletin geleceği açısından bakıldığında ülke resmen üçe bölünmüş oluyordu. Kısa zaman sonra Berkyaruk 25 yaşında Burucird kentinde veremden öldü. Berkyaruk hâkimiyet kurmaya muvaffak olmuştu fakat yaşanan bu mücadele Selçuklu devletini ciddi şekilde sarstı. Zira Bâtınîler ve Haçlılar bu sürede ihmal edilmişti.Berkyaruk’un ölümü üzerine Melikşah b. Berkyaruk ve atabeyi Ayaz ile anlaşan Muhammed Tapar 1105 yılında Selçuklu sultanı oldu. Taht kavgalarını fırsat bilen Gürcüler Hristiyanlaşmış Kıpçak Türkleri ile birleşerek istila hareketlerine başladı. Bölgede yaşayan Türkmenler Anadolu’ya göç ettiler. Muhammed Tapar, Gence’ye kadar ilerleyen Gürcü-Kıpçak kuvvetlerini mağlup ederek topraklarını ele geçirdi. Bâtınîlerle Mücadele ve Muhammed Tapar’ın Ölümü Bâtınîlerle en etkili mücadelelerden birini Muhammed Tapar yaptı. İsfahan yakınlarındaki Şahdiz ve Hanlincan kaleleri Bâtınîlerin elinden geri alındı. SULTAN SENCER DÖNEMİ Doğu Karahanlı hükümdarı Kadır Han ile Tirmiz hâkimiyeti için savaştı ve Kadır Han’ı ortadan kaldırdı. Sencer Gazneliler Devletini de kendisine bağlamıştı. Abbâsî Halifesi Müsterşid’in Selçuklu siyasi gücüne müdahalesi yine sürdü. Mesud’un sultanlığını tanımayan Halife Müsterşid onunla girdiği savaşta yenildi (1135). Gazne Seferi Gazne hükümdarı Behramşah 18 yıl aradan sonra metbû olduğu Selçuklu Devletine sorun çıkardı. 250000 dinar vergiyi ödemeyince Sencer kış mevsimine rağmen Gazne üzerine yürüdü. Behramşah önce af dileyip sonra huzura çıkmayarak Hindistan’a kaçınca Sencer Gazne’ye girdi ve burayı yağmaladı. Behramşah’ın affını bu kez kabul ederek Horasan’a döndü. Katvan Savaşı Çin’de hüküm süren Kitanların bir kolu olan Karahıtaylar Türkistan’da devlet kuran Karahanlı II. Mahmud’u Hocend’de iki kez yenilgiye uğrattılar. Bu sırada II. Mahmud ile Karluklar arasında anlaşmazlık çıktı. II. Mahmud Sencer’den yardım isterken, Karluklar da Karahıtaylar’dan yardım istedi. Yüz bin kişilik bir ordu ile hareket eden Sencer, Katvan’da Karahıtaylara ağır bir şekilde mağlup oldu. Tarihinde ilk yenilgisini alan Sencer’in ordusu dağıldı hanımı esir düştü ve otuz bin kayıp verdi. Sencer Tirmiz’e kaçtı. Böylece Mâverâunnehir’i Karahıtaylar istila etti ve Ceyhun’un ötesi putperestlerin eline geçti Sencer’in Harezm Seferi Harezmşah Atsız Katvan’da yenilen Sencer’in topraklarına saldırmaya başladı. Bunun üzerine Sencer, Atsız üzerine yürüdü. Sultanın karşısına yine çıkamayan Atsız, Hazaresb kalesine kapandı. Sencer Hazaresb’i alarak Gurgenc’i hedefledi. Yenilgiyi kabul eden Atsız af diledi. Gurlular ile Münasebetleri Katvan savaşından sonra Gur hükümdarı Kutbeddin Muhammed Herat’ı aldı ve Belh’e kadar ilerledi. Gazneli Behremşah’ı Gazne’den kaçmaya mecbur eden Gurlu Alâeddin Hüseyin Gazne’yi yaktı. Ayrıca Alâeddin, Sencer’e ödemek zorunda olduğu vergiyi ödemeyip bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine Sencer Gurlular üzerine yürüdü. Gurlu ordusundaki altı bin Oğuz, Türk ve Halaç’ın Selçuklu tarafına geçmesi üzerine Gurluları ağır bir hezimete uğratan Sencer zafer kazandı (1152). Katvan’dan sonra ilk galibiyetini kazanan Sencer itibar kazandı. Sencer bir süre sonra Alâeddin’i affederek Gur idaresini geri verdi Oğuz İstilası ve Büyük Selçukluların Sonu Karahıtay ve Karluk baskısı yüzünden Türkistan’dan batıya göç eden Oğuzlar, Belh ve Huttalan arasındaki otlaklarda yaşamaya başladılar. Sultan Sencer’e vergi olarak 24 bin koyun veriyorlardı. Oğuzlar olumsuz davranışları nedeniyle vergi memurunu öldürünce Belh valisi Emir Kumaç olayı büyüterek on bin kişiyle Oğuzların üzerine yürüdü. Sultan Sencer, Belh’te yapılan savaşta Oğuzlardan tam bir bozgun yedi ve esir düştü. Oğuzlar Merv, Tus, Meşhed, Nişabur, Esferayin, Cüveyn ve Serahs gibi Horasan kentlerini yağmaladı ve işgal ettiler. Bu arada Selçuklu tahtına geçirilen Sencer’in yeğeni Süleymanşah da Oğuzlara yenildi. Sultan Sencer 1157 yılında üzüntüsünden öldü. Merv’de yaptırdığı ve Dâru’lAhiret dediği türbesine defnedildi. Sultan Sencer’in ölümüyle beraber Büyük Selçuklu Devleti tarihteki yerini aldı. Yıkılış Nedenleri 1)Devletin hanedanın ortak malı anlayışından kaynaklanan taht kavgaları 2)Köle kökenli Türklerin bürokraside yükselmesiyle ikinci plana atılan Türkmen beyleri taht kavgalarını etkilemesi 3)Abbâsî halifeleri zayıflayan devleti görünce siyasi otorite kurmak istemesi 4)Başta atabeyler olmak üzere devlet adamlarının kendi hâkimiyetlerini kurmak istemeleri 5)Bâtınî teşkilatının gizli yapısı ve suikastları sonucunda güven ortamının bozulması 6)Ekonomik ve siyasi güç kaybı 7)Sencer’in doğu yönünde Merv’i başkent yapması batı yönünü ihmal etmesi DEĞERLENDİRME SORULARI 1- Büyük Selçuklu devleti nerede kurulmuştur? a-Malazgirt b-Kirman c-Anadolu d-Horasan e-Nesa 2- Malazgirt Savaşıyla ilgili hangisi söylenemez? a- Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında geçmiştir b- 26 Ağustos 1071 tarihinde olmuştur c- Bizans ordusu karma ve ücretli bir ordudur d- Selçuklu ordusu Bizans ordusundan kalabalık olduğu için savaşı kazanmıştır e- Alparslan savaştan önce Diogenes’e barış önerisinde bulunmuştur. 3- Tuğrul Bey ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur? a-1061 yılında ölmüş ve Cend’de defnedilmiştir b-Kardeşi İbrahim Yınal’ı öldürtmüştür c-1054 yılında Anadolu seferine çıkmıştır d-1055’te Bağdat seferine çıkmıştır e-1058’de Bağdat seferine çıkmıştır 4- Aşağıdakilerden hangisi Selçuk Bey’in oğullarından biri değildir? a- Mikâil b- Arslan c- Tuğrul d- Musa e- Yunus 5- Selçukluların istiklallerini kazanarak Tuğrul Bey’i sultan ilan ettikleri savaş aşağıdaki bölgelerden hangisinde yapılmıştır? a- Merv b- Nesâ c- Dandanakan d- Malazgirt e- Rey 6-Aşağıdaki komutanlardan hangisi Malazgirt Savaşının ardından Anadolu’nun fethinde görev almamıştır? a- Kavurt b- Afşin c- Tutak d- Artuk e- Dilmaçoğlu 7- Melikşah ile Nizamülmülk’ün arasının bozulmasında aşağıdakilerin hangisinin etkisi olmamıştır? a-Terken Hatun b-Tacülmülk c- Nizamülmülk’ün artan gücü d- Nizamülmülk’ün bağımsız tutumları e- Hiçbiri 8-Berkyaruk’un tahta geçişi sırasında mücadele etmek zorunda kaldığı problemlerden biri değildir? a- Suriye Meliki Tutuş’un taht iddiası b- Bâtınî suikastleri c- Terken Hatun’un oğlu Mahmud’u sultan yapmak istemesi d- Haçlılar’ın Antakya’yı İşgali e- Muhammed Tapar’ın isyanı 9- Selçuklu hanedanının ilk atası kimdir? a-Selçuk b-Arslan Yabgu c-Dukak d-Oğuz Yabgu e-Tuğrul 10- Selçuklular Oğuzların hangi boyundan gelmektedirler? a-Kayı b-Karluk c-Kıpçak d-Kınık e-Yazır cevaplar:1)D 2)D 3) yanlış soru 4)C 5)A 6) 7)D 8) 9)C 10)D SORULAR 1)Büyük Selçuklu Devletinin resmi kurucusu kimdir? a)Selçuk Bey b)Tuğrul Bey c)Berkyaruk Bey d)Melikşah 2)Dandanakan savaşı kimler arasında yapılmıştır? a) Selçuklu-Gazneli b)Selçuklu-Bizans c)Karahanlılar-Gazneli d)Osmanlı-Bizans 3)Abbasi Halifesi Kaim bi Emrillah, kendisini Şii Büveyhoğullarının baskı ve hakimiyetinden kurtarmasından dolayı ‘’Doğunun ve Batının Sultanı’’unvanını verdiği Selçuklu Sultanı kidir? a)Sencer Bey b)Melikşah c)Çağrı Bey d)Tuğrul Bey 4) 26 Ağustos 1071 de Büyük Selçukluların Bizans karşısında elde ettikleri Malazgirt Zaferi’nin Anadolu Türk tarihi açısından önemi nedir? a)Bizans’la sınır komşusu olmuştur b)Yapılan antlaşma gereğince Türklerin batıya ilerleyişi bir süre gerilemiştir c)Doğu Anadolu’da bazı kaleler ele geçirilmiştir d)Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır 5) 26 Ağustos 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşında Bizans ordusunda bulunan hangi iki beylik orduları savaş esnasında Selçuklu tarafına geçmiştir? a) Gurlular-Karahıtaylılar b)Peçenekler-Kıpçaklar c)Uzlar -Gürcüler d)Peçenekler-Uzlar 6)Malazgirt Zaferi’nden sonra Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan ile Bizans imparatoru Romen Diyojen arasında imzalanan antlaşmaya göre, Bizans her yıl Selçuklulara düzenli vergi ödeyecekti. Bu durum aşağıdakilerden hangisinin kanıtıdır? a)Anadolu’nun Türkleştiğinin b)Bizans’la siyasi ilişkilerinin devam ettiğinin c)Bizas’ın Selçukluların üstünlüğünü tanıdığının d)İki devlet arasında askeri iş birliğine gidildiğinin 7) Abbasi Halifesinin ‘’Celalü’d-Dünya ve’d Din’’ lakabını verdiği Selçuklu sultanı kimdir? a)Melikşah b)Tuğrul Bey c)Sencer Bey d)Çağrı Bey 8) Batınilerle en etkin mücadeleyi yapan Selçuklu Sultanı kimdir? a)Sencer Bey b)Berkyaruk c)Muhammed Tapar d)Tuğrul Bey 9) Büyük Selçuklu Devleti en parlak dönemini hangi Sultan zamanında yaşamıştır? a)Selçuk Bey b)Tuğrul Bey c)Sencer Bey d)Melikşah 10) Büyük Selçuklu Devleti kaç yılında yıkılmıştır? a) 1040 b)1055 c) 1152 d)1157 Cevaplar: 1)B 2)A 3)D 4)D 5)D 6)C 7)A 8)C 9)D 10)D
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Aralık 2020, 22:00 | Mesaj No:7 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | ÜNİTE 5: SELÇUKLU KÜLTÜR VE MEDENİYET DEVLET TEŞKİLATI Selçuklular devlet teşkilatı alanında milli anlayışa bağlı kalırken İslami esaslara da azami riayet göstermişlerdir. Karahanlı, Gazaniler ve Samani devlet yapısından istifade eden Selçuklular dini hassasiyetleri dolayısıyla Abbasi devlet geleneğini de ihmal etmediler. SULTAN Büyük Selçuklu devletinin başında, tam adıyla Sultanu’l-Azam denilen sultan bulunur. Sultanın gücünü Tanrı’dan aldığına (Kut anlayışı) ve onun adına dünyaya hükmettiğine inanılır. Sultan devlet adamlarının haftanın belli günlerinde huzuruna kabul eder. Aynı zamanda halk sultanın huzuruna çıkarak şikayetlerini ve taleplerini sunarlardı. Selçuklularda uygulanıyordu. Bu sayede giderler azaltılmakta, savaşa hazır kuvvetler tutulmakta ve ikta olarak tahsis edilen toprakların işlenmesi sağlanmaktaydı. Selçuklu sultanları Abbasi Halifeliğine tabi idiler ve halifelik makamına büyük saygı duymaktaydılar. Selçuklu sultanlarının Türkçe adlarının yanında Arapça adları da vardı. Tuğrul Bey Muhammed, Çağrı Bey Davud, Sencer Ahmed adını kullanıyordu. Sultan Tuğrul Bey’e Bağdat seferinden sonra Rüknüddin, Meliku’d-Meşrik ve’lMağrib unvanları Halife tarafından yazılmış ünvanlara örnek gösterilebilir. Sultan merkezde (başkent) oturur. Şehzadeler daha küçük yaşlarda eyaletlere melik olarak gönderiliyor, kendilerini yetiştirmek ve işlerini idare etmek üzere onlara birer “Ata-beg” tayin ediliyordu. Şehzadeler büyüdükten sonra da onların veziri, kumandanı veya müsteşarı olarak kalan bu Ata-begler şehzadelerin yetişmelerinde ne kadar faydalı olmuşlarsa, onların sultanlığa veya hakimiyetlerini gelişletmeğe kışkırtmak ve o sayede kendi mevkilerini yükseltmek maksadıyla sebebiyet verdikleri sarsıntılar dolayısıyla da o derece zararlı olmuşlardı. SULTANLIK ALAMETLERİ Sultanlık alametlerini maddi ve manevi şeklinde ikiye ayırabiliriz. Manevi alametler arasında hutbe, unvan ve lakapları, maddi unsurlar arasında ise tac, taht ve parayı sayabiliriz. Hutbe: Cuma namazında hutbede halifeden sonra kimin adı zikredilirse sultan olur. Bir sultana bağlı (tabi) sultanların adı ise sultanlardan sonra okunur. Taht iddiası ortaya çıktığında ise halife hanedan üyeleri arasındaki mücadelenin sonunu bekler. Sikke: Hutbeden sonra en önemli sultanlık alameti kendi adına para bastırmaktır. Para bastırdığı zaman bağımsızlığını ilan etmiş olmaktadır. Tabi hükümdarlar bağlı oldukları sultandan sonra adlarını paraya yazdırırlar. Sultanın adını yazdırmadıklarında isyan etmiş sayılırlar. Selçuklularda ilk para Sultan Tuğrul Bey adına 1042 yılında Nişabur’da altından kestirilmiştir. Tevki ve Tuğra: Divanda vesikalarla ilave edilen sultanın imzasına tevki’ , sultan adına çıkarılan yazılara, besmele üzerine yazılan isim, lakap ve dua cümlelerine tuğra denir. Ok ve yaydan ibaret olan Kınık boyunun damgası Tuğrul Bey tarafından tuğra olarak kullanılmıştır. Tuğrul Bey’den sonra Selçuklu sultanları İslami geleneğe uygun olarak dua cümlesinden oluşan tevki’ kullanmışlardır. Çetr, törenlerde padişahın gölgelenmesi için taşınan şemsiyedir. Nevbet, sultanın bulunduğu mekanı gösteren günde 5 namaz vaktinden sonra askeri bando tarafından çalınan nöbete denir. Sultan’a bağlı melikler 3 nevbet çaldırabilir. 5 nevbet çaldırdığında sultana isyan etmiş sayılır. Nitekim Muhammed Tapar anlaşmaya vardıktan sonra 5 nevbet çaldırınca ağabeyi Sultan Berkyaruk’a isyan ettiği anlaşıldı. SARAY TEŞKİLATI Selçuklu Devletinde Rey, Isfehan, Bağdat, Merv, Nişabur ve Hemedan’da saraylar vardı. Sultanın ailesiyle ve hizmetçileri ile beraber kaldığı saray en ihtişamlı dönemini Melikşah ve Sencer döneminde görmüştür. Melikşah’dan itibaren saray teşkilatında İran etkisi ağırlık kazanırken Oğuz ananesinden tamamen uzaklaşılmamıştır. Saray hizmet eden Memlüklerin çoğu Türk asıllıydı. Hizmetçilerin en yüksek derecelisine Hacibu’l-Hüccab denir. Hacib sultan ile hükümet ve halk arasındaki irtibatı sağlar. Eminr-i Candar: Hükümdarın ve sarayın muhafızlığını yapar Emir-i Silah: Hükümdarın silahını taşıyan ve silahhaneden sorumlu kişiye denir. Camedar: Sultanın elbiselerinden sorumlu kişidir. Emir-i Alem: Sultanın bayrağından sorumlu kişilerdir. HÜKÜMET Devletin en yüksek kurumu Büyük Divandır. Bu divana bazen sultan da katılır. Divan’a vezirden başka müstevfi, tuğrai ,müşrif ve ağrızul ceyş katılır. Divanı istifa: Devletin bütün mali işlerinden sorumlu divandır. Reisine sahibi divanı istifa veya müstevfi denir. Vergileri toplayan amiler müstevfiye bağlıdır. Divanı inşa(divanı resail): Devletin bütün yazışmaları haberleşmeleri yapan divandır. Divanı Tuğra: Berat, nişan ve tayin gibi bütün belgeleri hazırlayan divandır. Divanı İşraf: Devletin mali ve idari işlerini teftiş eden divana denir. Reisine müşrif denir. Divanı Arız: Ordunun ihtiyaçlarıyla ve harcamalarıyla ilgilenen divana denir. Sorumlusuna arızı ceyş veya arız denir. DEVLET ADAMLARI Selçuklular vezire hâce ünvanını kullanıyorlardı. Vezirlik alametleri altın, divit ve taçtır. Atabeg sultanın çocuklarının terbiyesiyle uğraşan ve eyaletleri onlar adına idare eden kişilerdir. Kendilerine yakın buldukları şehzadenin sultan olması için uğraşırlardı. İDARİ TEŞKİLAT Büyük Selçuklu devleti merkez ve eyaletlerden oluşurdu. Eyaletlere hanedan üylerinden veya güvenilen komutanlardan vali atanırdı. Selçukluların ilk başkenti Nişavur sonra İsfahan sencer döneminde Merv oldu. Müsadere usulü hem valiler hem de devlet adamları arasında uygulanırdı. Eyaletleri hanedan üyeleri veya şehzade, emirler, amid veya amiller idare eder. Eyaletler valiliklere, valilikler ise kutval veya dizdar denilen kale muhafızlarının idaresindeki kazalara ayrılır. Belediye hizmetlerinden muhtesip , kazaların eminiyetinden şahne sorumludur. Tabi hükümdarlar veya eyaletlerdeki atabekler iç işlerinde serbest hareket ederlerdi. ASKERİ TEŞKİLAT Ordunun başlıca kaynağı konar göçer Türklerdir. En büyük ordudur. Başlangıçta boyların ortaya çıkardıkları askere dayanan Selçuklu ordusu daha sonra maaşlı ve toprak sahiplere dönüştü. Hizmetleri mukabilinde ikta olarak emirlere ve askere devlet arazisi tahrir ettirilerek yıllık gelirleri dağıtıldı. İkta sahibi ölürse toprak oğluna geçerdi. Selçuklu ordusu üçe ayrılır; Gulaman-ı Saray: Küçük yaştan beri eğitim gören sarayda yaşayan doğrudan sultana bağlı yılda 4 defa maaş(bistegani) alan askerlerdir. Hassa Ordusu: Çoğunlukla türklerden gerektiğinde çeşitli milletlerden toplanan merkezde durarak sultanın emrine hazır durumda bekletilen askerlere denir. Komutanlarına salar denir. Sipahiler: Ülkenin her tarafına dağıtılmış ikta arazisi üzerine yaşamaya, eğitime devam eden atlı birlikler. Bunların dışında ücretli tutulan askerler(haşer), Türkmenler ve gönüllü sınıflarda hizmet etmiştir. Savaş meydanında ordu merkez, sağ ve sol kol, öncü ve artçı kuvvet şeklinde konuşlanırdı. ADALET TEŞKİLATI Şer-i ve örfi hukuk uygulanmaktaydı. Şer-i hukuka kadılar bakardı. Evlenme, boşanma, nafaka, miras, alacak verecek davaları, yetim, akıl hastaların davaları, akrabası olmayan kadınların vasiliklerine, noterlik işlemlerine bakardı. Davalar dışında tereke, vakıf idaresi ve hayrat işlerinin hukuki düzenlemesine de bakarlardı. Kadıları kadıl kudat tayin eder, kadıl kudatı da sultan tayin eder. Kadılara kimse müdahele edemezdi. Örfi davalara emiri dad divani mezalim denilen mahkemeler bakardı. Divanı mezalime zulme uğrayan, memurlardan ve tüccarlardan şikayeti olan, verilen kararın yanlışlığına inan herkes müracat ederdi. Hüküm verme yetkisi sultana aitti. Sultan haftada iki gün mahkemeye başkanlık ederdi. Topraklar genişleyince sultan yerine vezir veya kadı veya hanedan üyelerinden birini atamaya başladı. Askerler arasındaki davalara kazasker bakardı. TOPRAK YÖNETİMİ Toprak haraci örşi ve emiri şeklinde 3 kısma ayrılır. Hazineye ait olan ve ikta sisteminde dağıtılan arazi emiri arazidir. Bu arazi nizamülmülk zamanında bölünerek süvarilere dağıtıldı. Bu sistemde toprak ve üzerinde yaşayan halk devlete bağlı ve onun denetimindedir. Halk toprağı ekip biçmek şartıyla geçici tapu ile toprağa sahiptır. Gelirini ikta sahibine verir. Hükümdar iktasına has denir. İkta sahibi bu verginin dışında fazla bir vergi talep edemez. Toprağı işleyen halk bu hakkı evladına bırakabilir. SOSYAL VE EKONOMİ HAYAT Selçuklu hanedan üyelerin dışındaki kesimin tamamına reaya denir.Reaya devlete tabi olmak , vergi vermek ve üzerlerine düşen görevlerini yapmak durumdadır.Devlet veya sultan ise onların ihtiyaçlarının gidermek ve korumak durumundadır.Reaya sınıfını ise göçebeler şehirler ve köylüler diye ayrılır. Göçebeler :Halkın önemli bir kısmını CEYHUN nehrini geçerek Horasana geçen türkler oluşmaktadır .Çadırda yaşıyor ve hayvancılıkla geçimini sağlıyordu .Koyun ve at sürüleri olan göçebelerin üretimleri et ,süt veyünden ibaretti.Halı ve kilim ürünlerinin ticaretini yaparak gelir elde ediyorlardı.Şehir hayatına uyum sağlamayan göçebelerin verdikleri zararı önlemek için devlet bu insanları ya CEYHUNUN gerisinde tutmaya veya daha ileri kol olarak batıya sevkedip Bizans topraklarına nakletmeyi veya oraları hedef göstermeye çalıştı.Nitekim Sultan Sencer zamanında bu sınıfa karşı yanlış bir tutum sergilenmesi Oğuz isyanına neden olarak devleti yıkıma götürmüştür. Köylüler:Köylülerin önemli bir kısmı toprak mülkiyetine sahip değildi .Köylü halk toprağı ekip biçmek şartıyla geçici tapuyla toprağa sahip olabiliyordu.Topraktan aldığı ürünün vergisini ikta sahibine ödüyordu . Şehirliler: Selçukluların kurulduğu Horasanda başkent önce NİŞABUR du .Melikşah zamanında REY başkent oldu.Sencer zamanında devleti merkezi artık Merv kenti oldu .Şehirler içkale , asıl şehir ve dış mahallelerden oluşuyordu. Ülke ekonomisinin önemli ayağını ticaret alanı oluşturmaktaydı. Verginin önemli kaynağı ziraat ürünlerinden elde ediliyordu. Sanayii alanında da kağıt , çini, cam,deri ve dokuma alanlarında gelişme gösterilmiştir. Selçuklular bir çok kurum inşaa ettiler. Medrese , hastane, gibi. İlk Selçuklu hastanesi NİZAMÜLMÜLK tarafından NİŞABURDA açıldı .Sultan ALP ASLAN zamanında açılan yeni hastanelerde Sabur b.Sehl ve İbnü’t Tilmiz gibi doktorlar hizmet etmişlerdir . Ordunun ihtiyacını gidermek için seyyar hastaneler kuruldu. İLMİ HAYAT Bu dönemde açılan yeryüzündeki ilk üniversite diyebileceğimiz NİZAMİYE MEDRESELERİ , asıl amacı yıkıcı Şİİ faliyetlri kapsamındaki HAŞİŞİ yapılanmasına ilmi alanda gereken cevabın verilmesi ve doğru bilginin ortaya konularak halkın biliçlendirilmesi amacıyla kurulsa da sadece Selçuklu ilmi hayatını değil topyekün İslam medeniyetinin gelişimine hizmet eden bir kurum ve gelişme ortaya konmuş oldu. Medreseler sadece din eğitimi değil astronomi ve diğer bilimleri de vermekteydiler . Selçuklular döneminde matematik ilmi büyük ilerleme kaydetti . Ömer Hayyam , Muhammed Beyhaki bu alandaki önemli insanlardır . 1074 yılında kurulan rasathanede Ömer Hayyam , Ebul ‘l –Muzaffer İsfizari , Meymun b.Necip el Vasıti gibi astronomlar tarih-i Meliki,Tarh-i Celil veya Takvim-i Meliki adıyla meşhur Olan yeni bir takvim hazırladılar . Bu takvim miladi yani Gregoryen takviminden daha doğru hesaplara dayanmaktadır . Abdurrahman el- Hazini ülkenin enlem ve boylamlarını gösteren ‘’Zicü’s-Senceri ‘’yi Sultan Sencere takdim etmiştir . Tarihi ilmi Selçuklu ailesininkökeninden bahseden Melikname ,İbn Hassul ‘un Risale-iMelikşahiye’si ,şair Ebu Tahir el-Hatuni’nin Tarihi-i Ali Selçuk , Sultan Sencer döneminde Ali el-Kaani tarafından yazılan Mefahiru’l –Etrak bu alandaki önemli eserlerden bazılarıdır . İran edebiyatının pek çok ismleri Selçuklu sultanlarından himaye görmüşlerdir .Lami ,Cürcani , Ebiverdi ,Enveri ,Nizami ve Sadi –i Şirazi döneminin ünlü şairleridir . Fasça edebiyat dili olarak rağbeettirdi. DİNİ HAYAT Büyük Selçuklu Devleti Sünni inanca bağlı bir devletti.Daha çok Hanefi kısmende Şafii mezhebi yaygındı .Selçuklular amelde Hanefi itikatta Maturidi mezhebini benimsediler. 1055 yılında Bağdat’a girdiklerinde Şafii Kadı’l –Kudatı İbn Makula ‘nın yerine Hanefi ebu Abdullah ed – Demağani tayin edildi . Sultan Alparslan Bağdatta Ebu Hanifenin kabrinin yanına Hanefiler için bir medrese inşa ettirdi. Hanefi mezhebinin asıl yayılma alanları ise Rey ,Buhara ,Semarkant , İsbicad ve Nişabur gibi kentler oldu. Ebu’l –Usr Pezdevi ve Şemsüleimme Serahsi gibi dönemin en ünlü alimleri bu şehirlerde yetişmişlerdir .Şafiilik ise daha çok hicaz Mısırda gelişme gösterdi. Sünni mezheb olan Şafii mezhebi içinde çok sayıda medreseyi hizmete açmıştır . bundaki bir amaçda Şii propagandasını etgisiz hale getirmekti. Şafii uleması arasında İmamül Haremeyn Cüveyni ,Ebu İshak eş-Şirazi İmamı Gazali sayılabilir. Selçuklu Türkleri, sünni inancın düşmanı olan Şia ile mücadele etmişlerdir . Şii Fatımi hilafetinin karşısın da zayıflayan Sunni Abbasilerin yanında yer alarak onları eski gücüne ve saygınlığına kavuşturmuşlardır. O dönemde tefsir , hadis , fıkıh ve kelam ilminde İslam dünyasının bugünde takdir ettiği zirve isimler yetişmiştir . Gazzali (ö.1111), Ebu İshak Şirazi (ö.1083), gibi önemli isismler sayılabilir .Ebu Nasr Abdurrahim’in ‘’et-Teysir’’ adlı eseri tefsir çalışması ,Beğavi ‘nin (Mesabihu’ssünne ) adlı hadis çalışması , Serahsinin (Mebsut ) adlı Hanefi fıkhıyla ilgili çalışması öneli eserlerden bazılarıdır. Tasavvufun kurumsallaşmasının önemli ölçüde tamamlandığı xı. Asra gelindiğinde başta Horasan olmak üzere Selçuklu topraklarında çok sayıda tarikat gelişme göstermiştir.Tuğrul Bey, Baba Tahiri Üryan’ın nasihatlerini dinlerdi. Selçuklu döneminin en önemli mutasavvıfı Risale’i Kuşeyriyye adlı eseri ile meşhur Abdülkerim Kuşeyri coğrafyayı etkilemiştir.Essülemiden tasavvuf terbiyesi alarak Nakşibendiyye ‘nin ünlü ismi Ebu Ali el- Farmedi ‘yi etkilemiştir. Ahmet Yesevinin hem Horasan’da hem Anadolu’da etkileri güçlü olmuştur .Türkler arasında en yayagın tarikat ise Nakşibendiyye tarikatıdır. XIV. Yüzyılında Bahaeddin Nakşibende nisbetle Nakşibendiyye adını alan bu tarikatın öncüsü Abdülhalık Gücdüvanı ‘nin Hacegan tarikatıdır . Selçuklular çok sayıda medrese açtılar . Bunlardan en meşhuru Nizamiye Medreseleridir . Batiniliğin zararları ile ilmi verilerle mücadele etmenin gerekliliğine inanan Vezir Nizamülmülk ilk defa 1067 yılın da Bağdatta devlet eliyele bir medrese açtı .Belli bir bütçe ve proğramla ve müstakil bir binada hizmet vermiştir. SORULAR 1-Aşağıdakilerden hangisi sultanın alametlerinden biri değildir ? a-Taht b-Taç c-Hutbe d-Divit e-Para 2-Aşağıdakilerden hangisi adeta Türklerin tarikatı olarak çok geniş bir alana tesir etmiş tarikattır? a-Kdirilik b-Haydarilik c-Nakşibendilik dHalvetiyye e-Cüneydiyye 3-Gayri Müslimlerin topraklarından alınan vergi türüne ne ad verilir? a-Öşür b-Cizye c-İkta dHarac e-Miri 4-Yaptıkları isyanla Selçuklu devletini yıkıma götürecek kadar tesir eden sosyal tabaka hangisidir? a-Ulema b-Köylüler c- Şehirliler d-Göçebeliler e-Asker sınıfı 5-Aşağıdakilerden hangisi risalesiyle meşhur Selçuklu dönemnin ünlü tasavvuf önderidir? a-Abdülkadir Ceylani b-Maturidi cAmidilmülk Kunduri d- Kuşeyri e- Nizami 6-Aşağıdakilerden hangisi Selçukluların itikadi mezhebidir? a-Mutezile b- Eş-ari c-Hanefi dCebriyye e-Maturidi 7-Nizamiye medreseleri ilk olarak hangi tarihte açılmıştır? a-1057 b- 1067 c- 1077 d- 1087 e- 1097 8-selçuklular zamanın da halkın tamamını karşılayan terim hangisidir? a-Mevali b-Ümare c- Reaya dHanedan e- Duafa 9-selçuklu devlet teşkilatında haberleşme ve bürakratik yazışmaları düzenleyen kuruma ne ad verilir? a-Divanı istifa b- Divanı arz c- Divanı inşs d- Divanı işraf e-Divanı hümayun 10-selçuklu devlet teşkilatında devlet işlerini ve çalışanları denetleyen kurum hangisidir? a-Divanı istifa b- Divanı arz c- Dvanı inşa d- Divanı işraf e- Divanı zimam 11- Selçuklu devletinde örfi davalara kim bakar? a-Emiri dad b-kadı c- Kadıl kullat d-Sultan 12-Aşağıdakilerden hangi Selçuklu devletinde hükümdarın ve sarayın muhafızlığını yapanlara verilen isimdir? a-Emiri şikar b-Emiri candar c-Emiri dad d- Emiri has 13-Selçuklu devletinde kadıları kim tayin eder? a-sultan b-Vezir c- Kadıl kullat dAtabek 14-Aşağıdakilerden hangisi vezirlik alametlerinden değildir? a-Çetr b-Altın b-Divid c –Taç 15-selçuklu devletinde şehzalerin eğitimi ile hangisi ilgilenir? a-Hümare b-Atabeg c- Melik dReaya 16-Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu devletinde kazaların emniyetinden sorumlu kimedir? a-Amil b-Dizdar c- şahne d-Atabeg 17-Aşağıdakilerden hangisi başkentlik yapmamıştır? a-Merv b-Nişabur c-isbahan dÖtüken 18-Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu devletinde vezire verilen ünvandır? a-Emir b-Müstevfi c-Hace dAmil 19-Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu döneminde şafii uleması arasında yer almaz? a-Cüveyni b-Ebu Eş-şirazi c-Ebu Abdullah ed Dameğani d-Gazzali 20- Aşağıdakilerden hangisi serahsinin Hanefi fıkhıyle ilgili çalışmasıdır? a-Melikname b-Mebsud c-Mefahi,rul edrak d-Ed teysir 21-Aşağıdakilerden hangisi beğavinin hadis alanındaki ünlü eseridir? a-Mebsud b-Mesahibus-sünne c-Ed teysir d-Mefahirul edrak Cevap anahtarı: 1d 2c 3d 4d 5d 6e 7b 8c 9c 10d 11a 12b 13c 14a 15b 16c 17d 18c 19c 20b 21b
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Aralık 2020, 22:05 | Mesaj No:8 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | ÜNİTE 6: HORASAN, MÂVERÂUNNEHİR VE HAREZM BÖLGESİNDE KURULAN DEVLETLER 1.Tâhirîler (821-873) Abbasi hilafeti içerisinde kurulan ilk bağımsız hanedan Horasan’daki Tahirilerdir. Adını hanedanın kurucusu Tâhir b. Hüseyin’den almıştır .Tâhir, EminMemun mücadelesinde Me’mun tarafındaydı. Birkaç İranlı tarafından Emin’in başı kesilerek Tâhir’e gönderildi. Tâhir de oğulları Musa ve Abdullah ile halifelik alametlerini Me’mun’a gönderdi. Emin’in öldürülmesi ile bütün Arapların nefretini kazanan Tâhir, Irak’tan uzaklaştırılıp Musul, el-Cezire, Şam ve Mağrip valisi ilan edilerek Rakka'ya gönderildi. Halife Me’mun devleti Horasan’dan idare etmenin mümkün olmadığına karar vererek Bağdat’a gitti ve Tâhir’i yanına çağırdı .Tahir kendisini Horasan ve Sistan valiliğine tayin ettirdi. Sistan'i oğlu Talha ile idare eden Tahir Horasan’da aile hakimiyeti kurmaya çalıştı. Bu sırada da paralardan halifenin adını çıkartarak kendi adına para bastırdı . Merv'de de Cuma namazında hutbeden Memun'un adını kaldırıp kendi adına okuttu . Bu bağımsızlık girişimlerinden sonra Tahir halifenin casusları tarafından zehirlenerek öldürüldü. Tahir'in ölümünden sonra oğlu Talha Horasan valiliğine geçmiş ve Harici Hamza ile mücadele etmiş fakat istediği başarıya ulaşamamış. Talha 'nın ölmesiyle de kardeşi Abdullah Horasan valisi olmuştur. Abdullah bölgeye gidip Haricileri bertaraf etmiştir , Muhammed b. Kasım isyanını bastırmıştır. Mazyar isyanıyla da yakından ilgilenen Abdullah bu isyanın ünlü komutan Afşin'in tahrikiyle çıktığı rapor etmiş ve onun ölümüne sebep olmuştur. Abdullah öldüğünde Rey, Taberistan , ve Kirman onun hakimiyeti altındaydı. Abdullah’ın oğlu ikinci Tahir Horasan valisi oldu fakat Salih b Nasr' in isyanı bastırılamayınca Sistan Tahirilerin elinden çıktı . İkinci Tahir 'den sonra ise oğlu Muhammed b. Tahir geldi devlet adı vasfı olmayan Muhammed ' in döneminde Tahiriler zayıflamaya başladı. Saffariler'den olan Yakub b. Leys Tahiriler Devletine son verdi . Tâhirîler Nişabur’da bağımsız bir devlet olduktan sonra düzenli olarak Abbâsîlere vergi ödemeye devam ettiler. Bu vergi içerisinde gönderilen Türkler, Abbâsî halifelerinin memlûk ordusunu oluşturdu. Tâhirîler Arap ve İranlılara iyi davranarak halkın gönlünü kazandılar. Sünnî inançları ve dini hayatı önemseyen yanları ile tanınan Tâhirîler halkın menfaatini koruma, ziraat ve imarı teşvik etme, ulema ve şairleri himaye etme gibi birçok alanda başarı gösterdiler. Hanedanın asıl kolu Horasan’da yaşamaya devam ederken ailenin diğer üyeleri X.yüzyılın sonuna kadar Bağdat’taki garnizonun kumandanlığını (Sâhibu’ş-Şurta) üstlendiler. Tâhirîler yukarda söylediğimiz kuvvetli Sünnî inançlarının bir yansıması olarak Hazar denizi etrafında yayılmaya çalışan Şia’nın önünü kesmede başarı gösterdiler . 2.Saffariler (861-1003) Saffârîler adlarını hanedanın kurucusu Yakub b. Leys es-Saffâr’dan almışlardır. Adını Yakub b. Leys’in bakırcı “Saffâr” olmasından almıştır. Sistan ve Afganistan’ın bir kısmına hâkim olan Yakub Tâhirîlerin elindeki Herat’ı zapt etti. Tâhirî hükümdarı Muhammed b. Tâhir ise mücadeleyi göze alamadı ve Yakub’a Sistan, Kabul, Kirman ve Fars’ın idaresini bıraktı. Yakub 867 yılında Zerenc’de adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilan etti . Yakub Sistan’a dönünce Halife Mu‘temid Fars bölgesine vali tayin etti. Ayrıca Fars ve Ahvaz bölgesini kardeşi Muvaffak’a bıraktı. Yakub, Zebulistan ve Fars bölgesini ele geçirirerek ilerleyişini sürdürdü. Ancak Bağdat ile Medain arasında Dicle nehri kıyısında Deyrülakûl denilen yerde yapılan savaşta Abbâsî ordusunun zaferiyle sonuçlanınca Yakub Huzistan'a çekilmek zorunda kaldı ve yakalandığı hastalıktan dolayı vefat etti. Yakub'un yerine kardeşi Amr bin. Leys gecti. Abbâsî halifesi Mu‘temid’e itaatini bildirdi. Buna göre Amr, her yıl 20 milyon dirhemi Bağdat’a gönderecek karşılığında Bağdat Sâhibu’şŞurtalığını üstlenecek ve Haremeyn’de temsilci bulundurabilecekti. 883 yılında Fars valisi Muhammed b. Leys’in ödemediği vergileri ödeyen Amr’ın emirliği Abbâsî hilâfetince onaylandı. Halife Sâmânî emiri İsmail b. Ahmed’i azledip yerine Amr’ı tayin edince Saffârîlerle Sâmânîler karşı kaşıya geldiler. Belh yakınında yapılan savaşta İsmail b. Ahmed, Amr’ı mağlup ederek, 902 yılında onu öldürttü. Sâmânîler bundan sonra Horasan’ın hâkimi oldular. Amr’ın torunu Tâhir zamanında devlet işlerini Sebükeri’ye bırakıp eğlenceye dalması üzerine hazine boşaldı, vergi toplanamadı. Sistan’ın durumu kötüleşince amcası Leys b. Ali Sistan idaresine el koydu. Ancak Abbâsî ordusundan destek alan Sebükeri, Leys’i mağlup etti ve esir alarak Bağdat’a gönderdi (909). Sebükeri, Abbâsîlere itaat arz ettiği için Kirman ve Fars Saffârîlerin elinden çıkmıştı. Ardından Abbâsî halifesi Sâmânî emirlerinden Ahmed b. İsmail’e Sistan hâkimiyetini vererek Saffârîleri ortadan kaldırmasını emretti. 911 yılında bu harekâtın sonunda Muhammed ele geçirilerek Saffârîlerin Leys b. Saffar koluna son verilmiş oldu.Sâmânîlere karşı Sistan’da bazı ayaklanmalar başlaması nedeniyle kısa bir süre Amr b. Leys’in torunlarından Ebu Hafs Amr tahta geçirildi. Ardından Amr b. Leys’in kızdan torunu Ebu Cafer Ahmed b. Muhammed b. Halef başa geçirildi. Böylece Saffârîlerin Halefîler kolunun dönemi başladı. Saffârîler Ebu Cafer Ahmed zamanında kısmi de olsa bir toparlanma dönemine girdiler. Ebu Cafer’den sonra tahta geçen el-Halef’in Gaznelilerin düşmanı Karahanlı Nasr b. Ali ile mektuplaşması üzerine Gerdiz kalesine sürülmesi ile devlet tarihteki yerini aldı. 3.Samaniler (873-999) Sâmânîler 819-1005 yılları arasında Horasan’da (İran Horasan’ı, Harezm, Mâverâunnehir, Sistan) hüküm sürmüşlerdir. Hanedanın kurucusu Kuzey Afganistan’ın Belh şehrinde bir dihkan (mahalli toprak sahibi) olan Sâmân-hudâ idi. Sâmân-hudâ Emevîlerin Horasan valisi Esed b. Abdullah el-Kasrî vasıtasıyla Müslüman olmuştur. Torunlarıyla beraber Halife Me’mun’a sadık hizmetleri olmuştur. Mâverâunnehir’de güçlenen aileden Nasr b. Ahmed bölgenin tamamının valiliğini Halife Mu‘temid’den almayı başardı. Semerkand’da Nasr b. Ahmed, Buhara’da ise kardeşi İsmail ülkeyi idare etmeye başladılar. Sâmânîler putperest Türklerin akınlarına karşı bölgeyi korumakla görevlendirildiler.889 yılında İsmail b. Ahmed kardeşi Nasr’a üstün gelerek onu ikinci plana attı ve Sâmânîlerin hükümdarı oldu. Bundan sonra Buhara’dan devleti idare etmeye başladı. Henüz Müslüman olmamış Türklerle ve yeni kurulan Karahanlılar ve Horasan’daki Saffârîlerle mücadele etti. 900 yılında İsmail, Saffârî Amr b. Leys’i mağlup edince halife buna memnun oldu ve kendisi Tâhirîler ve Saffârîler yerine Horasan valiliğine getirildi. Abbâsî halifesi ona Mâverâunnehir-Horasan, TaberistanDeylem bölgelerinin idaresini verdi. Böylece İran’ın doğu bölgesinin en güçlü hanedanı oldular. Sünnî olan Sâmânîler Kuzey İran’da Büveyhîlerle mücadele ederek Horasan ve Mâverâunnehir’de Sünnî hâkimiyeti oluşturdular. X. yüzyılda Sâmânîler devletinde dengeler bozulmaya başladı. Merkezi idare kurmak isteyen hanedana karşı asker ve toprak sahibi sınıf isyanlarında başarılı oldu. 907 yılında İsmail ölünce yerine oğlu Ahmed (907-914) sonra da torunu Nasr (914-943) geçtiler. Batıda Taberistan bölgesindeki güçlerle mücadele ettiler. Rey civarına kadar topraklarını genişlettiler. Nasr b. Nuh (943-954) zamanında ise Rey şehrini, Saffârîleri ve Harezmşahları hâkimiyetleri altına aldılar. Büveyhîlerle ve Karahanlılar ile mücadele ettiler. Sâmânîler zamanında valiler güçlü kişilerden oluşuyordu. Valiler aynı zamanda ordu komutanıydılar ve Nişabur’da oturuyorlardı.Bunlardan Alptegin Mansur b. Nuh ile anlaşmazlığa düşünce Gazne’ye giderek Levik hanedanına son verip Gazneliler devletinin temelini atmıştır. II. Nuh döneminde ise devlet yeni güçlerle karşılaştı. Selçuklular ve Gazneliler ile mücadele başladı. 997 yılında II. Nuh’un yerine geçen oğlu II. Mansur tahttan indirilerek gözlerine mil çekildi. Kardeşi II. Abdülmelik zamanında ise Gazneliler 999 yılında Harezm ve Horasan’ı ele geçirdiler. Bu sırada diğer bir güç kaynağı Karahanlılar Buhara’ya hâkim oldular. Bu yüzyılın son on yılı Sâmânî topraklarına sahip olmak isteyen Karahanlı ve Gazneli mücadelesiyle geçti Abdülmelik’in kardeşi İsmail hapisten kaçıp Buhara’yı tekrar elde etti ise de bu uzun sürmedi. Sâmânî emiri İsmail el-Muntasır’ın 1005 yılında ölümüyle Sâmânîler son buldu. Askeri güçleri sayesinde ticaret yollarını güven altında tutmaları Sâmânîlere iktisadi güç kattı. Bu refah sayesinde Sâmânîler saraylarında adeta Arap ve Fars rönesansını gerçekleştiriyorlardı. İranlıların milli destanı Firdevsî Şehname’sini Sâmânîler zamanında yazmıştı. IX. asırdan itibaren Müslüman emirlerin ordusundaki Türk askerlerinin tamamına yakını Sâmânî ülkesinden gelmekteydi. Askerlere üç ayda bir tama’ denilen maaş verilirdi. Memlûklerin yetiştirilmesi konusunda ise on yılı bulan sıkı bir eğitim modeli uygulanırdı. Bu süreci tamamlayanlar süvari birliğine katılarak vali ve emir olma imkânına ulaşabilirlerdi. Horasan-Mâverâunnehir ve Harezm bölgesi, en müreffeh dönemini Sâmânîler döneminde yaşadı. Bölge kültür ve ilim merkezi haline geldi. Coğrafyacıların bildirdiğine göre ziraat ve ticaret çok gelişti. Sâmânîler Türkler arasında İslâm’ın yayılması açısından da özel bir öneme sahiptir. Harezm bölgesi kanalıyla İslâm Dini Oğuzlar, Hazarlar ve İdil Bulgarları arasında yayıldı. 900 yılı civarında İdil Bulgarları Müslüman oldular. Mâverâunnehir bölgesi kanalıyla ise Karahanlılar, Oğuzlar arasında İslâm yayıldı. Bir süre sonra Karahanlılar arasında çok sayıda insan Müslüman oldu. İslâmlaşma faaliyetinde tüccarların ve mutasavvıfların önemli katkısı bulunmaktadır. Devlet bürokrasisinde sultan’dan sonra saltanat nâibi, hacib, ümera, valiler, sahibu’ş-şurta, muhtesip, âmil ve reis gelmekteydi. Vezirler arasında el-Bel‘amî (ö.974) önemlidir. Dîvânlar arasında Vezaret, Şurta, Müstevfî, İnşa, İstifa gibi Dîvânlar hizmet vermekteydiler. Dolayısıyla Sâmânî devlet teşkilatı ve Dîvân sistemi Selçuklu ve Gazneli Devletlerini etkilemiştir . Sâmânîler döneminde özellikle Mâverâunnehir bölgesinde Hanefî fıkhı büyük gelişme göstermiştir. Ebu Zeyd el-Belhî, Ebu Mansur el-Mâturîdî, Narşahî, elFârâbî, İbn Sina ve el-Bîrûnî bu devrin büyük ilim ve din adamlarından bazılarıdır. İslâm tarihinde Farsça ilk defa edebiyat ve şiir dili haline geldi. Bunlardan en önemlisi Firdevsî’dir. Diğerleri Kisâî, Dakîkî ve Ascedî olarak ifade edilebilir. 4.Büveyhiler(932-1062) Büveyhîler X-XI. yüzyıl arasında Batı ve Orta İran, Irak ve Umman bölgelerinde varlık gösteren Şiî bir devlettir. X.yüzyılda İran’ın en güçlü ailelerinden biri olan Büveyhîler Hazar denizinin güneyinde Taberistan ile Gilan arasında kalan bölgede (Deylemistan) bulunuyorlardı. Dağlık bir bölgede yaşayan Deylem halkı uzun süre İslâm fetihlerine direndiler. X. asrın başlarında Şiî dâilerin gayretleriyle Müslüman oldular. Büveyh’in (Bûye) oğulları Ebu’l-Hasan Ali, Ebu Ali Hasan ve Ahmed önceleri Gilan’daki Mâkân b. Kâkî’ye sonra Merdâvic b. Ziyâr’a bağlı hareket eden askerlerdendi. Merdâvic, Büveyhî kardeşlerin en büyüğü Ali’ye Kereç valiliğini verdi. Merdâvic Türk Memlûkleri tarafından öldürülünce Deylemliler Büveyhîlere katıldılar .Büveyhîler Ziyârîlerin topraklarına da el koydular. Büveyh’in diğer oğlu Hasan, Cibal bölgesine, Ahmed ise Kirman ve Huzistan bölgesine hâkim oldu. Ahmed Irak’a girdi ve Vasıt’ı ele geçirdi. Abbâsî Halifesi Müstekfî onu Bağdat’a çağırarak Emîru’l- Ümerâ olarak tayin etti. Ahmed’e Muizzuddevle, Ali’ye İmadüddevle, Hasan’a Ruknüddevle lakabını verdi. Büveyhîlerin Bağdat’a girmesi ile Abbâsî Hilâfeti üzerinde 110 yıl sürecek vesayet dönemi başladı. Asıl büyüme, siyasi ve kültürel açıdan en parlak dönem, 976 yılında Büveyhîlerin hâkimi olan Ahmed’in torunu Adududdevle b. İzzüddindevle zamanında oldu. Bağdat’ta yeni binalarla imar edildi, edebî ve ilmî faaliyetler arttı. Onun zamanında Büveyhîler Irak, Güney İran, Umman’a hâkim oldular. Batıda elCezire’deki Hemdânîlere, Taberistan’daki Ziyârîlere, Horasan’da Sâmânîlere karşı büyük bir gelişme gösterdiler. Adududdevle’nin 983 yılında ölümünden sonra toprak kavgası başladı. Bahauddevle’nin 990 yılında sultan olmasıyla ortam sakinleşti. Bahauddevle zamanında edebiyat ve ilim dünyası büyük himaye gördü. Vezir Sabur b. Erdeşir 993 yılında Bağdat’ta Dâru’l-İlm kuruldu. Vezirin adıyla anılan bu kuruma 10 bin ciltlik kütüphane vakfedildi. Bahaüddevle’nin 1012 yılında ölümüyle Büveyhîler çöküşe geçti Türkler ile Deylemliler arasında ciddi mücadeleler başladı. Celalüddevle Ebu Kalicar 1044 yılında Bağdat’ta idareyi ele geçirdi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in batıya yönelmesiyle Büveyhîler iyice zayıfladı. Ebu Kalicar’ın ölümünden sonra kumandanlardan Arslan el-Besâsîrî Bağdat’ta gücü eline aldı. Selçuklu sultanı Tuğrul Bey 1055 yılında Bağdat’a girdi. Arslan Besâsîrî’nin gayretleri bir şeyi değiştirmeye yetmedi. Sembolik olarak Fars’da yedi yıl daha sürecek olan Büveyhîler 1062 yılında resmen sona erdi. Deylemlilerin çoğu gibi Büveyhîler de On iki imam mezhebine şiddetle bağlı Şiî bir hanedan idi. Muizzuddevle 8 Şubat 963 tarihinde 10 Muharrem günü çarşıların kapatılmasını herkesin siyah giyerek, Hz Hüseyin’in matemini tutmasını emretti. 964 yılında Gadîr-i Hum olayının gerçekleştiği 18 Zilhicce günü bayram ilan edildi. Azizüddevle zamanında ise bu bidatlar kaldırıldı. Ayrıca Sünnîler ile Şiîler arasındaki gerginliği hafifletmek için kızını Abbâsî halifesiyle evlendirdi.Büveyhîler sadece Bağdat’ta değil Isfehan, Kazvin, Rey gibi ülkenin çeşitli yerlerinde imara büyük önem verdiler. Saray, cami, hastane ve rasathane kurdular. Şehir surlarını, kaleleri, yol ve kanalları imar ettiler. Adududdevle Fars bölgesindeki Firuzabad’ı yeniden inşa ettirdi. 100000 dinar harcayarak Bağdat’ta Adudî Bimaristanı’nı inşa ettirdi. Bu hastanede eğitim ve sağlık hizmetleri uzun asırlarca sürdürüldü. Bu devirde yaşayan çok sayıda ünlü âlimler arasından el-Fihrist’in yazarı İbnü’n-Nedim, Matematikçi el-Buzcâni sayılabilir. 5.Harizmşahlar (1097-1231) Harezm, Ceyhun nehri kenarında sulak ve verimli bir bölgeydi. Onuncu asırda Gürgenç şehrinin Sibirya ve Kara Deniz’e giden ticaret yollarının kavşak noktasında olması iktisadi olarak gelişmesini sağladı. Yerli bir aile olan Me’mûnîler 995 yılında nehrin sağ kısmında Afrigîler’i ortadan kaldırarak Harezmşah unvanını aldılar. Bu dönemde İbn Sînâ ve Sa‘lebî gibi âlimler himaye edildi. Şeklen Sâmânîlere bağlı olan Harezm’deki Me’munîlere 1017 yılında Gazneli Mahmud son verdi. Yirmi yıl boyunca Gazneli Türk memlûk valiler tarafından idare edilen Harezm, Cend hâkimi Şah Melik’in eline geçti. 1041 yılında Şah Melik’in öldürülmesiyle Harezm, Selçuklu hâkimiyetine girdi . Selçuklular atadıkları valiler ile bölgeyi idare etmeye başladılar. Melikşah’ın buradaki valisi Taştdar AnuşTegin idi. AnuşTegin’den sonra Harezm valisi tayin edilen oğlu Kutbeddin Muhammed Harezmşah ünvanını kullanmaya başladı. Dolayısıyla Harezmşahlar, Harezm bölgesinde AnuşTegin’in büyük oğlu Kutbeddin Muhammed tarafından 1097 yılında kurulan ve sırasıyla Atsız, İlarslan, Tekiş ve Alâeddin Muhammed’in saltanat sürdüğü ve 1231 yılında Moğollar tarafından yıkılan hanedandır. Selçuklu Sultanı Sencer’e bağlı kalan Kutbeddin Muhammed devrinde Harezm her alanda gelişme gösterdi . Müslüman olmayan Türklerle, Harezm hududundaki harplerinden dolayı da “Gazi” sıfatını alan Atsız ismen Selçuklulara bağlı kaldı ise de gerçekte bağımsız olmak istiyordu.Cend ve Mangışlak gibi mühim merkezleri kendi adına zapt etti. Sencer bu duruma çok kızdı ve onu suçladı. Bu bahane ile Atsız istiklâlini ilan etti. Horasan yollarını kapattı, Selçuklu memurlarını hapsetti. Bunun üzerine Sencer 1138 yılında Atsız üzerine yürüdü. Onu ağır bir mağlubiyete uğratarak idari düzenlemelerde bulundu. Sencer, Merv’e dönünce Atsız tekrar bölgede hâkimiyet kurdu. 1147 yılına gelindiğinde Sencer’in Harezm seferiyle yine ona tâbi oldu. Oğuz isyanı sürecinde zor günler yaşayan Sultan Sencer’e destek olmaya çalıştı. Oğuzlara mektup yazarak Sultan Sencer’e tabi olmalarını tavsiye eden Atsız, 1156 yılında öldü. Atsız’dan sonra yerine geçen veliaht oğlu İl-Arslan muhaliflerini ortadan kaldırdı. Askerin iktalarını ve maaşlarını artırdı. 1157 yılında Sultan Sencer’in ölümünden sonra ise doğunun en kudretli hükümdarı haline geldi. İl-Arslan’ın ölümü üzerine, küçük oğlu Sultanşah tahta oturdu (586/1172). Fakat ağabeyi Tökiş (Tekiş) Karahıtaylar’a iltica ederek onlardan askeri yardım aldı. Kardeşinin firarı ile kolayca Hârezm tahtına geçen Alâeddin Tekiş sülâlenin belki en büyük şahsiyetidir. 591/1194’te Rey civarındaki savaşta Irak Selçukluları Sultanı II. Tuğrul’u yenerek onu katleden Tekiş, İran ve Irak-ı Acem’in hâkimiyetini eline geçirdi ve böylece Büyük Selçuklu İmparatorluğunun siyasî varisi olma yolunda önemli bir adım atmış oldu. Tekiş bundan sonra “Sultan” ünvanını kullanmaya başladı. Abbâsî Halifesi Nâsır ile yaptığı mücadelede, hilâfet ordusunu yenen Tekiş 597/1200’de Hârezm’de (Şahristan yolunda) öldü . Tekiş’ten sonra Harzemşah Alâeddin Muhammed (1200-1220) oldu. Alâeddin, Gur Sultanları Şihâbüddin ve Gıyasüddin ile mücadele etti. Gösterdiği zaferlerin neticesindendir ki Alâeddin “İskender-i Sâni ve Sancar” lakaplarını almıştır. İmparatorluk sınırları genişleyerek Sır-Derya’dan Irak-ı Arab’a kadar uzandı. 615/1218’de Alâeddin, Cengiz’in elçilerini kabul etti ve bir ticaret anlaşması yaptı. Bir Moğol kervanının Otrar’da Harezmlilerce yakalanıp öldürülmesi üzerine Cengiz, suçluların teslimini, malların da tazminini istedi. Alâeddin bu teklifi reddettiği gibi gönderilen elçileri de öldürttü (1218) Bu hadiseden sonra Cengiz Han, 617/1220 yılından itibaren Harezmşahlar ülkelerini istilâ etmeye basladi ve Alaeddin'i köşeye sıkıştırdı. Alaeddin Hazar Denizinin güneydoğu sahillerine yakın Abiskün adalarından birine sığındı. Orada 617/1220’de vefat etti. Alâeddin Muhammed’in yerine geçen Celâleddin Harezmşah vatan müdafaasında büyük gayret gösterdi ise de, Moğol seli karşısında tutunamadı ve talihini diğer memleketlerde denedi.Selçuklu hükümdarı Alâeddin Keykubad ile yaptığı Yassıçemen Savaşı’nda ağır bir mağlubiyete uğradı. Daha sonra Moğollara karsı ondan gelen ittifak tekliflerini hiç bir Türk ve İslâm Devleti kabul etmedi. Moğollara art arda yenilen Celâleddin, Mukan yakınında tekrar bir Moğol baskınına uğrayarak bütün kuvvetlerini kaybetti. Kaçtığı Silvan dağlarında öldürüldü. Onunla birlikte Doğu Anadolu’ya gelen ve Moğollar önünden çekilen Harezmliler Selçuklu Devleti hizmetine girdiler. 6.Safeviler ( 1501-1736 ) XVI ve XVII. yüzyılda Tebriz merkez olmak üzere İran, Horasan, Gürcistan,Azarbaycan, Dağıstan, Türkmenistan, Doğu Arabistan, Doğu Anadolu bölgelerinde hâkimiyet kuran bir devlettir. Safevî nisbesi Erdebil sufilerinden Şeyh Safiyuddin’in soyundan geldikleri için verilmiştir. Aslen Türk olan Safiyyüddin, Sünnî iken daha sonra daha sonra gelen oğulları Sadreddin, Hoca Ali, İbrahim ve Şeyh Cüneyd dönemlerinde Şiî bir karakter almıştır. Şiîliğe kayma Şeyh Cüneyd zamanın büyük oranda tamamlanmıştır. Şeyh Cüneyd muhalif olduğu Şirvan şahı Halil ile yaptığı savaşta 1460 yılında öldürüldü. Yerine geçen oğlu Haydar, dayısı Uzun Hasan’ın kızı Halime Begüm ile evlendi. Bu evlilikten Safevî devletinin kurucusu Şah İsmail doğdu. Haydar müntesiplerine kızıl başlıklar giydirdiği için Safevî tarikatına girenlere kızılbaş denilmeye başlandı. Akkoyunlu hükümdarı Elvend Bey’i bertaraf ederek Tebriz’e dönen İsmail, 1501 yılında kendisini Şah ilan ederek Safevî devletini kurdu. Şah İsmail Şiîliği yaymaya başladı ve Tebriz’de on iki imam adına hutbe okuttu. Şiîliği kabul etmeyen çok sayıda insanı öldürdü. Bundan sonra Anadolu’ya yöneler Osmanlı topraklarında Şiî mezhebini yaymaya çalıştı. Yıldırım Bayezid bir heyet göndererek onu uyardı. Şah İsmail Osmanlılarabağlı olduğunu bildirmesine rağmen Sünnîliğe karşı yürüttüğü çalışmalara devam etti. 1505 yılında Kazvin’de Hâlidîleri toptan katletti. 1507 yılında Dulkadiroğullarına ait Erciş, Ahlat, Bitlis ve Elbistan’ı işgal ederek on binlerce Sünnî Müslümanı katletti. 1509 yılında Irak-ı Arab seferini düzenleyerek Bağdat’ı işgal etti. Burada pek çok sünnî âlimin türbesini yıktırarak çok sayıda Sünnî Müslümanı öldürdü. Siyasi başarılarının yanında Şah İsmail Şiî propaganda çalışmaları kapsamında derviş kılığında birçok adamını Osmanlı ülkesine gönderdi. Bunlardan biri Şahkulu’dur. Şahkulu Osmanlı kuvvetlerini üst üste yenerek Kütahya’yı tahrip etti. 1514 yılında Çaldıran savaşında ağır bir darbe yiyen Şah İsmail meydandan kaçtı. Bu sırada Özbekler Horasan’ı yeniden ele geçirdiler. Şah İsmail 1524 yılında öldüğünde geniş bir ülke ve Şiî bir devlet bıraktı. Şah Tahmasb, Özbekler ve Osmanlılar ile mücadeleye devam etti. 1548 yılında Tebriz seferine çıkan Kanûnî, Safevî ordusunu Meren’de yendi. Şah Tahmasb II. Selim ve III. Murad’ın cüluslarını tebrik etti. 1576 yılında kızılbaş reisleri arasında çıkan bir anlaşmazlıkta zehirlenerek öldürüldü. Yerine geçen İsmail Mirza Sünnîlere biraz daha ılımlı davrandı. Osmanlılarla anlaşma yaptı. Devlet kademelerinde kızılbaşları tasfiye edip kendine bağlı insanları atamaya başlayınca 1577 yılında zehirlenerek öldürüldü . Yerine geçen amâ Muhammed Hudâbende, Hamza Mirza’yı veliaht ilan edip işleri hanımına bıraktı. III. Murad anlaşmanın bozulduğunu ileri sürerek Safevîlere savaş ilan etti ve onları Çıldır ovasında yendi. Tiflis ve Şirvan bölgesi Osmanlılara geçti. 1586 yılında Hamza Mirza da öldürüldü. 1588 yılında tahta çıkan Abbas Mirza Osmanlılar ve Özbeklere karşı aşırı düşmanca bir siyaset izledi. Daha sonraları Osmanlılarla anlaşan Abbas Mirza Avrupa Devletlerine yanaşarak Osmanlıya tekrar savaş açmak istedi fakat 1628’de öldü. Abbas Mirza'dan sonra bir çok kişi tahta oturduysa da Safevi Devleti 1736 yılında III. Abbas’ın ölümüyle sona erdi. DEĞERLENDİRME SORULARI 1-Tâhirîler devletini aşağıdakilerden hangisi kurmuştur? a-Baba Tâhir b-Tâhir b. Aşur c-Tâhir b. Hüseyin d-Rafi b. Leys e-Amr b. Leys 2- Yakub b. Leys tarafından kurulan ve bakırcı anlamına gelen bir lakaptan adını alan devlet hangisidir? a-İhşîdîler b-Büveyhîler c-Saffârîler dHarezmşahlar e-Safevîler 3- Aşağıdakilerden hangisi Şiî karakterli bir Türk devletidir? a-İhşîdîler b-Tâhirîler c-Safevîler dTolunoğulları e-Harezmşahlar 4-1231 yılında öldürülen ve devletin son bulmasına neden olan 4-Harezmşah sultanı aşağıdakilerden hangisidir? a-Kutbeddin b-Anuştegin c-Atsız dCelâleddin e-Alâeddin 5- Gadiri Hum olayını bayram, Hz. Hüseyin öldürülmesini matem günü ilan eden Büveyhî emiri aşağıdakilerden hangisidir? a-Adududdevle b-Muizzuddevle cYeminuddevle d-Celalüddevle e-Arslan elBesâsîrî 6- 1507 yılında Dulkadiroğullarına ait Erciş, Ahlat, Bitlis ve Elbistan’ı işgal ederek on binlerce Sünnî Müslümanı katleden Safevî sultanı kimdir? a-Şeyh Cüneyd b-Uzun Hasan c-Şeyh Safıyyüddin d-Şah İsmail e-Haydar 7- Son Sâmânî emiri aşağıdakilerden hangisidir? a-Nasr b. Ahmed b-İsmail b. Ahmed c-Nasr b. Nuh d-İsmail el-Muntasır e-Mansur 8-Tâhirîlerr devletine aşağıdaki komutanlardan hangisi son vermiştir? a-Muhammed b. Tuğç b-Tâhir b. Hüseyin cCelâleddin Harezmşah d-Yakub b. Leys e-Amr b. Leys 9-Tâhirîler hangi dönemde zayıflamaya başlamıştır? a-Tâhir b. Hüseyin b-Abdullah b. Tâhir cMuhammed b. II. Tâhir d-Talha b. Tâhir e-Ahmed b. Tolun 10- Henüz Müslüman olmamış Türklerle mücadelede öne çıkan hanedan aşağıdakilerden hangisidir? a-Tâhirîler b-Eyyûbîler c-Sâmânîler dSaffârîler e-İhşîdîler 11- Aşağıdakilerden hangisi Tahir b. Hüseyin'in Horasan ve Sistan valiliğine atandıktan sonra yapmış olduğu gelişmeler arasında yoktur ? a-Merv'de Cuma namazında hutbeyi halife Memun yerine kendi adına okutması b- Bağımsızlık girişiminde bulunması c- Oğlu Talha’yı Horasan valiliğine atanması d- Aile hakimiyeti oluşturması e- Kendi adına para bastırması 12-Aşagidakilerden hangisi Abdullah b. Tahir 'in bastırdığı isyanlar arasında yoktur? a-Mazyar isyanı. b- Muhammed b. Kasım isyanı c- Hariciler isyanı. d- Salih b. Nasr’ isyanı 13-Mazyar isyanını tahrik ettiği gerekçesiyle öldürülen ünlü komutan kimdir ? a-Kavurt. b- Afşin. c- şah İsmail. d- Artuk. eMemun 14- Amr b. Leys 'in Abbasi halifesi Mutemid 'e itaatini bildirmesiyle aşağıdaki hangi gelişme yaşanmamıştır ? a-Her yıl 20 milyon ödemiştir b- Saffarilerin halifeler kolunun dönemi başlamıştır d-Haremeyn'de temsilci bulunduran ölecektir. eBağdat Sahibus Şurtalığını üstlenmiştir. 15-Saffarilerin son bulması hangi olaya bağlıdır ? a-Yakub b. Leys ‘in ölümü. b- Kirman ve Fars valiliğinin elden çıkması c- el-Halef 'in Gaznelilerin düşmanı Nasr’ b. Ali ile mektuplaşması d- Ebu Cafer Ahmed 'in tahta çıkması 16- 16-Aşağıdakilerden hangisi Samaniler döneminde yaşayan ilim adamlarından değildir? a-Farabi. b- ibn Sina. c- el-Buruni d- elMaturidi. e- el- Buzcani 17-Darul İlmin kurucusu kimdir ? a-Tuğrul Bey. b- Muizzuddevle. c- İbnün Nedim d- Ebu Ali Hasan e- Sabur b.Erdesir 18-Büveyhilerin siyasi ve kültürel açısından en parlak dönemi kimin zamanında olmuştur ? a-Ebu Hasan Ali. b- Adudduddevle c- Ebu Kalicar. d- Muizzuddevle 19- Samaniler hanedanının kurucusu kimdir ? a-Saman huda. b- şah İsmail. c- Ebu Hafs Amr. d- Talha b. Tahir 20- İsmail b. Ahmed 'in Amr bin Leys ' i yenmesinden sonra Abbasi halifesi ona hangi bölgelerin valiliğini vermiştir? a-Maveraunnehir Horasan Kirman. cSistan ve Mâverâunnehir b- Kirman Fars Sistan d- Mâverâunnehir Horasan Taberistan Deylem 21-İranlilarin Milli destanı Firdevs'i Şehnamesi hangi dönemde yazılmış? a-Tahiriler. b- Büveyhîler. c- Saffariler. dSamaniler 22- Bağdat’taki Adudi Bimaristan ve Fars'taki Firuzabad 'i inşa eden kimdir ? a-Ebul Hasan Ali. b- Adudduddevle. c- Ebu Ali Hasan d- Ahmed 23- El- Fihrist'in yazarı kimdir ? a-Buruni. b- Buzcani c- ibnün Nedim. d- ibn Sina 24- İskender-i Sani ve Sancar lakapları kim için kullanılmıştır? a- Alaeddin b- Tekiş. c- Atsız. d- Mahmud 25- Safevi Devletini kim kurdu ? a-Şeyh Safiyuddin. b- Şah İsmail. c- Şah Tahmasb. d- Şeyh Cüneyd 26- Kendisini Şah ilan eden , Şiiliği yaymaya çalışan ve on iki imam adına hutbe okutan kişi kimdir ? a-Yakub b. Leys. b- Şeyh Cüneyd. c- Alâeddin. d- İsmail 27- Şiiliği yaymak için Osmanlı devletine casus olarak gönderilen derviş aşağıdakilerden hangisidir? a- İsmail Mirza. b- Ferhat Paşa. c- Şahkulu d- Abbas Mirza CEVAP ANAHTARI= 1.C 2.C 3.C 4.D 5.B 6.D 7. D 8.D 9.C 10.C 11. C 12.D 13.B 14.B 15.C 16.E 17.E 18.B 19.A 20. D 21.D 22.B 23.C 24.A 25.B 26.D 27.C
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
21 Aralık 2020, 22:14 | Mesaj No:9 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | İslamTarihi 7.ÜniteÖzeti Tolunoğullar ı Adını hanedanın kurucusu Ahmed bin Tolundan almıştır. Suriye ve Mısır ’da hüküm süren devletlerdendir. Ahmet Bin Tolun iyi bir eğitim almış Arapçası olan iyi bir hafızdır. Halife mütevekkil zamanında 20 Yaşında babasının yerine Kumandan olmuş , seferlere katılmıştır. Mısır ’da çıkan isyanı bastırınca itibarı artmıştır. Şam’da Ahmet Bin İsa eş –şeyh isyanını bastırmak amacıyla askeri Bir birlik kurmuştur ve hükümet merkezini Fustatin kuzeydoğusunda yeşkür Dağının eteğinde katai semtini kurarak oraya taşıdı. Mısır ’da gösterdiği başarılarından dolayı iskenderiyenin de İdaresi Ahmed bin Toluna verilmiştir. Mısırda güçlü kara ve deniz ordusuna sahip olan Ahmet Beye suğur bölgesi halkının isteğiyle Tarsus Bölgesi ’nin İdaresi de bırakılmış tır. Kayınpederi Yarcuhet -Türkinin ölümünden sonra bütün Mısır ’a hakim olmuştur. Bu sırada Abbasi halifeliği Ahmed bin Tolundan mali ve askeri yardım istemiş fakat Ahmed bin Tolun halife muvaffakı tanımadığını ilan etmiştir. Bu olaydan sonra ismen halifeye bağlı müstakil bir hükümdar gibi hareket etmeye başlanmıştır. Suriye seferi sonunda Fırat ’ın batısındaki bütün vilayetler ,batıda Berka ve trablusgarptan doğuda Fırat nehrine kadar olan Topraklar tolunoğulları'nın idaresine girmiştir. Ahmed bin Tolunun Suriye ve Filistini ele geçirmesi kendi adına Ahmedi veya tolûni dinarı denilen Para bastırması üzerine muvaffak onu Mısır valiliğinden azl etmiştir. Bunun üzerine Hilafet makamı ile irtibatını kesen Ahmed bin Tolun bağımsızlığını ilan etmiştir Tarsus bölgesinde çıkan bir isyanı bastırmak için çıktığı seferde 884 tarihinde vefat eden Ahmed binTolunun yerine 2.oğlu humaraveyh geçmiştir. Tolunoğullarının başına tecrübesiz birinin geçmesi Abbasi halifesini ümitlendirmiş ve Suriye’yi almak için ordular göndermeye başlamistir. 884 de tevvahinde muvaffak mağlup olmustur. Humareveyhigittikçe kuvvetlenmesi Abbasileri ona yaklaşmak zorunda bırakmistir. Toluno ğullarının Mısır ’daki hükümdarlığının tanınması Suriye, Filistin sugur Anadolu ve irmîniye bölgelerinin 30 yıllığına onlarin idaresine verilmesine yönelik antlaşma yapilmistir. 12 yillik Humareveyh donemi Tolunogullarinin en parlak donemi olmuştur. Humareveyhten sonra kumandanlar arasinda cikan rekabetten ordu bölünmüş ve 14yaşında olan oğlu Ceyş tahta cikarilmistir. 6 ayin sonunda öldürülen Ceyş ten sonra Ebu musa Harun doneminde de kumandanlar arasi mücadele devam etmiştir .Onun da oldurulmesiyle Şeyban b . Ahmed b .Tolun gecmistir. Sadece 9 gun sultan olabilen şeybanin Bagdata gönderilmesiyle Misirdaki ilk müstakil hanedan 10 Ocak 905 te yıkılmışt r . Siyasi ve kültürel durum: Şeklen abbasilere bağlı görünen ancak müstakil bir devlet hüviyetinde olan Tolunogullari , vergilerini içeride tuttuğu için imar faaliyetleri gelişmiştir. Doğu batı yolu güvensiz olduğu için ticaret yolu Mısır ’a kaymıştır. Görevlere daha çok Türk asıllı kişiler getirilmiştir. Bürokratik faaliyetler için divanlar kurulmuştur.Diplomasi gelişmiştir. Ahmet Bin Tolun donanmaya önem vermiştir ve Akka Kalesi ile Akka limanını inşa ettirmiştir.En parlak 2 devir Ahmed b.Tolun ve Humareveyh dönemidir .Ülkede tüm toplumlara hoşgörü ile yaklaşılmıştır. Hatta yanan Meryem Ana kilisesi ’ni yaptırmaya yardım edilmiştir.Hastalar ı n ücretsiz tedavi edildi ğ i hastane inşa edilmiştir. Sulama, Ziraat, mimari alanda faaliyetler yapılmıştır.Humareveyh güzel bir park yaptirmis, askerleri için ise hipodrom yaptırmıştır. ESERLERİ: Dilciler : Velidb . Muhammed et temim *Ahmedb . Cafer Islam tarihî : Ibn daye_kitab –ul mükaafe Ahmedb . yusufed-daye: tarihçi astronom ve matematikci Risale fil nisbe ve tenasub : Geometri IHŞİDİLER Mısırda kurulan bu hanedanin adi Muhammed b . Tuğça verilen Ihşid unvanindan gelmistir. Şeklen Abbasi hilafetine bagli ama fiilen bağımsız hareket edip Mısır Suriye ve Filistinde hukum surmuslerdir. Muhammed b . Tuğç 882 de Bağdat ta dogmustur. Misir valisi Ebu mansur Tekinin hizmetine girmis, Fatimilerle yapilan savaşlara katilmis, Ebu Mansurun en yakin adamlarindan olmuş ve Hama valiliğine getirilmistir. 927 de aralari bozulunca kaçmiş ve Hac yolu muhafızlığı yapmıştır. Basarilari sonucu Halife muktedir Filistin valiliğine atamıştır. Sonra Dimaşk valisi ve Ebu Mansur Tekiniin ölümüyle Râzi bi iznillah tarafından MISIR valiliğine getirilmistir.(934) Boylece Ihşidiler döneminin temelleri atılmıştır. Razi, 939 da veziri Fadl b . Cafer ibnul Furati elçi olarak gönderip ona Fergana hükümdarlarının kullandığı IHŞİD unvanini vermistir. Bundan sonra bu unvanı kullanan Mısır valileri yarı bağımsız olarak Mısırı idare etmişlerdir. Muhammed b . tuğç iktidarı ele alınca Mâzerai ailesiyle, eski umera ibn Râik ile mücadelelerde bulunmuştur . Raikile Arişte yapilan savaşı tuğç kazanmistir. Sonrasinda yapilan antlaşmayla Mısır Ihşidilere,Suriye ise ibn Râike bırakılmıştır. Ibn Raikin ölümünden sonra Suriyeyi de ele geçiren Tuğç oğlu Ûnûcurun veliaht ilan etmistir. Ölümüyle 15 yaşındaki oğlu ûnúcûruna Ebul Misk Kâfur vasi tayin edilmistir. Onun yönetimiyle Ihşidi ordusu Kâfuriler ve Ihşidiler olarak 2ye ayrılmıştır. Ünûc ûrun ölümüyle Ali b. Muhammed başa geçmiş, Kâfur hakimiyetiyle mucadele etmesine rağmen yeterli askeri ve maddi destek bulamadığı için muvaffak olamamistir . Ali b .Muhammedin ölümünden sonra Kâfur, Halife Muti-Lillaha kendini Mısır valisi olarak tayin ettirip, adina hutbeler okutmuştur. Abbasiler ve Fatimiler arasındaki rekabeti de firsat bilip 2 yıl daha fazla bir süre Mısıri idare etmistir. Kâfurun ölümüyle 11 yaşındaki oğlu Muhammed el ihşide biat edildi. Ancak iç meseleler ve Fatimilerin de etkisiyle 969 da Ihşidiler devleti sona erdi. Sosyal, kültürel ve askeri durum: Ordu türkler ve zencilerden oluşuyordu.Donanmaya önem verilmistir. Tuğç döneminde 400 bin kişilik ordu kurulduğu bildirilmektedir .Ilim ve edebiyata onem verilmiş fustat şehrinde Sûku'lVerrâkin denilen kitapcilar çarşısında münazaralar duzenlenmektedir. Meşhur alimler :fıkıhta ibnul Haddad, hadiste; Ebu Bekir el haddad. Şiirde Mütenebbi , edebiyatta Sibeveyh, tarihte; Ibn Zülâk Mısır kadısı . ......Ebu bekir el haddad Ibn Zul âk ın eseri........siretü Muhammed b .tuğç ve Fedailü Mısr FATIMÎLER Kuzey Afrika ve Mısır ’da hüküm sürmüş şii bir devlettir. Kendilerini Hz Ali ’nin kızı olan Hazreti Fatma’ya nispet etmelerinden ötürü Fatimiler olarak anılan bir devlettir . Fatımiler Şii düşüncesi üzerine kurulmuş bir devlettir. Ilk Fatimi halifesi kabul edilen Ubeydullah el Mehdi, İsmaili daisi olan Ebu Abdullah eş -Şii ’nin kendisi için uygun bir ortam hazırlanmasından sonra Kuzey Afrika’ya yönelmiştir 910 yılında “Mehdilidinillah” ve “emir ül müminin” lakaplarıyla halife ilan edilen Ubeydullah tam bir hakimiyet kurmak adına 2 yıl sonra Ebu Abdullah’ ı ortadan kaldırmıştır. Fas ’tan Mısır ’a kadar bir çok toprağı ele geçiren Ubeydullah buradaki bir çok şehri de haraca bağladı. Ancak Maliki mezhebinin yoğun olduğu bu bölgede bir çok tepkiyle karşılaştı ve Mısır ’a Yönelerek iki kez ele geçirme girişiminde bulundu fakat bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı . Fatımilerin oluşturduğu bu tehdide karşılık Abbasiler ülke idaresini güçlü komutan Muhammed BinTuğç‘a verdiler. Buna karşılık Ubeydullah Tunus ’ta Mehdiye kentini kurdu ve başkent ilan etti.(920) Babas ı Ubeydullah’dan sonra 934 yılında Fatımi halifesi olan Kaim Biemrillah, güçlü bir Ordu ve Donanma kurarak Afrika’da gücüü artırdı. İtalya’ nın güneyindeki Cenova Fas İskenderiye gibi bir çok şehri fethetti. Döneminde çıkan Harici isyanlarını saldırılara rağmen zorda olsa kontrol etti ve aynı yıl vefat etti.(946) Kaim Biemrillah’dan sonra Fatımi halifesi olan Mansur kendi adıyla kurduğu Mansuriye’yi Başkent yaparak buraya taşındı 929 yılında Karmatiler tarafından söküp götürülen HacerülEsved ‘in yerine götürülmesini emretmiş ve bu emir yerine getirildikten 3 yıl sonravefat etmiştir.(953) Yerine geçen oğlu muiz lidinillah döneminde Bizansla barış anlaşması imzalanarak Sicilya tamamen ele geçirildi. 969 yılında ordu komutanı olan Cevher tarafından Fustat (EskiKahire) ele geçirilerek Fatımilerin yeni merkezi oldu. Cuma Camii olarak el Ezher inşa edildi. Hicaz ’da hakimiyet kuran Fatımiler kutsal toprakları koruma görevini elde ederek büyük itibar kazandılar . Artık küçük bir devletten büyük bir imparatorluğa dönüşen Fatımiler hutbe ve paralardan Abbasi halifesinin adını çıkararak yerine Muiz Lidinillah adını yerleştirmişlerdir. Bu dönemde ekonomik kalkınmayı sağlayıp imar faaliyetlerine önem veren Muiz , İsmailifıkhını derleterek Gadir –iHum gününü resmi bayram ilan etti ve 975 yılında öldü. Muiz Lidinillah’ın oğlu Aziz Billah Mısır fethinden sonra tahta ilk çıkan halife olma ünvanını aldı. Bolluk, dini müsamaha ve kültür dönemi olan Azizbillah dönemi Fatimilerin en geniş sınırlarına ulaştığı dönemdir. Medrese ve kütüphanelerin kurulduğu dönemde Ezher bir kültür merkezine dönüştürüldü. 996 yılında AzizBillah’ın vefat etmesiyle yerine geçen Hakim Biemrillah çelişkili karakteri, tutarsız eylemleri, baskıcı tutumu ve uyguladığı zulümler ile bilinen birisiydi . Sahabeye sövme geleneğini başlatan ve yaygınlaşmasını sağlayan HakimBiemrillah daha da ileriye giderek ilahlık iddiasında bulunup Dürzilik adıyla yeni bir Şii mezhebin oluşmasına sebep oldu. Hakimbiemrillah‘dan sonra Hilafet makamına çocuk yaştaki kişilerin geçmesi ile yönetim vezirlerin veya komutanlar ın eline geçti. Son Fatımi halifesi AdidLidinillah’ın ölümüyle 1171 yılında Fatımi Hilafeti son buldu. EYYUBİLER Adını hanedanın kurucusu Selahaddin’in babası Necmeddin Eyyub ’dan almıştır. Eyyubiler Zengîler ’in Memlükler ise Eyyubiler ’in devamıdır. Köken itibarıyla Hezbaniyye Kürtleri’nin Revadiyye koluna mensup olan Eyyubiler devlet yapısı açısından tam bir Türk devletidir. Ailenin tarih sahnesine çıkışı 131 yılında İmaduddin Zenginin Abbasi halifesi Müsterşid billah ve Karaca Saki ’ nin kuvvetlerine yenilerek Tekrit ’ e sığınması ve şehrin Valisi Necmettin Eyyub ’ un ona yardım etmesi ile görülür. Bundan sonra Musul atabeyi Zengi ile dostluğunu pekiştiren Eyyubiler Selahattin’in doğumundan sonra Musul'a giderek Zengi ’ nin hizmetine girmişlerdir. Mısır Seferleri: İç karışıklıklar içerisinde olan Fatımi Devleti ’ nin durumundan yararlanarak Mısır’ı fethetmek İsteyen Eyyubiler, Sünni çevreninde yardımını alarak Mısır'dak iFatımi idaresine son vermeyi istemişlerdir. 1164 ve 1167 yılları arasında Mısır ’a iki sefer düzenlenmiş ancak bu seferlerden sonuç alınamamıştır. 1168 yılındaki 3.mısır seferinde ağırlığı Oğuzlardan oluşan 7000 kişilik bir Süvari gücü karşısında bir şey yapamayacağını anlayan Kudüs Haçlı Kral ıI.Amoury ’ un ülkeden ayrılmasının ardından vezirlik makamına getirilen Selahattin ile tam hakimiyet sağlandı. Fatımi hilafetinin ortadan kalkması: Vezirlik makamına gelen Selahattin yerli halkın muhalefeti ile karşılaştı. Muhaliflerin kendisine karşı yaptığı gizli işbirliğinin farkına varan Selahaddin ele başları Cevher ’i yakalayarak idam ettirdi. Isyanı bastırıp içte ve dışta güvenliği sağladıktan sonra, şii anlayışı kaldırarak yerine Sünni anlayışı yerleştirdi.Nureddin’in emri ile 1171 yılında Fatımi halifeliğine son vererek hutbeyi Abbasi halifesi adına okuttu. Nureddin’ in ölümüne kadar Selahattin'in faaliyetleri: 1170 yılında Mısır ile Şam arasındaki irtibat açısından önemli bir merkez durumundaki Eyle şehrini ve Kalesi'ni haçlılardan aldı İtalyan şehir devletleri ile ilişkilerini ticari anlamda önemli bir konuma getirerek ihtiyaç duyduğu hammaddeleri sağladı. 1174 yılında Yemen'de Türk hakimiyetini sağladı. Aynı tarihte Kuzey Afrika’ya Bir birlik yollayarak Libya’nın büyük bir kısmını ele geçirip Türk hakimiyetinin temellerini atmış oldu. Nureddin'in ölümü ve Selahattin'in bağımsızlığı: Selahattin, Nurettin'in ölümünden sonra oğlu Melik Salih‘e olan bağlılığını da devam ettirdi. Ancak yöneticilerin hakimiyeti ele geçirme konusundaki çekişmelerine katılmak zorunda kalan Selahattin’ in birliği sağlaması 10 yıldan fazla bir süreyi buldu. Haçlılarla işbirliği yapan bölge yöneticilerine rağmen birliği tesis eden Selahattin bağımsızlığını ilan etmiş ve yönünü haçlılara çevirebilmiştir. Bizans‘la münasebetleri: Bizans'ın 1181 yılında Kahire’ye Elçi gönderip dostluk antlaşması imzalanması ardından, 1185 yılında İmparator tarafından bir elçi heyeti gönderilerek haçlılara karşı ortak tavır alınması ve Kudüs ’ ün fethi durumunda Hristiyanların mukaddes yerlerinin idaresinin Bizans’ a verilmesi istendi. Hıttîn zaferi ve Kudüs' ün fethi: Selahattin, 1186 yılında Mısır’dan Şam’a gitmekte olan bir kervanın vurulup, anlaşmanın ihlali nedeni ile istediği tazminatı alamaması sonucu Kudüs Haçlı Krallığı topraklarına bir sefer düzenlemeye karar vermiştir. Hıttîn Zaferi ve Kudüs ’ ün fethi haç lıların ellerindeki toprakların büyük kısmının geri alınması Avrupa’da büyük bir tepkiye neden olmuş ve yeni bir Haçlı Seferi ’nin yapılmasına sebep olmuştur. Selahattin 4 Mart 1193 yılında Dımaşk’ta vefat etmiştir. Devletin sınırları: Eyyubiler Devleti‘nin coğrafi sınırları Tunus'tan İran'ın Hemedan şehrine, Yemen'den Malatyave Malazgirt'e kadar uzanmış tı. MelikAdil: Selahattin’ in çocukları arasındaki anlaşmazlığı iyi değerlendirerek yönetim boşluğunu kendi ve çocukları ile doldurulmuştur. Haçlılara karşı ılımlı bir politika izlemesi sonucu Cihat fikri onun zamanında iyice zayıflamış tır. 1218 yılında V.Haçlı seferini engelleyemeyen Adil haçlıların kendi savunma kulelerini ele geçirdiklerini duyunca üzüntüsünden öldü. MelikKamil: MelikKamil ’ in tahta çıkmasına karşı olanların çıkarttığı karışıklık nedeniyle Haçlılar Dimyat' ı ele geçirdi. Ancak kardeşlerininde desteği ile güç bulan MelekKamil ’ in barış teklifini kabul etmek durumunda kalan Haçlılar 1221 yılında Dimyat ’ı boşalttılar. Babası gibi ılımlı politikayı benimseyen MelikKamil 1229 yılında Kudüs ’ün haçlılara bırakılması etrafındaki arazinin Müslümanlarda kalmasını kabul etti . MelikSalihNecmettin: Bütün Eyyubi prensleri tarafından tanınmaması nedeni ile dönemi hep iç çekişmelerle geçmiştir. Salih Necmettin imadettin İsmail ’i hezimete uğrayatak Menfaat uğruna verilen Kudüs Askalan veTaberiye’yi geri almıştır. Salih Necmettin döneminin önemli bir olayı 1248 yılında VII.Haçlı Seferi'nin düzenlenmesidir. Bu sırada SalihNecmettin’in hanı mı ölümünü gizleyerek oğlunu Sultan ilan etmiş ve Haçlılar büyük bir hezimete uğrayarak Dimyat ’ı teslim etmişlerdir. Memlük emirlerini karşısına alan Turanşah 1250 yılında öldürülmüş ve Eyyubiler Devleti sona ererek Memlük Devleti tarih sahnesinde yerini almıştır. MEMLÜKLER Eyyubi ordusundaki Türk Memlükler tarafından Mısır'da kurulan Memlükler , Bahri ve Burci olmak üzere iki kısma ayrılmışlardır. Eyyubi ordusunun en güçlü kanadını oluşturan Memlükler, Salih Necmettin‘ in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Turanşah tarafından safdışı bırakılmıştır. Ancak buhareketi sonrasında Turanşah öldürülmüş ve yerine Memlüklüler ’in yardımıyla Şecerüddür getirilmiştir. Ancak Müslüman halkın ve Eyyubi Hanedanı ’nın tepkisiyle karşılaşan Memlükler çare olarak Şecer üddür ’ ü Aybek’le evlendirerek resmi olarak Mısır ’da Memlük Devleti ’ni kurmuşlardır. Fakat siyasi çekişmeler ve bertaraf edilme duygusu ile Şecer üddür , Aybek’e suikast düzenleyerek öldürtmüştür. Aybek’ in ölümünden sonra yerine geçen oğlu Mansur İbrahim Ali devlet idaresi için uygun görülmemesi ve yaşının küçük olması sebebiyle Kutuz tarafından tahttan indirilmi ştir. Eyyubilere son veren Moğ llar Kutuz ’a mektup göndererek ondan itaat istemişler ancak o bunu reddederek meydan okumuştur. Bu tavrında kararlılık gösteren Kutuz AynCalut Savaşı ’yla Moğolları ağır yenilgiye uğratarak durdurmayı başarmıştır. Bu savaş sonrası Halep naibliğini isteyen Baybars geri çevrilmesi üzerine kutuz ’u öldürerek Memlüklerin başına geçmiştir. Memlük Sultanlar ı’nın en önemlisi olan Baybars Memlük Devleti ’nde yeni bir dönem başlatıp Abbasi hilafetini Mısır'a taşıyarak İslam dünyasında büyük bir itibar kazandı. Idari düzenlemeler yaparak Memlük Devleti'nin asıl kurucusu oldu. 17 yıl süren saltanatının ardından yerine Sultan Kalavun tahta çıktı. Memlük Devleti ’ nde önemli bir yeri olan Sultan kalavun saltanatı boyunca siyasi ,ticari , ekonomik,Ve sosyal anlamda bir çok gelişmeler sağlayarak devleti refah seviyesine ulaştırmıştır. Haçlıları tehdit etmek amacıyla düzenledi ği Akka seferinde vefat etmiştir. Tahta yerine Mısırdan ayrılırken bıraktığı Eşref Halil geçmiştir. Babasının vefatı ile yarım kalan Akka seferi ve diğer fetihlerle haçlılara karşı kazandığı zaferler sonrası Akka Fatihi olarak tarihte yerini almıştır. Ancak ahlaki zaaflar ı ve memlüklüleri hor görmesi gibi nedenlerden ötürü acımasız bir şekilde öldürülmüştür. Eşref Halil ’ in ölümünden sonra siyasi çekişmeler sonucu iki kez tahtan inmek zorunda kalan Nasır Muhammed artık hem yaş Hem dirayet olarak bir olgunluğa ulaştığı için kesin olarak tahta çıktı. 31 yıl Saltanat süren Nasır Muhammed enuzun süre tahtta kalan Memlük sultanı olarak bilinmektedir .Nasır Muhammed’in kurduğu güçlü devlet yapısı ve istikrar dönemi onun yerine geçen oğulları ve torunları tarafından devam ettirilemedi. Bahri memlüklülerinin sona ermesine kadar geçen 42 yıllık dönemde 8 oğlu ve 4 torunu sultanlık yapmıştır. Bir çok siyasi çekişme sonrasında Türk memlükleri alt eden Berkuk tahta geçerek Burci memlükleri dönemini başlatmış oldu. Tehlike oluşturan Timur ’a karşı Osmanlılar ve diğer Müslüman devletler ile ittifak kurdu.Berkukun ölümü üzerine tahta çıkan oğlu Nasırferec Memlük gruplarının çıkardığı kargaşa neticesinde bir isyan sonucu öldürüldü. Nasırın ölümünden sonra yönetimde ilginç bir durum yaşandı. Memlük Devleti'nde ilk ve son defa halifelikle sultanlık aynı şahısla birleştirilerek halife müstainbillah Sultan ilan edildi. Ancak bu sultanlık sadece 6 ay sürdü ve yerine el melikülmüeyyed Sultan ilan edildi. Müeyyetten sonra oğlu Ahmet sadece 7 ay tahta kalabildi . Ondan sonra barsbay tahta alarak yönetim krizini çözdü.Baybars saltanatı süresince memlük tarihinin en önemli Deniz seferlerini gerçekleştirerek Kıbrısı fethetti ve vergiye bağladı. Barsbaydan sonra tahta oturan el -meliküzZahirSeyfettinÇakmak istikrar ısağlayarak ülkesine huzurlu bir dönem yaşattı. SeyfettinÇakmaktan sonra tahta geçen el melikülEşrefSeyfettinİnal Sultan ilan edildi. Saltanatı süresince istikrarı sağlamayı başardı. Ancak onun zamanında Osmanlılarla ilişkiler bozuldu. Inal ’ın ardından tahta çıkan Hoş kadem Döneminde ise Osmanlılarla bozulmuş olan ilişkiler dahada gerginleşti. Hoşkademin ölümü üzerine burci Memlüklerin en önemli sultanı olan kayıtbay tahta geçti. Onun dönemindeki en önemli mesele Osmanlılarla olan münasebetiydi. Iki Ordu arasında Çukurovada cereyan eden savaşlar neticesinde 15 yıllık bir barış antlaşması imzalandı . Kayıtbaydan sonra ülkede istikrar tekrar bozuldu. Isyanlar nedeniyle tahta çıkan sultanların öldürülmesi sonucu hiçbir Emir tahta çıkmak istemedi. Kansugavri ise istenilen zamanda tahtı bırakmak şartı ile öldürülmeyeceğine dair söz alarak tahta çıktı. Kansugavrinin uyguladığı sert ve yanlış tutumlar Memlük ekonomisini daha kötüye götürdü. Osmanlıların memlüklere bağlı dulkadiroğullarını ortadan kaldırması ve Kansugavrinin Şah İsmail ile ittifak kurması sonucuOsmanlı İle ilişkiler tamamen bozuldu. Bunun neticesinde Kansugavri ile Osmanlılar arasında Mercidabık Savaşı , Tomanbay ile de Ridaniye Savaşı yapılmıştır. Bu iki Savaş neticesinde Memlük hazinesi ve saltanatı tamamen Osmanlılar eline geçmiş ve hilafet memlüklülerden Osmanlı ’ya intikal etmiştir. 7. ünite :SORULAR 1-SalâhaddinEyyûbî’ye Kudüs’ün fethinin yolunu açan zafer hangisidir? a-Malazgirt b-Elbistan c-Hıttin d-Ridaniye e-Dandakan 2- Salâhaddin Eyyûbî’nin bağlı olduğu ve Zengîler devletinin sultanı olan şahıs kimdir? a-Baybars b-Nureddin c-İmadeddin d-Salih Necmeddin e-Alparslan 3- Memlûkler’in saltanatı nerede başlamıştır? a)İran b) Mısır c) Irak d) Suriye e) Hindistan 4- Memlûkler aşağıdakilerden hangisiyle mücadele etmemişlerdir? a) Abbâsîler b) Haçlılar c) İsmaîliler d) Moğollar e) Nusayrîler 5- Memlûk Devleti kimler tarafından yıkılmıştır? a)Abbâsîler b) Moğollar c) Eyyûbîler d) Osmanlılar e) Haçlılar 6- Aşağıdakilerden hangisi Abbâsîler’den ayrılıp Mısır’da kurulan bağımsız ilk Türkİslâm devletidir? a)Tolunoğulları b) İldenizler c)Salgurlular d) Eyyûbîler e) Hiçbiri 7- Fâtımîler hangi devleti Mısır’da yıkarak kurulmuşlardır? a)İhşîdîler b. Tolunoğulları c. Abbâsîler d. Eyyûbîler e. Memlûkler 8- Aşağıdakilerden hangisi Mısır’da kurulan ikinci Türk-İslâm devletidir? a.Memlûkler b. Eyyûbîler c. Tolunoğulları d. Selçuklular e. İhşîdîler 9- İhşîdîler’in kurucusu kimdir? a)Muhammed b. Yusuf b) Muhammed b. Tugç c)Ahmed b. Tûlûn d)İmadüddin Zengî e)Salâhaddin Eyyûbî 10-Fatımilerin Mısır’a intikalini sağlayan ünlü vezir kimdir? a)Nizamülmülk b)Muineddin Pervane c)Ebu Seleme el-Hallal d)Cevher es-Sıkıllî e)Ebu Abdullah eş-Şiî
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
TEFSİR TARİHİ VE USULU 1. sınıf 6. UNİTE özet-soru-cevap | bargiran | Tefsir Tarihi Ve Usulü | 1 | 31 Mayıs 2016 18:36 |
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 12-13 özet-- | Medine-web | İslam Düşünce Ekolleri Tarihi | 1 | 25 Aralık 2013 05:33 |
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 10-11 özet-- | Medine-web | İslam Düşünce Ekolleri Tarihi | 1 | 25 Aralık 2013 05:30 |
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 8-9 özet-- | Medine-web | İslam Düşünce Ekolleri Tarihi | 1 | 25 Aralık 2013 05:29 |
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 6-7 özet-- | Medine-web | İslam Düşünce Ekolleri Tarihi | 1 | 25 Aralık 2013 05:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|