Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Soru Cevap Arşivi

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  08 Nisan 2009 (09:24), Konuya Son Cevap : 08 Nisan 2009 (09:24). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Nisan 2009, 09:24   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:116
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sadakat ve vefa nedir? Günümüzde sadakat ve vefayı nasıl anlamalıyız?

Sadakat ve vefa nedir? Günümüzde sadakat ve vefayı nasıl anlamalıyız?

Sadakat ve vefa nedir? Günümüzde sadakat ve vefayı nasıl anlamalıyız?


Sadakat, doğru düşünmek, doğru konuşmak, doğru davranış sergilemek ve aynı zamanda doğruluğu kalbde korumak demektir Bu mânâdaki sadakat, izafî bir tabir olup belli bir ölçüsü de yoktur

Sıdk sıfatı da; tıpkı ismet, emanet, tebliğ ve fetanet gibi, enbiyâ-i izâmın sahip olduğu sıfatlardandır Bu sıfatlar, onların hususiyetlerindendir Buna onların hâssası da diyoruz Hâssa, kâmil mânâda herhangi bir kimsede bulunup bir başkasında bulunmayan özellik demektir Dolayısıyla sadakat, zirve noktada enbiyâ-i izâmda bulunur Ve onu sadece ‘söz doğruluğu' şeklinde yorumlamak da eksik bir anlayıştır Sadıklar, kalbleri doğrulukla dopdolu olan ve tamamen Allah'a kilitlenen insanlardır Onların kalbî dünyalarındaki bu durum her zaman davranışlarına da aksedecektir Zira onların kalbleriyle, söz ve davranışları arasında herhangi bir farklılık söz konusu değildir

Sıdkta zirveyi tutan enbiyâ-i izâm kalb, söz ve davranış bütünlüğü içinde tamamen Allah'a kilitlenmiş kimselerdir Bu ölçüdeki sıdkla ittisafı ‘Allah'ın sadık bir bendesi olma' mânâsına anlamak da mümkündür Bu itibarla da nebilere, Allah'ın boynu tasmalı birer kapıkulu, bizlere de onların halâyıkı nazarıyla bakabiliriz Evet onlar, “Allah'ın kendilerine buyurduklarına karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler”[1] gibi emredilen şeyleri harfiyen yerine getirir ve göz açıp kapayıncaya kadar dahi olsa muhalefet mülâhazasına girmezler Bazıları onlar için değişik mütalâalarda bulunsalar da, enbiyâ-i izâmın sıfatları mevzuunda bizim mülâhazamız budur Onlar hakkında Kur'ân-ı Kerim'de tedip mahiyetinde söylenen sözler, onların hayallerine akseden bir şeyin daha baştan önünü kesmeye matuf ilâhî tembih demektir

Enbiyâ-i izâm, daima iç-dış bütünlüğü içinde yaşamışlardır Aksi takdirde onların hayatlarında az bir inhiraf söz konusu olsa, hemen hızlı bir tembihle kalblerinin yanına getirilirler Nitekim “Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık Sonra onun can damarını koparırdık (onu yaşatmazdık) Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız”[2] mealindeki âyet, onların durum ve konumlarındaki böyle bir ciddiyeti hatırlatır

Nebilerden sonra en büyük sıddîk, Hz Ebû Bekir'dir

“Sıddîk”, bağlı bulunduğu şeyi her şeye tercih edecek kadar dengeli ve temkinli olan ve bütün hayatını ona göre programlayıp yaşayan insan ise –ki öyledir– Hz Ebû Bekir en büyük sıddîktir

Vefa da, tıpkı sadakat gibi ölçüsü tam bilinemeyen izafî bir tabirdir Vefa, birine karşı ister baştan verilen, isterse verilip kendisine hatırlatılan şeylere karşı borcunun şuurunda olarak o borcu eda etmek demektir Bu da, çok defa karşılıklı mukaveleler şeklinde gerçekleşir Nitekim Cenâb-ı Hak, “Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, Ben de size karşı ahdimi yerine getireyim”[3] yani Bana karşı vefalı olun, verdiğiniz sözü davranışlarınızla yerine getirin ki, Ben de bu mukavelede size verdiğim sözü gerçekleştireyim, buyurur Ayrıca şu iki âyet-i kerimede de “Siz Beni anın ki Ben de sizi anayım”[4] “Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder”[5] buyrulmaktadır ki, bu türlü durumlarda yerine getirilen şeylerin hepsi birer vefa ifadesidir

Vefalı olmak, bir taraftan sadakat gereken zata karşı o his ve tavrımızı korumak, bir diğer taraftan sorumluluğumuzun şuurunda olmak ve onun gereklerini yerine getirmek, bir başka zaviyeden de, onun teveccühü ölçüsünde ona teveccühte bulunmak demektir

Yukarıda da zikredildiği gibi hem sıdk hem de vefa tabirleri izafîdir Herkesin derecesine göre bir sadakat ve vefa hissi vardır İnsan, bu ulvî hislerinden dolayı değer verdiği şeylere karşı saygı duyar ve onlara gönülden sahip çıkar Meselâ, bir insan, Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) davasına, düşüncesine ve ortaya koyduğu âsârına karşı sadık ve vefalı ise o böyle bir duygu ve düşünceyle O'nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) mübarek lihye-i şerifinin bulunduğu sandukayı veya kadem-i pâkini başına taç yapacaktır Esasen böyle bir hürmet, ne Kur'ân ne de Sünnet'te emredilmektedir; ama Nebiler Serveri'ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) karşı sadakat içinde olan bütün büyükler, Asr-ı Saadet'ten bu yana hep böyle vefalı davranmış ve O'nun ayak izinden hırkasına, asâsından lihye-i şerifine varıncaya kadar, O'ndan hatıra kalan bütün emanetleri hep saygıyla karşılamış ve muhafaza etmişlerdir Osmanlılar ise, bu mukaddes emanetleri altın kakmalı sandıklar içinde muhafaza ederek günümüze kadar ulaştırmışlardır Meselâ O'nun hırka-i şerifi, her yerde ve her zaman açılmaz Ona bir salât u selâmla uzaktan bir göz dokundurma için bile Ramazan ayı gibi mübarek bir zaman diliminin gelmesi beklenir Bu diğer milletlerde olmayan, milletimize mahsus bir saygı tavrı ve Nebiler Serveri'ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) karşı gösterilen sadakat ve vefa ifadesidir

Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) karşı olabildiğine sadık ve vefalı olan insanlardan birisi de Afrika fatihi büyük insan Amr İbn Âs (radıyallahu anh) idi O, vefat ederken sadakatinin bir tezahürü olarak dilinin altına Nebiler Serveri'nden hatıra kalmış mübarek bir kıl koyuyor ve bununla ahirette sorulan suallere kolay cevap vereceği tefe'ülünde bulunuyordu

İnsanlığın İftihar Tablosu'na (sallallâhu aleyhi ve sellem) karşı büyük bir sadakat ve vefa örneği sergilemiş kişilerden bir diğeri de, girdiği hiçbir savaşta yenilgi yüzü görmeyen büyük kumandan Hz Halid b Velid idi; işte bu yüce kamet, sarığında devamlı Allah Resûlü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) mübarek sakalından bir kıl taşırdı Bir keresinde o, cephede Bizans'a karşı savaşırken bir kılıç darbesiyle başındaki miğferi yuvarlanarak düşman safları arasına gidince, heyecanla ve ölümü hiçe sayarak miğfere doğru koşmuş ve arkadaşlarının ihtarlarına kulak asmadan onu alıp giymişti Daha sonra Hz Halid'in o güne kadar düşman karşısındaki tavrını çok iyi bilen arkadaşları, kendisine bu denli tehâlükünün sebebini sorduklarında o yüce ruh, onlara şu cevabı veriyordu:

“Ben onu nasıl düşmana bırakırım! O miğferin içinde Allah Resûlü'ne ait mübarek bir kıl vardı”

Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) sadık bendelerinden biri de hiç şüphesiz Osmanlı sultanlarından ve aynı zamanda ismiyle anılan camiyi yaptıran Sultan Ahmet'tir O, Nebiler Serveri'nin (sallallâhu aleyhi ve sellem) mübarek ayağının bastığı çamur kalıbını tacına sorguç yapmayı düşünmüş ve “N'ola tacım gibi başımda götürsem kadem-i pâkin / Ahmedâ yüzün sür pâyine ol pâkin” diyerek vefasını ortaya koymuştur

Bütün bunlar, bir dava ve düşünceye ve o dava ve düşüncenin arkasındaki insana sadakatin ifadesidir Efendimiz'in de, Allah'a karşı baş döndürücü bir sadakati vardır O kadar ki, O, Cibril vahyi kendisine tebliğ ederken bir kelime unutma endişesiyle dilini ağzında sürekli evirip çevirir ve tek bir hareke, bir nokta zayi etmemek için tehâlükler yaşardı

“(Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak Bize aittir”[6] mealindeki âyet onun bu hissini nâtıktır

Bu ümmet, Efendimiz'den (sallallâhu aleyhi ve sellem) kalan pek çok şeye karşı aynı sadakat içinde olmuştur Ama tarihin çeşitli dilimlerinde bu sadakati zedeleyen hâdiselerin meydana geldiği de bir gerçek Maalesef bazı dönemler itibarıyla bu ümmet arasında da dinsizlik yaygınlaşmış ve pek çok insan ateist olmuştur Yine bazı karanlık dönemlerde camiler terk edilmiş ve Kur'ân da unutturulmuştur İşte böyle bir zamanda sadakat, her şeye katlanarak yok olmaya yüz tutmuş yüce değerleri yeniden ihyâ etmeye çalışmak olmalıdır Sadakatin gereklerinin yerine getirilmesi ise bir vefadır

Dilerim bütün bunlar –inşâallah– sinelerde yeniden neşv ü nema bulur ve insanımız, üzerine düşen vazifeleri bihakkın yerine getirir Böyle bir aydınlık yola giren ve sineleri sadakat ve vefa hissi ile dopdolu bu sadakat ve vefa erleri, kendilerinden beklenen misyonu eda eder ve başkalarının da bu havayı teneffüs etmelerine imkân hazırlarlar Duygu ve düşünceler insanları aynı noktaya çekip götüreceğinden dolayı bu kutlular, -inşâallah- mahşerde de onlarla beraber olurlar Meselâ, sıdk ve vefa mevzuunda a'zamî derecede hassas olanlar Hz Ebû Bekir'le, kılı kırk yararcasına adalet ve istikamet içinde hareket edenler Hz Ömer'le, iffet ve namusunu koruma mevzuunda fevkalâde hassas davrananlar Hz Osman ve Hz Ali'yle; hâsılı kim hangi yolda yürüyor ve neyi yaşayıp temsil etmeye çalışıyorsa o yolun kahramanlarıyla mutlaka buluşacak ve onlarla aynı nimetleri paylaşacaktır

[1] Tahrim sûresi, 66/6
[2] Hâkka sûresi, 69/44-47
[3] Bakara sûresi, 2/40
[4] Bakara sûresi, 2/152
[5] Muhammed sûresi, 47/7
[6] Kıyâme sûresi, 75/16

Fethullah Gülen
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2873 23 Ağustos 2013 00:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3614 26 Ocak 2013 22:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3259 06 Aralık 2012 10:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 7668 03 Kasım 2012 23:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 7165 02 Ekim 2012 21:16

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Vefa, Sadakat ve Merhamet Nebevi Sevda Ashab-Kiram(r.a) 0 27 Eylül 2018 21:33
Ahzap suresi 56. Ayeti nasıl anlamalıyız? HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 40 21 Aralık 2010 00:44
Zümer 36. Ayeti nasıl anlamalıyız? NUR Kur'ân-ı Kerim Genel 3 24 Aralık 2009 23:12
Kur’an-i kavramları nasıl anlamalıyız? ABDULLAH ALMAZ Makale ve Köşe Yazıları 1 02 Kasım 2009 19:53
Günümüzde ezan okunurken nasıl davranmalıyız? KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 0 08 Nisan 2009 11:58

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.