Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Soru Cevap Arşivi

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  08 Nisan 2009 (10:08), Konuya Son Cevap : 08 Nisan 2009 (10:08). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Nisan 2009, 10:08   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:116
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Yaratılışı kabul etmeyenlere karşı davranışımız nasıl olmalıdır

Yaratılışı kabul etmeyenlere karşı davranışımız nasıl olmalıdır

Yoktan yaratmayı kabul etmeyenlere nasıl cevap vermemiz gerekiyor?


Yaratma iki şekilde oluyor. Biri ibda yani vasıtasız, doğrudan doğruya yaratma, diğeri ise inşa yoluyla yani mevcut varlıklardan bir yenisini süzme, sebepler yoluyla yeni bir şey vücuda getirme şeklinde. Bunların her ikisinin de en güzel misali kendi varlığımızda bulunuyor. Ruhumuz ibdaya, bedenimiz inşaya misal. Ruh bir başka şey kullanılarak, vasıtalı olarak değil doğrudan yaratılıyor. Beden ise bu kainattan süzülen gıdaların baba ve anne denilen iki ayrı fabrikadan süzülmeleriyle yaratılıyor. Her ikisi de Allah’ın ayrı birer mucizesidir ve ayrı isimlerini ilan ederler.

Çevremizde gördüğümüz varlıkların bedenleri hep inşa yoluyla yaratıldığından ve biz ruhlar alemini, melekler aleminin göremediğimizden, bazıları yanlış bir mantıkla, yaratmayı sadece inşaya inhisar ettiriyorlar ve yoktan yaratmayı inkar ediyorlar.

“Yok var olmaz, var olan da yok olmaz.” sözü bir yönüyle doğru, diğer yönüyle yanlış. Bu sözü, maddeye ezeliyet isnat ederek yaratılışı inkâr maksadıyla söyleyenlere elbette katılmak mümkün değil. Doğru olan tarafı şu: Bugün gördüğümüz hiç bir varlık, yokluktan meydana gelmemiştir. Zira, varlık yokluğun zıddıdır. Bir şeyin kendi zıddına inkılap etmesi ise imkânsız. Kaldı ki, “yok var olur” dediğinizde, “yok” diye bir şeyin varlığını kabul etmiş olursunuz. Bu ise bir tezattır. O halde gerçeği şöylece ifade edebiliriz: Yok diye bir şey mevcut değildir. Görünen ve görünmeyen bütün âlemler, “yokluktan” değil, “yok iken” var edilmiş, varlık sahasına çıkarılmışlardır.

Cenâbı Hak, iman için, ibadet ve marifet için yarattığı insana, nice hakikatleri anlamanın da ölçülerini lütfetmiş. Bu, var olma olayının da en güzel bir misalini insan ruhunda buluruz: Bir cümleyi zihninizde kurup şekillendirdiğinizde, o cümle o anda sizin için varlık sahasına girmiştir. O artık yok değildir. Ama aynı cümle sizin dışınızdaki kimseler için yoktur. Ancak onu yazdığınızda yahut söylediğinizde cümle başkaları için de varlık sahasına çıkmış ve kabul edilmiş olur. Siz o cümleyi zihninizde kurmadan önce böyle bir cümle yoktu, ama yoklukta değildi. Siz onu yokluk denilen bir âlemden tutup da meydana çıkarmış değilsiniz.

Yokluk hiçbir varlığın tarlası değil, tezgâhı değil, yahut hammaddesi değil. Gördüğümüz bütün şu varlık âlemi de, yok iken yaratılmıştır, ama yokluktan yaratılmamıştır. Her varlığın şu harika nizamı, intizamı, hikmeti, faydası onun mükemmel bir plândan, yâni kaderden geldiğini açıkça ders verdiğine göre, ilâhî ilimde takdir edilen bir varlık mutlak yoklukta değildi. Ama biz o varlığı ancak yaratıldığı zaman görebiliyor ve ona ancak o zaman “var” diyebiliyoruz. Bu varlık, dünya sayfasından silindiği zaman da bizim için yok oluyor, ama yokluğa gitmiyor.

Yokluktan gelme olmadığı gibi, bunun bir sonucu olarak yokluğa gitme de yoktur. O halde, “Var olan yok olmaz.” sözü ancak, “Bu dünyadan giden varlıklar mutlak yokluğa düşmezler, Allah’ın ilminde varlıklarını sürdürürler.” mânâsında doğrudur.

Nur Külliyatından konumuza ışık tutan bir ders: “Adem-i mutlak zaten yoktur, çünkü bir ilm-i muhit var. Daire-i ilim içinde bulunan adem ise, adem-i haricîdir ve vücud-u ilmiye perde olmuş bir unvandır. Hatta bu mevcudat-ı ilmiyeye bazı ehl-i tahkik ayan-ı sabite tabir etmişler.” Ayan-ı sabite, “eşyanın ezelden beri ilm-i ilâhîde sabit olan hakikatleri” şeklinde tarif ediliyor. Bunun bir diğer ismi de “mahiyet.”

Cenabı Hakk’ın zâtı birdir ama isimleri yüzlerce, binlercedir. Hatta bazı zâtlara göre ilâhî isimler sonsuzdur. İşte bu isimler arasındaki farklılık, onların tecelli ettiği varlıkların da farklı mahiyette olmalarını zorunlu kılmıştır.

Bu ifadede bir kademe atlamış bulunuyoruz. İlâhî isimlerdeki farklılıklar, farklılığını netice verir, mahiyetlerin farklılığı da, mahlûkatın farklılığını. İlim dairesindeki eşyanın yanim mahiyetlerin müstakil bir varlıkları yoktur. İlim dairesindeki taş sert olmadığı gibi, insan da hayat sahibi değildir.

Allah’ın ezelî ilmindeki varlıklar, ancak yaratıldıklarında kendilerine bu âleme mahsus sıfatlar takılır. Bütün eşya, henüz yaratılmadan Allah’ın ezelî ilminde mevcuttur. Zamandan münezzeh olan Allah, eşya hakkında sonradan bilgi edinmekten münezzehtir.

“Eşya zevâl ve ademe gitmiyor, belki daire-i kudretten daire-i ilme geçiyorlar.” cümlesinde, “Eşya yokluk ve hiçlikten gelmiyorlar, belki ilim dairesinden kudret dairesine geçiyorlar.” hükmü de saklıdır. Zira, yokluğa gitmeyen yokluktan da gelmiyor demektir.

O halde, “Var yok olmaz, yok var olmaz.” sözünü söyleyenler, varlığı sadece madde âlemi olarak görmekle hataya düşmüşler, bu âlemin temel unsurlarının sabit kalmasını bir ilâhî nizam olarak değerlendirmek yerine, maddeye ezeliyet vermiş ve her şeyi maddenin yaptığını iddia etmekle hakikatten sapmış, hidayetten uzaklaşmışlardır. Ama bu cümleyi, “İlâhî ilimde mahiyetleri tahakkuk eden varlıkların bu âleme gelmeleri mutlak yokluktan değildir, bu dünyadan göçmeleri de yokluğa gitme değildir.” mânâsında kullansalardı, gerçeği ifade etmiş olurlardı.

Alaaddin Başar (Prof.Dr.)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2876 23 Ağustos 2013 00:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3621 26 Ocak 2013 22:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3266 06 Aralık 2012 10:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 7701 03 Kasım 2012 23:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 7201 02 Ekim 2012 21:16

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ahirzaman fitneleri nasıl ortaya çıkacak bu fitnelere karşı nasıl korunacağız Belgin Soru Cevap Arşivi 1 25 Şubat 2014 13:41
Davetçi Nasıl Olmalıdır? FECR Kur'ân-ı Kerim Genel 0 23 Mayıs 2013 18:34
Dinimize göre nişanlı çiftlerin birbirine karşı tavırları nasıl olmalıdır? NUR Evlilik-Nikah Konuları 0 15 Nisan 2009 00:05
Düğünler nasıl olmalıdır? MERVE DEMİR Evlilik-Nikah Konuları 0 14 Nisan 2009 10:44
Evlenilecek eş nasıl olmalıdır? MERVE DEMİR Soru Cevap Arşivi 0 09 Nisan 2009 10:01

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.