|
Konu Kimliği: Konu Sahibi z-eynep,Açılış Tarihi: 04 Temmuz 2007 (16:18), Konuya Son Cevap : 19 Nisan 2021 (14:04). Konuya 100 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Ekim 2010, 16:11 | Mesaj No:71 | ||||
Alıntı:
Verirse versin mi diyeceğiz.Her türlü vesveseye açık mı olacağız. Alıntı:
Alıntı:
Evet Cevabımı duyar gibisiniz. Gelmez. Yani şeytan getirtmez. Ancak bu büyükanne olmazsa bir başka tanımadığımız kadın olsa ve de çok genç ve çok da çekici biri olsa siz istediğiniz kadar aklıma gelmez . Şeytan aklıma getirmez deyin. Bal gibi getirtir . şeytan bir yerden ulaşır size. Kötü yakalar sizi bu tür vesveseleriyle. Kadınlarımızı da erkeklerimiz de cinsel obje haline getiren şeytandır. ve Kendi nefsimizdir. Yani obje haline getiren Şeytan ve nefsimizin vesveseleridir. Alıntı:
Evet hiç farkı yok. Kadınlara da aynı tür vesveseyi verebilir.
__________________ EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE | |||||
28 Ekim 2010, 18:16 | Mesaj No:72 |
Değerli arkadaşım şimdi de verdiğiniz cevaplar üzerinde düşünelim. Sizde şeytanın vesvesesi, Rabbin izin vermediği sürece işe yaramaz demişsiniz çok doğru. Devamında ise bir tespit yapalım acaba verir mi vermez mi diye sormuşsunuz. Daha sonrada verirse versin mi diyeceğiz diyerek, konuya açıklık getirmişsiniz. Aslında bu cevaplarınızla tamda benim düşündüğüm noktaya geldiniz. Önce şunu zaten kabul ediyoruz, Rahmanın halis kulu, onun yolunda, onun rehberliğinden istifade eden, onun güneşi ile aydınlanan bir insana şeytanın, hiçbir koşulda namazda, imamı kim olursa olsun vesvese vermesi imkânsızdır, çünkü Allah buna izin vermeyeceğini söylüyor. Peki ya böyle bir insan olamadıysak? İşte o zaman siz haklısınız derim. Böyle bir insanın, kadının imamlığında namaz kılması sanırım çılgınlık olur. Peki, böyle bir tehlikenin olabileceğini söylememiz, kadının imamlığına yasak mı getirmelidir? Yoksa kadının ardında namaz kılabilecek kadar nefsimizi terbiye etmek için, uğraş mı vermeliyiz? İşte günümüzde biz erkekler her alanda bunu yapıyoruz, yalnız kadının imamlığında değil. Kadını çevremizden uzaklaştırıp, kadın çalışmamalıdır, evinde oturmalıdır demek bundan çok mu farklıdır? Şeytanın insanlara sanki yalnız namazda vesvese veriyormuş izlenimi bırakmak, bana göre doğru değil. Bence tam tersine namaza duran bir insan ile uğraşmaktansa, namaz ile alakası olmayan bir insanı kandırmak ona vesvese vermek çok daha kolay olandır. Bizler kadın sesi namazda bizim dikkatimizi dağıtır dersek, toplumda da aynı örnekleri verenlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Bazı zihniyet kadınları toplumdan uzaklaştırıp kendilerini ve kadınları koruduğunu, nefislerini şeytanın vesvesesinden uzaklaştırdığını söylerler. İşte bu düşünce kadını eve kapatmış, toplumdan uzaklaştırmış ve onun gerçek yerini almasına izin vermemiştir. Bizler kadını günah keçisi yapmakla, kendimizi koruduğumuzu zannederiz. Aslında bu yolla şeytandan kurtulmanın imkânsız olduğunun farkında bile değiliz. Anneniz ve ya büyük anneniz imamlık yaptığında aklınıza şeytanın vesvese getirtmeyeceğini söylemişsiniz. Peki, neden şeytan anne ve büyük annelere karşı sevgisi mi var, yoksa söylediklerime karşı saygınız hürmetiniz sonsuzda onun için mi aklına gelmez? Değerli arkadaşım bakın bu durumda demek ki hiçbir sorun yok. Yani siz bu durumda kadının imamlık yapabileceğini söylüyorsunuz öylemi? Devamında ise, çok çekici bir bayanın namaz kıldırması halinde aklımıza şeytanın bal gibi kötü şeyler getireceğini söylemişsiniz. Bu durumda şeytanın hükümranlığını, ne olursa olsun kabul etmiş oluyorsunuz. Peki, arkadaşım güzel ve çekici bayan, nasıl bir kıyafetle imamlık yapacağını düşünüyorsunuz da bunlar geliyor aklınıza? Herhalde vücut hatları belli olan seksi bir şekilde karşımıza çıkacak değil. Bu durumda kadının sesi geliyor akla. Acaba kadının sesi bir erkeği namaz kılarken rahmana odaklamamızı engeller mi? Doğrusu bunu ben düşünmek bile istemiyorum. Kadınlarımızı ve erkeklerimizi cinsek obje haline getiren, şeytan değil yalnız ve yalnız NEFSİMİZDİR. Şeytanın insan üzerinde asla yaptırım gücü yoktur. Olaylar karşısında hâkimiyet insandadır, yalnız o insan nefsini aklı ile kullanırsa tabiî ki. İnsanın nefsi de tıpkı şeytan gibi kendisine vesvese verir, yani anlayacağımız bir dille söylersek, dürtükler insanı. Esas vesvesenin tehlikeli olanı, insanın kendi nefsinin, kendisine verdiği vesvesedir. Buna hâkim olamıyorsa ne yaparsanız yapın engel olamazsınız. Bu durumda şeytan karşıya geçer hiçbir şey yapmaz, bizlere güler durur. Çünkü onun işini kolaylaştırmışızdır da ondan. Cevabınızın sonunda ise kadınların erkek imamlığında da kadınlara şeytanın vesvese vereceğini söylemişsiniz. Sanırım bu sizin düşünceniz. Çünkü İslam âleminin çoğunluğu buna katılmıyor ve erkeğin arkasında kadın namaz kılar diyor. Şimdide tam burada şöyle düşünelim. Acaba camiler ve mescitler yalnız erkekler için midir? Bu duruma göre, sizin sözlerinizden yola çıkarsak, erkek imamlığında kadının aklına şeytan vesvese getireceğinden, camiye gelip namaz kılamaz? Bakın tüm bunları kabul etmekle kadınları ne hala soktuk. Toplumdan uzaklaştırmak yetmedi, onları camilere bile gelmesini engelledik, sizce doğrumu yaptık? Rabbim; Ey iman edenler, çağrıldığınız zaman koşun dediği Cuma namazını, kadınlarımıza çok gördük. Sanki onlar rabbin iman edenleri değilmiş gibi düşündük. Çünkü onlarla beraber olduğumuzda günaha gireceğimizi, kafamıza yerleştirmişiz bir kere. Bunun nedenlerini sebeplerini düşünüp, çareler bulmak nefsimizi eğitmek yerine, onları toplumdan, camilerden uzaklaştırmak sanırım daha çok işimize gelmiş. Allah süs eşyası indirdim sizlere derken, hatırlayınız bu süsler iman edenler içindir dedikten sonra, Bunları takıp mescitlere gidin emrini, ayetini her nedense görmek, hatırlamak bile istememişiz. Elbette bunun neticesini de toplumda görüyoruz. Hâlbuki bizler, Rabbin hüküm verip yasaklamadığı bu konuda, acaba kesin hüküm verip, kadın asla imamlık yapamaz erkeklere demekle, çok büyük bir yanlış yapmış olamaz mıyız? Bu konuda söylediklerimiz kur’an onayını alıyor mu diye çok iyi düşündük mü? Yoksa nefsimizin dayatması mıdır bu düşünce? Bu konuda çok şeyler söyledik. Yaptıklarımız ve söylediğimiz her şey, geleceğimizin aynası olacaktır. Eğer bizler yanlış şeyler yapıyorsak, gelecekte bu yaptıklarımızın meyvesini alacağız. Tabi bu meyve bizleri zehirleyecek ve hiçte mutlu olmayan bir toplum olacağız, Allah korusun. İşte bundan dolayıdır ki çok iyi düşünmeli ve Rabbin rehberinin onay vermediği hiçbir şeyin ardı sıra gitmemeliyiz. Geçmişten gelen her konudan dersler çıkarmalıyız, yaptıkları hatalarından da dersler almalıyız. Onların yaptıkları yanlışları devam ettirmek, bizlere daha da kötü bir yaşamı getirecektir. Onun için önce nefis terbiyesi üzerinde durup toplumu, kadın erkek yan yana nasıl yaşanır, bunu evlatlarımıza öğretmeliyiz. Bunu yapamadığımız sürece de, neticesine katlanmasını da bilmeliyiz. Hiç kimse camilerimizde kadınlar gidip imamlık yapsın demiyor. Geçmişte cami ve mescitlerde hep erkek imamlık yapmıştır ama geleneğimizi dinleştirip, Rabbin vermediği bir hükmü vermeyelim. Bunu yapmakla kadınlarımızın saygınlığını yaralamayalım. Kadınlarımız şunu bilmelidir, bu görev asırlardır biz erkeklerin yürüttüğü bir görevdir, elbette Rabbin en büyük emaneti olan, kadınlarımızın arkasında da gerektiğinde namaz kılınabilir. Bunu onlara söylediğimizde onlara karşı ne derece saygılı olduğumuzu ve onlara nasıl değer verdiğimizi göstermiş oluruz. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK | |
28 Ekim 2010, 19:02 | Mesaj No:73 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | Bismillahirrahmanirrahim Soru: Kadından peygamber veya imam olur mu? Olmaz ise sebebi nedir? Bu bir adaletsizlik değil mi? Cevap: Aziz kardeşim, bunun sebebi kadın erkek arasındaki (yaratılış nizamının bir gereği olan) fiziki vs. farklılıklardan dolayıdır. Önce şunu bilmeliyiz ki insanın hayat felsefesi olan tekamül ve manevi makamlara yükselme hususunda kadın erkek arasında hiçbir fark söz konusu değildir. İslâm’da kadına maneviyat, ilim ve marifet talebine hiçbir engel ve kısıtlama getirilmemiş; üstelik sürekli teyit ve teşvik edilmiştir. Kur’ân ve hadislerle aşina olan herkes bunu açıkça görebilir. Evet, kadın maneviyat, ilim ve marifet talebinde en zirve noktaya kadar ilerleyebilir. Bugün İslâmî ilimlerde, en uç nokta olarak bilinen ictihad derecesine kadar ilerleyerek bir müctehid bile olabilir. Hatta ictihad mertebesine ulaşan bir kadının erkek müctehidler gibi başka bir müctehide taklit etmesi caiz değildir ve kendi fetvalarına amel etmesi farzdır. Fakat kadın ile erkek arasında bu hususta söz konusu olan tek fark şudur ki, İslâm kadına Peygamber, İmam ve taklit mercii olma yetkisi tanımamıştır. Bu farklılık kadının düşüncelerinin tutarsızlığı veya onda olan bir eksikliğin ifadesi değildir. Böyle olsaydı kadının kendi fetvalarına amel etmesi de caiz olmazdı. Bu durum tamamen kadının sahip olduğu özel fiziksel yapı ve kendine has bir takım şartlardan kaynaklanmaktadır. Yani İslâm’da Peygamberlik, imamlık ve mercilik, dini ve içtimai bir görevin ifadesidir. Bu ise özel birtakım şartları ve özellikleri gerektiren oldukça ağır bir görevdir. Hatta erkekler arasından bile ancak nadir kişilerin kaldırabileceği bir mesuliyettir[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Yani duygusallıklardan uzak, cesaret, tedbir, atılganlık, soğukkanlılık, zamanın ve mekanın şartlarına en iyi şekilde vakıf olabilme gibi bir çok önemli özellikler isteyen bir görevdir. Öte yandan böyle ağır bir görevi üstlenen kimse görev icabı sürekli toplumla, değişik çevrelerle ve insanlarla ilişkide olup onlarla haşır-neşir olması gerekir. Bu saydıklarımız ve diğer bir çok hususu dikkate aldığımızda, bazı tabii özellikleri ve şer’î mükellefiyetleri açısından kadınların böyle ağır bir görevi üstlenebilmelerinin imkansız veya oldukça meşakkatli bir şey olduğunu göreceğiz. Zira kadınlarda insanlığın ve yaradılış düzeninin bir zarureti gereği duygusallık yönü ağır basmaktadır. Bu yüzden tedbir, taakkül ve soğukkanlılık isteyen bu görevde beklenen başarıyı gösterebilmesi mümkün değildir. Öte yandan dini açıdan toplumsal ilişkilerde belli sınırlara riayet etmesi gereken bir kadının sürekli insanlarla haşır-neşir olması ve dolayısıyla toplumda cereyan eden durumlardan gereği gibi haberdar olması beklenemez. Böyle olunca da vazifesini doğru düzgün ifa edebilmesi de mümkün olmaz tabii olarak[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] İşte görüldüğü gibi, kadınlara bu görevin tanınmaması, aslında onlar için zor ve meşakkatli bir durum arz eden bir mesuliyetten muaf tutulmaları demektir. Aynı, ağır bir vazife olan cihattan muaf tutuldukları gibi. Allah’a emanet olun. ALINTI....
__________________ DÜNYA mü,minin (ahiretteki ebedi nimetlere göre)zindanı Kafirin de (ahiretteki azabına göre) cennetidir. hadis |
28 Ekim 2010, 19:10 | Mesaj No:74 |
Sayın kurtmehmet, sizin sözlerinizin başında Allah kadından peygamber göndermemiş diyorsunuz ve onun yanına da, kadın imam olamayacağını yazmışsınız. Bakın kadın peygamberi Allah ın göndermediğini, olamayacağını nereden öğrendiniz? Kur'andan değilmi? Çünkü Allah bu açıklamayı yapıyor. Ya diğer konu, yani kadının imamlık yapamayacağı hükmünü nereden çıkardınız, kur'an dan mı? Elbette hayır. Sanırım bu cevabımı çok iyi düşünür, irdeler ve analiz ederseniz doğru sonuca varacaksınız. Selametle. Halukgta | |
28 Ekim 2010, 22:56 | Mesaj No:75 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
haluk bey, kadın neden imam olamaz? olamamasının gerekçeleri; 1-imamlık sadece namaz kıldırma görevlisi değildir.nikah,cenaze,doğum,sünet,kavga,şenlik,ask erlik vs .aklınıza hayalinize gelmiyecek her alanda görevlidir.ben 20 yıl oldu bu görevdeyım.karı koca kavgası bile,mahkemeden önce imama taşınır.bazen sabah namazından evde çıkıyorum gece 10 da eve gelebiliyorum.imam olacak kadın bu ağır yükü kaldıramaz.evdeki bebesine,kocasına,yuvasına zaman ayıramaz. a-ayda ortalama 2 sünnet,düğün,nikah olur(her biri mevlit hatim,dua,tören vs 1 gününü alır) b-ortalama 2 cenaze olur( her cenazede en az 6 gün taziye çadırında görevlisiniz) c-ortalama ayda 20 hasta ziyareti(her biri 20 dk olsa) d-kavga çıksa 15 gün barış ile uğraşırsınız. vs vs 2-kadınlar ayda 3-10 gün arası özürlüdür,hastadır.namaz camii tilavet gibi ibadetlerden mazurdur.bir camiide görevlendireceğiniz kadın,ayda 10 gün tatil yapacaksa,cemaat imamsız ne yapacak ? 3-sağlıklı genç bir kadın,hamile ise 9 ay karnı burnunda,yarı hasta...doğumdan sonra 40-60 gün arası lohusadır.bebeği en az 6 ay emzirecek.demekki camii imamı kadın hamile kalırsa,cemaat 2 yıl tatilde demektir. 4-yuva,aile sıcak ise yuvadır.değil se oteldir.o evde yemek pişmiyecekse,çocuk doğmayacaksa,temizlik,bakım,fıtri ihtiyaçlar olmayacaksa,böyle evlilik çok romantik olmaz mı ? 5-siz nefsinize güç yettirebilirsiniz.önünüzde kadın imam olması sizi ilgilendirmiyebilir.bu herkes için geçerli mi sizce ?arkamda namaz kılanların hepsi mutta ki mi ?camiiye ayakkabı şemsiye çalmak için gelenleri hesaba katmıyorum.ister yerin ister ayıplayın ister kızın,ben bir kadının arkasında huşu ile namaz kılamam! |
28 Ekim 2010, 23:23 | Mesaj No:76 | |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | Alıntı:
__________________ DÜNYA mü,minin (ahiretteki ebedi nimetlere göre)zindanı Kafirin de (ahiretteki azabına göre) cennetidir. hadis | |
28 Ekim 2010, 23:31 | Mesaj No:77 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 |
O zaman size şöyle bir sorum olacak Kur'an Kadınlara imamlık yapamaz diye bir şey demiyor diyorsunuz... Kur'an o zaman Neden Allah Resulüne itaati şart koşuyor Yalnızca Allah'a itaat edin Resulün dedikleri ve açıkladıkları sizin için bir şey ifade etmez de diyebilirdi ? Eğer böyle bir şey olsa idi Bizlerin anneleri eşleri vb Fatımadan Zeynebten Aişeden Haticeden daha muttakiler!! demek ki Allah aşkına gecesi gündüzü Allah'ın resulü ile birlikte olan Kur'an ve onun terbiyesinde yetişmiş Hanımları Kızı vb böyle bir davranış sergilemişlermi Allah resulü ve Hanımları Kızı bizim kadar düşünemiyorlarmıydı O Zorluklara katlanan ve Allah'ın dini uğrunda zerre tereddüt göstermeden İnandığı gibi yaşayanlar . Nefislerine sahip çıktıklarının çeyreğini biz yapamıyorken onların dahi böyle bir şeyi ne gündeme getirdikleri nede yaptıkları yok iken lütfen ALLAH'IN Kur'an'daki dinini şöyle olmazmı böyle olmazmı diyeler ile Allah'tan daha Allah'çı Peygamberden Daha Peygamberci Takvalı kullarından daha Takvalı imiş gibi göstermeye çalışmayalım Rabbimiz Kimin ne Fıtratta olduğunu ve hangi hususta daha takvalı ve becerili olacağını bizden çok iyi bilmektedir Allah bizim bilmediklerimiz bilir bizede haddimizi bilmek düşer... Rabbinin sözü doğruluğun ve adaletin doruğuna erdi. O'nun sözlerini hiçbir güç değiştiremez. O her şeyi işitir ve bilir. (Enam-115)
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
29 Ekim 2010, 13:31 | Mesaj No:78 |
Değerli Abdulmelik kardeşim sizin imam olduğunuzu da öğrendim böylelikle ve çok memnun oldum. Keşke bende bu ülkede meslek olarak imam olabilseydim de, toplumu kur’an a davet etme imkânım olsaydı. Dikkat ederseniz, bu ülkede meslek olarak imamlığı seçebilseydim dedim. Peki, acaba gerçekten İslam dinin de imamlık diye bir meslek var mı? Yoksa bu yalnız ülkemize mahsus bir durum mu? Sanırım ne demek istediğimi anladınız. İslam dininde imamlık bir meslek değildir. Toplumda saygın olan bilgi ve birikiminden faydalanılacak bir Müslüman, öne geçer namazı kıldırır, hatta o topluma hutbe ile seslenip Allahın kitabından uyarılar yapar. Buradan yola çıkarak, sizin söylediğiniz bahanelerde ortadan kalkmış olur. Saymış olduğunuz görevleri toplumda meslek haline getiren birisi değil, toplumun her ferdi yapmalıdır, bilmelidir. İslam da ruhban sınıfı yoktur ama ne yazık ki bizler bunu oluşturduğumuz halde, bizde ruhban sınıfı yoktur deriz. Benim söylediğim kadının imamlığı konusunda, gelsin de bizlere imamlık yapsın düşüncesi değildir. Kadınların imamlık yapamayacağını söylemek, yanlıştır diye anlatmaya çalışıyorum. Yitiksevda kardeşime gelince. Allah resulüne niçin itaat edin diyor o zaman, ayetini bana hatırlatmışsınız. Rabbin bu konuda birçok ayeti vardır, ama bunları niçin ve ne maksatla söylediğini eğer yanlış anlarsak, dibi görünmeyen bir uçuruma atlamış gibi oluruz. Hatırlayınız sizde, bende birçok arkadaşım bir noktada birleşiyor ve diyoruz ki; Günümüze gelen hadisleri dikkatle araştırmalı ve hurafeleri içinden çıkarmalıyız. Hatta bunu Diyanet çok güzel yapıyor ve binlerce hurafenin dine uymadığını kitaplar çıkartarak topluma bildiriyor. Allahın elçisine uyun sözlerinden, elçisinin kendi düşüncelerini, hükmünü de dine ilave edecek diye anlamak, kur’anın yüzlerce ayetine ters düşer. Peki, Allah bu ve buna benzer ayetleri ile ne demek istiyor o zaman dersek; Allah elçisinin işini kolaylaştırıyor. Çünkü elçisine kur’anı tebliğ etmek, onlara geçmiş zamanda ki inançları ile karşılaştırıp izahlar yaparak, Rabbin kesin hükümlerini bildirmesinde kolaylıklar sağlamak adınadır tüm bu ayetler. Yoksa peygamberiniz size ne verdiyse alın ayetinden, nasıl olurda kur’an dışından hükümleri de verecek onları da alın diye anlarız? Bu durumda karmaşanın içinde çırpınırız ve asla sonuç alamayız. Onlarca ayetinde Allah kur’an a sarılın sizi doğru yola ulaştıracaktır der bizlere. Dikkat edin asla başka bir kaynaktan bahsedilmez, birde apaçık rabbim, sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diye de söyler bizlere. Eğer kur’an dışından başka dinde hüküm olsaydı, Allah sizi kur’an dan hesaba çekeceğim der miydi? Allah Elçisine de dönüp, toplumu kur’an ile uyar diye ikaz eder, yoksa görevini yapmamış sayacağını bildirir. Hatta kendisinin tek bir kelime bile ilave etse, onun canını alırdık diyerek de, bizleri başka düşünce ve inançlara yönelmemizi engellemiş olur. Bakın size bir ayeti hatırlatmak istiyorum, Allah acaba burada ne söylüyor bizlere neye göre iyi bir Müslüman olun diyor? Aliimran 79: Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! Demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz. Ayete lütfen dikkat ediniz. Hiçbir beşer, peygamber bile olsa. İnsanlara kalkıp bana kul olun demez diyor. Peki, ne söylemesi gerektiğini söylüyor burası önemli. (Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz.) Demek ki bizlerin dosdoğru halis bir kul olması için KUR’AN ın gösterdiği yolu izlememiz gerektiği sizce çok açık değil mi? Kur’anı bir bütün olarak düşünmediğimizde ayetleri doğru anlamamızda mümkün olmayacaktır. Ankebut 18. ayeti düşünün orada Allah elçisinin nasıl bir görev aldığını ne kadar açık söylüyor ve ne diyor? (Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.) Ahzap 2. ayetinde ne diyordu? ( Rabbinden sana vah yedilene uy) Dikkat ederseniz Allahın bizleri yönelttiği rehber, KUR’AN olduğu çok net anlaşılıyor. Çünkü o günkü topluma halkın dinlemesi ve uyması için gönderdiğim elçiye uyun, o ne verdiyse onu alın derken, elçisinin Kur’anı tebliğ edip onlara kur’anı anlatacağını söylüyordu. Yine Araf 3. ayette (Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın.) diyen rabbim sizce bizleri çok açık ve net kur’an a yönlendirmiyor mu? Meryem suresi 64. ayetin sonunda bakın Allah ne diyor? ( Senin Rabbin unutkan değildir.) Demek ki kur’an da her şey yoktur diyerek bizleri başka kaynaklara yönlendirenlerin, nasıl büyük hatalar yaptığını, daha açık görüyoruz. Allah hüküm vermediği hiçbir şeyden hesap sormaz. Hüküm vermedikleri bizlerin serbest alanlarıdır. Bizler ne yazık ki kur’anı anlamaya çalışırken, günümüz çağının gerektirdiği şekliyle anlamak yerine, yüzlerce yıl önce yaşayan insanlar, hayatlarına nasıl kur’anı yansıtmış onları anlamaya çalışıyoruz. Verdiğimiz örneklerde onların gelenek ve yaşam tarzlarından kaynaklanıyor. İşte bunlar bizleri yanıltıyor. Bizler geçmiş yaşamdan ibretleri, yaşam şekillerinden, geleneklerinden değil, olaylara bakış açısı ve sorunları çözüm şekillerinden ibretler almalıyız. Bakış açımızda yanlışlıklar olduğu sürece, algılamada elbette yanlış olacaktır. SAYGILARIMLA Halukgta | |
29 Ekim 2010, 19:48 | Mesaj No:79 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 |
Haluk abim herkes düşüncesinde özgürdür ama Hakikat bir tanedir . Konuyu uzatmak kimsede bir fikir değişikliği yapmayacaktır ...Allah'a emanet olunuz saygılar
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
30 Ekim 2010, 01:06 | Mesaj No:80 | |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Alıntı:
işinize geldiğinde islam tarihinde olmayan imamlık kurumunu kurduk diye yeriyorsunuz.islam tarihinde yok diye eleştiriyorsunuz. ama ikinci paragrafta işinize geldiği için,islam tarihi yaşantısını eleştiriyorsunuz.unutmayın o tarihte bize örnekler vardır.ve içlerinde Resulullah ve arkadaşları var idi..ve Resulullah kuranca sabit ki bize örnektir.bizlere kuran yaşamını yansıttığı örnek ve farzdır unutmayalım. eğer kadının imamlığına Resulullahtan onay çıksaydı hz fatıma buna en layık olmazmıydı ? varmı islam tarihinde kadının imamlığına örnek tatbikat talep? haa avrupada bir dansöz imamlık yapmıştı bi ara.başka örneğe rastlamadım. son olarak kadının imamlığına hoş bakmıyorum ve şahsım olarak onaylamıyorum. saygılar.. | |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Evlenecek Kız ve Erkeklere | FECR | Evlilik-Nikah Konuları | 2 | 21 Temmuz 2019 00:21 |
Laf Atan Erkeklere Kızların Kapak Cevapları :) | AŞK'ÜL İSLAM | Komik Paylaşımlar | 5 | 04 Mart 2017 14:29 |
Evlenecek Erkeklere Tavsiyeler... | MERVE DEMİR | Evlilik-Nikah Konuları | 25 | 01 Aralık 2014 19:33 |
Kadının mahrem soruları erkeklere sorması | Şuara | Kadın Mahrem Konular | 1 | 15 Temmuz 2014 18:41 |
sen varken nasıl başka erkeklere bakarım | seb-i aruz | Serbest Kürsü | 0 | 26 Nisan 2013 11:18 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|