|
Konu Kimliği: Konu Sahibi beytul,Açılış Tarihi: 13 Nisan 2011 (12:24), Konuya Son Cevap : 17 Nisan 2011 (01:55). Konuya 18 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16 Nisan 2011, 13:58 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: ğadir hum nedir_??? Şimdi konuyu biraz sadeleştirecek olursak maide/67. Hz.Alin’in halifeliği hakkında indiğini kabul edecek olursak doğabilcek yanlış anlaşılmaları nasıl önleyeceğiz. Eğer Hz.Alinin (r.a) halife olduğu ile ilgili ayet varsa bu konu hakkında nas var demektir. Bir peygamberin konu hakkında nas olduğu halde bunu ilan etmeyip tam vefat edeceği ana bırakması asla düşünelemez. Bu kuranın ruhuna aykırıdır. Hz. Peygamberin vefatı esnasında kağıt kalem istemesi ve bunu Hz.Ömerin bunu engellemesi haşa Hz.Ömerin münafık olduğu anlamına gelmezmi? Hz. Peygemberin son sözlerini hakkında nas olduğu halde daha evvel açıklamayıp bu konuyu açıklığa kavuşturmadan vefat etmesi Maide/3.ayetin hükmünü iptal etmiş olmazmı? Sizin üzerinize olan nimetimi tamamladım sizin için islam dinini beyendim diye buyuran yüce rabbimiz adalatine ters düşmezmi? Gadir-hum yerinde bu hutbe okunurken orada bulunan müslümanların tamamı Hz.Ali’nin nas ile halife olduğunu duydukları halde hepsinin Hz.Aliye peygamber efendimizin (sav) amcaoğlu zadelerine ihanet etmeleri ve bildikleri bir nas’a aykırı davranmaları söz konusu olabilirmi? Bu konuda ittifak etmeleri söz konusu olabilrimi? Hangi çıkarları vardıki bu ittifakı gerçekleştirdiler? Daha bir yığın soru.. Rasulullahın Hz.Ali benim velimdir benim dostumdur demesinden daha doğal ne olabilirki. Müminler müminlerin dostu ve velisidirler. Bu anlayış bir çok ayetlerde net bir şekilde vurgulanmıştır.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
16 Nisan 2011, 14:55 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: ğadir hum nedir_??? Kamer Abim Halife Ebubekir ve Halife Ömer Allah onlardan razı olsun bu mümtaz şahsiyetlere dil uzatmak hiçbir Mümine yakışmaz ve uzatanlarıda kınıyorum… Şimdi açmış olduğumuz konunun İtikadi bir husus olmadığını da bilmekteyiz lakin bizim amacımız Allah Resulü Muhammed’in cenazesi daha yerde iken Beni sakifeye koşmak için terk edenlerin neden niçin yaptığını anlamaya çalışmaktır… Sünnilere göre Kur’andan sonra en büyük kaynak olarak gelen Sahihi Buhari hakkında asla o görüşü kabul etmiyorum Kur’andan başka hiçbir kaynak ve şahıs kusursuz olamaz… Sahihi buhar ide geçen İsrailiyatlar günümüze değin Dinin parçası olarak lanse edilmiş ve edilmeye devam etmektedir. "Şüphesiz, Resulullah sayıklıyor. Allah'ın Kitabı bize yeter." şeklindeki o sözünü söylüyor; bunun üzerine orada olanlar ihtilafa düşüyorlar; bir bölümü, "Bırakın Resulullah istediğini yazsın." derken, bir bölümü de Halife Ömer'in sözünü tekrarlıyor. Sesler yükselip tartışma çoğalınca Resulullah (s.a.a.) onlara; " Kalkın ve yanımdan gidin. Benim huzurumda tartışmak yakışmaz. " diye buyuruyor. Halife Ömer’in Allah resulünün vefatına yakın vukuu bulan mevzusu bizzat sahihi buharinin c.6 bölüm 2 12 sahifesinde nakledilmektedir.(Peygamberin hastalığı ve vefatı babı) Maide Suresi 3 ayeti kerime son inen ayet olarak nakledilmektedir Maide suresi 67 ayeti kerimeden sonra inmiştir ve dinin kemale erdiği açıkça belirtilmiştir… Allah Resulünün bir şeyler yazma isteği ayete muhalif olmak anlamına asla gelmez eğer gelse idi birçok kaynakta geçen size iki emanet bırakıyorum biri Kuran ikincisi itretim-sünnetim sözününde aynı anlama gelmesi gerekir… Maide suresinde tebliğ vefatında önce veda hutbesini irad edip dönmesi esnasında nazil olmuştur son anlarda inen bir ayet değildir… Allah resulü hiçbir hakikati saklamadığını Kuran bize haber veriyor zaten... |
16 Nisan 2011, 15:01 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: ğadir hum nedir_???
yitik sevda abi sizin savunduğunuz düşünce şiilerin düşüncesi değilmi? eğer halife nin hz ali olması gerekiyo olsaydı hadi ilkinde Hz. ebubekir e bıraktı ikinci ve üçüncüyü en azından bırakmazdı ve mutlaka bi şekilde Resullullah beni tayin etti derdi..şiileri bu görüşü o kadar ilerlediki Allah peygamberi HZ. ALİ seçecekti de yanlışlıkla(haşa) Muhammed i seçti demeye kadar götürdüler.. Hz.Muhammed elbetteki hz.ali yi seviyordu övgüyle bahs ediyordu..ama eğer kendisinden sonraki halife nin hz.ali olmasını isteseydi hastalandığı zaman müslümanlara namazı kıldırması için hz. ebubekir i değil hz. ali yi tayin ederdi... ve buharide şöyle bir hadis vardır.. '' ensar dan bir kadın Resullullah a gelerek bir şey sordu ve Resulullah da cevabını verdi..bunun üzerine kadın ; ''Ya Resulallah ben bir daha başka bi meseleyi sormak için geldiğimde seni bulamazsam ne yapayım?'' diye sordu.. Hz.Peygamber bu soruya şu cevabı verdi : ''beni bulamazsan,ebu bekir e git'' yani kendisinden sonra hz. ebubekir in fikirlerini daha uygun buluyordu... şu hadiside yazmakta fayda görüyorum.. Hz.Muhammed hastalanınca amcası abbas hz.ali ye giderek şöyle dedi: ''ya ali! ölümün abdulmutallib oğullarının yüzünde nasıl belirdiğini,emarelerini gördüysem,anladıysam,Resulullah ın yüzünden de öleceğini anladım..haydi Resulullah ın yanına gidelim de,ondan sonra idarenin yani iktidarın bizemi başkasına mı ait olduğunu öğrenelim de bu konuda bize tavsiyelerde bulunsun..hz.ali şu cevabı verdi: '' vallahi böyle yapmam,çünkü Hz.Peygamber sarahaten iktidarı bizden başkasına verirse bu kanun olur ve idare hiçbirzaman bize tevdi edilmez'' ibn.hişam sanırım bu yeterli gelir..anlamak isteyene |
16 Nisan 2011, 15:16 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: ğadir hum nedir_??? Hz. Ali’nin, Basra’da kendisine “Halife olman için Resulullahın halifeliği sana bıraktığına dair bir ahdi ve selahiyeti mi var, yoksa kendi görüşüne göre mi hareket ediyorsun? ” şeklindeki bir soruya: “Hayır, yoktur. Vallahi ben Resulullah’ı ilk tasdik ve iman den kimseyim, onun adına ilk yalan söyleyen kişi olamam. Eğer Resulullah’ın halifeliği bana bıraktığına dair bir ahdi olsaydı, Ebubekir’in de Ömer’in de onun minberine çıkmasına izin vermezdim. Onlara karşı koyacak hiçbir gücüm olmasa, ellerimle mücadele ederdim |
16 Nisan 2011, 17:10 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: ğadir hum nedir_??? Bak güzel abim bir meselenin itikadi olup olmaması meselesi hususunda malesef ne senin gibi nede FECR hocamız gibi düşünüyorum. Benim tüm islam kaynaklarında okuduklarım ve selef alimlerinin genel itikadlarına da anladığım itikadi mesele şu. Eğer Kur’an da yada sünnete hüccet hasıl olmuşsa kişi bunu yapma yada yapmama lüksüne sahip değildir. Örneğin dinde zekat oruç namaz gibi ibadetler hakkında bir nas söz konusu olmuşsa kişi keyfi olarak bu ibadetlerin herhangi birini yerine getirmezse dinden çıkar. Yapmış olduğu tüm ibadetleri boştur. Buna delilmi istiyorsunuz gerek nübüvet döneminde gerekse Hz.Eba bekir döneminde zekat vermeyen kavimlere karşı savaş hazırlıkları yapılmış o kavmin malı canı helal kabul edilmiştir. Günümüzde kürtlerin dedeği gibi 50-60 sene terkusalat olan insanların müslüman olarak kalması söz konusu olamaz. Şimdi eğer Hz.Ali’nin halifeliği hakkınada nas varsa bu nassa rağmen Hz.Eba Bekir bunu yerine getirmemişse dinden çıkar. “Allah ve rasulu bir işe hüküm verdiği zaman inanmış mümin kadına inanmış mümin erkeğe muhayerlik hakkı yoktur.”ahzap/36 müminin Kur’an-a teslimiyeti bu şekilde olmalıdır. Yine günümüzde Allah’a karşı her türlü şirk küfür işlendiği halde insanlar halen islam kategorisi içerisinde değerlendirilmektirler. Peki siyasi görüş ayrılığı nedir o zaman siyasi görüş ayrılıklar ancak bazı kişilerin bazı kişilere meyl etmesi taraf tutması nasları tevil etmeleri vs. Olabilir. Örneğin Hz.Ali’nin Hz.Osmanın şehadetinde hiçbir suçu yokken Muaviyenin bu konuyu gündeme getirerek kendisne taraftar toplaması gibi. Siz Muaviyeyi haksız bulabilir haksızlıklarla itham edebilirsiniz bu itikadi bir mevzu olmaz.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
16 Nisan 2011, 17:11 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: ğadir hum nedir_???
Mecnun kardeşim Şia veya Sünni dinin yorumlarıdır Kuran ve sünnete uydukça kimden gelirse gelsin kabul ederim...Maide 67 ayeti kerimesinin nüzul sebebi olarak 25 e yakın sünni alimin ittifakını verdim vermiş olduğunuz Hz Aişe rivayeti hususunda Daha öncesinde İmam Alinin Şıkşıkiye hutbesi neden sessiz kaldığını açıklamaktadır İmameti hususunda istediğiniz delilleri sunmaya devam edeceğim Yalnız bu meseleler asla aramızda tefrikaya sebep olmasın ve öylede anlaşılmasın çünkü İTİKADİ bir husus değildir SİYASİ boyutu ağırlıktadır.....Allah'a emanet olunuz...
|
16 Nisan 2011, 17:16 | Mesaj No:17 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: ğadir hum nedir_???
Sayın abim Maide 67 hususunda gereken delilleri sundum ...İtikadi bir mevzu değildir eğer itikadi olsa idi Allah ve Resulünün açık beyanlarına rağmen Muaviye ve Yez İt gibilerin gasp ettikleri krallık düzenleri içerisinde yaşayanlarında Allah ve Resulüne karşı gelmiş gibi anlaşılmaları gerekir idi ...İmam Hasanın Hilafetini gaspeden Muaviye o zaman ne hükümde değerlendirilebilir yada Yez it gibi bir Lanetliğin gaspı altında yaşayan Müminlerin durumu ne oluyor?
|
16 Nisan 2011, 17:34 | Mesaj No:18 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: ğadir hum nedir_??? Bak mevlüt abim güzel abim kendi söylediklerimizle tanekuza düşmememiz lazım. Diyelimki cenabbi Allah maide/60 “Gerek sana ve gerekse senden öncekilere indirilen kitaplara inandıklarını ileri sürenleri görmüyor musun? Bunlar karşı çıkmakla, tanımamakla emredildikleri Tağutun hakemliğine başvurmak istiyorlar. Şeytan onları koyu bir sapıklığa düşürmek istiyor” Şimdi birileri kalkıp Allah’ın rasulunun hakemliği dışında bir merciye muhakeme olmak isterse kafir olur. Bu ayet muhkemdir sağa sola çekilemez. İşte maide/67 de eğer hüküm hasıl olmuşsa birileri bunu uygulamama lüksüne sahip değillerdir. Günümüzde beşeri sistemler düzmece muhakemeler kurarak insanları yargılamaktadırlar ve insanlarda bu muhakmelere müracaat ederek onları red yerini konumlarını meşrulaştırmkatalar. İşte böyle yaparak hem peygamberi hem kuranın bu ayetini iptal etmektedirler. Eğer maide/67 de nas oludğunu kabul edersek bunu kim yerine getirmezse aynen maide/60 daki hüküm gibi dinden çıkar.Kuranın bir tek ayetinin dahi göz ardı edilmesi imanı bozar.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
17 Nisan 2011, 01:55 | Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: ğadir hum nedir_??? Konuya Farklı pencerelerden getirmiş olduğumuz deliller ve kaynaklardan öte kendi fikrimizi açıkça beyan etmek gerektiğine inanıyoruz. Kur’anı Kuran ile açıklayacağız.Kendi sunduğum delillerden döndüğümü anlayabilenler içinde ne mutlu hakikati hakkı ile anlamak gayesinde olup hatalarından dönenler diyorum. Maide 67 ayeti kerimesi hususunda getirmiş olduğum delillerin hemen hepsinde parçacı yaklaşım mevcuttur bizler Kur’an bütünlüğü içerisinde kendi fikrimizi net ortaya koymak zorundayız.Sunmuş olduğum deliller içerisinde doğru ve yanlışları netleştirmek için a veya b ne demiş benim için çok önem arz etmediğini şimdi sunacağım Ayetler ile ispat etmeye çalışacağım: ‘’Eğer Kitabı Mukaddesin izleyicileri (gerçek) inanca ve Allaha karşı sorumluluk bilincine ulaşmış olsalardı, Biz gerçekten onların (geçmiş) kötülüklerini siler ve onları nimet bahçelerine sokardık; Eğer onlar Tevrat’a, İncile ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş olan bütün (vahiy)lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. Onların bir kısmı doğru bir yol tutarlar; çoğuna gelince, yaptıkları ne kötüdür onların! Ey Elçi! Rabbinden sana indirilenleri tebliğ et: Sen onu tam yapmadığın sürece Rabbinin mesajını (hiç) yaymamış olursun. (Görevini yaparsan) Allah seni (inanmayan) insanlardan koruyacaktır. Allah, hakikati inkâr eden insanları doğru yola iletmez. De ki: "Ey Kitab-ı Mukaddesin takipçileri! Siz, Tevrat’a, İncile ve Rabbiniz tarafından size indirilen her şeye (tam olarak) uymadıkça inançlarınızı sağlam bir temele oturtmuş olmazsınız! Fakat (ey Peygamber,) Rabbin tarafından sana indirilenler, onların çoğunu kibirli küstahlıklarında ve inkârcılıkta daha inatçı yapacaktır. Ama hakikati inkâr eden insanlara üzülme: Çünkü (bu ilahi kelama) iman edenler ve Yahudi itikadına uyanlar ile Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allaha ve Ahiret Gününe inanıp, doğru ve yararlı fiillerde bulunanlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.’’ ( Maide-65-66-67-68-69 ) Maide suresinin 54 ile 64 ayetleri ile ele aldığımızda nüzul sebebini daha iyi anlayabiliriz Kitap ehli olanların Müslümanların dinini alay ve eğlence konusu edinmeleri ayetlerde açıkça azgınlaştıklarını ve küfürlerinin arttığını anlatmakta. Çünkü onların tepkisi vereceğim şu ayette açıkça Allah Resulünün tebliğ ettiği vahye idi: De ki; Ey Kitap Ehli, bizden hoşlanmamanızın sebebi Allah’a, bize indirilen kitaba ve daha önce indirilmiş olan kitaplara inanmamız ve de çoğunuzun fasık, yoldan çıkmış kimseler olmanız değil midir? (Maide-59) ‘’Ey Elçi! Rabbinden sana indirilenleri tebliğ et’’ Bu kısımdan çıkaracağımız sonuç ise Allah tarafından indirilen hakikatleri tebliğ etmesi ve eğer tebliğ edilmez ise elçilik görevini hiç yapmamış gibi olursun ikazı aslında Allah resulüne sen tebliğ vazifeni yerine getir ve onların söylemlerine, tepkilerine aldırış etme anlamına daha yakındır. Bu insanların söylediklerinin seni gerçekten üzdüğünü pekâlâ biliyoruz: Ama unutma ki, onların yalanladığı sen değilsin; bu zalimlerin inkâr ettiği, aslında Allahın mesajlarıdır. (En’am-33) Bu tepkiler neticesinde Allah resulünün tebliğ etmiş olduğu hakikatleri yalanlamaları ve Allah resulüne hakaretleri bir nevi endişeye sebep olmuştur bunun neticesinde ayeti kerimede de açıkça belirtilen ‘’Allah seni (inanmayan) insanlardan koruyacaktır ‘’ inanmayanların ne denli bir tepki gösterdiğine ve Allah resulünün içinde bulunmuş olduğu tehlikeyi anlatmaktadır. Bu tehlike çok ileri bir dereceye vardığında ise Allah onu koruyacağını beyan ederek ilahi korumayı devreye sokmuştur. Bütün peygamberlerin tebliğ esası İlahi mesajları insanlara ulaştırmaktır yalnız bunu yaparken hiçbir ilave ve eksiltme olmadan aynen ulaştırmaktır. Rabbimin haberlerini bildiriyor, öğütler veriyorum size: çünkü ben, Allahın bana (vahiyle) bildirmesi sayesinde sizin bilmediğinizi biliyorum. ( A’raf-62 ) Bütün peygamberlerin tebliğ ettiği yalnızca vahiy iken bu kutlu yolun takipçileri olanların da din adına sadece Allah’ın indirdiği hakikatleri tebliğ etmek ile mükelleftirler. Kendi heva ve heveslerini karıştırmadan birilerinin rivayeti düşüncesi ve aktarımı dayatılmadan sadece doğru olanları benimsenerek anlatılmalıdır. Çünkü Allah insanın kendi heva ve hevesleri sonucu oluşan fikir ve eylemlerinin dine karışmaması hususunda açıkça beyan ile bizleri uyarmıştır: ‘’Bakın, bu (Kuran) gerçekten şerefli bir Elçi'nin (vahyedilmiş) sözüdür ve o, inanmaya ne kadar az (eğilimli) olsanız da bir şair sözü değildir ve ders almaya ne kadar az (hazır olsanız) da bir kâhin sözü de değildir.(o) bütün âlemlerin Rabbinden bir vahiy(dir). Şimdi o, (kendisine bunu emanet ettiğimiz kişi,) (kendi) sözlerinden bir kısmını Bize isnad etmeye kalkışsaydı o'nu sağ elinden yakalardık ve şah damarını keserdik’’ (Hakka-40-41-42-43-44-45-46) Kuran’a hiçbir şekilde hiçbir ekleme ve eksiltmenin olmadığını ve özellikle tebliğ eden Allah resulü tarafından yazılmadığı ve ilave eksiltme yapmadığını Allah açıkça beyan ederek bu yolu takip edecek olanlarında aynı Peygamberi metodu izlemeleri ve ekleme eksiltme yapmamaları emredilmektedir: Hz. Ebu Bekir henüz Efendimiz (s.a.a.) defnedilmeden meşhur bir hutbe irat etmiştir: “Ey insanlar! Kim Muhammed’e (s.a.a.) ibadet ediyorsa bilsin ki O vefat etmiştir. Kim de Muhammed’in (s.a.a.) Rabbine ibadet ediyorsa bilsin ki O (c.c.) Hayy’dır ve asla ölmeyecektir. Netice itibari ile İmamet mevzuunun nass ile alakalı bir mesele olmadığını Kur’ani metot ile baktığımızda tam anlamı ile anlamış olmaktayız rivayet edilen hadislerde doğruluk payı olan yerler gibi taraflı anlayışların eklemesi ve eksiltmeside mevcut bizler tarafsız baktığımız için neticeyi Kur’an ‘a arz ederek neticelendirmek ile mükellefiz… Nass olan bir hususa Ebubekirin veya Ömer’in veya başka birilerinin sahip oldukları konumları itibari ile itiraz etmeleri veya uygulamamaları onların peygamber ile geçirmiş oldukları yaşamlarına ters olup düşünülemez bu söylem tamamı ile onların günahlardan beri olduğu anlamına da gelmemeli çünkü öyle bir anlayış kutsamak olur Allah muhafaza etsin… Allah Resulü (s.a.a), Kuran’ı kendi gaye, ideoloji, meşrep ya da menfaatleri doğrultusunda açıklayanların nasıl değerlendirildiklerini ifade buyururken şunları söylemektedir: ‘Kim kendi görüşü ile Kuran’ı tefsir ederse cehennemdeki yerini hazırlasın.’’ Bu vasıflar ile Kuran’ı yorumlayan açıklayan kişiler kendi gaye ideoloji ve meşreplerine hizmet etmekten öteye gitmeyenlerde ve Allah resulünün değerlendirdiği kapsama girerler.. Selametle kalın… |