|
Konu Kimliği: Konu Sahibi cananekinci,Açılış Tarihi: 08 Mart 2012 (23:52), Konuya Son Cevap : 10 Ekim 2022 (22:48). Konuya 358 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
21 Kasım 2012, 22:45 | Mesaj No:31 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum...
özellikle temel bilgi dersinin sonundaki sorularda yanlış yapıyorlardı o nedenle sınavda birkaç soru yanlış yaptım ünite sonundaki soruların cevabı doğru mu diye tereddütte kalıyorum |
21 Kasım 2012, 22:49 | Mesaj No:32 |
Durumu: Medine No : 14876 Üyelik T.:
01 Aralık 2011 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum... 2. Aşağıda hangisi iman ve salih amel açısından doğru bir kanıdır? a. Kur’an’da iman ve salih amel ço ğu kez ayrı ayrı ayetlerde yer alır. b. İman ve salih amel gölgenin simayı takip etmesi gibi birbirine yakındır. c. İman ve salih amel Kur’an’nın üzerinde durduğu tek kavramdır. d. Kur’an’da iman ve salih amel sadece Asr suresinde yer almaktad ır. e. Kur’an’da iman ve salih amel daima ikinci planda gelmektedir doğru cevap c şıkkı kuranın üzerinde durduğu tek kavram aklımızı karıştırdı ******************** Bu soruda oldukça yanıltıcı,B şıkkı da kitapta var olan bir ifade .Allah yardımcımız olsun.uzgn
__________________ |
22 Kasım 2012, 10:36 | Mesaj No:33 | |
Durumu: Medine No : 16419 Üyelik T.:
27 Ocak 2012 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum... Alıntı:
| |
02 Aralık 2012, 15:51 | Mesaj No:34 |
Durumu: Medine No : 22196 Üyelik T.:
30 Kasım 2012 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum...
Peygamberlere inanmayan birisi imanın şartlarından birini es geçtiyi zaman kafir sayılır mı ? beni aydınlatırsanz sevinirm şimdiden tşkkrler
__________________ duygular gereksiz olsaydı ALLAH başta yaradmazdı |
03 Aralık 2012, 12:50 | Mesaj No:35 | |
Durumu: Medine No : 21263 Üyelik T.:
02 Kasım 2012 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum... Alıntı:
CİBRİL HADÎSİ Cebrail aleyhisselâm, Hz. Peygamber'in de aralarında bulunduğu bir sahabe' topluluğuna insan suretinde gelmiş, iman, İslâm, ihsan ve kıyamet alâmetleri gibi bazı soruları Allah Rasûlüne sorarak cevaplarını almıştır. İşte Cebrail (a.s.)'in bizzat soru sorarak ve cevaplarını tasdik ederek telkin ettiği bu hadise "Cibril hadîsi" adı verilmiştir. Abdullah b. Ömer'in, babası Hz. Ömer'den naklettiği bu hadis şöyledir: "Bir gün Rasûlullah (s.a.s.)'in yanında bulunduğumuz sırada âniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)'in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve: "Ya Muhammed! Bana İslâm'ın ne olduğunu söyle" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): "İslâm; Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt'i hac etmendir" buyurdu. O zat: "Doğru söyledin" dedi. Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu." "Bana imandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): Âllah a, Allah'ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır" buyurdu. O zât yine: "Doğru söyledin" dedi. Bu sefer: "Bana ihsandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): " Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür" buyurdu. O zat: "Bana kıyametten haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.) "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir" buyurdular. "O halde bana alâmetlerinden haber ver" dedi. Peygamber (s.a.s.): "Câriyenin kendi sahibesini doğurması ve yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir" buyurdu. Babam dedi ki: Bundan sonra o zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Rasûlü bana: "Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduğunu biliyor musun?"dedi. "Allah ve Rasûlü bilir" dedim. "O Cibrîl'di. Size dininizi öğretmeye gelmişti" buyurdular. (Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1). Abdullah b. Ömer bu hadîsi Basra' dan Hacc veya Umre için Hicaz'a gelen Yahya b. Yamer ve Humeyd b. Abdirrahmân el-Himyerî'nin kader hakkında soru sormaları üzerine rivayet etmiştir. Basra'da ilk olarak Ma'bed el-Cühenî ve ona tabi olanlar kaderi inkâr etmişler; hâdiselerin, Allâh'ın hiç bir takdir ve bilgisi olmaksızın yeni yeni husûle geleceğini ileri sürmüşlerdir. Abdullah b. Ömer onları dinledikten sonra şöyle demiştir: "Sen Basra'da onlarla görüştüğün zaman kendilerine söyle ki, ben onlardan uzağım. Onlar da benden uzaktır. Allah'a yemin olsun ki onlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa da onu hayra harcasa, kadere inanmadıkça Allâh onun hayrını kabul etmez." Sonra Abdullah (r.a.) yukarıdaki hadisi nakletmiştir (Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İstanbul 1977, I, 106). Kader, sözlükte; miktar, meblağ, büyük sayma, güç, kudret ve bir şeyi kısmak anlamlarına gelir. Şer'î bir terim olarak; meydana gelecek şeyleri ve o şeylerin ne zaman nerede, ne gibi nitelik ve özelliklerle meydana geleceğini Allâhü Teâlâ'nın takdir ve tahdîd etmesi demektir. Takdir buyurduğu şeyleri, zamanı gelince birer birer icad etmesine de "kazâ" denir. Bu duruma göre, kader ilim ve irade sıfatına; kaza da tekvin (yaratma) sıfatına döndüğü için kaza ve kadere inanmak, temelde Allâhü Teâlâ'ya imanla eş değerdedir. Bütün sıfatlariyle Allah'a iman eden, bunlara da inanmış olursa da, önemine binâen kaza kader meselesi kelâm ilminde ayrıca ele alınmıştır. Kader konusunu daha önce Mekke'de öne sürüp, bunu inkâr edenlerin bulunduğu da nakledilir. Abdullah b. Zübeyr'in ordusu Mekke'de Haccac-ı Zâlim, tarafından muhasara edildiği zaman Kâbe-i Muazzama yanmıştı. O zaman bazıları bunun bir ilâhi takdir (kader konusu) olduğuna inanmış, bazıları da Kâbe'nin takdirle yanmadığını söyleyerek kaderi inkâr etmişlerdir (A. Davudoğlu, a.g.e., I, 106-108). Cibril hadisinde ikinci soru ve cevabı, iman esaslarını bildirir. Bunlar altı tanedir: 1) Allah'a iman: Bu iman, Allah'ın varlığını ve hakkında vacip, mümteni; (imkânsız) ve caiz olan bütün sıfatları bilerek tasdik etmekle meydana gelir. Bazı kelâm bilginleri Allahu Teâlâ'nın sıfatlarını selbiyye ve sübütiyye olmak üzere ikiye ayırırlar: Selbî sıfatlar altı tane olup şunlardır: a) Vücud: Allah'ın varlığı, b) Kıdem: Ezelî olması, yani varlığının evveli olmaması, c) Bekâ: Ebedî olması, yani varlığının sonu bulunmaması, d) Muhâlefetün li'l-havâdis: Allah'ın varlıklardan hiçbir şeye benzememesi, e) Kıyam bi zâtihi: Varlığının kendisinden olması, f) Vahdaniyet: Allah'ın bir olmasıdır. Sübûtî sıfatlar sekizdir: a) Hayat: Allahu Teâlâ'nın diri olması, b) İlim: Her şeyi bilmesi, c) İrade: Her mümkünü caiz olan bir şekle ve vakte tahsis etmesi, d) Kudret: Her şeye gücünün yetmesi, e) Semî': Her şeyi işitmesi, f) Basar: Her şeyi görmesi, g) Kelâm: Ses ve harfe muhtaç olmadan konuşması, h) Tekvin: Var etme, yok etme, yaşatma ve öldürme gibi fiillerin başlangıcı olan bir sıfattır. 2) Meleklere iman: Bu, Allah'ın melek denilen, nurdan yaratılmış ve istediği şekle girebilen bir takım masum kulları olduğuna inanmaktır. Ban bakımlardan meleklere benzeyen, diğer bir takım görünmez yaratıklar vardır ki, bunlara da "cin" denir. Cinler saf ateş alevinden yaratılmış olup, melekler gibi onlar da ağır işleri yapabilir ve istedikleri şekillere girebilirler. Yalnız bunlar melekler gibi masum (günah işlemez) değildir. Mümini, kâfiri vardır, "yer, içer, ürer ve ölürler " (en-Neml, 27/87; ez-Zümer, 39/68; İnfitar, 82/10-12; el-Kehf, 18/50; er-Rahmân, 55/31; Müslim, Zühd, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 153, 168; Taberi, XX, 29; İbnü'l-Kayyim el-Cevziyye, Kitâbu'r-Ruh, Haydarâbâd 1357, s. 41; İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-Nezâir, cin bahsi). 3) Kitaplara iman: Allahu Teâlâ, bazı peygamberlerine gerçek ve hükümleri bildiren bir takım ibareye lafızlar indirmiştir ki; bunlara "kitap" denir. Büyük kitaplardan Tevrat Hz. Musa'ya, Zebur Hz. Dâvud'a, İncil Hz. İsa'ya, Kur'an-ı Kerîm de Hz. Muhammed (s.a.s.)'e indirilmiştir. Bunlardan başka çeşitli peygamberlere yüz adet suhuf (sahifeler) verilmiştir. İşte bütün bu kitaplara iman etmek farzdır (eş-Şûrâ, 42/51; el-A'lâ, 87/67; el-Hıcr, 15/9; Hud 11/49; İsrâ, 17/88.) 4) Peygamberlere iman: Allâh'u Teâlâ hazretleri kullarına doğru yolu göstermek için bir takım peygamberler göndermiştir. Bunlardan kendilerine kitap ve şerîat verilenlere "Rasul" denir. Başka bir peygamberin şeriatiyle amel ve onun getirdiği hükümlerini insanlara bildirmeye memur olanlara ise "nebî" adı verilir. İlk peygamber Hz. Âdem, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)'dir. (en-Nahl, 16/36; en-Nisâ, 4/164; el-Ahzâb, 33/40). 5) Âhiret gününe iman: Âhiret günü haşirden, bütün ölenlerin diriltilmesinden başlayan sonsuz bir gündür. Kıyametin kopması, sûrun üfürülmesi, ölülerin diriltilmesi, kitapların verilmesi, mîzanın kurulması, kulların sorguya çekilmesi, havz-ı kevser, şefâat, sırat, Cennet ve Cehennem ahiret gününün muhtevasına dahil olduğundan bütün bunlara inanmak farzdır. (Âli İmrân. 3/185: Duhân, 44/56; Mü'min, 40/11; Tâhâ, 20/74; el-Bakara, 2/28; et-Tür, 52/45; el-En'âm,6/93; el-Fecr, 89/27-30; eş_Şems, 91/97; ez-Zümer, 39/42; Buhârî, Husûmât, Müslim, Fezâil,10,161, 162; Tirmizî, Kıyâme, 26; Kurtubî Tefsiri, Tûr Sûresi 45. ayetin tefsiri). 6) Kadere İman: Yukarıda kadere imandan söz etmiş, Cibril hadisinin kaderi inkâr edenlerle ilgili bir soru üzerine nakledildiğini belirtmiştik. Hadis-i şerifte kadere imana özellikle yer verilmesi, bu konuda ümmetin ileride görüş ayrılıklarına düşeceğini Hz. Muhammed (s.a.s.)'in bildiğini gösterir. (et-Talâk, 65/3; Buhârî, Cenâiz, 83; Tefsîru Sûre, 92/6; Müslim, Kader, 1,8; İbn Mâce, Mukaddime, 10). Hadîs-i şerifte ilk soru İslâm'ın şartlarını telkin için sorulmuştur. Bunlar; Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmek,. namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve gücü yeterse hacc etmektir. Bu şartlar Kur'an-ı Kerîm'in çeşitli ayetlerinde yer almış ve tekrarlanmıştır (el-Bakara, 2/238; Buhârî, İman 1, 2; Zekât, 41, 63; Meğâzî, 60, Tevhîd, 1 ; Müslim, İman, 19-22; Nesâî, Zekât,1; İbn Mâce İkâme,193; Ahmed b. Hanbel, I, 72; Dârimî, Zekât 1). Üçüncü soru "ihsân nedir?" sorusu ve Hz. Peygamberin "İhsan, Allah'ı görüyormuşsun gibi Allah'a ibadet etmendir..." cevabı, mümini ibadet sırasında manevî âlemlere yüceltmek içindir. Her şeklin bir de gerçeği vardır. Namaz da bir şekildir. O şeklin içindeki gerçek ihsandır. Meselâ İslâm'da fıkıh ilmi namazın dış şekli ile uğraşır; tasavvuf ise bu şeklin içindeki gerçeği yani ihsan derecesini bulmaya çalışır. İbadeti kuru bir şekil ve beden hareketleri olarak değil, Allah'ın huzurunda bulunduğunu bilerek ve düşünerek yapmak gerekir. İbadetin asıl hedefi Allah'u Teâlâ ile bu mânevi diyalogu kurmak ve bunu ibadet süresince devam ettirmektir. Hadisteki diğer bir soru kıyamet zamanı ile ilgilidir. Hz. Peygamber bu konuda soru sorandan daha fazla bilgi sahibi olmadığını bildirmiştir. Cenâb-ı Hak kıyametin kopma zamanını gizli tutmuştur. İnsanların ileride meydana gelecek bir takım olayları önceden bilmemesi çoğu zaman bir nimettir. Müminin önceki tecrübelerine ve bilimin kurallarına göre gerekli önlemleri aldıktan sonra, sonucu Allahu Teâlâ'dan beklemek gerekir. Bütün önlemler alınmasına rağmen doğacak olumsuz sonuçlardan insanın sorumluluğu bulunmaz. Zaten böyle bir sonucu önleme gücü de insanoğluna verilmemiştir. Çünkü o, ancak gücünün yeteceğinden sorumludur. Kur'an-ı Kerîm'de beş şeyin insanlardan gizlendiği bildirilir ki, bunlara "muğayyebât-ı hamse*" denir. Bunlardan ilki kıyametin kopma zamanıdır. "Kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi, ancak Allah katındadır. Yağmuru o indirir. Rahimlerde olanı o bilir. Hiç bir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç bir kimse nerede öleceğini de bilmez. Şüphesiz Allah "Âlîm'dir, Nabîr'dir" herşeyi çok iyi bilir, her şeyden haberdardır" (Lokman, 31/ 34) Hamdi DÖNDÜREN Dolayısı ile sadece Peygamberlere değil Meleklere,ahiret gününe ,kitaplara inanmayan,namazı ,orucu ve zekatı inkar edende dinimize göre kafirdir. | |
11 Aralık 2012, 23:35 | Mesaj No:36 |
Durumu: Medine No : 19474 Üyelik T.:
22Haziran 2012 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum...
Aşık olmak günahmıdır. evli bayan yada erkek başka birisine kalbi olarak yakınlık duyuyorsa istemeden günahamı girmiş olur? hocalarımız bilgilendirebilirmi. |
11 Aralık 2012, 23:47 | Mesaj No:37 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Vereceğim linkte bu hususta insanların nasıl ne şekilde davranması gerektiği hususu izah edilmiştir .
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
15 Aralık 2012, 11:32 | Mesaj No:38 |
NAMAZ ile ilgili bir sorum var.
kafama takılan bir seyi sizlerle paylasmak istiyorum.bir toplulukta sohbet esnasında PEYGAMBER EFENDİMİZİN hiç bir vakit namazının sünnetini camide deilde evinde yerine getirdiğine dair bi söz duydum,duydumu belirtiyorum..belkide yok böyle bir sey,sorum şu arkadaşlar,mamazım esnasında farzını kıldıktan sonra bi sekilde abdest bozmuş olsam ,tekrar dan mı kılmam gerekir ,sadece sünnetinimi kılmam gerekir,niyet burda devreye girmelimi,abdest bozmadan önce sünneti evde kılaym düşüncesıne girmiş olsam durumu etkilermi?
| |
15 Aralık 2012, 12:22 | Mesaj No:39 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Cevap: NAMAZ ile ilgili bir sorum var.
Peygamberimizin evi zaten Mescid-i Nebevi'ye bitişik idi. Farz namazlar da sünnetleri evinde kılar, farz için mescide çıkardı. Nafile/sünnet namazların evde kılınması daha efdaldir. Farzdan sonra abdest bozmuş olursanız, yeniden abdest alınca farz tekrar kılınmaz, sünneti kılmaya devam edersiniz
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
30 Aralık 2012, 11:22 | Mesaj No:40 |
Durumu: Medine No : 6969 Üyelik T.:
10 Şubat 2009 | Cevap: Bir Sorum var Hocalarımızdan cvp bekliyorum... Zina eden erkek, ancak zina eden ya da Allah'a ortak koşan bir kadınla evlenebilir. Zina eden kadınla da ancak zina eden ya da Allah'a ortak koşan bir erkek evlenebilir. Bu tür evlilikler mü'minlere yasaklanmıştır. (Nur-3) Bu ayette kafama takılan bir kaç soru oluştu tam bilgisi olan hocalarımız cvplasın ! 1-Zina etmek ( Haşa ) Allaha c.c.ortak koşmakla bir midir günahı ? 2-Zina eden erkek yada bayan zina eden kadınla yada erkekle evlenebilir deniliyor burda bekar iken anlıyorum yanılıyormuyum ? Şayet vurgulanan bekarlarsa evliyken zina eden erkek yada bayanların konumu ne oluyor ? 3-Bu tür evlilikler mü'minlere yasaklanmıştır. Kesin delillerle reddederken evliyken zina edenler mü'min sıfatından ne konuma düşüyor ?
__________________ Doğru zamanda yapılan yanlış ,yanlış zamanda yapılan doğrudan evladır.. |
Konuyu Toplam 17 Kişi okuyor. (0 Üye ve 17 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Yoruma bekliyorum! | Esma_Nur | Gündem/ Manşetler | 7 | 05 Ekim 2019 19:54 |
Önerilerinizi bekliyorum... | Nickgulsum | Soru Cevap Arşivi | 7 | 24 Kasım 2013 15:44 |
Hiç arapça temelim yok...tavsiyelerinizi merakla bekliyorum | mavirüya41 | İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar | 61 | 23 Mart 2013 13:49 |
Yorumlarınızı bekliyorum | MusabBinumeyr | Videolar/Slaytlar | 23 | 13 Mart 2013 22:19 |
din nedir?(herkesin din anlayışına dair yorumlar bekliyorum) | NUR | Soru Cevap Arşivi | 17 | 06 Kasım 2007 11:49 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|