|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 07 Nisan 2009 (21:07), Konuya Son Cevap : 25 Eylül 2021 (14:41). Konuya 16 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Mart 2013, 14:24 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 24494 Üyelik T.:
05 Ocak 2013 | Cevap: Nazar Bilimsel Açıklaması
Amin.... Nazar gibi kötü birşey var mı insanı hasta eder... İlla kötü bakmakla nazar olmaz seveninde nazarı değer!!! |
29 Mart 2013, 15:34 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 14298 Üyelik T.:
08 Ekim 2011 | Cevap: Nazar Bilimsel Açıklaması
iyi insanların bile nazarı değer anne babanın çocuğuna hatta bir peygamber sa ümmetinin çokluğuyla övünmüş gecesi kaç bin kişi ölmüş MAŞAALLAH dememiz gerekiyor bilimsel şekildede yukarıda açıklanmış
__________________ Mutlu sonlar için tek ihtiyacınız olan; inançlı bir yürek |
29 Mart 2013, 22:41 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 20510 Üyelik T.:
01 Ekim 2012 | Cevap: Nazar Bilimsel Açıklaması بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1- De ki: “Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım, 2- Yarattığı şeylerin şerrinden, 3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, 4- Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden 5- Ve kıskandığı vakit, kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!” Felek Suresi’nin içeriliği Bu sûrede kullara, yarattıklarının ve karardığı zaman, gecenin şerrinden, Allah’ın himayesine girmeleri, yücelik ve saltanatına sığınmaları öğretilmektedir. Çünkü gece, ruhlar yalnızlık hisseder, kötü ve ahlâksız kimseler etrafa yayılırlar. Sûre, aynı zamanda bütün kıskanç, büyücülerden de Allah’a sığınmayı öğretir. İniş sebebi Muavvizeteyn (Felek ve Nas) sûrelerinin inmesinin sebebi, Lebîd b. A'sam olayıdır. Lebîd; tarak, saç, erkek çiçek kapçığı, üzerine onbir düğüm atılmış ve iğnelerle dikilmiş iplerle, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme büyü yapmıştı. Bunun üzerine, Muavvizeteyn sûreleri indirildi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem her âyeti okuduğunda, bir düğüm çözüldü ve kendisinde bir hafiflik hissetti. Nihayet, son düğümü çözülünce, zincirden kurtulmuş gibi ayağa kalktı. Felek suresinin kısa tefsiri 1- “Ey Peygamber! De ki, ‘Geceyi yaran ve karanlığı dağıtan sabahın Rabbine sığınırım.” Felak, sabah demektir. Nitekim Yüce Allah, “Geceyi yaran” buyurmuştur. Sığınma vakti olarak, sabahın tahsis edilmesinin sebebi şudur: Gece karanlığından sonra, sabah aydınlığının yayılması, sıkıntıdan sonra, rahatlığın gelmesine benzer. İnsan, nasıl sabahın doğmasını beklerse korku içinde olan kimse de başarının gelmesini öyle bekler. Bu ayet-i kerime, bütün Müslümanlara, Allah-u Zülcelal’e nasıl iltica (sığınma) edileceğini öğretmektedir: “Ey peygamber ve O’nun yolunun yolcuları, kendinize ve herkese söyleyin! Şöyle dua etsinler. “Ben, gecenin karanlığını yarıp sabahı ortaya çıkardığı gibi, bizce görülüp bilinen ve bilinmeyen tüm varlıkları ortaya çıkaran Rabbin himayesini, korumasını ister, O'na iltica eder, O'na sığınırım.” 2. “Yarattığı şeylerin şerrinden…” İnsan, cin, hayvan ve haşere gibi bütün yaratıkların ve Allah'ın yarattığı bütün eziyet vericilerin şerrinden Allah'a sığınırım. 3. “Karardığı ve zifiri karanlık haline geldiğinde gecenin şerrinden Allah'a sığınırım.” Çünkü gece karardığında, insan ve cinlerin kötüleri etrafa yayılır. Bunun içindir ki Araplar şu darb-ı meseli söylemişlerdir: “Gece, şerri en iyi gizleyen şeydir.” Fahreddin Râzî şöyle der: “Geceleyin yırtıcı hayvanlar inlerinden, haşereler yerlerinden çıktığı, hırsız ve soyguncular hücuma geçtiği, yangınlar olduğu, yardım imkânı az olduğu için gecenin şerrinden Allah'a sığınmak emredildi.” 4. “İpliklerde düğüm yapıp üfleyen büyücülerin şerrinden de Allah'a sığınırım.” Bu büyücüler, sihirleriyle Allah’ın kullarına zarar vermek ve karı kocayı birbirinden ayırmak için bunu yaparlar: “Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler.” İslam’ın okuyup üflemeye bakışı Bazı hadislerden, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin üfürükçülüğü kesinlikle menettiği anlaşılmaktadır. Daha sonra ise şirk olmamak kaydıyla, okuyup üflemeye izin vermiştir. Ancak şifa verenin, gerçekte Allah-u Zülcelal olduğu, ancak Allah’ın şifa verebileceği unutulmamalıdır. Hz. Ali şöyle buyurmuştur: “Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir defasında namaz kılarken, akrep tarafından ısırılmıştır. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem namazdan çıktıktan sonra şöyle buyurdu: ‘Lanet olsun şu akrebe, namaz kılanı bile bırakmaz!’ Daha sonra su ve tuz istedi. Akrebin ısırdığı yere tuzlu suyu sürerken; Kafirun, İhlas, Felak ve Nas surelerini okudu.” Başka bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Hz. Hasan ve Hüseyin'e şu duayı okudu: “Ben sizi, Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığındırırım. Şeytandan, zarar veren her şeyden ve kötü gözlülerden.” (1) Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme Cebrail gelerek “Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) hastalandın mı?” diye sordu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem “Evet” dedi. Cebrail: “Allah'ın ismiyle sana üflüyorum. Sana eziyet eden her şeyden ve hased eden her nefesten, Allah-u Zülcelal sana şifa versin.” (2) Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ilaçtan menetmemiş, hatta şöyle buyurmuştur: “Allah her hastalığın ilacını yaratmıştır, ondan yararlanın.” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem kendisi de bazı kimselere ilaç tavsiye etmiştir. Dikkat edilirse dua, ancak Allah'ın hükmü ve izni ile yarar sağlayabilir ve tıbbi tedaviye alternatif olarak görülmemelidir. Dua, şifa talebinin sözlü olanıdır. Fiili dua ise tedaviye başvurmaktır. Şifayı verecek olan ise her durumda, yine Allah-u Teala’dır. Yalnız okuyup üflemekle yetinmek ise yanlıştır. Hatta bazıları muskacı dükkânları açarak, bunu bir de geçim vasıtası haline getirmişlerdir. Bu gibi davranışlar, İslam dinene ters düşmektedir. 5. “Başkasının nimetinin elinden çıkmasını isteyen ve Allah'ın kendisi için ayırdığı rızka razı olmayan hasetçinin şerrinden, Allah'a sığınırım.” Surenin günümüze mesajları Haset, çirkin huyların en zararlılarındandır. Herkeste bulunmakla birlikte, dereceleri farklıdır. Kimi insanda haset duygusu bir an için gelip gider, kiminde ise iyice yerleşir, bütün benliğe hâkim olur ve gittikçe artar. İşte, asıl üzerinde durulması gereken ve tehlikeli olan haset sonuncusudur. İmam Gazalî'ye göre haset, ancak bir nimete karşı olur. Allah bir kimseye bir nimet bağışladığı zaman, diğer insanda ona karşı iki türlü hal belirir: Birincisi, o nimeti çok görerek, onun elinden gitmesini istemektir; buna haset denir. Hasedin tezâhürü de insanın elindeki varlığı, nimeti çok görmek ve yok olması halinde sevinmektir. İkinci hal ise ne varlığa sevinmek ne de yok olmasını istemektir. Buna karşılık, o insanda bulunan nimetin kendisinde de bulunmasını istemektir. Buna da gıpta denilir. “Mü'min gıbta; münâfık haset eder.” Sözü, bu iki durumun farkını ve bulunduğu insanın niteliğini ortaya koymaktadır. Haset, yani başkasının elinde bulunan bir nimetten hoşlanmayarak onun yok olmasını istemek haramdır. Ancak bir fâcir veya kâfirde bulunup fitne uyandıran, insanlar arası ilişkilerin bozulmasına, herkese eziyet edilmesine neden olan nimetin ortadan kalkmasını istemek, bundan hoşnut olmamak haram ve günâh değildir. Çünkü onun yok olmasını istemek bir nimeti çekemeyerek yok olmasını istemek değil; bir fitne ve zulüm aracının ortadan kalkmasını istemek demektir. Hasedin haram olmasının sebebi, Allah’ın kullar arasında yaptığı taksim ve takdire razı olmamayı, teslimiyet göstermemeyi ifade etmesi ve Kur'ân-ı Kerîm’de ifade ettiği gibi kâfirlerin özelliklerinden birisi olarak sayılmasıdır: “Size bir iyilik dokunsa bu onları tasalandırır; size bir kötülük dokunsa ondan ötürü sevinirler…” (3) Surenin sırlarından… Ukbe İbn-u Amir radıyallahu anhu anlatıyor. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hiç görülmemiştir: ‘Kul euzu bi-rabbi'l felak ve Kul euzu bi-rabbi'n nas sureleri.” (4) Hz. Cabir radıyallahu anhu anlatıyor. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana: “Ey Cabir oku!” dedi. Ben:“Annem babam sana kurban olsun, ne okuyayım?” diye sordum. Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Kul eûzu bi-rabbi'l felak ve KuI eûzu bi-rabbi'n nas sürelerini oku!” dedi. Ben de onları okudum. Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu. “Bu iki sûreyi oku, bunlar gibisini asla okuyamayacaksın!” (5) İmâm-ı Rabbânî hazretleri de, “Sıkıntılı zamanlarda, dört kul'leri yani kulyâ, kulhu vallahu ehad, Felâk ve Nâs sûrelerini çok okumalıdır.” buyurmaktadır. Felâk sûresini çok okuyan kimseye, Cenab-ı Hak, kolay yollardan rızık nasip eder. İnsanların hasedinden, her türlü şer ve kötülüklerden muhafaza eder, inşaallah. ABDÜLBAKİ TOPAL
__________________ Derdi dünya olanin dünya kadar derdi olur... |
07 Ocak 2014, 00:13 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 22593 Üyelik T.:
07 Aralık 2012 | Nazar Boncuğu Takmak Caiz midir Nazar’dan korunmak için Nazar Boncuğu takılabilir mi? Namaz Boncuğu takmak doğru mudur? Nazar değmesine karşı halk arasında nazarlık denen şeyler insanların, binaların ve arabaların üzerlerine asılmaktadır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in uygulamalarında böyle bir durum görülmediği gibi, İslam’ın ruhuna aykırı olan totem misillü böyle eşyaların kullanılması son derece yanlıştır. Zaten Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam bizzat bu tür aletlerin kullanılmasını yasaklamış, böyle bir nazarlık taşıyan kişinin bey’atını kabul etmemiş ve onu atmasını emretmiştir. [bknz. Nesâî, Zînet, 17] Halk arasında çocukların elbiselerine mavi boncuk, nazarlık ve iğde çekirdeklerinin takılması, ev, araba ve binalara at nalı ve çeşitli yanlış muskalar asılması hep bu yanlış inançtan kaynaklanan değişik uygulamalardır. Tıbben değerlendirildiğinde bunların en ufak bir faydası olmadığı gibi, hurafelerin yaygınlaştırılması hususunda da bu tür adetlerin büyük sakıncaları vardır. Hangi hastalık olursa olsun gerçek şifayı verici olan Allah tebareke ve teala’dır. İnsanı, nazar değmesi gibi rahatsızlıklardan koruyacak olan, basit birer maddeden ibaret olan nazarlıklar değil, ibadeti her daim kendisine yaptığımız Rabbimizdir. Dolayısıyla O’na sığınmalı, O’na yalvarmalı, O’na yakarmalı ve ne istiyorsak O’ndan istemeliyiz… “Allah’ım! Bütün şeytan tabiatlıların şerrinden, zehirli haşerattan, dokunan her kötü gözden şifâ veren kelimelerine sığınırım.” ..ve Allah, en iyi bilendir. Fi Emanillah. alıntıdır
__________________ Allah’ım! Senden; Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allah’ım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl! |
24 Eylül 2021, 17:58 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 |
Nazar konusuna noktayı koyalım. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
25 Eylül 2021, 14:41 | Mesaj No:17 |
Nazar kelimesi Arapça'dır. ''Bakma, bakış, göz atma'' anlamlarına gelmektedir. Bu yüzden ''nazara gelmek, nazar olmak'' cümleleri sarf edildiğinde akla ilk birinin/birilerinin bakışı gelir. Müslüman her daim, haset, ümitsizlik, böbürlenme gibi olumsuz duygularından kendini arındırmalıdır. Nazarın en büyük kaynağı hasettir. ''Onun var benim neden yok'' gibi cümleler kıskançlıktandır ve başka birinin sahip olduğu şeye imrenildiğinden o kişiye ya da nesneye nazar değmesine sebebiyet verir. Hz. Peygamber (s.a.s.), "Göz değmesi (nazar) haktır." (Buhârî, Tıb, 36) buyurmuş; yüzünde sarılık gördüğü biri için; "Bunun için dua edin, çünkü kendisinde nazar var." (Buhârî, Tıb, 35) demiştir. Felak suresinin de nazar için okunma sebebi ayette geçen ''haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden'' Rabb'imize sığınmamızdandır. Demek ki haset duygusu ile gelen kötü bakış, kişiye, cana mala zarar verdiğinden Allah u Teala ve Allah Resulü bunların şerrine değinmiştir. Ben nazara inanıyorum. Nazar, vesvese, şeytanın şerri ve diğer tüm olumsuzluklardan arınmak için Nas ve Felak surelerinin bol bol okunması gerektiğine de inanıyorum. Kalem suresinin son iki ayeti için de tefsir yoluyla şunları düşünüyorum. ''O inkârcılar Kur’an’ı işittikleri zaman, seni gözleriyle devireceklermiş gibi bakar, “Şüphe yok o bir delidir” derler. Oysa Kur’an, âlemler için öğütten başka bir şey değildir.'' (Kalem-51,52) Hz. Peygamber’den Kur’an’ı dinleyen müşriklerin gözleri (bakışları) etkili oklara benzetilerek ona karşı duydukları kin, nefret ve kıskançlık gibi menfi duyguları tasvir edilmektedir. Kur’an’ın edebî üstünlüğü karşısında hayranlık duygularını bastıramayan müşrikler, gerek dil gerekse içerik bakımından onda tenkit edebilecekleri herhangi bir kusur bulamayınca insanların Hz. Peygamber’e karşı gösterdikleri ilgi ve dikkati önlemek için onun sözüne güvenilmez bir mecnun olduğunu propaganda etmeye başlamışlardır. Ancak yüce Allah Kur’an’ın üstün niteliklerini açıklayarak onların menfi propagandalarını etkisiz hale getirmiştir. Müşrikler Hz. Peygamber’i gördüklerinde, ona karşı duydukları kıs*kançlık ve düşmanlık sebebiyle gözleriyle onu oklayıp öldüreceklermiş gibi bakarlardı. 51. âyet onların bu psikolojik durumunu tasvir etmektedir. Bu âyetin nazarla (göz değmesi) ilgili olduğu yolunda yaygın bir kanaat bulunmakla birlikte bu kanaat kesin bir bilgiye dayanmamaktadır. Nitekim Şevkânî’nin aktardığına göre (V, 319) çok yönlü bir âlim olan İbn Kuteybe de âyette müşriklerin Resûlullah’a nazar değdirmelerinden söz edilmediğini, Resûlullah Kur’an okuduğunda inkârcıların ona kin ve düşmanlık duygularıyla baktıklarının anlatıldığını ifade etmiştir. Buna göre nazar hakkında başka deliller varsa da bu âyetin onunla ilgisi yoktur. Bu ayette yine dikkat çeken bakışın (nazarın) ne kadar kuvvetli olduğunu vurgulamak için söylenen (gözleriyle devirecekmiş gibi bakmak) ayetidir. Demek ki nazar (bakış) öyle kuvvetlidir ki bir insanı devirmek için bakmanın yeterli olduğunu savunmuştur. Nazar boncuğuna gelince de Allah'ın ayetleri varken bir boncuktan medet ummamamız gerektiğine inanıyorum. | |
Konuyu Toplam 6 Kişi okuyor. (0 Üye ve 6 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Nazar, Nazar (Göz) Değmesi, Şeytanların Gösterileri, El- Latîf İsmi/Muhsin İyi | muhsin iyi | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 06 Eylül 2014 11:45 |
Hızma takmak caiz olur mu? Dinimizce hükmü nedir? | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 09 Nisan 2009 12:29 |
Balık yumurtası helal midir? Balık havyarı yenilmesi dinen caiz midir? | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 09 Nisan 2009 01:49 |
Nazar İçin Kurşun Döktürmek Caiz midir? | Belgin | Soru Cevap Arşivi | 0 | 27Haziran 2008 09:09 |
Evde muhabbet kuşu beslemek caiz midir? Güvercin Beslemek Caiz midir? | Belgin | Soru Cevap Arşivi | 0 | 22 Mayıs 2008 09:34 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|