|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TÜRKcan,Açılış Tarihi: 18 Eylül 2008 (13:51), Konuya Son Cevap : 01 Mart 2012 (16:47). Konuya 13 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
18 Eylül 2008, 13:51 | Mesaj No:1 |
Organ bağışı hakkında soru???????? Organ bağışı hakkında soru???????? es-selamu aleykum benim sorum organ bağışı hakkında... biz arkadaşlarla olsun hocalarımızla olsun bu konuyu çok konuştuk ama sonuca varamadık... diyelim ki ben öldükten sonra organlarımı bağışlamak istiyorum... bu soruyu sorduğumda aldığım cevap şu idi... Allah'ın huzuruna çıktığında Allah-u Teala sana soracak organlarını ne yaptın diye.. dedin ki ihtiyacı olana bağışladım 'peki ya o ne yaptı'??? şimdi bağışlanan organ kötü işlere kullanılırsa bunun cezası bize de olmaz mı? böbrek bağışlandı diyelim kişi de içki içiyor karısını dövüyor evine rızkını gçtürmüyor böyle bir silsile.. o organla günahlar işliyor.. durum ne olacak??? organ bağışlama konusunda bilen birileri aydınlatabilir mi??? şimdiden.. | |
Konu Sahibi TÜRKcan 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Şahitliği Allah katında Makbul Peygamber.. | Hz.Muhammed(s.a.v) | TÜRKcan | 0 | 2012 | 14 Şubat 2009 14:25 |
Aşkın ve İktidarın Sembolü:Kutsal Emanetler.. | Hz.Muhammed(s.a.v) | TÜRKcan | 0 | 2199 | 14 Şubat 2009 14:13 |
Mutluluk formülünden birkaçı.. | Bilgi Dağarcığı | dua dilencisi | 3 | 2459 | 11 Kasım 2008 14:16 |
Aşkı kimseye sorma ...Aşkı kendine sor... | Makale ve Köşe Yazıları | TÜRKcan | 0 | 1931 | 01 Kasım 2008 00:21 |
mükemmellik mi?:):):) | Komik Paylaşımlar | Mihrinaz | 7 | 2242 | 04 Ekim 2008 22:25 |
18 Eylül 2008, 16:55 | Mesaj No:2 |
Cvp: Organ bağışı hakkında soru????????
organ bağışına alimlerimiz belli şartlar altında cevaz vermişlerdir.çünkü islamın 5 şeyi korumayı emretmiştir bizlere:dini, canı, malı, aklı ve nesli...insan vücudu ceset te olsa saygındır.ve organlar bağışlanırkende mümkün olduğu kadar tahrip edilmeden , bağışlayan kişiden daha önceden rıza alınarak yapılması gerekir.çocuksa velilsinin izni olması gerekir. şimdi, bir insan hasta ve organ bağışıyla sağlığına kavuşabiliyorsa, ölmüş bir kimsenin o insana organlarını bağışlaması günahtan ziyade sevap olur.çünkü bir canın kurtarılması söz konusudur.Allah kıyamet gününde organlarını ne yaptın diye sorusuna bir can kurtardım cevabı, o organların toprağın altında çürümesinden daha evladır. ikinci husus, siizn bağışladığınız organları o kimse içki içerek, günah işleyerek kullanırsa bu durum o kişiyi bağlar.hesabı o kişi verir.bunun organ bağışıyla ilgisi yoktur. bu durumu şöyle düşünelim, Allah bize bu organları emanet olarak verdi, sapasağlam...bu haldeykende biri vücudunu yıpratabilir.bağışlanan organlar her ne kadar onu bağışlayanın gibi gözüksede, onlar bize emanettirler. o emanete kim ihanet ederse günah ta onundur. buda sorularla islamiyet sitesinden: Ölmeden önce göz ve böbrek gibi bir organını bağışlayan kimse, bu organlarının öldükten sonra bir hastaya takılmasıyla şüphesiz sevap kazanacaktır. Çünkü bu sayede başka bir insan sıhhate kavuşmuş, hayata dönmüştür. Ancak organ bağışlayan bu kimse bağışlamış olduğu ve sonra da nakledilmiş olan bu uzvunun ikinci bir şahısta gördüğü vazifeden dolayı mes’ul sayılmaz. Şöyle ki, bir başkasından nakledilen gözle görmeye başlayan, eğer o gözle harama bakmış, bir günah işlemişse mes’uliyet kendisinedir. Ölen kimsenin bundan bir mes’uliyeti yoktur. Çünkü o adam ölmesiyle vücut elbisesinden tamamen soyulmuş, artık maddî bedenle bir irtibatı kalmamıştır.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
18 Eylül 2008, 16:58 | Mesaj No:3 |
Cvp: Organ bağışı hakkında soru????????
burası alıntıdır: Konuya ait bilgiyi şöyle özetleyebiliriz: Ölenden organ nakli yapıldığı gibi, yaşayandan da organ bağışı alınmaktadır.. İkisi de birbirine benzerse de küçük farklar vardır aralarında. Şöyle ki: Ölüden yapılacak organ naklinin caiz olabilmesi için gerekli şartları şöyle ifade edebiliriz: 1- Hastaya organ naklinden başka çare bulunmadığı konusunda ehliyetli tıp adamlarının karar vermiş olmaları gerek. 2- Konunun uzmanları olan doktorlar, hastanın bu nakille iyi olacağı yolunda kuvvetli kanaat sahibi olmaları gerek. 3- Ölümünden önce hastanın kendisinin, ölümünden sonra da mirasçılarının organın nakline izin vermiş olmaları gerek. 4- Tıbben ve dinen! ölümün kesinleşmiş olması gerek. 5- Organın maddi bir karşılık ve para mukabilinde satılıyor olmaktan uzak olmak. 6- Alıcının da bu nakilde rızası bulunmak. Bunlar ölenden alınacak organ naklinde aranan şartlar. Bunlara bir de yaşayandan nakledilecek organın şartlarını ilave edecek olursak şunu da ifade edebiliriz: 1- Organı kendi isteğiyle hibe edecek olan insanın sağlığını bu hibenin bozmayacağı yolunda doktorların görüşleri kesin olmalıdır. 2- Doktorların bu naklin başarılı olacağı, hayati tehlikenin bulunmayacağı yolunda raporları bulunmalıdır. 3- Organ bağışında bir ücret ve maddi menfaat söz konusu olmamalıdır. Burada akla gelen bir suali de cevaplayalım. Verilen organ, yerleştirildiği öteki bedende biyolojik görevini yapacaktır. O şahsın iyilik veya kötülük yapmasında bir etkisi bulunmayacağından sorumluluğu olmayacaktır. İsterse bu insan gayrimüslim olsun. Çünkü günahı işleyen organ değil, organa yön veren insanın kendi iradesidir. İrade sahibinindir sorumluluklar.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
18 Eylül 2008, 22:37 | Mesaj No:4 |
Cvp: Organ bağışı hakkında soru????????
organ bağışı hakkında başka bilgisi olan ve verilmiş fetvalar var mı acaba benim içimdeki soru şaretleri tam dinmedi..ya benim organlarımla günah işlerlerse ben de vesile olmuş olmam mı???? nurum Allah razı olsun canım... | |
18 Eylül 2008, 22:51 | Mesaj No:5 | |
Cvp: Organ bağışı hakkında soru???????? Alıntı:
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | ||
09 Nisan 2009, 11:40 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | organ bağışı
BEYİN ÖLÜMÜ, ORGAN BAĞIŞI VE NAKLİ BİLGİ NOTU SORULAR: Bazı hastalıkların tedavisi yalnız organ veya doku nakli ile mümkün olup, bu durum, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık problemleri arasında yer almaktadır ve hayatlarının devamı sadece organ nakline bağlı olan hastaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır Ülkemizde yeterli sayıda organ ve doku nakli merkezi ve bu konuda deneyimli bilim adamları olduğu halde, yapılan organ nakli sayıları yetersiz kalmaktadır Bunun en önemli nedeni, halkımızda organ bağışı bilincinin gelişmemiş olması ve organ bağışlarının gelişmiş ülkelere göre çok düşük olmasıdır Bunda inanç konusu önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır İspanya'da kadavra (ölü) vericilerden organ kullanılabilme oranı, milyon kişi başına 32 iken, ülkemizde bu oran 1,5 (bir buçuk) tur Bu sebeple kadavra verici sayısının arttırılmasının, ülkemizde organ naklinin yeterli seviyeye gelmesi için şart olduğu bilim adamlarımızca önemle vurgulanmaktadır Kadavradan organ bağışı; ölümden sonra organlarının başka bir insan için kullanılmasına izin vermek anl----- gelmektedir Ancak her ölünün organları nakil için kullanılamaz Kişi yalnızca yoğun bakım servislerinde, "BEYİN ÖLÜMÜ" ile ölmüşse organları kullanılabilmektedir Ülkemizde kalp, akciğer, böbrek, karaciğer, pankreas, ince barsak gibi organların ve kalp kapağı, gözün kornea tabakası, kemik iliği gibi dokuların nakli yapılabilmektedir Bu organ ve dokulardan; - Kemik iliği------- yalnızca canlıdan, - Karaciğer ve böbrek---- hem canlı hem kadavradan - Kalp, Kalp kapağı,Akciğer, Pankreas, İnce barsak, Kornea- yalnızca kadavradan alınarak nakledilebilmektedir Organlar, nakil cerrahisinde uzmanlaşmış ekipler tarafından, ameliyathane ortamında alınmakta ve ceset bütünlüğünde hiçbir bozulma olmamakta, sadece ameliyat dikiş izi bulunmaktadır Kemik iliği, canlıdan iğne ile alınmakta olup, bu işlemin hiçbir tehlikesi yoktur Gözün kornea tabakası ise, ince bir tabaka olup bu alındığında, değil normal insanların, göz hekimi haricinde diğer hekimlerin bile bunu anlaması zordur ve gözde hiçbir değişiklik fark edilmemektedir Yani organ ve dokuları alınan cesette hiçbir parçalanma yada şekil bozukluğu oluşmaz Halen yürürlükte olan mevzuata göre "KADAVRA DONÖR (ÖLÜ VERİCİ)" tanımı şöyle yapılmaktadır: "Beyin ölümü gelişmiş, beyin cerrahisi uzmanı, nöroloji (beyin hast) uzmanı, kardiyoloji (kalp hast) uzmanı ve anestezi-re animasyon (narkoz ve yoğun bakım) uzmanından oluşturulmuş bulunan "beyin ölüm kurulu" tarafından onaylanmış, (yeni kanun taslağında bu kurul sadece nöroloji ve anestezi-re animasyon uzmanı olmak üzere iki hekimden oluşacaktır), sağlığında organ ve dokularını bağışlamış yada ailesinden organ bağışı için resmi izin alınmış, dolaşım ve solunumu ancak cihazlara bağlı olarak sürdürülebilen, "tıbbi olarak geri dönüşümü mümkün olmayan vaka", "kadavra donör" olarak kabul edilmektedir Tıbben, şuurun gitmesinden beyin ölümü denen safhaya kadar, "KOMA-DERİN KOMA - BİTKİSELHAYAT" denen aşamalar mevcut olup, bu durumların tamamında geri dönüş, yani hastanın iyileşmesi mümkündür, bitkisel hayattaki bir kişinin mucizevi olarak iyileşebildiği vakalar dahi bildirilmiştir Bitkisel hayattaki insanda beynin korteks (kabuk) denen kısmı ölmüş olup, bu kısım hafıza, zeka, kişilik vb özelliklerin kontrol edildiği kısımdır Bitkisel hayattaki hastalarda beyin sapı dediğimiz ve hayati organların kendi kendine çalışmalarını, birtakım hayati refleks fonksiyonları yürüten kısmı ise ölmemiş, çalışmaya devam etmektedir Bu nedenle bitkisel hayattaki kişiler ölü kabul edilmez ve organları nakil için alınmaz Ancak "BEYİN ÖLÜMÜ" denen durumda beynin korteks tabakasının haricinde beyin sapı dediğimiz bölümü de tamamen ölmüş olup iyileşme kesinlikle mümkün değildir ve bu kavram "beyin fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak kaybını" ifade etmektedir Bu durum tıptaki teknolojilerin ilerlemesiyle ortaya çıkan bir kavram ve durumdur "YOĞUN BAKIM" servislerinde koma halindeki hastalar vantilatör denen solunum cihazına bağlanır ve bu cihaz vasıtasıyla, akciğerlerin şişirilmesiyle solunum sağlanır(Bu hastalar cihazdan çekildiğinde önce solunum ve sonra kalp durur) Vantilatör desteğiyle solunumu sağlanan ve kalbi çalışmakta olan bu hastalarda beyin fonksiyonları mevcutsa asla cihazdan çekilmez, beyin ölümü sınıfına girmez ve bunlardan organ nakli yapılmaz Sadece, bir süre sonra yukarda açıklanan beyin sapı ölümünün de gerçekleşmesiyle, beynin tüm fonksiyonları yitirilip, omur iliğe bağlı basit refleksler haricinde başka hiçbir tepki alınmayan hastalar için aşağıda açıklanan kriterler dahilinde "BEYİN ÖLÜMÜ = TIBBİ ÖLÜM" tanısı konur ve bu durum, bitkisel hayatın da ötesinde bir safhadır Bu güne dek beyin ölümü tanısı konmuş hiç kimse geri dönmemiş, yani iyileşmemiştir Beyin ölümü gerçekleşmiş herkes ya bir süre sonra makinelere rağmen akciğer ve kalbi kendiliğinden durarak, yada makinenin fişi çekilmek kaydiyle akciğer solunumu olmadığı için kalbi de durarak morga yollanır Bazen beyin ölümü gerçekleşmeden de kalp durmakta, bu durumda ise pacemaker denen ve kalbe elektrik yollayarak kasılmasını, yani kan pompalamaya devam etmesini sağlayan aletler vasıtasıyla kalp çalışmaya devam ettirilmektedir Kısaca, bu günkü tıp, beyin ölümünü gerçek ölüm olarak kabul etmektedir Beyin ölümünün tanısı ise şöyle konmaktadır 1- Beyin hasarına yol açan neden belirlenmiş olmalı ve koma hali ; a) Primer hipotermi (vücut ısısının düşmesi, donma), b) Hipovolemik (kan-sıvı kaybına bağlı) yada hipotansif (tansiyonun sıfırlanmasına bağlı) şok durumları c) Geriye dönüşümü sağlayabilecek zehirlenmeler (barbitürat ve diğer sedatifler, depressan ve narkotik maddeler) ile metabolik ve endokrin bozukluklar (şeker koması, tiroit koması, böbrek üstü bezi koması vs durumlar) nedeni ile OLMAMALIDIR 2- Bilincin tam kaybı söz konusu olmalıdır 3- Kendiliğinden oluşan hareket ve kasılmalar bulunmamalı ve tüm ağrılı uyaranlara yanıt alınmamalıdır 4- Kendiliğinden solunumun bulunmamalı, hasta üç dakika cihazdan (vantilatör) ayrıldığında hiçbir solunum belirtisi bulunmamalıdır(Apne testi) 5- Beyin sapı reflekslerinin tamamen kaybolmuş olmalıdır, ki bunlar: a) Göz bebekleri tamamen dilate (büyümüş) ve ışıklı uyaranlara cevap vermiyor olması b) Kornea refleksinin bulunmayışı (normalde insanın gözüne pamuk vs ile dokunulduğunda, göz refleks olarak kapatılır) c) Vestibülo-oküler refleks yokluğu (normal insanın kulağına soğuk su şırınga edilirse gözler istem dışı olarak o kulağa doğru bakar) d) Okülo-sefalik refleks yokluğu (normalde baş hızla sağa-sola/yukarı-aşağı oynatıldığında gözler önce hareketin aksi yönüne kayar, sonra yavaşça hareket yönüne gelir; beyin ölümünde gözler fiks şekilde başla birlikte hareket eder) 6- Teknik olarak iyi kayıt edildiğine emin olunan bir EEG (Beyin Grafisi) cihazında on dakika boyunca düz çizgi alınması (hiçbir aktivitenin olmayışının teyidi) yada bundan daha sağlıklı olarak beyin sapı elektrik aktivitesinin kaydedilmesi Yukarıda teknik açıklamaya tam olarak girilmeden anlatılmaya çalışılan kriterler Beyin Ölüm Kurulu tarafından değerlendirilmektedir Beyin ölümü tanısı uzman kurul tarafından hiçbir soru işareti kalmayacak şekilde konmakta olup gerektiğinde destekleyici testler de uygulanarak tanı daha da kesinleştirilmektedir Bunlar, EEG(Elektroensefalografi), Beyin sapı uyarılmış potansiyelleri, ve beyin kan akımını gösteren Kontrast anjiografi, Trananial doppler ultrasonografi, Radyonüklid sintigrafi gibi testlerdir BURDA İNANÇLAR YÖNÜNDEN EN ÖNEMLİ KONU ŞUDUR: Nakil için kullanılacak organlar, beyin ölümü gerçekleşmiş kadavra vericiler makineye bağlı iken çıkartılmak zorundadır, çünkü bu organların kanlanmaya devam etmesi (kan dolaşımının devam ediyor olması) gerekmektedir BEYİN ÖLÜMÜ TANISI KONMUŞ OLAN HASTALARIN İSE DÜZENSİZ DE OLSA KALPLERİ ALET DESTEĞİ OLMADAN DA ÇALIŞIYOR OLABİLMEKTEDİR KADAVRA ORGAN NAKİLLERİ SADECE YOĞUN BAKIM SERVİSLERİNDE YUKARDA BAHSEDİLEN ŞEKİLDE BEYİN ÖLÜMÜ TANISI KONMUŞ VERİCİLERDEN YAPILMAKTADIR BUNUN HARİCİNDE HERHANGİ BİR YERDE HERHANGİ BİR ŞEKİLDE ÖLMÜŞ KİŞİLERİN ORGAN VE DOKULARININ KULLANIMI TIBBEN MÜMKÜN DEĞİLDİR Özet olarak; organ nakli için verici olarak kullanılacak olan insan bedeni, tüm tedavi imkanları kullanıldıktan sonra bile yaşaması mümkün olmayan, beyin ölümü geri dönüşsüz olarak gerçekleşmiş olan, solunumu makine desteğiyle sağlanan, ancak kalbi atıyor olan/olabilen ve donör olarak değerlendirilmesi halinde birçok hastaya yeniden sağlık sunabilecek büyük bir potansiyeldir Bu büyük potansiyelin değerlendirilebilmesi, toplumuzda çeşitli dini inançlara mensup bireylerin bilgilendirilmesi ile mümkündür İnanç konusunda geçerli açıklama yapma yetkisine sahip kişi veya kurumlardan tatmin edici açıklamaların yapılması çok yararlı olacaktır Bu sayede beyin ölümü gelişmiş birey yakınlarının inançları sebebiyle organ nakline karşı çıkmaları engellenmiş, iç huzuruyla sisteme katılımları sağlanmış olacaktır Japonya gibi cesedin oldukça kutsal sayıldığı ülkelerde kadavradan organ naklinin tamamen yasak olması, sadece canlı vericilerden nakil yapılıyor olması da kendi inançlarının bir yansımasıdır Bizim ülkemiz insanları için de bu konunun iyice değerlendirilmesi gerekmektedir Yetkili-yetkisiz yapılan yorumlar, halkımızın bazı kesimlerinde sorun yaratmaktadır Bazı çevreler, beyin ölümü olsa bile, kalp ve akciğer makine zoruyla çalışıyor yada kalp kendiliğinden de çalışıyor olduğundan "RUHUN VÜCUDU TERKETMEMİŞ OLDUĞUNU", bu şekilde kalbin atarken çıkartılmasının "CİNAYET" sayılacağını söylüyor Bazı kimseler ise kalbin ve akciğerin ruh çıksa dahi makine ile çalıştırılabileceğini, bu durumun suni yoldan cesede müdahaleden başka bir şey olmadığını, "ruh en son baştan çıktığından", beyin fonksiyonları tamamen ölmüşse, ruhun da vücudu terk ettiğini söyleyerek bunun caiz olduğunu savunuyor Ülkemizde organ bekleyen kardeşlerimizin dertlerini çözmek ve bağış yapmak isteyen, ama gönlündeki "acaba" lar nedeniyle organlarını bağışlamaktan çekinen vatandaşlarımızı aydınlatarak, bağış sayısını arttırmak ve istenilen kadavra donör oranlarına ulaşabilmek için, bu tür inanç konularının net bir şekilde açığa çıkartılması gerekmektedir Bu durumu, ülkemizdeki her inanç kesimi için ayrı ayrı araştırmanın daha uygun olacağı kanaatiyle, aşağıdaki soruların sahip olduğunuz inanç sistemi içinde yanıtlanmasını önemle rica etmekteyiz
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
09 Nisan 2009, 11:40 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: organ bağışı
Soru: 1- ORGAN VE DOKU NAKLİNİN "CANLI VERİCİLERDEN" YAPILMASI KONUSUNDA DİNİ HÜKÜM NEDİR? Cevap: Canlı vericilerin hayatları için bir tehlike teşkil etmemesi durumunda bunlardan organ ve doku nakli yapılmasında dince bir sakınca yoktur Soru: 2- ORGAN VE DOKU NAKLİNİN "ÖLÜ VERİCİLERDEN" YAPILMASI KONUSUNDA DİNİ HÜKÜM NEDİR? Cevap: Ölünün vücuduna da saygı gösterilir ve saygıya aykırı bir davranışta bulunulmaz Ancak meşru bir gerekçe ile diriden bile organ ve doku nakli yapılabildiğine göre bunun ölüden de yapılması ona sayısızlık veya manevi eziyet değildir ve caizdir Soru: 3- "BEYİN ÖLÜMÜ" DENEN BU DURUMDA, RUH BEDENİ TERK ETMİŞ VE "DİNEN DE ÖLÜM" GERÇEKLEŞ MİŞMİDİR? BU BAĞLAMDA, BEYİN ÖLÜMÜ TANISI KONMUŞ VERİCİLERİN ORGANLARININ CİHAZA BAĞLI ÇALIŞIRKEN ÇIKARTILMASI YADA CİHAZIN FİŞİNİN ÇEKİLMESİ "CİNAYET" SAYILABİLİR Mİ? Cevap: Beyin ölüp kalp de -alet çekildiği halde- insanı yaşatacak bir şekilde hareket etmiyorsa ve bu durum geri dönüşsüz ise insan ölmüş demektir Başka bir ifade ile tıbbın ölmüş dediğine din de ölmüş der; biz fıkıhçılar olarak ölümün gerçekleşip gerçekleşmediğini uzman doktora sorarız, sormamız gerekir Ancak doktorun bulunmadığı yerlerde tecrübeye göre belirtilere bakılarak ölüme hükmedilir Tıp uzmanlarının öldü dediği insan ölmüş, ruh da onu terk etmiştir, bu vücut ölünün vücududur ve alet bağlı olduğu için kan deveranı devam ederken ondan organ almak caizdir Soru: 4- İSLAM İNANCINA GÖRE ORGAN VE DOKU NAKLİ NASIL OLMALIDIR, DETAYLI GÖRÜŞLERİNİZ VE "FETVA" KABUL ETTİĞİNİZ DÜSTURLAR NELERDİR? Cevap: 1 Ölüm yukarıda açıklanan şekilde gerçekleşmiş olmalıdır (uzmanlar ölmüş demelidirler) 2 Ölüye de diri gibi saygılı davranmak ve gerekenden fazla kesip biçmemek gerekir 3 Mümkün ise organ alındıktan sonra açılan yer dikilmeli ve göze hoş görünmeyen bir manzara oluşmamalıdır 4 Ölü organ naklinden sonra yıkanmalıdır Eğer sonra yıkanmasında bir sakınca varsa (hareket ettirmenin dikilen yerlerin açılmasına sebep olması gibi) nakilden önce de yıkanabilir 5 Organın kullanılacağı vücudun sahibi insan olsun yeter; onun dini, ahlakı, cinsiyeti hükmü etkilemez Başkasının organını taşıyan kimsenin işleyeceği suç ve günahlardan, organ veren sorumlu değildir ProfDrHayrettin Karaman
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
09 Nisan 2009, 11:41 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | RE: organ bağışı
Organ Nakli Caiz mi? Ölmek durumunda olan bir insanın organlarının, hasta olan bir başka bedene taşınması dinen câiz mi? Câizse kuralları nelerdir? “Kardeşim çok ağır bir hastalığa tutuldu ve günden güne ölüme yaklaşmaktadır Akraba topluluğumuz içinde yıllardır karaciğer nakli bekleyen bir yakınımız var Kendisi ile kardeşimin arasında doku uyumu olduğu ortaya çıktı ve kardeşimin ölmesi durumunda karaciğerini ona vermemiz bize ima edildi Şu an kendinde olmayan hasta kardeşim; sağlıklı günlerindeyken organ nakline hiç olumlu bakmadığını defalarca dile getirmiş biri olarak vefat edecek olsa biz onun organını, o yakınımıza bağışlayabilir miyiz? Organ nakline dinimiz izin verir mi? Organlar âhirette insana şahitlik edecekse ikinci kişinin günahını kim çeker? Bu konunun şartları var mı? Bizi aydınlatır mısınız?” *** Organ nakli, İslâm dini açısından yasak olan bir durum değildir; çünkü bilinen her türlü tedavi yöntemleri uygulandığı halde beyin ölümü gerçekleşmiş; yani hayata geri dönüşünden tamamen ümit kesilmiş bedenin, sağlığı bozulmamış bir organının, başka çaresi kalmamış hasta bir bedene nakledilmesi; insana sağlıklı bir hayat sunma ve kalan ömrünü rahat bir şekilde yaşaması adına yapılmaktadır Bu amaç; ifade edilen perspektif içinde dinen uygundur İslâm dini, insan canı, malı, hayatı, ihtiyaçları ve sağlığına her bakımdan azamî önem ve değeri göstermektedir Aynı önem insanın cansız bedenine, hatta mezarına da gösterilmiştir Bunlar içinde hayatı sağlıklı ve huzurlu bir şekilde sürdürebilmek ise en önemlisidir Sağlığa kavuşabilmek için mümkün olan her yola başvurmak esastır Bu noktada organ nakli de sağlığa kavuşmak için bir çare olarak önümüze çıkmaktadır Ancak her durumda organ nakli câiz değildir; yani bazı şartların muhakkak bulunması gerekmektedir Bu şartlar şunlardır: 1- Öncelikle hasta için organ naklinden başka bir tedavi yolu ve yönteminin bulunmamasıdır 2- Organı veya dokusu alınacak kişi için ölümün ‘muhakkak’ gerçekleşmiş olması, 3- Organı veya dokusu alınacak kişinin veya yakınlarının bu iş için izninin alınması, 4- Organ veya doku için hiçbir şekilde veya biçimde ücret talep edilmemesi ve alınmaması, 5- Organ nakledilecek kişinin de kendisine başka bir bedenden organ veya doku alınmasına izin vermesi gerekmektedir İfade edilen bu şartlardan biri veya birkaçı yerine getirilmeden organ nakli yapılacak olsa bu nakil, dinen câiz değildir; olaya uzaktan-yakından aracı olan her kişi, Allah (cc) katında mesuldür Nakledilen organ, nakledildiği andan itibaren ikinci bedenin sahibine hizmet edeceğinden mesuliyet söz konusu olduğunda da her can kendisine teslim edilen bedeni ömrü içinde nerde ve nasıl kullandığının hesabından sorumludur Başka bir ifade ile, amel açısından; organ alınan bedenin günahı, vebâli hayatta olduğu sürece kendine aittir Organın daha sonraki kullanımının hesabı; verildiği bedenin sahibine yani hastanın kendine aittir Bu konuda ayrıca, organ alınan bedenin Müslüman olup olmaması da mevzu değildir; çünkü her şeyin olduğu gibi bedenlerin; Müslüman olsun gayrimüslim olsun hepsinin gerçek sahibi Allah’ın kendisidir Yüce Allah, herkese sağlık ve âfiyet içinde kulluğu yaşamayı nasip eylesin (âmin) DR JALE ŞİMŞEK, DİN HİZMETLERİ UZMANI
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
29 Şubat 2012, 20:43 | Mesaj No:9 | |
Durumu: Medine No : 6969 Üyelik T.:
10 Şubat 2009 | Cevap: Cvp: Organ bağışı hakkında soru???????? Alıntı:
__________________ Doğru zamanda yapılan yanlış ,yanlış zamanda yapılan doğrudan evladır.. | |
01 Mart 2012, 11:51 | Mesaj No:10 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: Organ bağışı hakkında soru????????
çok istifade edilecek,açık bir yazı olmuş emeğinize sağlık.sayanizde kafamdaki sorular cevabını buldu diyebilirim ama yinede ikna olabilmiş değilim.bu konuda özellikle yine dini ölçüler ele alındığında farklı yorumlar ve görüşler varmı merak ediyorum.yani bu durumda her müslüman veya isteyenin organ bağışında bulunması sanki bi vacibiyet kazanıyor.ozaman hasta olan kardeşimizden öldükten sonrada mesulüz ve yapa biliyorsak organ bağışlamalıyız.bunun içinde hesaba çekilirmiyiz.yaa saçmalamış gibi görünüyor olabilirim ama nette bu kadar ifade edebiliyorum.yinede siz yapabildiğiniz ölçüde açılık getirmeye çalışırsanız sevinirim.dua ile
|
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İnsan Vücudunda Yeni Bir Organ Keşfedildi | nurşen35 | Bilgi Dağarcığı | 0 | 29 Mart 2018 21:42 |
haftanin konusu:organ nakli caiz midir? | Allahın kulu_ | Hafta'nın Konusu | 44 | 12 Nisan 2015 15:54 |
Fetullah gülenin papaz okuluna 2 milyon dolar bağışı.. | bilinmez | İslami Haberler | 13 | 02 Mart 2012 22:35 |
Din İşleri Yüksek Kurulu Kararlari ( organ nakli ) | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 1 | 09 Nisan 2009 11:39 |
Filistin Hakkında Soru | NUR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 10 Ocak 2009 15:22 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|