|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 07 Şubat 2009 (12:28), Konuya Son Cevap : 07 Şubat 2009 (12:30). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
07 Şubat 2009, 12:28 | Mesaj No:1 |
Dinizmide Mehir Verilmesi İle İlgili Meseleler Dinizmide Mehir Verilmesi İle İlgili Meseleler Mehir Terim : Evlenirken nikah akdinde müslüman erkek tarafından kadına şer'i bir hak olrak verilen mal ve paradır Mehir, yeni hayata adım atan kadın için bir destek, tutunacak bir imkandır Nikah akdinin bir bakıma sağlama bağlanmasının hukuki teminatıdır Ayet, mehrin vücubuna delalet eder Görülüyor ki hakları en iyi koruyan ve zayıfların elinden en çok tutan, şüphesiz ki Allah ve Peygamberidir İslam, haklı olduğu sürece zayıftan yanadır Mehir ile İlgili Ayet : "(Evlendiğiniz) kadınlara mehirlerini güçlük çıkarmadan gönül rızasıyla verin eğer onun bir kısmını kendi arzularıyla size bağışlarsa, onu rahatlıkla, içine sinerek yiyin" (Nisa Suresi : 4) Kuran-ı Kerim mealini verdiğimiz ayetle, evlenen kızın öz hakkı olan mehrin hem kocası, hem velisi tarafından alınması haram kılınmıştır Ancak ayette belirtildiği gibi, kadın gönül rızasıyla mehrinin ya tamamını yada bir kısmını kocasına veya velisine bağışlarsa, bunda bir sakınca yoktur Mehrin En Az Miktarı : Mehrin tavanına bir sınır çizilmemişse de tabanı müctehid imamlar tarafından tesbit edilerek az farklı da olsa belirlenmiştir Kaynak : İzahlı Kadın İlmihali, Asım Uysal - Mürşide Uysal, Uysal Yayınevi, s 478 | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2893 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3636 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3281 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7780 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7250 | 02 Ekim 2012 21:16 |
07 Şubat 2009, 12:28 | Mesaj No:2 |
Cvp: Dinizmide Mehir Verilmesi İle İlgili Meseleler
Sual: Mehr nedir? Dinimizde mehrin önemi nedir? CEVAP : Mehr, erkeğin evlenirken kıza vermesi gereken altın, mal veya bir menfaattir İstanbulda genel olarak 11 Reşat altını mehir olarak verilir Mehrin altın olması şart değildir Herhangi bir mal [ev, apartman, bağ, araba, fabrika] veya bir menfaat de olabilir Dul kadınla evlenen de mehr verir Mehr söylenmeden yapılan nikah da sahihtir Fakat evlendikten sonra da erkeğin hanımına Mehri misil vermesi gerekir Bir kız veya kadın evlenirken, (Benim nikahım mehirsiz olsun) diyemez Bir mehirde anlaşılır Bu mehir kadının hakkı olduktan sonra, henüz almadan da kocasına bağışlayabilir Bağışlaması ise çok sevaptır Hanım, mehrimi helal ettim dedikten sonra, haram olsun demesi ile haram olmaz, hediyesini geri isteyemez Düğünden önce, kıza verilen takılar, nikahta mehirden söz edilmemişse, mehr yerine geçer Erkek, nişan için gönderdiğim şeyler mehr idi dese, kadın ise, hediye idi dese, yenilen şeyler hediye olur Başka şeyler, mehr olur Mehr iki kısımdır Mehri muaccel ve mehr-i müeccel Her iki mehr, nikahta bildirilmedi ise, Mehr-i misil verilmesi gerekir Kadının baba tarafından akrabasına verilen kadar verir Mehri muaccel: Acele verilmesi gereken mehr demektir Bir bilezik, bir küpe, bir buzdolabı vesaire olabilir Nikah yapılınca, verilmesi vacip olur Zifaftan veya halvetten önce verilir Mehr-i muacceli geciktirmek caiz değildir Hanım ayrılmaya sebep olan bir şey yaparsa, mesela mürted olursa, hürmet-i musaherer17;ye sebep olursa, mehr-i muaccel verilmez Erkek boşarsa veya ayrılığa sebep olanı yaparsa, yarısı verilir Önce kıza takılan takılardan hangisinin mehri muaccel olduğu bilinmeli Nikah kıyılırken o zaman (malum olan) denilir Bilinmiyorsa, malum olan demek yanlış olur En uygunu ise, mehri müeccel gibi muaccel de tespit edilip, şu kadar mehri muaccel ve şu kadar mehri müeccel ile denmelidir Taraflar, mehri muacceli tespit ettikleri halde söylemek istemezlerse o zaman, (aralarında malum olan mehri muaccel ile) ifadesi kullanılır İleride boşanma vaki olunca takılan takıların hangisi emanet, hangisi hediye, hangisi mehri muaccel olduğu bilinmeli, herhangi bir uyuşmazlığa sebep olmamalı Mehr-i müeccel: Hemen verilmeyip daha sonra verilmesi gereken mehr demektir Halvet olmuşsa veya ikisinden biri ölmüşse, mehri müeccelin verilmesi vacip olur Hanımının istediği zamanda verilir Eğer istemedi ise, ikisinden biri ölünce, verilmesi vaciptir Hanım ölünce, kocası, hanımının vârislerine verir Kocası ölünce, mirasından hanımına verilir Mehrin başlık parası ile ilgisi yoktur Başlık parası almak haramdır Boşanma halinde, zifaf veya halvet olmuşsa, müeccel mehrin tamamı, olmamışsa yarısı verilir Bir âyeti kerime meali: (El dokunmadan boşadığınız kadınlara, mehrin yarısını verin!) [Bekara 237] Nikah kıyılırken mehr söylenip de, ne kadarı muaccel olduğu bildirilmedi ise, âdete ve hanımının emsaline göre, söylenilenin bir miktarı muaccel olur Nikah kıyılırken, mehr-i müeccelin belli bir tarihte ödenmesini şart etmek caizdir Boşanma halinde, mehrin ödeme tarihi beklenir Ödeme tarihi belli değilse, boşarken hemen ödenir (Fetvayı Hindiyye) İslamiyette mehr parası, evlenmek için değildir Evliliğin düzenli, mutlu olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din cahili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir Mehr parasını vermek ve çocukların nafaka paralarını her ay ödemek korkusundan, erkek, hanımını boşayamaz Bu korkunun olmadığı yerlerde, mahkemeler boşanma davaları ile dolup taşar Bunun için, evlenecek kızın, İslamın güzel ahlakını ve kadına verdiği kıymeti bilen ve bunlara önem veren erkekten az miktarda, böyle olmayandan ise, fazla miktarda mehr istemesi efdaldir Mehr parası, kadın için bir sigorta sayılır Erkeğin zor ödeyeceği veya hiç veremeyeceği bir mehr ile evlenen kadını, erkek boşayamaz Boşarsa, maddi hayatı felce uğrar Mehr vermek korkusu, erkeğin iyi geçinmesine de sebep olur Şayet erkek, mehr parasını verir de, hanımından ayrılırsa, hanımın kimsesi de yoksa, bu mehr parası ile geçinme imkanı bulabilir İmkanı olan erkeğin, saliha kız veya kadına çok mehr vermesi iyi olur Habeş imparatoru Necaşi, Ümmi Habibe validemiz ile Peygamber efendimizin nikahlarını kıyınca, mehr olarak yaklaşık 2 kilo altın vermişti (Nesai) Mehr biçilmeden yapılan nikah da sahihtir Ama daha sonra mehr-i misil vermek gerekir Mehrin çoğunun bir sınırı yoktur Fakat en azı, 5 gram altındır Boşadığı kadına mehrini ödememek kul hakkıdır Ödemezse, ahirette azabı çok şiddetlidir Kurr17;an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Kadınlara mehrlerini gönül rızası ile verin; kendi arzuları ile mehrin bir kısmını size hediye ederlerse, onu da afiyetle yersiniz) [Nisa 4] Hadisi şeriflerde de buyuruldu ki: (Mehr vermemek niyeti ile evlenen, kıyamette hırsızlarla haşrolur) [RNasıhin] (Hanımını bırakıp mehrini vermemek haramdır) [Hakim] (Mehr olarak, bir yüzük olsa da verin!) [Müslim] (Mehr parası hayırlı maldır) [Deylemi] (En iyi mehr kolay ödenendir Mehirde kolaylık gösterin Çok mehr istemek düşmanlığa sebeptir) [Abdürrezzak] Karı koca arasında olan meşru halvet, yabancı kadın ile olan haram halvet gibi değildir Yanlarında hissen veya şeran yahut tabiaten cinsi münasebete mani bir sebep bulunursa, meşru halvet olmaz İkisinden birinin hasta olması, ihramlı olması, farz namazda, Ramazan orucunda olması, kadının hayız veya nifas halinde olması, yanlarında akıllı [7 yaşında] bir çocuk bulunması bu halvete mani olur Fakat akıl baliğ olmayan bir çocuk, haram olan halvete mani olamaz (Mezahibi erbea) Bir kız ile bir erkek nikahlanıp, sonra boşanırlarsa, böyle meşru bir halvet de olmamışsa, mehrin yarısını verir Halvet olmuşsa mehrin tamamını verir Zifafa girmeyen ve halvet de olmayan kız, bir kere boşanınca, bain [kesin boşanmış] olur Erkeğin buna hemen yarım mehir vermesi lazım olur ve iddet beklemez Boşandığı gün bile, başkası ile evlenebilir | |
07 Şubat 2009, 12:30 | Mesaj No:3 |
Cvp: Dinizmide Mehir Verilmesi İle İlgili Meseleler Mehir ve Hikmetleri Aziz İslam Hukuku'nda Kitap ve Sünnet ile hükmü vacip olan Mehir; nikâhta erkeğin kadına sunduğu veya vaad ettiği bir meteadır "Kadınlara mehirlerini gönülden isteyerek (ve bir hak olarak) verin, fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarsa, onuda afiyetle, iç huzuruyla yiyin" (Nisa/ 4) "Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarlada (evlenmeniz haramdır) Bunlar Allah'ın üzerinize yazdığıdır Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helal kılındı Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tesbit edildiği miktarıyla ödeyin Miktarın tesbitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda üstünüze sorumluluk yoktur Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" (Nisa/24) ayet-i kerimeleri ve Resulullah(sav)'in uygulamaları mehirin vucubunun delili olarak İslam Hukukun'da zikredilir Kadının hiçe sayıldığı bir çağda, hatta kadınların para biriktirip erkeğe vermek zorunda olduğu hıristiyanlık hukukunun işlediği bir zamanda, mehir hükmü ile kadının imdadına yetişmiş bu şeri ahkam, kadın erkek ilişkilerinin en karanlık noktalarını dahi aydınlatan bir nur olmuştur Özellikle bu çağda fıtri duruş noktasını tespit edemeyen kadın ve erkek toplulukları, cahiliye yönlendirmeleriylede ivme kazanarak sapkın yollara düşmekten kurtulamamıştır Birliktelik başlangıcında mehirin yol gösterici hikmeti sayesinde fıtri duruş noktasını belirlemek erkek ve kadının insani ve islami bir vazifesidir Mehir ve nikâhın yol gösterici hikmetlerini kavramanın en evvel şartı; Mehir ve nikâh fıkhını bilmektir Zira bilgi olmadan hikmetin kavranması imkânsıza yakındır Nikah fıkhı incelendiğinde takip edilen yol İslam iktisadı yolu ile kesişecektir Bu kavşakta nikah fıkhı ile ticaret fıkhı aynı kaidelerden beslenecektir Arz talep ilişkisi, icap kabul şekilleri, mal bedel tanımlamaları, mal iadesi ve boşama ifadeleri, birliktelik sonu gibi daha bir çok konunun ana kaideleri İslam iktisadı ile İslam içtimai (sosyal hayat) hukuku gibi iki ana damardan beslenir Bu pencerenin iktisat pervazından bakıldığında nikâh; bireysel alışverişlerdir ve bedeli Mehir ile başlar Nikâh pervazından bakıldığında ise alışverişler sosyal hayat içerisinde bireysel yâda toplumsal akidlerdir Kadın erkek ilişkilerinde fıtri duruş noktasını tespit için gerekli olan Mehirbedel ilişkisi cidden önemli bir noktadır Zira baş taraftaki Nisa 24 ayeti kerimesinden de anlaşıldığı gibi mehir, kadından faydalanmanın bir bedelidir Ancak bu bedel, kadını her hangi bir mal gibi görmek için değildir Tam aksine kadını onurlandırmak ve ağırlığını korumak için ortaya konmuş hediye mukabilinden bir bedeldir Erkekteki fıtri duruş noktası; sahip olma duygusuyla çevrilidir Kadının fıtri duruş noktası ise ait olma duygusu ile çevrilidir İktisat ve nikah ilişkisi açısından bakıldığında kadın arz halinde erkek talep halindedir Arz talep ilişkisinde arzın (sunumun) kısıtlı olması talebin artmasını sağlayacak mal kıymetini artıracaktır Talep edenler yüksek bedeller ödemeye razı olacaktır Fıtrı duruş noktasını şaşıran cahiliye kadını kendisine yaratılışta verilen değerleri koruyamamış, Rahmani duygular yerine şeytani ve nefsi duygularla hareket etmiş arz noktasından ayrılmıştır Böylelikle kadın açısından cinsel enflasyon oluşmuştur Bu hal kadını manevi bir değer olmaktan çıkarıp materyal bir değer haline sokmuş, ictimai değerlilikten iktisadi değerliliğe taşımıştır Kadın reklam malzemesi olmuştur Kadına değer verdiğini iddia eden küfür rejimleri kadına iktisadi değer vermişliklerini ictimai değer gibi sunmuştur Bu aldatmaca kadının otobanlardan tutunda olmadık evlerde satılmasına sebep olmuştur Kadın fıtratındaki ait olma ve ilgi görülüp değer verilme duygusu ile oynanmış 'herkese ait olan, herkesten ilgi gören kadın en mutlu kadındır' psikolojisi beyinlere zekredilmiştir İşte nurlu Mehir hükmü bu fıtri sapmanın oluşumuna engel bir İlahi bilgilendirme ve hatırlatmadır Fıtratında sahip olma duygusu olan erkek sadece kendisine ait olan bir kadınla nikâh edebilmenin ulvi şerefine bir bedel ödeyerek erebilir ki yine bu mehirdir Böylelikle kadın ve erkek, Mehir hükmü ile pak ve şerefli bir birlikteliğin onuruna ererler Nikâhtan sonra amiyane tabirle 'cicim ayının bitip geçim ayının başladığı zaman' özellikle günümüz aile yapısında birinci suçlu görülen kadın yine Mehir hükmü sayesinde haklı savunmalarını yapabilecektir Kadın, kendisinin başlangıçta değerli ve arzu edilir olduğunu, nikâhta kendisine Mehir verildiğini, kendisinin zorla yamanmış bir varlık olmadığını yine Mehir hükmünü ve bedelini delil göstererek savunmasını ve kıymetliliğini ispat edecektir Bu hatırlatma ile erkek aklı selim düşünmeye zorlanacaktır Nikâh hukukunu islamın çizdiği içtimai değerlerle değil de küfrün öngördüğü iktisadi ve materyalist felsefeler üzerine kuran tüm aileler mutsuzluğa ve ihanete mahkûmdur Yüce yaratıcının ortaya koyduğu Mehir hükmü kadına ve erkeğe fıtri duruş noktasının bir hatırlatmasıdır Bu hatırlatma sayesinde kişilikli bireyler tarafından özgür iradeli ve etkin aile yapısı oluşacaktır Nikâh akdinin erkek tarafından feshi ile birlikte kadının mehri kendisine verilmek zorundadır Bu sayede kadın iddet döneminden sonrada bir dönem ihtiyaçlarını giderebilecektir Kadının isteği ile boşanma gerçekleşmişse, kadın mehrini alamayacaktır Bu seferde rencide olabilecek erkeğin gönlü hoş edilmiş olacaktır Zifaftan önce nikâh akdinin feshi söz konusu olmuşsa hükmü şu ahkâm ayeti kerime belirler; "Kendilerine Mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikâh bağı elinde bulunanın (velinin) vazgeçmesi hali müstesna, affetmeniz (mehirden vazgeçmeniz), takvaya daha uygundur Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür" (Bakara/ 237) Eğer Mehir tayin edilmeden zifaf öncesi nikâh akdi fesh edilmişse hükmü şu ayeti kerime belirler; "Nikâhtan sonra henüz dokunmadan veya onlar için belli bir Mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size Mehir zorunluluğu yoktur Bu durumda onlara müt'a (hediye cinsinden bir şeyler) verin Zengin olan durumuna göre, fakir de durumuna göre vermelidir Münasip bir müt'a vermek iyiler için bir borçtur" (Bakara/ 236) Burada temas edilmesi gereken güncel bir mesele de vardır ki o da şudur; "Nişanlılık döneminde İslam nikâhı gereklimidir?" Öncelikle şunu bilmek gerekiyor; Bir hukukun işlemesi için üç şey gereklidir Birincisi; hukukun kendisi, ikincisi; hukukun gerekliliğini ve geçerliliğini vicdanında kabul etmiş bireylerden oluşan bir toplum, üçüncüsü; hukukun işleyişini sağlayacak hukuk organları Günümüz şartlarında İslam Hukuku'nun işletilmediği malumdur Ticaret, nikâh, miras gibi konuları içerisine alan muamelat fıkhı sadece mü'minlerin vicdani samimiyet ve kabulü ile bireysel olarak işleyebilmektedir Nişanlılık döneminde yapılmalımıdır diye sorulan İslam nikâhının gerekçeleri, fayda ve sakıncaları açısından incelenmelidir Gerekçe olarak genelde; nişanlı gençler arasında oluşabilecek tenhalaşmalarda uhrevi sorumluluklardan kurtulma hali gereklilik mazereti olarak sunulmaktadır Gerçekten uhrevi kaygı sebebiylemi böyle bir ameliyeye girişiliyor yoksa nikâh olsa da olmasa da oluşabilecek tenhalaşmaları nikâh adı altında meşrulaştırmaya çalışıp nikâh hukuku suiistimal mi ediliyor? İslam Hukuku'nun icra edilmediği beldelerde muamelat fıkhının bireysel katkılarla işletilmeye çalışıldığında dikkatli olunması gereken hususlar vardır Taraflardan herhangi birisinden yada her ikisinden kaynaklanabilecek hüküm ihlalinde hükmü nihayete bağlayacak bir merci olmamasından mütevellit taraflardan en az biri mutlak zarar görecektir İslam'ı yaşama adına bir müslüman diğer müslümana zarar verecektir Günümüzde nikâh fıkhının ihlalinde en çok zarar gören taraf özellikle kız ve kız tarafı olmuştur, olmaktadır Zira toplumsal örfte 'nişandan ayrılmış kız' olmanın bir bedeli vardır Hele birde nikâh akdinin ve mehrin belgelenmemesi, senede ve kayda alınmaması söz konusu ise erkek tarafıda Allah'tan korkmuyorsa kız tarafı maddi ve manevî açıdan olmadık zorluklar yaşamaktadır Nişan akdinin bozulmuş olmasına rağmen, düğünün gerçekleşmeyeceği kesinleşmesine rağmen, erkek, boşamama tehdidi ile kadının hakkı olan mehri dahi almaya kalkışması görülür şeyler olmuştur Günümüzde İslam'ın kolluk kuvvetleri ve mahkemesi olmaması hasebiyle zalim taraf dilediği gibi nikâh fıkhını suiistimal etmektedir İşin başında konuşup anlaşırken nice İslamcı (!) kişi ticaret, miras, mehir, nikâh gibi konularda sonlara doğru İslamcılığını yitirmiştir Böylesi durumlardan korunmak için aileler nişanlılık dönemindeki oluşabilecek tenhalaşma problemini nikâh usulü ile değil de, meşru görüşme için aileden üçüncü şahsın bulunma zorunluluğunu esas alan fıkhi hükümle çözmelidir Nikâh kıyan hoca efendiler ve nikâh şahitleride nikâhtan sonra oluşabilecek olumsuz olaylara binaen taraflardan birine yapılan haksızlıklardan mutlak mesul olduğunu unutmamalıdır Ailenin izni ve haberi olmaksızın bakireye kıyılan İslam nikâhının hükmü; en hafif hükmüyle harama yakın mekruh olduğu unutulmamalıdır Birçok müctehid imama görede nikâhın geçersiz olduğu yine unutulmamalıdır Mehir mutlaka senede bağlanmalı, borç ve alacak kısmı, borçlu ve alacaklı isimleriyle belirtilmelidir Bu senet düğüne kadar yedi eminde de kalabilir Düğünde ya senet ya da senedin karşılığı kadına teslim edilmelidir Kadın alacağını erteler ya da bağışlarsa kendi bileceği iştir Muamelat fıkhının içerisindeki herhangi bir fıkhi hüküm üzerinde anlaşıp ta sonradan bu anlaşmayı ihlal eden günahkâr kişilere mutlaka iyilik emredilmeli, fıkha tabi oluncaya kadar kendisine tavır alınmalıdır İyiliği emir, kötülüğü men etmeyen ve tavır almayan günahkar kişiye yakın çevre bu günah ve suiistimalden mesuldür Nurlu İslam Hukuku'nun herhangi bir hükmünün birileri tarafından suistimal edilip zulüm malzemesi olarak kullanılmaması için kötü niyetli kişilerin olabileceği, hidayet sapması olabileceği ve ya düğünden önce kıyılan tescilsiz nikahın hemen ardından erkeğin ölmesi ile kadının miras hakkını gözetecek erkek tarafının olup olmadığı mutlaka hesaba katılmalıdır Malesef cahiliye örflerinin ve kanunlarının hâkim olduğu bir toplumda yaşayan mü'minlerin bir kısmı sadece karşı tarafın parmağını kesen şeriatı severler ve kendi parmağını kesen şeriatı inkar etmede de bir beis görmezler Bu durumun imanlarını zedeleyebileceğini de malesef kavrayamazlar Son söz olarak; ticaretle uğraşan mü'minin ticaret fıkhını bilmesi gerektiği gibi evlenecek veya evlenmiş erkek ve kadın mü'mininde nikah, mehir, talak, boşanma gibi konuları bilmesi gerekir Bu konulardaki bilgi eksiklikleri için fıkıh kitaplarına müracaat edilmelidir Bize her konuda nurlu ve hikmetli bir hukuk gönderen Allahu Teala'ya hamd olsun Her konuda kendisine ve bizlere emredilen hukuku tebliğ edip pratik hayatta yaşayan ve yaşatan Hz Muhammed Mustafa'ya ve Ashabına salât ve selam olsun İbrahim KÜÇÜK | |
07 Şubat 2009, 12:30 | Mesaj No:4 |
Cvp: Dinizmide Mehir Verilmesi İle İlgili Meseleler Mehir, kadının hakkı mıdır? Mehir, erkeğin evlenirken evlendiği kadına verdiği veya vermeyi kabul ettiği paraya veya mala denir Mehir nikâhın şartlarından değildir Fakat sonuçlarından biridir Mehir, nikâh anında konuşulmamış, belirlenmemiş hatta unutulmuş olsa bile evlenen kadın mehire hak kazanmış olur Hatta mehir verilmeyeceği şart koşulmuş bile olsa yine de evlenen kadının mehir hakkı mahfuzdur Yani nikâhtan çok sonra da olsa kadın mehirini isteme ve alma hakkına sahiptir Ancak kadın isterse mehirini eşine bağışlayıp hakkından vazgeçebilir Mehir konusu Kur’ân-ı Kerîm’de müteaddit âyetlerde işlenerek (en- Nisâ 4/4, 24) evlenen erkeğin, evlendiği kadına mehiri vermek zorunda olduğu açıklanmıştır Evlenen erkeğin, kız tarafına verdiği para (başlık parası) veya mallar mehir yerine geçmez Gelenek ve göreneklerle gelen birtakım düğün masrafları da mehirden sayılamaz Mehirin satış bedeline, evliliğin de satış akdine benzetilmesi asla mümkün değildir Yani mehir, satım bedeli değildir Çünkü bir satım akdinde (antlaşmasında), satım bedeli sonuç değildir O, akdin sıhhat şartlarındandır Başta satım bedeli belirlenmediğinde akid fâsid (bozuk-bozulmuş) olur Buna mukabil nikâh akdi mehir konuşulmadan kıyılacak olsa bu nikâh fâsid olmaz, yani bozulmaz Mehir olarak her türlü mal ve parasal değeri olan her türlü menfaat tespit edilebilir Mehirin üst sınırı yoktur, en az miktarı ise; Hanefîlere göre 10 (ilk asırda 10 dirhem yaklaşık iki koyun bedeli idi), Hz Ömer kendi halifeliği döneminde evlilikleri kolaylaştırmak maksadı ile mehire bir üst sınır getirmek istemiştir Fakat bu girişimini haber alan bir kadının kendisine “Onlara kantarla mehir vermiş olsanız da hiçbir şeyi geri almayın” (en-Nisâ 4/20) âyetini hatırlatarak delil göstermesi üzerine bu düşüncesinden vazgeçmek durumunda kalmıştır Mehirin, belirlenmesi bakımından iki çeşidi vardır Birincisi nikâh anında belirlenen mehir ki buna mehr-i müsemma denir İkincisi nikâh anında belirlenmeyip tespiti daha sonraya bırakılmış mehire de mehr-i misil denir Mehr-i misil evlenen kadının akrabaları arasında her bakımdan kendi konumuna benzeyen kızlara ödenen mehir emsal yani misal alınarak tespit edilir Mehir, ödenme zamanına göre de ikiye ayrılır Birincisi evlilik anında ödenen, “muaccel (peşin) mehir”, ikincisi ödenmesi sonraya bırakılan “müeccel (veresiye) mehir” dir Ödemesi sonraya bırakılan veresiye mehir için ödeme zamanı için ne konuşulmuşsa o zaman ödenir Eğer bir zaman belirlenmemiş ve bir ölüm veya ayrılık meydana gelecek olsa bu durumda mehirin hemen ödenmesi gerekir Ölüm ve ayrılık olmamakla beraber mehirin ödenmesi devamlı olarak ve sebepsizce erteleniyorsa bu durumda kadına hakkının verilmemesiyle zulmedilmiş olur Mehirin ne faydası var? İslâm hukukunda mehire yer verilmesi kadına çok faydalar sağlamaktadır Öncelikle mehir, kadını evliliğe ısındırır Mehirle kendisi bir malî güce sahip olur ve onu istediği gibi değerlendirme, çalıştırma, harcama hak ve yetkisine sahiptir Bu malî güç, kocanın tek taraflı irade beyanıyla boşama yetkisini kötüye kullanması durumunda kadına maddî bir destek olmaktadır Ayrıca mehir miktarının yüksek tutulması, kocanın tek taraflı, keyfî boşamalarının önünü de almaktadır Böylece evliliğin ufak sebeplerle, düşünmeden yıkılmasını önleyerek aile birliğine hizmet etmektedir Hak olan mehirin tespit edilmesinde, ödenmesinde her iki taraf da birbirlerine saygılı, merhametli davranarak; güç yetmeyen taleplere temayül etmeden, adaleti yerine getirmek için ellerinden geleni yaparak verilen sözlerin arkasında sonuna kadar durmalıdır Sahih (geçerli) bir evliliğin peşinden mehir borcunun vuku bulması için karı koca arasında sahih halvet (kimsenin giremeyeceği, eşleri kimsenin göremeyeceği bir mekânda eşlerin baş başa kalması) olması veya taraflardan birisinin nikâhtan sonra veya zifaf yada sahih halvetten önce ölmüş bulunmalıdır Nikâh akdi yapıldıktan sonra zifaf veya sahih halvet vuku bulmadan önce bir ayrılık meydana gelecek olsa kimin ayrılığa sebep olduğuna bakılır, eğer ayrılığa erkek sebep olmuşsa mehirin yarısını karısına öder Ayrılığa kadın veya velisinin kendisi adına sebebiyet vermişse bu durumda erkek kadına mehir ödemez DR JALE ŞİMŞEK Ailem Dergisi Sayı:107 | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Abdestle İlgili Meseleler | sivilce | İlmihal Bölümü | 9 | 11Haziran 2016 11:07 |
Hayızla İlgili Meseleler | sivilce | İlmihal Bölümü | 4 | 07Haziran 2016 05:21 |
Ezan İle İlgili Meseleler | iklimya | Ezan-Kamet-Camii | 0 | 13 Şubat 2013 21:50 |
Peygamberimizin Sünnetinde Nikah, Mehir, Çeyiz ve Düğün | MERVE DEMİR | Evlilik-Nikah Konuları | 0 | 14 Nisan 2009 10:55 |
Dinimizde Miras İle İlgili Meseleler | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 07 Şubat 2009 12:23 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|