|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mihrinaz,Açılış Tarihi: 15 Eylül 2020 (08:43), Konuya Son Cevap : 19 Eylül 2020 (13:32). Konuya 8 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
15 Eylül 2020, 08:43 | Mesaj No:1 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | 96. El-Bâki / 97. El-Vâris Esmalarını Tanıyalım 96. El-Bâki / 97. El-Vâris Esmalarını Tanıyalım 96. El-Bâki Allah'ın güzel isimlerinden biri. Varlığının sonu olmayan, varlığın devamı, önü ve sonu olmamak anlamına gelmektedir. Başlangıcı olmamak anlamıyla Allahu Teâlâ'ya "el-Kadîm"; sonu olmamak anlamında da "el-Bâkî" denir. Bu manalara yakın "el-Ezelî, el-Ebedî" ism-i şerifleri de vardır. Ezel, geçmişte başlangıcı olmayan; ebed, ilerde sonu olmayan demektir. Zaman, yaratılmışlara hastır. Kâinat yokken zaman da yoktu, fakat Allah vardı. Kâinat bittiğinde zaman da bitecektir, ancak Allah bâkîdir. Dünyadaki her şey fanîdir, Allah ise bâkîdir. * Allah Teâlâ Rahmân sûresinde şöyle buyurur: "Yeryüzünde bulunan her şey fanîdir. Ancak yüce ve cömert olan Rabb'ının varlığı bâkîdir."*(55/Rahmân, 26-27). Vâcibu'l-Vücud olan Cenâb-ı Hakk'ın, vücuddan ayrılması mümteni olduğuna, vücud da, varlığının evveli olmamak mânâsına gelen Kıdem'i gerektirdiğine göre, Kıdem'i sabit olanın ademi mümtenidir. Kıdemi sabit olan Cenâb-ı Hakk, beka sıfatına haiz olmakla bâkîdir. * "O, evveldir ve ahirdir, hem zahirdir, hem batındır. O, her şeyi kemâliyle bilendir."*(el-Hadid: 57/3) Sebepler O'ndan başlar, müsebbebler O'na müntehi olur. O, başlangıçsızdır, sonu da gelmez, isim ve sıfatlarıyla ezelidir (Şâmil İslâm Ansiklopedisi, I/197-198). * “...O’nun zatından başka her şey helâk olucudur.” (28/Kasas, 88).* “Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak.” (55/Rahmân, 27) * Önce, yalnızca Allah vardı. Daha sonraları melekleri, cinleri, kâinatı ve insanları yarattı. Yarattığı her varlığa bir ömür biçti. Bazılarının ömrü bir dakika, bazılarının ömrü 50 yıl, bazısının ki ise kıyâmete kadar (Taşlar, hava, su gibi). * Gün gelecek cennet, cehennem, melekler, peygamberler ve insanlar yok olacak. Hatta tüm kâinat... Yalnızca Allah’ın zâtı kalacak. Sonra hayatı tekrar başlatacak... Sizce kim güçlü?
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Bir Delinin Mal Beyanı | Satır Arası Birkaç Kelam | Esma_Nur | 2 | 61 | 23 Ocak 2025 18:42 |
Davasını Önceleyen Lider | Kur'an Kıssaları | Mihrinaz | 0 | 67 | 10 Ocak 2025 12:40 |
Gazze'den Daha Çaresiz Bir Dünya | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 0 | 64 | 23 Aralık 2024 15:52 |
Dedesi Ruhunun Yanında | Serbest Kürsü | Sükutu-Ezber | 4 | 126 | 17 Aralık 2024 19:46 |
Peygamberler Neden Sadece Ortadoğu'ya Geldi? | Peygamberler(a.s) | Esma_Nur | 1 | 104 | 16 Aralık 2024 08:47 |
15 Eylül 2020, 11:54 | Mesaj No:2 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
El-Bâki : الباقي Cenab-ı Hak buyuruyor: “Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak” (Rahman, 27) مَا عِندَكُمْ يَنفَدُ وَمَا عِندَ اللّهِ بَاقٍ وَلَنَجْزِيَنَّ الَّذِينَ صَبَرُواْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükafatlarını vereceğiz.( Nahl Suresi: 96) İmam-ı Gazali ise bu ismi şöyle açıklar: “Geçmiş” ve “gelecek” bizim için geçerli olan kavramlardır. Bize göre “geçmiş”, belirli bir sürenin geçmiş olmasını, “gelecek” ise, henüz gelmemiş zamanı ifade eder. Yani hayat bizim için kesinleşmiş geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelmesi muhtemel gelecek zamandan ibarettir. Halbuki Hak Teala için zaman kavramı geçerli değildir. O, zaman üstü bir varlıktır. Çünkü zamanı O, yaratmıştır. Bu nedenle zaman, O’nun zatından hiçbir şey değiştiremez. Zaman henüz yaratılmadan önce zaman diye bir şey yoktu. O halde Allah’ın varlığı, zaman yaratıldıktan sonra da ön*ceden olduğu gibi aynen devam etmektedir.( Gazali, a.g.e., s. 107) Yüce Allah’ın el-Baki ismi şerifini bilen; Allahu Teala’nın başlangıç ve sonunun olmadığını bütün mahlukatın devamını O’nun devam ettirdiğini tefekkür ederek kibirden, gururdan uzak durarak acziyyetini kabullenip O’nun huzuruna varmaya gayret eder.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
15 Eylül 2020, 12:01 | Mesaj No:3 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | El Bâki esmasının ıstılah anlamı: El Bâki; varlığı için herhangi bir yokluk söz konusu olmayandır. El Bâki; ölümsüz olan ve hiçbir değişikliğe uğramayandır. El Bâki; varlığının sonra ermesi düşünülemeyen, ebedi olandır. El Bâki; özellikleri, hakimiyeti, sultası ve melikliği daim olandır. Bâki İsminin Anlamları 🌟Alah’ın varlığı, hiçbir yönden yokluğu kabul etmez. 🌟O, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan tek varlıktır. 🌟Allah, kendi bekası ile Bâki’dir; varlıklar ise ancak onun varlıklarını devam ettirmesi ile var olabilmektedir. 🌟Allah’ın baki olması demek, asla ölmeyen hayat sahibi ebedi varlık olması demektir. 🌟Bütün varlıklar yok olacak; sadece O’nun varlığı devam edecektir. El Bakî esmasının Kur’an içerisinde incelenmesi: 1-Rabbimiz için şu şekilde kullanılmıştır: “Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı bâki kalacaktır.” (Rahman 26-27) “…Allah en hayırlı ve en sürekli olandır.” (Taha 73) “…O’nun zatından başka her şey helak olacaktır..” (Kasas 88) 2-Rabbimizin rızkının ve mükâfatının bâki olması anlamında şu şekilde kullanılmıştır: “Size verilen şeyler dünya hayatının geçim vasıtası ve debdebesidir. Allah katında olanlar ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ buna aklınız ermeyecek mi?” (Kasas 60) “Sizin yanınızdakiler tükenir, Allah’ın katındaki ise bâkidir. Elbette sabredenlere yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz.” (Nahl 96) 3-[I]Ahiret yurdunun bâki olması anlamında şu şekilde kullanılmıştır: [/I] “Fakat siz, ahiret daha hayırlı ve daha devamlı olduğu halde dünya hayatını tercih ediyorsunuz.” (A’la 16-17) 349 4-Ahiretteki azabın kalıcı olması anlamında şu şekilde kullanılmıştır: “…Elbette ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır.” (Taha 127)
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
15 Eylül 2020, 12:07 | Mesaj No:4 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | El Bâki esmasının bize yüklediği görev ve sorumluluklar: 1-Mezar taşlarına ibret alınması amacıyla “Huve’l-Bâki” yazılır. “Sadece Allah bâkidir.” Bu söz bizim şiarımız olmalıdır. Allah’ın bâki, kendimizin ise ölümlü olduğunu bilmek bizi ahirete daha güzel hazırlanmaya sevk edecektir. Ölümü hatırlamak, mü’minin kalbinin ve dilinin vazgeçilmez tesbihi olmalıdır. Ölümü hakkıyla hatırlayan bir kimse, gününü en güzeliyle geçirmeye gayret eder. Boş işlerle uğraşmak yerine, mizanda kendisine sevap yönünden ağırlık yapacak olan amellerle ilgilenir. 2- Dünya süsüne ve ziynetine aldanıp kalıcı ahiret hayatını unutmamalıyız. Kendi elimizde bulunan nimet ve imkânlardan daha çok, Allah’ın katındakilere güvenmeli ve onlara ümit beslemeliyiz. Dünyadan gelecek bir hayırdan çok, Rabbimizden gelecek hayırlara istekli olmalıyız. Dünyanın, söylenildiği gibi gerçekten üç günlük olduğunu bilebilsek musibetler ve sıkıntılar bizi bu kadar yıkmaz. Gözümüz hep Rabbimizin katında kalıcı ve daim olan nimetlerde olur. 3-Yaşadığımız şu hayatta arkamızda kalıcı salih ameller bırakmalıyız. “Mallar ve oğullar dünya hayatının geçici süsüdür. Ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit etmeye daha layıktır.” (Kehf 46) 4. Öyleyse ümit besleyeceğimiz, sevap bekleyeceğimiz ölümsüz salih ameller işlemeliyiz. Bizden geriye salih ve ölümsüz bir hatıra kalmalı. "Kullu men 'aleyha fân ve yebka, vechu Rabbike Zül Celâli vel'ikram”
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
17 Eylül 2020, 09:48 | Mesaj No:5 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | 97) EL-VÂRİS El-Vâris: Servetlerin geçici sâhipleri elleri boş olarak yokluğa döndükleri zaman servetlerin hakikî sâhibi... “Biz, yaşama biçimleriyle 'refah içinde şımarıp azmış' nice şehri yıkıma uğrattık. İşte meskenleri; çok az (bir zaman) dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiş değildir. (Onlara) Vâris olanlar Biziz.” (28/Kasas, 58) İnsanlar dünyadaki yaşamları boyunca sürekli olarak bir şeyler kazanmaya, zenginliklerini, mallarını, mülklerini arttırmaya çalışırlar. Hatta kimi insanda bu, öylesine büyük bir hırstır ki hayatı boyunca başka hiçbir amaç edinmeden, varlığının gerçek nedenini hiç düşünmeden sabah akşam daha fazlasını elde etmek uğruna çalışıp didinir. Ancak bu insanların gözardı ettikleri bir gerçek vardır: “De ki: "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi? Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar.” (18/Kehf, 103-104)
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
18 Eylül 2020, 13:52 | Mesaj No:6 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
*“De ki: "Davranış (ameller) bakımından en çok hüsrana uğrayacak olanları size haber vereyim mi? Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar.” (18/Kehf, 103-104) Evet, bu insanlar hayatları boyunca kendilerine edindikleri boş bir amaç uğruna çaba harcayıp dururlar. Fakat bir gün, belki de hiç beklemedikleri bir anda ölüm melekleri gelir ve Allah'ın emriyle onların canını alır. Herkesin imrendiği büyük bir servete sahip olan bu insanlar yalnızca bir beze sarılarak toprağın birkaç metre altına gömülürler ve âhirete giderken hayatları boyunca kazandıkları hiçbir şeyi yanlarında götüremezler. Toprağın içine çıplak bedenlerinden başka hiçbirşey konmaz. Onlar istemeseler de evleri, arabaları, tüm malları, toprakları ve evlatları geride kalır. Âhirette yanlarında buldukları ise yalnızca takvâları ve Allah'a olan yakınlıklarıdır. Onların arkasından yeryüzüne mirasçı olan ise yalnızca Allah ve O'nun zengin kıldığı samimi kullarıdır. Bir insan ne kadar isterse istesin malına, mülküne, dünyadaki itibarına, zenginliğine sonsuza kadar sahip olamaz. Elindeki herşey ona kısa bir süre kullanması için dünyada verilen nimetlerdir. Ancak bu nimetleri veren Allah dilediği zaman kişinin canını alır ve onu malından mülkünden uzaklaştırır. Geride kalanları da Allah dilediğine verir, O'nun zenginliğinde hiçbir eksilme olmaz. İnsan ise malını dünyada, bedenini de toprakta bırakarak Allah'ın huzuruna çıkarılır... * “Şüphesiz Biz, gerçekten Biz yaşatır ve öldürürüz ve vâris olanlar Biziz.” (15/Hicr, 23) “Zekeriyâ da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu: ‘Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın." (21/Enbiyâ, 89) Allah Teâlâ mülkün gerçek sâhibi olduğu gibi, gerçek vârisidir de. İnsanların mülk sâhibi olmaları geçici olduğu gibi, vârislikleri de geçici ve muvakkattır. Mülkün gerçek vârisi, mülk sâhibi Allah'tır. Kıyâmet hengâmında bütün canlılar ölecek, bütün mülk tamamıyla O'na kalacaktır. “Biz, refahından şımarıp azmış nice şehri helak ettik. İşte meskenleri; kendilerinden sonra bunların pek azından oturuldu. (Onlara) biz vâris olmuşuzdur.” (28/Kasas, 58) El-Vâris: Her şeyin tek hakiki sahibi Allah Teâlâ, mülkünü imtihan edilmesi için belirli bir müddet emaneten insanlara verir. Kendilerine emânet edilen mülkü kabul eden insanoğlu onu sahiplenir. Bir müddet kullandıktan sonra vasiyet yazıp sırtındaki ceketi bile çıkararak dünyayı terk eder. Bu silsile evlattan toruna, torundan da diğer nesillere kadar devam eder. Önce Allah’ın olan mülk, sonra yine Allah’a kalır.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
18 Eylül 2020, 14:16 | Mesaj No:7 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
📍Allah el-Vâris Olandır: - Allah mutlak Vâris'tir. Kulların malik oluşu nasıl mecazi ve sınırlı ise, varis oluşu da öyledir. - Kişi ne kadar büyük bir mirasa sahip olursa olsun, ölümüyle birlikte onun da mirasına konan bir mirasçı çıkar. Şu halde, hayatına ve ölümüne söz geçiremeyen insan, gerçek varis olamaz. - Firavunlardan geriye kalan Piramitler, el Vâris olanın sadece Allah olduğunun şahitidir. Roma'nın ve Bizans'ın kalıntıları, el Vâris olanın sadece Allah olduğuna şahittir. "Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır; ve Allah yaptıklarınızdan haberdardır" Ali İmran 180 -İnfak ile Allah'ın varis ismine iman arasında doğru bir orantı vardır. İnfak etmeyenler Allah'ın el Vâris ismine iman etmekte zorlananlardir. Allah soruyor : " Size ne oluyor sa Allah davası uğruna infak etmiyorsunuz? Üstelik göklerin ve yerin mirası Allah'ındır" Hadid suresi 10) 📍 Allah varislerin en hayırlısıdır
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
18 Eylül 2020, 15:04 | Mesaj No:8 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | VÂRİS OLAN ALLAH'ın TECELLÎLERİ 1- Kitaba varis olanlar Vahyin hakiki sahibi Allah olduğu halde, onu nesilden nesile miras bırakması, Allah'ın el VÂRİS isminin tecwllisidir. Mal ve servet tükenen şeylerdir. Varlık mertebelelerinin en aşağısı olan dünyaya aittir. Bu sebeple; mal ve servete yüzünü dönen Hakka sırtını dönmüş olur. Buna rağmen Allah serveti sahipsiz birakmamıştır. İnsanı imtihan için yarattığı mal ve servetin, ölenin ardından ortada kalmaması için kurallar koymuştur.Zira sahipsiz kalan mal ve servet insanoğlunun başına daha büyük zararlar açmaktadır. Allah ölenden geriye kalan mal ve serveti dahi sahipsiz ortada bırakmazken, hakikatin taşıyıcısı olan vahyisahipsiz bırakır mı? İlki insanın karnını, ikincisi gönlünü doyurur. Allah vahiy gibi ebedi bir değeri ortada bırakmazdı bırakmadı da. Vahiy mirasını üstlenenler vahyi karşı üç tavır gelistirdiler: Sonra Kitabı kullarımız arasında seçtiklerimize miras verdik. Onlardan kimisi nefislerine zulmederler. Onlardan kimisi orta bir yol izlerler. Onlardan kimisi de Allah'ın izniyle, hayırlarda ileri geçmek için yarış ederler. İşte bu (üstün ve) büyük fazilettir. Fatır 32 Bu ilahi kelamın varisleri Ümmeti Muhammed'dir. Hz Muhammed'in vahye ilişkin sorumluluğu onun vefatından sonra ümmetine miras kalmıştır. Kuran Hz Peygamber'in şahsı için zikrettiği her fazilet ve ödülü, Ümmeti içinde zikretmiştir. Hz Peygamber'in ardından risalet kesintiye uğramamış sadece ferdi risaletten içtimai risalete geçilmiştir diyebiliriz. "İçinizden hayra çağıran.. bir topluluk bulunsun" (Ali İmran 104) ayeti bunu ifade eder. - Vahye varis olduğu halde kendilerine zulmedenler kimlerdir? - Vahye karşı sorumluluğunu yapmayan herkestir. Bunun içine bu zââfı taşıyan Ümmeti Musa'da, Ümmeti İsa'da, Ümmeti Muhammed de girer... 2- Sakın vahye baba mirası muamelesi yapmayın! Vahye kimse babasından miras kalan mal muamelesi yapamaz. Öyle yapan biri elbette ilahi vahye de bir mirasyedi gibi davranacaktır. Vahyin sahibi Allah'tır. Ona mirasyedi gibi davrananın elinden vahyi alır, layık olana verir. Bunun tarihteki en tipik örneği İsrailoğullarıdır. Onlar, hakikatin bilgisi kendilerine ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden birbirlerine düştüler: Ve eğer Rabbin tarafından daha önceden belirli bir vâdeye kadar ertelendiğine dair bir yasa konmasaydı, haklarındaki hüküm hemen infaz edilirdi. İşte onların ardından gelen (eski) vahyin (son) vârisleri de, bu (vahiy)den dolayı tereddütle karışık bir şüphe içindedirler."(Şura 14) Araf 169 da bu hakikat geçer. Esasen Kuran'da, kitaba varis olup da ona ihanet edenlerden söz eden her ayetin doğrudan muhatabı, Kuran'a iman eden mümin ve müslümanlardır. İsrailoģuları üzerinden müslümanlara verilen mesaj nettir: Sakın yahudileşmeyin. Vahyin mirasyedisi olmayın! Vahyin mirasına konduğunuz için kendinizi "seçkin" ve "üstün" zannetmeyin! Böyle yaparsanız siz de yahudileşmiş olursunuz! Zira vahiy babanızdan miras kalan dünyalıklara benzemez. ONUN SAHİBİ ALLAH'TIR. Eğer siz onu taşımanın sorumluluğunu üstlenmezseniz, Allah bu mukaddes emaneti verecek birilerini bulur. Devam edecek...
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
19 Eylül 2020, 13:32 | Mesaj No:9 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | 3- Nübüvvete Miras Olan Nebiler Allah'ın el Vâris isminin tecellilerinden biri de, ehliyet ve liyakat kesbeden bazı oğulları, babalarının nübüvvetine varis kılmasıdır. Kuran'da babaların nübüvvet mirasına liyakat kesbeden iki oğuldan söz edilir. Biri Hz Davut'un ehliyet ve liyakatine kesbeden oğlu Hz Süleyman'dır. " Ve Süleyman Davud' a varis oldu" Neml Suresi 16 İkinci örnek ise, babası Hz Zekeriyya'nın nübüvvetine varis olan Hz Yahya'dır. " Bana kendi katından yerimi dolduracak ehil bir takipçi ver; hem bana hem Yakup oğullarına varis olsun. Ve Sen de ey Rabbim, onu razi olacağın biri kıl!" Meryem 5-6 Onlar, Peygamber babaların oğulları oldukları için peygamber olmamışlardır. Aksine, kendileri peygamberliğe layık ve ehil oldukları için, Allah onları da babaları gibi peygamber seçmiştir. Allah "mirasçı kıldık" dememiştir. Aksine "varis oldu"(verise), "varis olur"(yerisu) buyurmuştur. Kullarına emaneti ehline vermelerini emreden Allah, peygamberlik gibi çok büyük bir emaneti ehline değilde keyfine göre vermez.. 📍 Peygamberlik saltanat gibi babadan oğula geçen bir şey değildir. Öyle olsaydı Hz.Nuh'un oğlu küfür ve isyan ederek ölmezdi. Şüphe yok ki peygamberleri Allah seçer.( Ali Imran 33) Fakat Allah hiçbir seçimini gelişi güzel yapmaz. Sadece kullarina takvayı emretmez. Bizzat kendisininde "ehli takva" oldugunu "Müddesir 56 da", "dosdoğru bir yol üzere" oldugunu (Hud 56) söyler. Elbette "O yaptığından hesap sorulmayandır." 4- Medeniyetlere Varis Olanlar Allah'ın el Varis isminin tecellilerinden biri de medeniyetlerin birbirine varis olarak varlığını surdurmeleridir. Sosyolojik bir gerçektir ki, bir sonraki medeniyet bir önceki medeniyetin mirası üzerine yükselir. Roma Mısır'ın mirasını üstlendiğinde imparatorluk olmuştur. İslam hilafeti, Hz Ömer dönemi Mısır Fethi ve Kadisiye savaşından sonra İran'ın yenilgisi sonrası bir "cihan devleti" olmuştur. Osmanlı'nın "Agustus Eşiği" Doğu Roma'nın (Bizans) fethidir. 1453 ten itibaren cihan devleti olmuştur. İşte bu eşik, önceki medeniyetin mirasını üstlenmekle aşılan bir eşiktir. Istanbul'un fethinin önemi, bir imparatorluk başkentinin savaşla elde edilmesinden değil, bir medeniyetin mirasına sahip çıkılmasından kaynaklanmaktadır. 📍Şu dünya misafirhanesi, tüm devletlerden ve medeniyetlerden önce de vardı. Allah oranın halifesi olarak insanı seçti ve yeryüzüne insanı mirasçı kıldı: " Şüphesiz yeryüzü Allah'ın mülküdür; kullarından dilediğini oraya mirasçı kılar" (A'raf 128) 5- Cennete Varis Olanlar 📍Hiç şüphesiz el Vâris isminin tecellilerinden en büyüğü, mü'minlere vaat edilen cennettir. Cenneti hak etmiş her mü'min, cennetin gerçek varisidir. Asla el değişirmeyecektir. Hz İbrahim'in duası: " Beni ölümsüz nimetlerle dolu cennetin varislerinden kıl" ( Şuara 85) " Ve doğrusu Biz, hatırlatıcı mesajların ardından, bütün ilahi vahiylerin hikmet yüklü sayfasına "(Tekrar yarattığımız) bu yerin varisi ıslah eden kulları olacak " diye yazmışız (Enbiya 105) "Sorumluluk bilincine ermiş olanları mirasçı kılacağımız cennet işte budur" (Meryem 63) "Onlar ki namazlarının muhafızıdirlar; ve işte onlar (cennete) varis olanlardır" (Müminun 9-10) YA RAB: SONSUZ CENNETE VARİS OLANLAR ARASINA BİZİ de KAT!
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Er Reşîd- Es Sâdık Esmalarını Tanıyalım | Mihrinaz | Sorularla Esmaül Hüsna | 5 | 12 Kasım 2020 08:39 |
El Cami- El Ğaniyy-El Muğni Esmalarını Tanıyalım | Mihrinaz | Sorularla Esmaül Hüsna | 21 | 04 Temmuz 2020 08:43 |
El Hak Eş Şehid El Vekil Esmalarını Tanıyalım | Mihrinaz | Sorularla Esmaül Hüsna | 12 | 12 Nisan 2020 13:55 |
El-Muiz/ El -Muzil Esmalarını Tanıyalım.. | su damlası | Sorularla Esmaül Hüsna | 34 | 08 Şubat 2020 13:00 |
Bârî-Musavvir-Gaffâr Esmalarını Tanıyalım | Nebevi Sevda | Sorularla Esmaül Hüsna | 30 | 06 Ocak 2020 16:29 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|