|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medine-web,Açılış Tarihi: 07 Eylül 2007 (22:45), Konuya Son Cevap : 13 Aralık 2024 (23:02). Konuya 4747 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
19 Mart 2010, 11:58 | Mesaj No:2321 |
re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
fecr hocam.yitik dedi ki mümin pis değildir.bende müminin pis halini hatırlattım. malum müminin sıvı hali gaz hali katı hali çeşitlerimiz mevcuttur | |
19 Mart 2010, 12:12 | Mesaj No:2322 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
Ben cünüplük halini kastetmemiştim normal abdest
|
19 Mart 2010, 12:14 | Mesaj No:2323 | |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması Alıntı:
Buhari de Mümin necis değildir hadisi var. | |
19 Mart 2010, 12:33 | Mesaj No:2324 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den dedi ki; “Medine yollarından birinde, ben cünüp iken Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana rastladı. Gizlendim, gidip yıkandım ve geldim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “Nerede kaldın Ya Eba Hureyre?” dedi. Ben: “Cünüp idim, temizlenmeden seninle beraber oturmayı doğru bulmadım.” dedim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Subhanallah, müslüman necis olmaz.” (Buhari, Gusl: 23(285) Müslim (371) Ebu Davud (231) Tirmizi (121) Ahmed b. Hanbel (2/235, 382, 471) Nesai (1/145) Beyhaki (1/189) Mü’min ister cünüp veya hayızlı, ister abdestsiz olsun temizdir. Ona ne hakiki anlamda ne de mecazi anlamda “necis” denilemez. Düşman topraklarına Mushaf ile sefer edilmesini yasaklayan hadis (Buhârî, (Cihâd 129) Müslim, (İmâre 92–94) Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, (Cihâd 81); İbni Mâce, (Cihâd 45) Mushaf’ın, necis olmakla vasfedilen müşriklerin eline geçmemesi içindir. Lakin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Hirakl’e gönderdiği mektupta ayetler yazılı idi. (Bkz.: Buhari (hayız 7) ayrıca imam Buhari’nin Halku Ef’alil İbad adlı eserine bakınız.) Bu rivayet, kâfirin ayetler yazılı olan kâğıda dokunup okumasında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sakınca görmediğini gösterir. Ama cünübün Mushaf’a dokunmasının caiz olması hususunda açık değildir. Bazı âlimler üzerinde ayet yazılı olan kâğıt ile Mushaf arasında ayrım yaparak ayet yazılı olan kâğıda veya tefsirlere cünüp yahut Hayızlı olanın dokunabilse de Mushaf’a dokunamayacağını söylemişlerdir. Ancak bu yorumun delili yoktur. Zira Kur’anın Mushaf olarak cem edilmesi de Ebu Bekir radıyallahu anh zamanında gerçekleştirilmiştir. Bu da Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in böyle bir ayırım yapmış olmasının imkânsız olduğunu gösterir. Sahabelerden de bu şekilde bir yorum nakledilmemiştir. Allahu a’lem. ALINTI |
19 Mart 2010, 18:09 | Mesaj No:2325 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
Bilmez ki Sorsun; Sormaz ki Bilsin! Bugünkü yazımızı, cevabı herkesi ilgilendiren bir “soruya” ayırdık. Hayır hayır, bu bir “soru değil, bu bir “sorun!” Hem de çok ciddi ve adı: “Dini anlama sorunu.” Bu sorun, kimi zaman ortaya birden fazla “din” çıkarıyor ve insanlar “hangi dine” inanacağını şaşırıyor. (Siz ‘yanılmaz’ atalarını pazarlayanların dinine değil, kaynağı Kur’an olan Allah’ın dinine inanın.) Kimi zaman, Allah’ın kitabında yazmayan, Peygamber’in sünnetinde yer almayan “farzlar, haramlar” çıkarıyor. Düşünebiliyor musunuz; bu nevzuhur farzlardan Hz. Peygamber’in haberi yok! Bizim akıldanelerimizin bildiği bir “farz” düşünün ki, sahabe bilmiyor? Bir “farz” düşünün ki, müctehid imamların bu -sözümona- “farzdan” haberi yok! Güldünüz değil mi? Hayır, kimse gülmesin; çünkü kendisi gülünç durumda olanların başkalarına gülme hakkı yoktur ve şu an kendini çok dindar sananların dinleriyle ilgisi hurafe düzeyinde, bilgisi ise efsane niteliğindedir. İnsanlar ibadetleri âdetleştirince âdetleri de ibadetleştirdiler. Bu satırları sert bulmayın lütfen; imamların birçoğuna göre “mukallid”in tarifi şudur: “Amellerini delilleriyle birlikte bilip, o delilleri değerlendirmede mezhep imamının ictihadını benimseyen kimse.” Söyler misiniz? Bu durumda kendini Hanefi sananların kaçta kaçı Hanefi’dir? Kaçta kaçı Şafii’dir? Bırakın avamı, “hocam” denilenlerin kaçta kaçı “mezheplidir?” Utanmadan yıllar yılı “mezhepsizlik edebiyatı” yapan ‘mezhepçiler’, duygularını, paralarını sömürerek sırtından geçindikleri Müslümanlara kinden, nefretten, cehaletten başka ne verdiler? Tezgâhında mezhep satarak geçinen bu tiplerden oluşan bir cemaat, radyodan ‘düz’ kadın sesine ‘haram’ diyen sözümona ilmihaller tezgâhlarken, dansöz pazarlayan TV istasyonuna sahip olmanın fetvasını bulmakta hiç de zorlanmadı. Bu tiplerden kaçını tanıdımsa, hepsi de şarlatandı. Ayak üstü “sübhaneke”nin anlamını sorsanız “kem-küm”den başka cevap alamazdınız. Ama dillerinin keskin yanını koca koca alimlerin enselerinden bir türlü çekmezlerdi. Mevdudi gibi, Seyyid Kutup gibi, nerede imanının bedelini ödemiş bir alim var, onun etini yiyerek semirmeyi beslenme alışkanlığı haline getirmiştiler. Haddini bilmeyen neyi bilir ki? Bu şarlatanlar, yüreklerinde çamur, sıvayacak alim yüzü aradılar. Ve koca bir toplumu kelimenin tam anlamıyla “mezhepsizleştirdiler.” Ey Hanefiler! Ebu Hanife’ye göre siz Hanefi falan değilsiniz, sizin mezhebiniz falan yok! “Mezhepçilik” yapan şarlatanlar sizi dolmuşa bindiriyor. Avamın mezhebi müftüsünün mezhebidir, demişler. Haydi “doğrudur” diyelim; fakat kaçta kaçınızın “fetva makamı” (müftüsü) var? İçtihat kapısının meccane bekçileri hâlâ neyin edebiyatını yapıyorlar? Cahili cühelasıyla milletin tümü müctehid oldu. Üç beş yetkin alime tahammül edemeyen tulumbacı takımının gözü aydın; Hayreddin Karaman Hoca gibi bir ikisinin tepesine iftira küfelerini boca etmek için hazır beklerlerken, sayelerinde milyonlarca müctehide kavuştuk. Herkes her gün kendi yaptıklarına kılıf bulmak için onlarca ictihat yapıyor, ahkâm kesiyor, fetva veriyor. Okumak mı, öğrenmek mi, bilmek mi, bilenden sormak mı? Hak getire. “Bilmez ki sorsun, sormaz ki bilsin” diyenin hesabı. "Kur’an okurken abdest almak farzdır” öyle mi?! Bir okuyucumuz, 18 Temmuz 2000 tarihli Zaman Gazetesi'ndeki bir köşe yazısından alıntı yaparak soruyor: “Kur’an okurken abdest almak, gerçekten de bu yazarın dediği gibi farz mıdır?” Önce mezkur yazıdan ilgili pasajı alalım: “Hazret-i Kur’an’ı eline alan herkesin abdestli olması farzdır. Abdestsiz Kur’an ele alınamaz. Ancak dini kitaplar için böyle bir mecburiyet yoktur. Dini kitapların sadece içinde bulunan ayetlere elle dokunmak için abdestli olmak gerekir. Ayetten boş olan yerlere, yazılara abdestsiz dokunulabilir, okunabilir. Kur’an’la dini kitap arasında böyle bir ince fark vardır. Kur’an-ı Kerim’in ayetten boş olan kısımları da ayet hükmündedir. Bu yüzden dikişli kabına bile abdestsiz dokunulamaz. Abdestsiz kimseler bir mendil veya temiz bezle tutup bir yerlere koyarlar. Abdestsiz ele alamazlar.” Allah Allah! “İnce fark”ı da öğrenmiş olduk. Hele “dikişli kabına bile dokunulamaz” cümlesi karşısında bitmemek mümkün mü? Ben bu zamana kadar ne Kur’an’dan, ne Rasulullah’tan, ne sahabeden ve ne de müctehid imamlardan Kur’an okurken abdestin farz olduğuna dair ‘sahih’ bir şey okumadım, duymadım. Bir şeye “farzdır” demek, helâl ve haram koyma yetkisine girer. Helâl ve haram koyma yetkisinin ise kime verildiği bellidir. Burada “farz olduğu” söylenen bir hüküm olduğuna göre, o hükmü farz kılan delili muhkem ve mütevatir nasslarda bulmamız gerekir. Kur’an’da abdestin sadece namaz için emredildiğini görüyoruz. Bu konuda, çok yaygın bir yanlış anlamaya alet edilen bir ayet vardır: “Ona temiz olanlardan başkası dokunamaz.” (56.79) Birazcık Arapçadan, ilimden, Kur’an’dan, tefsirden nasibi olan kimsenin bu ayetteki “o” zamirinin bir önceki ayetteki “gizli kitab”a gittiğini bilir, bir. Bu ayet Mekke’de, Abdest’in geçtiği tek Kur’an ayeti (5.6) ise Medine’de inmiştir, iki. Ayetteki “dokunmasın” şeklinde yanlış algılanan “la yemessuhu” ibaresi “inşai” değil “ihbari”dir ve “dokunamaz” demektir; oysa ki Kur’an’a münkiri de müşriki de dokunur, üç... Bilgime güvenmeyip, “Kur'an okumak için abdest farzdır” diyen sahih bir hadis, bir imam, bir alim var mıdır diye Mektebetu’l-Elfiyye’den 400.000 hadisi, bazıları Mebsut gibi 30 cildi bulan 1000’e yakın kitabı, tüm mezheplerin 40’ı aşkın kaynaklarını taradım, böyle bir şey bulamadım. En iyisi, bu konularda en katı davrandığını bildiğimiz Süyuti’nin “Kur’an okumanın âdabı” başlığında yazdıklarını aynen tercüme etmek: “Kur’an okuma sırasında abdest almak müstehaptır; çünkü tilavet zikirden efdaldir ve Peygamber (sav) temizlenmeksizin zikretmeyi hoş karşılamazdı. İmamu’l-Harameyn dedi ki: “Abdestsiz Kur’an okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber abdestsiz okuyordu. el-Mühezzeb Şerhi’nde ise: Eğer kişi Kur’an okurken yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telâffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.” (el-itkan, 1/295) Buraya, başta Hanefiler olmak üzere, tüm mezhep ve meşreplerin temel referanslarından sayfalarca alıntı yapar, tercüme ederim. Fakat yerim yok, vaktim yok, keyfim yok; lüzum da yok. Tüketenler de, üretenler de hep olacak. Böyle başa böyle tarak. Biraz da insanımız ciddi ve uyanık olsun; bitli baklanın kör alıcısı olmasın. Şafii’dir, Hanefi’dir meselesi değil bu! Allah’ın emretmediği bir şeyi emretmek, farz kılmaktır ki, bunun vahameti “Kur’an okurken abdest almanın hükmü nedir?” sorusundan çok daha derindir ve problem dinin temelleriyle ilgilidir. Şakası var mı bu işin? Biri kalkıp da “Şu farzdır?” diyorsa, dinini donundan birazcık fazla ciddiye alan bir Müslümanın, “Nerede, hangi delille?” diye sorması “farz olur.” Çünkü, o ünlü usul kuralı gereğince “farzı” bilmek farz olduğu gibi, farz olmayanı farz bilmek de “haram” olur. Eğer o kişi üçüncü, beşinci sınıf ilmihalleri getirip de önünüze koyuyorsa, bu kez sizin “İlmihal yazarlarının farz koyma yetkisi olduğunu bilmiyordum” demeniz “farz” olur. Kaldı ki bunlar arasında “Tevrat’ı abdestli okumak farzdır” diyenini bile gördüm ben. Bir şeye “farz” demek, “haram” demek ciddi bir iştir; Allah’a atfen verilmiş bir hükümdür, kimse keyfi olarak “farz” ve “haram” ilan edemez. Ne demiştik bir yazımızda: Cahiller dinden ıskonto yaparlar, ham sofularsa dine zam yaparlar; bu ikisi de birdir. Siz siz olun, etrafınızda ahkâm kesenlere Kur’an’ın öğrettiği gibi sorun: “Kul hâtû burhanekum in kuntum sadıkîn: De ki: Hadi getirin delilinizi, eğer doğru söylüyorsanız?” Mustafa İSLAMOĞLU Akit Gazetesi KUR'AN'A ABDESTSİZ DOKUNMAK! |
20 Mart 2010, 21:00 | Mesaj No:2326 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
Kuranda Peygambere sorulan sorular kaç tanedir hangi konulardır ?
|
20 Mart 2010, 22:00 | Mesaj No:2327 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
PEYGAMBERİMİZE SORULANLAR 1-Kıyamet Saatinden İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar; de ki: «Onun bilgisi ancak Allah katındadır; ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.»33/Ahzab-63 Sana, kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar, de ki: «Onu ancak Rabbim bilir, onun vaktini, O'ndan başka belirtecek yoktur. Göklerin ve yerin, ağırlığını kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir.» Sen sanki öğrenmişsin gibi sana soruyorlar, de ki: «Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur, ama insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.»7/Araf-187 Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.79/Naziat-42 2-Hilalin-Ayın Durumlarından Sana hilal halindeki ayları sorarlar. De ki: «Onlar, insanların ve hac vakitlerinin ölçüsüdür». Evlere arkalarından girmeniz iyilik değildir; iyi kimse kötülükten sakınan kimsedir. Evlere kapılarından girin; Allah'tan sakının ki muradınıza erersiniz.2/Bakara-189 3-Neyi İnfak Edeceklerinden Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir.2/Bakara-215 4-Haram Aylarda Savaştan Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar.2/Bakara-217 5-İçki ve Kumardan Sana içki ve kumar hakkında soru sorarlar. De ki; Onların ikisinde de büyük günah vardır. İnsanlara bazı yararları varsa da günahları yararlarından büyüktür.2/Bakara-219 6-Yetimin Durumundan Sana yetimleri sorarlar, de ki: «Onların işlerini düzeltmek hayırlıdır». Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah düzeltenden bozanı ayırdetmesini bilir. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Allah şüphesiz güçlüdür, Hakim'dir.2/Bakara-220 7-Nelerin Helal Kılındığı Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar, de ki: Size temiz olanlar helal kılındı; Allah'ın size öğrettiği üzere alıştırıp yetiştirerek öğrettiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Allah'tan sakının, doğrusu Allah hesabı çabuk görür.5/Maide-4 8-Savaş Ganimetlerinden Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.8/Enfal-1 9-Ruh’tan Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki: «Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiştir.»17/İsra-85 10-Zülkarneyn Hakkında Sana Zülkarneyn'i sorarlar. Onu, size anlatacağım, de.18/Kehf-83 11-Dağlar Hakkında Bir de sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: «Rabbim, onları un ufak edip savuracak.20/Taha-105 12-Kadınların Ay Halini Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever. 2/Bakara- 222 |
20 Mart 2010, 22:21 | Mesaj No:2329 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
13-Ceza Gününün ne zaman olduğunu Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar.(51/Zariyat-12) |
20 Mart 2010, 22:24 | Mesaj No:2330 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: Kuranı Kerim Hakkında Sorular/Medineweb Çalışması
AZABIN GERÇEKLİĞİ “O (azap) gerçek midir?" diye senden haber soruyorlar. De ki: ‘Evet, Rabbime Andolsun ki o elbette gerçektir. Siz (bu konuda Allah'ı) âciz kılacak değilsiniz.’" Yûnus: 10/53. Fecr abi buyur sıra sende |
Konuyu Toplam 80 Kişi okuyor. (0 Üye ve 80 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Peygamberler hakkında Sorular-Medineweb çalışması | Medine-web | Peygamberler(a.s) | 209 | 15 Şubat 2024 14:44 |
Kuranı kerim ünlü hafızların sesinden/medineweb | MERVE DEMİR | Sesli-Görüntülü-Dinle | 5 | 05 Temmuz 2020 01:18 |
Medineweb Üyelerine Kuranı Kerim Kavramları Testleri | serpil | Kur’an-Kerim Bilgisi | 14 | 05 Eylül 2017 15:59 |
Kuranı Kerim | KardelenGül | Kurân-ı Kerîm | 0 | 25Haziran 2015 17:09 |
Medineweb Üyelerine Kuranı Kerim Temel Terimleri | serpil | Kur’an-Kerim Bilgisi | 0 | 28 Temmuz 2014 00:49 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|