|
Konu Kimliği: Konu Sahibi AŞK'ÜL İSLAM,Açılış Tarihi: 03 Şubat 2008 (19:54), Konuya Son Cevap : 13 Ocak 2015 (22:42). Konuya 48 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
10 Şubat 2008, 02:08 | Mesaj No:21 |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) günahsız kul var mıdır? vardır .peygamberler başka varmıdır..hayır.. allah kuranın pek çok ayetinin sonunda " hala akletmiyormusunuz gibi sözlerle bizi hep akletmeye çağırıyor... madem şeyhimin aklını kendi aklım kabul edecem,o hangi yöne derse o yöne gideceiğim...benim aklımın ne önemi var..şeyhim yarın günahlarımı savunup yerime ceza çekecek mi...? meçhul.. şeyhlerin rızaya erdikleri garant mi mi..bilemiyoruz... bu kadar bilinmez varke neden kendi bilinmezlerime soru cevabı aramayayım da onu kendim kabul edeyim... | |
10 Şubat 2008, 02:27 | Mesaj No:22 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? )
Arkadaşlar sürekli söledim, söylüyorum ve emin olun söylemeye devam edeceğim, Türkiye'de en uç noktada tarikatlarda tezahür eden bu zulüm gerçekten yürek parçalayıcı bir manzara arz etmektedir. "Mürid şeyhe tazim göstermeli, açık ve gizli durumlarda onu büyük tanımalıdır" 'Maksud'un ancak onun eliyle gerçekleşeceğine inanmalıdır.' 'İşlediğinin zahiri haram da olsa, şeyhi'nin yaptığına itiraz etmemeli, "Niçin böyle yaptın" dememelidir. Çünkü şeyhine 'niçin' diyen kişi asla felah bulamaz.' 'Zahiren şeyhden kötü bir durum sadır olabilir, fakat batini itibariyle o durum güzeldir.' Ahmet Dede'nin, Celaleddin Rumi hakkındaki şu sözü de şeyhin mürid üzerindeki yetki ve tasarrufunu ortaya koyması bakımından ilginçtir: 'Bugün cennete girmek onun rızasına, cehenneme girmek de onun gazabına bağlıdır’ (1) "Gerçek müridin alametlerinden biri de, şeyhi kendisine 'Şu fırına gir' dese girmesidir." "Bir adam Beyazıd'ın müridlerinden birine: Şeyhin mi büyük Ebu Hanife mi diye sordu. Mürid:Şeyhim! dedi. Sonra Ebu Bekir mi büyük senin şeyhin mi ? diye sordu, yine şeyhim dedi. O birer birer bütün sahabeyi saydıktan sonra Muhammed mi büyük şeyhin mi ? dedi. Yine şeyhim büyüktür dedi. En sonunda Tanrı mı büyük senin şeyhin mi? diye sordu. Ben tanrıyı şeyhimde gördüm, şeyhimden başka birşey tanımam.' dedi. Başka bir müride de Tanrı mı büyük şeyhin mi ? diye sordular. O da 'bu iki büyük arasında hiçbir fark yoktur' dedi. Yine müridlerden bir diğeri de: 'Bu iki büyükten daha büyük biri lazım ki bu farkı ortaya koysun' demiştir"(2) Tarikatların en önemli kurallarından biri müridin kendisini şeyhine ölünün kendini ölü yıkayıcısına bıraktığı gibi teslim olmasıdır. Kuran’ın aklımızı kullanmayı emretmesine rağmen !!! umum tarikatlarda körü körüne itaat esastır. Tarikat üyelerine akıllarını bir kenara bırakıp şeyhlerine tabi olmaları, aklın bu yolda yürümeyeceği anlatılır. Bu prensibi kabul edip şeyhe tabi olan kişiye şeyhin dünyadaki en üstün insan olduğunun iknası, kişinin maddi açıdan sömürülmesi, dine yapılan ilave ve eksiltmelerin yutturulması gayet kolay olmaktadır. Üstelik kişi aklı kenara bırakma prensibini kabul ettikten sonra üniversite bitiren okumuş müritle; cahil, okuma yazma bilmeyen mürit arasında bir fark kalmamaktadır. Bu nedenle bizi tarikat mensubu üniversite mezunlarının tavrı şaşırtmamalıdır. Çünkü bu kişiler tarikatların yapısı gereği aklını kenara bırakmış ve şeyhe teslim olmuşlardır. Bu tavrın neticesi ise cahil ile okumuşun, bilen ile bilmeyenin farkının kalmamasıdır. Araştırma yerine yutturma, düşünme yerine taklit esas olunca, tarikattaki herkesin inancı, hayata bakış açısı ve dini değerlendirişi tamamen şeyhiyle aynı olmaktadır. Hatta birçok zaman “aklı bırakma prensibi” kabul ettirildiği için şeyhten çok daha bilgili ve kültürlü bir kişi bile “Ben bilmem, Şeyhim bilir, Şeyhim diyorsa vardır bir hikmeti.” izahlarıyla şeyhin en saçma izahlarını bile yutmaktadır. LÜTFEN SÜRÜ PSİKOLOJİSİ OLAYLARINA DİKKAT EDELİM ! MÜSLÜMAN KOYUN OLMAZ !.. KOYUNLARIN AKILLARI YOKTUR, SİZLER EŞREFİ MAHLUK OLMAYA ULAŞMAK İÇİN YARATILDINIZ, EŞŞEKİ MAHLUK DEĞİL !.. Selametle... --------------- (1) - İ. Sarmış, Teorik ve Pratik Açıdan Tasavvuf ve İslâm, Sh. 92 (2)- A.g.e. sh 177 |
10 Şubat 2008, 13:21 | Mesaj No:23 |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? )
Hakiki Mürşid tam adaletle, tam abidiyetle, tamı tamına yaşar. O yüzden hakiki bir mürşid mürid'ine sakıncalı şeyler yapmasını söylemez kesinlikle. Çünkü hakiki mürşid Allah'tan en çok korkan, peygamberini en çok sevendir. Müridleri için Usve i hasenedir (güzel bir modeldir) bir bakıma. Söz gelimi hak bir mürşidin mesela şu ayetten haberi olsa gerektir: "Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'a ve O'nun Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar. Iste büyük kurtulus budur" yine söz gelimi, bu ayeti bilen bir mürşid muridinden nasıl olmayacak işler isteyebilir? Böyle birşey mümkün müdür. İşte bu yüzden ben derim ki hak mürşidden müridine hiç zarar gelmez. Hakiki Mürşide itaat haktır. Ve şu da var ki senin bilmediğin nice konuyu mürşidin elbet bilecektir. ben bilmem demek de ayıb değildir. bilene sormak gerektir. hasıl:hakiki mürşit, müridinin düşünce ufkunu köreltmek yerine, ona ince ayar sorular ve müşküller soraraktan, değişik örnek ve himmetler vererekten zihin dünyasını da aydınlatır. düşünce ufkunu genişletir. Kısaca Allaha, peygambere, rasihlere, alimlere, ulul emre itaaat şarttır. hatim:"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. Itaat, ancak mesru olan seydedir" (Buhâri, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40). Sorarım şimdi: Var mı ötesi? | |
10 Şubat 2008, 13:32 | Mesaj No:24 |
Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? )
edit: maşallah ne güzel bir mürşid bu. tanımıyordum. tevafuk oldu. böyle birinden nasıl zarar gelir insana. suratında nur sesinde saadet var. ********************************* 2. video, aynı ilahi makam değişik: benim şeyhimi görmeye kim gelirZevk ile sefalar sürmeye kim gelir Açılmış gülleri dermeğe kim gelir Şeyhimin özünü , severim yüzünü Mübarek yüzünü görmeye kim gelir Şeyhimin ilinde asası elinde Şeyhimin yolunda ölmeğe kim gelir Ahd ile vefalar , zevk ile sefalar Bu yolda cefalar çekmeğe kim gelir Ah ile gözyaşı, Yunus’un haldaşı Zehr’le pişen aşı yemeğe kim gelir | |
23 Şubat 2008, 22:48 | Mesaj No:25 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? )
Satıyor dağıtıyoruz İndirim var şeriattan Şirk kartına binbir taksit Kolay [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] şeyhimizden Gel ey [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]daş gel bize Ne kullar getirdik dize Din dağıtır yaza boza Tasaddukçu[2] şeyhlerim var. Münadiler tef dümbelek Savtın âvazın çınlatır Kulak ver düşünmeyerek Tasavvutçu[3] şeyhlerim var. Bir dergahın duldasında Bir söğüdün gölgesinde Cahillerin ülkesinde Tasayyufçu[4] şeyhlerim var. Her biri bir yana çeker En [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]su bizimki der Ümmet bölük pörçük olmuş Tasannufçu[5] şeyhlerim var. Bozuk [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] gibi harcar Müridlerin gayretini Dünya ukba işlerini Tasarrufçu[6] şeyhlerim var. Diktatörler ona muhtaç Tutar halkın iplerini Devletçilerin emrinde Tasallutçu[7] şeyhlerim var. Ben Allahım diyen ermiş Enel hak diyen gebermiş Ne müşrikler yetiştirmiş Teberrükçü[8] şeyhlerim var. Bid’atları çakmak taşı Tutturur çimeni yaşı Sen de kurut ıslak başı Tasavvuhçu[9] şeyhlerim var. Gel bir sürek avı ile Kaza okuna hedef ol Ava gideni avlayan Tasayyudçu[10] şeyhlerim var. Yüzyılların geleneği Erene her şey mubahtır Saygıdeğer Hint ineği Tasavvufçu[11] şeyhlerim var. [1] İsra suresi 61-64 [2] Sadaka veren [3] Çağırıcı [4] Yazlıkçı, tatilci [5] Zorla sınıflara ayıran [6] Sarfedici, sarfetme idaresi edinde olan [7] Musallat olan, tahakkümane hareket eden. [8] Uğurlu ve mübarek olduğuna inanılan, inandıran [9] Yaş otu kurutan [10] Avlayıcı |
07 Mart 2011, 16:56 | Mesaj No:26 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? )
Hakiki Mürşid tam adaletle, tam abidiyetle, tamı tamına yaşar. O yüzden hakiki bir mürşid mürid'ine sakıncalı şeyler yapmasını söylemez kesinlikle. Çünkü hakiki mürşid Allah'tan en çok korkan, peygamberini en çok sevendir. Müridleri için Usve i hasenedir (güzel bir modeldir) bir bakıma. Söz gelimi hak bir mürşidin mesela şu ayetten haberi olsa gerektir: "Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'a ve O'nun Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar. Iste büyük kurtulus budur" yine söz gelimi, bu ayeti bilen bir mürşid muridinden nasıl olmayacak işler isteyebilir? Böyle birşey mümkün müdür. İşte bu yüzden ben derim ki hak mürşidden müridine hiç zarar gelmez. Hakiki Mürşide itaat haktır. Ve şu da var ki senin bilmediğin nice konuyu mürşidin elbet bilecektir. ben bilmem demek de ayıb değildir. bilene sormak gerektir. hasıl: hakiki mürşit, müridinin düşünce ufkunu köreltmek yerine, ona ince ayar sorular ve müşküller soraraktan, değişik örnek ve himmetler vererekten zihin dünyasını da aydınlatır. düşünce ufkunu genişletir. Kısaca Allaha, peygambere, rasihlere, alimlere, ulul emre itaaat şarttır. hatim:"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. Itaat, ancak mesru olan seydedir" (Buhâri, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40). Sorarım şimdi: Var mı ötesi? Sormuşsun bundan ötesi var mı? Evet var bundan ötesi İslam’dır. Öncelikle şunu anlamakta fayda vardır. Bugün cemaatler gruplar partiler kendi ideolojileri doğrultusunda tüzükleri vardır. Yani yaşam ve düşüncelerle ilgili bir din anlayışları vardır. Bu din anlayışları ancak Allah’ın dinine uygun olduğu takdirde mahluka itaat söz konusudur. Rukneddin arkadaş hakiki mürid en çok Allahtan korkan ve en çok peygamberi sevendir demektedir. Arkadaşım keşke öyle olsaydı maalesef şurası bir hakikattır ki mürid şeyhini duyduğu sevgiyi ve korkuyu ne Peygambere nede Allah’a tanımamaktadır.size başımdan geçen bir küçük anekdot anlatayım. Benim mürid bir bacanağım var. Bir gün birlikte yolculuğa çıkmıştık. Arabayı ben kullanıyordum. Bir ara hız limitim 100 km üzerine çıkmıştı. Bacanağım beni uyardı dedi ki sakın 90 kmyi geçme bende doğru söylüyorsun dedim hız iyi bir şey değil dedim bacanağım hayır bacanak dedi o manada değil ,ben anlamadım peki ne manada diye sordum. Bacanağım aynen şöyle dedi araba 90km ye kadar şeyhin kontrolündedir 90 km’nin üzerine çıkınca şeyhin kontrolünden çıkar dedi. Otobanda idik ben hemen ilk dönüş yerinde döndüm ve eve gittik bana neden geri döndük dediğinde Vallahi dedim bu sözün üzerine ben o yolculuğa çıkmam dedim. Allah’ın hesaba katılmadığı bir işi yapmaktan yine ona sığınırım dedim. Şimdi arkadaşlar sanki gerçek şeyhlik müridlik sistemi İslam da varmış,birde sahteleri varmış gibi bir profil çizmişsiniz. İşte bu mantık zaten tarikatların meşruluğuna kapıyı sonuna kadar aralamaktadır. Aşkü’l İslam arkadaşımızın Mevlana’dan vermiş olduğu örnekler çok çarpıcı örnekler olmuş. Şimdi sorum şu o Mevlana örnekleri olmayan hangi tairkat vardır bana söylermisiniz. Mevlana’nın kendi eşini şems tebriziye ikram etmesi hikayesinin devamını şöyledir. Mevlana herkese benim eşimi arayın katibi hatunu bulun dedi herkes onu aramaya koyuldu derken Mevlana bahçede bulunan çadırdan içeri girdi ve şems ile eşini oynaşırken gördü. Sonra dışarı çekip seslendi ey ahali eşimi aramayı bırakın dedi onun nerde olduğuğunu biliyorum dedi sonra avluda tur atmaya başladı derken çadırdan kendinse yüksek bir sesle şemsi duydu hemen çadıra gitti baktıki şemsi bir başına gördü ve şems ona (Haşa sümme haşa Allah’ım sana sığınıyorum) o az önce çadırda gördüğün Allah’ın insan suretine girmiş halidir dedi. İBN-İ Teymiyye’nin şu sözü aklıma geldi bunların bu şirki İsa Allah’ın oğludur demelerinden daha büyüktür.Aynen imama katılıyorum. Bu görüş Vahded-i Vucud anlayışıdır tarikatın tüzüğü bunun üzerine kuruludur. Şimdi bunun iyisi kötüsü mü olurmuş. Bu anlayış kökünden sakattır. İslam ile bağdaştırılamaz.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
07 Mart 2011, 22:21 | Mesaj No:27 | |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) Alıntı:
Güzel abim bizim yapmamız gereken bu tarz düşünceleri anlayışları Allah'ın kitabına göre değerlendirmemizdir.Eğer sizde yoksa ben size onun kendi kitaplarından bu menkibeleri orjinal şekli ile bir link halinde verebilirim. O menkibeleri Sitede yayınlayamıyorum çünki çok müstehcen. Aşkü'l İSLAM arkadaşın vermiş olduğu bir misal daha vardı.O da şöyle genç bir delikanlı ve eş cinsel iri yarı bir adamın hikayesi falan.Neyse onları burda yazamıyorum bunları bende orjinal çevirileri var. Biz müslümanlar Allah'ın dinine uyan şeyleri almamız gerekmektedir. Neden ısrarla kendi akidemizi tehlikeye atalım değilmi? BEN imam Azam-ı imam-Şafi-i yi imam Hambelliyi imam Malik-i imam Caferi imam Taberiyi imam Teymiyyeyi ibn-i Kayyımı ibn-i Kesiri imam Askalaniyi SEYYİT KUTUBİ daha bir çok alimlerimzi msülüman olarak bilir hep onların kitaplarını okurum. Eğer bunlardan fikirlri bozuk olanlar varsa editör arkadaşım sizde onları ortaya çıkarsanız inanın size teşekkür eder derhal Kurana dönerim. Sizdende bunu beklyorum inaşallah Allah'a Emanet Olunuz
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. | |
07 Mart 2011, 23:02 | Mesaj No:28 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) ......size teşekkür eder derhal Kurana dönerim...... kardeş bu kelime nasıl bi kelime bunu söylemekle KUR,AN dan uzaklaşmış olmazmı insan dönerimde ne oluyor.essalamünaleyküm
__________________ DÜNYA mü,minin (ahiretteki ebedi nimetlere göre)zindanı Kafirin de (ahiretteki azabına göre) cennetidir. hadis |
07 Mart 2011, 23:12 | Mesaj No:29 |
Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) SAYIN ABİM herşeyden de alınır olmuşuz bakın alıntı yapmış olduğunuz cümlenin tamamı şu şekildedir. Eğer bunlardan fikirlri bozuk olanlar varsa editör arkadaşım sizde onları ortaya çıkarsanız inanın size teşekkür eder derhal Kurana dönerim. Sizdende bunu beklyorum inaşallah Cümleyi önce kendim için kullanmışım tabiki Kurana döneceğiz çünkü o düşüncelerin o menkibelerin kuran ile hiç bir alakası yoktur. Bizler onlara inandığımız vakit kurandan uzaklaşmış oluruz. Orada mevlanaya iftira atmıyor eğer iftiradır diyorsanız ben size iftira olmadığını kanıtlarım. Madem ki iftira değil o halde taasup yapmayalım diyorum. | |
09 Mart 2011, 19:27 | Mesaj No:30 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? ) İbn-i Teymiyye şöye demektedir Allah, melek ve peygamberlerin rab edinilmelerinin küfür olduğunu açıklamaktadır. Her kim melek ve peygamberleri dua edilen aracılar kılar, onlara tevekkül ederse, menfaatlerin celbini ve zararların giderilmesini onlardan isterse, meselâ: Günahların bağışlanmasını, kalblerin hidayete ermesini, zorlukların giderilmesini ve ihtiyaçların yerine getirilmesini onlardan beklerse, müslümanların icmaıyla o kâfirdir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Rahman (olan Allah) çocuk edindi" dediler. O, (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır, onlar (melekler) ikrama layık görülmüş kullardır. "Onlar sözle (bile olsa) O'nun önüne geçmezler ve onlar O'nun emriyle yapıp-etmektedirler. "O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilmektedir; onlar şefaat de etmezler; (kendisinden) hoşnut olunandan başka. Ve onlar, O'nun haşmetinden içleri titremekte olanlardır. "Onlardan her kim ki: "Gerçekten ben, O'nun dışında bir ilahım" diyecek olsa, bu durumda biz onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri biz böyle cezalandırmaktayız."(21 Enbiyâ 26-29 ) "Mesih (İsa), Allah’a kul olmaktan asla çekinmez. Yakın melekler de... Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, (Allah) onların hepsini huzurunda toplayacaktır." (4 Nisa 172) "Neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp-göçüverecekti." "Rahman adına çocuk öne sürdüklerinde (ötürü bunlar olacaktı) "Rahman (olan Allah)'a çocuk edinmek yaraşmaz." "Göklerde ve yerde olan (herkesin her şeyin) tümü. Rahman (olan Allah)'a, yalnızca kul olarak gelecektir." "Andolsun, onların tümünü kuşatmış ve onları sayı olarak da saymış bulunmaktadır." "Ve onların hepsi, kıyamet günü O'na, 'yapayalnız tek başlarına' geleceklerdir." (19 Meryem 88-95). "Onlar Allah'ı bırakarak kendilerine ne zarar ve ne de yarar dokunduramayan putlara tapıyorlar ve "Bunlar Allah katında bizim aracılarımızdır" diyorlar. Onlara de ki; "Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz? Allah onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir." (10 Yûnus 18) "Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiç bir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah'ın dileyip razı olduğu kimseye izin verdikten sonra başka." (53 Necm 26) "O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir?" (2 Bakara, 255 ) "Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O'nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettir. O, bağışlayandır, esirgeyendir."(10 Yûnus 107) "Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. Deki: "Gördünüz mü-haber verin; Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını onlar kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini onlar tutup-önleyebilecekler mi" De ki: "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler."(39 Zümer 38) Kur'an'da benzeri âyetler pek çoktur. Peygamberler dışında - ilim ve din büyüklerinin - peygamber ile ümmeti arasında; ümmete tebliğ eden, onlara hocalık yapan, onları eğiten ve peşinden gidilen aracılar olduklarını söyleyen de bu sözünde isabet etmiştir. Bu âlimler icmâ ettiklerinde, icmâları kesin hüccettir. Onlar, sapıklık üzere icmâ etmezler. Bir mes'elede aralarında anlaşmazlık çıktığında onu Allah ve Resulüne havale ederler. Çünkü onlardan hiçbiri masum değildir. Aksine, Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) hariç, insanlardan herkesin sözleri içinde kabul ve reddedilecek olanları vardır. Nitekim Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: "Alimler, peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler, ne dinar, ne de dirhem miras bırakırlar. Onlar ancak ilmi miras bırakırlar. Her kim ilmi alırsa, bol bir pay almıştır"(Buhârî, İlm 10; Ebû Dâvud, İlm 1; İbn Mâce, Mukaddime 17) ibni Teymiyye
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Şeyhim Kainata Alışamadım | Kara Kartal | Programlar//İstekler | 0 | 25 Ağustos 2021 15:06 |
ölen kim acaba | Efsa_Rana | Şiirler ve Şairler | 4 | 09Haziran 2019 00:35 |
Af edermisin bilmem ama... | Nebevi Sevda | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 04 Kasım 2018 23:27 |
Kim cahil acaba? | YASEMİN ATAMAN | Videolar/Slaytlar | 0 | 31 Aralık 2011 20:49 |
O büyük buluşmada, acaba....... | Armagan | Hz.Muhammed(s.a.v) | 0 | 11 Mart 2010 08:48 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|