Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tasavvuf-Tarikat

Konu Kimliği: Konu Sahibi kamer34,Açılış Tarihi:  11 Ocak 2012 (06:42), Konuya Son Cevap : 22 Aralık 2012 (00:49). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 11 Ocak 2012, 06:42   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:54
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart ""Tasavvuf/Şefaat/Reddiye""

""Tasavvuf/Şefaat/Reddiye""

ŞEFAAT

“Şefaat”’in aslı “şef” kelimesidir. Şefaat Şef kelimesinden türemiştir. Şefaat birinin Allah tarafından günahlarının affedilmesini istemek, onun için dua etmek yalvarmaktır. Sadece müminler şefaat edebilirler ve mümin olmayan birine şefaat de edemezler. Fakat herkes (yani her mümin) şefaat getiremeyecektir. Sadece Allah’ın seçtiği müminler şefaat edebilirler. Bu kişiler neye göre seçilir bilinmiyor.


Kıyamet günü hakkında kurandaki bilgilerin dışında tüm düşünceler bidat ve hurafeden öteye geçmez. O gün öyle birgündürkü hiç kimse hiçkimseye yardımcı olamaz ancak dünyadaki amellerin karşılığı tam olarak verilir. Rabbimizin ayetlerini okuyalım.

«Ve öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse, kimsenin yerine bir şey ödeyemez. Kimseden de şefaat kabul edilmez. Kimseden fidye de alınmaz» (2 Bakara 48).

Bazı insanların Allah'ın mekanını dünyadaki kralların yada başbaşkanların yahut mevki sahibi kişilerin makamına benzeterek kendilerine henüz bu dünyada şefaatçı tayin ederler. Oysaki bakara/48. Ayette açıkca hiçkimseden ne fidye nede torpil kabul edilmyecektir..

Henüz Allah katındaki durumları hakkında hiç bir bilgi sahibi olmadığımız kişilerin Allah'ın onlara şefaat makamını tayin ettiğini iddia etmek gaybden haber vermek anlamına gelirki buda açıkca şirktir. Ayetleri okumaya devam ediyoruz.

«...kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez» (2 Bakara 123) .

«Ne alışverişin, ne dostluğun ve ne de şefaatin olmadığı gün
gelip çatmadan...» (2 Bakara 254) .

Şefaatin tamamı Allah'ın tekelindedir. Bu dünyada iken zalimlik kisvesine bürünen insanların ahirette ne bir dot nede bir yardımcıları olacaklardır. Zalimlik sıfatının karşılığı zulümdür. Yeryüzünde en büyük zülümde “Şirk’tir”


«Zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü tutulur bir şefaatçileri
vardır» (40 Mü'min 18 ).

Müslüman olarak ölmeyen kimselere yada öğleden önce kahr olsun şeriat diyen öğleden sonra ölen kişilere camilerde cenaze namazı kıldırmakla onlara şeyhleri yada veli dedikleri zatları şefaatçı tayin etmekle onlara fayda sağlandığına inanmak Allah'ın ayetlerine açıkca muhalefet etmekten başka anlama gelmez. Okuyalım

«Artık onlara şefaatçilerin şefaati fayda vermez» (74 Müddessir 48).

Şefaatın tamamı Allah’ındır ancak onun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez. Kimlerin şefaat edeceğinin kararıda yine yüce Allah (c.c) ya aittir.


«O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir?» (2 Bakara 255 )

Cenabbi Allah hiçbir ayette kimlerin şefaat edebileciğini beyan etmemişken (melekler hariç) kendilerine şefaatçı tayin edip Allah'ın katında mevki sahibi olduklarını iddia etmek düpedüz yalancılıktır Allah'a iftiradır. Okuyalım

«Allah dilediğine ve hoşnut olduğuna izin vermedikçe, göklerde bulunan nice meleklerin şefaati bir şeye yaramaz» (53 Necm 26) .

Melekler şefaat edecekler fakat bu şefaatı ancak Allah'ın hoşnut olduğu kişilere ancak yapabileceklerdir.

«Rahman çocuk edindi, dediler. Hâşâ; hayır, melekler şerefli kılınmış kullardır. Allah'tan önce söz söylemezler; ancak O'nun emri üzerine iş işlerler. Allah, onların yaptıklarını ve yapmakta olduklarını bilir. Onlar, Allah'ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler; hepsi O'nun korkusundan titrerler» (21 Enbiyâ. 26-28).


İşte bu ayetlerde açıkca anlaşılmaktadırki melekler bazı insanlar için şefaat edeceklerdir.

Fakat bu analayış günümüzde öylesine yozlaşmıştırki henüz kendinden ölümü bile savamayan kendilerinden yaşlılığı ve hasatlık gibi dertleri gideremeyen ne yeryüznde nede göklerde zerreyi mıskal kadar güç sahibi olmayan nice zatlar daha şimdiden şefaat makamında görülmektedirler.

Cenabbi Allah şöyle buyurmaktadır:

«De ki: 'Allah'ı bırakıp da göklerde ve yerde zerre kadar bir şeye sahip olmadığı, her ikisinde de bir ortaklığı bulunmadığı ve hiçbiri Allah'a yardımcı olmadığı halde (kendilerinde bir şeyler var) sandıklarınızı yardıma çağırsanıza! Allah katında kendisine izin verilenden başkasının şefaati fayda vermez» (34 Sebe' 22-23).

Mekke puperesleri Allah'ın rasulune aynen şöyle dediler bizde bunların birer heykel olduklarını biliyoruz. Biz bunlara tapmıyoruz,ancak bunlar bizim Allah katındaki şefaatçilerimizdirler. Tıpki günümüzdeki bazı kesimlerin sözleri ile birebir aynı. Bu düşünce sahibini dinden çıkarır müşriklik sıfatını kazandırır çünkü bu düşüncenin kurana göre tanımı “şirk’tir” okuyalım inşallah....

«Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da, zarar da veremeyen putlara taparlar: 'Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir' derler. De ki: 'Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?' Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir» (10 Yûnus 18 ).

Eğer şefaat talebimiz varise bunu doğrudan Allah’tan istemeliyiz

Cenabbi Allah şöyle buyurmaktadır:

«Rablerine toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. O'ndan başka bir dost ve şefaatçileri yoktur»(6 En'âm 51).

«Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden (hükmeden) Allah'tır, O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçiniz yoktur. Düşünmez misiniz?» (32 Secde 4 ).

Allahtan başka mahluklardan medet ummak onları şefaatçı tayin etmek onlara delilsiz mesnetsiz Allah katında mevkiler tayin etmek,Allah'ı bırakıpta onlara sığınmak islam dininin kabul etmeyeciği bir ameldir. Okuyalım inşallah..

«Allah'ı bırakıp yalvardıkları kimseler şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır» (43 Zuhruf 86 ).

Kendilerine şefaatçı tayin ettikleri vekilleri ahirette onları yanlız bırakacak kendi canının derdine düşücektir. Böyle kimseleri bu vekilleri ister bilerek ister cahilane yani bilmyerek olsun tayin etmek suretiyle allaha ortak koşarlar.. Ayete bakalım inşAllah..


«And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi - size verdiklerimizi ardınızda bırakarak - bize birer birer geldiniz; içinizde Allah'ın ortakları olduğunu sandığınız şefaatçilerinizi beraber görmüyoruz. And olsun ki aranızdaki bağlar kopmuş, ortak sandıklarınız sizden ayrılmışlardır» (6 En'âm 94).

Kim benim Allah’tan başka benim şefaatçim falanca zattır derse,yada Böyle düşünürse yada böyle düşünenleri tekfir etmezse kafir olur.. Çünkü bu amel Allah’a ortak koşmaktır.

Cenabbi Allah şöyle buyurmaktadır:

«Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: 'Onlar, hiçbir şeye güçleri yetmeyen, düşünmeyen şeyler olsalar da mı?' De ki: 'Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz'. Allah tek başına anıldığı zaman; âhirete inanmayanların kalbleri ürker. Ama O'ndan başkaları anıldığı zaman, hemen sevinirler» (39 Zümer 43-45 ).

Daha evvel ifade ettiğimiz gibi cenabbi allah kimlere şefaat yetkisi vereceği gaybi bir bilgidir. Hiçkimse şefaatçı tayin edemeyeceiği gibi hiçkimse Allah’tan başkasından da şefaat isteyemez. Okuyalım

«Rahman için sesler kısılmıştır, fısıltıdan başka bir şey işitemezsin. O gün Rahman izin verip sözünden hoşlandığı kimseden başkasının şefaati fayda vermez» (20 Tâhâ 108-109).

Yasin suresinde sözü edilen kişi de şöyle demektedir:

«Ben, niçin beni yaratana kulluk etmeyeyim? Oysa siz hep O'na döndürüleceksiniz. O'ndan başka ilahlar edinirmiyim hiç? Eğer Rahman bana bir zarar vermek dilese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve (onlar) beni kurtaramazlar. O takdirde ben, apaçık bir sapıklık içinde olurum. Ben sizin Rabbinize inandım, beni dinleyin». (36 Yasin 22-25)

Tüm ayetlerden açıkca anaşılıdığı üzere Allahtan başkasından şefaat istemek yada Allah katında aracılar tayin etmek kuranın özüne aykırıdır. Bu durumların bazı yönleri şirk olmakla beraber bazı yönleride şirke davetiye çıkaran amellerdir. O halde hep birlikte Allah’ın kitabına dönelim O’nun mesajını çarpıtmadan teslim olalım...


“”İşte bu (Kur’an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir””. İbarahim/ 52.


Bu ayetin üstüne söz söylenmez


Allah’a emanet olunuz
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi kamer34 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
“..Allah’ın velileri kimlerdir..?” Allah(c.c) Kara Kartal 14 6716 17 Mart 2012 02:37
“İbn-i Teymiyye/ve/vahdeti-vücut “ Tevhid Ve Şirk Konuları Esadullah 6 3363 16 Mart 2012 20:24
""Velayet..Şirki"" Tevhid Ve Şirk Konuları kamer34 0 1901 06 Mart 2012 19:05
"Seyyid Kutub kimidir...?" Alimler(Rh) bilinmez 42 16593 20 Şubat 2012 23:31
""Tasavvuf/Büyüklerinin/Şirkleri""... Tasavvuf-Tarikat hiranur86 52 21348 08 Şubat 2012 21:11

Alt 11 Ocak 2012, 13:21   Mesaj No:2
Avatar Otomotik
Durumu:lisam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15832
Üyelik T.: 11 Ocak 2012
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 3
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: ""Tasavvuf/Şefaat/Reddiye""


ŞEFAAT

1. ŞEFAATİN TANIMI

Şefaat kelime olarak,bir şeye mislini daha ekleyerek çift kılmak anlamına gelen ş-f-a dan türemiştir.Genel bir terim olarak şefaat, bir kimsenin bağışlanması için,onun adına af dileme,maddi ve manevi bir imkanı elde etmesi için yetkilisi nezdinde aracılık yapmaktır.İslami bir terim olarak ise;günahkar bir müminin affedilmesi için veya yüksel derecelere ulaşması için Allah nezdinde mertebesi yüksek olan birinin Allaha dua etmesi,dilekte bulunmasıdır.

2. ŞEFFATİN DELİLLERİ

A. Şefaatin Olmadığını Söyleyenlerin Delilleri:

Kuranı tek yönlü okuyanlar, bazı ayetlerinin ifadelerinden de yola çıkarak Kuranda şefaatin hiçbir şekilde olmadığı anlamını çıkarmışlardır. Şefaati ilk kabul etmeyen fırka mutezile fırkası olmuştur. Mutezileye göre herkes yaptıklarının tam karşılığını ahirette bulacaktır. Şefaat adalet ilkesi ile çelişir. Allah’ın bir kısım kullarına şefaat edip diğer bir kısmına etmemesi düşünülemez. Eğer herkese aynı şekilde ihsanda buyurursa zaten bu sefer şefaatin bir anlamı kalmaz.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Günümüzde de bir kısım insanlar şu ayeti delil göstererek şefaatin islamda olmadığını söylemişlerdir. Ve hiç kimseden bir kimseye bir şeyin ödenmediği ve ondan (hiç kimseden) bir şefaatin kabul olunmadığı ve hiç kimseden bir fidye alınmadığı ve onlara yardım da edilmediği günden sakının.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Ancak Mutezilenin kul hakkına girmeyen ve sevapların artırılmasına yönelik şefaati kabul etiği rivayetleri de vardır. Günümüzde özellikle Selefi yaklaşıma sahip ve yer yer sadece kuranı kendilerine kaynak gördüklerini söyleyen kesimler de şefaatin olmadığını söylemektedir. Oysa yukarıdaki ayetin iniş zamanı ve muhatap aldığı toplumu iyi okusak ne anlam ifade ettiğini daha iyi anlarız.

B.Şefaatin Hakk Olduğunu Söyleyenlerin Delilleri

Ehl-i Sünnete göre şefaat haktır.Ancak bu şefaat Allahın izni ile gerçekleşir.Zaten Ayet-ül Kürsi’de bu net bir şekilde söylenmektedir.”Onun izni olmadan onun nezdinde kim şefaat edebilir”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Çünkü Mekke müşrikleri Allahın izni olmadan da putlarının kendilerine şefaat edeceklerini sanıyorlardı. Yine Yahudiler de Hz. Peygambere inanmazlarsa bile eski peygamberlerinin kendilerine şefaat edeceklerini düşünüyorlardı. İşte bu ayet böyle bir anlayışları yıkmak için gelmiştir.

Biz şefaatin hakk olduğu konusunda ehlisünnet görüşünü paylaşıyoruz. Ancak kurana bütüncül bir şekilde bakılmadığı zaman bu konunun istismara açık olduğunu da düşünüyoruz. Bir kısım Müslümanlarda şefaat anlayışı, her ne olursa olsun bir salihin eliyle kurtulma gibi anlaşılmaktadır. Bu da şefaate karşı olanların tepkisini artırmaktadır.

Şu tespit şefaatin mahiyetini çok güzel açıklamaktadır.”Allah katında şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödüllerin kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar şerefli, saygıya layık büyük kimseler oldukları için kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. İşte Allah katında şefaat edecekler de bunlar gibidir.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Bazıları ise şefaatin ahrete ait bir olgu olması ve Ahret ile ilgili tüm kavramların müteşabih olması sebebiyle şefaatin de müteşabih anlaşılması gerektiğini söylemişlerdir. Ancak mahiyeti ne olursa olsun böyle bir olgunun hakk olduğunu düşünüyoruz. Bunu da kuran söyleminin mutlak olarak ”şefaat hiçbir şekilde yoktur” şeklinde olmamasına bağlıyoruz.

3. ŞEFAAT ÇEŞİTLERİ
Birkaç açıdan çeşitlere ayırabiliriz.
A.Gerçekleştiği zaman açısından
B. Şefaat edecek kişiler açısından
C.Şefaatin gerçekleştiği olaylar açısından
D.Kendilerine şefaat yapılanlar açısından

A. Zaman açısından Çeşitleri

Şefaat, İslami literatürde her ne kadar zamansal olarak sadece ahirette gerçekleşeceği sanılıyorsa da tanımına bakarsak böyle bir olayın dünyada ada gerçekleşebileceğini görüyoruz. Böylece gerçekleştiği zaman açısından bunu dünyevi şefaat ve uhrevi şefaat olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

1. Dünyevi Şefaat

Dünyevi şefaat, iki kişinin anlaşmadığı bir konuda üçüncü kişiyi araya sokup sorunu çözmeye çalışmasıdır. Bunun hakikate uygun olması ve islamın temel ilkeleriyle çelişmiyor olması gerekir. Nitekim Kuranda şöyle buyrulmaktadır. Kim güzel bir (işte) aracılık ederse ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Bunun gibi hırsızlık yapan bir soylu Kureyşli kadının peygamber nezdinde affedilmesi için Üsame’nin aracılık yaptığını ancak Hz. Peygamberin bunu kabul etmediği ile ilgili hadis meşhurdur.[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

O halde biz dünyevi şefaati de iyi ve makbul ile kötü merdud şefaat olmak üzere ikliye ayırabiliriz. Hatta birazdan işleyeceğimiz uhrevi şefaatte de müşriklerin ve Yahudilerin şefaat anlayışının merdud şefaat olduğunu da söyleyebiliriz. Bunu diğer kategoride işleyeceğiz. Ayrıca dünyevi şefaate tevessül(birini vesile kılmak) denilebilir.

2. Uhrevi şefaat

Ahirette günahkârların affedilmesi başta olmak üzere birçok konuda gerçekleşecek olan ve yaygın olarak şefaat denilince akla gelen şefaattir. Nasıl ve hangi konularda gerçekleşeceğini ve kimler tarafından gerçekleşeceğini ve kimlere karşı gerçekleşebileceğini diğer kategorilerde işleyeceğiz. Bu şefaatin olup olmadığı konusunda ehl-i sünnet ile mutezile arasında değişik görüşler mevcuttur. Bu deliller ve tarafların dayanakları hakkındaki detaylı açıklamalar şefaatin delilleri bölümünde işlenmiştir. Bunun için özellikle bu bölümle ilgili açıklamayı burada kısa tutmanın daha faydalı olacağını düşünüyoruz.

B. Şefaat Edecek Kişiler Açısından

Bunlar da kendi arasında birkaç kısma ayrılır. Biz bunları maddeler halinde veriyoruz.
1. Hz. Peygamberin Şefaati. Şefaat-ı Uzma(en büyük şefaat) olarak adlandırılan ve en önemli ve kapsamlı olan şefaattir. Şefaatin gerçekleşeceği olayların çoğunluğunda daha çok şefaat-ı uzma vardır. Bu olayları da ilgili bölümde işleyeceğiz.
2. Alimlerin şefaati
3.Şehidlerin şefaati
4. Çocukların anne ve babalarına şefaati
5.Kuranın şefaati
6.İyi Amellerin şefaati(oruc gibi)
7.Meleklerin şefaati
8.Cennetliğin cehennemliğe şefaati

C. Şefaatin Gerçekleştiği Olaylar Açısından

Şefaatin ahrette hangi olaylar üzerinde gerçekleşeceğini de maddeler halinde yazıyoruz.
1.Mahşerde bekleme azabından kurtarmak
2. Hesapsız cennete gitmek
3. Günahı çok olan müminin cehennemden kurtarılması
4.Cennettekilerin derecelerinin artırılması

D.Kendilerine Şefaat Yapılanlar Açısından

1.Müslüman olanlar. Bu diğerleri için de ön şarttır.
2.Büyük günah sahipleri
3.Günah ve sevapları eşit olanlar
4.Kuran okuyanlar.
5.Ezan duasını okuyanlar
6.Medine’de ölenler

Yukarıdaki maddelerin çoğunluğunun delili hadislerdir.


4. SONUÇ

Bu değerlendirmeler ışığında şefaat haktır. Bununla ilgili deliller kuvvetlidir. Ama konunun istismara açık olması bazılarının bunu sui istimal etmelerine sebep olmuştur. Allahın iznine bağlı olup Allahın dışında kimin şefaat edeceğini kime şefaat edileceğini kimse bilmez.





[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Abdülhamid, İslam’da İtikadi Mezhepler, s. 118; Bekir Topaloğlu, Kelam İlmine Giriş, s. 175

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bakara Süresi,48.Ayet.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bakara Süresi,255.Ayet.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Nisa Süresi: 85.Ayet

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Buhari Hudud 12, Müslim Hudud, 8-9.
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Ocak 2012, 15:02   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:54
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: ""Tasavvuf/Şefaat/Reddiye""

Ehl-i Sünnete göre şefaat haktır.Ancak bu şefaat Allahın izni ile gerçekleşir.Zaten Ayet-ül Kürsi’de bu net bir şekilde söylenmektedir.”Onun izni olmadan onun nezdinde kim şefaat edebilir”[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Çünkü Mekke müşrikleri Allahın izni olmadan da putlarının kendilerine şefaat edeceklerini sanıyorlardı. Yine Yahudiler de Hz. Peygambere inanmazlarsa bile eski peygamberlerinin kendilerine şefaat edeceklerini düşünüyorlardı. İşte bu ayet böyle bir anlayışları yıkmak için gelmiştir.
Alıntı
Sayın abim birincis konu kuranın bütünlüğünde işlenmiştir. manası açık olan ayetleri böyle kuranın bütünlüğüne şekilde tefsirlendirmemiz kesinlikle adil bir davarnış değildir.

Şefaat ya gavs yada şefaat ya şeyh Abdulkadirgeylani demek bazı kesimlerin adeta şiarı haline gelmiştir. Böyle bir düşüncenin kurana göre şirk olduğu işlenmiştir.

Şefaatın hak olduğunu daha evvelde söyledik bizim itirazımız elinde hiçbir delil olmadan bazı zatların allah katında torpil yapabileceklerine inanılması ve bu zatlardan doğrudan allahın sıfatları ile alakalı olan bir mevzuda kulları Allaha ortak koşmalarıdır.

Çünkü Mekke müşrikleri Allahın izni olmadan da putlarının kendilerine şefaat edeceklerini sanıyorlardı.
Alıntı

Bakın mekke müşriklerinin itikadını bilen insan asla böyle bir cümle kurmaz. Mekke müşrikleri Allah'ı rubibiyet tevhidinde birlediklerini bizatihi kuranın kendisi bize bildirmektedir.

Ayetlerde açıkca bunlar Allah katındaki şefaatçilerimizdirler demesine rağmen sizin böyle bir cümle kurmanız anlaşılır birşey değildir. Mekke putperestleri ekinlerini toplarken hem kendi putlarına hemde Allah'a pay ayırırlardı.

Bunlar kuranda geniş şekilde işlenmiştir.Fatiha suresindeki ilet bizi ya rabbim nimet verdiklerinin yoluna kısmını kendi şirk perest zatlarının şirklerine kılıf olarak almak sanırım hiçte adil bir yakalşım değildir. Kendi kitaplarında Allah'ın dinine aykırı ilimsiz, ayetsiz, sünnetsiz, mesnetsiz bir şekilde düşünceler üeretip sonra cımbızla herhangi bir ayetin bir mısrasını alarak bektaşi misalı bak bu delildir demek çok vahim bir durumdur.

geçmiş büyük alimlerin kaynaklarına baktığımızda örneğin imam şafi-i ahmed bin hambel imam azam imam malik gibi zatlar bir mesele anlatırken kılı kırk yararak ayetlerle sünnetle konuyu iyice analiz ettiklerini görürüz.

Tasavvuf mürşitlerinin örneğin mevlana ibni arabi gibi zatların kitaplarına bakın hepsi hurafe, ayet yok, sünnet yok, kendi ruh alemlerinde hayal ettikleri düşüncelerini yeni bir din olarak insanların önüne koyduklarına tanık oluruz.

SELAMETLE
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla
Alt 22 Aralık 2012, 00:49   Mesaj No:4
Medineweb Usta Üyesi
Ehlibeyt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Ehlibeyt isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21267
Üyelik T.: 02 Kasım 2012
Arkadaşları:8
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Dünya'lı...
Mesaj: 283
Konular: 47
Beğenildi:14
Beğendi:8
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: ""Tasavvuf/Şefaat/Reddiye""

Şefaat tabiki ALLAH (c.c.)'IN izni ile dir bunun aksini hangi Tasavvuf büyüğü söylemiş ki...
Ayrıca size bu konuda verilebilecek en müthiş cevap şu konu...
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
"Ecir" olmakla " esir" olmak arasında sıkışan insan suhtem Makale ve Köşe Yazıları 10 03 Ekim 2021 16:14
""Müşrikleri Tekfir Etmemek/Onların Kafir Olduklarından Şüphe Etmek"" kamer34 Tevhid Ve Şirk Konuları 9 14 Mart 2014 00:27
""Tasavvuf/Büyüklerinin/Şirkleri"" kamer34 Tasavvuf-Tarikat 52 12 Kasım 2013 17:38
""Tasavvuf/Tevessül/Reddiye"" kamer34 Tasavvuf-Tarikat 25 11 Ocak 2012 14:47
""Mealciliğe Reddiye"" kamer34 Tevhid Ve Şirk Konuları 4 18 Şubat 2011 13:11

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.