|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medine-web,Açılış Tarihi: 12 Temmuz 2007 (22:56), Konuya Son Cevap : 13 Ocak 2013 (18:09). Konuya 68 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
12 Temmuz 2007, 22:56 | Mesaj No:1 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Tasavvuf nedir? Tasavvuf nedir? Soru: Tasavvuf nedir, yeni mi çıktı? Cevap: Tasavvuf, kalbi saf yapmak, kötülüklerden temizlemek demektir. İnsanın kalbini, Allahü teâlânın muhabbetine bağlamak, Resûlullahın söz, hareket ve ahlâkına uymak, yolundan gitmektir. Kalb ile yapılması ve sakınılması gerekli şeyleri ve kalbin, rûhun, kötülüklerden temizlenmesi yollarını öğreten ilme, tasavvuf ilmi denir. Îmânın yerleşmesini, fıkıh ilmi ile bildirilen ibâdetlerin severek, kolaylıkla yapılmasını ve Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı sağlar. Tasavvuf ilmine, Ahlâk ilmi de denir. Âlimler tasavvufu çeşitli şekillerde ta'rîf etmişlerdir. Ba'zıları şöyledir: Tasavvuf, güzel ahlâktır. (İ. Kettânî) Tasavvuf, kalbi temizlemektir. (Ebû Ali Rodbârî) Tasavvuf, edebe riâyettir. ( Ebû Muhammed Cevîrî) Tasavvuf, i'tirâzı bırakıp, emredilene peki demektir. (Ebû Sehl Sa'lûkî) Tasavvuf, nefsin kötü isteklerini terk etmektir. (Ebû Hüseyn Nûrî) Tasavvuf, faydasız işleri terk etmektir. (Ebû Saîd İbni Arabî) Tasavvuf, vakti değerlendirmek ve vaktin kıymetini bilmektir. (İbni Osman Mekkî) Tasavvuf, Allahü teâlânın ahlâkı ile ahlâklanmaktır. (Cüneyd-i Bağdâdî) Tasavvuf, kimseye ezâ ve cefâ vermemek, herkese lütûf ve ihsânda bulunmak, hastalık ve musîbetleri herkese izhâr etmemek, düşmanlarını affetmek, insanlık mertebesinin en yüksek derecesine kavuşmayı usûl ittihaz etmektir. (Ahmed Şirbâhî) Güzel ve çirkin huylar Kalbin, kötü huylardan temizlenmesi için, Allah için olmayan herşeyin sevgisini kalbden çıkarmak gerekir. Bu yolda ilerlemek Peygamberlerin ahlâkındandır. Kötü sıfatlar, câhillik, öfke, riyâ, kin, hased, kibir, ucup cimrilik, mal ve makam sevgisi, övülmeyi sevmek, ayıplamaktan korkmamak, sû-i zan, övünmek gibi şeylerdir. Güzel huylar, ilim, tefekkür, rızâ, hayâ, tevâzu, merhamet, mürüvvet, cömertlik gibi güzel işlerdir. Hak yolunda ilerlemekten maksat, kötü sıfatlardan kurtulmak ve güzel huylarla süslenmektir. Tasavvuf, Yahudi veya Yunan filozoflarının uydurması değildir. Tasavvuf bilgilerinin hepsi Resulullahtan gelmektedir. Bunların isimleri sonradan konulmuştur. Resûlullahın, Peygamber olduğu bildirilmeden önce, kalble zikrettiği mu'teber eserlerde yazılıdır. Zikir ve nefs muhasebesi, Resûlullah ve Eshâb-ı kirâm zamanında da vardı. Hicrî 2. asır sonlarında, Ehl-i sünnetten, kalblerini gafletten koruyanların ve nefislerini Allaha itâ'ate kavuşturanların bu hâllerine Tasavvuf ve kendilerine Sofî ismi verildi. Kendine ilk defa sofî denilen zât, Ebû Hâşim Sofî'dir. Tasavvuf, İslâm ahlâkı ile ahlâklanmak için lâzım olan bilgileri öğreten bir ilimdir. Tıp ilmi, beden sağlığına âit bilgileri öğrettiği gibi, tasavvuf da kalbin, rûhun, kötü huylardan kurtulmasını öğretir, kalb hastalıklarının alâmetleri olan kötü işlerden uzaklaştırır, Allah rızâsı için güzel iş ve ibâdet yapmayı sağlar. Zaten dinimiz, önce ilim öğrenmeyi, sonra buna uygun iş ve ibâdetin Allah rızâsı için yapılmasını emreder. Kısaca din, ilim, amel ve ihlâstan ibârettir. Huzûra kavuşmak için Dünya ve âhıret iyiliklerine, rahat ve huzûra kavuşmak için birinci olarak doğru bir îmân sâhibi olmak gerekir. Doğru bir îmâna kavuşmak için, Ehl-i sünnet i'tikâdını öğrenmek ve inanmak gerekir. İkincisi, insanların saâdeti için lâzım olan şey, dinin emîr ve yasaklarını öğrenmektir. Dînimizde bildirilen helâlı, harâmı ve diğer husûsları öğrenmek ve buna uygun hareket etmektir. Üçüncüsü, kalbin kötülüklerden temizlenmesi ve nefsin terbiye edilmesidir. Nefs hep kötülük yapmak ister. Onun bu isteklerinden kurtulmak ve Allah sevgisini kalbe yerleştirmek için, tasavvuf âlimlerinin eserlerini okuyup amel etmek lâzımdır. Bir kimse doğru îmâna kavuşur, dinin emîrlerini seve seve yerine getirirse enbiyâya, evliyâya ve melâikeye benzer ve onlara yaklaşır. Aynı cinsten olan şeyler, birbirini çektiği gibi onlar tarafından yanlarına çekilir. Çok büyük bir mıknatısın bir iğneyi çekmesi gibi onu yüksekliklere çekip Cennete kavuşmasına sebep olurlar. Ma'nen yükselmek dünya ve âhıret saâdetine kavuşmak bir uçağın uçmasına benzetilirse, îmân ile ibâdet, bunun gövdesi ve motorları gibidir. Tasavvuf yolunda ilerlemek de, bunun enerji maddesi, ya'nî benzinidir. Tasavvufun iki gâyesi vardır: Birincisi, îmânın yerleşmesi ve şüphe getiren tesirlerle sarsılmaması içindir. Âkıl ile, delil ve ispat ile kuvvetlendirilen îmân böyle sağlam olmaz. Allahü teâlâ buyurdu ki: (Kalblere îmanın yerleşmesi ancak ve yalnız zikir ile olur.) [Ra'd 28] Zikir, her işte, her harekette Allahü teâlâyı hatırlamak, O'nun rızasına uygun iş yapmak demektir. İkinci gâyesi, ibâdetlerde kolaylık, lezzet hâsıl olması için, nefisten doğan sıkıntıların giderilmesidir. İbâdetleri kolaylıkla, seve seve yapmak ve günâh olan işlerden de nefret edip uzaklaşmak, ancak tasavvuf ilmini öğrenip, bu yolda ilerlemek ile mümkündür. İmâm-ı Mâlik hazretleri buyurdu ki: Fıkhı öğrenmeden tasavvuf ile uğraşan dinden çıkar, zındık olur. Fıkhı öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid'at sahibi, sapık olur. Her ikisini edinen hakikate kavuşur.) [Merec-ül bahreyn |
Konu Sahibi Medine-web 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Medineweb Görsel ve Slayt arşivi( kaybolmaması... | Medineweb.net Videolar | Medine-web | 4 | 146 | 23 Eylül 2024 20:24 |
Mustafa İslamoğlu Sözler | Medineweb.net Videolar | Mihrinaz | 2 | 343 | 30 Nisan 2023 16:51 |
Şirk Hakkında Kuran Ne Diyor? | Medineweb.net Videolar | Medine-web | 0 | 250 | 29 Nisan 2023 18:52 |
DÜNYA KABE'NİN NERESİNDE | Hacc-Umre-Kurban | Medine-web | 0 | 1092 | 27 Nisan 2020 21:40 |
12 Temmuz 2007, 23:12 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | RE: Tasavvuf nedir?
Fıkhı öğrenmeden tasavvuf ile uğraşan dinden çıkar, zındık olur. Fıkhı öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid'at sahibi, sapık olur. Her ikisini edinen hakikate kavuşur.) [Merec-ül bahreyn) Kesinlikle katılıyorum, Tecrübeyle sabittir... |
12 Temmuz 2007, 23:28 | Mesaj No:3 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Tasavvuf nedir?
Zamanımızdaki tarikatların durumu nedir? Tasavvuf büyükleri, asırlardır, bıkmadan, usanmadan İslâmın güzel ahlâkını anlatıp İslâmı herkese sevdirmişlerdir. Her hâlleri ile İslâmiyeti yaşıyarak örnek olmuşlardır. Bu büyükler ayrıca İslamiyeti dünyaya yaymakta bir nevi öncü kuvvet olmuşlardır. Tasavvuf büyüklerinin dîni yaymaktaki bu önemli fonksiyonunu gören İslâm düşmanları, bütün güçleri ile tasavvufa yöneldiler. Yüz yıldır, tarîkat diyerek, birçok şey uyduruldu. Eshâb-ı kirâmın yolu unutuldu. Câhiller, sahtekârlar şeyh maskesi altında her çeşit günâhı işlettiler. İslâm memleketlerini, gerçek ma'nâda tasavvuf ile ilgisi olmayan, Müslümanları sömüren sahte mürşitler, sahte şeyhler istilâ etti. Eskiden, ya'nî zamanımızdan 100-150 yıl önce dînimizin emir ve yasaklarını öğreten; severek, zorlama olmadan yapılmasını sağlayan, insanlara dînimizin güzel ahlâkını ağlayan birçok tarîkat, birçok şeyh vardı. Dimyat'a pirince giderken... Fakat, Osmanlıların son zamanlarından itibaren, tarîkatlar bozulmaya başladı. Tarîkatlara, çeşitli ajanlar sızdı. Müslüman kılığındaki bu ajanlar, yerine göre talebe, yerine göre şeyh, mürşid rolünde çeşitli yollar ile tarîkatlara harâmlar, bid'atler karıştırdılar. Din ile ilgisi olmayan, dînimizin yasak ettiği şeyleri, dînimizin emri olarak gösterdiler. [size=medium]Meselâ, 18. asırda yaşamış meşhur İngiliz Casusu Hempher, hatırasında, İslâm ülkelerinde talebe, mürşid kıyâfetinde beşbin ajanımız vardı, diye yazmaktadır. [/size] Bilhassa son zamanlarda, tarîkat adı altında, insanların îmânını çalmak için uğraşan sayısız sahte şeyhler türedi. Namaz kılmanın farz olmadığını, kadınların açık gezmesinin sevâb olduğunu açıkça söyleyebilen şeyhler çıktı ortaya. O hâle geldi ki, insanlara dîni sevdirmek olan tarîkatın gâyesini, insanları dinden uzaklaştırmak şekline çevirdiler. "Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır" sözünü öne sürerek, topladıkları Müslümanların îmânlarını, i'tikâdlarını bozdular. Bu söz, dîne uygun tasavvuf ehli bir kimse olduğu zaman için geçerlidir. Yoksa her önüne gelen, ne olduğu belirsiz kimselere gidip tâbi olmak değildir. Böyle kimseler şeytandan daha kötü kimselerdir. Böyle bozuk bir tarîkata girmek, yağmurdan kaçalım derken, doluya tutulmaktan, Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan da olmaktan daha kötüdür. Çünkü bulgursuz yaşanır da, îmânsız yaşanmaz. Bunların tuzaklarına düşen kimse, sahte, câhil doktora giden hastaya benzer. Sahte doktora giden hayatından olduğu gibi, sahte şeyhe giden de dîninden îmânından olur. Hakîkî tasavvuf âlimi olmadığı zaman, eskiden yaşamış, bilinen meşhur evliyâların, mürşid-i kâmillerin kitaplarını okuyarak, dînimizi, dînimizin güzel ahlâkını buralardan öğrenmeliyiz. Hele hele şu karışık zamanda, din hırsızlarının, ırz, namus düşmanlarının kol gezdiği bir zamanda, bilhassa kadınların sokak sokak şeyh aramaya çıkması çok yanlıştır. Bunların ve her Müslümanın yapacağı, mu'teber bir ilmihâl kitabından dînini öğrenmek, beyine karşı vazîfelerini ifâ etmek, çocuklarını İslâm terbiyesi ile yetiştirmek, ev işlerini yapmak olmalıdır. Başta İngilizler olmak üzere İslâm düşmanları, 18. asırda taktik değişikliği yaptılar. Kaba kuvveti bırakarak, âlimlere ve ilme yöneldiler. Âlimleri ve ilmi ortadan kaldırdıkları takdirde, câhil kalan Müslümanları istedikleri tarafa yöneltmenin çok kolay olacağını anlamışlardı. anasayfadan.. |
12 Temmuz 2007, 23:30 | Mesaj No:4 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | RE: Tasavvuf nedir?
İki asır önce ektikleri tohumlar artık tam istedikleri şekilde meyve vermeye başlamıştı. Âlimler, fıkıh kitapları bir tarafa bırakılmış, herkes âlim olmuştu artık! Daha Kur'ân-ı kerîmi doğru dürüst yüzünden bile okuyamayan kimseler, kimin ne maksatla yaptığı bilinmiyen meâllerden din öğrenmeye kalktılar. Netîcede ortaya bu karanlık tablolar ortaya çıktı. Bundan kurtulmanın yolu da eskiye dönüp, dîni hakîkî Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından öğrenmektir. Bileni, elinde Ehl-i sünnet ölçüsü olanı, kimse kandıramaz. İlmin olmadığı, âlimin bulunmadığı yerde, din de kalmaz. Nitekim, hadîs-i şerîfte, (İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz) buyuruldu. |
25 Ocak 2008, 00:55 | Mesaj No:5 |
Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi?Din kitaplarından din öğrenilemez mi ?
Din kitaplarından zühd ve takva öğrenilmez... Zühd ve takva yaşayarak bir mürşid-i kamile bağlanarak öğrenilir... Sen kitapları karıştırıp abuk subuk bilgiler öğreneceğine bir Allah dostunun gönlüne gir ki o senin gönül kitabını karıştırsın... Tarikat-ı aliye’ye intisab etmek ve mürşidin öğretip telkin edeceği zikir il kalbini ihyâ eylemek her mümin için önemli ve lüzumludur. Binaenaleyh: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.(Tevbe: 119) Şeklindeki ilâhî emre uyarak Tarikat-ı aliye’ye dahil olmak ve o Tarikat-ı aliye’de mevcut olan ümmetin, büyüklerinin ruhânî yardımlarıyla kuvvet kazanmak gerekir. Bu emr-i şerif’e uyarak bir Mürşid-i kâmil aramak vâciptir. “Sâdıkîn”den murad “Mürşidûn” yani mürşidler olduğu “Bahr-ul Hakâyık” tefsirinde beyan buyurulmuştur. Allah-u Teâlâ ehl-i imânı bu Âyet-i kerime ile mükellef kılmış Velakin surette ihfa ederler Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:“Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.” (A’râf: 181) Bir başka ayet-i celilerinde ise Müminler içinde öyle erler vardır ki, Allah’a vermiş oldukları ahde sadâkat gösterirler Onlardan kimi bu uğurda canını fedâ etti, kimi de bu şerefi beklemektedir.” (Ahzab: 23) “İçinizden insanları hayra çağıran, iyilikleri emredip kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun.İşte onlar gerçek kurtuluşa erenlerdir.” (Âl-i imran: 104) Bir başka Âyet-i kerime’sinde buyurur ki: “Biz kimi dilersek onu derece derece yükseltiriz.” (En’am: 83) İşte bunlar bu derecelere yükselttiği kullardır. Gerçek bahtiyar insan bunlardır. Bir Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır: “Bize kendi katından bir veli ver, bize kendi katından bir yardımcı ver.”(Nisâ: 75) Bazı zevât-ı kiram bu Âyet-i kerime’yi: “Bize senden sana gitmemizi gösterecek, bize kılavuzluk edecek bir veli ver.”şeklinde mânâlandırmışlardır. Rasulullah Efendimiz de Bir Hadis-i şerif’te şöyle buyurulmaktadır: “Her asırda benim ümmetimden sabikûn (önde gelenler) vardır ki bunlara büdelâ ve sıddikûn ıtlak olunur (söylenir).Haklarındaki inayet ve merhamet-i ilâhiye o kadar boldur kisizler de o sayede yer ve içersiniz. Yeryüzü halkı için vukuu tasavvur olunan belâ ve musibetler onlarla kaldırılır.(Nevâdir-ül Usül) Bir başka Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki: “Allah-u Teâlâ bu ümmete, her yüzyıl başında dinini yenileyecek bir müceddid gönderir.” (Ebu Dâvud) “Allah’ın kullarından öylesi vardır ki,şöyle olacak diye yemin etse muhakkak Allah onun yeminini yerine getirir.Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1186),Buyurmaktadır. işte bütün bunlar belirli bir zamana mahsus olmayıp belli bir devirle de sınırlandırılamayacak ve kıyamete kadar mevcudiyeti sürecek olacak bilgilerdendir. Şimdi siz bir misal verecek olursak bugüne kadar sağlam kovayla taşıdığınız suları yukarıda astığının bilgilerle adeta--- kovayı delerek taşımaya kalkışmaktasınız.Delik kova ile su taşınmaz ve maksada ulaşılamaz. Bu sebeple sağlam kovalardan şaşmayınız ve müslümanları da şaşırtmayınız Vesselâm. Bazı mertebeler vardı ki, sadece mürşid-i kamil'ine olan muhabbet ile o mertebeler kat edilebilir. O yüzden bir mürşid-i kamile bağlanmak şart... önce fena fiş şeyhardından fena fir rasulen, son da fene fillahdin hırsızlarına aldanmamalı) dedik. Tasavvuf âliminin yok gibi olduğunu, yani çok az olduğunu bildirdik. Zaten kıymetli şeyler az, taklitleri çok olur. Bütün yayınlarımızda tasavvuf büyüklerinin, hayatlarını, menkıbelerini anlatıyoruz. Tasavvuf, evliyalık demektir. Tasavvufa hiç kimse karşı çıkamaz. Hakiki tasavvufa karşı çıkmak Müslümanlığa karşı çıkmak demektir. Fakat sahte tasavvufa karşı çıkmak her Müslümana gerekir. Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez; Eşten,dosttan,sevgiliden ayrılmadan geçilmez. İçeride bir has oda,yeri samur döşeli Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez. Eti zehir,yağı zehir,balı zehir dünyada, Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez. Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekün? ]Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez. Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez. Ne okudun,ne öğrendin,ne bildinse berhava yer çökmeden,gök iki şak yarılmadan geçilmez. Geçitlerin,kilitlerin yalnız O'nda şifresi; İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez! N.Fazıl KISAKÜREK ‘’ Allah’ım sen her şeyden münezzehsin, ben gerçekten zalimlerden oldum! | |
25 Ocak 2008, 01:16 | Mesaj No:6 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi?Din kitaplarından din öğrenilemez mi ?
güzel bir konu..ve bu konu her zaman güncelimiz olmuştur.sizin tarikatin önemine binaen yazdıklarınızı inkar edecek bir müslüman olduğunu sanmıyorum ancak,bakış açısı farklarına da musamahalı davranmak gerek.tarikati ırkçılığa çevirmemek gerek.benim şeyhim senin şeyhini döver mücadelesine girmemek gerek.islam düşmanlarını unutup birbirlerinin boğazını sıkmamak gerek..vs vs vs ...konu olgunlaştıkça açıcağız bunları inşaallah..evela bir iki önemli konu ile giriş yapalım..; biz müslümanlar tarikati şöyle anlıyoruz,öğrendik,öğretiyoruz, . Tariki Ahyar: Namaz, oruç, Kur'an tilaveti gibi ibadetleri devamlı olarak yapmak Tariki Ebrar:Mücahede ve riyazat ashabıdır. Kötü ahlakı iyi ahlaka çevirerek mücadele etmek. 3. Tariki Şettar Şevk, Iştiyak, zikir, fikir, şükür yoludur. Bu ise on şekilde olur: Tevbe zühd tevekkül, kanaat, uzlet, Allah a teveccüh, sabır, rıza, zikir, murakabedir. amaç yukarıdaki üç maddede özetlenendir kardeşimiz maşuk,sık sık vurguladığı sıddıklarle beraber olun ayeti kerimesi,lastikleştirilebilir manadadır.sana göre şeyhindir,bana göre camii hocasıdır,ona göre veysel karanidir,diğerine göre kuran sünnettir vs vs .. şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözüne katılmam.eğer katılırsam şeyhim değilde şeyhlerim(islam alimlerinin hepsi) derim.. devam ederiz sıkmadan... |
25 Ocak 2008, 01:29 | Mesaj No:7 |
Cvp: Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi?Din kitaplarından din öğrenilemez mi ?
Tariki Ahyar:2. Tariki Ebrar 3. Tariki Şettar ewwet abdulmelik kardeşim.bunlar tarikatlerin usül metodlarıdır.Ancak hepsinin başında bir kamil mürşit vardır.Tabiki benim şeyhim senin şeyhini döver tabir tarikin hakikine ermiş kimselerin ağızlarına alıcakları bir kelam değildir Neden farklılıklar var ?çünkü insan fıtratı farklı farklı..kimi zikrederken yerinde duramaz sema eder,kimi zikri kalben eder,kimi zikri sesli eder bu fıtrata binaen rabbin rahmetidir kişinin görevi ise kendi fıtratına uygun ve hakk bir yola girmektir.
| |
25 Ocak 2008, 01:39 | Mesaj No:8 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi?Din kitaplarından din öğrenilemez mi ?
bana göre; tarikata girmek,ilim anlamında sorunlu fakir ümmi dediğimiz kişilerin girmesi gereken bir daire.böylece ilimden alamadığını,orda mürşid dediğimiz zatın terbiyesinde yetişmesi gerekir.ama cahil kesimi tarikate girmesi ayrı dert..hiç bir şeyh uçmaz onu uçuran cahil muritleridir.alimler zaten kimsenin dizi dibinde kalmaz.onun muhatabı kuran sünnet müfessir muhadis ve fakihtir.illaki başında biri olması gerekmez.örneğin ben,risalei nur,fizilal,nakşibendi,elbenna,gülen,tunahan, v svs vs gibi eserleri zevkle okurum.aaa bu benim şeyhim falan demem.eğer farz ise hepsi benim mürşidim... |
25 Ocak 2008, 11:07 | Mesaj No:9 |
Cvp: Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi?Din kitaplarından din öğrenilemez mi ? size katılmıyorum abdulmelik kardeşim. insanın her kitabı okuması yahut sayfalarca bilgileri dimağında bulundurması her bir şey tamamdır manasına gelmez... ...... bir söz geldi aklıma : padişah_ı cihan olmak bir kuru kavga imiş. bir veliye bende olmak cümlesinden ala imiş. ....... şaytan da alimdi. ilmen bilmediği bir şey yoktu. ama ona bu bilgisi fayda veremedi. ..... her yerde olan hiçbir yerdedir diye bir söz bilirim dostum.. ...... İstanbul' a beni ulaştıran birçok yol vardır. ama benim nerde bulunduğuma bağlıdır. ben bütün yolların varlığını kabul ederim inkar etmem. ama bütün yollar benim diyerek bir yolu ucundan tutmaz isem şayet İstanbul'u rüyamda bile görmem gülünçtür affet... ....... hedef : İstanbul yol : x kara yahut hava yolu üzeri. kaptan : ? ......... benim bu yolda bir kaptana ihtiyacım var. çünkü klavuz ile alınan yol , klavuzsuz alınan yoldan hem daha hızlı götürür hem de daha sekin... ........... elimde bir sürü klavuz kitabı var. ancak hepsi aynı yere ulaştırdığı halde ben hepsine uysam desem bu yolu karıştırmaktan başka bir işe yaramaz dostum... .... hem madem ben okumayı bilirim yada sen neden onca yıl mektebe giderim ? ...... madem iş okumayı bilmekte herkes alsın istediği kitabı ve desin ben tıp kitabı okudum ben doktorum yahut ben hukuk kitabı okudum ben hakim,avukat.. .......... bu kafi mi ? hasta doktora gitmeden kitaba bakıp da teşhisi kendisi koyabilir mi? ya o hasta baygınlık geçirirse , yahut kaza bir doktor onun elinden tutsa bu ona zarar verir mi ? ......... size katılmıyorum............ | |
25 Ocak 2008, 11:11 | Mesaj No:10 |
Cvp: Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi?Din kitaplarından din öğrenilemez mi ? hem tarikata girmek cahil kimselerin işi olsa, evvela o malum Fatihler, Sultan Ahmetler bir veliye bende olmaz idi. ilim farklı bir şeydir. nefsi terbiye ve tezkiyye için nabza göre şerbet vermeyi en iyi bilen birine tabi olmak başka bir şeydir... ........... ama diyorsanız ki ben o Fatihlerden daha iyi ilim aldım ne diyelim ? seçim sizin......... | |
Konuyu Toplam 9 Kişi okuyor. (0 Üye ve 9 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ölüm nedir, ölümden korkmalı mıdır?Ölümü hatırlamanın fazileti nedir? | Belgin | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 1 | 05 Mayıs 2022 12:25 |
Din Kardeşliği Uhuvvet ve Tasavvuf Kardeşliği Nedir ? | Esadullah | Muhtelif Konular | 5 | 15 Şubat 2016 14:03 |
TASAVVUF NEDiR,NERDEN NE ZAMAN ÇIKMIŞTIR.. | bilinmez | Tasavvuf-Tarikat | 3 | 06 Şubat 2014 07:08 |
zekat nedir, sadaka nedir, infak etmek nedir | iblissavar | Zekat-İnfak | 3 | 31 Mart 2012 22:26 |
Tasavvuf nedir nasıl anlamak lazımdır | tevhit06 | Tasavvuf-Tarikat | 0 | 18 Şubat 2009 22:27 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|