|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Arın,Açılış Tarihi: 26 Kasım 2008 (14:37), Konuya Son Cevap : 26 Kasım 2008 (14:37). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
26 Kasım 2008, 14:37 | Mesaj No:1 |
VELİ VE EVLİYA TERİMLERİNE DİKKAT EDELİM LÜTFEN... VELİ VE EVLİYA TERİMLERİNE DİKKAT EDELİM LÜTFEN... Kelimeler ve kavramlar, bir dilin ve İnancın yapı taşları vetuğlalarıdır. Binanın sağlamlığı, dayanıklılığı ve sürekliliğikullanılan malzemenin tanınmasına ve iyi bilinmesine bağlıdır. Sağlıklıtoplumlar ve cemaatler meydana getirebilmenin yolu da inançlı vekararlı insanların beraber olmalarıyla mümkündür. insanlar çevresindeki varlıkları yorumlama ve anlamlandırma faaliyetinizihni bir süreç içerisinde yaparken, o varlıkları kelime ve kavramlarlatanımlamak mecburiyetindedirler. Kelime ve mefhumlara yüklenilen biçimve özün oluşması, sosyal hayatın içerisinde ve insanın çevresinde onaadapte edilen bir faaliyettir, insan, toplum ve tarih ikilemiiçerisinde hayatını devam ettirirken, hayatın amacı hakkında sahipolduğu vahyi veya beşeri ilkeler doğrultusunda kültürünü oluşturur. Kur’an kavramlarının bir çoğu tarihi akış içerisinde çeşitli mahallikültürlerin etkisiyle asıl anlamından koparılıp bir takım düşüncelerinifade vasıtası yapıldığı ve hayata bu şekliyle geçirildiği tarihi birrealitedir. Müslüman fert ve toplumların hayatında gerçeklik veolumluluğu içeren İslami kavramların, bulanması ve zayıflaması,müslümanların düşüşüne neden olmuştur. Öte yandan İslam'ı kendisinekarşı potansiyel alternatif gören Batı, İslami uyanışı durdurmak için,İslami kavramların silik, bulanık ve tereddütlere açık bir biçimdeyaşamasını istemektedir. Bu yazının amacı, veli veya evliya kavramını ana kaynağa, yani Kur'an'adöndürme girişiminden ibarettir. Zaman içinde yerleşik kültürlerin veİslam düşmanlarının ve cahil dostların müdahalesiyle İslami kavramlarınkarşı karşıya geldiği karışıklık ve anlam sapması bunu göstermektedir.Kavramların üstünden asırların geçmesi sonucu, güçlüyü zayıfladeğiştirme, Allah'ın kitabına yaklaşma yerine ondan uzaklaşma ve onuhayat sahnesinden silme yönünde menfi bir durum olmuştur. I. Veli Kavramı ve Tarihsel Gelişmesi Arapça bir kelime olan vela yahut veliyye'den türeyen veli sözcüğüdost, ahbap, arkadaş, yardımcı gibi manalara gelmektedir. Çoğuluevliyadır. Hukuki anlamda veli ise, bir çocuğun her türlü hareket vehalinden sorumlu olan kimse demektir. Kelime Kur'an'da Allah'ın ismiolarak da kullanılmıştır. Toplumda veli veya evliya kelimesi, ne lügat manası, ne de Kur'an'dakullanıldığı mana ile değil; daha çok bu kelimeye sonradankazandırılmış manasıyla kullanılmaktadır. Geleneksel anlamda veli (veya evliya); benliğini Allah’ta yok etmeksuretiyle bir takım üstün vasıflar kazanarak, harikulade şeylergösterebilen büyük insan anlamında kullanılmaktadır. Hatta daha daileri gidilerek Allah adına kainatın idaresini düzenlemeye yetkilikişiler olarak algılanmaktadır. Hicretin ilk asrından başlayan zühd ve takva anlayışı giderek tasavvuf!bir şekle bürünmüş ve IX. yüzyıldan sonra ise geniş ve renkli birtefekkür meydana getirmiştir. Veli kavramının, Türkler'in İslam'a girişinden sonra, İslam öncesidinlerinden taşıdıkları Şamanizm, Budizm, Zerdüştilik, Mazdeizm,Maniheizm ve Hıristiyanlık gibi inançların tesiriyle istılahlaştığıgörülmektedir, Öyle ki Allah'a yakın olduğu kabul edilen, veli diyevasfedilen bu kişilerin fevkalade kuvvet ve kudretlerle mücehhezolduğuna ve herhangi bir konuda -sağ veya ölü iken- yardımlarının sözkonusu olacağına inanılmaktadır. Böyle bir anlayış velinin takdisolmasıyla sonuçlanmaktadır. Yukarıdaki anlamıyla Müslümanlar arasında yaygınlaşan bu velikavramının menşe itibariyle islamiyet'le bir ilgisi yoktur. Dikkatlebakıldığı zaman Hıristiyanlıktaki aziz kültü gibi, Müslümanlar arasındayaygınlaşan bu veli sözcüğünün İslam'dan Önceki putperest kültürlerleyakın alakası vardır.1 Türkler'deki veli anlayışının temelinin Şamanist devirden kalma olduğusöylenebilir. Eski Türk Şamanları incelendiğinde bunların Türk velitipine çok benzediği anlaşılır. Gelecekten haber veren, hava şartlarınıdeğiştiren, felaketleri önleyen yahut düşmanlarına musallat eden,hastaları iyileştiren, göğe çıkıp uçabilen, ateşte yanmayan TürkŞamanları bu hüviyetleriyle adeta İslam sonrası eserlerde veli veyaevliya olarak tanındı. Şamanist Türkler, samanların harikulade insanlar olduklarına, ruhlar vegizli güçler ile ilişki kurup onlara istediklerini yaptırabildiklerineinanırlardı. Türkler'in veli telakkisinin oluşmasında eski atalar kültürünün deönemi vardır. Ata öldükten sonra onun ruhunun üstün bir takım güçleriolduğuna inanılır ve ondan şefaat beklenir. Bu üstün ruhani güçlerle donanmış insan tipinin Müslümanlık'taki velitipiyle ilgi kurulmasında güçlük çekilmedi. Kur'an-ı Kerim'deki çeşitlimucizeler gösteren peygamberlerin şahsiyetini kendi din adamlığıylabenzeştirdiler. Veli veya evliya kültürünün oluşmasına sebep olan unsurlar şunlardır: a) Eski Türk inançları b) Budizm ve Şamanizm c) islam öncesi kültür d) Kitab-ı Mukaddes kaynaklı inançlar . e) İslam (Kur'an ve hadislerdin yanlış yorumu X-XII. asırlarda islamiyet Orta Asya'da yayılırken tekkelerin çoğu eskiBudist manastırlarının yerine, yahut yakınlarına yapılıyor, zamanlamanastırdaki azize ait menkıbeler, yerli halkla ilişkiler kurmadakolaylık olması için islam i bir hüviyete dönüştürülüyordu. Bu usul hemAnadolu'da hem de Rumeli'de tatbik edildi. Mesela Hacı Bektaş'ınSulucakaraöyük'te kurduğu tekke burada yaşayan Hıristiyanlar'ın takdisettiği Saint Charalambus'a ait kilise ve kültürü Islami bir havayabüründürüldü. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu veli (veya evliya)lerin neler yaptıklarını Abdurrahman Cami'ye aitNefehatu'l-Uns min Hazarati'l-Kuds isimli eserden takip edelim: 1. Yoğu var etmek, varı yok etmek. 2. Gizli şeyleri açığa çıkarmak, açıkta olanları gizlemek. 3. Ölüyü diriltmek, diriyi öldürmek. 4. Duayı gerçekleştirmek. 5. Gıyaben söylenenleri işitmek. 6. Gaybten ve gelecekten haber vermek. 7. Su üzerinde yürümek, mekan aşmak. 8. Aynı anda muhtelif yerlerde görünmek. 9. Hayvan bitki veya cansız maddelerin teşbih ettiklerini duymak. 10. Havada dolaşmak. 11. Vahşi hayvanları emrine almak. Yukarıda sayılan özelliklere uygun, tarihte ve günümüzde var sayılan velilere örnekler veren külliyat bir hayli yaygındır. örnek olarak; Hacı Ubeydullah Ahrar denilen şahıs Semerkantta otururkenaynı anda istanbul'u fetheden Fatih'in ordusuna yardım eder şeklindekiolay bütün klasik kaynaklarda çok rahat bir şekilde anlatılır.2 Bazıları da "insanın kalbinden geçirdiğini bilir, gelenin sormadancevabını verir, istemeden ihtiyaç sahi-binin muhtaç olduğu şeyibağışlardı. Gönüllere ve rüyalara tasarrufu vardı. Bereket gittiğiyerlere yağar..."3 Bazıları da Allah ile konuşabiliyor, hatta O'nu da emri altına alıyor: "Hak Teala dedi: - Ya Cüneyd. Ben seninim, sen benimsin. Şimdiye değin sen benim dediğimi tutardın, şimdiden sonra ben senin dediğini tutarım." 4 Bir başkası "Evliya'dan bazıları vardır ki, sadık müride, vefatındansonra, hayattayken olduğundan daha fazla menfaat eriştirir, isterse oveli, kabrinde meyyit olsun. Kabrindeyken müridini yetiştirir. Müridikabrinden onun sesini işitir. Nitekim Ebu'l-Hasan Hırkanı' BeyazıdBestami'den bu şekilde feyz almıştır." 5 Bazıları işi daha da ileri götürerek; "Allah beni öğer, ben de onu. O bana kulluk eder, ben de O'na. Bir halde O'nu ikrar eder ve eşyadaki çokluk ve değişikliği görünce inkar ederim." 6 Veli (veya şeyh) ile sohbetin usulü (!}: "Evvela mümkün ise güsl ileolmazsa taze bir abdestle iki rekat namaz kılmak, anlayamadığı bir şeyvarsa onu kendi kusuruna hami etmek, hiç bir surette şeyhin kavi, fiilve ahvaline kat'iyyen itiraz etmemek, şeyhin kelamını hakdır diyeitikad etmek... Sohbet bitince çok oturmayıp hemen kalkıp izin istemekve ellerini dizlerini öpüp geri geri gitmek..." 7 "Allah u Teala'nın ism-i zahirleri o kadar çok tecelli etti ki, herşeyde ayrı ayrı göründü, hatta nisa şeklinde onların organları halindeayrı ayrı zahir oldu. Bu taifeye o kadar bağlandım ki nasıl bildireyimkendimi tutamıyordum. Onların şeklindeki zuhur başka hiç bir şeydeyoktu." 8 Örnekleri çoğaltmak mümkün. Allah adına, din adına anlatılanlarınislam'la bir ilgisi olmadığı ortada olduğu halde bu eserlerin Kur'anrehberliğinde yeniden okunması ve yeniden değerlendirilmesi gerekir. 2. İslam'da Veli veya Evliya a) Gerçek Veli Allahtır Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde Allah'ın müminlerin velisi ve yardımcısı olduğunu görmekteyiz: «Bizim velimiz sensin öyleyse bizi bağışla, bizi esirge, sen bağışlayanların en hayırlısısın.» (A'raf, 7/155) «Allah iman edenlerin velisidir.» (Bakara, 2/257) } «Allah müminlerin velisidir.» (Al-i İmran, 3/68) t «Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır, diriltir ve öldürür. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. » (Tevbe, 9/116) Bu ayetlerin sayısını çoğaltmak mümkün. Ayrıca aynı konudaki şuayetlere bakılabilir: 6/51, 70, 9/74, 13/37, 29/22, 32/4, 42/31 vd. Buradaki veli kavramı; Allah'ın dost, koruyan, kollayıcı, yardımcı,yakın, sahip manalarına gelmektedir. Bu nedenle müslümanların yalnızcaAllah'ı veli edinmeleri gerekmektedir. b) Allah'tan Başka Veli Edinmemek Gerektiği «Onların Allah'ın dışında kendilerine yardım edecek velileri yoktur.» (Şura, 42/46) «Yoksa O'nun dışında bir takım veliler mi edindiler, işte Allah, veliolan O'dur. Ölü olanları da diriltir. Her şeye güç yetiren O'dur.»(Şura, 42/9) «Haberin olsun halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır, O'ndan başka" veliler edinenler (şöyle derler): 'Biz bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadetediyoruz.' Hiç şüphesiz Allah kendi aralarında hakkında ihtilafettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah yalancı kafirolan kimseyi hidayete eriştirmez.» (Zümer, 39/3) Ayrıca kafirlerin (3/28, 4/139, 4/144,3/28), Yahudi ve Hıristiyanlar'ın(5/51, 5/57, 5/81), şeytanların (4/7, 7/27,18/50) ve zalimlerin(45/19,60/1) veli ve yardımcı olamayacakları müminlere bildirilmektedir. c) insan Vasfı Olarak Veli «iyi bilin ki Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlarüzülmeyeceklerdir. Onlar Allah'a inanmış ve muttaki olmuşlardır.»(Yunus, 10/62-63) «Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler, iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Allah'a ve rasulüne itaatederler, işte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır.» (Tevbe,9/71) : Allah'ın dostları olduğu gibi şeytanın da dostları vardır. Allah'ınvelilerine korku ve üzüntünün olmadığını, onların muttakiler olduğunugörüyoruz. «Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyi olmak demek değildir.Asıl iyilik; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlereinanan, O'nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere,yolculara, yoksullara ve kölelere mal veren, namaz kılan, zekat verenve ahidleştiklerinde ahitlerine vefa gösterenler, zorda, darda ve savaşalanında sabredenlerdir, işte onlar doğru olanlardır. Müttakiler deonlardır.» (Bakara, 2/177) Bu ayette takva sahibinin yani velinin özellikleri sıralanmaktadır.Takva iman ve davranışlardır, islam'ın yaşanması hayata geçirilmesidir.Kur'an'ın rasulün hayatıyla örnek davranışlar haline, yaşayan Kur’anhaline gelmesidir. Burada da görüldüğü gibi Kur'an'dan insandavranışlarına bir yön vermesi ve hedef göstermesinin müşahhasörneklerinin anlatıldığına şahit oluyoruz. insan tek boyutlu bir varlık değildir. O çevresiyle, birlikte yaşadığıinsanlarla ve yaratıcısı ile sürekli bir ilişkiler bütünü içerisindeinanç ve hareketler sergilemektedir. Buna inanma ve salih amel dediyebiliriz. Kur'an bize bunun yolunu göstermektedir. Mümin ve müslümanolmanın, veli olmanın yolu Kur'an ve sünnete uygun yaşamaktan geçer.Kur'an takva sahibi olmamızı istiyor. Hatta daha da ileri giderekgerçek müminlerin takva sahiplerine önderler olmasını öneriyor. Bu dayaşanan hayata yön verip islam'a uygun bir şekilde örneklik yapmaklamümkündür. Allah'ın dostlarının kerameti, ihsanı, takvası, Kur'an'ıyaşanan bir hayat haline getirmesidir. Bazılarının anladığı gibikainata tasarrufta bulunma, dualara icabet etme, öldüklerinde gerikalanları mezardan idare etme, mezarları üzerinde kubbeler inşa edilmeşeklinde değildir. Maalesef bu anlayış diğer dinlerde olduğu gibi müslümanlarda da genel olarak yaygınlık kazanmıştır. Oysa risaletlerin hepsinde Allah'ın dini böyle bir uygulamayı reddetmekte,tamamen dışlamakta ve muttaki müminlerden başka evliya tanımamaktadır. Kur'an bu konuda peygamberimize şöyle buyurmaktadır: «De ki: Ben kendime Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar, ne de birzarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, elbette çokhayır elde ederdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben sadece inanan birkavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.» (A'raf, 7/196) Yine Kur'an'da insanların kalplerine tasarrufta bulunmak, hakkameyletmeyen kimselerin kalplerine imanı yerleştirmek ve buna benzerhususlarda peygamberlere bile yetki verilmediği (27/80, 35/22-24) haldebir takım insanlara takva adına Kur'an dışı ilahi sıfatlar vermekislam'ı bilmemek ve yahutta bile bile düşmanlık etmek demektir. Kur'an-ı Kerim, peygamberlerin bile sahip olduğu bütün kudret, azamet,üstünlük ve şerefin Allah'a itaat edip tamamıyla onun hükümleriniuygulamaya ve kendisine ayet ayet indirileni kaldırıp haktan yüzçevirir, Allah'ın kelamını değiştirmeye kalkar ve kendi sözlerini onailave edecek olursa; başkası üzerinde hiç bir üstünlüğe sahipolamayacağı geniş bir şekilde açıklanmıştır. «Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyarsan, o takdirde sen, mutlaka zalimlerden olursun.» (Bakara, 2/145) «Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan,andolsun ki Allah'tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı olmaz.»(Bakara, 2/120) «De ki: Onu kendi tarafımdan değiştirmek benim için imkansızdır. Bensadece bana vahyolunana uyarım. Şayet ben Rabbime karşı gelirsem büyükbir günün azabından korkarım.» (Yunus, 10/15) Kur'an'da açıklanan bu tür ayetlerin hepsi Rasulullah'ın herhangi birmuhalefeti, sapması veya ayetleri gizlemesinden korkulduğu içinindirilmemiştir. Bu ayetlerin indirilmesinden maksat insanlara,peygamberin Allah'a olan yakınlığının sebebinin peygamberin -haşa-Allah ile bazı ortak sıfatlara sahip olması veya akrabalık -oğul gibi-bağlı olmadığını göstermektedir. Böylece peygamberin özelliğinin,uyarıcı, müjdeleyici olması ve Allah'ın hükümlerine kayıtsız şartsızbağlanması olduğu açıklanmaktadır. Sonuç Veli olmak eşyanın tabiatını tersine döndürmek suretiyle değil, bilakiseşyanın tabiatı gereğince, sünnetullahın açığa çıkması, fıtratıngelişmesi ve Allah'ın razı edilmesiyle mümkün olmaktadır. Allah kalında yalnızca takva ile insanlar birbirlerinden ilerideolabilmektedirler. Bu da azabından korunma ve rızasını kazanmak ilemümkündür. Kim Allah'a onun bildirdiği gibi inanır ve salih amelişlerse, işte kurtulanlar yalnız bunlar olacaklardır. Peygamberlerin hepsi Allah'ın veli kullarıdır. Onlar Allah'ı razıetmişler, tevhidi hayatlarında uygulamışlar ve en güzel şahitlerolmuşlardır. Müminlerde Allah'ın veli kullarıdır. Allah inanan ve salihamel işleyen kullarını veli (dost) edinmektedir. Velinin büyüklüğüburaya kadardır. Bunun üzerinde bir büyüklük Allah'ın belirlediğinegöre kulları için söz konusu değildir. Müslümanlar da ayrıca birbirinin velisidirler. Birbirine yardım eden,bağışlayan, malından yediren, koruyan, kollayan insanlardır. Muhacir veensarın birbirlerini veli kabul etmeleri, peygamberi veli kabuletmeleri ve uygulamaları ile elimizdeki sağlam bilgiler bizler içinörnek teşkil etmektedirler. islam akaidinde bazı dini çevrelerde bilinen anlamda kişilere kutsallıkizafe edilerek, hatta onları insanlık vasıflarının da üzerine çıkarmakgibi hayali tipler icat etmek anlayışına yer yoktur. Kur'an'da net birşekilde açıklanan "evliya'nın diğer insanlardan farkı; beşer tabiatınınüzerine çıkması, fevkaledelikler göstermesi veya günahları bağışlamasıdeğil, tevhidi bir inanca sahip olması, münkerden kaçınması ve marufuemretmesi, her türlü şirke, zulme, haksızlığa karşı tavır sahibiolmasıdır. Notlar: 1. E.A.Westermarck, islam Medeniyetinde Puta Tapma Devrinden Artakalan itikatlar, Çev. Ş. Nazmi Coşkuner, Ankara, s. 11,19-20. 2. İrfan Gündüz, Osmanlılar'da Devlet-Tekke Münasebetleri, Sena Neşriyat, s. 43-44, ist., 1984. 3. Mehmed Zahid Kotku, Ehl-i Sünnet Akaidi, s. 7, Seha Neşriyat. 4. Feridüddin Attar, Tezkiretü'l-Evliya, Erkam Yayınları, s. 158, ist. 5. Esseyyid Abdûlhakim Arvasi, Rabıta-i Şerife, Çev. Necip Fazıl Kısakürek. Büyük Doğu Yayınları, s. 19, ist., 1981. 6. Muhyiddin-i Arabi, Fususu'l-Hikem, Çev. M. Nuri Gençosman, s. 48, ist., 1981. 7. Mehmed Zaid Kotku, Tasavvufi Ahlak, Cilt l, s. 90, ist. 8. İmam-ı Rabbani, Mektubat Tercümesi, 1. Mektup, Sönmez Neşriyat, t. 6,1968, ist Haksöz Dergisi Sayı:11 Şubat 1992 | |
Konu Sahibi Arın 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Azerinin aşkı :) | Serbest Kürsü | Filistin | 6 | 2594 | 21 Mayıs 2009 18:27 |
Futbol dini !.. | Serbest Kürsü | NUR | 2 | 2071 | 21 Mayıs 2009 18:24 |
ZİMEN DEFTERİ NEDİR BİLİYOR MUSUNUZ ? | Serbest Kürsü | Arın | 0 | 1837 | 21 Mayıs 2009 17:08 |
DUALARINIZ KABUL OLMUYORSA.. | Serbest Kürsü | inzar | 1 | 1821 | 21 Mayıs 2009 12:03 |
MEŞHURLARIN OKUMA ALIŞKANLIKLARI | Serbest Kürsü | Arın | 0 | 1764 | 21 Mayıs 2009 11:56 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Sadece DİKKAT!!! | Mihrinaz | Gündem/ Manşetler | 5 | 04 Nisan 2020 01:20 |
ACİL ŞİFA..DUA EDELİM | Esma_Nur | Taziye-İlan-Selamlaşma | 3 | 11 Ağustos 2016 00:53 |
Bu Ürünlere DİKKAT! | FECR | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 1 | 11 Nisan 2012 20:09 |
DİKKAT! Bu mineralin fazlası yaşlandırıyor! | Esma_Nur | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | 1 | 10 Ocak 2012 13:04 |
KUR'ANDA GEÇEN VELİ SÖZLERİNDEN NELER ANLAMALIYIZ? | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 29 | 23 Ocak 2010 20:38 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|