|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi: 08 Ocak 2009 (13:51), Konuya Son Cevap : 08 Ocak 2009 (13:51). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
08 Ocak 2009, 13:51 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 | Vaaz:Talak Vaaz:Talak Boşanmanın Zararları Nikah İle Talak Arasındaki Fark Nikah, evlenmeleri yasak olmayan bir erkekle bir kadın arasında yapılan birbirinin cinsel yönlerinden yararlanmayı meşru kılan ortak hayat ve nesli sürdürmek için bir bağ meydana getiren akittir. İslam’da nikah akdi hem medeni bir muamele ve hem de bir ibadettir. Çünkü nikahın rükun ve şartlarını İslam belirler. Hz. Adem devrinden günümüze kadar meşru olmuş, sonra cennetle de devam edecek. Evliliğin Meşruluğu Kitap, Sünnet ve İcma Delillerine Dayanır. Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir. (Nisa, 4/1) "Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. " (Nur, 24/32) Hz. Aişe’nin naklettiği bir hadiste şöyle buyurulmuştur: "Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir. Evleniniz. Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çoğunluğunuzla övüneceğim. Kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin evlenme gücü bulunmayan da oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için (harama karşı) bir kalkandır.” (İbn Mace, Nikah, 1/1919) Evlilik bir erkekle kadını ömür boyu birlikte yaşama ve hayatın iyi ve kötü yanlarını birlikte omuzlama ilkesine dayandığı için başlangıçta karşılıklı rızanın bulunması asıldır. Evlenecek olanların rızasının bulamadığı bir nikah geçerli olmaz bu yüzden eşlerden birisi ölüm şiddetli dayak veya uzun süreli hapis korkusu altında evliliğe zorlansa böyle bir nikah fasit olur. Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur. Allah Teala ümmetimden yanılma, unutma ve zorlandıkları şeyin hükmünü kaldırmıştır. Hz. Aişe, zorla evlendirilen bir kızla ilgili olarak, Allah’ın Rasulünün uygulamasını şöyle anlatır. Ensar’dan Hidam'ın kızı el-Hansa (r.a.) Hz. Aişe’ye gelip “Babam aile şerefini artırmak için, beni kardeşinin oğlu ile evlendirdi. Ben ise bu evliliği istemiyorum” dedi. Aişe de ona, Rasulullah (s.a.v.) gelinceye kadar bekle dedi. Hz. Peygamber gelince Hz. Aişe durumu O’na anlattı. O da kızın babasını çağırdı ve kadına seçme hakkı verdi. Bunun üzerine kadın şöyle dedi: “Ey Allah’ın elçisi! Babamın akdettiği nikahı kabul ettim. Fakat bu davranışımla kadınlara babalarının evlilikte böyle bir yetki bulunmadığını bildirmek istedim.” Hanefilere göre zorlanan kimsenin nikahı ve boşaması geçerli sayılmıştır. Çünkü zorlamanın her ne kadar rızası yoksa da kasıt ve tercihi vardır. Bu da şaka ile bir muamele yapana benzer. Hadiste şöyle buyurulmuştur: "Üç şeyin ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir. Nikah, talak ve cayabilir boşamada eşine dönme.” (İbn Mace, Talak, 13/2117) 1917 tarihli Osmanlı Hukuku Aile Kararnamesi, Şafî mezhebinin görüşünü esas alarak, zorlanan kişinin nikahını fasit saymıştır. (Aile İlmihali Prof. Dr. H. Döndüren) Talak: Boşanmak, bağlı olan bir şeyi çözmek, ayırmak. Boşamak (talak) iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın, Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir. (Bakara, 2/229) Nikahlı karısını bırakmak, meşrû şartlarda evlenen eşler birbirine üç bağ ile bağlı olurlar. İşte talakla bu bağlar bazı sözlerle çözülürler. Biri çözülürse ikisi kalır. O iki talakla aile hayatı devam eder. İkisi çözülürse biri ile devam ederler. Şayet üçü de çözülürse o halde aile hayatının devamı söz konusu değildir. Allah (c.c.) Eğer kadını bir daha (üçüncü defa) boşarsa, bundan sonra artık başka bir kocaya varıncaya kadar ona helâl olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın hududunu sağlam tutacaklarını ümid ettikleri takdirde öncekilerin birbirlerine dönmelerinde her ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın tayin ettiği hudududur. Bunları, bilen bir kavim için açıklıyor. (Bakara, 2/230) buyurmaktadır. Cahiliye devrinde erkekler eşlerini defalarca boşar, sonra geri alırdı. İslam dini, kadına hakime ve hakemlere baş vurarak kocasını boşamak hakkını tanımış ve bunu da üç talak ile sınırlamıştır. Bundan sonra erkeğin aynı kadınla tekrar evlenebilmesi hem kadının iradesi hem de ciddi olarak başka bir erkekle evlenip boşanmış olmasına bağlıdır. İslam'da Boşanmak Güzel Görülmemiştir. Zira boşamakta Peygamberlerin sünneti olan nikahı kesmek vardır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.): “Allah nezdinde mübah olanların en buğuzlusu boşamadır.” buyurmuştur. İslam insanların sürdüremeyeceklerini düşündükleri evlilikten kolayca kurtulma imkanı getirmiştir. Ancak bu kolaylığın gerekli veya zorunlu olmadığı halde uygulamaya yansımasını önlemek için dolaylı bazı dînî ve hukukî tedbirler almaktan geri durmamıştır. Her şeyden önce sebepsiz boşanmalar dinen hoş görülmemiş fakat haklı bir sebebin varlığı durumunda helal ve caiz kabul edilmiştir. Hz. Peygamber hadis-i şeriflerinde: “Allah katında en sevilmeyen helal, boşanmadır.” buyuruyor. Evli kaldığı takdirde harama düşeceğini veya bir takım farzları terketmek zorunda kalacağını kesin olarak bilen kimsenin boşanması vacip olur. Çünkü eşiyle geçimsizlik yüzünden dininin zarar görmesinden korktuğunu bildiren bir Sahabi’ye, Allah’ın Rasulü boşanma izni vermiştir. Nikah ve talakı izahtan sonra bunların birbirlerinden farkını inceleyelim. Nikah, evlilik hayatının başlangıcını helal kılan iki kişinin bütünlüğünü arz eden bir birleşmenin sebebidir. Allah’u Teala; "Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.” (Bakara/187) buyurmaktadır. Talak ise evliliğin sona ermesi için, bazı söz ve niyetle meydana gelen bağların çözülmesidir. Talak için bazı sözler var ki kişi şaka ile de söylese talakı gerektirir. Bazı sözler de var ki kişinin niyetine binaen geçerli veya geçersiz olur. Her halükarda üç ile sınırlıdır. Büyüyen Tehlike: Boşanma (Talâk) Evlilikte esas, eşlerin ölünceye kadar, her şartta beraber olmalarıdır. Bu sebeple Anadolu'da gelin olan kıza ailesi tarafından "Duvakla gir, kefenle çık" nasihati yapılır. Evlenen çiftlere ise bu anlamda "Bir yastıkta kocasınlar" denir. Ancak evlilikte bazen istenmese de olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır. İşte bu durumda eşlerin birbirinden ayrılması durumu zuhur ediyor. Günümüzde giderek artan bu olaya boşanma diyoruz. Boşanma, kelime anlamı olarak karı ve kocanın birbirinden ayrılması, evliliğin, yani nikah akdinin sona ermesi anlamına geliyor. Hadis-i Şerif’te: "Allah’a en sevimsiz helal, -talak- boşanmadır" şeklinde ifade edilen; boşanmanın meydana gelmemesi için yüce dinimiz gerekli nasihatleri yapmış ve daha da önemlisi hülle ve benzeri engeller ortaya koymuştur. Ancak eğer başka çıkar yol kalmamışsa, "çirkin" olarak da olsa müsaade edilmiştir. Boşanmanın Sebepleri Boşanmanın sebepleri oldukça çeşitlidir. Günümüzde adliyelere yansıyan en önemli sebep "şiddetli geçimsizlik" olsa da, bunun gerçek sebep olmayıp, genellikle üzerinde anlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu sebep resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85'ini oluşturmaktadır. Prof. Dr. Musa Tosun, toplumumuzun yaşadığı sosyo-kültürel değişim sürecinin aile müesseseni etkilediği ve bunun sonucu olarak da boşanma oranlarının arttığını belirtiyor. Kültürel değişimin bir yozlaşmaya dönüştüğünü ve evlenme usulleri ile aile yapısının değişmeye başladığını belirten Prof. Tosun, boşanmanın sebeplerini şöyle sıralamaktadır: Eşlerin evlilik beklentisinin gerçekleşmemesinden kaynaklanan mutsuzluk, uyumsuzluk ve çatışmalar. Karı-koca arasındaki aile içi yetki paylaşımı ve rol kavgaları. Eşlerin aileleri arasındaki uyumsuzluk ve çekişmeler, her iki tarafın ailesinin çiftleri kendi tarafına çekme, diğer taraftan uzaklaştırma eğilimi. Kaynana, kayınpeder veya çiftlerle birlikte kalan diğer aile bireyleri. Eşler ve aileler arasındaki kültür ve inanç çatışmaları. Cinsi problemler. Ekonomik problemler. Araya giren ikinci bir erkek veya ikinci bir kadının varlığı, ya da eşlerin birbirini aldatması. Eşlerden birinin uzun süren hastalığı, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı. Eşlerden birinin uzun süreli mahkûmiyeti. Bir psikiyatri uzmanı (Prof. Dr. Musa Tosun), boşanma sebepleri konusunda medyanın da önemli bir payı olduğuna işaret ederek şöyle diyor: "Medyanın öncülük ettiği kadın kimliğini değiştirme ve yeniden tanımlama çalışmaları, annelik, ev hanımlığı, kocasının karısı gibi geleneksel kadın rollerini aşağılayan; çalışan, yalnız yaşayan, entel takılan ve serbest ilişkiyi benimseyen kadın rolünü yücelten(!) yeni, dejenere ve marjinal kadın tipinin ve kimliğinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu da toplumun temel taşı olan aileyi sarsmaya başlamış ve en azından bazı çevrelerde boşanmaları hızlandırmıştır". Günümüzde evlenme usulü konusunda sıkça tartışılan "görücü usulü" ile "flört" ise evliliğin devamı noktasında bize önemli bir ipucunu vermektedir. Bu anlamda, millî ve mânevî yapıdan da kaynaklanan sağlam aile oluşumundaki en önemli etkenin bugüne kadar görücü usûlü olduğunu görüyoruz. Zira eş seçiminde günübirlik ve kısa süreli bir beraberlik, ileriye dönük bir beraberlik, yani evlilik için maalesef gerçekçi olmamaktadır. Tarafların karşısındakine nazik davranışları, kur yapmaları ve benzeri aldatıcı tavırları, daha evliliğin ilk günlerinden itibaren yerini gerçek tavırlara bırakmaktadır. Yani artık köprü geçilmiştir ve kişi gerçek kimliğine bürünecektir. Bunun çok sayıdaki örneğini günümüzde, özellikle de medyada sık sık görünen kamuoyunun yakından tanıdığı insanlarda görmekteyiz. Halbuki görücü usulü ile yapılan evlilikler daha sağlam temeller üzerine kurulmaktadır. İstisnai olarak yozlaştırılmış halini; yani tarafların hiç birbirini tanımadan evlenmelerini dikkate almazsak, anne baba ve akrabaların referansı ve araştırması ile kurulan evlilik, sağlam temel üzerine kurulan bina gibi olmaktadır. Burada yapmacık bir ön ilişki olmadığından, insanlar birbirlerini, ailelerini hatta soylarını tanıdıklarından, ileriye dönük daha sağlam bir yuva oluşturulmaktadır. Boşanma Dinimizde Sevilmiyor Yüce dinimizin boşanma konusunda engelleyici olduğunu ve helallerin en çirkini olarak değerlendirdiğini yukarıda arz etmiştik. Zira dinimiz İslam, insanlar için dünya ve ahiret saadetinin yollarını bizlere öğretmektedir. Bu açıdan bakıldığında da tavsiye edilmeyen bir işin yanlışlığı, ondan uzak durulmasının önemi ortaya çıkmaktadır. İslam dini çeşitli sebeplerden ötürü, boşanma hakkını erkeğe vermiştir. Bu sebepler, erkeğin ailedeki durumu, mali sorumluluğun onda olması, kadının duygusallığı gibi sıralanabilir. Kadının boşanma hakkının olabilmesi için, kocasının ona boşanma yetkisi vermesi gereklidir. Bu hakkın iki taraf tarafından kullanılması durumunun ise boşanma vakalarını artıracağı kanaati vardır. Mecbur kalındığı zaman müsade edilen boşanma ile ilgili olarak Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerif’lerinde, "Allah katında en sevimsiz olan helal boşanmadır" (İbn Mace, Talak, 1/2096) buyurmuşlardır. Bir başka Hadis-i Şerif’te ise "Allah (c.c), sık sık eş değiştiren çeşnici erkeklere ve çeşnici kadınlara lanet eder" buyurulmaktadır. Bu konuda Kur'an-ı Kerim’de ise "Eşleriniz size itaat ederlerse, onları incitmeye bahane aramayınız" (Nisa, 4/34) mealindeki ayet-i kerime bulunmaktadır. Ancak bütün bunlara rağmen boşanma, dinimizde bir kurala bağlanmıştır ve kadının mağdur edilmemesi esastır. Buna göre; erkek karısını adetli iken boşayamaz. Adeti bittikten sonra hiç cinsi ilişkide bulunmadığı temizlik süresinde boşayabilir. Böylece cinsi ilişkiyi arzuladığı bir anda boşanmayı göze alamayacak ve boşaması zorlaşacaktır. Yine dinimizde kadın ile erkek birbirine 3 bağ ile bağlandığından, birinci boşanmada kadın iddet süresine girer. Bu süre içerisinde erkek yalnız kalacağından, eğer çok önemli bir sebep yoksa, bu süre bitiminde, yeni bir nikaha gerek kalmadan eşler bir araya gelecektir. Bu imkân ikinci boşanmada da vardır. Fakat üçüncü defa tekrarlandığında ise artık eşlerin bağları kopmuştur. Bu konuda sünnete uyulmaması durumunda ise boşanma gerçekleşmekle birlikte erkek günah işlemiş olur ve bunun dini müeyyidesine katlanmak durumunda olur. Dolayısıyla bu hususlar, dinimizde boşanmanın kolay olmadığını, olmaması gerektiğini apaçık ortaya koymaktadır ve bunda da sorumluluğu erkeğe yüklemektedir. Böylece, önünü-sonunu düşünerek hareket etmek durumunda olan bir müslüman, çok geçerli bir gerekçesi olmadıkça hanımını boşamaya kalkmayacaktır. Boşanmanın sebepleri Ülkemizde, evliliklerin oluşturulması sırasında yaşanan resmi ve dini nikah konusu boşanmada da ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla dinen yaşanan bir olayı hukuki yolla da resmileştirmek gerekiyor. Bu çerçevede uygulanmakta olan Medeni Kanun, günün gereklerine göre zaman zaman değişimlere uğramaktadır. 3444 sayılı yasayla yapılan değişiklikten sonra Türk Medeni Kanunu'nun kabul ettiği boşanma sebepleri, eşlerin boşanma konusunda anlaşmaları, evlilik birliğinin temelinden sarsılması, kusur (zina, cana kast ve pek fena muamele, cürüm ve haysiyetsizlik), eylemli ayrılık ve elverişsizlik olarak sıralanmaktadır. Boşanma oranı artıyor Toplumu oluşturan en küçük yapı taşı ailenin tahribi sayılan ve dini yönden tavsiye edilmeyen boşanma olayları, üzülerek belirtmek gerekir ki giderek artmaktadır. Toplumdaki sosyo-kültürel değişim ve medyanın bu konuda etkisi hayli fazla. Toplumun yakından takip ettiği sanat çevrelerinde boşanmaların daha sık ve sansasyonel yaşanması ise işin tuzu biberi olmaktadır. Günümüzde çok basit sebeplerle aileler yıkılmakta ve bundan da en büyük zararı çocuklar görmektedir. Türkiye'de 1980'li yıllarda yapılan istatistiklerde boşanan ailelerden yarıya yakını, yüzde 47'si henüz çocuk sahibi olamamış ailelerdir. Yine boşanan ailelerden yüzde 24'ünün 1, yüzde 16'sının ise 2 çocuğu var. Boşanma oranının çocuk sayısına göre düşüş gösterdiği istatistiklerde boşanma oranı 3 çocuklu ailelerde yüzde 7'ye dü-şerken, 4 çocuklu ailelerde yüzde 3.3'e, 5 ve daha fazla çocuğu olan ailelerde ise 2.9'a iniyor. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre son yıllarda boşanmak için adliyelere müracaat edenlerin sayıları ise şöyle: 1986'da 60 865, 1987'de 60 140 1988'de 80 158, 1989'da 75 820, 1990'da 77 233 1991'de 85 132 1992'de 88 788 1993'de 88 877 1994'de 95 495 1995'de 103 203 1996'da 104 851 1997'de 110 119 1998'de 114 322 Tablodan da anlaşılacağı gibi 12 yıllık süre içerisinde boşanmak için adliye kapılarına giden eş sayısındaki artış yüzde 87 civarındadır. Burada dikkat etmemiz gereken husus nüfusumuzun bu süre içinde yüzde 87 artmadığıdır. Ancak bütün bunlara rağmen, millî ve mânevî değerlerden kaynaklanan bir yapı olarak Türkiye'deki boşanma oranları, Batı ülkelerine oranla oldukça düşük gözükmektedir. Zira ülkemiz, 27 ülke arasında yapılan bir araştırmada, boşanma sıralamasında sonuncu olmuştur. Yunanistan'da yüzde 6.9 olan boşanma oranı, İspanya'da 4.8, İtalya'da 4.7, ABD'de 4.57, Almanya'da 2.04, Mısır'da 1.55, Türkiye'de ise 0.47 olarak belirlenmiştir. Araştırmaya göre, ülkemizde boşanma oranının en fazla olduğu şehir ise İstanbul olarak tesbit edilmiştir. (A.Hüseyin HALİMOĞLU Geçim Ehli Olmak Esastır Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. (Nisa, 4/19) "Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Bir mü'min erkek, bir mü'min kadına buğz etmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir." (Müslim, Radâ 61/1469( A. Özmen 30/06/05
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |
Konu Sahibi KuM TaNeSi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
41.Haftanın Misafiri Belgin | Hafta'nın Misafiri | Belgin | 37 | 15014 | 04 Ekim 2009 16:49 |
Neden Su içmeliyiz(46 sebep) | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | su damlası | 6 | 3664 | 04 Ekim 2009 12:50 |
Yokluğuna Alıştırma... | Şiirler ve Şairler | KARAKÖSE | 1 | 3007 | 04 Ekim 2009 12:45 |
Kırgınım Sana /medineweb | Şiirler ve Şairler | su damlası | 8 | 3283 | 02 Ekim 2009 19:49 |
google amcam düzeltir işi bilir herşeyi =) | Resim/Karikatür | Esma_Nur | 2 | 2760 | 02 Ekim 2009 11:25 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
TALAK Suresini Sorularla Tanıyalım... | nurşen35 | Sorularla Sureleri Tanıyalım | 30 | 20 Nisan 2016 07:13 |
Bain Talak | MERVE DEMİR | İslami Kavramlar | 1 | 17 Mayıs 2014 04:05 |
Talak Hakkında Müteferrik Hükümler | MERVE DEMİR | Hadis-i Şerif | 0 | 25 Kasım 2008 10:26 |
Bid'i Talak | Emekdar Üye | İslami Kavramlar | 0 | 01 Mayıs 2008 01:09 |
Nikah ve Talak... | TufeyL | Evlilik-Nikah Konuları | 5 | 27 Ağustos 2007 01:37 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|