|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 17 Mart 2009 (13:39), Konuya Son Cevap : 17 Mart 2009 (13:39). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Mart 2009, 13:39 | Mesaj No:1 |
ASHAB-I KİRAM'DAN TEFSİR YAPMAKLA MEŞHUR OLANLAR ASHAB-I KİRAM'DAN TEFSİR YAPMAKLA MEŞHUR OLANLAR Ashab-ı Kiram'dan Tefsir Yapmakla Meşhur Olanlar Tefsir ile ün kazanmış pekçok sahabi vardır. Suyutî bunlar arasında dört halife olan Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali Radıyallahu anhum'u zikretmekle birlikte, ilk üçünden gelmiş tefsir rivayetleri çok değildir. Çünkü onlar halifelik görevi ile meşgul olmuşlardı. Ayrıca tefsiri bilenlerin çokluğu dolayısıyla bu hususta onlardan nakilde bulunmaya ihtiyaç da azdır. Yine ashab-ı kiram arasında tefsir ile ün kazanmış olanlardan Abdullah b. Mesud ile Abdullah b. Abbas da vardır. Bu iki sahabi ile birlikte Ali b. Ebi Talib'in hayat tercümesini verelim: 1. Ali b. Ebi Talib Rasûlullah'ın Sallallahu aleyhi vesellem'in amcasının oğlu, kızı Fatıma'nın eşidir. Allah ondan ve eşinden razı olsun. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in yakın akrabaları arasında ilk iman eden odur. O bu ismiyle ün kazanmıştır. Künyesi Ebu’l-Hasen ile Ebu Turab'dır. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem peygamber olarak görevlendirilmeden önce dünyaya gelmiş, Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in himayesinde büyümüştür. Onunla birlikte bütün gazalara katılmıştır. Pek çoğunda sancağı o taşımıştır. Sadece Tebûk Gazvesine katılmamıştır. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem onu aile halkına bakmakla görevlendirmiş ve ona şöyle demişti: “Sen Harun'un, Musa'ya konumu ne ise bana göre o konumda olmaya razı değil misin? Şu kadar var ki benden sonra peygamber gelmeyecektir.”[33] Ali Radıyallahu anh hakkında nakledilen menkıbe ve faziletler kadar başkası hakkında nakledilmiş değildir. Onun sebebiyle iki kesim helâk olmuştur. Ona düşmanlık yapan ve menkıbelerini gizlemeye çalışan Nâsîbiler ile iddia ettikleri sevgilerinde mübalağa eden ve kendisinin ihtiyaç duymayacağı hatta düşünüldüğü takdirde ona bir çeşit hakaret sayılabilecek menkıbeler uydurmuş olan Râfızîler ve şiiler. Ali Radıyallahu anh ilim ve nezahet ile birlikte kahramanlık ve zekâ ile ün kazanmıştır. Öyle ki mü'minlerin emiri Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh, Ebu'l-Hasen'in bulunmadığı bir problem ile karşı karşıya kalmaktan Allah'a sığınırdı. Nahivcilerin kullandıkları mesellerden “Bu öyle bir problem ki, onu çözmek için Ebu'l-Hasen yok!” diye bir söz dahi meşhurdur. Ali'den rivayet edildiğine göre o şöyle dermiş: “Yüce Allah'ın kitabına dair bana soru sorunuz, bana soru sorunuz. Allah'a yemin ederim ki gece mi gündüz mü indiğini bilmediğim bir âyet dahi yoktur.” İbn Abbas Radıyallahu anh dedi ki: Sağlam bir kimse bize Ali'den bir rivayet nakledecek olursa, onun rivayetine hiçbir şeyi denk kabul etmeyiz. Yine ondan şöyle dediği rivayet edilmiştir. Ben Kur’ân'ın tefsiri ile ilgili ne öğrendimse Ali b. Ebi Talib'den öğrendim. Ömer Radıyallahu anh'ın aralarından halifeyi tayin etmek üzere adam gösterdiği şura üyelerinden birisiydi. Abdurrahman b. Avf halifeliği ona teklif etti. Fakat o birtakım şartlar olmadan kabul etmeyeceğini söyledi. O da bu şartların bazılarını kabul etmedi. Daha sonra Osman'a bey'at etti, Ali ve diğer insanlar da ona bey'at ettiler. Osman Radıyallahu anh'dan sonra halifelik için ona bey'at edildi ve nihayet Kûfe'de Hicri 17 Ramazan 40 gecesi şehid edildi. Allah ondan razı olsun.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli | Hadis-i Şerif | NUR | 0 | 2570 | 10 Ağustos 2009 21:09 |
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 1 | 2979 | 10 Ağustos 2009 21:07 |
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... | Hafta'nın Konusu | NUR | 1 | 2973 | 10 Ağustos 2009 00:05 |
35.Haftanın Misafiri Elifzişan | Hafta'nın Misafiri | kurtmehmet | 11 | 6743 | 09 Ağustos 2009 23:35 |
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! | Çocuk ve Aile Sağlığı | NUR | 0 | 2583 | 07 Ağustos 2009 23:03 |
17 Mart 2009, 13:39 | Mesaj No:2 |
RE: ASHAB-I KİRAM'DAN TEFSİR YAPMAKLA MEŞHUR OLANLAR
2. Abdullah b. Mesud Tam adı Abdullah b. Mesud b. Gâfil el-Iclî'dir. Annesinin adı Um Abd'dır. Bazen ona da nisbet edildiği olurdu. -Çünkü babası cahiliye döneminde ölmüştü. Annesi ise İslâmın gelişine yetişmiş ve müslüman olmuştu.- İslâma ilk girenlerdendi. (Biri Habeşistan'a, diğeri Medine'ye) iki hicreti yapmış, Bedir ve daha sonraki gazalarda da hazır bulunmuştur. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem’den Kur’ân'ın yetmiş küsur suresini bizzat öğrenmiş ve Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem kendisine İslâmın ilk dönemlerinde “Şüphesiz ki sen öğretilmiş bir delikanlısın”[34] demiştir. Yine Rashulullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Her kim Kur’ân'ı indirildiği tazeliği ile okumayı arzu ederse o, Um Abd'in oğlunun kıraati gibi okusun."[35] Sahih-i Buhârî'deki[36] bir rivayete göre İbn Mesud Radıyallahu anh şöyle demiştir: “Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in ashabı da biliyor ki, ben aralarında Allah'ın kitabını en iyi bilenlerden birisiyim.” Yine o şöyle demiştir: “Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah adına yemin ederim ki, Allah'ın kitabından indirilmiş bütün surelerin ben nerede indirildiklerini biliyorum. Allah'ın kitabından her ne âyet indirilmişse şüphesiz ben onun kimin hakkında indirildiğini de biliyorum. Bir kimsenin Allah'ın kitabını benden daha iyi bildiğini ve develerin onun yanına beni götürebileceğini bilirsem, şüphesiz deveye biner onun yanına giderim.” İbn Mesud Radıyallahu anh, Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem’e hizmet edenlerden birisi idi. O Peygamberimizin nalınlarını, abdest suyunu ve yastığını korumakla görevli idi. Öyle ki Ebu Musa el-Eş'arî şöyle demiştir: Ben ve kardeşim Yemen'den geldik. Uzunca bir süre kaldığımız halde Abdullah b. Mesud'un Peygamberin ehli beytinden birisi olduğunu zannediyorduk. Çünkü onun da, annesinin de Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in huzuruna girip çıktıklarını görüyorduk.[37] Ayrıca Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in yanında çokça bulunmasından ötürü Ondan ve Onun tutum ve davranışlarından etkilenmişti. O kadar ki, Huzeyfe onun hakkında şöyle demişti: Ben davranışları, hareketleri, yol gösterişi peygambere Um Abd'in oğlundan daha çok benzeyen bir kimse bilmiyorum.[38] Ömer b. el-Hattab onu Kûfe'ye, Kûfelilere dinlerini öğretmek üzere göndermiş, Ammar'ı da emir olarak görevlendirmiş ve şöyle demişti: Her ikisi de Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem'in ashabının en değerlilerindendir. Siz bu ikisine uyun. Daha sonra Osman onu Kûfe'ye vali tayin etmiş, arkasından onu görevinden alarak Medine'ye geri dönmesini emretmişti. Abdullah b. Mesud Medine'de otuziki yılında vefat etti ve Baki'de defnedildi. O sırada yetmiş küsur yaşında idi. 3. Abdullah b. Abbas Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in amcası oğlu olup, hicretten üç yıl önce dünyaya gelmiştir. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'in yanında büyümüştür. Çünkü hem onun amcasının oğlu idi, hem de teyzesi Meymûne Peygamberimizin hanımlarındandı. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem onu bağrına basmış ve: Allah'ım, ona hikmeti öğret! Bir rivayette:[39] Kitabı öğret, diye dua etmiştir. Peygamberimize abdest suyunu hazırlaması üzerine de; Allah'ım sen onu dinde fakih kıl. (Ona dinin inceliklerini öğret), diye dua etmiştir.[40] İşte bu mübarek dua sebebiyle o tefsir ve fıkıhın yayılmasında etkili, bu ümmetin pek büyük bir ilim adamı haline gelmişti. Çünkü yüce Allah onu ilme tutku ile bağlanmaya, ilim tahsili için gayret göstermeye, onu öğrenmek ve öğretmek için de sabır göstermeye muvaffak kılmıştır. O bu yolla pek üstün bir mertebeye ulaşmış oldu. O kadar ki, mü'minlerin emiri Ömer b. el-Hattab onu meclislerine çağırır, onun görüşünü kabul ederdi. Muhacirler: İbn Abbas'ı çağırdığın gibi niçin bizim çocuklarımızı çağırmıyorsun? deyince, onlara şöyle dedi: Bu olgun ve yaşlıların gencidir. Onun çok soru soran bir dili, iyice kavrayan, akleden bir kalbi vardır. Daha sonra onları bir gün huzuruna davet etti. Onlara kendisinin farkında olduğu hususları göstermek amacıyla İbn Abbas'ı da beraberlerinde oturmak üzere çağırdı. Ömer Radıyallahu anh yüce Allah'ın: "Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde..." (en-Nas, 110/1) suresi hakkındaki görüşünüz nedir, diye sordu. Kimileri: Yüce Allah bize Mekke'yi fethetmeyi nasip ederse kendisine hamdedip, ondan mağfiret dilememizi emretti, dedi, kimileri de sustu. Bu sefer Ömer, İbn Abbas'a: Sen de böyle mi diyorsun? diye sordu. İbn Abbas: Hayır dedi. Ömer: Peki ne diyorsun? diye sorunca, İbn Abbas şu cevabı verdi: Burada sözkonusu olan Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in ecelidir. Yüce Allah ona Allah'ın yardımı ve Mekke'nin fethi demek olan fetih geldiği takdirde bu senin ecelinin alametidir, diye bildirdi. Bunun üzerine sen de hamdiyle Rabbini tesbih et ve ondan mağfiret dile! Çünkü o tevbeleri çokça kabul edendir, diye açıkladı. Ömer dedi ki: Benim de ona dair bildiklerim, senin bildiklerinden farklı değildir. İbn Mesud Radıyallahu anh dedi ki: İbn Abbas Kur’ân'ın ne güzel bir tercümanıdır! Eğer o bizim yaşlarımıza erişirse bizden kimse onunla boy ölçüşemez. Bununla birlikte İbn Abbas, Abdullah b. Mesud'dan sonra otuzaltı yıl daha yaşadı. Ondan sonra elde ettiği ilim hakkında acaba ne düşünülür? İbn Ömer bir âyet hakkında kendisine soru soran birisine: İbn Abbas'a git ona sor. Çünkü o hayatta kalanlar arasında Muhammed Sallallahu aleyhi vesellem'e indirilenleri en iyi bilen kimsedir, demişti. Ata dedi ki: Fıkhı itibariyle üstün, haşyet itibariyle büyük, İbn Abbas meclisiyle boy ölçüşebilecek bir meclis göremedim. Fıkıh öğrenmek isteyenler onun yanında, Kur’ân öğrenmek isteyenler onun yanında, şiir öğrenmek isteyenler onun yanında idi. Onların hepsine oldukça geniş bir vadiden bilgiler sunuyordu. Ebu Vâil dedi ki: İbn Abbas hac mevsiminde emir olduğu sırada (Osman Radıyallahu anh tarafından hac emiri olarak görevlendirilmişti) Nur suresini okumaya başladı. Bir taraftan okuyor, diğer taraftan tefsir ediyordu. Kendi kendime şöyle demeye başladım: Ben bu adamın sözleri gibi bir söz duymadım, böyle birisini görmedim. Eğer bunu İranlılar, Bizanslılar, Türkler dinleyecek olsalar hiç şüphesiz müslüman olurlardı. Osman Radıyallahu anh otuzbeş yılında hac emiri, Ali Radıyallahu anh da onu Basra valisi olarak görevlendirmişti. Ali Radıyallahu anh öldürülünce Hicaz'a gitti, Mekke'de ikamet etti. Sonra oradan çıkıp Taif'e gitti. Taif'te altmışsekiz hicri yılında, yetmişbir yaşında vefat etti.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Galat-I Meşhur Atasözleri ve Doğruları | Kara Kartal | Bilgi Dağarcığı | 4 | 03 Kasım 2021 12:33 |
ASHAB-I KEHF | himmet | Alimler(Rh) | 6 | 15 Kasım 2018 22:28 |
İşte Ankara'nın Meşhur ve Acaip ''BUG''ları:) | Mihrinaz | Komik Paylaşımlar | 5 | 15 Ekim 2016 21:01 |
ASHABI KİRAM SEVGİSİ | nuryuzlum | Ashab-Kiram(r.a) | 11 | 12 Temmuz 2009 11:50 |
Haber-i Meşhur | Emekdar Üye | İslami Kavramlar | 0 | 07 Mayıs 2008 09:17 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|