|
Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi: 15 Mayıs 2009 (20:34), Konuya Son Cevap : 14 Aralık 2022 (08:36). Konuya 115 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Temmuz 2009, 10:11 | Mesaj No:92 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: BİR AYET BİR YORUM
Gerçek şu ki biz emaneti göklere yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar insan onu yüklendi. Çünkü o çok zalim çok cahildir.(Ahzab suresi 72) Bugün iki ayetin yorumuna bakalım: |
11 Ocak 2012, 22:29 | Mesaj No:93 |
Durumu: Medine No : 15138 Üyelik T.:
08 Aralık 2011 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM
(Gıybet hakkındadır) بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ Yirmibeşinci Söz'ün Birinci Şu'lesinin Birinci Şuaının Beşinci Noktasının makam-ı zemm ve zecrin misallerinden olan birtek âyetin, mu'cizane altı tarzda gıybetten tenfir etmesi;(nefret ettirmesi) Kur'an'ın nazarında gıybet ne kadar şeni' (kötü)bir şey olduğunu tamamıyla gösterdiğinden, başka beyana ihtiyaç bırakmamış. Evet Kur'anın beyanından sonra beyan olamaz, ihtiyaç da yoktur. İşte اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخِيهِ مَيْتًا âyetinde altı derece zemmi, zemmeder(kötülüğü kötüler). Gıybetten altı mertebe şiddetle zecreder(meneder). Şu âyet bilfiil gıybet edenlere müteveccih olduğu vakit, (yöneldiği vakit) manası gelecek tarzda oluyor. Şöyle ki: Malûmdur: Âyetin başındaki hemze, sormak (âyâ)(acaba) manasındadır. O sormak manası, su gibi âyetin bütün kelimelerine girer. Her kelimede bir hükm-ü zımnî(gizli bir hüküm) var. İşte birincisi, hemze ile der: Âyâ, sual ve cevab mahalli olan aklınız yok mu ki, bu derece çirkin bir şey'i anlamıyor? İkincisi, يُحِبُّ lafzıyla der: Âyâ, sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en menfur(nefret edilen) bir işi sever? (Mektubat - 275) Üçüncüsü, اَحَدُكُمْ kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan hayat-ı içtimaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki, böyle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder? Dördüncüsü, اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ kelâmıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki, böyle canavarcasına arkadaşınızı diş ile parçalamayı yapıyorsunuz? Beşincisi, اَخِيهِ kelimesiyle der: Hiç rikkat-i cinsiyeniz,(kendi cinsinize olan şefkatiniz) hiç sıla-i rahminiz yok mu ki, böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı manevîsini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi âzanızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz? Altıncısı, مَيْتًا kelâmıyla der: Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en müstekreh (çirkin) bir işi yapıyorsunuz? Demek şu âyetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı delaletiyle: Zemm ve gıybet, aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur. İşte bak nasıl şu âyet, îcazkârane(mucizeli bir şekilde) altı mertebe zemmi zemmetmekle(kötülüğü kötülemekle), i'cazkârane(işaret edercesine) altı derece o cürümden zecreder.(meneder) Gıybet, ehl-i adavet ve hased (inat ve düşmanlık ehlinin)ve inadın en çok istimal ettikleri (kullandıkları)alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis silâha tenezzül edip istimal etmez. Nasıl meşhur bir zât demiş: اُكَبِّرُ نَفْسِى عَنْ جَزَاءٍ بِغِيْبَةٍ * فَكُلُّ اِغْتِيَابٍ جَهْدُ مَنْ لاَ لَهُ جَهْدٌ Yani: "Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünki gıybet; zaîf ve zelil ve aşağıların silâhıdır." Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahet edip(üzülüp) darılacaktı. Eğer doğru dese, zâten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet, hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır. (Mektubat - 276) Gıybet, mahsus birkaç maddede caiz olabilir: Birisi: Şekva (şikayet)suretinde bir vazifedar adama der, tâ yardım edip o münkeri(inkarcıyı), o kabahati ondan izale etsin(gidersin) ve hakkını ondan alsın. Birisi de: Bir adam onunla teşrik-i mesaî (ortak çalışmak)etmek ister. Senin ile meşveret eder. Sen de sırf maslahat için garazsız(kasıtsız,kinsiz) olarak, meşveretin hakkını eda etmek için desen: "Onun ile teşrik-i mesaî etme. Çünki zarar göreceksin." Birisi de: Maksadı, tahkir ve teşhir değil; belki maksadı, tarif ve tanıttırmak için dese: "O topal ve serseri adam filan yere gitti." Birisi de: O gıybet edilen adam fâsık-ı mütecahirdir(açıktan günah işleyen biridir). Yani fenalıktan sıkılmıyor, belki işlediği seyyiatla(günahlarla) iftihar ediyor; zulmü ile telezzüz ediyor,(lezzet alıyor) sıkılmayarak aşikâre bir surette işliyor. İşte bu mahsus maddelerde garazsız ve sırf hak ve maslahat için gıybet caiz olabilir. Yoksa gıybet, nasıl ateş odunu yer bitirir; gıybet dahi a'mal-i sâlihayı yer bitirir. Eğer gıybet etti veyahut isteyerek dinledi; o vakit اَللَّهُمَّ اغْفِرْلَنَا وَ لِمَنِ اغْتَبْنَاهُ demeli, sonra gıybet edilen adama ne vakit rast gelse, "Beni helâl et" demeli. اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى Said Nursî * * * (Mektubat - 277) kardeşler ben her bu konuyu okuduğumde ayrı bir feyiz alıyorum .evet bu konunun sık sık okunması gerektiğini düşünüyorum (tabi kendi açımdan) gıybetin ne derece zelil bir şey olduğunu ve nerelerde caiz olduğunu bize gayet açık ve net bir şekilde izah etmiş artık bize de istifade etmek düşer saygılarımla not:osmanlıca kelimelerin parantez içindeki anlamaları kendim yazdım kusurum varsa af buyurun
__________________ @@@EY NEFSİM SEN DE BİR GÜN ÖLECEKSİN@@@ |
19 Mart 2013, 17:53 | Mesaj No:94 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun.(5/Maide-88) Bu ayet bizlere ne anlatıyor? Kısa ve öz ifadelerle, kopyala yapıştır yapmadan bu ayetten ne anlamalıyız?
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
19 Mart 2013, 19:05 | Mesaj No:95 | |
Durumu: Medine No : 17229 Üyelik T.:
10 Mart 2012 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM Alıntı:
Helal-haram sınırlarınıda gayet açık ve net bir şekilde çizip belirlemiştir.. bize düşen O'nun belirlediği sınırları aşmadan, emir ve yasklrnı sorgulmdan istifade edip,içten bir teslimiyetle çizdiği hudutları aşmamaktır..
__________________ "..insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir..." | |
20 Mart 2013, 00:44 | Mesaj No:96 | |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM Alıntı:
(Maide-88) Bu Ayeti kerimeyi daha iyi anlamak için Başka bir ayet ile izah edelim: Ölü eti, kan ve domuz eti ve üstünde Allahtan başkasının anıldığı hayvanlar ve boğulan, dövülerek öldürülen veya düşerek ölen veya derisi yüzülerek öldürülen veya vahşi bir hayvan tarafından parçalanan hayvanlar, canlı iken (bizzat) kestikleriniz hariç, size yasaklanmıştır ve putperest sunaklarında kesilenler (de yasaktır). Kehanet yoluyla gelecekte sizi neyin beklediğini öğrenmeye çalışmanız da (yasaklanmıştır): Bu günahkârca bir davranıştır. Bugün hakikati inkâra şartlanmış olanlar, sizin dininiz(i terk edeceğiniz)den artık ümitlerini tamamen kestiler: Öyleyse, onlardan korkmayın, yalnız Benden korkun! Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, nimetlerimin tamamını size bahşettim ve Bana teslimiyeti sizin dininiz olarak belirledim. Günaha eğiliminden değil de hayati bir zaruret sonucu (yasak şeylere) sürüklenenlere gelince, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır. (Maide-3) Kur’an bütünlüğünde Ayeti ele aldığımızda Allah’ın özellikle Haramlar üzerinde durduğu ve isimlerini zikrettiği görülmektedir. Helal ve Haram Yetkisi Allah’a aittir. Allah size sadece leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkasının adı anıla(rak boğazlanan hayva)nı yasaklamıştır; fakat zorunluluk durumuna düşen kimse, aşırı gidip ihtiyacının ötesine geçmemek şartıyla bu yasaklamanın dışındadır; çünkü Allah, şüphesiz çok acıyan, esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır. Buna göre, artık, kendi yalanınızı (adeta) Allah'a isnad ederek öyle dilinize geldiği gibi yalan yanlış "bu helaldir, şu haramdır" demeyin; çünkü, haberiniz olsun, Allah'a yalan isnad edenler asla kurtuluşa erişemezler! ( Nahl 115-116) Allah’ın sınırlarını aşmadan Muttaki olarak yaşamak isteyenler son ayeti çok iyi incelesinler bakalım bugün haram helal diye sınıflandırma yapanlar ne durumdalar. a ya b ye göre Helal ve Haram sınırları koyanlar Allah'ın sınırlarını aşanlardır. Ancak ve Ancak Kur'an belirler Helali Haramı. Zaruri dönemlerde belli ürünler ve hayvanlar yasaklanması mutlak hüküm olarak algılanmamalı . Örneğin: At etinin binek olarak kullanılma ihtiyacına binaen belli dönemlerde yasaklanmış olması Haramlığına delalet etmez zamana ve şartlara göre ihtiyaca binaen yapılmış bir yasaklamadır mutlak değildir.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) | |
20 Mart 2013, 09:46 | Mesaj No:97 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM Allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan korkun.(5/Maide-88) Bu ayetten anladıklarımız: 1-Yediğimiz ve içtiğimize dikkat etmeliyiz 2-Helal kazanç elde etmeye çalışıp, helal gıdalardan yemeliyiz 3-Allah'ın neleri helal kıldığını veya haram kıldığını ayetlere bakarak öğrenmeliyiz. Allah Rasulu'nun bize yasakladığı şeyleri de hadislere bakarak öğrenmeliyiz. 4-Helal ve haram sınırlarını korumalıyız. Şüpheli şeylerden elimizden geldiğince kaçınmalıyız. 5-Sağlıklı ürünleri ve vücudumuza faydalı gıdaları tüketmeliyiz. 6-Genetiği ile oynanmış GDO ürünlerini tüketmekten kaçınmalıyız. 7-Allah'ın verdiği rızıkları yeme ve içmede israfın önüne geçmeliyiz."Yiyin için ama israf etmeyin" ayetini aklımızdan çıkarmayalım 8-Allah'tan her daim ittika etmemiz gerekir. 9-Allah'ın bizim sadece ibadetlerimize değil yememize , içmemize ve giyimimize de karıştığını aklımızdan çıkarmamamız gerekir. 10-Yediğimiz gıdalarda helal gıda standartlarını aramamız gerekir
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
07 Nisan 2013, 11:55 | Mesaj No:98 |
Durumu: Medine No : 17229 Üyelik T.:
10 Mart 2012 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM 6. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir. ( Yasin suresi 6.ayt) düşünceli000bu ayti hep merak etmişimdir .. özellikle "ataları uyarılmamış" ifadesinde anlatılmak istenen ne olabilir die? düşünmşmdür .. Fecr abi siz bu ayeti açklyblr misiniz size zahmet ?. size göre bu ayettn ne anlamalıyız yorumunuzu mrkla beklyorum .
__________________ "..insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir..." |
07 Nisan 2013, 15:47 | Mesaj No:99 | |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM Alıntı:
لِتُنذِرَ قَوْمًا مَّا أُنذِرَ آبَاؤُهُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ Bu ayeti genellikle sizin de yazdığınız gibi : " Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir" Böyle tercüme ettiğimiz zaman hemen kafalarımızda bir takım soru işaretleri beliriyor.Mesela; Allah şöyle buyuruyor: "Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik."(26/Şuara-208) Yani buradan anlıyoruz ki; Allah bir topluma vahiy-ayet ve uyarıcı göndermeden onları asla helak etmez. Yasin suresi 6.ayette ataları uyarılmamış diye bahsedilen kimselerden bahsedildiğine göre(verilen meale göre) , o zaman Hz.İsa a.s ile Hz.Peygamber a.s arasında yaşamış olan insanların durumu nasıl olacak diye düşünmeye başlamışlar ve farklı farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Ayeti maalesef işin içinden çıkılmaz hale getirmişlerdir. Okuyanların da kafalarında soru işaretlerini bir türlü kaldıramamışlardır. Çünkü Şuara suresinde ve başka surelerde her topluma uyarıcılar geldiği söylenirken , Yasin suresinde uyarıcı gelmemiş topluluklardan bahsediyor. Aslında (benim anladığım) Yasin suresinin 6.ayetinde ataları uyarılmamış topluluktan değil de ataları uyarılmış topluluktan bahsediliyor. Nasıl mı? Ayetin metnine tekrar bakalım: لِتُنذِرَ قَوْمًا مَّا أُنذِرَ آبَاؤُهُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ Meal yapanlar genellikle bu ayette geçen "ma" kelimesini "olumsuz ma" olarak kabul etmişler ve anlamı ona göre olumsuz vermişlerdir. Halbuki "ma" kelimesini "ism-i mevsul" kabul edersek ayetler arasında çelişki gibi gözüken durum da rahatlıkla ortadan kalkar.O zaman anlamı şu şekilde olur: "( Bu Kur'an )Ataları uyarıldığı halde gaflet içinde olan kavmi uyarmak için indirilmiştir." Allah Teala bu ayette bizlere şunu anlatıyor: Biz bu Kur'an'ı ataları daha önce uyarılmış ama daha sonra bu uyarıları unutarak gaflet içinde yaşayan toplumu uyarmak için Kur'an'ı indirdik.Nasıl ki ataları uyarılmıştı , şimdi bunları da uyarıyoruz. Ataları olan Ad kavmi, Nuh kavmi, Hud kavmi, Lut kavmi, Salih’in kavmi, Semud kavmiTubbâ, Eyke’liler veya bizim babalarımız, hepsi de zamanında uyarılmışlardı. Ama onlar uyarılara kulak asmadılar, kimileri verilen mucizeleri inkar ederek , kimileri de peygamberleri yani uyarıcıları öldürerek Allah'ın uyarılarını dikkate almamışlardır. Siz ey Kureyşliler atalarınız, babalarınız uyarıldığı halde uyarıları dikkate almadılar, onlar gibi siz de uyarıları dikkate almamazlık etmeyin, yoksa onların sonucuna uğrarsınız, ahiretiniz heba olur gider. Bu Kur'an sizi uyarmak için Muhammed a.s'e indirildi.Vakit geçmeden O'nun uyarılarına kulak verin. Ben Yasin 6.ayetten bunu anlıyorum
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) | |
07 Nisan 2013, 16:56 | Mesaj No:100 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: BİR AYET BİR YORUM
her meali okumamanın önemi o kadar iyi anlaşılıyorki bu mesajdan..tabi bide arapça öğrenmenin ne kadar gerekli olduğu...yetersiz olanlar neden tercümeye girişiyorlarki arapça dilbilgisi çok geniş kurallara sahip amdem tercüme edeceksiniz herşeyini öğrenin sonra yapın.. fecr hocam Allah razı olsun |
Konuyu Toplam 12 Kişi okuyor. (0 Üye ve 12 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
su-su-yorum ! /medineweb | su damlası | Gönülden Dökülen Nağmeler | 233 | 05 Ekim 2024 21:59 |
Yorum Sizin Medineweb | İslaminesil | Serbest Kürsü | 190 | 14 Ağustos 2024 23:24 |
Medineweb -ÜÇ üye ÜÇ- Yorum | Medineweb | Forum Etkinlileri | 257 | 26 Aralık 2023 19:55 |
Bir Nükte Bir yorum... | İslaminesil | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 12 | 14 Aralık 2014 09:16 |
Ders Ayet-i: İbrahim Sr. syf: 260 Ayet:31-34 Kutsiyye syf: 28 | sakin | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 26 Aralık 2009 20:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|