|
Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi: 15 Mayıs 2009 (20:34), Konuya Son Cevap : 14 Aralık 2022 (08:36). Konuya 115 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
02Haziran 2009, 11:26 | Mesaj No:51 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: BİR AYET BİR YORUM
1.ve ma : ve değil 2.min dabbetin : yürüyen hayvandan 3.fi el ardı : arzda, yeryüzünde 4.ve la tairin : ve kuş yoktur 5.yatiru : uçar 6.bi cenahayhi : iki kanadı ile 7.illa umemun : ümmet olmasın 8.emsalu-kum : sizin gibi 9.ma farratna : eksik bırakmadık 10.fi el kitabi : Kitap'ta 11.min şey'in : bir şeyi (bir şeyden) 12.summe : sonra 13.ila rabbi-him : Rab'lerine 14.yuhşerune : haşrolunacaklar, huzurunda toplanacaklar Kuran'i Kerim mükemmel bir kitaptır, tamamlanmış bir kitaptır, eksiği yoktur. Sonra da Rab'lerinin katında toplanacaklar biraraya geleceklerdir. |
03Haziran 2009, 18:10 | Mesaj No:52 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: BİR AYET BİR YORUM
1.bel:hayır 2.nakzifu:atarız 3.bi el hakkı:hakkı 4.alel batıli (ala el batıli):batılın üzerine 5.fe yedmeğu-hu:o zaman onu mahveder 6.fe iza:böylece o zaman 7.huve : o 8.zahikun:zail olanlar (olmuştur), yok olanlar (olur) 9.ve lekum el veylu:ve size yazıklar olsun 10.mimma (min ma):şeylerden 11.tasıfune:sizin vasfettiğiniz (isnat ettiğiniz) |
03Haziran 2009, 18:23 | Mesaj No:53 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: BİR AYET BİR YORUM
Hakk geldi batıl zail oldu.Yaradılıştan günümüze kadar hep Hakk ile Batıl savaş halindedirler,1400 yıl öncesi Hakkın kelamını yeryüzüne hakim kılan Peygamber ve sahabe topluluğu Hakkı yaşadılar ve zail olmuş bir toplumu Hakka döndürmeyi Allah'ın izni ile yapabildiler. Günümüzde aynı kararlılık ile Muvahhid müslümanlar her zaman batılın karşısında durarak Hakkı temsil etmeye çalışmaktalar,1400 yıl öncesinde Peygamber efendimiz Tebliğini direk Kafirlere yapıyordu ama günümüz islam aleminde Ortaya çıkan kişiler islam kimliği ile çıktıkları için Hakk ile Batılı ayıretme adına insanların kafası karışmıştır Bu tür bir karışıklığı anca ve anca Hakkın kelamı olan Kuran ile aşabiliriz.Hakkın Batıla Galip gelmesi için Her daim ne pahasına olursa olsun söylemekten çekinmeden Şu sözü kendilerine siper yapmış olanlara çağrı olarak Her doğru Her yerde söylenmez mantığını aşarak her doğruyu her yerde söyleyebilmeliyiz. |
04Haziran 2009, 13:00 | Mesaj No:54 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: BİR AYET BİR YORUM
ya eyyuha: ey el muzzemmilu (zemmele): örtünen, örtünüp gizlenen (gizlendi) kum: kalk el leyle: gece illa: hariç, dışında kalilen: az nisfehu: onun yarısı kadar ev: veya inkus : (nakis) eksilt minhu: ondan kalilen: az, biraz ev: veya zid: ziyade kıl, arttır aleyhi: onu ve rettili: ve güzel oku el kuran'e: Kuran'ı tertilen: tane tane, yavaş yavaş, güzel bir şekilde |
04Haziran 2009, 13:19 | Mesaj No:55 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | re: BİR AYET BİR YORUM
Allah,Hz Muhammed’e risaletle görevini yüklemiştir.Bu da diğer peygamberlerin yaptığı şeyleri yapmak zorundaydı.Yoksa bir kenara çekilip davetten geri kalması söz konusu değildi.Bütün peygamberlerin hayatı mücalede içinde geçmiş olup,Allah’ın vahyini insanlara tebliğ etmişler,dinin ikamesi için çaba sarfetmişlerdir.Hz Muhammed de böyle yapmalıydı.Artık kendisine yüklenmiş büyük işleri ve ağır yükü yerine getirmeliydi.Yattığı örtüsünden kalkıp uyanmalıydı.Düşüncelerdeki ve yaşamda uyuşukluktan silkinilmesi gerekiyordu.Çünkü kendisinin deyimiyle:”Artık uyku devri geçmişti”.Bundan sonra onun hayatı uyanıklık,meşakket ve uzun mücadeleden ibaret olacaktı.Bu mücadeleler hiçbir zaman başıboş olmayacaktır.Bu mücadeleye hazırlık için Allah,inananların gece kalkıp Kuranı tertil etmesini emrediyor. -RE-TE-LE- kelimesi;düzgün oldu,sıraya girdi,muntazam oldu,düzgün ve akıcı konuştu anlamlarına gelir. -RET-TE-LE kelimesi;düzenledi,sıraya koydu,bir şeye istikamet üzere düzenledi,düzenli ikame etti,sözü yerli yerinde akıcı,vurgulu söyledi anlamındadır. Bu kelime,düzen,program ve süreklilik içeren kavramsal bir yapıya sahiptir.Tertil üzere anlatılan okumak,bu temel üzerine kurulur ve gelişir.Bir süreç içinde inen Kuranın okunması bırakılmadan sürdürüldüğü zaman,pratik olarak Kuranın bir program içinde okunması ve uygulanması yani tertil ortaya çıkıyor: "Küfredenler dediler ki: «Kur'an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli değil miydi?» Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırıp-pekiştirmek için onu böylece (ayet ayet indirdik) ve onu 'belli bir okuma düzeniyle (tertil üzere) düzene koyup' okuduk.Sana bir misal vermezler ki, Biz onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana vermemiş olalım".Furkan/32-33 Ayette de açıkça ortaya konulduğu gibi Kur’an tertil üzere nazil olmuştur.Yani tedrici yapıya sahiptir.Bu tertil insanların içinde bulunduğu konumu göz önüne alır.Bu konuma binaen ayetler indirir ve müminlere bir metod ortaya koyar.Bu metod Rabbani bir metop olup,kıyamete kadar geçerlidir.İnsan bu tedrici metod sayesinde hiçbir zaman aşılması gereken bir merhaleyi aşmadan diğer merhaleye geçemez.Geçtiği anda metotdan,tertilden sapha,inhiraf başlamıştır.Bu durumda insanın aceleci olmasından kaynaklanmaktadır: “İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size ayetlerimi göstereceğim, bunu Benden acele istemeyin.”Enbiya/37 Acelecilik,vahyin tertil üzere okunmasıyla tam bir zıtlık oluşturuyor.Acelecilik tertilden uzaklaşmayı sağlar.Müslüman hiçbir zaman aceleci olmaz.Çünkü Müslüman bilir ki;dinin ikamesi için bir ömür bile yetmeyebilir.Müslüman adımlarını yavaş yavaş atar,merhaleyi atlanması gerektiğinde atlar.Önemli olan Müslüman için,Allah için çalışıp çabalamaktır. “Bizim uğrumuzda mücahede edenleri-çalışıp çabalayanları-biz elbette yollarımıza eriştireceğiz”Ankebut-67 Allah ayetlerinde Müslümanların öncelikle bu davaya yüklenebilmeleri için onların nefsi olarak hazırlanmalarını istiyor.Tevhid bir kainat nizamı olup,bunu uygulamakla görevli insandır.İnsanların pek çoğunun cahil, nankör ve hevasına uyan türden ve pek azının da şükredici olması nedeniyle,tevhidi yeryüzünde yerleştirmek gerçekten zordur.Tevhidin tebliğçileri öyle belaler,müsibetler,eziyet ve işkencelerle karşılaşırlar ki,Allaha imanla doygunluğa erişmemiş olan kalpler buna dayanamaz ve tebliğ görevini yerine getiremezler.Bu bakımdan,önce kadınlara,mala,mülke,çocuklara,her türlü eşyaya,ekinlere ve kazanca karşı beslenen aşırı sevgi hayatın amacı olmaktan çıkarılarak,salt Allahın rızasında doyuma ulaşmak tevhidin tebliğcileri için aşılması gereken ilk basamaklardır.Bu basamakları aşmak için tebliğçilerin Rabbıyla karşı karşıya durması ve günün hiç olmazsa belirli vakitlerinde miraca çıkıp, Rabbinin katına yükselmesi gerekir.Yani vahiyle içli dışlı olması,onu hayatıma nasıl aktarabilirim diye tefekkür etmesi gerekir.Bu vaktin en uygunu gece vakti olduğunu ayet bize bildiriyor. |
04Haziran 2009, 13:24 | Mesaj No:56 | |
Durumu: Medine No : 7328 Üyelik T.:
23 Şubat 2009 | re: BİR AYET BİR YORUM Alıntı:
__________________ | |
04Haziran 2009, 13:26 | Mesaj No:57 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | re: BİR AYET BİR YORUM
Müzzemmil ve Müddessir 1.ayetlerini "Ey örtüsüne bürünen" diye çevirmişler genellikle. Bu iki kelime arasında fark var mıdır acaba? |
04Haziran 2009, 13:38 | Mesaj No:58 | ||
re: BİR AYET BİR YORUM Alıntı:
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |||
04Haziran 2009, 14:22 | Mesaj No:59 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | re: BİR AYET BİR YORUM 5.Ayet-Biz sana (sorumluluğu) ağır bir mesaj tevdî edeceğiz; Bu davayı yüklenmek zor iştir.Çünkü insan her yaptığından sorumlu tutulacaktır.Allah insana en büyük sorumluluk olarak da Kuran’ı indirmiştir: “Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allah'ın korkusundan onu baş eğmiş, parça, parça olmuş görürdün. Bu misalleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz.”Haşr/21 İnsan yüklenmişti bu sorumluluğu.Kuranı hayata aktarmak zor iş olmasına karşın fıtrata uygun olduğundan,insanın yüklenebileceği bir sorumluluktur.Çünkü;”Allah insana kaldıramayacağı yükü yüklemez”.Bu ağır sözü yani Kuranı yerine getirmek,gecenin bir kısmını Allahla baş başa geçirmeyi gerektiriyordu.Bu zaman içinde Rasulullahdan Kur’an okuması ,Rabbinin adını anması ve gönlünü her şeyden arındırarak Rabbe yönelmesi isteniyordu. Bir eğitimdi Rasulullahın tabi tutulduğu.Ağır sözün gereklerini yerine getirebilmesi için bazen ağırlaşan,şartlara uygun bazen de hafifleyen bu eğitim,O’nun hayatının her anından eksik olmamıştır.Tevhidi tebliğ belirli bir zamana ait bir görev değildir.Bilakis Allah’ın Rasullerinin ve kullarının hayatlarının amacıdır.Şu da unutulmamalıdır ki hazırlık ile mücadele iç içedir.Yani Müslüman kendini davete hazırlamak için uğraşırken mücadeleden de geri kalmayacaktır.Kaldığı zaman onun hazırlığı mistik bir hazırlık olup,Müslüman bir davetçiye yakışmaz.Hazırlık ile mücadeleyi birbirinden ayırmak,iman-amel ayırımına benzer ki ters bir mantıkdır. “Biz sana kolay olanı yapmayı sana kolaylaştırırız”A’la/8 “Andolsun Kuranı öğüt olsun diye kolaylaştırdık.Öğüt alan yok mudur?”Kamer/17 “Allah kolaylık ister,zorlık istemez”Bakara/185 “Allah, buyruğuna karşı gelmekten sakınan kimseye işinde kolaylık verir”Talak/4 Allah Beled suresinde de bu yolun zor geçit olduğundan bahsediyor.İslamın kolay yol olmasıyla bunlar arasında bir çelişki var gibi gözükmektedir.Ama aslında bir çelişki yoktur.İslamın kolay yol olmasından söz edilirken,onun fıtrata uygun olması ortaya konuluyor.Bu yolda yürüyen insanının vicdanına ters olmadığı için ona zor gelmez. İnsan bu yolu takip etmeye karar vermeden önce insana gerçekten zor gelir.Bu yola girdiğinde nefsi hevesleri ve cahiliyye ile devamlı çatışacaktır.Ama Allah ona yardım edecek,yollarını kolaylaştırıp yoluna iletecektir. Eğer İslam kolay yol olmasaydı,ashab nasıl,sosyal baskı,işkence,eziyet ve pisikolojik baskı gibi cahiliyyenin tavırlarına karşı koyacaktı.İslam kolay yol olduğu için Allah onları muzaffer kıldı.Çünkü onlar fıtratın güçlerine dayanmaktaydı. |
04Haziran 2009, 18:41 | Mesaj No:60 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | re: BİR AYET BİR YORUM
Kuran davetçileri özellikle geceleri kalkmalı ve mutlaka Kuran çalışmalıdırlar.Lakin gece çalışması gündüz çalışmasından daha verimlidir huzur ve sessizlik ve kafa dağınıklığı gündüz vaktindeki gibi değildir. Kuran mutlaka tertil ile okunmalıdır. Kuran'ın ağır bir sorumluluğu olduğu ve tefekkür edilerek okunması.Kendilerini Kuran davetçileri görenlerin alakasız ve gereksiz her şeyden uzaklaşıp sadece Allah'a yönelmelidirler. Kuran davetçileri O'ndan başka ilah olmadığını iyi kavramalı, Allah'ı vekil tayin edip Allah'tan başka güç ve kuvvet olmadığının bilinci ile O'na güvenmelidirler,yapılan sataşma ve ithamlara karşı sabretmelidirler. Davet ettiği kimselerden ayrılırken onlarla tekrar görüşebileceklerini ve yüz yüze bakabileceklerini hesap etmeli, muhataplarının yanından onları darıltmadan, kırmadan ayrılmalıdırlar,ahireti yalanlayan inkarcıların akıbetini Allah'a bırakmalı, onlara süre tanımalıdırlar. Yaptıkları davetin hemen olumlu sonuç vermesini beklemeden sabredebilmeliler, eğer davetleri sonuç vermediyse hemen pesedip cezalandırmayı tercih etmemelidirler. Onlardan bazıları ya zaman içinde doğru yolu bulacaklar, ya da bu dünyada veya ahirette Allah tarafından cezalandırılacaklardır. |
Konuyu Toplam 14 Kişi okuyor. (0 Üye ve 14 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
su-su-yorum ! /medineweb | su damlası | Gönülden Dökülen Nağmeler | 233 | 05 Ekim 2024 21:59 |
Yorum Sizin Medineweb | İslaminesil | Serbest Kürsü | 190 | 14 Ağustos 2024 23:24 |
Medineweb -ÜÇ üye ÜÇ- Yorum | Medineweb | Forum Etkinlileri | 257 | 26 Aralık 2023 19:55 |
Bir Nükte Bir yorum... | İslaminesil | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 12 | 14 Aralık 2014 09:16 |
Ders Ayet-i: İbrahim Sr. syf: 260 Ayet:31-34 Kutsiyye syf: 28 | sakin | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 26 Aralık 2009 20:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|