|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 17 Nisan 2008 (02:43), Konuya Son Cevap : 18 Ocak 2012 (00:09). Konuya 23 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
30 Nisan 2010, 20:35 | Mesaj No:21 | |
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
BAŞÖRTÜSÜ ALLAHIN YAP DEDİKLERİ ARASINDADIR. Fakat emrin yapılmaması kişinin vicdanına bırakılması veya dayatma yapılmaması ile toplumun huzuru ne kadar etkilenir ? İsterseniz bu açıdan ele alalım konuyu BAKIN TOPLUMUN HUZURUNDAN BAHSEDİYORUM VE TESETTÜRÜN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKİYORUM Kİ TOPLUMUN HUZURU BUNDAN NE KADAR ETKİLENİR DİYORUM. Bununla ilgili bir yazı hazırlamak üzereyim. İnşallah birlikte değerlendiririz
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
30 Nisan 2010, 22:47 | Mesaj No:22 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye )
İnsana verilen nimetler sayesinde en küçük fitneden en büyüğüne kadar her hususta hassas duyarlılıkta olması islami olmayan durumlarda tepkisini ortaya koyabilmelidir. Önemsenmeyen küçük fitneler büyük fitnelere kapı aralar her daim.Ümmetin her daim uykuda kalmasını isteyen çevreler üstlendikleri görevleri icabı fitneyi yaymak için her yola başvurmaktadırlar.Günümüzde en büyük fitne diyebileceğimiz ‘’ŞEHEVİ’’ istek ve arzulara meyil bu kesimlere en büyük fırsatı vermektedir,zayıf karaktere sahip Müslümanlar bu fitneye düşmektedirler reklamından tutunda elbisesine kadar her alanda avcılar bu insanları kendi isteklerine esir etme çabasındadırlar İşte bu hususta Müslümanların fitneye düşmemesi için toplumun düzeni için ahlaki değerlerin yaşanması için bu ve benzeri ilkelerin devamını sağlamak adına hukuk ilklerini uygular bu uygulama asla zorlama değil bilakis güven ve huzurun teminatıdır.. İslam süslenme ve güzelliği göstermeye meyilli olan fıtri isteklere rağmen belli hükümler ile Allah’ın nuru ile aydınlanan Mümin Erkek ve Kadınlara emirlere uyma farziyeti yükler İslam’ın emirlerine uyma hususunda tereddütsüz bir teslimiyeti öngörür bu hususta sorumluluk yükler…. Günümüz sözde modern ! ama hakikatte cahiliye olan yaşam standartlarında göğsünü ve başını pervazsızca ahlaki erdemleri yok sayacak derecede şehevi isteklere mahkum olmuş bir toplum saçı boynu küpesi bileziği vb hususlarda ölçüyü kaçırmıştır.. Nisa suresi 31 ayeti kerimesi Nazil olduğunda Hz Aişe annemizden nakledilen şu rivayet teslimiyetin ne denli olduğunun izahıdır: "Allah ilk hicret eden kadınlara rahmet etsin. "Baş örtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar" ayeti inince fistanlarını parçalayıp onunla örtündüler" (Buhari) Bu izahatlar ile İslam toplumunun hissiyatı helal dairesi içinde güzelliğe olan sempatisini arındırmıştır.Güzellik ile toplumdan istenen hayvansal duygular değil bizzat insani duyguları en güzel biçimde yükseltmedir….. Sizin dediğiniz bazda bakacak olursak İslam’ın haram saymış olduğu fiillerin tamamı her zaman İnsanların aleyhine olan davranış ve tutumlardır. işte bu noktada Toplumun ıslahı ve haklarını koruma adına şehvetten riyadan azgınlıktan muhafaza etme adına belli ilkeleri uygulaması Yine İnsanların huzur ve güvenliği içindir.Abdülhamit abi sizinle bu konuda hemfikirim Toplumun dejenere olmaması haya ve edebin elden bırakılmaması adına İslam inancını benimseyenler emirlere uyma hususunda mükelleftirler bu mükellefiyet huzurun sağlanması adınadır…. Evet abim sizin dediğiniz açıdan bakılınca yapılan uygulamalar zorlama değil bilakis temel ilkeler olarak sunduğumuz kavramların devamı içindir.Teşekkürler güzel bir bakış açısı oldu benim içinde…. |
01 Mayıs 2010, 18:15 | Mesaj No:23 | |
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
Yazdıklarınıza ilave yapmam gerekirse şöyle diyebilirim; Bir islam ülkesinde yaşayanlar eğer kuran dinini yaşamak istiyorlarsa, yani pek büyük bir çoğunluk şeriati benimsemişlerse artık hiç kimse o şeriate aykırı bir durum sergileyemez. Ferdi olarak da Ben bu şeriati yaşamak istemiyorum da diyemezler. Deseler o yöreden çıkmaları gerekir. O topluma karşı davranışlarıyla yükümlü olduğu bir zorunluluktur. Bakın dinen zorlama demiyorum. Zaten dinde zorlama olmaz. Ancak sizinde önemle belirtiğiniz gibi Toplumun ıslahı ve haklarını koruma adına şehvetten riyadan azgınlıktan muhafaza etme adına belli ilkeleri uygulaması Yine İnsanların huzur ve güvenliği içindir. Yalnız başörtüsünü kastetmiyorum. Kuranın emrettiği tesettürün önemine ve zorunluluğuna dikkat çekiyorum ki, Başörtüsünü takıp ta nice çıplak olan kimseler var. Başörtüsünü taktıkları halde cinsel cazibelerini sergileyenler kuranın nur 31 ayetine göre örtünmüyorlardır. Kuranın emrettiği tesettür insanın olduğu gibi toplumun huzur ve nizamını sağlamaya yöneliktir. Sağlıklı bir toplum yapısını oluşturmayı prensib edinir..İnsan saadetini, namus şeref hayayı korumayı ön plana alır. Bu amaca yöneliktir. Tesettürdeki hikmet nedir. BUnu rabbimiz kuranda bakın şöyle açıklıyor. Ahzab 59: .....Tanınmaları ve incitilememleri içindir. İncitilme ihtimali var ki, kuran bunu açıkça böyle söylüyor. Bu ayete riayet edilmezse O toplumda huzur ve güven ve toplum mutluluğu nasıl sağlanır. Sağlıklı bir toplum yapısı ortaya çıkar mı ? İslami bir tesettürle bakılması haram olan yerlerinin hiçbiri açık değildir, ayrıca da cazibe sunan hiçbir yerler de açık değil kapalı ve örtülü. İşte böylece bir erkek kadına baktığında onda nefsani arzu oluşturacak hiç birşey göremiyecektir. O Bayan başta takva elbisesi olmak üzere, Allahın emrettiği dış elbisesi ile korunmuş ve ona bir değer, bir saygı atfedilmiştir. İşte bu elbiseyi giyenler, kendilerini münafık, kafirlere karşı onların şeytani ve nefsi amellerine karşı korur ,onları sanki birer kalkan veya zırh gibi muhafaza altına alır. İşte bu nedenlerden dolayı da onlar eziyet görmezler. Yani kötü maksatlı erkekler tarafından sözlü taaruzda bulunulmazlar, onlara sarkıntılık etmezler, söz ve haya yönünden inciltinmez , takip edilmez ve kötü söz ve hitaplarla zinaya da zorlanmazlar. Çünkü bunları yapacak olan erkek takımı bellidir. Maalesef Mümin olmayan Erkekler şeytandan ve nefsinden bir dürtü ve bir vesvese aldığında kadına hoş olmayan her türlü muameleyi yapabilmektedirler. İşte kadının örtünmesinmdeki asıl amaç burada kendini açık gösteriyor , ŞER ri ortadan kaldırmak ve bu örtünme ile şeytanin vesvesesini etkisiz hale getirmek,şeytanın fesat yolunu kapamak, ve şeytandan gelebilecek her türlü hayasızlığın önüne geçmektir. Yani siz örtünme ayetine uyduğunuzda daha başlangıçtan itibaren şeytanın önemli bir kozunu elinden alıyor, yok ediyorsunuz ki, bu koz ki, onun vesvesesi ve telkinleridir. İşte şeytanı ve onun azgın taraftarlarını bu şekilde etkisizleştirsiniz ve şer olan bir olayın çıkmamasına da öncülük edersiniz ki bu toplum huzur ve güveni için en önemli şarttır Anlaşılacağı üzere toplumun düzeni ve huzurunu sağlamak için Allahın emirlerinden biri olan tesettürü uygulamak şart ve zorunludur. Yani toplum adına zorunluluktur. Fert adına değil, ferdin topluma, toplum düzenine karşı uyacağı yükümlülük açısından zorunluluktur. Yaşadığı bu topluma karşı yükümlü olduğu zorunluluk olacaktır. (Allahın nizamına karşı olacaktır.) Evet, Bu aynı zamanda da belli ilkeleri uygulama adına bir zorunluluktur. Neden zorunluluk diyorum ? Toplumun selameti güveni ve huzuru için. Toplumun ıslahı ve haklarını koruma adına şehvetten riyadan azgınlıktan muhafaza etme adına belli ilkeleri uygulama adına zorunluluk. Şeytanin vesvesesini etkisiz hale getirmek, şeytanın fesat yolunu kapamak, ve şeytandan gelebilecek her türlü hayasızlığın önüne geçmek üzere zorunluluktur. Ve bu zorlama ve zorunluluk Yine toplumun (İnsanların), huzur ve güvenliğini korumaya yönelik olduğu içindir. NOT: İslami sitede Yazar iken, bu konuda benimle yapılmış bir röportaj var yazacağım
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
18 Ocak 2012, 00:09 | Mesaj No:24 |
Durumu: Medine No : 13855 Üyelik T.:
22 Mayıs 2011 | Tevbe Suresinin Son 2 Ayetini Reddedenler
Bazı insanlar, birtakım kelime sayımlarına dayanarak, Tevbe suresinin 128. ve 129. ayetlerinin Allah tarafından indirilmiş ayetler olmadığını iddia etmekte ve bu iddialarına taraftar toplayabilmek için, özellikle, Tevbe suresinin 128. ayetinde geçen "rahîm" sıfatının peygamberimiz için kullanılamayacağını öne sürmektedirler. Bunun üzerinde niçin bu kadar önemle durdukları gayet açıktır: Gerçek bir müslüman, Allah'a şirk koşmaktan çok korkar! İşte, Tevbe suresini inkar edip, başkalarının da kendileri gibi inkarcı olmasını isteyenler, müslümanların bu samimi çekincesini sömürmeye çalışmaktadırlar! Arapçada fiillerden, belli kalıplar çerçevesinde, o fiili işleyen (ismi fail) ve o fiilden etkilenen (ismi mef'ul) gibi isimler türetilir ve bunlar farklı cümlelerde, değişik amaçlar için kullanılabilir. "Rahime" fiilinden türeyen bazı isimler şu şekildedir: Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi, Arapça dil kurallarına uygun olarak, "rahime" fiilinden, çeşitli tekil ve çoğul isimler türetilebilir ve bunlar da farklı cümlelerde değişik amaçlar için kullanılabilir. Örneğin 48/29. ayette, rahîm kelimesinin çoğulu kullanılmıştır. "Muhammed, Allah'ın elçisidir ve onunla birlikte olan kimseler inkarcılara karşı olabildiğince kuvvetli, kendi aralarında çok merhametlilerdir..." [/SIZE][/FONT](Fetih Suresi, 29. ayet) Eğer rahîm sıfatı, yalnızca Allah için kullanılması gereken bir sıfatsa, yukarıdaki ayette Allah, bu sıfatın çoğulunu kullanmakla -haşa- müslümanları kendine ortak (!) mı koşmakta ve böylece müşrik mi olmaktadır? Elbette hayır! Ne Tevbe suresinin 128. ayetinde peygamberimize "rahîm (çok merhametli)" demek, ne de Fetih suresinin 29. ayetinde müslümanlar için "ruhamâu (çok merhametliler)" demek sakıncalıdır. Doğrusu şu ki; Allah merhametlilerin en merhametlisidir! Bu da Kuran da pek çok yerde zaten ifade edilmektedir: "Sen, merhametlilerin en merhametlisisin!" (7/151) Bir sıfat hem Allah için hem de bir insan için kullanılabilir. Günlük hayatta da buna benzer cümleler kurarız. Mesela, ibretlik bir durum karşısında "Allah'ım çok büyüksün!" derken, başka zaman Van Gölü'ne bakıp "Çok büyük bir göl!" diyebiliriz. Bu bir şirk olmaz! Ancak müslüman kardeşlerimizin endişelerini de anlayışla karşılamak gerekir; çünkü onlar, Allah'a şirk koşma endişesinden dolayı böyle davranıyorlar. Yani temelde masum ve samimi bir çekinceleri var! Onun için, bu çekinceleri tamamen gidermek adına, Kuran'dan başka bir örnek daha verelim. Allah, sadrımızı genişletsin! "Rabbim zengindir, kerîmdir!" (27/40) -Allah için kullanılmış- "Onlardan önce Firavun'un kavmini imtihan ettik; onlara kerîm bir elçi geldi." (44/17) -Hz.Musa için kullanılmış-[/CENTER] |
Konuyu Toplam 7 Kişi okuyor. (0 Üye ve 7 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Tevbe | ÂlâLeyl | Serbest Kürsü | 0 | 14 Mart 2021 07:53 |
Muhteşem Tefsir Kulliyatı / 28 tane ayrı tefsir... | enderhafızım | Tefsir | 21 | 08 Ocak 2019 11:13 |
Tevbe Namazı | NUR | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 11 Nisan 2009 00:35 |
Tevbe duası okursam tevbe etmiş olurmuyum? | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 09:21 |
''BU TEVBE HİÇ İŞE YARAMIYOR !..'' | Arın | Serbest Kürsü | 1 | 15 Ocak 2009 14:11 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|