|
Konu Kimliği: Konu Sahibi ÂlâLeyl,Açılış Tarihi: 05 Ekim 2020 (19:26), Konuya Son Cevap : 03 Aralık 2020 (13:13). Konuya 4 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Ekim 2020, 19:26 | Mesaj No:1 |
SÃD SÃD İzzet ve ayrılik içindekileri okudum. Dediler ki "Zikr aramızdan ona mı indirildi," İzzet sahibi değildi onlar, sadece izzet içindeydiler buna rağmen izzete kıyamayışlarını okudum. Sonra iki kardeşin Hz. Davud'un huzurunda davalaşmasini okudum. Bir koyunu paylasamayan iki kardeşi, bir koyuna kıyamayan bir koyundan vazgeçemeyen iki kardeşi okudum. Sonra Hz. Süleyman'ı okudum. Ona sunulan atlara kıymaya hazır Süleyman'ı. Kıydı mı kıymadı mı Allah bilir amma o cümlesinden Allah emrederse dünyanın şah damarını kesmeye hazır olduğunu okudum. Sonra Hz. Eyüb'ü okudum. İzzet içinde değildi. Ve zikir icin değil koyunlarından, değil atlarından, ailesinden vazgeçmişti! Sonra İbrahim'i, İshak'ı Yakub'u an dedi Rabbim. İzzete kıymak mı? Koyuna kıymak mı? Ata kıymak mı? Eyüb gibi ailesine kıyılmak mı? Evladına kendi eliyle kıymaya hazır İbrahim'i andım. Yusuf'undan sonra bir de Bünyamin'i yollayan Yakub'u andım. Sonra İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i an dedi Rabbim. Koyuna kıyamayan kardeşleri hatırladım. Ölmeye hazır İsmail'i andım. Sonra bütün meleklerden vazgeçercesine Adem babamızın önünde secde ettiren Allah'ı okudum. O'dur Vahidul Kahhar, ve yine O'dur Azizul Gaffar! Ne güzel Rab. Ne güzel Allah! | |
Konu Sahibi ÂlâLeyl 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
SEÇİM 2023 | Gündem/ Manşetler | Kara Kartal | 1 | 233 | 13 Mayıs 2023 20:47 |
Arafatlar | Serbest Kürsü | ÂlâLeyl | 12 | 2179 | 16 Ağustos 2021 03:57 |
Davet | Serbest Kürsü | ÂlâLeyl | 0 | 383 | 31 Temmuz 2021 18:57 |
Hicr Suresi Ortak Çalışmamız | Tefsir Çalışmaları | Mihrinaz | 23 | 4960 | 09 Mayıs 2021 22:56 |
HİCR - Genel/Davet | Tefsir Çalışmaları | ÂlâLeyl | 4 | 600 | 08 Mayıs 2021 06:57 |
07 Ekim 2020, 15:05 | Mesaj No:2 |
Farklı bir açıdan tekrar yaklaşalım. 1. Kısımda izzet içindeki kafirler "Zikir aramızdan ona mı indirilmiş," derler. Yani biz daha izzetliyiz, otorite sahibiyiz. Otoritesini uygulayacak güç sahibiyiz. Ve biz daha zenginiz. Kısacası biz daha hayırlıyıza getirirler sözü. Son kısımda ise İblis der ki "Ben, daha hayırlıyım!" 2. Kısımda iki kardeşin davalaştığını görürüz. Biri diğerine aziz gelmiştir. Sondan ikinci kısımda cehennemliklerin tartışmasını dinleriz. Tıpkı tartışan/davalaşan iki kardeşte kullanılan kelime kullanılır. "Hasımlaşmak". Bu defa cehennemde iki grup hasımlaşır. Ve hani iblis ve kafirler biz daha hayırlıyız diyordu ya, bunlar da "Şer olanları neden görmüyoruz?" diye sorarlar. Adamlar cehenneme girmiş hâlâ kendilerini daha hayırlı görüyorlarmış gibi. 3. Kısımda Hz. Süleyman o muhteşem sözü söyler: "Ben gerçekten hayrı sevmeyi Rabbimin zikrinden sevdim!" Hayrı sevmemiştir Süleyman. Hayrı sevmeyi sevmiştir. Arada müthiş bir fark vardır. Hayrı sevmeyi de Rabbinin zikrinden sevmiştir." Örneğin ben sakalı hiç sevmem. Ama sakalı sevmeyi severim peygamberin sünnetinden ötürü. Sakalın hiçbir değeri yoktur gözümde. Resulullâhın (sav)sünnetidir değerli olan. O yüzden sevmeyi severim sakalı. Bir de bazı kişiler var ve davranışları âdeta şöyle der "Ben Rabbin zikrini sevmeyi paradan ötürü sevdim," Hz. Süleyman ise buyurmuştur: Ben hayrı (para, güç, otorite, her turden hayirli şeyi) sevmeyi Rabbimin zikrinden sevdim." Sondan üçüncü bölüme baktığımızda ise İsmail'i, Elyesa'yı ve Zülkifl'i görürüz. Allah buyurur "Onlardı hayırlı olanlar!" 4. Kısımda Hz. Eyüb'e nusb ve azapla dokunuluşunu görürüz. Ailesini kaybettiğini anlıyoruz. Neden bir peygambere azap ederler? Tabii ki zikirden vazgeçmesi için. Ama o seçimini yapmıştır. Hayırlı olan koyunlarım, atlarım, evim, çocuklarım, ailem değil Allah'ın zikridir demiştir ve vazgeçmemiştir. Sondan 4. Bölumde ise İbrahim'i İshak'ı ve Yakub'u anarız. Allah'ın bir işaretiyle her türden hayırdan vazgeçecek olan o güzel Peygamberleri. Hayr mı? Allah buyuruyor: Onlardı mustafeynel ahyar "seçilmiş hayırlı olanlar". Neml 59: De ki: Elhamdülillâh! Seçtiği kullarına selam olsun! Allâh mı yoksa onların ortak koştukları mı hayırlı? SübhanAllâh! Allâh her şeyden daha hayırlıdır! | |
03 Kasım 2020, 01:22 | Mesaj No:3 |
Kafe sahibi ile garson arasında büyük bir kalabalık vardı. Doğum günü yaklaşan kız yanındaydı ve patronun garsona ulaşması mümkün görünmüyordu. Garson ise bir masada müşterinin biriyle sohbet ediyordu. Göz göze gelmeyi bekledi ve o an geldiğinde gizlice pastayi getirmesini, vaktin geldiğini işaret etti. Bir süre bekledi ama garson hâlâ sohbet ediyordu. Gizli işaretini anlamamış mıydı? Tekrar denedi. Tekrar gizlice kaş göz işareti yaptı ama garson hic oralı olmadı. Bir daha göz göze geldiklerinde pasta işareti yaptı. Açık açık işaret etti. Bir de mumlara üfleme işareti yaptı. Garson hâlâ sohbete devam ediyordu. Seslendi. "Pastayı getirir misin lütfen zaman geçiyor." Bütün sürpriz bozulmuştu. Garson pastayı getirmeyip sohbetine devam edince buyurgan bir sesle emretti: "Pastayı getir! Hemen!!!" Velâkin garson hiç umursamadı bile. Sinirlenmişti ama o pastayı getirtmeliydi. Herkes patrona ve onu dinlemeyen garsona bakıyordu. "Pastayı getirirsen o hep istediğin yüzde yirmilik zammı yapacağım," diyerek garsona sevecen bir tebessüm sundu. Garson da ona güldü ama müşteriyle sohbetine devam etti. Bağırdı patron "Ya o doğum günü pastasını hemen getirirsin ya da seni doğduğuna pişman ederim!" Vahiy: Gizli işaret: Patron gizlice pastayi getirmesini işaret etti. Ayet: İşaret: Patron açık açık pasta işareti yaptı. Zikir: Söylem: Patron pastayı getirmesini söyledi. Emir:Otoritenin kullanımı: Pastayi getirmesini emretti. Vaad/Büşra: Pastayi getirirse garsonun istediği yüzde yirmilik zammı müjdeledi. Nüzur/Uyarı: Tehdit: Pastayi getirmezse doğduğuna pişman edeceğini söyledi. Allah vahiyle gizlice işaret eder. Ayetlerle açık açık işaret eder. Zikirle söyler. Emirle emreder. Büşra ile müjdeler. Nüzur ile uyarır. Kimisi vahiyi tanır. O kadar yakındır Rabbine. Kimi Rabbinin ayetleri ile hemen o işaretin gereğini yerine getirir. Kimi ayete bakar. Ayetin manasını yakinen bilir/işaretin manasını yüreğinde hisseder ama der ki "Allah açık açık söylemedi ki..." Allah açık açık beyan eder, zikreder, söyler de. Kimileri sözden de anlamaz. Onun zikri emirdir oysa ama emir kipinin kullanılmasını bekler o işi yapmak için. Allah emreder. Kimisi emre de itaat etmez. Vaadde bulunulur. Kimisi vaadlere de gözlerini kapatır. Uyarır da Rabbimiz. Uyarıyı da görmezden gelirse... Allah Rahman'dır, Rahimdir ve azabı çok şiddetlidir. Emir/Otorite: Davud ve mahkeme. Büşra,Vaad: Süleyman ve sunulan atlar. Nüzur,Tehdit: Eyüb ve ailesi. Zikraddar'da yaşıyoruz. Allâh'ın ayetleri her yerde. Rabbimizin işaretlerini hissediyor, yakinen biliyoruz ama görmezden gelip "Tesadüf" diyoruz. Zikraddâr'da yaşıyoruz. Allâh bizi zikraddâra halisane halis kılsın. Onun bir işareti yetsin emrettiğini yapmamıza. Allâh bizi ayetlerini/işaretlerini tanıyanlardan kılsın ve biz de o işaretin gereğini yapalım inşaAllâh. Neml ﴾93﴿ Ve şunu da söyle: "Hamd Allah’a mahsustur. O, işaretlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. | |
30 Kasım 2020, 15:06 | Mesaj No:4 |
"BÜYÜKLENDİN Mİ YOKSA YÜCELERDEN MİSİN?" Allâh Âdem babamızı yaratmıştır ve tüm meleklere secde etmesini emretmiştir. Rabbimiz, iblisin büyüklenip kafirlerden olduğunu açıkladıktan sonra iblise sorar: 'Ey iblis! Benim iki elimle yarattığıma secde etmekten seni ne engelledi? Büyüklendin mi yoksa yücelerden misin?" Sorunun iki cevabı vardır: 1-Evet, büyüklendim. Yani aslında ben küçüğüm ama büyükleniverdim. 2-Ben büyüklenmedim! Ben zaten YÜCEYİM! Allâh, iblisin ne yaptığını daha soruyu sormadan bize açıklamıştı. Büyüklenmişti ve kafirlerden olmuştu. Peki kafirlerden olması nasıl? Kafir örten demektir biliyorsunuz, nasıl örtenlerden oluyor? Neyi örtüyor? Hadi iblisin cevabını inceleyelim: Allah ona büyüklendin mi yoksa yücelerden misin diye soruyor velakin iblis soruya cevap vermiyor ve diyor ki: Ben ondan daha hayırlıyım. Beni bir ateşten yarattın onu ise bir çamurdan yarattın. Neyi örtüyor iblis? Allâh'ın emrine karşı gelişini örtüyor. Konu asla kimin kimden daha hayırlı olduğu değildi. Hayırlı olan her zaman Allâh'ın zikridir. Allâh yerdeki böceğe secde edecksin dese o böceğe secde edeceğiz çünkü emir yalnız ve yalnız Allâh'ındır. Bizim böcekten hayrlı oluşumuz, üstün oluşumuz vs. konuya dahil değil. Konu Allâh'ın emrine uyacak mıyız yoksa uymayacak mıyız. iblis, Allâh'ın emrine uymuyor ve bunu öyle güzel örtüyor ki biz "Allâh'ın emrine uyup uymadığını değil, ateş mi üstün yoksa çamur mu" onu tartışıyoruz. Bu büyükleniş ve örtüş üzerine Allâh onu kovuyor. "Hemen çık oradan! Çünkü sen, artık kovuldun!" ve devam ediyor "Kesinlikle din gününe kadar lanetim üzerindedir." iblis, Allâh'ın "emrine" bizzat karşı gelmesine rağmen Allâh onu cehennemle filan cezalandırmıyor. Kovuyor. Zikrine uymayan iblisi zikrinden mahrum ediyor ve "lanetim üzerindedir!" diyor. iblis bu defa izin istiyor: "Ey Rabbim, beni geri bırak diriltilecekleri güne kadar" Allâh, iblisin duasını kabul buyuruyor. Zikre uymamasına rağmen hemen bu olayın ardından Allâh, iblisin duasını kabul ediyor ve ona izin veriyor! "Haydi, sen, malum vakte kadar geri bırakılanlardansın!" iblis'in malum vakte kadar izni vardır artık. O yüzden yapacağını rahatça yapacaktır. Ve der ki: "Senin izzetine yemin ederim ki ben onları azdıracağım. Ancak muhlis kulların hariç!" Yine izzet konusuna geri döndük! İzinli olan iblis rahatça konuşuyor ve Allâh'ın izzetine yemin ediyor! İzzet, emir gücüdür, otoritedir. Yani iblisin yeminini şöyle okuyabiiliriz: Bir işaretinle emretmene yemin olsun ki onları azdıracağım ve ayetlerinin/işaretlerinin gereğini yapmayacaklar ancak ihlaslı kulların hariç! Zikirle/söylemle emretmene yemin olsun ki onları azdıracağım ve zikrinin gereğini yapmayacaklar ancak ihlaslı kulların hariç! Otoritene/ emirle emretmene yemin olsun ki onları azdıracağım ve emrinin gereğini yapmayacaklar ancak ihlaslı kulların hariç! Mülk senindir. Zenginliğine yemin olsun ki onları azdıracağım ve vaadlerine/müjdelerine uyup gereğini yapmayacaklar ancak ihlaslı kulların hariç! Otoriteni uygulayacak güç sende vardır ve o gücüne yemin ederim ki onları azdıracağım ve gücünü tanımayacaklar, tehditlerini görmezden gelecekler, duymazdan gelecekler ancak ihlaslı kulların hariç! Kimdir ihlaslı olanlar? 46. ayette görmüştük ihlaslı olanları: İbrahim, İshak, ve Yakub. Allâh'ın bir işaretiyle evlatlarından vazgeçenler. Allâh onlar için "zikraddar'a halisane halis kıldık." diyordu. Allâh'ın bir işareti yetiyordu zikre uymaları için. Ama iblis, zikre halis olmadığı gibi, Allâh'ın zikrine tabi olmayıp secde etmediği gibi bir de Aziz olan Allâh'ın izzetine yemin ederek halis kullar hariç herkesi azdıracağını söylüyor. İzinli olduğu için rahat rahat konuşuyor iblis. Bu söz üzerine Allâh, iblise diyor ki: "Doğru söyledin, Ben hep doğruyu söylerim." Yani evet, muhlis olmayan kullar hariç herkesi azdıracak iblis. Ve Allâh devam ediyor: "Andolsun, dolduracağım cehennemi seninle ve sana tabi olanların hepsiyle!" Sıralama şu şekildeydi: Önce işaretle emir. Sonra zikirle emir. Sonra otoriteyle/emirle emir. Sonra vaad ya da büşra. Sonra ise tehdit geliyordu. Allâh emrediyor. Rab olarak yani otorite olarak emirle secde etmelerini emrediyor. Emre uymayan iblis zikirden mahrum ediliyor. Azdıracağını söyleyince bu defa müjdeleniyor. Neyle müjdeleniyor? Cehennemle. İblis "Ateş daha hayırlı," demiyor muydu? Müjde ona, cehenneme girecek. Hayırlı bulduğuna kavuşacak. Allâh'ın zikri her şeyden daha hayırlı değil midir? Peygamberimize selam olsun! İşaretlerle ona zikirden vazgeçmesini işaret etti o izzet ve ayrılık içindekiler. Sonra zikrederek doğrudan Allâh'ın zikrinden vazgeçmesini söylediler. Sonra üzerinde bir otorite gibi zikirden vazgeçmesini emretmeye kalkıştılar. Allâh'ın zikrinden vazgeçsin diye mal mülk ile vaadde bulundular. Sonra tehdit ettiler. O Allâh'ın zikrine tâbiydi. Ne işaretleri ne sözleri ne emirleri ne vaadleri ne tehditleri onu Allâh'ın zikrinden vazgeçirmedi. Vaadde mi bulunuyorlar? Dedi ki amcasına: “Ey amca! Allâh’a yemin ederim ki güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler yine de bu davadan vazgeçmem!" Tehditte mi bulunuyorlar? Aynı cümlede devam etti: "Ya Allâh bu dini hakim kılar ya da ben bu yolda yok olur giderim.” 86: De ki: Ben ona karşı bir ücret istemiyorum. Ben, yapmacık davrananlardan değilim! 87: O ancak zikirdir âlemler için! 88: Onun haberini bir zaman sonra kesinlikle bileceksiniz. | |
03 Aralık 2020, 13:13 | Mesaj No:5 |
Enam 86: İSMAİLl'i ELYESA'yı YUNUS'u Lût'u da. Onların her birini insanlara üstün kıldık. Enbiya85: İSMAİL, İDRİS ve ZÜLKİFL, hepsi sabredenlerdendi. Sâd 48: İSMAİL, ELYESA Ve ZÜLKİFL'i de hatırla. Onların hepsi hayırlıydı. Sad 84: Dedi "Doğrudur. Doğruyu söylerim." Meryem 54:Kitapta İSMAİL'i de an, çünkü o cidden va'dinde sadık idi, ve bir Resul, bir nebiydi. Meryem 55:Ehline, namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi, Rabbinin katında da rızasını kazananlardandı. Meryem 56:Kitapta İDRİS'i de an, çünkü o bir sıddık, bir nebiydi. Meryem 57:Biz onu yüce bir yere yükselttik. | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|