|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Kudüs*,Açılış Tarihi: 28 Kasım 2011 (08:55), Konuya Son Cevap : 27Haziran 2012 (19:21). Konuya 11 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme: |
27Haziran 2012, 19:21 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İlahiyat Önlisans 2.Sınıf Tefsir ünite özetleri
ÜNİTE 9 KUR’AN’DA FİTNE FİTNE KELİMESİNİN SEMANTİK YAPISI Fitne kelimesi Arapça f-t-n kökünden türemiş bir isimdir. Bu kök fiil olarak fe-te-ne yeftinü mastar olarak da fetn fütun fitne ve meftun kalıplarıyla kullanılmaktadır. F-t-n kökünün Arap dilindeki anlamları şunlardır; 1. F-t-n kökünün ilk temel anlamı yakmak ve bir şeyi ateşle yakmaktır. 2. Bir şeyi ateşim içerisine atmak ve ateşte eritmek. 3. Bir şeyi sınamak denemek test etmek ve denemek için özellikle güç işlere maruz bırakmak. 4. Öldürmek azap ve işkence etmek eziyet etmek sıkıntı ve belaya sokmak ve sıkıntıya düşmek. 5. Bir şyin kalbe çok hoş ve sevimli gelmesi insanı ne yapacağını bilmeyecek derecede şaşkına çevirmek tutkun olmak ve aşık olmak. 6. Bir şeyi istemede çok aşırı gitmek. 7. Döndürmek vazgeçirmek ve kişiyi üzerinde olduğu durumdan uzaklaştırmak. 8. Birini ayartmak azdırmak ve saptırmak. 9. Kötülüğü istemek ve kötü yola düşmek. 10. Fitnenin(fitne kabul edilen bir şeyin) içine düşmek birini fitnenin içine düşürmek ve dalalete düşmek. 11. İnsanlar arasında kargaşa ve huzursuzluk çıkarmak. 12. Cin ve şeytanların musallat olmasıyla belaya uğramış ve fitneye tutulmuş kimse. KUR’AN’DA FİTNE KAVRAMININ KULLANIMI Anlamsal Kullanma Kur’an’ı Kerimde fitne kökünden türeyen kelimeleri anlamsal açıdan geniş bir kullanımının olduğunu görmekteyiz. Sözlüklerde geniş anlamlar kümesini kucaklayan fitne Kur’an’da da çok farklı anlamlarda kullanılan müşterek bir lafızdır. Kavram bu yönü ile Kur’an ilimlerinden el-vücuh ve’n-nezairin ilgi alanına girmektedir. Bu ilim ile ilgili bazı eserlerde fitnenin Kur’an’da ki farklı anlamları üzerinde durulmuştur. Dameğani (478/1085) “Kamusu’l-Kur’an” adlı eserinde fitnenin türevleriyle birlikte Kur’an’da şu onbir farklı anlamı içerdiğini belirtmiştir. Şirk; küfür; azap; imtihan; ateşle yakma; öldürme; doğru yoldan alıkoyma; sapıklı; mazeret; fitne; delilik. İmtihan Denem Sınama Yaygın anlamıyla imtihan kabiliyeti ölçmek için yapılan yoklama ve kişinin manevi direnme gücünü ortaya koyan zor durumu ifade etmek için kullanılır. Fitne kelimesi Kur’an’da en çok bu anlamda kullanılmıştır. “Her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan (fitne) olarak sizi hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ve siz ancak bize döndürüleceksiniz.” Mealindeki 21/Enbiya suresinin 35. Ayetinde geçen fitne kelimesi de imtihan ve sınama anlamında kullanılmıştır. Her canın ölümü tadacağının insanların hayırla ve şerle imtihan edileceklerinin belirtildiği bu ayette görüldüğü üzere gerek nimetle ve gerekse bela ile insanın imtihana tabi tutulması fitne ile ifade edilmiştir. Baskı Zulüm İşkence Bir kişinin bir kişiye veya bir topluluğun başka bir topluluğa eziyet ve kötülük yapması baskı zulüm ve işkence sözcükleriyle ifade edilir. Bunlardan baskı bir şeyi sıkma zorlama kuvvet ve zor altında bulundurma veya bulunma bir kişinin davranışlarında hareket ve düşüncelerinde serbest olmaması anlamını ifade eder. Bakara suresi 191. Ayetinde geçen fitne kelimesi özellikle inanca yönelik olarak yapılan baskı zulüm ve işkence anlamını ifade etmektedir. Bu husus sözünü ettiğimiz ayetin hem yer aldığı bağlamdan hem de nüzul sebebi ve ortamından anlaşılmaktadır. Sapma Saptırma ve Ayartma Fitnenin sözlük anlamları arasında sapma saptırma ve ayartmanın da olduğunu belirtmiştik. Bunlardan sapma doğruluktan ayrılma yanlışa saplanma; saptırma konuşulanları ve söylenenleri asıl amaçlarından uzaklaştırma; ayartma da baştan çıkarma doğru yoldan saptırma ve kandırma anlamlarına gelmektedir. Al-i İmran suresi 7. Ayetinde geçen fitne kelimesi hakikati karmaşık gösterip insanları şüpheye düşürmek ve şaşırtmak suretiyle doğru yoldan uzaklaştırmak ve saptırmak anlamını ifade etmektedir. Fesat Kargaşa Karışıklık Çıkarma Dilimizde fesat karışıklı kargaşalık ortalığın birbirine düşüp karışması kötülük nifak hile kötülük düşünme insanları birbirine düşürme bozukluk çürüklük anlamındadır. Kur’an’ın anlam örgüsü içerisinde önemli bir yere sahip olan ve geçtiği yere gören farklı anlamlar kazanabilen fitne kelimesinin bazı ayetlerde de fesat çıkarma akılları karıştırma ve bu yolla insanları doğrudan saptırma gibi anlamalara geldiği görülmektedir. Bela ve Musibet Bela; dilimizde gam keder tasa ceza zor ve sıkıntılı iş; musibet ise felaket büyük afet birdenbire gelen bela anlamlarına gelmektedir. Fitne kelimesinin sözlük anlamlarını verirken onun bela ve musibet anlamına geldiğine de işaret etmiştik. Müfessirleri bazı ayetlerde geçen fitne kelimesinin de bu anlamda olduğunu söylemişlerdir. Fitne kelimesinin “bela ve musibet” anlamında kullanıldığı ayetlerden biri Hac suresinin 11. ayetidir. Bu ayette maddi menfaat beklentileri ile imanın gerçekleşemeyeceğine işaret edilmiş olup müminin imanı sebebiyle dünyevi kar-zarar ve nimet-külfet dengesini hesap etmesinin doğru olmayacağına vurgu yapılmıştır. Azap Dilimizde azap dünyada günah işleyenlere ahirette verilecek ceza anlamındadır. Zariyat suresi 13-14. ayetlerinde yüftenun ve fitneteküm formlarında geçen fitne de azap anlamını ifade eder. KUR’AN’DA FİTNE KAVRAMININ ANLAMINI KARŞILAYAN BAZI KELİMELER - Bela – İbtila Bakara 2/49; Araf 7/41; İbrahim 14/6; Saffat 37/106; Duhan 44/33 - İmtihan Hucurat 49/3 - Musibet Bakara 2/156 - Zulüm Nahl 41/110 - Eza Ankebut 29/10 - Fesad Bakara 2/10; Kasas 28/77 - İdlal ve Dalalet Zümer 39/41; Taha 20/79 - Azab Bakara2/49; Araf 7/141 VAHİY SÜRECİNDE FİTNE KAVRAMININ GELİŞİM SEYRİ Fitne ile ilgili ayetlerin nüzul sürecindeki gelişim seyrine baktığımızda; fitne ve türevlerinin yer aldığı ayetlerden ilk nazil olanının Mekke’de tebliğin daha yeni başladığı dönemlere rastladığını görürüz. Bu da Kalem suresinin 5-6. ayetleridir. Netice olarak ‘imtihan’ anlamını ifade eden fitne daha çok Mekki ayetlerde yer alırken ‘baskı zulüm işkence’; ‘sapma saptırma ayartma’ anlamındaki fitne daha çok Medeni ayetlerde geçmektedir. ‘Bela ve musibet’ ‘fesat kargaşa karışıklık çıkarma’ anlamını ifade eden fitnenin geçtiği ayetlerin tamamı Medeni ‘azap’ ve ‘delilik’ anlamındaki fitnenin geçtiği ayetlerin tamamı ise Mekki’dir. |
27Haziran 2012, 19:21 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: İlahiyat Önlisans 2.Sınıf Tefsir ünite özetleri
ÜNİTE 10 KUR’AN’DA SEVGİ Sevgi Nedir? Kur’an’ın önemli kavramlarından birisi olan “sevgi” insanın doğasında bulunan bireylerin sevdikleri objelere göre pozitif ya da negatif yönlerde değişebilen bir duygudur. Sevgi pasif bir duygu değil bir etkinliktir ve bu kavramın temelinde “almak” değil “vermek” vardır. Sevgi sevgi üreten bir güçtür; güçsüzlük sevgi üretememektir. Sevginin tutku haline gelerek kalbi sarmasına “aşk” denir. Dolayısıyla “sevgi” ile “aşk” kavramlarını birbirlerinin yerine kullanmak doğru değildir. “Sevgi” kavramının Kur’an’daki adı “Hubb”’tur. KUR’AN’DA “HUBB” KELİMESİNİN SEMANTİK ANALİZİ Kur’an’da geçen alaka ğaram hanan heva hullet sababe şeğaf vudd gibi “sevgi” anlamına gelen bütün bu kelimeleri “sevgi” semantik/kavram alanında toplayan ve Ha-Be-Be kökünün de bir türevi olan hubb kelimesini esas alarak alarak bu kelimenin semantik analizini ve neticede semantik tanımını yapacağız. Çünkü hubb kelimesi Kur’an’da “sevgi” kavramının anahtar kelimesidir. “HUBB” KELİMESİNİN SEMANTİK TANIMI Hubb: Bir şeyim çok istenmek suretiyle ona bağlanıldığı ve bu bağlılığın kalbde/gönülde yer ederek her türlü şart altında devamlı olarak kaldığı hiçbir şekilde gönülden çıkmadığı bir duygudur. “Hubb” öyle bir duygudur ki tıpkı mecalsiz yorun bir devenin çöktüğü yerden bir yere gidemeyip orada kalması gibi sevenin kalbinden hiç ayrılmaz. Sevenin sevgiliye olan sevgisi tıpkı kulağa bağlı küpe ve küp içinde duran su gibi devamlı olarak “kalb” de durur. Sevene canlılık ve hayat bahşeder. “Hubb” seveni sevgiliye bağlayan güçlü ve soyut bir bağdır. KUR’AN SİYAKINDA “HUBB” Kur’an’da “Ha-Be-Be” kökünün Türevleri 1. Tane Tohum (Bakara 2/261; En’am 6/59 95) 2. Sevgi Muhabbet (Taha 20/39) 3. Yeğlemek Tercih etmek (Tevbe 9/23; Nahl 16/107; Fussilet 41/17; Sad 38/32) 4. Sevgi Tutku Bir Şeye Olan Bağlılık (Bakara 2/165 177; Al-i İmran 3/14; Yusuf 12/30; Sad 38/32; İnsan 76/8; Fecr 89/20; Adiyat 100/8) 5. Sevmek Bağlanmak Bağlılık (Bakara 2/165 177; Al-i İmran 3/14 148; Enfal 8/58; Kasas 28/76; Maide 5/64) Kur’an’da Allah’ın Sevdiği Fiiller ve Bu Fiilleri İşleyenler Kur’an’da “hubb” kelimesi Allah’ın sevdiği ve sevmediği fillerin beyan edildiği ayetlerde sıkça geçmektedir. Şimdi bu fiillerden Allah’ın sevdiklerini görelim: - İyilik yapanlar (Bakara 2/95); Muttakiler/Allah’a karşı gelmekten sakınanlar (Al-i İmran 3/76) - Adil olanlar/muksitun (Maide 5/42; Hucurat 49/9) - Allah’ı/O’nu sevenler (Al-i İmran 3/31 Maide 5/54) - Temizlenenler (Bakara 2/222; Tevbe 9/108) - Tövbe edenler (Bakara 2/222) - Sabredenler (Al-i İmran 3/146) - Allah’a/O’na güvenenler (Al-i İmran 3/159) - Allah’ın yolunda savaşanlardır. (Saff 61/4) Kur’an’da Allah’ın Sevmediği Fiiller ve Bu Fiilleri İşleyenler - Nankör olan günahkarlar kafirler / İnkarcılar (Bakara 2/276; Al-i İmran 3/32; Hacc 22/38) - Haddi aşanlar (Bakara 2/190; Maide 5/87; Araf 7/55) - Bozgunculuk ve bozguncular (Bakara 2/205; Maide 5/64; Kasas 28/27) - Zalimler (Al-i İmran 3/57 140; Şura 42/40) - Günahkarlar (Bakara 2/276; Nisa 4/107) - Hainler (Nisa 4/107; Enfal 8/58; Hacc 22/38) - Kendini beğenerek gösteriş yapanlari övünenler böbürlenenler (Nisa 4/36; Kasas 28/76; Lokman 31/18; Hadid 57/23) - Büyüklük taslayanlar (mağrurlar) (Nahl 16/23) - İsraf edenler (En’am 6/141; Araf 7/31) - Şımaranlar (Kasas 28/76) - Kötü sözü açıkça söyleyenlerdir. (Nisa 4/148) “HUBB” KELİMESİNİN SEMANTİK TANIMI IŞIĞINDA AYETLERE YAKLAŞIM “Ha-Be-Be” kökünde bulunan “bağlılık” anlamı Kur’an’da üç ana başlık altında toplanabilir. 1. “Bir davaya bağlı olmak” anlamında “Hubb” (örnek olarak; Al-i İmran 3/31; Maide 5/54) 2. “Bir şeyden hoşlanmak suretiyle ona tutku derecesinde bağlanmak” anlamında “Hubb” (örnek olarak; Al-i İmran 3/14) 3. “Tercih edilen beğenileni benimsenen bir şeye bağlılık” anlamında “Hubb” (örnek olarak; Tevbe 9/23) Kur’an gözle görülmeyen ama insanın gönlünde hissettiği manevi bağlanmaya “hubb” adını vermiştir. Bu bağlılık ya da “gönül bağı” pozitif olabileceği gibi negatif de olabilir. Kur’an’a göre pozitif olarak bağlanılması/sevilmesi gerekenler şunlardır; Allah Hz. Peygamber ededi hayat ve Allah yolunda cihaddır. Kur’an’da negatif anlamda bağlılık gösterilen şeylere gereğinden fazla itibar edilmemesinin de altı çizilmektedir. Ayrıca dünya mal çocuk kadın binek ev gibi geçici ve fani sonlu şeylere bağlanılmaması da sürekli olarak hatırlatılmaktadır. KUR’AN’DA “SEVGİ”’NİN DEİĞER KAVRAMLARLA İLİŞKİSİ Kur’an’da doğrudan “sevgi sevmek sevilmek” gibi anlamlar taşımasa da verdiği mesajlar açısından “rahmet” “velayet” “rıza” gibi kelimelerin “sevgi” kavramıyla dolaylı irtibatları vardır. Esasen Kur’ab’daki “rahmet” kavramı; ahlaki sevginin en ideal şeklidir. İlahi muhabbet rahmetin aynısıdır. Rahmet ve merhamet aslında sevginin fiili tezahürlerindendir. Zira bir yerde sevgi varsa orada rahmet ve merhamet vardır. Kur’an’da sevginin meydana gelebilmesi için başlangıç aşaması velayete/dostluğa da önemli bir yer verilmektedir. Dostluk ve sevgi birbirleriyle içli dışlı iki kavramdır. Sevginin bulunduğu yerde dostluklar da vardır. “Sevgi” kavramını Kur’an bütünlüğünde incelediğimiz zaman Allah’ın razı ve hoşnut olduğu; sevdiği ve sevmediği fiiller; Allah ile insan arasında Rabb-Abd ilişkisi de diyebileceğimiz ve genellikle ahlaki ve psikolojik açılardan değerlendirilebilecek hususlara öncelik verilmesi şeklindedir. Kur’an’da Allah ve kul arasındaki karşılıklı razı olma hali(=hoşnutluk) sevginin göstergelerinden birisidir. Zira rıza bütün arzu ve isteklerin sonu ve zevklerin en sonudur. Sevgi ve korkunun birlikte düşünülmesi iki zıddın bir arada düşünülmesi demek değildir. Kur’an-ı Kerim’de hem “sevgi” hem de “korku”nun ifrat derecesi onaylanmamaktır.Her iki duyguyu da dengeli bir şekilde algılamak gerekir. Netice itibarıyla diyebiliriz ki “sevgi” Kur’an’ın önemli anahtar ve soyut kavramlarından biridir. İnsanın ağzından bir anda çıkan “sevgi ve sevmek gibi” kelimelerle ifade edilmek istenen şey; sevilen objelere gerçek anlamda samimi sürekli kalıcı ve gönülden bağlılıktır. Bu sürekli ve manevi soyut bağlılığın Kur’an’daki ifadesi ise “hubb”dur |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İlahiyat Önlisans 2.Sınıf Günümüz Fıkıh Problemleri ünite özetleri 1-10 | Milena | Günümüz Fıkıh Proplemleri | 12 | 29 Ekim 2017 23:07 |
İlahiyat Önlisans 2.Sınıf Yaşayan Dünya Dinleri ünite özetleri | Milena | Yaşayan Dünya Dinleri | 20 | 07 Nisan 2014 20:27 |
İlahiyat Önlisans 2.Sınıf İslam Düşünce Tarihi 10. Ünite Özeti | Milena | İslam Düşünce Tarihi | 0 | 07 Ocak 2012 12:42 |
İlahiyat Önlisans 2.Sınıf İslam Düşünce Tarihi 9. Ünite Özeti | Milena | İslam Düşünce Tarihi | 0 | 07 Ocak 2012 12:41 |
İlahiyat Önlisans 2.Sınıf İslam Düşünce Tarihi 1ünite özetleri | Kudüs* | İslam Düşünce Tarihi | 6 | 07 Ocak 2012 12:39 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|