Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLAHİYAT-ÖNLİSANS -AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ.::. > 1.SINIF*Bahar Dönemi* > Temel Bilgi Teknolojileri 2

Konu Kimliği: Konu Sahibi nurşen35,Açılış Tarihi:  07 Ağustos 2018 (17:34), Konuya Son Cevap : 20 Şubat 2019 (18:26). Konuya 8 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 07 Ağustos 2018, 17:34   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart 2018 Temel Bilgi Teknolojileri II Tüm Özetler/MEDİNEWEB

2018 Temel Bilgi Teknolojileri II Tüm Özetler/MEDİNEWEB

Ünite 1: İşletim Sistemleri
Bilgisayar Sisteminin Temel Bileşenleri ve İşletim
Sistemi
Bilgisayar en basit tanımıyla, eldeki verileri (bilgi)
önceden yüklenmiş belirli programlara göre matematiksel
işlemler kullanarak işleyen, sonuç çıkaran ve bu bilgileri
uygun ortamlarda saklayan, istenildiğinde geri getirebilen
elektronik bir cihazdır. Bilgisayar sistemi genel olarak
dört temel bileşenden oluşur. Bunlar kullanıcılar,
uygulama programları, sistem yazılımları ve donanımdır.
Kullanıcı bilgisayarı kullanan kişileri, donanım bilgisayarı
oluşturan ekran, işlemci, bellek, klavye, fare, yazıcı,
tarayıcı gibi tüm fiziksel parçaları ve uygulama
programları (yazılımlar) ise bilgisayarın çalışabilmesi ve
beklenen işlemleri yapabilmesi için geliştirilmiş
programları gösterir. Sistem yazılımları ise uygulama
yazılımlarının çalışması için gerekli altyapıyı oluşturur.
İşletim sistemi, bilgisayarın denetimi ve yönetiminden,
temel sistem işlemlerinden ve uygulama programlarını
çalıştırmaktan sorumlu olan bir sistem programıdır. Bu
yazılım, kullanıcı, donanım ve yazılım kaynakları
arasındaki etkileşimi sağlamak, organize etmek ve
yönetmekle görevlidir. Piyasadaki bazı işletim
sistemlerinin isimlerinin yanında kullanılan “OS” ifadesi,
İşletim sisteminin İngilizcesi olan “Operating System”in
kısaltmasıdır.
Kullanıcı bilgisayara komutlar verdiğinde işletim sistemi
devreye girer, kapanana kadar bilgisayar kaynaklarını en
etkin ve verimli biçimde kullanmaya gayret eder. Her bir
uygulamanın, merkezi işlemciden ihtiyaç duyacağı dü-
şünme süresini de işletim sistemi tespit eder, düzenler ve
istenen işlemleri aksatmadan yerine getirir.
İşletim Sisteminin Temel Bileşenleri ve Görevleri
İşletim sisteminin üç temel bileşeni bulunur. Bunlar;
kullanıcı arabirimi, çekirdek ve dosya yönetim sistemidir
kullanıcı arabirimi grafiksel bir arayüz formundadır,
çekirdek donanımla iletişim kurma işlevini üstlenir, dosya
yönetim sistemi ise bilgisayar sistemindeki dosyaları
düzenleme ve yönetmeden sorumlu bölümdür. Bilgisayar
ve çevresindeki tüm birimleri yöneten işletim sisteminin
belli başlı görevleri bulunmaktadır. Bunlar; işlem ve süreç
yönetimi, bellek yönetimi, giriş-çıkış işlemleri yönetimi,
dosya ve klasör yönetimi ile hata durumlarını tespit etme
ve güvenlik fonksiyonu oluşturabilmedir.
İşlem ve Süreç yönetimi: Merkezi işlem birimi ve bellek
gibi donanım kaynaklarının, uygulama programları
tarafından paylaşımlı olarak kullanımına işaret eder.
Bellek yönetimi: Bilgisayarın belleği bir sistem kaynağıdır
ve işletim sistemi bilgisayardaki sistem kaynaklarının
verimli ve adil bir biçimde kullanımını düzenler.
Giriş-Çıkış işlemleri yönetimi: Giriş/Çıkış birimi
bilgisayarı dış dünyaya bağlar Bilgisayara bilgi giriş ve
çıkışı yapan bu birimlere çevre birimi adı verilir. İşletim
sistemi çevre birimleri ile bilgisayar arasında veri aktarım
işlevini üstlenir.
Dosya ve klasör yönetimi: İşletim sistemi dosyaların bir
dizin ya da klasör altında toplanarak saklanması,
düzenlenmesi, erişimi, kopyalanması, yerinin
değiştirilmesi, adının değiştirilmesi, silinmesi gibi
görevleri yerine getirir.
Hata Bildirimi ve Güvenlik Fonksiyonu: İşletim sistemi
program ve donanımlarda ortaya çıkacak hata durumlarını
tespit eder ve gerekirse kullanıcıyı uyarır işletim
sisteminin güvenlik fonksiyonu, başka kullanıcılar
tarafından bilinçli ya da bilinçsiz olarak
programların/dosyaların kullanılmasını, silinmesini veya
bozulmasını önler.
İşletim Sisteminin Türleri
İşletim sistemi türlerini üç kategori altında el almak
mümkündür. Bunlar;
Tarihsel gelişime göre;
• I. Nesil (1624-1940),
• II. Nesil (1940-1955),
• III. Nesil (1955-1965),
• IV. Nesil (1965-1980),
• V. Nesil (1980-1990) ve
• VI. Nesil (1990-……) işletim sistemleridir.
Kullanım amacına göre;
• Sunucu işletim sistemleri,
• Masaüstü işletim Sistemleri,
• Mobil işletim sistemleri ve
• Diğer işletim sistemleridir.
Ürün ailesine göre;
• Ticari (kapalı kaynak kodlu) işletim sistemleri
(Windows, Mac OS) ve
• Açık kaynak kodlu işletim sistemleri (Linux).
1624-1940 yılları arasında çok uzun bir zaman dilimini
içine alan mekanik ve elektromekanik bilgisayar dönemi I.
Nesil içindir. Amerikalı elektrik mühendisi John Presper
Erkert, ENIAC (Elektronik Sayısal Doğrulayıcı ve
Bilgisayar) adını verdiği genel amaçlı ilk elektronik
bilgisayarı 1943’te geliştirmeye başlamıştır. Alan
Mathison Turing yönetiminde bir ekip tarafından
geliştirilen Turing makinesi algoritma tarifiyle ilk
bilgisayarların kavramsal temelini oluşturduğu
söylenmektedir. Algoritma, matematik ve bilgisayar
bilimlerinde bir işi yapmak veya bir problemi çözmek için
başlangıcından sonuna kadar ayrıntılı biçimde yazılan
işlemler/yollar kümesidir. III. Nesil İşletim Sistemlerinde
işlemci olarak artık vakumlu tüplerin yerini 1947’de
Amerika’da Bell laboratuvarlarında geliştirilen
transistörler almıştır. 1965-1980 yıllarını kapsayan IV.
Nesil İşletim Sistemi yüzlerce transistörün birleşimi olarak
tarif edilebilecek entegre devrelerin kullanıldığı bir
dönemdir. Bu dönemde artık bilgisayar sistemi aynı anda
birden fazla problemi çözebilen daha akıllı bir cihaza
dönüşmüştür.
1980-90 dönemi olan V. Nesil İşletim Sistemlerinde ise
birçok entegre devrenin birleşip küçültülmüş hali olan
mikroçiplerin kullanıldığı modern bilgisayarlar geliştirildi.
Mikroişlemciler sayesinde bu dönemde, işletim sistemi
daha hızlı çalışmaya başladı ve daha fazla program ve
bilgi depolayabilen disk ve CD’ler kullanıldı.
VI. Nesil olarak adlandırılan bugün de içinde olduğumuz
1990 ve sonrası, kendi kendini denetleyebilen, akıllı ve
insanla tam bir uyum içerisinde olabilen zeki makineler,
bir diğer deyişle “yapay zeka” dönemidir.
Kullanım Amacına Göre İşletim Sistemleri
Kullanım amaçlarını; sunucu, masaüstü, mobil ve diğer
amaçlar olmak üzere 4 kategoride ele almak mümkündür.
Herhangi bir ağ üzerinde bir programı veya bir bilgiyi aynı
anda farklı birçok kullanıcıya, sisteme paylaştıran ve
dağıtan donanım veya yazılımlar sunucu (İngilizceServer)
bilgisayarlardır ve bu bilgisayarlarda çalışan
işletim sistemlerine sunucu işletim sistemleri adı verilir.
Masaüstü veya dizüstü bilgisayarlarda kişisel amaçlar için
kullanılmak üzere geliştirilmiş işletim sistemleri masaüstü
işletim sistemleridir.
Akıllı telefon, tablet bilgisayar, kişisel dijital yardımcılar
(Personal Digital Assistant-PDA) gibi taşınabilir cihazlar
için geliştirilmiş işletim sistemleri, mobil işletim sistemleri
olarak adlandırılmaktadır.
Günlük hayatımızda kullandığımız her elektronik cihazda
karmaşık bir işletim sistemi olmayabileceği gibi işletim
sistemleri sadece bilgisayarlara da özgü değildir. Örneğin;
fotokopi makinesi, hesap makineleri, klima, çamaşır
makinesi, televizyon, mikro dalga fırınlar ve DVD
oynatıcı/kaydedici, dijital uydu alıcılar gibi birçok
elektronik cihazda işletim sistemi yerine gömülü sistem
adı verilen özel amaçları yerine getirmek üzere
tasarlanmış entegre sistemler bulunur.
Ürün Ailesine Göre İşletim Sistemleri
Microsoft firması tarafından geliştirilen, IBM uyumlu
PC’lerde kullanılan Windows ve Apple firmasının
Macintosh için geliştirdiği Mac OS en yaygın kullanımı
olan ticari (kapalı kaynak kodlu) işletim sistemleridir.
Diğer taraftan gönüllü kişiler ile firmaların ortaklaşa
geliştirdiği açık kaynak kodlu, özgür ve ücretsiz (teknik
destek hariç) işletim sistemleri de mevcuttur. Linux bu
işletim sistem sistemlerinden biridir.
Ticari (Kapalı Kaynak Kodlu) İşletim Sistemleri
Windows
İşletim sistemleri içinde bugün pazar payının neredeyse
%90-98’ini elinde tutan Windows kişisel bilgisayarlarda
en çok tercih edilen işletim sistemidir.
Masaüstü, işletim sisteminin kullanıcı ile etkileşime
girdiği görsel bir arabirim ortamıdır. Masaüstünün temel
bileşenleri; masaüstü simgeleri, görev çubuğu ve
bileşenleri ile başlat menüsünden oluşur
Windows işletim sisteminde herhangi bir programı,
dosyayı veya klasörü açtığınızda ekranda her seferinde bir
pencere açılır. Bir pencerenin çevresini sınırlayan dört
çizgiye kenarlık adı verilir. Üst kenarın hemen altında,
belgenin ve programın adının ve/veya simgesinin yer
aldığı bölüm başlık çubuğu olarak isimlendirilir.
Belgeyle başlık çubuğunun altında yer alan bölüm menü
çubuğu olarak adlandırılır. Program komutlarına erişim,
menü çubuğundan sağlanır. Araç çubuğunda
biçimlendirme, çizim ve tablo gibi araçlara ilişkin
komutlar bulunur. Pencerenin en altında ve görev
çubuğunun üstünde kelime işlemci ile ilgili bilgilerin
bulunduğu durum çubuğu yer alır. Yakınlaştırma ayarını
üzerinde (+) ve (-) işaretlerini tıklayarak çalıştığınız
belgedeki sayfaların görünümünü yakınlaştırıp
uzaklaştırabilirsiniz. Açtığınız her öğenin . programların
simgelerini görev çubuğunda yan yana görebilirsiniz
Görev çubuğunun sağ köşesinde bilgisayarı açtığınızda
aktif hale gelen yerleşik uygulamalara ait sembollerin
bulunduğu alan bildirim alanıdır.
Kullanıcılar en sık kullandıkları programların simgelerini,
başlat menüsünden seçip, sürükleyerek bırakabildikleri yer
hızlı başlat menüsüdür. Geri dönüşüm kutusu silinen
dosya ve/veya klasörlerin geçici olarak depolandığı özel
bir klasördür. Başlat menüsü, bilgisayarda kurulu
programlardan birini çalıştırmaya veya bunlarla ilgili
farklı seçenekleri görüntülemeye, klasör veya belgeleri
aramaya yarayan bölümdür. Windows Gezgini,
bilgisayarınızdaki klasörler içinde gezinti yapmanızı ve bu
klasörlerdeki dosyalara ulaşmanızı sağlayan temel işletim
sistemi araçlarından biridir.
Bilgisayarda birbiriyle ilgili bilgi veya komutlar kümesine
dosya adı verilir. Dosyalara; belge, kütük, kitap gibi
isimler de verilmektedir. Her dosyanın, türünü belirleyen
bir uzantısı bulunur. İsim ve uzantı nokta (.) karakteriyle
birbirinden ayrılır. Bilgisayarda bulunan programlar ve
dosyaları bir araya getirerek oluşturulan gruplara klasör
(dizin) adı verilir.
Denetim masası, bilgisayarınızın ayarlarını değiştirmek ve
işleyişini özelleştirmek için geliştirilmiş bir araçtır. aat, dil
ve bölge seçenekleri, ağ ve internet, donanım ve ses
(yazıcı, görüntü, vs.), programlar (program ekle/kaldır),
kullanıcı hesapları, görünüm ve kişiselleştirme, sistem ve
güvenlik ile erişim kolaylığı gibi temel kategorileri
bulunur.
Mac OS
Başlangıçta genellikle grafik ve animasyon üzerine
yoğunlaşan kullanıcılar tarafından tercih edilen,
Macintosh İşletim Sistemi, kısaca Mac OS, ilk olarak 24
Ocak 1984 tarihinde Apple şirketi tarafından piyasaya
sürülmüş ticari bir işletim sistemidir.
Windows işletim sisteminde gördüğümüz gibi Mac OS
işletim sistemi de açıldığında eğer sisteme bir kullanıcı
tanıtılmış ise karşınıza gelen ilk ekran kullanıcı parolası
girilecek bir açılış ekranıdır. Mac işletim sisteminde
ekranın en üstündeki yatay çubuk Menü Çubuğu olarak
adlandırılır. Bu çubuğun en solunda Apple logosu yanında
etkin uygulama menüsü ve en sağında bildirim alanı
bulunur. Masaüstünün alt bölümünde İngilizcede Dock
olarak adlandırılan bilgisayardaki uygulamalara hızlı
erişim sağlayan bir menü yer alır. Ana ekran içindeyse
sabit disk sürücüsü, harici bellekler, klasör ve dosyalar
bulunur.
Apple logosuna tıklandığınızda açılan Apple menüsü
içinde bilgisayarın en temel fonksiyonları yer alır. Bunlar;
Yazılım Güncelleme, Sistem Tercihleri, Dock
(Uygulamalara Hızlı Erişim Menüsü), Uyut, Yeniden
Başlat, Sistemi Kapat gibi seçeneklerdir (Şekil 1.21).
Menü çubuğu üzerinde Apple logosunun sağındaki
simgeler o anda kullanılan uygulamaya göre değişkenlik
gösteren Etkin Uygulama Menüsü olarak adlandırılır.
Menü çubuğunun sağ tarafı olarak adlandırılan Bildirim
Alanı simgeleri ise etkin uygulamalar menüsünün tersine
daha az değişken olmakla birlikte, kullanıma göre
kalabalıklaşabilen bir alandır.
Ekranının alt kısmında görünen Uygulamalara Hızlı
Erişim Menüsü (Dock) sıklıkla kullanılan uygulamalara,
klasörlere ve dosyalara hızlı erişim sağlayan bir alandır.
Bu alanda bulunan ve sık kullanıma bağlı olarak içinde
birden fazla dosya barındıran klasörler “yığınlar” olarak
adlandırılır. Bir yığını tıkladığınızda klasör içindeki öğe
sayısına bağlı olarak yığın, yelpaze veya ızgara şeklinde
serpilerek açılır.
Windows Gezgini gibi Finder (arayıcı), Mac bilgisayarda
sürücülere, uygulamalara, dosyalara ve klasörlere erişim
ve bunlar arasında gezinmeyi sağlayan ve tüm öğeleri
düzenli tutmaya yardımcı olan bir araçtır.
Sistem Tercihleri, sistem genelindeki donanım ve yazılıma
ilişkin ayarların kontrol merkezidir. Bu uygulamaya
ekranın sol üst köşesindeki Apple menüsünden veya Dock
üzerinde Uygulamalar simgesine tıklayarak erişebilirsiniz.
Mac OS işletim sisteminde yuvaya takılan harici
disk/sürücülerin (USB, HDD, CD/DVD vb.) simgeleri
masaüstünde belirir.
Mac OS masaüstünde klasör oluşturma, dosya ve
klasörleri taşıma ve silme gibi işlemler yapmak
mümkündür.
Açık Kaynak Kodlu İşletim Sistemleri
Kapalı kodlu, ticari işletim sistemlerinin aksine açık
kaynak kodlu yazılımlar herkese açık olan yazılımlardır.
Bu tür işletim sistemlerinin en belirgin özellikleri;
kullanıcıya serbest erişim ile yazılımı değiştirme
özgürlüğü sağlaması (hızlı güncellenebilirlik ve
yönetilebilirlik yapısı), ücretsiz olması, farklı
sistemlere/bağlamlara uyarlanabilir olması ve yeni bir
yazılım üretme fırsatı yaratması olarak sıralanabilir.
Yaygın olarak bilinen açık kaynak kodlu yazılımlar; GNU,
Linux, Open Office’dir. 1983 yılında kapalı kaynak kodlu
ve pazarlanan ürünlere karşı bir hareket olarak ortaya
çıkan “Özgür Yazılım Bildirgesi” ve beraberindeki
“Özgür Yazılım Birliği” (Free Software Foundation)
oluşumu Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Richard
Stallman ve arkadaşları öncülüğünde başlamıştır.
Linux, 1991 yılında Finli bilgisayar bilimi öğrencisi Linus
Torwalds tarafından ortaya atılan ve gönüllü
yazılımcıların katkılarıyla geliştirilmiş özgür bir işletim
sistemi çekirdeğidir. Çekirdek, tüm sistem kaynaklarını
tam yetki ile yönetir ve bilgisayardaki uygulamalar ile
donanım arasında bir köprü işlevi görür.
Türkiye’de TÜBİTAK BİLGEM-UEKAE (Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu, Bilişim ve Bilgi
Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ve Ulusal
Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü) birimleri
tarafından geliştirilen Linux tabanlı Pardus, ilk yerli
işletim sistemimizdir.
Ulusal düzeyde kamu ve özel kuruluşlarda üretilen
belgelerin güvenliğini sağlama ve teknolojide dışa
bağımlılığı ortadan kaldırma bağlamında, yerli işletim
sistemi geliştirme çalışması 2002 senesinde gündeme
gelmiştir. Takip eden yılda, ulusal dağıtım vizyonu
çerçevesinde, TÜBİTAK’ta başlayan hazırlık ve izleyen
geliştirme süreçleri ile Linux temelli ilk ulusal işletim
sistemi olan Pardus projesi hayata geçirilmiştir.
Pardus ulusal işletim sistemi; tam ve düzgün Türkçe
desteği sağlaması, görev merkezli ve insan-temelli
modüler bir yapıya sahip olması ve gerek kurulum ve
gerekse kullanım kolaylığı sunması özellikleriyle ulusal
bir girişimcilik hareketidir.
Mobil İşletim Sistemleri
Cep telefonları, tablet bilgisayarlar, saat ve PDA’lar gibi
taşınabilir cihazlar günümüzün vazgeçilmez mobil iletişim
araçları arasında yer almaktadır. Bu tür cihazlardaki
kamera, sesli arama, mesajlaşma servisi gibi daha birçok
hizmeti ve uygulamayı çalıştırmak için mobil işletim
sistemleri geliştirilmiştir. Mobil işletim sisteminin tasarımı
ve özellikleri masaüstü makineler üzerinde çalışan genel
amaçlı bir işletim sisteminden daha farklıdır. Mobil
cihazların ekran boyutu, bellek, işlemci kapasitesi, pil
ömrü, bilgi işlem ve iletişim kabiliyetindeki sınırlılıklar
gibi gerek fiziksel gerekse işlevsel kısıtları mevcuttur. Bu
nedenle, günümüzde destekledikleri özelliklere bağlı
olarak farklı mobil işletim sistemleri geliştirilmiştir.
Kullanıcının bir mobil cihazdan beklentileri doğrultusunda
bu ve benzeri yazılımların mobil işletim sistemlerine
entegrasyonu başlamıştır. İnternetin gelişimi de dönüşüm
ihtiyacını ortaya koymaktadır. Özellikle Web 2.0’dan
sonra ağ inanılmaz bir bilgi kirliliğine dönüşmüştür. Ağda
kullanıcının arama, düzenleme ve veri madenciliği
yapmasını bekleyen milyonlarca bilgi yığını
depolanmıştır.
Bulut bilişim hizmeti sahip olduğumuz tüm uygulama,
program ve verilerimizi sanal bir sunucuda yani “bulutta”
saklanması ve internete bağlı olduğumuz herhangi bir
ortamda cihazlarımız aracılığıyla (bilgisayar, telefon,
tablet vb.) bu bilgilere, verilere, programlara kolayca
ulaşım sağladığımız hizmetler bütününe verilen isimdir.
Donanım, yazılım ve internet dolayımlı bu ve benzeri
gelişmeler, mobil işletim sistemlerinin; kendi kendine
yeten, açık ve erişilebilir sistemlere dönüşmesine neden
olmuştur.
Mobil işletim sistemleri çok çeşitlilik gösterse de bazıları
kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayamadığından çoktan
kullanıcılar tarafından terkedilmeye başlanmıştır. Bugün
popüler olarak kullanılan mobil işletim sistemleri
arasında; Google’dan Android, Apple’dan iOS, RIM’den
BlackBerry OS, Symbian Vakfı’nın geliştirdiği Symbian,
Palm’ın Web OS’u, Microsoft’un Windows Mobile’ı
sayılabilir.
Çoklu Görev özelliğiyle başka uygulamalar kullandığınız
ya da cihazı kullanmadığınız sırada arka planda belirli
görevler gerçekleştirilebilir. Bu sayede, uygulamalar
arasında hızla geçiş yapabilir ve uygulamaları açtığınızda
veya geri döndüğünüzde güncellenen içerikleri
görüntüleyebilirsiniz.
Zaman Uyumlama/Paylaşımı İşlevi (İşlem ve Süreç
Yönetimi) ise İşletim sistemi, uygulama programlarının
belirli bir sıra ve sürede çalıştırılmasını planlar
Bellek Ayırma ve Yönetimi ile İşletim sistemi, mobil
cihazın belleğinin hangi bölümlerinin kullanımda
olduğunu ve hangi alanların kullanılmadığını takip etme,
süreçlere bellek tahsis etme, tahsis edilen belleği geri alma
ve bellek ile sabit disk arasındaki değişim işlemlerini
yerine getirmekle sorumludur.
Sanal olarak cihaz, bütün verileri dosya olarak saklar ve
dolayısıyla farklı birçok dosya tipi içerir: Program
dosyaları, resim, metin dosyaları gibi. İşletim sistemi
dosyaları organize etme ve yönetme işlevini de
üstlenmiştir. Dosya sistemi olarak isimlendirilen bir
arayüz ile işletim sistemi dosyaların içindeki bilgileri
düzenler.
İşletim sistemi cihazın giriş ve çıkış birimlerini de yönetir.
Kullanıcıdan mobil cihaza ham verinin gönderilmesini
sağlayan birime giriş birimi (mikrofon, optik kalem, tuş
takımı vb.), mobil cihazdan işlenmiş olan veriyi
kullanıcıya iletilmesini sağlayan birime ise çıkış birimi
(kulaklık, yazıcı vb.) adı verilir.
Mobil işletim sistemleri güvenlik açısından masaüstü
tabanlı işletim sistemlerinden daha ileri düzeydedir.
Mobil cihazlar farklı ses, video ve görüntü formatlarını
destekler ve medya kütüphaneleri içerebilir. İşletim
sistemi bu sistemleri de çalıştırır ve yönetir.
Son yıllarda teknoloji pazarında en sıkı rekabet mobil
alanda ve özellikle cep telefonunda yaşanmaktadır. Bu
kıyasıya rekabet özellikle Apple’ın geliştirdiği iOS ve
Google’un ürünü Android işletim sistemleri arasında
görülmektedir.
Mobil cihazlara yazılımlar (uygulamalar) internetten
üzerinden indirilmektedir. Kullanıcı bu uygulamaları iOS
işletim sisteminde yalnız Apple mağazasına giderek
ücretli veya ücretsiz olarak temin edebilirken, Android
sistemlerde hem Android Market hem de alternatif mağaza
uygulamalarıyla bu ürünlere erişmeniz mümkün.
Android’in alternatif mağaza uygulamasıyla müşteriyi
kısıtlamaması iOS’a göre esneklik özelliğini ön plana
çıkarırken, aynı zamanda ciddi bir güvenlik problemine de
işaret etmektedir, çünkü Android Market dışından
yazılımlar alan kullanıcı, az önce belirttiğimiz gibi zararlı
yazılımları da beraberinde mobil cihazına kurabilir.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi nurşen35 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Gündem Korona Aşısı Gündem/ Manşetler Esma_Nur 6 1488 10 Aralık 2020 12:20
DHBT Muhteşem Özetler DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler nurşen35 4 2254 08 Aralık 2020 18:40
Kıssaları Hayatımıza Taşıyalım Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler nurşen35 1 965 08 Aralık 2020 17:46
TENKİD Serbest Kürsü nurşen35 0 855 08 Aralık 2020 12:44
Vitir Namazını Niye Kılıyoruz Biliyor musunuz... Namaz-Abdest-Teyemmüm nurşen35 0 983 04 Aralık 2020 13:56

Alt 07 Ağustos 2018, 17:35   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünite 2: Bilişim Güvenliği
Günümüzde; virüsler, bilgisayar korsanları (hackers),
elektronik sahtekarlık, sistemlere izinsiz erişimler, bireysel
veya kurumsal bilgilerin çalınması, sızdırılması ve özel
hayata dair bilgi ve görsellerin ele geçirilip paylaşılması
gibi konular güvenlik sorunu olarak hayatımıza
girmektedir. Bilginin üretilmesi ve paylaşılması
yaygınlaştıkça bilgisayar ve ağlara olan bağımlılık da
giderek artmıştır. Paylaşılan bilgi ve verilerin güvenliği ve
korunması konusunda yaşanılan kötü tecrübeler bilgi ve
verinin korunması anlamındaki duyarlılığı arttırmıştır.
Başlangıçta sıralanan bu sorunlara çareler aranmış ve
çözümler geliştirilmiştir.
Bilişim Güvenliği ve Temel İlkeleri
Günümüz koşulları farklı kültürden bireyler ve kurumlarla
rekabeti gerektirmektedir. Bilişim teknolojileri sayesinde
insanlar farklı ürünleri karşılaştırabilmektedir. Diğerleri
ile iletişim kurabildiğimiz, haberleşebildiğimiz ve
paylaşımda bulunabildiğimiz teknolojiler güvenlik ve
güvenliğin sağlanması sorunlarını da beraberinde
getirmektedir.
Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanırken olası tehdit ve
tehlikelerin önceden farkına varılması ve gerekli
önlemlerin alınmasını gerektiren bir konu olarak
tanımlanan bilişim güvenliğinin amacı teknolojinin
kendisine, bilgiye ve veriye yetkisiz bir biçimde
erişilmesi, kullanılması, değiştirilmesi, ifşa edilmesi,
ortadan kaldırılması, başkalarının eline geçmesi, zarar
verilmesi gibi tehditlerin bilinciyle hareket etmek, gerekli
önlemleri almak ve bu konudaki olası zararları ve
kayıpları önlemektir.
Bilişim güvenliği konusu gizlilik (confidentiality),
bütünlük (integrity) ve erişilebilirlik (availability) şeklinde
üç temel ilkeden oluşmaktadır (S: 40, Şekil 2.1). Öte
yandan izlenebilirlik veya kayıt tutma (accountability),
kimlik sınaması (authentication), güvenilirlik
(reliability/consisten) ve inkar edememe (nonrepudiation)
şeklinde ilkeler de ortaya atılmaktadır (S: 40,
Tablo 2.1).
Gizlilik: Veri gizliliği ve kullanıcı gizliliği şeklinde iki
başlık altında incelenebilecek olan gizlilik ilkesi,
kullanılan sistemin ve sistemdeki verilerin yetkisiz
kişilerin eline geçmesine, izinsiz erişilmesine ve
kullanılmasına karşı korunmasıdır.
Bütünlük: Veri bütünlüğü ve sistem bütünlüğü olmak
üzere ikiye ayrılan bütünlük ilkesi, sistemi ve sistemde
bulunan veriyi olması gerektiği şekilde muhafaza etmektir.
Erişilebilirlik: Erişilebilirlik ilkesi, bilginin her an
ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasını gerektirmektedir.
Kurum içi veya dışından gelecek saldırılar, bilinçsiz,
yanlış ve dikkatsiz kullanımlar ile yangın, yıldırım veya
deprem gibi çeşitli etkenler erişilebilirliğe zarar verebilir.
İzlenebilirlik: İzlenebilirlik ilkesi, kullanıcıların sisteme
girişleri, alınıp gönderilen e-postalar, çeşitli servis ve
yazılımların çalıştırılması, durdurulması gibi bilgisayar
sistemi ya da ağ üzerindeki her türlü olayların daha sonra
incelenebilecek şekilde kayıt altında olması ile ilgilidir.
Kimlik Sınaması: Kimlik sınaması ilkesi, sistemi
kullanmak üzere yetkilendirilen kişinin, sistem veya
herhangi bir program sorguladığında, aynı kişi olduğunu
belgelemesi ile ilgilidir. Parmak izi veya diğer biyometrik
kimlik tanıma uygulamaları da günümüzde örnek
verilebilmektedir.
Güvenilirlik: Güvenilirlik ilkesi, sistemin öngörülen ve
kendisinden beklenen performansı ile ortaya çıkan
sonuçların tutarlılığı ile ilgilidir.
İnkar Edememe: Özellikle internet üzerinden ticaret ve
bankacılık işlemlerinde oldukça önemli bir konu olan
inkar edememe ilkesi, bilgilerin ve verinin paylaşıldığı
kullanıcılar arasında doğabilecek anlaşmazlıkların, güvenli
bir şekilde nasıl çözüldüğü ile ilgilidir.
Bilgisayar Sistem Ve Ağ Güvenliğini Tehdit Eden
Kötü Amaçlı Yazılımlar
Masaüstü gibi sabit sistemlerde ya da taşınabilir
sistemlerde sistem güvenliğinden bahsetmek için
elektronik ortamlarda bulunan bilgi ve verinin
bütünlüğünün korunması, izinsiz erişilip değiştirilmemesi,
silinmemesi ve paylaşılmaması gerekmektedir.
Birbirine ağlar aracılığı ile bağlı bulunan bilgisayar
sistemlerinin ve ağ güvenliğinin sağlanabilmesi için kötü
amaçlı yazılımlardan (malware) haberdar olmak
gerekmektedir. Bilgisayar sistemlerine zarar vermek, bilgi
çalmak, kötü amaçla kullanmak, kullanıcıları rahatsız
etmek ve benzeri nedenlerle hazırlanmış yazılımlara genel
olarak kötü amaçlı yazılımlar denir. Kötü amaçlı
yazılımlar aşağıdaki başlıklarda açıklanmaktadır:
Virüsler: Kendilerini çoğaltmak ve belirli bir zamanda
kendilerini çalıştırmak şeklinde işlevleri bulunan virüsler,
kullanıcının izni veya bilgisi olmaksızın sistemin işleyişini
değiştiren ve kendisini diğer program veya dosyaların
içinde gizleyen programlardır. Farklı şekillerde bulaşıp
yayılabilen binlerce farklı türdeki virüs, kullanıcının fark
edemeyeceği küçük hasarlardan, sistemlerin çökmesine
veya verilerin zarar görmesine kadar geniş bir yelpazede
zarar verebilmektedir. Başlıca virüs türleri; dosya sistemi
virüsleri, ön yükleme (boot sector) bölümü virüsleri,
makro yazılım virüsleri, web komut dosyası (web
scripting) virüsleri, ağ virüsleri ve yazılım
bombalarıdır
Genellikle “.exe” veya “.com” uzantılara sahip dosyalarla
bulaşan dosya sistemi virüsleri en sık rastlanılan
virüslerdendir. Virüsün bulaştığı dosyalar çalıştırıldığında,
virüs etkin duruma geçerek diğer program dosyalarına da
yayılarak programlandığı gibi sisteme zarar vermeye
başlar.
Ön yükleme (Boot Sector) virüsleri, bilgisayar
sistemindeki sabit diskin ilk sektörü olan, hangi bilginin
nerede olduğuna dair verileri içeren ve bilgisayar
sisteminin bir tür adreslemesinin yer aldığı “Master Boot
Record” (MBR) bölümünü etkiler.
Makro yazılım virüsleri makrolar içeren (Microsoft
Office’in Word, Excel, PowerPoint uygulamaları gibi)
çeşitli program ve uygulamalarca oluşturulan dosyalara
bulaşırlar. Makro virüsleri programlar tarafından
kullanılan çeşitli komut setlerinin yerine geçerek,
kodlandıkları kötü amaçlı yazılımları sisteme geçirmiş
olurlar.
Bilinen en ünlü ve zarar verici makro virüsü, 1999 yılında
David Smith tarafından geliştirilen virüstür. Smith, virüse
Melissa ismini vermiştir. Eklenti olan word belgesi
sisteme indirildikten sonra, kendini kullanıcının e-posta
hesabında çoğaltarak listedeki ilk 50 kişiye otomatik
olarak posta göndermek üzere programlanmıştır. Bu
makro virüsün sebep olduğu hasar toplam 80 milyon dolar
olarak rapor edilmiş ve 1 milyondan fazla bilgisayar
sistemine bulaştığı ifade edilmiştir.
Web üzerinde gezinti yapan hemen herkes web komut
dosyası virüsleri ile karşılaşabilmektedir. Web
sayfalarında bulunan reklam ve benzeri paylaşımlardan
bulaşan bu tür virüslerin bulaştığı bilgisayar sistemlerinde
genel bir yavaşlama fark edilebilir. “Script” ön adlı olan
ve Javascript gibi ileri programlama dilleri ile yazılan web
komut dosyası virüsleri sosyal ağlar, kullanıcı görüş ve
yorumları, e-posta gibi yoğun katılımcı sayısı olan
sitelerde yaygın olarak görülmektedir.
Ağ virüsleri, yerel ağlarda veya İnternet üzerinde,
bilgisayar sistemleri arasında paylaşılan kaynaklar ya da
klasörler üzerinden yayılarak, ağdaki diğer sistemlere de
bulaşan virüs türleridir. Ağ virüsleri, herhangi bir sisteme
bulaştıklarında ağ üzerindeki savunmasız sistemi bularak
tüm ağa yayılırlar. Bu tür virüslerin, diğerlerinden farkı
banka hesapları, elektronik posta, sosyal ağ hesapları ve
diğer kişisel bilgi ve verileri de bulup, diğer şahıslarla
paylaşabilmeleridir.
Yazılım bombaları, gerekli şartlar oluşana dek bekleyen
ve bu şartlar oluştuğunda özel bir takım yazılımları
etkinleştiren yazılımlardır.
Solucanlar: Virüslerden farklı olarak genellikle işletim
sistemlerinin hata ve açıklarını kullanarak ağ üzerinden
sistemlere bulaşan solucanlar, daha çok e-posta ile
gönderilen ekler, çeşitli web siteleri ve ağ üzerinden
paylaşılan dosyalar aracılığıyla yayılırlar. Kullanıcılar
tarafından bir programın çalıştırılması gerekmeden
solucanlar kendileri ağları tarayarak, güvenlik açığı
buldukları sisteme girerler ve oradan da içinde
bulundukları bilgisayar sisteminin veri kaynaklarını
kullanarak diğer sistemlere yayılmaya çalışırlar.
Truva Atları: Kullanıcılara kendisini faydalı bir yazılım
olarak göstererek, bilgisayara indirilmesini sağlar. Ancak
yanlarında getirdiği yazılımı yazan kişinin çalıştırarak
karşı bilgisayara zarar vermek üzere hazırladığı, zararlı
programı içeren dosya çalıştırıldığında sistemde dışarıdan
gelecek etkilere yönelik bir kapı (port) açmış olur.
Casus Yazılımlar (Spyware): “adware” olarak da
isimlendirilen casus yazılımlar, İnternet tarayıcı
programlarının yazılım açıklarından faydalanarak,
kullanıcıların Web’de gezinmeleri sırasında
bulaşabildikleri gibi, kullanıcıların kaynağı belirli
olmayan veya başka amaçlara hizmet ediyormuş gibi
görünen programları çalıştırmasıyla sisteme bulaşırlar.
Casus yazılımlar sisteme sızarak kullanıcıların ne tür web
sitelerinde gezindiği bilgilerini toplar ve bu bilgileri bir
merkeze iletir.
Çöp e-Posta (Spam): Spam veya yığın mesaj olarak da
adlandırılan çöp e-postalar, kullanıcıların izni ya da isteği
olmadan kendilerine gönderilen ve genellikle reklam
içerikli olan rahatsız edici elektronik postalardır. Bazı
virüs türleri de e-posta adres defterinizde bulunan
adreslere sürekli spam mesajlar atmaya başlayabilir.
Kötü Amaçlı Yazılımlara Karşı Korunma
Kötü amaçlı yazılımlardan korunmanın en temel yolu,
bilgisayar sisteminde etkili bir antivirüs (virüs koruma)
programını bulundurmak ve çalıştırmaktır. Bunun dışında
casus yazılımlar için belirli aralıklarla sistem taraması
yapmak, güvenilir görünmeyen e-posta eklerini ve
bağlantılarını çalıştırmamak ve güvenilir görünmeyen web
sitelerinde gezinmemek kötü amaçlı yazılımlara karşı
alınabilecek önlemlerden sadece birkaçıdır.
Antivirüs ve Casus Önleyici (Antispyware) Yazılımlar:
Bilgisayar sistemlerini virüslere karşı koruyan
programlara antivirüs, casus yazılımlara karşı koruyan
programlara da casus önleyici (antispyware) yazılımlar
denir. Antivirüs ve casus önleyici yazılımlar kötü amaçlı
yazılımlar bilgisayar sistemine girip bulaşmaya
çalıştıklarında fark ederek, engel olan yazılımlardır.
Sürekli güncellenebilen bu tür önleyici programlar sistem
her açıldığında otomatik başlayacağı için anlık
kontrollerde bulunabilmektedir. Antivirüs ve casus
önleyici yazılımların kullanıcılara sağladığı yararlar sayfa
48’de sıralanmaktadır.
Kötü Amaçlı Yazılımlardan Korunmak İçin Alınabilecek
Önlemler: Bilgisayar sistemine antivirüs ve casus önleyici
programları kurmak çoğu zaman kötü amaçlı
yazılımlardan korunmak için tek başına yeterli
olmayabilmektedir. Bu koruyucu ve denetleyici
programların yanında kullanıcıların da alması gereken
bazı önlemler ve atması gereken bazı adımlar
bulunmaktadır (s:49-50, Maddeler).
Kişisel Güvenlik Duvarı (Firewall): Evimizi çevreleyen
duvarlara ve bu duvarların bir parçası olan kapıya
benzetebileceğimiz kişisel güvenlik duvarları, İnternet
üzerinden gelen verileri denetleyerek, kullanıcının
oluşturduğu ayarlar çerçevesinde ağ yoluyla bilgisayar
sistemlerine sızıp yayılmaya çalışan kötü amaçlı
yazılımları engelleyen, kullanıcının izin verdiği verilerin
de geçmesine olanak tanıyan yazılımlardır (s:51, Şekil
2.2). Güvenlik duvarları, bu geçiş olanağını kullanıcıların
belirlediği kurallar ve ayarlar ile sisteme gelen ve giden
veri (paket) trafiğini kontrol ederek sağlamaktadır.
İnternette Güvenliği Sağlama
İçinde bulunduğumuz bilgi çağının en önemli
faktörlerinden biri olan internet çok sayıda tuzak, yanlış
bilgi, yönlendirme ve kötü niyetin de merkezi
durumundadır. Oysa kullanıcılar için internet; özgürlük,
bilgiye erişimdeki sınırsızlık, hız ve esnekliktir.
Bu ortamdaki bilginin ve kaynağın sürekli sorgulanması,
doğru ve güvenilir bilgiye ulaşıldığından emin olunması
gerekmektedir. İnternette ulaşılan bilginin çoğunun
kaynağının belirsiz olduğu unutulmamalıdır.
İnternette Güvenilir Bilgiye Ulaşma: İnternette
karşılaşılan her bilginin güvenilir, doğru ve samimi
olmayabileceğini düşünmek ve buna göre hareket etmek,
okunulan veya karşılaşılan bilgi ve bilgi kaynaklarını
sorgulamak, bilgileri farklı kaynaklardan da kontrol etmek
gerekmektedir(s:52, Maddeler).
E-Ticaret (Elektronik Ticaret) Güvenliğini Sağlama:
İnternet üzerinden yapılan alış-verişler olarak
tanımlanabilen e-Ticaretteki en önemli güvenlik sorunu,
alıcı ve satıcının diğer ticaret şekillerinde olduğu gibi yüz
yüze olmamalarıdır. Türkiye’deki alt yapı tarafların
sayısal sertifika ve imza gibi teknolojileri kullanmasını
henüz olanaklı kılmamaktadır. Diğer güvenlik sorunu ise
alıcıların web sitelerinden alışveriş yapmak için vermek
zorunda oldukları kredi kartı ve ödeme şekliyle, kişisel
bilgilerdir. Hem istemci (bilgi alan) hem de sunucu (bilgi
gönderen) bilgisayarda bir kimlik sınama/doğrulama
(authentication) sürecini olanaklı kılan SSL (Secure
Sockets Layer) teknolojisi ile güvenli alışveriş sağlanmış
olur.
Sosyal Ağlarda Güvenliği Sağlama: Sosyal ağlar, kişilerin
bir takım sembolik jestler ve hareketleri de kullanarak,
İnternet üzerinde sanal bir toplum yaşamı içinde
kendilerini tanımlamasına, internet teknolojilerini
kullanarak diğer insanlarla iletişim ve etkileşim içine
girmesine, paylaşmasına ve dolayısıyla kendilerini ifade
etmesine olanak tanıyan ağlarıdır. İnsan sosyal topluluklar
içinde yaşamaya ve paylaşmaya ihtiyaç duymuştur. Sosyal
ağların yoğun olarak kullanıldığı günümüzde hayran
kitlelerini oluşturan sosyal medya hesapların paylaştıkları,
yazdıkları ve bildirdikleri önemli, güncel ve güvenilir
olarak algılanabilmektedir. Nitekim kurumlar da
farkındalık oluşturmak amacıyla sosyal medya
kullanımına önem vermektedir.
Zararlardan kaçınmak amacıyla sosyal ağları kullanırken
bazı önemli noktaların dikkate alınması gerekmektedir
(s:55, Maddeler).
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ağustos 2018, 17:36   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünite 3: Bilişim Etiği
Temel Kavramlar
Günümüzde İnternette yer alan bilginin herkes tarafından
özgürce kullanılması ve değiştirilmesiyle ilgili olarak da
girişimler yerel ve küresel düzeyde artmaktadır. Bilişim
etiğinden söz edebilmek için bazı temel kavramların
bilinmesi gerekmektedir. Bunlar; bilişim, etik, ahlak ve
hukuktur.
Bilişim: Bilişim kavramı, iletişim çağı ve bilgi
toplumunda teknoloji ve enformasyonun birlikte
kullanılarak üretilen düzenli sonuçlar olarak
tanımlanabilir. TDK’nin Bilim ve Sanat Terimleri Ana
Sözlüğüne göre (2015) yapılan tanımlama ise şöyledir:
“İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki
iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin,
özellikle elektronik makineler aracılığıyla, düzenli ve
ussal biçimde işlenmesi bilimidir. Bilgi olgusunu, bilgi
saklama, erişim dizgeleri, bilginin işlenmesi, aktarılması
ve kullanılması yöntemlerini, toplum ve insanlık yararı
gözeterek inceleyen uygulamalı bilim dalıdır.
Etik: Etik, ahlak sözcüğü ile eş anlamda kullanılırken,
bazen de mesleki alanlarda ‘uyulması gereken doğrular
veya kurallar’ biçiminde ifade edilmektedir. Aslında etik
ahlak ile eş anlamlı değildir ancak normatif (kuralcı) ahlakı
içerir.
Ahlak: İnsana ve hayata dair ne varsa ahlak ve etik
kapsamına girmektedir. Çoğu zaman ahlak ve etik
kelimeleri birbirinin yerine kullanılmaktadır. TDK’nin
Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğüne göre (2015) “belli
bir dönemde belli insan topluluklarınca benimsenmiş olan,
bireylerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen törel davranış
kurallarının, yasalarının, ilkelerinin toplamı” olarak ifade
edilmiştir.
Hukuk: Tüm insanları ve kurumları bağlayan bir olgu
olan hukuk, insan ve kurum eylemlerini yasalara uygunluk
açısından inceler. Hukuk düzeni; hak, özgürlük, adalet ve
eşitlik gibi ahlaki normlara dayanmaktadır.
Etik Yaklaşımları
Felsefi açıdan etik genel olarak üç kategoriye ayrılır:
• Meta-etik,
• Normatif etik
• Uygulamalı etik.
Meta-etik: Meta-etik, genelde eleştirel etik olarak da
adlandırılmaktadır. Bu yaklaşım, etik söylemlerde
kullanılan dilin ve ifadelerin analiz edilmesine ve
anlamlandırılmasına odaklanır ve bunları inceler.
Metaetik, etiğin doğasını ve etiğe neden ihtiyaç
duyduğumuzu araştırır.
Normatif etik: Bir diğer ismiyle kuralcı etiktir. Normatif
etik, meta-etik ile uygulamalı etik arasındaki bağ olarak
düşünülebilir. Bu anlamda pratik ahlak kuralları ve ahlaklı
bir hayatın nasıl yaşanacağıyla ilgilenir. Normatif etik
eylemlerin standartlarını ve çerçevelerini inceler.
Uygulamalı etik: Üçüncü yaklaşım uygulamalı etiktir ve
bir diğer ismi ise betimleyici etiktir. Uygulamalı etik
normatif etiğin uygulamasıdır. Bazen uygulamalı etik,
normatif etik kurallarını sorunlu meselelere uygular ve bu
durumlarda, kişi bir kuramsal yapıdaki bir anlayışı
benimser ve sonrasında kuramı uygulayarak normatif etiğe
uygun önerilerde bulunur.
Etikle İlgili Kuramlar
Etik kuramları ve bilişim etiği genelde normatif ve
uygulamalı etik yaklaşımları çerçeve- sinde ele
alınmaktadır. Etik kuramlar genel olarak ikiye ayrılmıştır.
1. Teolojik (Sonuçsalcı)
2. Deontolojik (Sonuçsalcı olmayan)
Teotolojik kuramlar: Teolojik kuramlar, etik kuramları
içerisinde en geniş bakış açısına sahip kuramlardır. Teoloji
kuramlar sonuçsalcılık kuramları olarak da
adlandırılmaktadır. Teoloji kelime kökü Yunanca’da
‘hedef, sonuç’ anlamına gelir. Teolojik kuramlar arasında
en çok bilinen kuram faydacılıktır. Faydacılık doğru ve
gerçeği bir eylemin sonucuna göre değerlendiren ve
yalnızca sağladığı ‘fayda’ ölçüsünde bakan bir felsefik
kuramdır; ancak, faydacı yaklaşım eylemleri sonuçları
doğrultusunda değerlendirir ve iyi ya da kötü olan olgu
eylemlerin sonuçlarıdır.
Deontolojik kuramlar: Etik kuramlar arasında geniş bir
bakış açısına sahip olan başka kuramlar ise sonuçsalcı
olmayan kuramlardır. Bu kuramlar için kullanılan teknik
kelime ise deontolojidir. Yunanca ‘görev, sorumluluk’
anlamlarına gelir. Deontoji kuramları arasında en çok
bilinen kuram Kantçılık’tır. Kantçılık, biçimcilik veya
şekilcilik isimleriyle de anılmakta ve Alman felsefesinin
kurucusu Immanuel Kant (1724-1804) isminden
gelmektedir. Kantçılık kuramında, Kant’ın ahlak
yasasında koşulsuz olan ‘kesin buyruk’ diye ifade ettiği
(Categorical Imperative) altın kurallara dayanmaktadır.
Bilişim Etiği
Bilişim etiği bilgisayar dünyasında insanların
davranışlarını, eylemlerini inceleyen ve uyulması gereken
kuralları tanımlayan felsefe dalıdır. Bilişim etiği, bilişim
alanında uyulması gereken yazılı ve yazılı olmayan
kuralları da kapsamaktadır. Bilişim konusun- da bilgisayar
korsanlığı, dosya paylaşımı, internetin demokratik olup
olmaması, lisans- lamalar sıklıkla tartışılan konulardır.
Bilgisayar Etik Enstitüsü (Computer Ethics Institute)
tarafından geliştirilen ve bilgisayar kullanım konusunda
etik ilkelerinin temelini oluşturan 10 ilkeden oluşur.
Bilişim Hukuku
Bilişim teknolojileri ile ilgili hukuki sorunlara çözüm
bulmaya çalışan bilim dalı Bilişim Hukuku’dur. Bilişim
Hukuku hem dijital hale getirilmiş bilginin hem de
bilgisayar programlarının dağıtılması ve güvenliğinin
sağlanması ve sonrasında sayısal bilginin paylaşımı ile
ilgili hükümleri düzenler. Bu bağlamda; gizlilik ve ifade
özgürlüğü gibi kavramlar da bilişim hukukunu ilgilendirir.
Bilişim Suçları
Teknolojinin yardımıyla genellikle sanal bir ortamda kişi
veya kurumlara maddi veya manevi zarar verilmesine
bilişim suçu denir. Bilişim alanındaki suçlarla ilgili olarak
Avrupa birliği uyum yasaları çerçevesinde hazırlanan 5237
sayılı yeni Türk Ceza Kanunu, 1 Haziran 2005 tarihi itibari
ile yürürlüğe girmişti. Yeni TCK ile birlikte; bilişim suçları,
onuncu bölüm altında “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı
altına düzenlenmiştir. Eski TCK da bilişim suçları madde
525/a/b/c/d altında çok kısa ve yetersiz olarak
bahsedilirken, 5237 sayılı yeni TCK da 243–244–245–
246’ıncı maddeler ile birçok farklı başlık altındaki
maddelerde bilişim suçlarına da yönelik düzenlemelerde
bulunulmuştur.
2007 yılı Mayıs ayında yürürlüğe giren 5651 sayılı
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve
Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi
Hakkında Kanun kapsamında içerik sağlayıcı, erişim
sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve
sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli
suçlarla mücadeleye ilişkin esas ve usûller düzenlenmiştir.
İnternet Etiği
Toplumsal hayatta olduğu gibi İnternette de insanların
uymaları gereken bazı kurallar ve öğretiler vardır. İnternet
etiği olarak bilinen ve sanal ortamlarda ve sosyal ağlarda
davranış ve öğretileri tanımlayan teknik kelime ise
‘Netiket’ tir.
Sanal Ortamda ve Sosyal Ağlarda Etik
İnternet genel etik kurallarının yanı sıra e-posta,
Facebook, Twitter ve blog kullanırken uyulması gereken
kurallar vardır. e-Posta kullanırken; yazacağınız konuya
odaklanarak gereksiz dosya eklemelerinden kaçınmak
gerekir. Uzun cümlelerden, acil ifadesinden, BCC
yapmadan toplu mesaj gönderimi yapmaktan her zaman
kaçınmak gerekir. Facebook kullanırken; Olduğunuzdan
farklı gözükerek insanları hayal kırıklığına uğratmayın.
Bir kimsenin haberi olmadan kişinin resmini
etiketlemeyin. Gereksiz link (bağlantı) atmayın.
Tanımadığınız insanları rahatsız etmekten kaçının.
Twitter kullanırken; Bir soru sorduysanız mutlaka
cevaplandırın. Blog kullanırken; Bir blog yazısını ve diğer
yorumları tam okumadan yorum yapmayın. Birisi sizin
bloğunuza olumsuz bir yorum yazdıysa onu silmekte
tereddüt etmeyin.
İnternette İntihal
İntihal (aşırma, çalıntı) başkalarının ürünlerini (yazı,
resim, video vb.) kaynak gösterme- den kendisininmiş gibi
göstermektir. İnternet üzerinden erişebileceğimiz bilgi her
geçen gün arttıkça bu etik dışı davranışlara ve
yanıltmalara sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalar
İnternette etik dışı davranışların/intihallerin nedenleri
olarak öğrenenlerin zamansızlık, not kaygısı, sosyal
hayatın yoğunluğu, etik dışı davranışlarla ilgili bilgisizliği
ve dersleri önemsememesi olarak gösterilmiştir. İnternet
üzerinden yapılan ödevler veya yazılan makaleler için çok
kullanılan ve çoğu ücretsiz olan aşağıdaki intihal
yazılımlar bulabilirsiniz.
Açık Eğitsel Kaynaklar
Açık kaynak hareketi, toplumsal yaşamın her alanına
yayılmış bir yaklaşımdır. Özellikle eğitim alanı bu
yaklaşımın en önemli ve yaygın olduğu alanlardandır.
Açık lisans altında eğitim, öğretim ve araştırma gibi
etkinliklerde ücretsiz olarak kullanılabilen dijital eğitsel
kaynaklara açık eğitsel kaynaklar denmektedir.
Öğreticiler, öğrenenler ve araştırmacılar açık eğitsel
kaynakları kullanarak araştırma yapabilir, içerik
oluşturabilir, ders verebilir ve ilgili yazılım araçlarını
kullanabilirler. Öğrenenler ise bu malzemelerden
yararlanarak bilgilerini pekiştirebilir, araştırma yapabilir
ve ödev hazırlayabilirler.
Açık eğitsel kaynak alanındaki çalışmalar ilk olarak 2000
yılında Massachusetts Institute of Technology’de (MlT)
Açık Ders Malzemeleri Projesi adı altında başlatılmıştır.
Bu bağlamda MIT 2000 den fazla ders malzemesini
İnternet üzerinden tüm dünyaya açmış- tır. Daha sonra
UNESCO ve OECD gibi kuruluşların desteğiyle
çalışmalar tüm dünyaya yayılmıştır.
Ülkemizde, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA),
MlT’nin 2000 yılından beri yürütülmekte olan Açık Ders
Malzemeleri Projesi’nin Türkiye’de de uygulanması için
2007 yılın- da harekete geçmiştir. Tüm açık ders
malzemeleri “Creative Commons” (CC) lisansı
kapsamında kullanıma açıktır. Bu lisans koşulları altında
TÜBA Açık Ders Malzemeleri ticari amaçla kullanılamaz.
Creative Commons (CC) Lisansı
ABD merkezli kar amacı gütmeyen Creative Commons
(CC) kuruluşu 2001 yılında kurulmuştur. Creative
Commons lisansı, telif hakkı bulunan bir eserin veya
çalışmanın ücretsiz olarak dağıtılmasını sağlayan bir çeşit
kamu lisansıdır. Bir yazar oluşturduğu eseri kullanılması
için paylaşmak veya üzerinde değişiklikler yapma hakkını
vermek istediğinde CC lisansı kullanır. Örneğin CC
lisansı X isimli yazarın eserlerinin kullanımı konusunda
bir esneklik sağlar.
CC lisanslarının değişik türleri bulunmaktadır. Bunlar
lisansın dağıtım şartları için değişik birleşimler
kullanılarak oluşturulur. Bu lisansların kullanımı Creative
Commons tarafından ilk olarak 2002 yılında
yayımlanmıştır. O tarihten bu yana kullanımı gittikçe
yaygınlaşmaktadır. 2013 yılı Kasım ayı itibariyle
yayımlanan 4.0 lisans sürümü uygulamadadır. Google,
Wikipedia, Flickr gibi sitelerde CC ile etiketlenerek
birçok resim, video yayınlanmaktadır.
Kitabınızda 3. Ünitede yer alan Tablo 3.1 ‘de lisans türleri
ayrıntılı olarak listelenmiştir.
Telif Hakkı: Telif hakkı, herhangi bir bilginin veya
ürününün kullanılması ve yayılması ile ilgili hakların,
yasalarla belirli kişilere ait olduğunu bildirir. Başka bir
ifadeyle bir eserin kopyalanmasına veya kullanılmasına
izin vermeme hakkıdır. Telif hakkı, genellikle belirli bir
süreyi kapsar. Sembolü çember içinde bir “C” harfidir, ©
harfi üzerinde bulunduğu ürünü yapanın telif haklarının
korunduğunu belirtir ve İngilizce “copyright” kelimesini
ifade eder.
Telif Serbesti: Telif serbestisi, telif hakkı alınmış tüm
ürünlerin (yazı, re- sim, video vb.) üzerindeki hakların ve
sınırlamaların kaldırıl- dığını ifade eder. Sembolü çember
içinde bir “F” harfidir ve İngilizce “copyfree” kelimesini
ifade eder.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ağustos 2018, 17:36   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünite 4: Eşzamanlı İletişim Araçları
İletişim Süreci
İletişim karşılıklı etkileşime dayalı, çift yönlü bir süreç
olup, insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Kısacası;
bireylerin karşılıklı ileti alış-verişi yaparak anlamlarda
ortaklaşması sürecidir.
Bu sürecin temel unsurları, kaynak, mesaj ya da ileti,
alıcı, kanal, geribildirim ve iletişim engelleridir.
Kaynağın temel işlevi karşıya aktarılmak istenen iletilerin
kolayca alınmasını ve anlaşılmasını sağlayacak biçimde
kodlanarak kanal aracılığıyla gönderilmesidir. Kaynak
belirli bir kişi olabileceği gibi kitap, gazete, dergi radyo
gibi araçlar da olabilir. Kısacası kaynak bazı kodlama ile
kanal aracılığıyla gönderilmektedir.
Kanal iletim yöntem ve ortamını (medya) içerir. İletileri
sözlü, sözsüz, durağan ya da hareketli görseller
biçimlerinde ve farklı yakın ya da uzaktan iletişim
ortamları kullanılarak aktarılabilir.
Mesaj ya da ileti kaynaktan belirli bir kanal üzerinden
gelen ve karşıya iletilmesi amaçlanan fikri anlatan yazı,
ses, obje, resim ya da çizim olabilir. Geribildirim ise
kaynaktan alıcıya ulaşan mesaja alıcı tarafından verilen
tepkidir. Geribildirim kaynağın sonraki süreçlerdeki
davranışlarını yönlendirebilmek adına önemli bir öğedir
ve iletişim süreci tasarlanırken mutlaka önemle üzerinde
durulması gereken bir unsurdur. İletişim engelleri, iletişim
sürecinin düzgün bir biçimde işlemesini zorlaştıran her
türlü engeldir. Bu engeller, fiziksel (örneğin dışarıdan
gelen duymayı engelleyen sesler, İnternet bağlantısının
zayıf olması, vb.) olabileceği gibi psikolojik de (örneğin,
kaynak ya da alıcının hasta olması, stress altında olması,
vb.) olabilir (Bknz: Şekil 4. 1 – Sayfa 82).
Eşzamanlı İletişim
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde iletişim süreçleri
eşzamanlı iletişim ve eşzamansız iletişim
sınıflandırlmaktadır.
Eşzamanlı iletişim, kaynak ve alıcının aynı zaman
diliminde iletişime geçtiği bir süreçtir. Senkron iletişim
olarak da adlandırılmaktadır. Bu tür iletişime en güzel
örnek yüz yüze konuşmadır. Cep telefonları, Skype,
Google Hangout, Messenger gibi web konferans sistemleri
eşzamanlı iletişimde kullanılan teknolojilerdir.
Eşzamansız iletişim, kaynak ve alıcı aynı zaman diliminde
iletişime geçilemeyen süreçtir. Asenkron iletişim olarak da
adlandırılmaktadır. Bu tür iletişime örnek olarak mektupla
mesajlaşmaktır. Elektronik posta yani e-posta(e-mail) ve
Web günlükleri(Blog) araçları eşzamansız iletişimde
kullanılan teknolojilerdir.
Hemen hemen her gün eşzamanlı ya da eşzamansız
iletişim araçlarını kullanarak uzak veya yakın çevremizle
iletişim kurmaktayız. Bu iletişim araçlarının üstünlükleri
olduğu kadar sınırlılıklarıda bulunmaktadır.
Eşzamanlı iletişimin üstünlükleri;
• Alıcının aynı zamanda kaynakla bir arada olması
gerçek, yüz yüze iletişim ortamı hissiyatı yaratır.
• Anlaşılmayan mesajlar anlık olarak kaynağa
geribildirimle iletilebilir.
• Alıcı davranışlarına göre içeriğe müdahale
edilebilir ve anlık olarak düzenlenebilir.
• Etkileşimli anlık grup tartışmaları yapılabilir.
Eşzamanlı iletişimin sınırlılıkları;
• Alıcının tartışmalara tekrar katılma fırsatı yoktur.
• Bireysel farklılıklara göre kişiye özel yaklaşımın
sergilenmesi oldukça güçtür.
• Alıcıda yalnızlık hissiyatı oluşturabilir.
• Alıcı sayısının artması eşzamanlı iletişim
yönetimini güçleştirir.
• Alıcının gelen mesajı anlamlandırmada yaşadığı
eksikliklerinin anlık olarak fark edilmesi gerekir.
• Hızlı şekilde iletişim kurmakta zorlanan alıcılar
iletişim sürecinde sorunlar yaşayabilir.
Eşzamansız iletişimin üstünlükleri;
• Alıcı mesajla aynı ortamda olmak zorunda
değildir. Herhangi bir zaman diliminde teknoloji
aracılığıyla iletişim sürecine dahil olabilirler.
• Alıcının kaynaktan gelen mesajı algılaması ve
geribildirimde bulunması için geniş bir zamanı
vardır.
• Uzun süreli uğraşlar ve kapsamlı içeriklerin
sunulması için kullanılabilir.
• Kaynaktan gelen mesaj istenildiği kadar
incelenebilir.
• Alıcı sayısı eşzamansız iletişim sürecinde engel
oluşturmaz.
Eşzamansız iletişimin sınırlılıkları;
• Anlık geribildirim ihtiyacı karşılanamaz. İçeriğin
işlenmesi sürecinde alıcıda oluşan yanlış algılar
anlık olarak düzeltilemez.
• Mesajı işleme süreci alıcının elinde olduğundan,
alıcı öz yönelimi ve denetimi yüksek bir birey
olmak durumundadır. Aksi durumda
gönderilmesi amaçlanan mesaj işlevini tam
olarak yerine getiremeyebilir.
Eşzamanlı iletişim, eşzamansıza göre daha hızlı mesaj
alışverişinde bulunulmasını, anında geribildirim
alınmasını sağlaması ve yüz yüze iletişim gibi geleneksel,
alışılagelmiş iletişim biçimiyle benzerlikler taşıması
nedeniyle daha sık tercih edildiği ileri sürülebilir. Ancak,
kaynak ve alıcının aynı anda iletişim sürecinde olmak
durumunda olmaları ise eşzamanlı iletişimin en önemli
sınırlılığıdır.
Eşzamanlı İletişim Araçları
Bilgi ve iletişim teknolojileri geliştikçe buna bağlı olarak
eşzamanlı uzaktan iletişim son derece hızlanmış ve
gelişmiştir. Eşzamanlı iletişim araçları, kaynak ve alıcının
aynı zaman diliminde bulunduğu iletişim sürecinde
karşılıklı etkileşimi sağlayan, mesaj ve geribildirimlerin
anında değişimine yardımcı olan ortamlar şeklinde
tanımlanabilir.
Teknolojinin odak noktasında yer aldığı bu araçlar,
geleneksel ve bilgisayar temelli araçlar olmak üzere iki
grupta toplanabilir. Geleneksel eşzamanlı iletişim araçları
telefon, bilgisayar temelli araçları ise anlık sohbet araçları
ve Web konferans araçlarıdır.
• Telefon
Telefon uzun yıllar sesli iletişim aracı olarak
kullanılmıştır. Geleneksel telefon, basit anlamda
mikrofon (verici), kulaklık (alıcı) ve üreteçten oluşur.
Vericiye gönderilen sesin, diyaframı titreştirmesi
sonucu değişen elektrik akımı yardımıyla alıcıya
ulaştırılması şeklinde çalışır. Ancak ilk bulunduğu
günden bugüne önemli bir değişim geçirmiştir.
1990’ların başından itibaren, cep telefonları hızla
yayınlaşmaya başlamıştır. Cep telefonları ile birlikte
gelişim gösteren bir başka taşınabilir teknoloji,
Kişisel Dijital Yardımcı (Personal Digital Assitant,
PDA) ya da daha yaygın adıyla avuç-içi
bilgisayarlardır. Bilgisayarların sahip olduğu bazı
özellikleri taşıyan bu cihazlar özellikle 1990’ların
sonlarına doğru hızla yaygınlaşmış ve kullanım
alanları çeşitlenmiştir. 2000’li yıllarda PDA ve cep
telefonu özellikleri bir araya gelerek daha yaygın bir
kullanım alanına sahip akıllı telefonlar üretilmeye
başlanmıştır. Akıllı telefonlar, telefonun yanı sıra
kamera, ses ve/veya görüntü dosyası oynatıcı, oyun
konsolu, İnternet araçları gibi bilgisayarlarda sık
karşılaştığımız bileşenlere sahip mobil cihazlardır.
Son 20 yılda önemli gelişim gösteren, yüz yüze
iletişime en yakın eşzamanlı iletişim imkanı sunan
akıllı telefonlarla, sesli, görsel-işitsel ve metin tabanlı
eşzamanlı iletişim kurulabilmektedir. Kişilerarası
olabildiği gibi küçük grup iletişiminde de yaygın
olarak kullanılmaktadır.
• Anlık Sohbet
Anlık sohbet (Instant Messaging, IM) ve sohbet
odaları (chat rooms) sık karıştırılan iletişim
araçlarıdır. Sohbet odaları, grup iletişimi için
geliştirilmiş araçlardır. Sohbet odasına giren kişilerin
yayınladıkları mesajlar tüm üyeler tarafından görülür.
Genelde eşzamansız iletişimi içeren araçlardır. Anlık
sohbet, kişisel sohbet odasında o an çevrimiçi olan
(odada bulunan) başka biri ile iletişim kurmaya izin
veren, eşzamanlı iletişim aracıdır. Anlık sohbet büyük
ölçüde metin tabanlı gerçekleşir; ancak görsel-işitsel
mesaj gönderimine de izin vermektedir.
Özellikle sesli ve görüntülü iletişim imkanı sunan
Web Konferansı ve sosyal medya araçlarının
gelişmesi anlık sohbet araçlarının popülerliğinin
azalmasına yol açmıştır.
Anlık sohbeti gerçekleştirebilmek için öncelikle anlık
sohbet istemcisini (client) seçilmelidir. İstemci, bir
bilgisayar ve ağ sunucusu arasında bağlantıyı
sağlayan bir yazılımdır. Farklı türde anlık sohbet
istemcisi bulunmaktadır: tekli-protokol, çokluprotokol,
webtabanlı, kurumsal, mobil uygulama.
Tekli-protokol istemcileri en popülerdendir. Bu
türdeki istemciler, kendilerine üye olanlarla iletişim
kurmaya izin verirler. Çoklu-protokol istemciler ise
birden fazla anlık sohbet hesabı olanlar için idealdir.
Bu istemciler farklı anlık sohbet hizmetlerini tek
uygulamada bir araya getirirler. İstemcide oluşturulan
Kişiler (Contacts) listesinden iletişim kurulmak
istenen ve çevrimiçi durumda olanların adı üzerine
tıklanarak anlık sohbet başlatılabilir. Karşıdaki kişinin
hangi istemcide olduğu önemli değildir. Web tabanlı
istemciler daha çok kişisel bilgisayarın olmadığı,
halka açık bilgisayarların kullanıldığı durumlarda
tercih edilirler. Tekli ve çoklu protokol destekleyen
web tabanlı istemci yazılımları bulunmaktadır, birçok
istemcinin Web tabanlı sürümleri bulunmaktadır.
Böylece kullanıcılarına erişim kolaylığı sağlarlar.
Mobil istemciler, mobil cihazlarda kullanılmak üzere
geliştirilmiş mobil uygulamalardır. Kurumsal
istemciler ise belirli bir kurum ya da kuruluşun kendi
yerel ağında (İnternet) kullanılmak üzere geliştirilmiş
istemcilerdir.
Anlık sohbet kullanımı oldukça kolaydır. Bilgisayar
ya da mobil cihaza indirilen veya Web’de erişilen
istemciye kullanıcı adı ve şifre girildikten sonra
sunucuda yer alan kişiye özgü Kişiler listesine
ulaşılır. Bu listede anlık sohbet yapmaya uygun
durumda olanlar ile olmayanlar görüntülenmektedir.
Çoğu zaman bu listelerde gerçek isimler yerine ekran
isimleri (screennames) yer alır. Bu listeden sohbet
yapmak istendiğinde ekran ismi üzerine tıklayarak
açılan editor alanına mesaj yazılarak Enter tuşuna
basılır. Mesaj çok kısa sürede karşı tarafın ekranında
belirir. Böylece metin tabanlı anlık sohbet
gerçekleşmiş olur. Çoğu anlık sohbet yazılımı metin
tabanlı mesajlaşmanın yanı sıra görsel-işitsel
mesajlaşma, durağan ve hareketli görüntü, ses ya da
metin dosyası paylaşımına izin verir.
Mesajlar ya da paylaşımlar, istemci tarafından paket
adı verilen küçük bilgi parçacıkları haline
dönüştürülerek gönderilir yani mesaj ya da
paylaşımlar kısa sürede İnternet üzerinden
taşınabilmesi için küçük bilgi birimlerine bölünerek
gönderilir.
Anlık sohbet araçlarına örnek olarak Skype, Google
hangout ve Facebook Messenger verilebilir. Çoğu
anlık sohbet aracı daha fazla unsura sahip diğer
araçların içine girmiştir. Ayrıca, çoğu anlık sohbet
araçları eşzamansız iletişime imkan verdiği gibi çoğu
eşzamansız iletişim aracı da eşzamanlı iletişime
olanak tanımaktadır. Örneğin WhatsApp ya da Kısa
Mesaj (SMS) aslında birer eşzamansız iletişim
araçları olmalarına karşın eşzamanlı da
kullanılabilmektedir. Eşzamanlı iletişim araçları artık
yalnız metin-tabanlı değil, görsel-işitsel iletişim ve
metin, ses, durağan ya da hareketli görüntü dosyası
paylaşımlarına da izin vermektedir.
• Web Konferans Sistemleri
Web konferans sistemleri, internet teknolojilerini
kullanarak eşzamanlı olarak bire bir ya da bir
merkezden bir çok alıcıya metin tabanlı mesajlar,
görseller, ses ya da videoların gönderilebildiği
sistemlerdir. Web konferans sistemeleri sohbet,
toplantı, eğitim, sunum gibi amaçlar için
kullanılmaktadır.
Eşzamanlı İletişim Araçlarını Güvenli ve Etik
Kullanımı
Telefon, anlık sohbet ve Web konferans sistemleri hem
günlük hayatımızda hem de iş ve eğitim hayatımızda
önemli katkılar sağlayan araçlardır. Ancak bu araçlar
özellikle son yıllarda sıkça dolandırıcılık amacıyla da
kullanılmaktadır. Birçok masum insan maddi manevi zarar
görmektedir. Bu bağlamda eşzamanlı iletişim araçlarını
kullanırken dikkatli olmalı ve bazı güvenlik ilkelerine
uymalıyız. Bu araçları güvenli kullanabilmek için;
• Herhangi bir eşzamanlı iletişim aracı ile bize
ulaşan ‘hediye kazandınız’, ‘hesabınızda bloke
var’ ve ‘sigorta veya vergi borcunuz var’ gibi
beyanlara itibar edilmemelidir.
• Kimseyle kullanıcı kodu ve şifre
paylaşılmamalıdır.
• Tanımadığınız kişiler başta olmak üzere kimseye
ev adresi, telefon numarası, çocukların ve eşin
adı, okul ya da iş adresleri gibi kişisel bilgiler
vermemelidir.
• Kişi eklemeye yönelik gelen her mesaj hemen
kabul edilmemelidir. Tanımadığınız kişilerden
gelen Kişi Ekle mesajlarında “Bu kişinin beni
görmesini engelle” seçeneğini seçerek Kişi
listenize eklemesine izin verilmemelidir.
• Emin olmadığımız kişilere fotoğraf ya da video
gibi görüntüler göndermemelidir
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ağustos 2018, 17:37   Mesaj No:5
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünit 5: Eşzamansız İletişim Araçları
Eşzamansız İletişim
Eşzamansız iletişim kaynaktan çıkan mesajın çıktığı
zamandan farklı bir zamanda alıcıya ulaşması ve alıcıdan
dönecek bildirimin yine tepkinin verildiği zaman
diliminden sonra ulaşması yöntemiyle gerçekleşen
iletişimdir.
Eşzamansız iletişim, kaynaktan çıkan mesajın çıktığı
zamandan farklı bir zamanda alıcıya ulaşması ve alıcıdan
dönecek bildirimin yine tepkinin verildiği zaman
diliminden sonra ulaşması yöntemiyle gerçekleşir. Bu
yönü ile eşzamansız iletişim, alıcıların mesajı
derinlemesine incelemelerine, sınırsız sayıda tekrar
etmelerine, kapsamlı mesajlara ulaşmalarına ve çok sayıda
alıcıya mesajın gönderilmesine olanak tanır. Ancak anlık
olarak geribildirim ihtiyacının karşılanamaması, mesaja
alıcının geribildirimlerine göre anlık müdahale
edilememesi ve alıcıda yalnızlık hissiyatının oluşabileceği
ihtimali eşzamansız iletişimin sınırlılıkları arasında
sayılabilir.
Eşzamansız İletişim Araçları
Eşzamansız iletişim, Kaynak ve Alıcı arasındaki iletişimde
Kanal yapısındaki değişimin yani kullanılan
teknolojilerin, mesajın zamandan bağımsız olarak karşı
tarafa ulaşmasını ve alıcının tepkisinin yine zamandan
bağımsız olarak Kaynağa iletilmesi sürecidir. Bu süreçte
zamandaki bağımsızlığı sağlayan Kanal öğesini oluşturan
teknolojik alt yapıdır.
E-posta, eşzamanlı olmayan biçimde bireylerin
birbirlerine veya bir gruba metinsel, durağan ya da
hareketli görsellerden oluşan mesajları gönderebildikleri
ve herhangi bir dosya formatında kaydedilmiş belgeleri ek
olarak iliştirebildikleri ilk geliştirilen internet
uygulamalarından biridir (Altun, 2005). E-posta kişiye
özel alan ve servis sağlayıcı bölümlerinin “@” işareti ile
birleştirilmesiyle kişiye özel bir adres tanımlamasıdır. Bu
adres aracılığıyla gönderilen mesaj alıcısına ulaştırılır.
Ücretli ya da ücretsiz birçok e-posta sağlayıcısı vardır. Eposta
adresi elektronik mail sürecinde sunucular arasında
gönderim ve alım süreçlerinin tamamlanmasını sağlayan
adrestir. Günümüz iletişim teknolojileri arasında ek dosya
gönderimi dahil olmak üzere yüksek boyutta bir çok kişiye
tek seferde ulaşımı sağlayan ve defalarca aynı mesaja
ulaşımı sağlayan bir iletişim yöntemi olan e-posta adresi
kurum ve kuruluşların kullanıcı, çalışan ve ziyaretçilerine
ulaşma yöntemi olarak ilk tercihleri arasında yer
almaktadır.
Blog, web log (Web günlüğü) ifadesinin kısaltılmış
halidir. Web 2.0 teknolojilerinin gelişimiyle iletişim
teknolojileri arasında yerini almıştır. Blog için ücretliücretsiz
bir çok servis sağlayıcı mevcuttur ve basit
düzeyde teknoloji okur yazarı olan herkesin
kullanabileceği bir kolaylığa sahiptir. Mesajların
hiyerarşik olarak sıralandığı bir paylaşım ortamı olan
bloglar, güncel olan mesajdan daha eski olan mesajlara
doğru bir sıralama şeklinde oluşturulan ve mesajlara
yorumların da yine zamana göre sıralı şekilde verildiği bir
eşzamansız iletişim aracıdır. Blog sayfaları özel bir
internet alanına kurulabileceği gibi servis sağlayıcısının
verdiği sınırlı alana da kurulabilmektedir. İnternet
kullanıcılarının blog sayfalarını oluşturabilmeleri için
yararlanabilecekleri açık kaynak kodlu ya da kapalı birçok
sistem mevcuttur.
Wiki, blog gibi, kullanıcıların internet üzerinden sayfalar
yaratmasına ve düzenlemesine olanak tanıyan web 2.0
teknolojileri arasında yer alan bir eşzamansız iletişim
aracıdır. İngilizce olarak “What I Know is” ifadesinin baş
harflerinin kısaltılmasıyla oluşturulan bir ada sahip olan
Wikiler genelde birçok kişinin katılımıyla işbirlikli olarak,
web sayfaları üzerinde çalışmak için tercih edilir. En çok
bilinen örneği Wikipedia’dır (wikipedia.org). Wiki için
üzerinde herkesin düzenleme yapmasına izin veren, bir
sözlüğü, ansiklopediyi ya da veritabanını andıran web
siteleri demek yanlış olmayacaktır. Ziyaretçiler, bir sözcük
hakkında özgürce tanımlama yapabilir, önceden eklenmiş
içeriklere yeni yorumlar ekleyebilirler.
Forum kelime anlamı olarak belirli bir amaç uğruna bir
araya toplanmış bireyleri ifade eder ve farklı bir anlam
olarak da toplu olarak belirli bir konu hakkında tartışma
olarak bilinmektedir. Bu bağlamda oluşturulan forum
siteleri de aynı zamanda tartışma forumları olarak ifade
edilebilmektedir. Forum siteleri farklı coğrafyalarda yer
alan bireyleri aynı konuda birleştiren ve farklı zamanlarda
ulaşılmasına imkan sağlayan etkili bir eşzamansız iletişim
aracıdır. Bütün foruma müdahale edebilen Administrator
kullanıcılarının yanında, ana konular için atanmış
Moderatörler aracılığıyla da alt konuların yönetimi
yapılabilmektedir. Paylaşım ve yapılan yorumlara göre
kullanıcılar arasında rütbe dağılımı yapmak forumların ilgi
çekici özelliği olarak dikkat çekmektedir.
Sosyal ağlar, bireyler arasında bağlantı kurabilmeyi, ortak
profesyonel amaçlarla bir araya gelebilmeyi ve kişisel
tercihleri, hobileri doğrultusunda ortak konulara
ulaşabilmeyi sağlayan platformlardır. Web 2.0
teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte sanal toplulukların
oluşması ve kişilerin sanal ortamda bir kimlik yaratma
çabası meydana gelmiştir. Bu kimlik gerçek yaşamını
yansıtabileceği gibi tamamen farklı profilleri de işaret
edebilir. Ancak varılan nokta kişilerin sosyalleşme ve var
olduğunu gösterme girişimi olarak internet teknolojileri
aracılığıyla bir ağa katılması ve o ağ üzerinde amacına
göre sosyal bir yapıya bürünmesidir. Bu yapı ile kişi sanal
çevresiyle etkileşim ve iletişim halinde olabilmektedir. Bu
sanal çevre normal zamanda da yüz yüze görüşebileceği
yakın çevresinden oluşabilir ya da hiçbir şekilde yüz yüze
gelebileceği ihtimalinin olamayacağı bireylerden de
meydana gelebilir. Ulaşılabilir kullanıcı sayısının sosyal
ağ platformları sayesinde artması, içeriğin de
çeşitlenmesine ve zenginleşmesine sebep olmaktadır. Bu
durum etkileşim içinde bulunulan ağın genişlemesine
sebep olmaktadır. Bu doğrultuda sosyal ağların günümüz
internet teknolojileri sayesinde kişilerin eşzamanlı ya da
eşzamansız olarak kullanabilecekleri en önemli iletişim
araçları arasında göstermek yanlış olmayacaktır.
Facebook, Twitter ve Google+ günümüzde en çok
kullanılan sosyal ağlar arasındadır. İlgili sosyal ağlar
akademik içerikten, hobi paylaşımlarına, haberlere, resim
paylaşımlarına ve akla gelebilecek diğer bütün konulara
hitap eden özelliklere ve bu yönde kullanan kullanıcılara
sahiptir. Ancak bazı sosyal ağlar var olma amacını
kısıtlamış ve özel sınırlarla kullanıcılarına hizmet etmeyi
öncelik haline getirmiştir.
Eşzamansız İletişim Araçlarının Kullanımı
Eşzamansız iletişim araçları kullanım amaçlarına göre
çeşitlenmektedir. Örneğin sanal bir topluluk oluşturup
farklı konularda iletişim kurma ve etki ağını genişleterek
hobi, araştırma, haber ve kişisel paylaşımları etki ağına
sunmak gibi bir amaç için sosyal ağlar tercih edilebilir.
Web ortamında birden çok kişinin herhangi bir konuda
işbirlikli olarak çalışması için wiki sayfası oluşturma
yoluna gidilebilir. Ancak kişi kişisel ilgi alanları üzerine
ya da uzmanı olduğu akademik bir konuda duygu ve
düşüncelerini yazarak ziyaretçilerin yorumlarına açmak
isterse blog yazmayı düşünebilir. E-posta yazılı olarak ya
da dosya ekli olarak bir ve birden çok kişiye özel olarak
ulaşabilmeyi sağlayan önemli bir eşzamansız iletişim
aracıdır.
Önemli bilgi güncellemelerinde, yönetsel süreçlerde,
duyuru ve haber gönderimlerinde, süreç hakkında
bilgilendirme yaparken ve kişisel mesaj serisi oluşturmak
için tercih edilebilir.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ağustos 2018, 17:38   Mesaj No:6
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünite 6: Teknoloji ve Yaşamboyu Öğrenme
Yaşamboyu ve Geleneksel Öğrenme Arasındaki
Farklar
Yaşam boyu öğrenme genel olarak, bireyin kendi kişisel,
sosyal ya da mesleki yeterliliğini çeşitli nedenlere bağlı
olarak yaşamı boyunca değiştirmek ya da geliştirmek
istemesidir. Yaşam boyu öğrenme ayrıca kişinin
gelişiminin yanı sıra içinde bulunduğu toplumda
sosyalleşmesine, etkin bir vatandaş olarak yer edinmesine,
rekabet edebilme gücüne ve istihdamı arttırmaya da
yardımcı olur. Dolayısıyla yaşamboyu öğrenen bireylerin;
• Öğrenme ilgi ve gereksinimini saptayabilen,
• Öğrenme inancına sahip,
• Öğrenmeye istekli ve merakı olan,
• Bilgi okuryazarı,
• Öğrenme motivasyonuna sahip,
• Öğrenmede kararlılık gösteren ve
• Öğrenmeyi düzenleyebilen kişiler olması
beklenmektedir.
Yaşamboyu öğrenme, geleneksel ve zorunlu örgün eğitim
sonrası başlayan bir süreç değil, aksine temellerinin aile
içinde atıldığı ve bireyin tüm eğitim yaşamı sırasında ve
sonrasında devam eden bir süreçtir. Bu nedenle bireyin
bilgi ve beceri potansiyelini, yeterliklerini yaşam boyu
geliştirmeyi hedefleyen ve devamlı bir süreç olarak
görülen yaşamboyu öğrenmede okul, öğrenmek için bir
zorunluluk değildir. Bunun için yaşamboyu öğrenmeyi
geleneksel öğrenmenin bir alternatifi olarak değil,
geleneksel öğrenmeye çağdaş bir alternatif olarak
değerlendirilmelidir.
Geleneksel eğitim temelde bireylere bilginin
aktarılmasıyla ilgilenirken, yaşamboyu öğrenme bireysel
yeteneklerin gelişimi ve kişisel öğrenme kapasiteleri
üzerinde yoğunlaşır. Bu yaklaşımın özünde kişilere
“öğrenmeyi öğretme” anlayışı bulunmaktadır. Bu nedenle
eğitimde yaşamboyu öğrenmenin gerçekleşebilmesi için
bireylere nasıl öğrenebileceklerini öğretilmesi yani
“öğrenmeyi öğrenme” becerisini ve bilgi okuryazarlığı
becerilerinin okullarda kazanılması gerekmektedir.
Yaşamboyu Öğrenme ve İçinde Barındırdığı
Kavramlar
Yaşamboyu öğrenme felsefesi gereği bireyin sürekli aktif
olarak bilgiyi kullanmasını gerektirir. Yaşamı boyunca
herhangi bir nedene bağlı olarak gereksinim duyduğu
bilgiye ulaşıp, bu bilgileri kendi ilgi, beceri ve
yeteneklerine uyarlayabilen ve yenilerini katabilen
bireyler ise yaşamboyu öğrenebilen bireylerdir. Bu
nedenle bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma becerisi olarak
tanımlanan bilgi okuryazarlığı yaşamboyu öğrenmenin
içinde barındırdığı kavramlardan biridir. Kısaca
söyleyecek olursak yaşamboyu öğrenme bir amaç ise bilgi
okuryazarlığı bu amacın gerçekleşmesinin aracıdır.
Bilgi okuryazarının sahip olması gereken beceriler ise:
• Bilgi teknolojisini kullanma becerisi,
• Bilgi kaynaklarını kullanma becerisi,
• Bilgi sürecini yönetebilme becerisi,
• Bilgiyi kontrol edebilme becerisi,
• Bilgi birikimi oluşturabilme becerisi,
• Bilgi birikimini geliştirebilme becerisi ve
• Bilgelik yani başkalarına yararlı olma becerisidir.
Teknolojinin hızlı gelişimi ve değişimine bağlı olarak
bilginin üretimi, üretilen bilginin elde edimi, kullanımı ve
paylaşımı da hızla gerçekleşmektedir. Bilgi okuryazarlığı
teknolojideki bu gelişmelerle birlikte “ağ okuryazarlığı”,
“teknoloji okuryazarlığı”, “bilgisayar okuryazarlığı”, “web
okuryazarlığı”, “çoklu ortam okuryazarlığı” gibi çeşitli
kavramlarla da ilişkilendirilerek tanımlanmaya
çalışılmıştır.
Yaşamboyu öğrenmenin içinde barındırdığı bir diğer
kavram olan yetişkin eğitimi, kendini yaş ve sosyal rol
bakımından yetişkin olarak gören ve kendi yaşamından
sorumlu olduğunun bilincinde olan bireylerin, kişisel,
sosyal ve mesleki yaşamlarındaki ilgi ve gereksinimleri
karşılamaya yönelik bilgi ve becerileri kazandırma süreci
olarak tanımlanmaktadır. Androgoji olarak da adlandırılan
yetişkin eğitimi, mesleki eğitimden boş zaman
etkinliklerinin düzenlenmesine, tamamlayıcı eğitim
etkinliklerinden vatandaşlık eğitimine kadar çok geniş
yelpaze de eğitim etkinliklerini kapsar. Ayrıca eğitimin ya
da öğrenmenin belirli bir zaman ve mekanla sınırlı
olamayacağını ve bireyin doğumundan ölümüne kadar
devam edeceğini vurgulayan yetişkin eğitimi zorunlu
eğitimin tamamlanmasından sonra başlayan bir süreç
değildir, böyle değerlendirilmemelidir. Verimli bir
yetişkin eğitiminden söz edebilmek için ise yetişkin olarak
adlandırılan bireylerin;
• Kendini doğru olarak algılaması,
• Deneyimlerinin olması,
• Öğrenmeye hazır olması,
• Öğrenme yöneliminin olması ve
• Öğrenme motivasyonlarının olması
gerekmektedir.
Yaşamboyu Öğrenme ve İlkeleri
Yaşamboyu öğrenme bireyin doğdu andan yaşam
süresinin sonuna kadar devam eden her türlü eğitim
faaliyetini kapsayan çok geniş bir kavramdır. Avrupa
Birliği Komisyonu yaşamboyu öğrenmeyi, “bilgi, beceri
ve yeterliği geliştirmek belirli bir süre ile yapılan eğitim
faaliyetlerinin tümü” olarak tanımlamıştır. Ayrıca
yaşamboyu eğitimin sadece ekonomik bakış açısıyla ya da
yetişkin öğrenenlerle sınırlı olmadığı, öğrenmenin
yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ya da
yapılandırılmamış tüm öğrenme biçimlerini kapsayıcı
şekilde olması gerektiği, istihdamla ilgili amaçlar kadar
bireysel, sosyal ve vatandaşlık amaçlarını da kapsadığı
vurgulanmıştır. Bu ilkeler yaşam boyu öğrenmenin temel
ilkeleridir.
Avrupa Birliği Komisyonu ayrıca yaşam boyu öğrenme
çerçevesinde temel stratejilerini de açıklamıştır. Bu temel
stratejiler doğrultusunda yaşam boyu öğrenme
uygulamaları, ülke gereksinimlerini ve beklentilerini
karşılamada farklılıklar gösterse de temelde görüş
birliğinin sağlandığı üç temel dayanak; yaşamboyu
öğrenme tanımının sadece ekonomik bakış açısıyla ve
yetişkin öğrenenlerle sınırlı kalmadığı, örgün, yaygın, açık
ve uzaktan ya da serbest tüm öğrenme yaklaşımlarını içine
alacak biçimde kapsayıcı olduğu ve öğrenme amaçlarının
bireyin kişisel, sosyal, kültürel, mesleki gelişiminden aktif
vatandaş olarak yapabileceklerine kadar geniş bir
yelpazeyi içermesi gerektiği üzerinedir.
Yaşamboyu Öğrenmede Kullanılan Kitlesel Açık
Çevrimiçi Dersleri (KAÇD), Özellikleri ve
Geleneksel Öğrenme Arasındaki Farkları
Eğitim, teknolojideki sürekli yenilik ve gelişimlerden en
çok etkilenen alanlardan biridir ve özellikle internet ve
internete dayalı web teknolojileri bilginin küresel olarak
dolaşımına ve paylaşımına izin verdiğinden, eğitim de
herkes için standart hale dönüşmüştür. Eğitimin isteyen
herkesin erişimine açık olmasını sağlayan uygulamalardan
biri de Kitlesel Açık Çevrimiçi Derslerdir (KAÇD). Bu
tanıma göre öğrenme sadece öğretenden öğrenene bilgi
aktarımıyla değil, öğrenenlerin aktif katılımlarıyla ve
öğretim kaynaklarıyla aktif etkileşimlerle
gerçekleşmektedir. Bu düşünceden hareketle Carson
(2005) Açık Ders Kaynaklarını;
• Ders formatında düzenlenmiş,
• Çoğunlukla ücretsiz ve serbestçe ulaşılabilen,
• Sayısal ortamda bulunan,
• Kullanım ve adaptasyona belirli lisans koşulları
(creative commons) ile açık,
• Tek başına sertifika ya da diploma vermek
amacıyla kullanılmayan,
• Yüksek kaliteli eğitim kaynakları olarak
açıklamıştır.
Öğrenme çevrimiçi ağlar üzerinden gerçekleşir. Bağlantıcı
veya öğretimci KAÇD’lere göre öğrenen ve öğretici
rollerinde değişiklik olabilir. Dolayısıyla bu durumdan
hem dersi verenler hem de alan kişiler karşılıklı olarak
faydalanabilmektedir. KAÇD’lerin kullanıcılarına
sağladığı temel faydalar ise aşağıda belirtilmektedir.
Bunlar;
• KAÇD’lere farklı bağlantılarla erişebilme
olanağının olması,
• KAÇD’lerin istenilen herhangi bir dile
uyarlanabilir olması,
• Katılımcılara ve içeriğe bağlı olarak farklı
çevrimiçi araçların kullanılabilir olması,
• Zaman ve mekan sınırlamalarının olmaması,
• Hızlı şekilde katılımcılara bilgilendirmeler
yapılabilmesi,
• İçeriğin tüm katılımcılar tarafından paylaşılabilir
olması,
• Öğrenmenin daha informal ortamda
gerçekleşmesi,
• Öğrenmenin farklı paydaşlarla bağlantılı olarak
gerçekleştirilebiliyor olması,
• Dersi takip edebilmek için bir diplomaya sahip
olmak zorunlu değildir, sadece öğrenme isteğinin
olması yeterlidir.
• Herhangi bir KAÇD’e katıldığınızda kendi
ağınızı ve kişisel öğrenme ortamınızı bu sisteme
dahil edebilme olanağının olması,
• KAÇD’lere katılım yaşamboyu öğrenme
becerilerinizi geliştirmeye, kendi öğrenme
biçiminizi ve bilgiyi elde etme yolunuzu
belirlemeye yardımcıdır.
Genel olarak KAÇD’lerin amaçları altı ana grupta
toplanmıştır (Hollands ve Tirthali, 2014). Bunlar:
• KAÇD’lerin daha fazla kişiye ulaşmasını
sağlamak ve kullanımını yaygınlaştırmak,
• KAÇD’ler yoluyla marka oluşturup devamlılığı
sağlamak Giderleri azaltarak ya da gelirleri
arttırarak ekonomiyi güçlendirmek,
• Eğitim çıktılarını arttırmak,
• Eğitim öğretime yenilik getirmek,
• KAÇD’lerin öğretme ve öğrenme üzerindeki
etkilerini belirleyen araştırmalar yapmaktır.
Bağlantıcı ve öğretici KAÇD’ler kıyaslandığında
öğrenenlerden farklı etkinlikleri yerine getirmeleri
gerektiği görülmektedir. Bunlar: değişik kaynaklara
ulaşmak, kaynakların izini sürmek, eriştiği kaynakları bir
araya getirmek, kişisel hesaplat oluşturmak, kendi
düşüncelerini bir araya getirip yeni anlayışlar geliştirmek
ve diğer öğrenenlerin de yaptığı gibi ortaya çıkardıkları
ürünleri paylaşmak. Bununla beraber öğretici KAÇD
sisteminde içeriğin öğreten tarafından sunumu ve
genellikle öğrenenin içeriğin tekrarına yönelik öğrenmesi
ve devamında sınavlar, akran değerlendirmesi gibi
yöntemlerle başarının ölçülmesi durumu vardır. Bağlantıcı
KAÇD’lerin aksine öğretici KAÇD’lerde öğrenenin
sorumluluğu daha azdır.
KAÇD’ler yüz yüze verilen geleneksel sistemdeki
derslerden pedagojik olarak da bazı farklılıklar
göstermektedir. Çevrimiçi ortamlarda gerçekleşen bu
uygulamalarda bir konu ya da kavramı öğrenmek ve kalıcı
bir öğrenme sağlamak için videolar ve bunlarla ilgili
çoktan seçmeli testler kullanılır. KAÇD’ler katılımcılara
belirli bir konuyu tam olarak öğrenmeleri için gerekli
kaynakları sunar ve herkesin kendi hız ve bireysel
özelliklerine bağlı olarak içeriği takip etmesini sağlar.
KAÇD’ler yüz yüze verilen geleneksel sistemdeki
derslerden pedagojik olarak gösterdiği farklılıklar
Glance’a göre (2013) şöyle sıralanmaktadır:
• Çevrimiçi öğrenme katılımcılarına yüz yüze
eğitimin hiçbir şekilde sunamayacağı herhangi
bir yerde ve herhangi bir zamanda ders
materyallerine ulaşım esnekliği sunar.
• KAÇD’lerde genel olarak bir konu ya da kavramı
hatırlamak için çeşitli videolar ve bununla ilgili
çoktan seçmeli testler kullanılmakta, bu da
gerçek ve kalıcı öğrenmeye fayda sağlamaktadır.
• KAÇD’ler katılımcılara belirli bir konuyu tam
olarak öğrenmeleri için gerekli kaynakları (video,
benzetimler, anlatımlar, linkler, bloglar vb)
sunarak herkesin kendi hızında ve bireysel
özelliklerine bağlı olarak içeriği takip
edebilmesine başka bir deyişle tam
öğrenebilmesine olanak sağlar.
• Çok sayıda katılımcının olduğu KAÇD’lerde
bireyin kendi ilerleme durumu ya da diğer
katılımcıların ilerleme durumları anında otomatik
olarak değerlendirilebilmektedir.
• KAÇD’lerde kullanılan kısa videolarda
katılımcılar kendi öğrenme hızlarına bağlı olarak
görüntüyü durdurma, geriye alma olanağına sahip
olabilmektedir.
• Böylece içeriğe dönüp konuyu keşfetmeleri daha
kolay olabilmektedir.
• KAÇD’lerde kullanılan forumlar ve tartışma
grupları katılımcıların soruları ya da
problemlerinin üstesinden gelmede en etkin ve
sıklıkla kullanılan ve diğer katılımcılardan
yardım alınan bir ortamdır ve genellikle yüz yüze
derslere alternatif olarak sunulan, sosyal öğrenme
modelini temel almış bir öğretim şeklidir.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ağustos 2018, 17:39   Mesaj No:7
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünite 7: Bulut Bilişim
Bulut Bilişim ve Özellikleri
Bulut bilişim internet üzerinde bir hizmet olarak
sanallaştırılmış, ölçeklendirilebilir kaynakları ifade eden
bilişim sistemidir.
Amerikan Ulusal Standartlar ve Teknolojiler
Enstitüsü’nün yaptığı ve yaygın olarak kabul gören tanıma
göre ise “en az yönetimsel çaba ve hizmet sağlayıcı
etkileşimi ile hızlı bir biçimde sağlanabilen ya da
bırakılabilen ayarlanabilir bilişim kaynaklarından oluşan
paylaşılabilir bir havuza, uygun koşullarda ve
istenildiğinde zaman ve mekân kısıtı olmaksızın ağ erişimi
sağlayan bir modeldir”.
Bulut bilişimin genel özellikleri:
• İstenildiğinde ve kendi kendine hizmet
• Geniş ağ erişimi
• Kaynak havuzu
• Çabukluk ve esneklik
• Ölçülebilir hizmet
Bulut Bilişimin Bileşenleri ve Alt Yapısı
Yapısal açıdan kullanıcı bilgisayarları, veri merkezleri ve
dağıtık sunucular bulut bileşimin temel öğeleridir.
Kullanıcılar: Masaüstü bilgisayarlar, ince istemciler,
dizüstü ve tablet bilgisayarlar, cep telefonları ve diğer
internete bağlı cihazlar bulut üzerindeki bilgilerinizi
yönetmek için kullandığımız aygıtlardır. İstemci olarak da
adlandırılırlar.
Özel bir kullanım gerekçesi olmadığı sürece daha düşük
düzey donanımları kullanmanın faydaları:
• Düşük donanım maliyeti
• Güvenlik
• Daha az enerji tüketimi
• Daha az gürültü
• Bakım ve tamir kolaylığı
Veri Merkezleri: İçinde çok sayıda sunucuyu barındıran,
depoladığı verinin güvenliğini ve sürekliliğini sağlamak
amacıyla güçlü ve yedekli elektrik, iklimlendirme ve
iletişim alt yapısı bulunan tesislere verilen isimdir.
Dağıtık Sunucular: Küresel ölçekte bulut hizmeti veren
kuruluşların veri merkezlerinin bir bina ya da bölgede
olması mümkün değildir. Bu kuruluşların farklı şehir,
bölge ve hatta kıtada veri merkezlerinin olması hem
ulaşım hem de erişim açısından önemli bir gerekliliktir.
Bu sayede herhangi bir nedenle sorun oluşan veri
merkezindeki verilere farklı merkezlerden ulaşabilme
olanağı sunulmuş olur.
Bulut Bilişim Altyapısı
Dağıtık Bilişim (Distributed Computing): Dağıtık bilişim
sistemlerinin temel amacı farklı sistemlerdeki işlemci
güçlerini, ağ kapasitelerini ve depolama alanlarını tek bir
büyük sistem olarak yönetilmesini sağlamaktır. Birbirine
benzemeyen birçok sayıdaki bilgi sistemi bu yapılar
sayesinde tek bir sanal işlem gücü oluşturur.
Temel üstünlükleri:
• Çözülmesi zaman isteyen problemleri kısa sürede
çözebilir.
• Farklı bilgi sistemleri ile kolayca işbirliği
yapabilir.
• Mevcut donanımların verimli olarak
kullanılmasını sağlar.
• İhtiyaçlara göre ölçeklenebilir bir kapasite sunar.
İnternet Teknolojileri: Web hizmetleri farklı ortamlardaki
uygulamaların birbirleri ile iletişimini sağlamak için
ortaya çıkarılmış bir hizmettir. Bu yapı sayesinde internet
üzerindeki birçok web sayfası farklı konumlardaki
sistemlerle belirli protokoller sayesinde haberleşebilmekte
ve veri alış verişi yapabilmektedir.
Hizmet odaklı mimari (SOA – Service Oriented
Architecture), uygulamaların modül ve fonksiyonlarını
diğer uygulamalarında kullanabileceği şekilde tasarlayan
bir mimaridir. WEB 2.0, API (uygulama programlama ara
yüzü) gibi bir çok internet teknolojileri bulut mimarisinin
oluşturulmasında önemli bir role sahiptir.
Donanım: Bulut bilişim hizmetlerinin arka planında büyük
ölçekli veri merkezlerinde bulunan binlerce sunucu
bulunmaktadır. Bu veri merkezleri çok sayıda kullanıcının
ya da uygulamanın taleplerini karşılamak üzere
yapılandırılmıştır. Bu devasa görevin üstesinden
gelebilmesi için yararlanılan teknolojilerin başında
sanallaştırma gelir.
Sanallaştırma işlemci, depolama aygıtı, ağ donanımı,
sunucu ve hatta uygulama yazılımı gibi kaynakların
gerçek donanımı kullanan sanal bir hizmet olarak
kullanıcılara sunulmasını sağlayan bir uygulamadır. Bu
sayede bir kaynak birçok parçaya bölünerek daha küçük
sanal kaynak olarak kullanılabilmekte ya da dağıtık olan
çok sayıdaki kaynak tek bir kaynak olarak
birleştirebilmektedir.
Fiziksel bir donanımda çok sayıda farklı işletim sisteminin
sanal olarak barındırıldığı işletim sistemlerine sanal
makine denir. Sanallaştırma ortamları gerçek fiziksel
kaynakları, belirlenen politikalar ve kurallar çerçevesinde
sanal makinalar arasında paylaştırır. Bu teknolojilerin
bulut bilişim açısından faydaları:
• Sistem kaynaklarının verimli kullanılması ile
enerji tasarrufu sağlar ve doğayı korur.
• Kurumsal kullanıcıların ihtiyacı kadar kaynak
kullanımına olanak sağlar.
• Sunucuların ilk kullanım için daha hızlı
hazırlanmasını sağlar.
• Sanallaştırılmış sistemler geleneksel sistemlere
göre daha yüksek performans sağlar.
• Geleneksel sistemlere göre yüksek
kullanılabilirlik oranına sahiptir.
• Yedekleme ve felaket kurtarmada fiziksel
sistemlere göre daha avantajlıdır.
Sistem Yönetimi: Bulut bilişim gibi karmaşık yapıdaki
sistemlerin yönetilmesini kolaylaştıracak, insanların en az
müdahalesini gerektirecek sistem arayışlarının sonucunda
genel politikaları insanlar tarafından belirlenen kendi
kendini yönetebilen sistemler olan otonom bilişim
kavramı ortaya çıkmıştır.
Hizmet Sunum Modelleri
Kullanıcıya sağlanan bilişim olanak ve kaynakları hizmet
olarak adlandırılır. İngilizce karşılığı olan “as a service”
ifadesinin baş harfleri hizmetlerin kısaltmasında yer
almaktadır. Bulut bilişimin temel hizmet sunum modeli
olan ilk üç hizmeti açıklayalım.
Altyapı Hizmeti (IaaS – Infrastructure as a Service): Bulut
üzerinde sanal olarak çalışan ve kaynak miktarı
kullanıcının talebine göre ayarlanmış bir sunucu,
kullanıcının hizmetine sunulur. Sunucu yapılandırılması,
yazılımların kurulması ve ilgili servislerin kurulumunu
gerçekleştirme yetkisi tamamen kullanıcıdadır. Faturalama
kullanılan sanal sistemin kaynak tüketimine göre
belirlenir.
Platform Hizmeti (PaaS – Platform as a Service):
Kullanıcılara kolay programlama ortamı sunmak için
soyutlanma düzeyi yüksek bir ortam sunar. Kullanıcılar
kendilerine sunulan programlama ortamını kullanarak
yazılım gerçekleştirir. Kullanıcı bu görevi için ne kadar
hafıza ya da işlemci gerekli olduğunu bilmesi gerekmez.
Kaynaklar sistem tarafından sağlanır. Maliyeti kullanılan
kaynak miktarına göre belirlenir.
Yazılım Hizmeti (SaaS – Software as a Service): Bulut
yazılım hizmeti en yaygın kullanılan ve en hızlı büyüyen
pazarlardan birisidir. Uygulamalar kullanıcılara web
aracılığı ile ulaştırılır. Bulut kaynaklarını kullanan yazılım
kullanıcıya bir web tarayıcı vasıtası ile ulaşır. Kurumların
ve yazılım maliyetlerinin yanı sıra sunucu ve donanım
giderleri bakımından avantaj sağlamaktadır.
Ücretlendirme “kullandığın kadar öde” ya da periyodik
ödeme yöntemleri ile gerçekleştirilmektedir.
Son yıllarda hayatımızı kolaylaştıran mobil cihazlarda
çalıştırdığımız uygulamalar da web üzerinden cihaza
yüklenmekte, cihazın dahili hafızasında barındırılmakta
ancak yazılımın güncellenmesi ve bakımı yine bulut
üzerinden yönetilmektedir. Avantajları:
• Kullanıcılar alışkın oldukları Web tarayıcı ara
yüzünü kullanırlar.
• Kullanıcılar ölçeklenebilir hizmetleri tükettikleri
ölçüde öderler.
• Kurumlarda daha az bilişim uzmanı ile daha etkin
çalışma imkânı sunar.
• Organizasyonların ihtiyacına uygun olarak
uyarlanabilmektedirler.
• Uygulama yazılımı üreten girişimler için büyük
fırsatlar yaratırlar.
Bulut Bilişim Yayılım Türleri
Bulut bilişim hizmetleri onu kullanacak kuruluş ya da
işletmenin iş süreçlerine, gizlilik koşullarına, müşteri
türüne göre farklı yayılım modelleri ile sunulur. ABD
Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü tarafından dört
bulut yayılım türü tanımlanmıştır.
Kamu Bulutu: En yaygın kullanıma sahip, herkesin
kullanımına açılmış bulut bilişim hizmetleridir. Bir devlet
kurumunun vatandaşlarına hizmetlerini ulaştırması için
oluşturabileceği gibi Google, Microsoft ve Amazon gibi
şirketlerin bireysel bilişim hizmetleri için oluşturdukları
bulut yapılarıdır.
Özel Bulut: Bir organizasyonun özel kullanımı için
oluşturulmuş olan, iç bulut ismi de verilen bulutların
kurulması, yönetilmesi ve yürütülmesi sahibi tarafından ya
da dış hizmetin alındığı kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilir.
Topluluk Bulutu: Bireyler altyapılarını ortak bir amaç için
bir araya getirip gerekli olan bilişim maliyetlerini
paylaşarak daha verimli bir bilişim sistemi oluştururlar.
Bir sosyal toplum kuruluşu, dernek ya da 3.şahış şirketler
tarafından oluşturulabilir.
Melez Bulut: Kamu ve özel bulut karmasından oluşan
bulut sistemidir. İki farklı özellikte bulutun kendi sınır ve
özelliklerini koruyarak bağlanması ile oluşturulur. İşletme
ya da organizasyonun kritik verileri ve uygulamaları
güvenlik duvarının ardındaki özel bulutta, genel erişime
sunulan veri ve uygulamalar dış bulutta konumlandırılır.
Bulut Bilişimin Üstünlük Ve Sınırlılıkları
Bulut teknolojilerinin kullanıcılara, işletmelere ve
kurumlara sağladığı faydalar:
• Düşük Maliyet
• Ölçeklenebilirlik
• Devamlılık
• Birlikte Çalışma
• İş Uygulamalarında Esneklik
• Yenileme ve Güncelleme
Bulut bilişimin kullanılabilmesindeki bazı sınırlılıklar:
• Ağ bağlantısı bağımlılığı
• Güvenlik
• Çevre birimler
• Maliyet
• Sağlayıcıya bağımlılık
• Yasal sorunlar
Son Kullanıcılar ve Bulut Uygulamaları
Bulut bilişimde kullanıcı ve kurumların tüketeceği çok
çeşit ve sayıda hizmet yer almaktadır. Bunların bir kısmı
uzmanlık gerektiren uygulama geliştirme, sanal sunucu
yapılandırma, web sayfası oluşturma ve yönetme, e-posta
hizmetleri yönetimi gibi geliştirme ve yönetme hizmetleri
olabilmektedir.
Bulut Tabanlı Depolama
Günümüzde üretilen verinin büyük bir çoğunluğu bulut
tabanlı sistemlerde depolanmaktadır. Bulut tabanlı
depolama (bulut depolama) yazılımlar yoluyla
oluşturulmuş mantıksal havuzlardır. Gerçekte veriler
birden çok sayıda farklı konumlardaki veri merkezlerinde
saklanır. Servis sağlayıcı bu verilerin korunmasından,
saklanmasından ve erişilebilirliğinden sorumludur.
Bulut depolama sistemleri genellikle yönetimli ve
yönetimli olmayan depolama olarak iki grupta kategorize
edilir. Yönetimli depolama sanal geliştirme ortamları
veya ve sanal makinelere bir disk gibi konumlandırılabilen
depolama çözümleridir. Yönetimli depolamada
kullanıcılar depolama alanını sistemlerinde bir disk olarak
kullanabilirler. Yönetimli olmayan depolama ise
kullanıcıların web üzerinde ya da yardımcı yazılımlar ile
ulaşabildikleri nispeten ucuz ve kullanımı oldukça kolay
bulut depolama hizmetleridir.
Aşağıda bir bulut paylaşımının kullanımına yönelik
adımlar geneli kapsayacak şekilde hazırlanmıştır.
• İlgili bulut hizmet sağlayıcının web sayfasına
gidilir.
• Bulut depolama için bir hesap oluşturulur.
• Hesap oluşturma bir e-posta ile doğrulanıyorsa epostanıza
gelen onaylama linkine tıklanır.
• Kişisel bilgisayar için senkronizasyon aracı
yüklenerek kurulur.
• Mobil cihazlar için ilgili uygulama marketten
kurulur.
Kullanıcılara mekân bağımsız olarak çalışma olanağı
sunan bulut depolamanın üstünlükleri aşağıda
sıralanmıştır.
Maliyet: Yedekleme çözümleri oldukça gelişmiştir.
Özellikle taşınabilir depolama araçlarının kaybolma riski
büyüktür ve veri kaybının maliyeti oldukça yüksektir.
Güvenlik: Yerel veri depolamaya göre daha güvenlidir.
Verilerin depolanması ve transferi sırasında veriler
şifrelenerek güven altına alınır.
Erişilebilirlik: Dosyalara internet erişimi olan her
cihazdan ulaşma imkânı sağlar. Akıllı telefonlar, tabletler
ile mobil ortamlarda dosyalara erişim sağlanabilir.
Senkronizasyon: Belgede yapılan değişiklikler tüm
bilgisayarlara anında senkronize edilir.
Birlikte çalışma: Dosyaların paylaşılması ve aynı dosya
üzerinde çalışma olanağı sağlar.
Verimlilik Yazılımları
Ofis araçları ya da verimlik yazılımları günümüzün en
önemli yazılım kategorilerinden biridir. Çevrimiçi
verimlilik yazılımları ya da ofis yazılımlarının kullanıcı
bilgisayarında çalışan geleneksel ofis yazılımına göre
faydaları aşağıda sıralanmıştır.
• Genellikle kullanıcılar için daha düşük
maliyetlidir.
• Web tarayıcı üzerinde çalıştığı için platform
bağımsızdır (tüm işletim sistemlerinde çalışır).
• Yazılımların güncellenmesi ve düzeltilmesi
merkezi olarak yapıldığından kullanıcı sürekli
güncel sürüm kullanır.
• Belge paylaşımı aynı bulut sistemi kullananlar
için çok kolaydır.
• Aynı belge üzerinde aynı anda birçok kullanıcı
birlikte çalışma olanağına sahiptir.
• Mobil cihazlarla kullanım için uygundur.
• Yedekleme ve sürüm saklama özellikleri veri
kaybını engeller.
Belgelere erişimde internet bağlantısının zorunlu olması,
yazılım sürüm değişiminin kullanıcının tercihinde
bulunmaması, kullanım hızının daha düşük olması bulut
ortamındaki yazılımların sınırlılıkları olarak
görülmektedir.
Google Verimlilik Araçları
Google’ın sunduğu ofis ve verimlilik araçları hem birey
hem de kurumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelik
bütünleşik bulut çözümleridir. Kullanıcıların Google
hizmetlerinden faydalanabilmesi için öncelikle bir Google
hesabı oluşturması gerekmektedir. Google hesabını
oluşturan kullanıcılar aşağıda sıralanan hizmetleri
çevrimiçi olarak kullanabilmektedirler.
([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
• Ofis uygulamaları: Dökümanlar, E-Tablolar,
Slaytlar, Formlar, Google Sites, Çizimler.
• İletişim: Gmail, Hangouts, Takvim, Google+,
Blogger, Google Grupları.
• Araçlar: Drive, Google Çeviri, Google Haritalar.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ağustos 2018, 17:40   Mesaj No:8
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Ünite 8: Geleceğin Teknolojileri
Teknolojik Gelişme
Teknolojik gelişmeler, teknolojik değişim adı verilen
süreçle gerçekleşir. Teknolojik gelişimde, Joseph
Schumpeter’in önerdiği;
1. Buluş,
2. Yenilik ve
3. Yayılma aşamalarından oluşan üçlü yapı genel
olarak kabul görmüştür.
Bu üçlü yapıya daha sonra bu üç durumu çevreleyen bir
“keşif” süreci de eklenmiştir. Keşif doğanın gözlenmesi,
akıl yürütme ve deneyler yoluyla doğanın temel
süreçlerinin açıklanmasıdır.
Evrenin temel yapısını ve süreçlerini açıklayan bilgi
türüne bilim adı verilir. Bilimdeki gelişmeler bilimsel
yöntemle gerçekleştirilir.
Bilimsel araştırma, nitelikli bilim insanlarıyla yürütülen,
uzun ve pahalı bir süreç olduğu için genellikle devlet
tarafından finanse edilir. Bu yüzden firmalar, bilimsel
araştırma yapmak yerine araştırma ve geliştirme yapmayı
tercih ederler. Araştırma ve geliştirme (AR-GE)
faaliyetleri başlıca iki gruba ayrılabilir:
1. Mühendislerden oluşan ve görevleri yeni ürünler
geliştirmek olan AR-GE birim faaliyeti,
2. Uygulamalı araştırma yapan endüstriyel bilim
insanlarından oluşan ve görevleri gelecekteki
ürünlerin geliştirilmesini kolaylaştıracak
araştırmalar yapmak olan AR-GE birim faaliyeti.
AR-GE süreçlerindeki araştırmalara uygulamalı araştırma
ve deneysel geliştirme isimleri verilir.
Keşif süreci, buluş, yenilik ve yayılma aşamalarının
hepsine dâhil edilerek, döngüsel teknolojik değişim
modeli (S:170, Şekil 8.2) elde edilir.
Buluş, benzersiz ve yeni olan bir cihaz, yöntem, birleşim
ya da sürece verilen isimdir. Buluş, varolan bilginin yeni
yollarla uygulanmasıyla bir ürün ya da sürecin
geliştirilmesi ya da keşfedilmesidir.
Yenilik, toplumda var olanlara göre daha etkili ürünler,
süreçler, hizmetler ya da fikirleri ifade eder.
Ürün yeniliği yeni ve iyileştirilmiş ürünleri ve hizmetleri;
süreç yeniliği ise yeni üretim ya da dağıtım yöntemlerini
ifade eder.
Yayılma, teknolojinin toplumda ya da endüstride
yayılımıdır. Yayılım, kullanma, taklit etme, uygulama ya
da uyarlama gibi değişik biçimlerde gerçekleşebilir.
Teknolojinin yayılması aşamasında yıkıcı yenilik ve
teknolojik yakınsama süreçleri önem kazanır. Yıkıcı
yenilik yeni bir pazarın oluşmasını sağlayarak, varolan
pazarın ortadan kalkmasına yol açan yeniliktir.
Yıkıcı yeniliğin karşıtı olan sürdürülebilir yenilik,
varolan pazarın ortadan kalkmasına yol açmayan
yeniliktir.
Teknolojik yakınsama farklı teknolojik sistemlerin
benzer görevleri yerine getirecek biçimde gelişme
eğilimini ifade etmektedir. Teknolojik yakınsamaya dijital
yakınsama örnek verilebilir.
Yeniliğin toplumda yayılmasıyla ilgili kuramların başında
Rogers’ın “Yeniliklerin Yayılması” kuramı gelmektedir.
Rogers’a göre teknolojinin yayılma aşamasında
teknolojiyi kullananlar (uygulayanlar) 5 gruba ayrılabilir:
1. Yenilikçiler,
2. İlk benimseyenler,
3. Erken çoğunluk,
4. Geç çoğunluk,
5. Geride kalanlar.
Eğilimler: Enformasyon ve iletişim teknolojilerini
biçimlendiren üç önemli eğilim;
1. Bir mikro işlemciye yerleştirilebilen transistor
sayısı,
2. Bir saniyede gerçekleştirilen işlem sayısının
maliyeti ve
3. Bir gigabayt verinin saklama maliyeti
eğilimleridir.
Moore yasası, bir mikroişlemci içerisine yerleştirilen
transistor sayısının yaklaşık her iki yılda ikiye
katlanacağını ifade eder (S:173, Şekil 8.4).
Teknolojik Durum: Verilen bir tarihteki teknolojiler genel
olarak beş yıl aralıklarla şöyle gruplandırılabilir:
1. Geleneksel teknolojiler,
2. Güncel teknolojiler,
3. Sınırdaki teknolojiler,
4. Yakın gelecekteki teknolojiler,
5. Uzak gelecekteki (düşünce aşamasındaki)
teknolojiler (S:175, Şekil 8.6; S:176, Tablo 8.2).
Günümüz teknolojilerinden yararlanılarak aşağıdaki
yaklaşımlarla çeşitli yeni teknolojiler ve ürünler ortaya
çıkacaktır:
• Teknolojinin güçlenmesi ve ucuzlamasıyla
mümkün hale gelen yeni kullanım biçimleri,
• Farklı teknolojilerin birleşmesiyle ortaya çıkan
melez teknolojiler (yakınsama),
• Varolan teknolojilerin daha akıllı hale getirilmesi
ile ortaya çıkan ürünler (akıllı telefonlar, akıllı
evler, akıllı arabalar, akıllı şehirler),
• Kurum ve kuruluşlar için tasarlanan sistemlerin
ev ortamında kullanılabilir ya da kişiselleştirilmiş
sürümlerinin geliştirilmesi,
• Ürünlerin birden çok platformda çalışabilir hale
getirilmesi.
Günümüzü Biçimlendiren Teknolojiler
Günümüzde hem geleneksel teknolojiler, hem de güncel
teknolojilerin ağırlığı bulunmaktadır.
2015 Yılının Geleneksel Teknolojileri: Yayılmasını
tamamlamış geleneksel teknolojilere;
• Radyo,
• Kablolu telefonlar,
• İnternet erişimi olmayan hücresel telefonlar,
• Kablolu internet,
• İnternet erişimi olmayan televizyonlar,
• İnternet erişimi olmayan kişisel bilgisayarlar ve
• Müzik setleri örnek verilebilir.
Yayılmasını yakın gelecekte tamamlaması beklenen
geleneksel teknolojilere;
• Dijital kameralar,
• Navigasyon cihazları,
• DVD/Bluray oynatıcıları,
• Kablosuz internet ve
• 3G (gelişmiş ülkelerde 4G, kablosuz internet ve
3G’nin yerini almıştır) örnek verilebilir.
2015 Yılının Güncel Teknolojileri: Günümüzün güncel
teknolojilerinin yaklaşık 5 yıl daha toplumsal yaşamı
biçimlendirmesi ve sonra yerlerini günümüzde sınırda
olan teknolojilere bırakması beklenmektedir.
Günümüzün (2015) başlıca güncel teknolojileri şunlardır:
• Mobil bilgi işlem,
• Bulut bilişim,
• 4. nesil hücresel iletişim (4G),
• Yapay zekâ,
• Bilgisayarla görü,
• Anlamsal (semantik) ağ,
• Ses tanıma,
• Bilgisayarla oluşturulan görüntü (CGI),
• Sanal gerçeklik,
• Artırılmış gerçeklik,
• Mobil işbirliği sistemleri,
• E-Öğrenme,
• Radyo frekanslı tanımlama (RFID),
• Elektronik para,
• 3 boyutlu görüntüleme,
• Akıllı televizyonlar,
• Bilgisayar oyunları.
Gelişmiş akıllı telefonlardaki algılayıcılar arasında
kamera, mikrofon, hızölçer, basınçölçer, pusula, parmak
okuyucusu, el hareketleri algılayıcısı, konum algılama,
jiroskop, kalp atışı monitörü, yakınlık algılayıcısı, iletişim
algılayıcıları (Wi-Fi, Bluetooth, NFC, 3G/4G), ortam ışığı
algılayıcısı bulunabilmektedir.
Teknolojinin Yeni Kullanım Biçimleri: Günümüzü
biçimlendiren teknolojilerin bir bölümünün yakın
gelecekte de devam etmesi beklenebilir. Fakat kullanım
biçimlerinde bazı değişiklikler gözlenebilir. Yenilikler
sadece teknolojik ürünlerde değil süreçlerde de
gerçekleştirilebilmektedir. Örneğin kendi cihazını getir
hareketi, ikinci ekran olgusu ve web çapında bilişim,
belirgin bir yeni teknolojik ürün yeniliği içermese de birer
“süreç yeniliği” olarak varolan teknolojiye yeni kullanım
biçimleri kazandırmıştır.
Ortadan Kalkması Beklenen Teknolojiler: “Dead Media
Project” isimli projede tarih boyunca ortadan kalkmış
enformasyon ve iletişim teknolojilerine ait çevrimiçi bir
veritabanı oluşturulmuştur (S: 183, İnternet).
Sınırdaki ve Yakın Geleceğe Ait Teknolojileri Takip
Etmek: Apple, Google, IBM, Intel, Microsoft, Samsung
gibi önde gelen firmalar üzerinde çalıştıkları yeni
teknolojileri sitelerinde ve sosyal medyada duyurmaktadır.
Teknolojik gelişmeler günlük olarak izlenerek bu döneme
ait listelerin sürekli güncellenmesi gerekir. Bu amaçla
kullanılabilecek kaynaklardan biri de sürekli olarak
güncellenen “FutureTimeLine.net” sitesidir.
Sınırdaki Teknolojiler
2015 yılı sınır olarak düşünülürse, sınırdaki teknolojiler
sınır çizgisinin her iki yanında da yeralırlar. Yenilikçiler
sınırdaki teknolojilerle tanışık olmalarına rağmen ilk
benimseyenler bu teknolojiler hakkında yeni bilgi sahibi
olmaya başlamışlardır.
Günümüzde (2015) sınırda olan başlıca teknolojileri şöyle
sıralayabiliriz:
• Yeni etkileşim biçimleri,
• Akıllı kişisel yardımcılar,
• Bağlam farkındalıklı bilgi işlem,
• Giyilebilir bilgisayarlar,
• E-tekstil,
• Yaşam günlüğü,
• Holografik görüntüleme,
• Beyin implantları,
• 3 boyutlu yazıcılar,
• Biyometri,
• Dijital koku teknolojisi,
• Androidler,
• Güçlendirilmiş dış iskelet,
• İnsansız araçlar,
• Taşıt iletişim sistemleri,
• Akıllı nesne,
• Akıllı cihaz,
• Akıllı araç,
• Nesnelerin interneti,
• Akıllı çevre,
• Kablosuz güç aktarımı,
• Konuşma anında çeviri (tercüme) sistemleri,
• Yeni görüntüleme teknolojileri,
• Karma gerçeklik,
• Kuantum bilgi işlem,
• Sanal retinal görüntüleme.
Akıllı çevre uygulamalarının başında akıllı ev ve akıllı
şehir gelmektedir. Zeki bir ortam şu özelliklere sahiptir:
• Gömülüdür: Çok sayıda birbirine bağlı cihaz
ortamla bütünleşmiştir.
• Bağlam duyarlıdır: Bu cihazlar bireyi tanır ve
durumsal bağlamlarını algılar.
• Kişiselleştirilmiştir: Bireyin gereksinimlerine
göre düzenlenebilir.
• Uyarlamalıdır: Bireyin tepkilerine göre
değişebilir.
• Öngörülüdür: Bilinçli yönlendirme olmaksızın
bireyin isteklerini öngörebilir.
Yakın Geleceğe Ait Teknolojiler
Yakın geleceğe ait teknolojiler ağırlıklı olarak insan beyni
ve bilgisayar arasında iletişim kurmaya yönelik
teknolojilerdir.
Günümüzde (2015) yakın geleceğe ait olduğu düşünülen
ve 2020 yılından itibaren öne çıkarak yaygınlaşması
beklenen başlıca teknolojileri şöyle sıralayabiliriz:
• Beyin-bilgisayar arayüzü,
• Elektroensefalografi,
• Beyin okuma tekniği,
• Yapay beyin ya da zihin,
• 5G (beşinci nesil mobil ağ),
• Exaölçek bilgi işlem.
Düşünme Aşamasındaki Teknolojiler
Düşünce aşamasındaki teknolojiler, bilimcilerin 21. yüzyıl
boyunca gerçekleşmesini bekledikleri enformasyon ve
iletişim teknolojisi öngörüleridir. Bu öngörülerin;
1. Kuramsal-varsayımsal araştırmalar ve
2. Kurgusal çalışmalar olmak üzere iki farklı
kaynağı bulunmaktadır.
Kuramsal (varsayımsal) teknolojiler, bilim insanları
tarafından gerçekleştirilen henüz varolmayan, üzerinde
kuramsal düzeyde çalışılan, gelecekte ortaya çıkması
beklenen ve yapılamayacağı ispatlanmamış olan
teknolojilerdir.
Kurgusal teknolojiler ise bilim insanı olmayan kişiler
tarafından gerçekleştirilen oldukça erken tarihlerde
sanatçılar tarafından bilim kurgu eserlerinde yer verilen
geleceğe yönelik özgün vizyonlardır.
Günümüzde (2015) uzak geleceğe ait olduğu düşünülen ve
2025 yılından itibaren erken çoğunluk tarafından
benimsenmesi beklenen başlıca teknolojileri şöyle
sıralayabiliriz:
• Zihin yükleme (beynin bilgisayara yüklenmesi),
• İçine dalınabilen sanal gerçeklik,
• Benzetim yoluyla oluşturulan gerçeklik,
• Exocortex.
Teknolojik Gelişmenin Yönü
Teknolojinin Değişim Hızı: Gelecek bilimciler teknolojik
gelişmelerin varolan teknolojik birikimle orantılı olarak
hızlandığını vurgulamaktadırlar. Teknolojik gelişmenin
hızı üssel olarak artarken insanoğlunun evrimi aynı
dönemde çok yavaş artmaktadır.
Yapay zekânın performansı hızla artarken aynı dönemde
insanoğlunun performansında belirli bir değişim
beklenmemektedir. Bu gelişme sonucunda teknolojik
tekilliğin yaşanmasının kaçınılmaz olacağı
öngörülmektedir.
Yapay zekâ insan zekâsıyla karşılaştırıldığında beş farklı
performans grubu ortaya çıkmaktadır:
1. En iyi,
2. Güçlü insanüstü,
3. İnsanüstü,
4. Kısmen insan,
5. İnsan altı.
Yapay zekâ yıllar geçtikçe daha fazla sayıda problemi
insandan daha iyi çözmektedir (S:195, Tablo 8.4).
Teknolojik Tekillik: İnsan zekâsından daha güçlü olan
yapay zekâya süper zekâ adı verilmektedir. Süper zekâ
kolayca hem bilimsel yaratıcılıkta, hem genel bilgelikte,
hem de sosyal becerilerde insandan daha zeki olacaktır.
Tekillik kavramı astrofizikte bir kara deliğin merkezinin
oluşturduğu ve dışarıya hiçbir bilginin kaçamadığı noktayı
ifade etmek için kullanılır. Teknolojik tekillik de ötesinin
kestirilemediği bir noktayı ifade eder.
21. Yüzyıl içerisinde bir tarihte yapay zekâ insan zekâsıyla
aynı düzeye gelecektir. Bu noktaya teknolojik tekillik adı
verilmekte ve bu noktadan sonrasının bilinemeyeceği
varsayılmaktadır.
Tekillik sonrası enformasyon ve iletişim teknolojilerinde
yaşanan gelişmelerle varılacak nokta hakkında iki temel
görüş birbiriyle çarpışmaktadır:
1. Kötümser görüş,
2. İyimser görüş.
Kötümser görüş, yapay zekâ alanında yaşanacak
gelişmelerle bilgisayarların insandan daha zeki bir varlık
haline geleceklerini, insanların denetiminden
çıkabileceklerini ve insanlığın sonunu getirebileceklerini
savunmaktadır.
İyimser görüş ise gerçekleşecek teknolojik gelişmelerle
insan bilgisayar birlikteliğinin oluşacağını ve
insanoğlunun bilgisayarlarla birlikte insan ötesi bir varlığa
doğru evrim geçireceğini savunmaktadır.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 20 Şubat 2019, 18:26   Mesaj No:9
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.475
Konular: 1144
Beğenildi:4423
Beğendi:3685
Takdirleri:11319
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Hayırlı çalışmalar
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Temel Bilgi Teknolojileri 2017/2018 Çıkmış Soru Ve Cevaplar nurşen35 Temel Bilgi Teknolojileri 2 1 21 Mayıs 2018 11:49
Temel Bilgi Teknolojisi II Tüm Özetler nurşen35 Temel Bilgi Teknolojileri 2 6 12 Nisan 2018 20:32
Temel Bilgi Teknolojileri I Çözümlü Sorular nurşen35 Temel Bilgi Teknolojileri 1 3 06 Eylül 2015 19:09
Temel bilgi Teknolojileri-1-soru cevap Medineweb Temel Bilgi Teknolojileri 1 1 19 Mayıs 2013 16:06
temel bilgi teknolojileri soru örnekleri mehmet akif2 Temel Bilgi Teknolojileri 1 4 15 Ocak 2012 01:43

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.