|
Konu Kimliği: Konu Sahibi bilinmez,Açılış Tarihi: 08 Ağustos 2015 (20:02), Konuya Son Cevap : 09 Ağustos 2015 (11:54). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
08 Ağustos 2015, 20:02 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | ŞİRKTEN KURTULUP İSLAMA GiRMEK... ŞİRKTEN KURTULUP İSLAMA GiRMEK... Bir kişinin şirkten kurtulup İslam’a girdiğine hüküm verebilmek için belli şartların tahakkuk etmesi gerekir. Bu şartlar şunlardır: Birincisi: Söylediği Şehadetin Manasını Bilmesi Gerekir Malın ve canın korunması için şehadetin manasını bilerek söylemek şarttır. Çünkü bir şeye inanmak o şeyin ne olduğunu bilmeyi gerektirir. İnsan bilmediği bir şeyi nasıl kabul edip inanabilir ki? Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “İnsanlarla La ilahe illAllah deyinceye kadar şavaşmakla emrolundum. Kim La ilahe illalah derse malını ve canını, İslam’ın hakkı dışında korumuş olur. Sonra hesabı Allah’a aittir.” (Müslim) Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “İnsanlarla La ilahe illAllah’a şahadet edinceye, bana ve benim getirdiğime iman edinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim bunları yaparsa kanlarını ve mallarını korumuş olur. İslam hakkı müstesna... Sonra onların hesabı Allah’a aittir.” (Müslim) Abdullah b. Ömer (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “İnsanlarla La ilahe illalah Muhammeden Rasulullah’a şehadet edinceye, namaz kılıp zekât verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim bunları yaparsa kanını ve malını, İslam hakkı hariç korumuş olur. Sonra onların hesabı Allah’a aittir.” (Müslim) Ebu Malik, babasından Rasulullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: “Kim La ilahe İllAllah der ve Allah'tan başka tapılanları redederse malını ve canını korumuş olur. Sonra onun hesabı Allah’a aittir.” Bu hadisin diğer bir rivayeti de şöyledir; “Kim Allah’ı tevhid edip Allah'tan başka tapılanları reddederse malını ve canını korumuş olur. Sonra onun hesabı Allah’a aittir.” (Müslim) Bu rivayetlerden anlaşılıyor ki müşriklere; “La ilahe illAllah deyinceye” veya “şehadet edinceye” veya “Allah’ı birleyip Allah’tan başka tapılanları reddedinceye” veya “La ilahe illAllah deyip Rasulullah’ın getirdiğine iman edinceye kadar” savaş açmak meşrudur. Bu rivayetlerde geçen sözlerin hepsi gösteriyor ki, kişinin malını ve canını koruyabilmesi için şahadetin manasını bilmesi gerekir. Rivayette geçen “La ilahe illalah demek”, bilerek La ilahe illAllah demektir. “Bir şey söylemek” yani “kavl”, insanın inandığının bir delilidir. Bilmek, inanmanın şartı olduğuna göre, “kavl” inanmayı gerektirir. Lisanu’l Arab sözlüğünde “kavl” (söylemek) sözü hakkında şu açıklama vardır: “İnançların ve görüşlerin “kavlen” yani “söz” diye isimlendirilmesinin sebebi; inançların ve görüşlerin ancak söylemekle yani “kavl” veya onun yerine geçen şeyle (yazmak gibi) belli olmasındandır.” Bir kişi, bir şeye inandığını ifade etmek istediğinde bunu, o şeyi söyleyerek belli eder. Şayet bir kişi inanç konusunda, baskı olmaksızın bir şey söylüyorsa bu sözleri, o şeye inandığının bir delili olur. Şumar dedi ki: “Bir kimse: “Filan kavalani” yani “filan kişi, ben söyleyinceye kadar bana söylettirdi” derse, bunun manası; “söyleyeceğimi öğretti sonra bunu söylememi emretti” demek olur. “Kavvalteni” ve “ekvalteni” demek ise ‘ne söyleyeceğimi öğretti sonra söylettirdi’ demektir.” Said bin el Museyyib (r.a)’nun hadisinde geçtiğine göre, Said b. el Museyyib’e: “Osman ve Ali hakkında ne diyorsun?” diye soruldu. Said bin el Musseyyib: “Allah'ın bana söylettirdiği şekilde söylüyorum.”dedi. Sonra: “Bunların arkasından gelenler şöyle dediler: “Rabbimiz! Bizi ve iman ile daha önce bizi geçmiş din kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma. Rabbimiz şüphesiz ki sen çok şefkatli ve çok merhametlisin.” (Haşr: 10) ayetini okudu. (İbni Menzur-Lisanu’l Arab) Bundan anlaşılıyor ki Rasulullah (s.a.s)’in: “İnsanlarla La ilahe illAllah deyinceye kadar” sözünden kasıt; La ilahe illAllah’ın manasını öğrenip söyleyinceye kadar demektir. Hadiste geçen “deyinceye kadar”dan kasıt; sadece “telaffuz etmek” değil, “öğrenip söyleyinceye kadar” demektir. Çünkü “kavl” yani söylemek, bilerek söylemeyi gerektirir. Şahadet etmeye gelince: “Şehadet”, hakkında şahitlik edilen şeyi bilmeyi gerektirir. Lisanu’l Arab’da şöyle geçmektedir: “İbni Seyde dedi ki: Şahit; bilen ve bildiğini söyleyen demektir.” Ebu Bekir b. Enbari dedi ki: “Müezzinin “Eşhedu en La ilahe illAllah” demesi; La ilahe illAllah’ı biliyorum bunu da insanlara açıklıyorum demektir. “Eşhedu enne Muhammeden Rasulullah ” demesi; Muhammed’in Allah'ın rasulü olduğunu biliyorum ve bunu ilan ediyorum, demektir. “Allah, kendisinden başka ibadete layık ilah olmadığına şahitlik etti ” (Ali İmran: 18) Ebu Ubeyde, bu ayetin manası hakkında şöyle dedi: “Ayette geçen, “Allah şahitlik etti”den kasıt, Allah kendisinden başka ibadete layık ilah olmadığına hükmetti, demektir. Bu ise Allah bildi ve bunu açıkladı, demektir. Çünkü şahadet eden kişi, bildiğini açıklayandır. “ Hâkimin karşısında şahitlik yaptı ” demek; bildiğini açıkladı ve ortaya koydu demektir. El Munziri, Ahmet bin Yahya’ya, “Ali imran:18” ayetinin manası hakkında sordu. Ahmet bin Yahya şöyle dedi: “Kur’an’da nerede “Allah şahitlik etti.” sözü geçse bu; “Allah bildi.” manasındadır.” İbni’l Arabî şöyle dedi: “Bunun manası; Allah dedi, bildi ve yazdı demektir.” İbni’l Embari dedi ki: “Bunun manası La ilahe illAllah’ı açıkladı demektir.” (Lisanu’l Arap-İbni Menzur) Kurtubi: “Ancak bilerek hakka (La ilahe illAllah’a) şahitlik edenler müstesnadır” (Zuhruf:86) ayetini şöyle açıklamıştır: “Yani bunlar, hakka şehadet edip bilerek ve iyice anlayarak iman edenler dışındakilere şefaat etmeyeceklerdir.” Bu, Said b. Cübeyr ve başka âlimlerin görüşüdür. Yine dedi ki: “Hakka şehadet”ten kasıt, La ilahe illAllahtır. Ayette geçen “bilerek”ten kasıt, söyledikleri şehadeti, gerçek manasını bilerek söyleyenler demektir. İkincisi: “Ancak La ilahe illAllah’ın manasını bilerek şehadet edenler müstesnadır” Ayetin bu bölümü iki şeye delalet eder: 1 - La ilahe illAllah şehadetinin söyleyen kişiye fayda verebilmesi için bu şehadeti söyleyenin bilerek söylemesi gerekir. Bilmeyerek, taklit ederek söyleyenlere bu şehadet bir fayda vermez. 2 - Hak hukuk meselesinde şahitlik yapan kişinin, şehadet ettiği şeyleri bilmesi şarttır. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Eğer güneşi gördüğün gibi görmüşsen şahitlik yap yoksa sakın yapma!” (Kurtubi Tefsiri) İbni Kesir bu ayet hakkında şöyle dedi: “Yani kim bilerek ve anlayarak hakka (La ilahe illAllah’a) şehadet ederse ancak o kişinin, Allah’ın izniyle şefaati fayda verir.” (İbni Kesir Tefsiri) İmam Taberi bu ayet hakkında şöyle dedi: “Bazıları bu ayetin manası hakkında şöyle dediler: “Müşriklerin taptığı İsa, Uzeyr ve melekler Allah katında kimseye şefaat edemeyecekler. Ancak hakka bilerek şehadet eden, Allah’ı gerçek manasıyla, bilerek, itaat ederek tevhid eden ve bu konuda rasullerine tabi olanlar hariç... “Hak şehadeti”nden kasıt “kelimetu’l-ihlâs” (La ilahe illAllah)tır. “Bilerek”ten kasıt, Allah’ın hak olduğunu, İsa, Uzeyr ve meleklerin Allah’ın kulu olduğunu bilmektir. Denildi ki bu ayetin manası şöyledir: “İsa, Uzeyr ve melekler, ancak hakka bilerek şehadet edenlere şefaatçi olurlar.” (Taberi Tefsiri) İmam Kurtubi, şöyle dedi: “Eşhedu en La ilahe illAllahu vahdehu la şer’ike leh” sözünün manası; “manasını bildiğim, iman ve kabul ettiğim şu sözü söylüyorum” demektir. “Şehadet” kelimesinin asıl manası; insanın duyu organlarıyla idrak ettiği şeyleri haber vermesi demektir. Ayrıca buna ek olarak şöyle denilebilir: “Duyu organlarıyla idrak edilemese bile, kesin ve şüphesiz olarak öğrenilen şey, hisle ve görerek öğrenilen şeyler gibidir.” (Kurtubi Tefisiri) İbni Teymiyye (r.a) şöyle dedi: “Şehadet; şehadet eden kişinin, şehadet ettiği şeyleri bilmesini, bu şehadeti açıklamasını ve şehadetinde doğruyu söylemesini gerektirir. Bu şartlar tahakkuk etmezse o zaman bu, “şehadet” sayılmaz.” (Fetvalar c:14 s:187) İbni Teymiyye (r.a) başka bir yerde şöyle dedi: “Ebu’l Ferec, bu ayetin manası hakkında şöyle dedi: Ayetin manası hakkında iki görüş vardır: “Ondan başka çağırdıkları”ndan kasıt, onların taptıkları ilahlarıdır. Sonra bunlardan İsa, Uzeyr ve melekleri ayrı tutarak şöyle buyurmuştur: “Hakka şehadet edenler müstesna...” Hakka şehadet etmekten kasıt, La ilahe illAllah’a şehadettir. “Bilerek” yani “dilleriyle söyledikleri şeyleri, kalpleriyle bilerek söylüyorlar” demektir. Bu, âlimlerin çoğunun görüşüdür. Katade de bu görüştedir. “Çağırdıklarından” kasıt, müşriklerin taptıkları İsa, Uzeyr ve meleklerdir. Bunlar hiç kimseye şefaat edeme-yeceklerdir. “Ancak hakka şehadet edenler hariç...” Hak şehadeti, kelimet’ul-ihlâs (La ilahe illAllah)tır. O zaman ayetin manası şöyle olur: “Müşriklerin taptıkları İsa, Uzeyr ve melekler, sadece “La ilahe illAllah”ı bilerek, anlayarak ve iman ederek şehadet edenlere şefaat ederler. Ayetteki “bilerek”ten kasıt, İsa, Uzeyr ve meleklerin ilah olmadıklarını, bilakis Allah’ın onları yarattığını bilenlerdir. Bu görüş Mücahid ve başkalarının görüşüdür. Sonra İbni Teymiyye, 409–411. sayfalarda şöyle dedi: “Bu ayet, hem şefaat edenleri hem de şefaat edilenleri kapsar. Yani “La ilahe illAllah” şehadetini, ancak bilerek söyleyenler şefaat ederler. Allah’ın izniyle melekler, nebiler ve salih kimseler, ancak “La ilahe illAllah” şehadetini bilerek, anlayarak ve iman ederek söyleyenlere şefaatçi olabilirler. Eğer Allah onlara şefaat izni verirse bu kimseler, La ilahe illAllah’ın manasını bilmeden, sadece babalarını ve şeyhlerini taklit ederek söyleyenlere asla şefaatçi olmazlar. Sahih hadiste şöyle geçmektedir: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Kişiye mezarda: “Rasulullah hakkında ne diyorsun?” diye sorulur. Mü’min olan kişi şöyle der: “O Allahın kulu ve rasulüdür. Bize hidayet ve açık delillerle geldi”. Şüphe eden kişi ise şöyle cevap verir: “Ne! Ne! Bilmiyorum. İnsanların birşey dediklerini duydum, ben de aynısını söyledim.” Bu sebeple Allah (c.c) şöyle buyurdu: “Hakka bilerek şehadet edenler müstesnadır”. İbni Abbas’ın bu ayet hakkındaki: “Kim kalbi ile ihlaslı bir şekilde La ilahe illAllah derse” şeklindeki açıklaması daha önce geçmiştir. Şefaat hakkındaki bütün sahih hadisler, şefaatin yalnız, La ilahe illAllah’ı bilerek ve ihlâslı bir şekilde söyleyenler için olduğunu göstermektedir.” (İbni Teymiyye fetvaları cilt 14, sayfa: 409-411) Fethu’l Mecid kitabının sahibi şehadetin manasını açıklayarak şöyle demiştir: “Rasulullah’ın: “Kim, La ilahe illAllah’a şehadet ederse” sözünden kasıt, La ilahe illAllah sözünü manasını bilerek, bu mananın gerektirdiği şeyleri batınen ve zahiren yaparak söylemektir. Şehadetin geçerli olabilmesi için şehadet eden kişinin, söylediği şehadetin manasını bilmesi, bu manaya ihlâsla inanması, bu manayı bozacak hiçbir amel işlememesi ve bu mananın gerektirdiği şeyleri uygulaması gereklidir. Çünkü Allah (c.c) şöyle buyurmuştur: “Bil ki! Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur.” (Muhammed: 19) Başka ayette şöyle buyurmuştur: “Hakka şehadet edenler müstesna...” (Zuhruf: 86) Şehadet kelimesini, manasını bilmeden, ihlâsla söylemeden, gerektirdiği şekilde şirkten uzak durmadan, söz, amel ve kalple Allah’ı tevhid etmeden söylemek, âlimlerin icması ile kişiye fayda vermez.” (Fethu’l Mecid) İmam Kurtubi Sahihi Müslim şerhinde, “Sadece şehadeti telaffuz etmek yetmez” babında şöyle demiştir: “Şehadeti sadece telaffuz etmek fayda vermez. Bununla bereber, kalbin bu sözü bilmesi ve iman etmesi gerekir. Bu, aşırı mürcienin (cehmiyenin) görüşünün apaçık yanlış olduğuna delildir. Çünkü onlar, sadece şehadeti telaffuz etmenin imanda yeterli olduğunu söylüyorlar. Bu babta zikredilen hadisler, bu görüşün apaçık yanlış olduğunu gösterir. Zaten cehmiyenin bu görüşünün şeriate göre bozuk ve fasid olduğu çok iyi bilinmektedir. Çünkü bu görüş, nifakın caiz ve münafıkın imanının geçerli olduğu inancına yol açar. Bu ise apaçık bir şekilde yanlıştır, batıldır. Şu hadis de bu görüşün batıl ve yanlış olduğuna delalet eder: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kim şehadet ederse…” Şehadetin sahih olabilmesi için ancak bilerek, kalple ihlâs ederek ve doğru olarak söylenmesi gerekir. Elvezir Ebu’l Muzaffer, “El-İfsah” kitabında şöyle diyor: “La ilahe illAllah şehadeti” La ilahe illAllah’a şehadet edenin onun manasını bilerek söylemesini gerektirir. Çünkü Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Bil ki! Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur.” Bu, uluhiyyet sıfatının yalnızca Allah’a has olduğunu gösterir. O’ndan başka bu sıfatı hak eden hiçbir varlık yoktur. Sözün özeti; La ilahe illAllah sözünü söyleyen kişinin, bu sözün tağutu red ve Allah’a iman etmeyi kapsadığını bilmesi gerekir. Çünkü bu sözü söylediğin zaman, bütün tağut türlerini reddetmiş, o tağutlardan ulûhiyet sıfatını kaldırmış ve sonra uluhiyyet sıfatının sadece Allah’a ait olduğunu, ibadetin sadece O’nun hakkı olduğunu söylemiş olursun. La ilahe dediğin zaman, bütün tağutları reddetmiş ve onların ibadet edilmeye hakları olmadığını söylemiş olursun. İllAllah dediğin zaman ise ibadete layık ilahın yalnızca Allah olduğunu söylemiş olursun. İmam El-Bekai dedi ki: “La ilahe İllAllah” yani en yüce malik olan Allah’tan başka hiç kimse ibadete layık değildir. Yani kesin bir şekilde Allah’tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Bu ilim (La ilahe illAllah ile ilgili ilim) kıyamet gününün azabından en büyük kurtarıcıdır. Bunun, ilim sayılabilmesi için yararlı olması gerekir. Yararlı olabilmesi için de bu ilimle beraber Allah’ın emirlerine ve bu sözün gerektirdiği şeylere boyun eğmek şarttır. Bu şartlar tahakkuk etmezse o zaman bu, ilim olmaktan çıkar sadece cahillik olur. “La ilahe illAllah” sözü, ancak o sözün gerçek manasını bilen, kalbiyle ona iman eden ve onunla amel eden kişiye fayda verir. Bu sözün manasını bilmeden söyleyen veya manasını bildiği halde inanmayan veya inandığı halde onu bozan ameller işleyen kişiye bu söz fayda vermez. Daha önce zikredilen âlimlerin görüşlerinden anlaşıldığına göre böyle yapan kişi en cahil kişidir. Söylediği bu söz, onun aleyhine bir delildir.” (Fethu’l Mecid s: 36-39) “Teysir el Aziz el Hamid” kitabının sahibi şöyle demiştir: “Kim La ilahe illAllah’a şehadet ederse”den kasıt, La ilahe illAllah sözünü bilerek söylemek, zahiren ve batınen gerekleriyle amel etmek demektir. Allah’ın şu sözü buna delalet eder: “Bil ki! Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur” (Muhammed: 19) Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Ancak hakka şehadet edenler müstesna...” (Zuhruf: 86) La ilahe illAllah sözünün manasını bilmeden veya manasını bildiği halde onun gerekleriyle amel etmeden söylemek, âlimlerin ittifakıyla kişiye fayda vermez. Zaten hadisin lafzında, buna delalet eden söz vardır. O da “Kim şehadet ederse” sözüdür. Şehadet, bilmeyi gerektirir. Bilmeyen kişinin şehadeti geçerli değildir. Bir sözü sadece telaffuz etmek, şehadet olarak sayılmaz.” (Teysir el-Aziz el-Hamid sayfa: 53) Sayfa 60’ta şöyle diyor: “Müşriklerden birisi “La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah” sözünü söyler fakat “ilahın”, “Rasulullahın” ne demek olduğunu bilmezse, yine namaz kılar, oruç tutar, hacca gider fakat bu amellerin ne olduğunu bilmezse, sırf insanların bu amelleri yaptığını gördüğü için onlar gibi yapsa, hatta şirk koşmasa bile, böyle bir kimseye kesinlikle hiçbir âlim “Müslüman” hükmü vermemiştir. Magrib âlimlerinin hepsi, hicri 11. yüzyılda böyle bir kimse hakkında bu fetvayı vemişlerdir. Bu fetva “Ed durer Es semin Fi Şerh’ul Mürşid el Muin” kitabında zikredilmiştir. Bu kitabı şerh eden kişi, bu fetvayı zikrettikten sonra şöyle dedi: “Âlimlerin verdikleri bu fetva apaçık ve tam doğru bir fetvadır. Hiçbir âlim buna zıt bir hüküm veremez. Bu konuda iki kişi ihtilaf etmez.” (Teysir el-Aziz el-Hamid sayfa: 60) Allah sana hidayet etsin! Magrib âlimlerinin, vasfedilen kişi hakkında verdikleri fetvaya dikkat et! Bu âlimler, zahiren İslam’ı izhar ettiği halde La ilahe illAllahın manasını, Rasulullah’ı ve İslam’ın ne demek olduğunu bilmeyen kişinin, kıyamet gününde cehennemden kurtulamayacağına dair nasıl hüküm verdiler? Hâlbuki bu kişi, hayatında şirk koşmamış ve zahiren şeriate uygun hareket etmiştir. Bu kişinin durumu böyle iken, La ilahe illAllahı diliyle söylemesine rağmen manasını bilmeyen, bununla birlikte Allah’a şirk koşan, hatta insanları şirke çağıran, şirk koşanlarla dostluk kuran, gerçek tevhidi kötüleyen, onu terkedip insanları ondan uzaklaştıran ve tevhid ehline düşmanlık yapan kişinin durumu acaba nasıl olur? Buhari ve Müslim’de şöyle geçmektedir: İbni Abbas (r.a)’dan, Rasulullah (s.a.s) Muaz bin Cebel’i Yemen’e gönderdiği zaman ona şöyle demişti: “Sen, ehli kitaptan bir topluluğa gidiyorsun. Onlarla karşılaştığın zaman onları ilk olarak “La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah” şehadetine çağır. Bunu kabul ederlerse, Allah’ın onlara bir gün ve bir gecede beş vakit namaz farz kıldığını bildir…” (Buhari Müslim) Hafız ibni Hacer El Askalani bu rivayeti açıklayarak şöyle dedi: “Ravh b. El-Kasım rivayetinde şöyle geçmektedir: “Onları ilk olarak Allah’a ibadete çağır. Eğer Allah’ı tam manası ile bilirlerse, onları namaz kılmaya çağır...” El Fadl b. Ala rivayetinde ise şöyle geçmektedir: “Onları ilk olarak Allahın birliğine çağır, eğer bilirlerse onları namaz kılmaya çağır...” Bu rivayetlerden anlaşılıyor ki, Allah’a ibadet etmek, Allah’ı tevhid etmek demektir. Allah’ı tevhid etmek ise sadece O’nun ibadete layık ilah olduğuna şehadet etmek ve Muhammed (s.a.s)’in risaletini kabul etmektir. İnsanlara ilk olarak bunların tebliğ edilmesinin sebebi ise bunların dinin aslından olmasıdır. Bunlar sahih olmazsa hiçbir şey sahih olmaz. Çünkü diğer şeylerin geçerliliği, dinin aslının geçerliliğine bağlıdır. Eğer çağrılacak olan kişiler muvahhid değilse, onların La ilahe illAllahı veya eşhedu enne Muhammeden Rasulullah’ı kabul etmesi yeterlidir. Fakat kişi muvahhid ise hem La ilahe illAllahı hem de Muhammedun Rasulullah’ı kabul etmeye çağrılır. Eğer çağrılacak kişiler şirk olan şeylere veya Uzeyr’in Allah’ın oğlu olduğuna inanıyor ya da Allah’ı yaratıklara benzetiyorlarsa, o zaman onlar ilk olarak, bu inandıkları (batıl) şeyleri reddetmeye çağrılırlar. Rasulullah’ın: “Eğer onlar kabul ederlerse” sözü; eğer söylediğin şeylere şehadet edip ona uyarlarsa demektir. İbni Huzeyme’nin rivayetinde: “Eğer sana uyup itaat ederlerse” geçmektedir. Daha önce geçtiği gibi El Fadl b. Ala rivayetinde ise “Eğer bunu bilirlerse” geçmektedir. Bu hadis, her ne kadar Allah’a ibadet ettiklerini ve O’nu bildiklerini iddia etseler de ehli kitabın Allah’ı tam manasıyla tanımadıklarını gösterir. Tevhid âlimleri şöyle dedi: “Allah’ı yarattıklarına benzeten, O’na el veya oğul izafe eden kişi Allah’ı tanımış değildir. Onların taptığı, Allah değildir. Her ne kadar ona Allah ismini verseler de...” (Fethul Bari cilt: 3, sayfa: 418-420, zekât babı) “Kurrat Uyun el Muvahidin” kitabının sahibi yukarıdaki hadisi şöyle açıklamıştır: “Rasulullah (s.a.s)’in: “Onları ilk olarak “La ilahe illAllah” şehadetine çağır” sözünden kasıt şudur: Onlar La ilahe illAllahı dilleri ile söylüyorlar, fakat manasını bilmiyorlardı. Bu kelimenin ihlâslı olarak sadece Allah’a ibadet etmek ve ondan başkasına tapmamak manasına geldiğini bilmiyorlardı. Onun için La ilahe illAllah’ı söylemeleri onlara bir fayda vermez. Bunların durumu, tıpkı zamanımızda İslam ümmetine bağlı olduklarını iddia eden ve La ilahe illAllah’ı söyleyen insanlar gibidir. Bunlar, La ilahe illAllah diyorlar fakat bununla birlikte onu bozan şirk işliyor, gerçek tevhidi reddediyor, tağutlara ve ölülere tapıyorlar.” (Kurrat Uyun el Muvahidin s: 48) Buhari, Kitabu’l İlim’de “İlim sözden ve amelden öncedir ” babında şöyle diyor: “Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Bil ki! Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur.” (Muhammed: 19) “Allah (c.c) bu ayete ilim ile başlamıştır.” Hafız İbn Hacer El Askalani, Buhari’nin sözlerini açıklayarak şöyle dedi: “Buhari’nin “İlim sözden ve amelden öncedir” sözü hakkında İbni’l Münir şöyle dedi: “Buhari’nin bu sözden kasdettiği şey şudur: Amel ve sözün geçerli olabilmesi için bilmek şarttır. Bilmeden söylenen söz ve yapılan amel muteber sayılmaz. Çünkü ayette ilim (bilmek), söz ve amelden önce zikredilmiştir. Niyetsiz söz ve niyetsiz amel de geçerli değildir. İlim ise niyeti belirtir.” (Fethul Bari cilt 1 s: 192-193) Burada bilinmesi gereken çok önemli bazı meseleler vardır. Müslüman olabilmek için herkesin bu meseleleri bilmesi kesinlikle şarttır. Bunlar, Allah’ın birliğini ifade eden sıfatlarını bilmek ve O’ndan başka bütün sahte ilahları, tağutları reddetmektir. Bunları soru sorarak veya başkasını taklit ederek öğrenmek ve onlar gibi düşünmek (Mutezile hariç) bütün âlimlere göre caizdir. alıntı..
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
Konu Sahibi bilinmez 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
ELFAZI KÜFÜR | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 2 | 732 | 29 Ağustos 2021 23:16 |
BiR SORU | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 19 | 6905 | 19 Aralık 2018 23:11 |
SiZCE HANGİSİ MÜSLÜMAN | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1153 | 18 Aralık 2018 22:55 |
ALLAH A iMAN NASIL OLUR.. | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1298 | 27 Ekim 2018 22:27 |
HELVADAN KANUNLAR ve TEKFİR | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1295 | 03 Ekim 2018 21:57 |
09 Ağustos 2015, 11:54 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: ŞİRKTEN KURTULUP İSLAMA GiRMEK... Tevhidi bozan büyük nifak; kişinin kalbiyle inanmadığı halde zahirde diliyle tasdik ettiğini söylemesi, diliyle ve hareketleriyle hakka bağlanmış gibi görünmesidir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “İnsanlar içinde Allah’a ve ahiret gününe inandıklarını iddia edenler vardır. Oysa onlar mü’min değildirler. Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.” (Bakara: 8–9)
__________________ önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Gülme Krizine Girmek istiyorsanız Okuyabilirsiniz | Medine-web | Komik Paylaşımlar | 27 | 07 Mayıs 2023 20:18 |
KiŞİNİN ŞİRKTEN BERİ OLUP İMAN ETMESİNİN SIHHATI | bilinmez | Tevhid Ve Şirk Konuları | 0 | 24 Şubat 2018 22:10 |
DGS girmek istiyorum | Mehtapinan36 | DGS (Dikey Geçiş Sınavı) | 25 | 01 Nisan 2017 10:51 |
Kul Hakkına Girmek? | hznbnm | Soru Cevap Arşivi | 2 | 14 Aralık 2012 22:07 |
yikanmak,denize girmek orucu bozar mi? | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 09 Nisan 2009 11:45 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|