|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Esma_Nur,Açılış Tarihi: 11 Aralık 2015 (17:34), Konuya Son Cevap : 28 Eylül 2023 (09:11). Konuya 13 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
07 Mart 2016, 01:20 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Cevap: Medineweb Tıbbı Nebevi tavsiyeleri
Ubeydullah (r.a.)’ın ninesi Selma (r.anha)’dan rivâyete göre, kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’e hizmet ederdi. Şöyle dedi:*“Rasûlullah (s.a.v.)’de bıçak yarası taş ve dikenden meydana gelen bir yara olursa o yara üzerine kına koymamı bana emrederdi.”*(İbn Mâce, Tıp: 29,Tirmizi,2054) Kınaağacıgiller familyasından, anayurdu Hindistan olan ve Arabistan'da ve Akdeniz ikliminde yetiştirilen ayrık dallı, beyazımsı kabuklu, karşıt yapraklı bir ağaçtır. Çiçekleri beyaz renkli ve keskin kokuludur. Kurutulmuş yapraklarından kına elde edilir. Saç ve parmakları boyamakta kullanılır. Kullanıldığı yerler:*Ayak terlemelerine engel olur. Dolamada kullanılır. Uyuz ve egzamaya iyi gelir. Guatrın üzerine bağlanırsa, faydası görülür. Sarılık, idrar zorluğu, gastrit ve kolit'de iyileştiricidir. Ağız yaraları ve deri çatlaklarını tedavi eder. Kına, Lawsonid inermiş bitkisinin kuru tularak toz haline getirilmiş olan yapraklarından elde edilir. Kına % 0,7 tanen, % 7,8 reçineli bileşikler, % 1 naftakinon türevleri, Lawsone gibi kimyevi’ maddeler ihtiva etmektedir. Kınanın yakıldığı yerlerle, mantar hastalıklarının oluştuğu yerler arasında bir münasebet vardır. Bu bölgeler; ‘saç, parmak arası, ayak tabanı, avuç ve tırnaktır. Kına yakılmasının terk edilmesiyle el ve ayaklarda mantarlann arttığı hususuna Prof. Dr. Lütfü Tat tarafından dikkat çekilmiştir. Kınanın dermatofitler üzerine tesirini araştırılmış: Mantar üremesini önleyici tesir yaptığını bulunuyor. Böylece kınanın mantar hastalıkları ve bazı mikrobik hastalıklarda da tesirli ve tedavide yeri olabileceği ispatlanmış olunuyor. |
07 Mart 2016, 23:45 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 15316 Üyelik T.:
18 Aralık 2011 | Cevap: Medineweb Tıbbı Nebevi tavsiyeleri
Tıbbı Nebevi’de Pancar ve Faydaları Ümmül Münzir (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) ve beraberinde Ali olduğu halde bana geldi. Bizim de asılı hurma salkımlarımız vardı. Rasûlullah (s.a.v.) onlardan yemeye başladı. Ali de yiyordu. Rasûlullah (s.a.v.), Ali’ye:*“Sakın ha sen yeme hastalıktan yeni kurtuluyorsun”*buyurdu. Bunun üzerine Ali oturdu Rasûlullah (s.a.v.) yemeye devam etti. Ben de onlara şalgam yaprağı (Pancar) ve arpadan yapılmış bir yemek getirdim. Rasûlullah (s.a.v.):*“Ey Ali! İşte bundan ye bu senin için daha faydalıdır”*buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tıp: 2; İbn Mâce, Tıp: 3) Pancar, seker, başka bir deyimle enerji kaynağıdır. Pancarın 100 gramında 5 mgr. C vitamini bulunuşudur. Vasat miktarda pancar yenmesiyle günde 20 mgr. C vitamini alınabilir. Piyasadaki haplarda da takriben 20 mgr. C vitamini vardır. Hastalıklarda C vitamini, tavsiye edilen temel maddedir. Bu sebeple bu vitamine "anti infeksiyoz vitamin" de denmiştir. O halde pancar tavsiye edilerek, enfeksiyon tedavisine yardım edilebilir. Nekahatta olan bir insanın vücudunun tamire ihtiyacı vardır. C vitamininin hücreler arası madde (kollajen) yapımında rolü büyüktür. Bu durumda nekahatta pancar yenmesiyle vücut tamiri daha hızlı olmaktadır. Pancardaki C vitamini bazı zehirli maddelerin (arsenik, kursun, fosfor, benzol) tesirlerini azaltır. alıntı... |
22 Şubat 2017, 15:25 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 |
Kur'ân-ı Kerim, her biri Batılı ilim adamları tarafından araştırma konusu yapılan tıp, astronomi, jeoloji, botanik gibi çeşitli bilim dallarına temel teşkil edecek bilgiler veriyor.(1) Özellikle insan sağlığını ilgilendiren tıbbî konular önemli bir yer tutuyor.(2) Aynı şekilde Peygamberimiz (sav)'in de sağlıkla ilgili pek çok hadis-i şerifleri var. İşte Tıbb-ı Nebevi bunlardan oluşuyor. Aslında biz Müslümanlar, Hz. Muhammed (sav)'i tabîb-i kulûb, yani inançsızlıktan ruhları ve dünyaları kararmış insanlara hayat bahşeden, gönül aydınlığı ve ebedî kurtuluş getiren "kalblerin tabibi" olarak tanırız. Hz. Peygamber (sav)'in tıbba dair hadisleri, tabib gözü ile ele alınırsa, bir bölümünün genel tıp konularına, fakat pek çoğunun koruyucu hekimliğe, bir kısmının da tedavi edici hekimliğe ait ilaç tariflerinden ibaret olduğu görülür. Bunlar tıbbî tavsiye, öğüt ve reçeteler de olarak özetlenebilir. Bu hadisler bugünkü tıbbi telakkilerimize uygunluk göstermesinden başka, Arap yarımadasındaki tıbbi uygulamaları düzeltmek ve tababete ilmi bir hüviyet kazandırmak gibi önemli bir rol oynamış ve Orta Çağ'a hakim olan bir İslâm tababetinin doğmasına sebep olmuştur.(3) Gerçekten o devirde Araplar tababet konusunda çeşitli yanlış telakki ve uygulamalara sahip bulunuyorlardı. Bu konuda şu örnekler verilebilir(4,5): Araplar, beraberlerinde bir tavşan kemiği taşıdıkları takdirde hastalıklardan korunacaklarına inanırlar; yılan sokmuş bir kimseyi yılanın zehiri vücutta yayılmasın diye uyutmaz, üstüne başına ziller takarlardı. Korkmuş bir kadının yüreğinin soğuduğuna inanarak sıcak su içirirlerdi. Çocukların çürük dişlerini güneşe doğru attıkları takdirde yeni dişlerin muntazam çıkacağına inanırlar, şaşılığı değirmen taşına baktırarak tedavi ederler, yaraları kızgın demirle dağlar, vebadan korunmak için merkep gibi anırırlar, hastaları kâhinlere götürür, sihir yapar, tapınaklara kurban keser, böylece hastaların içine girmiş şeytanların çıkacağına inanırlardı. Hz. Peygamber (sav) yukarıda zikredilen batıl ve ilmî değeri olmayan bu uygulamaları kaldırmış, tababete yeni bir anlayış getirmiştir. Şöyle ki, tabib olmayanların hasta tedavi ettikleri takdirde verdikleri zararın ödetilmesi, tabiblerin alacağı ücretin meşru olduğu, bulaşıcı hastalıklara karşı korunma, salgının bulunduğu yere girmemek ve bu yerde bulunuyorsa dışarı çıkmamak (karantina), vücut temizliği, yiyeceklerin ve çevre temizliğine önem vermek, yiyecek ve içeceklerde itidali muhafaza etmek, hastalanınca tedavi olmak ve tedaviye inançla bağlanmak, hastalıklarda çeşitli tedavi usulleri tarif ederek bir ilaç telakkisi oluşturmak, haram nesnelerle tedavi yapılmaması gibi tavsiyeler yanında, hastalık anında hazık (mütehassıs) hekime müracaat etmek, cahil tabiblerden uzak durmak gibi çok önemli konulara temas buyurmuşlardır. Bu konuda pek çok örnekler verilebilir. (3,4,5,6,11) 1) "Kim bilgisi olmadığı halde hekimlik yapmaya kalkışırsa, sebeb olacağı zararı öder." (Ebu Davud, Diyat 23; Nesai, Kasame 41; İbni Mace, Tıb 16). 2) Sad İbn Vakkas hastalanmış Hz. Peygamber (sas) ziyaretine gitmiş. Sad'ı evinde hasta yatar görünce "Haris bin Kelde'yi çağırın, O iyi bir hekimdir, sizi tedavi etsin." buyurmuştur. (Ebu Davud, Tıb 12). 3) "Allah derdi de çareyi de verdiği gibi, her dert için bir ilaç yaratmıştır. Bu sebeble tedaviye devam ediniz. Fakat haramla tedavi etmeyiniz." (Ebu Davud, Tıb 11). 4) "Allah şifanızı sarhoşluk veren şeylerde yaratmamıştır." (Buhari, Eşribe 15). 5) "İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit." (Buhari, Rikak 1; Tirmizi, Zühd 1; İbn Mace, Zühd 15) 6) "Lanetlenmiş iki şeyden sakının: - "Ya Rasulallah o iki şey nedir?" dediler. Peygamber Efendimiz (sas): -"İnsanların gelip geçtiği yola ve gölgelendiği yere abdest bozmaktır." buyurdu. (Müslim, Taharet 68; Ebu Davud, Taharet 15; Ahmet bin Hanbel, Müsned 2/372). 7) "Sizden biriniz durgun suya bevl etmesin." (Buhari, Vudu 68; Müslim, Taharet 94; 96; Ebu Davud, Taharet 36). 8) "Hastayı üç gün geçmeden yoklamayınız." (Ramuz'el-Ehadis 2/489). 9) "Bir yerde veba olduğunu işitirseniz, oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba vukua gelirse, oradan ayrılmayınız." (Buhari, Tıb 30; Müslim, Selam 92, 93, 94, 98, 100) 10) "Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçınız." (Buhari, Merda 19; A. Bin Hanbel, Müsned, 2/443).
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
28 Eylül 2023, 09:11 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 |
“Kalplerin tabibi” olarak insanların ebedî mutlulukları için çırpınan Allah Resûlü, onların beden sağlıkları için de ciddi gayret sarf etmiştir.##İnsanın bütün hayatî faaliyetlerini etkileyen sağlık kadar hastalık da hayatın bir gerçeğidir. Bunun bilincinde olan Hz. Peygamber “Allah, gönderdiği bir hastalığın kesinlikle şifasını da göndermiştir.” (Buhârî, Tıb, 1) buyurmuştur.##Hz. Peygamber, ashabına sağlığın kıymetini bilmelerini ve hastalandıkları zaman tedavi olmalarını tavsiye etmiş ve “Tedavi olun. Çünkü Yüce Allah, her hastalıkla birlikte şifasını da yaratmıştır. Ancak bir hastalık müstesna; o da ihtiyarlıktır.” (Ebû Dâvûd, Tıb, 1) buyurmuştur. Sevgili Peygamberimiz, bu sözleriyle bütün hastalıkları da deva ve şifaları da yaratanın Allah olduğunu; hastalığın bulaşmasının Allah’ın takdiri dışında bir güçle olmadığını öğretmiştir. Hastalığın sebebini tespit edip gerekeni yaptıktan sonra şifayı Allah’ın vereceğini bildirmiştir. Zira Şâfî olan, derdi de dermanını da yaratan Allah (c.c.)dır.
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Hayatı Kolaylaştırma Tavsiyeleri... | enderhafızım | Kişisel Gelişim ve Psikoloji | 2 | 07 Ağustos 2020 19:11 |
Tıbbi Nebevi ve İslam Tıbbı Konulu Güzel Bir Eser | Esadullah | Siyer/Hadis | 3 | 21 Mart 2019 12:53 |
Medineweb' le Mevlidi Nebevi | CaferTayar | Cuma-Bayram-Kandiller | 45 | 11 Aralık 2016 18:16 |
Tıbb-ı Nebevi ve sağlık tavsiyeleri... | Esma_Nur | Tıbbı Nebevî | 0 | 15 Mayıs 2012 17:49 |
Allah'ın emir ve tavsiyeleri | sevginin_bedeli | Kur'ân-ı Kerim Genel | 33 | 23 Ekim 2009 09:53 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|