|
Konu Kimliği: Konu Sahibi mehmet akif2,Açılış Tarihi: 25 Mart 2017 (11:41), Konuya Son Cevap : 10 Aralık 2017 (20:34). Konuya 32 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
29 Mart 2017, 22:50 | Mesaj No:11 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 48.İkilemelerin ve edat öbeklerinin de sıfat ,zarf , isim olarak kullanılabileceğini ( çocuk gibi ağlıyordu: edat öbeği zarftır. Deste deste para: ikileme sıfat görevindedir); 49.Cümle öğelerine ayrılırken önce yüklemin tam ve doğru olarak bulunması ve hemen ardından yükleme “kim ,ne” sorularını yönelterek öznenin bulunması gerektiğini, özne bulunmadan nesnenin bulunmaması gerektiğini; 50.Cümlenin öğeleri bulunurken isim tamlamalarının, sıfat tamlamalarının, deyimlerin, ikilemelerin, birleşik sözcüklerin bölünemeyeceğini ; 51. Anlatım bozukluğu sorularında ; a) Cümlenin dil bilgisi kurallarına uygun olup olmadığına, b)Ortak öğelerden kaynaklanan bir yanlışlığın olup olmadığına, c)Tamlama yanlışlarına, d)Yan cümlenin yüklemi ile asıl yüklemin çatı uyumuna, e)Sözcüğün cümlede doğru yerde kullanılıp kullanılmadığına, f)Bir sözcüğün yanlış anlamda kullanılıp kullanılmadığına, g)Sözcükler ya da düşünceler arasındaki anlam çelişkisine, h)Cümlenin duru, akıcı, açık olup olmadığına ve gereksiz sözcük olup olmadığına , i)Özne- yüklem uyumuna bakılacağını ; 52.Duru cümlenin içinde gereksiz sözcük bulunmayan cümle olduğunu |
29 Mart 2017, 22:50 | Mesaj No:12 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 53.Akıcı cümlenin kolay okunur, anlaşılır bir cümle olduğunu 54.Yalın cümlenin söz sanatlarından arınmış cümle olduğunu 55.Ara sözlerin iki virgül, iki kısa çizgi ya da iki parantez arasında söylenen açıklama niteliğinde bir söz olduğunu ve ara sözün cümleden çıkartıldığında cümlenin anlamının bozulmadığını (Ayşe ,evin en büyük olanı, dün gelin oldu.); 56.Ara sözün görevi sorulduğunda aslında cümlenin hangi öğesini oluşturduğunun sorulduğu (Yukarıdaki cümlede ara söz özne görevindedir.); 57.Eksiltili cümlenin yüklemi söylenmemiş cümle olduğunu (Karşımıza birdenbire çıkıveren bir deniz…); 58.Cümlenin kuruluşuna (dizilişine) göre ya kurallı (düz) ya da kuralsız (devrik) olduğunu, yüklemi sondaysa kurallı, sonda değilse devrik olduğunu (Yarın size geleceğim :kurallı) (Yarın geleceğim size :devrik) |
29 Mart 2017, 22:53 | Mesaj No:13 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 59. Bir cümlenin yükleminde, “-me, -ma, -mez, -maz, -sız, -siz ekleri ya da “yok” , “değil” sözcükler varsa o cümlenin olumsuz bir cümle olduğunu ; 60.Sözcüklerin yanlış yazılmasının , sözcüklere getirilen eklerin yanlış olmasının yazım yanlışı olduğunu ; 61.Özel isimlerin hepsinin büyük harfle başlaması gerektiği ;aksi taktirde bir yazım yanlışlığı yapılmış olacağını (Yaban, Milliyet gazetesi, Karabaş, Meydan Mahallesi ,Kenan) 62. “f,s,t,k,ç,ş,h,p” sert ünsüzleriyle biten bir sözcüğe “c,d,g” yumuşak ünsüzüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ünsüzler eğer “ç , t ,k” ye dönüştürülmezse orada bir yazım yanlışı yapılmış olacağını ve bu dönüşümden sonraki ses olayına ünsüz benzeşmesi (sertleşmesi) dendiğini (kitapcı :yanlı ~kitapçı: doğru ve aynı zamanda bir ünsüz benzeşmesi vardır) 63. “p,ç,t,k” sert ünsüzlerle biten kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde bu ünsüzlerin yumuşadığını buna da ünsüz yumuşaması dendiğini ,özel isimlerde bu yumuşamanın olmadığını ( ağaç –ı ~ ağacı , Zonguldak’ı ) |
29 Mart 2017, 22:55 | Mesaj No:14 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 64. Özel adlara , sayılara, kısaltmalara getirilen çekim eklerinin kesme işaretiyle ayrılması gerektiğini ;aksi taktirde bir yazım yanlışlığı yapılmış olacağını (Ayşe’yi ,TDK’nin,5’te) 65. Bağlaç olan “de ,da” nın ayrı yazıldığını ,kesinlikle “te,ta” biçimi olmadığını, cümleden çıkartıp cümleyi yeniden okuduğumuzda cümlenin yapısının bozulmadığını (Sana kitap da alacağım.) ; 66. Özel isimden sonra gelen “de ,da” bağlacının kesinlikle kesme işaretiyle ayrılmayacağını( sizinle Ahmet de gelecekti.); 67. “ki”nin çekimli bir fiilden sonra geliyorsa bağlaç olduğunu ve mutlaka ayrı yazılması gerektiğini (duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini) 68. “ki” eklendiği isimi sıfat yapmışsa yani önündeki isme “ hangi” sorusunu yöneltebiliyorsak o -ki’nin sıfat yapan “-ki” olduğunu, sıfat yapan –ki’lerin genellikle –“da ,-de” ekinden sonra geldiğini ve bitişik yazıldığını (duvardaki resim: hangi resim ; üzerindeki elbise :hangi elbise? ); 69. “ki” eğer bir ismin yerini tutmuşsa ve “ki” den sonra “ler” çokluk ekini getirebiliyorsak o “ki”nin ilgi zamiri olduğunu ve bitişik yazılması gerektiğini (Seninki geliyor ~ Seninkiler geliyor ); |
29 Mart 2017, 22:57 | Mesaj No:15 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 70. “mi” soru edatının her zaman ayrı yazıldığını ,hangi ögeden sonra geliyorsa o ögeyi buldurmaya yönelik olduğunu ,- ma ,-me olumsuzluk ekinin darlaşmış biçimiyle karıştırmamak gerektiğini (Siz mi geleceksiniz? :soru ekidir ve özneden sonra geldiği için özneyi buldurmaya yöneliktir.) (Beni niçin dinlemiyor? :Burada –me olumsuzluk ekinin darlaşmış biçimidir ve bitişik yazılmalıdır.) 71.Büyük ünlü uyumuna “kalınlık –incelik uyumu” , küçük ünlü uyumuna ise “düzlük –yuvarlaklık uyumu” dendiğini ; 72.İçinde cümleyi kuran kişinin yorumu ,beğenisi olmayan, herkesçe kabul edilen yargıların “nesnel” ; kişinin kendi beğenisini, yorumunu dile getiren ve kanıtlanamayan yargılara ise “öznel” dendiğini (Dünyanın en uzun nehri Nil nehridir :Nesnel ) (Nil’i seyretmeye doyum olmaz :öznel ) 73.Bir sanatçının anlatım biçimiyle ilgili cümlelere üslup cümlesi dendiğini (Yazar, bu romanında uzun cümleler kullanmış, yöre insanının konuşma dilinden yararlanmıştır.); 74. “Dolaylı anlatım”la “dolaylama” nın farklı kavramlar olduğunu; |
06 Nisan 2017, 12:58 | Mesaj No:16 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | Dolaylama Nedir ? : Bir kelimeyle anlatılabilecek bir durumu birden fazla kelimeyle anlatmaya denir. Örnekler: “yavru vatan”: Kıbrıs, “büyük kurtarıcı”: Atatürk, “derya kuzuları”: balık, “insanlığın iftihar kaynağı”: Hz. Muhammet, “Türkiye’nin kalbi”: Anakara ************************************* 1. Doğrudan Anlatımlı Cümleler Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden aktarılmasına doğrudan anlatım denir. Olduğu gibi aktarılan söz genellikle tırnak işareti içerisinde yazılır. Tırnak işaretinin dışında virgül kullanılarak da aktarılabilir. Örnek » Atatürk: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diyerek bir gerçeği dile getirmiştir. (Atatürk’e ait söz değiştirilmeden aktarılmış) » Atalarımız, kalem kılıçtan keskindir, der. 2. Dolaylı Anlatımlı Cümleler Başkasından alınan sözün, cümledeki yargıyı değiştirmeden, kendi sözcüklerimizle aktarılmasına dolaylı anlatım denir. Dolaylı anlatımlı cümleler “söyledi, belirtti, açıkladı” gibi eylemlerle biter ya da yüklemleri öğrenilen geçmiş zamanla çekimlenir. Örnek » Atatürk hayatta en gerçek yol göstericinin ilim olduğunu söylemiştir. (Yazar kendi anlatımıyla Atatürk’e ait sözü değiştirerek aktarmış) » Doktor, babama ilaçları mutlaka içmesi gerektiğini tembih etti. |
06 Nisan 2017, 13:11 | Mesaj No:17 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 75.Birinin cümlesini hiç değiştirmeden kendi cümlemiz içinde aktarmaya “doğrudan anlatım” ,birinin sözünü kendi cümlemiz içinde eriterek, az çok değiştirerek vermeye “dolaylı anlatım” dendiğini (Öğretmenim:“Bu olmamış.” dedi. :doğrudan anlatım) (Öğretmenim bunun olmadığını söyledi. :Dolaylı anlatım ), 76.Tek bir sözcükle anlatılabilecek bir sözcüğün birden çok sözcükle anlatılmasına “dolaylama” dendiğini (Bu yıl bacasız sanayinin yüzleri güldüreceği söyleniyor :Turizm kastedilmiş) 77.“İçin” edatının “-mek için” şeklinde kullanıldığında “amaç- sonuç” ; “-dığı için” şeklinde kullanıldığında “ neden – sonuç” bildirdiğini (seni görmek için geldim: amaç-sonuç) (çalışmadığı için kazanamadı: neden- sonuç); 78.Belgisiz zamir ve sıfatların iki sözcükten oluştuğu durumlarda bitişik yazılması gerektiğini (birkaç insan, biraz sevgi, birtakım medya…); |
06 Nisan 2017, 13:13 | Mesaj No:18 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 79. “Etmek, olmak” yardımcı fiilleriyle oluşmuş birleşik fiillerde isim unsurunda bir ünlü düşmesi ya da ünsüz türemesi olmuşsa bitişik, olmamışsa ayrı yazılması gerektiğini (reddetmek ,emretmek ,terk etmek); 80.Birleşik fiillerde isim unsuru tek başına kullanılamıyorsa düşüm olmasa dahi bitişik yazılması gerektiğini (defetmek,defol, vazgeçmek …); 81.Ünlü daralması sorulunca önce –yor ekini arayacağımızı kelimeden –yor’u çıkartınca daralma olup olmadığını anlayabileceğimizi, daralma olabilmesi için mutlaka –yor ekinin olması gerektiği ;ancak her –yor ekinin olduğu yerde daralma olmayabileceğini (bekliyor ~ bekle-yor :ünlü daralması var) ( seviyor ~sev-iyor :daralma yok ); 82.Dilimizde sadece “de-” ve “-ye” fiillerinde -yor eki olmadan da daralma olabileceğini. (diye ,yiyecek); |
06 Nisan 2017, 13:14 | Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 83.Virgül ve noktalı virgülden sonra gelen sözcüklerin –özel isim değilse- küçük harfle, diğer noktalama işaretlerinden sonra gelen sözcüklerin büyük harfle başlaması gerektiğini (Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik;ancak çok basit bir sanatı unuttuk:İnsanca yaşamayı…) 84.Sıfat ve isim tamlamalarında tamlayanla tamlananın arasına virgül getirmenin bir noktalama yanlışlığı olduğunu; 85.-ip, -ıp, -up, -üp bağfiil (zarf fiil) ekini almış fiillerden sonra virgül getirilemeyeceğini (kitaplarını alıp çıktı) ; 86. “ Mademki, halbuki, sanki, oysaki” sözcüklerinden sonra gelen “ki”lerin bağlaç olduğu halde kalıplaştığı için bitişik yazılması gerektiğini ; 87. Dilimizde üç ayrı türde “o” sözcüğünün olduğunu; 88.“O” sözcüğü , bir ismin önüne gelir ve önündeki isme “hangi” sorusunu yöneltebilirsek buradaki “o” nun işaret sıfatı olduğunu ( o insanlarla konuşma)( hangi insanlar?) |
12 Nisan 2017, 18:25 | Mesaj No:20 |
Durumu: Medine No : 13402 Üyelik T.:
25 Şubat 2011 | 89. “O” sözcüğünden sonra –lar ekini getirebiliyorsak buradaki “o”nun zamir olduğunu, bu zamirin eğer bir insanın yerini tutarsa “şahıs zamiri” ,insan dışı bir varlığın yerini tutarsa “işaret zamiri” olduğunu (Onlar mı söyledi?: şahıs zamiri) (o çok acı olmuş. :işaret zamiri) 90. “Niçin” sözcüğünün her zaman soru zarfı olduğunu, niçin anlamında kullanılan “ne, neden, niye, ne diye” sözcüklerinin de soru zarfı olduğunu ; 91. Türkçede soru zarfı , soru zamiri, soru sıfatı ve bağlaç olmak üzere dört çeşit “ne” olduğunu, a) “ne” sözcüğü “niçin” anlamında kullanılmışsa soru zarfıdır. ( Yüzüme ne bakıp duruyorsun?) b)Önündeki ismi belirtmişse, yani önündeki isme “hangi” sorusunu yöneltebiliyorsak “soru sıfatıdır.” (Ne tür romanlardan hoşlanırsın?) (hangi tür) c)Bir ismin yerini tutmuşsa yani “ne” den sonra “ler” ekini getirebiliyorsak “soru zamiridir.” (Bana ne(ler) aldın?) d)Bağlaç olan “ne” ise sözcük ya da sözcük gruplarını birbirine bağlar ,“ne…ne” olarak kullanılabilir, cümleye olumsuzluk anlamı katar. (Ne ders çalışıyor ne okula gidiyor) Not:Bir cümlede “ne… ne” bağlacı kullanılmışsa yüklem olumsuzluk eki almamalıdır; aksi taktirde bir anlatım bozukluğu yapılmış olur.; |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
"" İyi ki ağladın gönül çiçeğim...""/medineweb | su damlası | Gönülden Dökülen Nağmeler | 3 | 12 Ağustos 2024 23:28 |
"Sözün Bitmediği An" 15 Temmuz Direnişi " Medineweb/Mihrinaz Çalışması | alperkara | 15 Temmuz | 3 | 15 Temmuz 2019 03:03 |
Medineweb KPSS "Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi soru-cevap" | mehmet akif2 | Tarih | 14 | 29 Ekim 2017 09:57 |
2017 KPSS LİSANS EĞİTİM BİLİMLERİ "HATIRLANAN SORULAR" | mehmet akif2 | KPSS-Çıkmış Sorular-Cevaplar | 12 | 22 Mayıs 2017 13:49 |
Medineweb KPSS "TBMM’nin Görev ve Yetkileri" | mehmet akif2 | Vatandaşlık | 5 | 03 Mayıs 2017 13:39 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|