|
Konu Kimliği: Konu Sahibi iblissavar,Açılış Tarihi: 13 Kasım 2007 (08:48), Konuya Son Cevap : 31 Mart 2012 (22:26). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
13 Kasım 2007, 08:48 | Mesaj No:1 |
zekat nedir, sadaka nedir, infak etmek nedir zekat nedir, sadaka nedir, infak etmek nedir Kelime anlamı olarak ruhu temizlemek, bereket, iyi ve düzgün olmak gibi anlamlara gelmektedir. Zekât mallardan ve rızklardan fedakârlık (infak), yani sadakayı içine alan, genel olarak ise vergi anlamını taşıyan ve ruhu temizleyip benliği arındıran her türlü faaliyeti kapsayan bir ibadettir. Namaz kılmak ve zekât vermek 25 ayette aynı anda geçmektedir. Bunlar: bakara 43, 83, 110, 177; nisa 77, 162; tövbe 5, 11, 18, 71; hac 41, 78; lokman 4; mücadile 13; maide 12, 55; Meryem 31, 55; enbiya 73; nur 37, 56; neml 3; ahzab 33; müzemmil 20 ve beyine 5. Zekât ve namaz ayetlere iman eden müminlerin, ahirete inananların, hidayet üzere olan ve kurtuluşa erecek olan müminlerin en önemli sıfatları olarak belirtilen ayetlerde sözü edilmiştir. Ahirete kazananlardan olacak insanların dünya hayatında en büyük özelliklerinden biride zekât olarak sık sık kuranda vurgulanmaktadır ve Allah rahmetini zekât verenler üzerine yazdığını Araf,156 da vurgulamaktadır. Yine Allahın seçtiği önderlerin ve peygamberlerin hepsinin en belirgin ortak özellikleri namaz kılmaları, zekât vermeleri, hayır yapmaları ve bunları tavsiye etmeleridir (örn; Meryem,55). Fussilet,7 de ise ahirete inanmayan insanların, kalpleri kararan insanların özelliklerinden birinin zekât vermemek olduğu vurgulanmıştır. Müşriklerin iman etmeleri ve kardeş olarak saymamız için iman etmelerinden sonra namaz ve zekâtın vurgulanması yine zekâtın önemine işarettir (tövbe,5; 11). Birçok ayette sadaka ayrı, zekât ayrı ve malları infak etmekte ayrı birer ifade olarak kullanılmıştır. Kuran malları Allah yolunda infak etmeyi ve sadakayı yoksullar, akrabalar v.s ye verilmesini vurgularken, zekât vermeyi genel bir ifade olarak kullanmıştır. Tövbe,60 da ise sadaka ve zekât aynı anlamda kullanılarak bir nevi bir mesaj verilmektedir ve zekâta maddi bir yükümlülük vermektedir. TÖVBE,60: Sadakalar/zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Âlim’dir, Hâkim’dir. Bunların hepsini değerlendirdiğimizde zekât, sadaka, mallardan gizli ve açıkta Allah yolunda harcamayı, verdiğimiz vergileri ve maddi olarak yaptığımız paylaşımları içine alan ekonomik bir ibadet olarak anlaşılmaktadır. Ama genel olarak arınmak anlamını göz ardı edemeyiz. Kişiliğin arınması, temizlenmesi amaçlanmaktadır. BURADA KİŞİLİĞİ ARINDIRACAK HER FAALİYET MADDİ OLMASADA ZEKÂTTIR. ZEKÂT GELENEKSELLEŞMİŞ BEYİNLERİN BELİRTTİĞİ GİBİ SADECE ZENGİN YÂDA MADDİ YÖNDEN RAHAT OLAN İNSANLARIN DEĞİL HER MÜMİNİN YAPMASI GEREKEN BİR İBADETTİR. MADDİYAT OLARAK RAHAT OLAN İNSANLARA ZATEN KURANDA “SADAKA” VE “İNFAK ETMEK” ÇERÇEVESİNDE EK OLARAK BENLİĞİ TEMİZLEMELERİ YANİ MALLARINI ZEKATLAMALARI BELİRTİLMEKTEDİR. Zekât vermek, Allah yolunda malları dağıtmak azalmaya değil malların artmasına neden olduğu vurgulanmaktadır. Rum,39 da ise kuran müthiş bir ifadeyle riba ile zekâtı karşılaştırmıştır:”İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah'ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir.” RUM,39 Zekât bir arınmadır. Doğallığa yamanan yamalardan, kirliliklerden, kişiliksizlik duruma düşmüşlükten arınma. Doğallığa dönüş. Öze dönüştür. Namazla kendi istek ve sorunlarını gündeme alan kişi, zekâtla toplumsal sorunlara eğilmektedir. Namaz kendi istek ve sorunlarımıza; zekât ise, toplumun istek ve sorunlarına çözüm aramayı amaç edinir. Namaz, kişi açısından Allah ‘la olan iletişim sonucu kendini güvenceye almadır. Toplum açısından tüm bireylerin pratiğinde yerini bulan ve onları disiplinsize eden ortak eylemlerdir. Zekât ise, birey açısından kişiye arınma bilincini yerleştiren, ona kişilik kazandıran ve huzur veren bir uygulamadır. Toplum açısından paylaşımı, kaynaşmayı, onların istek ve sorunlarına duyarlı olmayı hedefler. Zekât, bir kamu yükümlülüğüdür. Sosyal yardımlardan ülke savunmasına, toplumsal yardımlaşmadan siyasi sorumluluklara kadar, toplumu ilgilendiren her konuda verebilecek, iletebilecek bilgisi, becerisi, parası ve malı olanların yaşama olumlu yönde katılımıdır. MADDİ DE OLABİLİR DİĞER YÖNLERLEDE OLABİLİR… FAKAT GÜNÜMÜZDE GENELLİKLE VERGİ VEDE FAKİRLERE YARDIM AMACIYLA MADDİ OLARAK UYGULANMAKTADIR… DİKKAT! İbadetler gönül işidir ve ister sadakada olsun ister zekât olarak olsun hiçbir şekilde kuran belli bir miktardan bahsetmez. Bakara 219 da gecen “afv” kelimesinin anlamı gereğidir bu. Fakat 1/40 oranı rivayet edilir. Bu oran verilmesi gereken en az miktar olarak kabul edilebilir fakat kesin olarak üst sınır belirleyemeyiz. Neden mi? AFV kelimesi “artan mallardan-malvarlıktan sıkmayanı” demektir. Bize işte bu AFV ı vermemiz emredilmektedir.buyrun: Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından sizi sıkmayanını (“AFV”) verin." İşte Allah, ayetleri size böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz. BAKARA,219 Şimdi zekâtın ekonomik boyutu olan infak, yani sadaka üzerine gidelim; Mallara mülklere sahip olup cimrilik yapıp dağıtmamak sapıklıktır: Onlara, "Allah'ın size lütfettiği rızklardan dağıtın!" dendiğinden, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: "Allah'ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu." YASİN,47. BU NOKTAYA ÇOK DİKKAT EDİN… Zira: “İhtiyaç sahibi için, yoksul için bir hak vardı mallarında onların.” ZARİYAT,19 Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: "İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir."BAKARA,215 Ey iman sahipleri! Allah'a ve âhiret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. BAKARA,264 Gönülden ve En Güzelini İnfak etmek, Sadaka vermek ulaşılmaz bir duygudur. FARZDIR ve EMİRDİR! Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak ve öz benliklerindekini kökleştirmek için infakta bulunanlara gelince, onların durumu kendisine bol yağmur isabet edip de ürününü iki kat veren bir bahçenin durumuna benzer. Böyle bir bahçeye bol yağmur düşmese de bir çisinti, bir nem bile yetişir. Allah, yapmakta olduklarınızı tam bir biçimde görmektedir. BAKARA,265 Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir daneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da arttırır. Allah Vâsi'dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir; Âlim’dir, her şeyi en iyi biçimde bilir. BAKARA,261 TÖVBE,60: Sadakalar, ALLAH’TAN bir yükümlülük olarak, yoksullara, düşkünlere, bu konuda çalışan görevlilere, sempatizanlara, kölelerin özgürlüğü için, borçlulara, ALLAH yoluna ve yolda kalmışlara verilmeli. ALLAH Bilendir, Bilgedir. Bu ayette önemli bir noktaya temas etmek gerekir. Sadaka yoksul ve düşkün yolunda çalışan kurum ve kuruluşlara da verilebilir. Şu ayetlerle bitirelim: ALLAH YOLUNDA HARCAMA YAPMANIZA ENGEL NE VAR Kİ? Göklerin ve yerin mirası zaten Allah'ındır. Sizin, Fetih'ten önce infakta bulunan ve çarpışmaya gireniniz, bunu yapmayanlarla aynı değildir. Onlar, derece yönünden Fetih'ten sonra infakta bulunup çarpışmaya girenlerden çok daha üstündür. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir. Allah, işleyip ürettiklerinizi en iyi biçimde haber almaktadır. HADİD,10 Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak ve öz benliklerindekini kökleştirmek için infakta bulunanlara gelince, onların durumu kendisine bol yağmur isabet edip de ürününü iki kat veren bir bahçenin durumuna benzer. Böyle bir bahçeye bol yağmur düşmese de bir çisenti, bir nem bile yetişir. ALLAH, YAPMAKTA OLDUKLARINIZI TAM BİR BİÇİMDE GÖRMEKTEDİR. BAKARA,265 İlgili ayetler (iniş sırasına göre): Müzemmil 20; araf 156; yasin 47; fatır 29; Meryem 31,55; neml 3; kasas 54; lokman 4; sebe 39; Fussilet 7; şura 38; nahl 75; İbrahim 31; enbiya 73; müminun 4; secde 16; rum 39; rad 22; hac 35, 41, 78; bakara 3, 43, 83, 110, 177, 195, 215, 219, 254, 261, 262, 264, 265, 267, 270, 272, 273, 274; enfal 3, 60; aliimran 17, 92, 134; ahzab 33; nisa 38, 39, 77, 162; Muhammed 38; beyine 5; nur 37, 56; münafikun 7, 10; mucadile 13; teğabün 16; maide 12, 55, 64; hadid 7, 10; tevbe 5, 11, 18, 53, 54, 60, 71, 91, 92, 98, 99, 121… Sevgilerle… | |
Konu Sahibi iblissavar 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
çocuklara ölüm nasıl anlatılmalı? | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | iblissavar | 0 | 1762 | 14 Kasım 2007 04:58 |
zekat nedir, sadaka nedir, infak etmek nedir | Zekat-İnfak | MusabBinumeyr | 3 | 6909 | 13 Kasım 2007 08:48 |
03Haziran 2010, 01:08 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Islam'ın sosyal yönü(infak)
Allah’u teala Kuran’i kerimde takva sahipleri olanları vasıflarını anlatırken İman edenler ve aktif bir şuur ile birlikteliği sağlayanlar olarak belirtmektedir.Allah yolunda infak İslamın özellikle üzerinde durduğu toplumsal bir dayanışmanın oluşabilmesi için büyük önem arz etmektedir. Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. (Bakara 267) İnfak ruh’unun toplumdaki dayanışma yönüne bakacak olursak ne kadar hassas bir konu olduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır.İnfak dünya nimetlerine karşı olaşabilecek aşırı bağlılığı kırma adına Müslümanların canları ve malları ile yalnızca Allah'a ait olduğunu hatırlatmaktır.İnfak sosyal hayatımızda yardımlaşma, paylaşım ve adalet gibi toplumsal birlikteliği doğrudan etkiler.İnfak ruhunun bu yönü İslam aleminde takva sahibi olanlar için söz konusudur. Allah’ın dini olan İslam’ın hükümlerinin yaşanmadığı cahili toplumlarda İnfak ruhuna sahip olanlara daha hassas görevler düşmektedir.Günümüz şartlarında infak’ın ne kadar önemli bir emir olduğunu gündemimize alabilmeliyiz.Ezilen ve sömürülen müslümanların islami alanlarda yaptıkları mücadelelerine madden ve manen desteklemek asli vazifelerimiz içine alabilmeliyiz.Allah yolunda her alanda infak’ın yapılıp yapılmaması ihlas ve imanla alakalıdır. İslam dini infakı çokça tavsiye edip bu hususta cimriliği şiddetle reddetmiştir ve kötülük olarak bizlere bildirmiştir.İslam esaslarına göre malın çoğalması ve bereketlenmesi için Allah yolunda feda edebilmektir. Peygamber efendimiz dönemindeki İnfak ruhunu günümüzde yüksek bir bilincin oluşması topyekün seferber olabilmeliyiz.Parçalanmak bölünmek gibi islam anlayışı dışındaki işlerle uğraşmaktan korunmuş olunur.İnsanlığa verilen düşünme gücü onun yeryüzündeki halifelik görevini yerine getirmesi içindir.yani düşünme yeteneği kullanılarak toplumdaki sorunları çözmekle mükelleftir.Toplumun sorunlarını tüm yönleri ile incelemek adına çalışır ve çözümler bulur. Müslümanlar temel ihtiyaçlarını karşılamada Allah’ın belirlemiş olduğu sınırları gözetmeli ve kulluk görevlerini o esaslar dahilinde yerine getirmelidir. Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara 262) İnsanların özelliklerinden olan iyilik yapanları sevmek,kötülük yapanlardan uzaklaşmak vardır.Bazen öyle iyilik yapanlar olur ki, yaptıkları iyilikleri başa kakarak karşısındakinin keşke bu iyiliği yapmasaydı dedirtecek seviyeye getirir. |
06Haziran 2011, 23:12 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Hesap günü gelmeden önce infak edin Hesap günü gelmeden önce infak edin HESAP GÜNÜ GELMEDEN ÖNCE İNFAK EDİN İslam, hesap günü gelmezden önce infak etmeye teşfik ediyor. Rabimiz kerim kitabında şöyle buyuruyor : “ Ey insanlar ! Ne alış verişin ne dostluğun ve nede şefatin olmadığı o hesap günü gelmezden önce size verilen rızıktan Allah için harcayın… “ BAKARA 254 “ İman eden kullarıma söyle de, içinde ne fidyenin ve nede dostluğun artık geçerli olmadığı o gün gelmeden önce namazı kılsınlar ve bizim kendilerine rızık olarak verdiklerimizden de gizli ve açık infak etsinler. “ İBRAHİM 31 “ İçinizden herhangi birine ölüm gelmezden ve “ Rabbim ! Beni yakın bir süreye kadar erteleseydin de, sadaka verip iyi kimselerden olsaydım “ demeden önce size verdiğimiz rızıktan Allah için harcayın. “ MÜNAFİKUN 10 “ Mallarını gece gündüz, gizli ve açık, Allah yolunda verenlerin mukafatı, Rableri yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülme-yeceklerdir de. “ BAKARA 274 “ Unutmayın ki, verdiğiniz her hayır kendiniz içindir. Çünkü yalnız Allah’ın rızasını kazanmak için veriyoryorsunuz. Verdiğiniz her hayır size tastamam verilir ve hiç hakkınız yenmez. “ BAKARA 272 “ … Adiy ibn Hatim r.a dan. Dedi ki : Resulullah şöyle buyurdu : Sizden her bir kişi ile kıyamet gününde Rabbi muhakkkakki konuşacak ve onunla kendisi arasında tercüman da bulunmayacaktır. Sonra o kişi sağ tarafına bakacak ve ancak taktim ettiği şeyi görecektir. Sonra sol yanına bakacak ve ancak taktim ettiği şeyi görecektir. Sonra yüzünün doğrultusuna bakacak ve kendisini ateş karşılayacaktır. Resulullah tekrar buyurdu ki : Her kim ki yarım hurmayla dahi olsa, yüzünü cehennem ateşinden korumaya çalışsın. “ TİRMİZİ 4.C. 2592 – BUHARİ 3.C. 1343 “ … Ebu zerr r.a şöyle demiştir : ben medinenin Harre mevkiinde Peygamber ’in beraberinde yürüyordum. Uhud dağı bizim karşımıza çıkınca, Peygamber : “ Ya Eba zerr “ diye seslendi. Ben Lebbeyke ya Rasulullah ! dedim. Rasulullah : Benim yanımda şu uhud dağı kadar altın olup da ondan benim yanımda bir dinar altın bulunduğu halde üzerimden üç gün geçmesi beni sevindirmez. Ancak borç için hazırlamakta olduğum miktar altın müstesnadır. Beni sevindiren, ancak o kadar çok altını Allah’ın kulları arasında şöyle şöyle ve şöyle verip dağıtmamdır, buyurup sağına soluna ve arkasına eliyle verme işarati yaptı. Sonra yürüdü ve yine buyurdular ki : Malları çok olanlar kıyamet gününde sevapları az olanlardır, ancak sağına soluna ve arkasına şöyle, şöyle ve şöyle verip hayır yollarına harcayanlar müstesnadır. Bu cömert insanlar da ne kadar azdırlar. “ BUHARİ 14.C. 6381. “ … Ebu Hureyre r.a’dan. Şöyle dedi Peygamber ’e bir kimse geldi ve : Ya rasulallah ! ecir ve sevap yönünden hangi sadaka daha büyüktür ? dedi. Rasulullah : senin sıhatli olduğun, son derece cimri bulunduğun, fakirlikten korkar ve zenginliği de emel edinir bulunduğun halde verdiğin sadakadır. Sakın can boğaza ulaşıp bu malım fulan içindir şu malım fulan kimse içindir deyinceye ve bunlarda mirasçıların oluncaya kadar sadakanı geriye bırakma, buyurdu. “ BUHARİ 3.C. 1345. |
31 Mart 2012, 22:26 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 13855 Üyelik T.:
22 Mayıs 2011 | Infak arınmaktır... İnfak, Yüce ’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan harcamadır ve Kur’an-ı Kerim’de çok söz edilen önemli bir ibadettir. Müminler infak ederek her türlü manevi kirden arınırlar. Rabb'imizin buyruğuna uygun olarak ve yalnızca O’nun rızasını kazanmayı hedefleyerek, ihtiyacından artakalan sevdiği şeylerden vermek, gerçek anlamda infak etmektir. Mümin için dünyevi hiçbir şey, ’ı hoşnut etmekten daha önemli değildir. Mülkün asıl sonsuz sahibi olan ve rızık veren yalnızca ’tır. Kur’an’da birçok ayette bu bilgi verilmektedir:Yeryüzünde hiç bir canlı yoktur ki, rızkı 'a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır. (Hud Suresi, 6) Birçok insan yalnızca kendi çalışması karşılığında para kazandığını, evine götürdüğü rızkı da sadece kendi gayretiyle elde ettiğini düşünür. Oysa “Ve orda sizler için ve kendisine rızık vericiler olmadığınız kimseler (varlıklar ve canlılar) için geçimlikler kıldık.” (Hicr Suresi, 20) ayetinde çok açıktır ki; rızık verici olan ve geçimlikler kılan Rabb'imizdir; insan niyet ederek, çaba göstererek sebep kılınmaktadır. Ve “kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.” (Bakara Suresi, 3) ayetiyle de bildirildiği gibi mümin yine O’na ait olan şeyden infak etmektedir. Yüce , bu konuda da en güzel, en adaletli çözümleri Kur’an’da haber vermiştir. Bu soruna bir çözüm olarak insanlara ‘toplumsal yardımlaşma’ yani düşkünlere ve yoksullara yardımı emretmiştir. “(Sadakalar) Kendilerini yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz onu bilir.” (Bakara Suresi, 273) Bazı kimseler de, kendi yanlış infak anlayışlarına göre mallarından çok azını ihtiyaç sahiplerine verirler ve bu önemli ibadeti yerine getirmiş olmanın rahatlığını yaşarlar. Oysa yaptıkları yalnızca vicdanlarını rahatlatmaktır. Kur’an'da bildirilen infak kavramı tamamen farklıdır. Kur’an'da "... Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece , size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz." (Bakara Suresi, 219) ayetindeki ‘ihtiyaçtan artakalan’, infak etmedeki ölçüdür. Gelecek korkusuyla, 'ın verdiği malı yine O’nun yolunda harcamayan ve yığıp biriktiren kimselerin, "...Altını ve gümüşü biriktirip de yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek)." (Tevbe Suresi, 34–35) ayetiyle ahirette hepsini ‘tadacakları’ haber verilir. İnsan nefsi kıskançlık, bencillik gibi çeşitli kötü ahlak özelliklerine eğilimli bir yapıda yaratılmıştır. Nefsini eğitmeyen kişi, bu bencilce duygular nedeniyle her zaman, herkesten çok kendisini düşünür, her şeyin en iyisini, en güzelini kendisi için ister. Bu duygular kişinin tüm ahlâkına hakim olabilir. Kullarına karşı iyiliği çok olan Rabbimiz, inanan kulunun imanını güçlendirmek ve nefsinin bu zayıflıklarından kurtulabilmesi için özveride bulunarak sevdiği şeylerden vazgeçmesini ister.Yüce , "Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz..." (Al-i İmran Suresi, 92) ayetiyle önemli bir gerçeği haber verir. İnsanları gerçek anlamda iyiliğe ulaştıracak olan güzel ahlak özelliklerinden biri ‘özveri’dir. Özverili insan sahip olduğu, sevdiği, değer verdiği şeylerden hiç düşünmeden, seve seve vazgeçer. İnandığı değerler ya da sevdiği insanlar uğruna gerektiği zaman her türlü zorluğu göze alır, bu konuda elinden gelenin en fazlasını yapabilecek şevk ve azme sahiptir. İnanan insan infak ederken niyetinde samimi olmalı, ’ın hoşnutluğu dışında bir amaç gözetmemelidir. Toplumda kendisi hakkında, "ne iyi insan” ya da "ne çok yardımda bulunuyor" denmesi için yardımlarda bulunmamalıdır. ’ın hoşnutluğu dışındaki başka bir beklenti, kişinin sonsuz ahiret yaşamını tehlikeye atabilir. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ölüm nedir, ölümden korkmalı mıdır?Ölümü hatırlamanın fazileti nedir? | Belgin | Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader | 1 | 05 Mayıs 2022 12:25 |
Büyü Nedir? Nasıl Başlamıştır? Büyünün İslâmî Hükmü Nedir? | Belgin | Soru Cevap Arşivi | 3 | 03 Ocak 2022 18:43 |
''Kitab nedir, iman nedir bilmezken'' nasıl ''muhteşem bir ahlâka'' sahip olunur? | AŞK'ÜL İSLAM | Adap-Edep-Ahlak | 16 | 15 Ağustos 2012 22:28 |
Mali Temizlik: İnfak-Zekât-Sadaka’nın Hayatımızdaki Yeri Ve Önemi Nedir?/ Mevlüt Hönü | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 25 Temmuz 2012 21:43 |
Zekat nedir? | NUR | Zekat-İnfak | 0 | 03 Ağustos 2008 17:10 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|